Son Konular
5-abdest yellenmeyle bozulur mu sizce çünkü kuranda yok.yellen yellen..
Hodri meydanmı? İyi de meydana başka bir iddia ile çıkmadan önce size sorulan ve tek tek cevaplamanız istenen soruları cevaplamanız gerekmezmiydi?
neyse, ben sonra cevaplamanızı bekleyerek, yazınıza cevap vermeye çalışayım.
Cevaplamadan soru geçme huyum yoktur. İnşallah cevaplamak nasip olursa, cevaplarım.
1- Peygambere gönderilen ve Müslümanları ilgilendiren, yani onların bilmesi gereken vahiyler kuran dışında yer alamaz.
Yoksa, sizde bu tür vahiylerin kayıt altına alındığı bir kaynak bilgisimi vardır?
2- Müslümanları ilgilendiren hiçbir vahiy kuran dışında yer alamaz. Muhammed Peygamberimize, Musa peygamberimize, Musa peygamberimizin annesine (örnek çoğaltılabilir) Allahın sözleri olmuştur. Ama, bunlardan Müslümanları ilgilendiren kısımları kuran dışında yer almamıştır.
Allah tealanın Muhammed peygamberimize; hangi sözcüklerle, nasıl karısı hakkında haber verdiğini bize lazım olmadığından kuran anlatmaz. Ama; bize lazım olan, hiçbir sırrın Allahtan gizlenemeyeceğinin öğrenilmesi olduğundan, bu haberinde müslümanı ilgilendiren kısmı kuranda yer almıştır.
Yine Musa peygamberin annesine; çocuğu suya bırakması ve sonra ona kavuşturulacağı anlatılır. Ama, Anneye hangi sözlerin nasıl kullanıldığı bizi ilgilendiren kısım olmadığı için kuranda yer almaz.
3- Surenin 3. ayeti aslında sizin iddia ettiğiniz gibi; dini ve müslümanı ilgilendiren ayetlerin kuranda yer almayacağını değil, aksine kuranda yer aldığını gösterir. Şimdi bu ayet kuranda; bu haberi vermeseydi, bu habere kim nasıl inanabilirdi? Ama bakın ayet haber veriyor.
Fakat, haberin içeriğini değil; peygambere Allahın haber verdiğini (özellikle) veriyor. Haberin içindeki sözler, müslümanı ilgilendirmediğinden kuranda içeriğine değinilmez.
Ancak, rivayetçiler burada da rahat duramaz, illede merak eder ve bir gerekçe bulmak zorunda hissederler.
Peygamberimizin hanımına ne söylediğinden bize ne? Peygamberimizin ve ailesinin özel hayatı olmayacakmıdır?
Allah Teala, bu nedenle özel hayatı ifşa etmeden, fakat kendisine hiçbir şeyin gizli kalmayacağını da göstermektedir. Ayetle verilen mesaj budur, alan alır; bunu almayan ise dedikoducular gibi rivayet yazarlar.
Gerçektende; ey Muhammed, eşin falan zamanda, filan yerde; şu kimseye aynen şöyle dedi demek, yada ey Muhammed, senin şu sırrını eşin şuna haber verdi, dikkat et demek vb. açıklanmasa ne olur?
Şimdi bize bu bilgiler verilmiş olsa ne işimize yarayacaktır. Hiçbir işimize yaramayacaktır değilmi?
O zaman, buradan şu örneği de çıkarmak gerekir.
Kuran bir angaryalar kitabı değildir. Kuranda Müslümanları ilgilendiren her bilgi, müslümana yeterince kadar verilir, ne eksik ne fazla.
Nitekim, kuranla ilgili rabbimizin açıklaması da bu şekildedir.
KURAN; HER KONUDA SADECE İNSANLARI İLGİLENDİREN KADAR HÜKÜM BULUNDURUR. NE EKSİK, NE FAZLA; YETERİNCE
Yukarıda yeterince anlattım.
Kendi astığın ayette; peygamberimizin eşine söylediği sırrın, eşi tarafından paylaşıldığının, Allah tarafından kendisine haber verildiği var. O halde bu kadarı bizi ilgilendirir. Çünkü; sırrın hangi eş tarafından kime aktarıldığının bilinmesi bizim için gerekli değildir.
DEDİKOCULAR GİBİ BUNU MERAK ETMEYİP, BURADA VERİLEN MESAJI ALMAK GEREKİR. ALLAH KATINDA HİÇ BİR SIR YOKTUR. ALLAH HER ŞEYİ BİLİR.
Bu nedenle, kuran insanlara faydalı olacak ve zararlı olacak, yani insanları ilgilendirecek bilgileri barındırır. Yoksa istediğin gibi bir sözün, gelişmenin bizi ilgilendiren kısmı olmadığı için özellikle yer almaz.
Ama, kuranla yetinmek istemeyen meraklı dedikoducu, fitneci tipler; özel hayat bile dinlemeden her şeyi öğrenmek isterler. Bu nedenle bununla ilgili spekülasyon yapmaktan da geri duramazlar.
BÜTÜN BU ANLATILANLAR SONUC GÖSTERİRSEK:
1- KURANDA İNSANLARI İLGİLENDİREN KONULAR YER ALIR.
2- KONULAR YETERİNCE YER ALIR. NE EKSİK, NE FAZLA, YETERİNCE!
3- KURANIN VERDİĞİ İLE YETİNMEYENLER, DİNİ YAŞAMAK DEĞİL, İNEK KESMEYİ İSTEMEYENLER ÖRNEĞİNDE OLDUĞU GİBİ YAŞAMAMAK İSTEMEKTEDİRLER!
4- HERKESİN ÖZEL HAYATI VARDIR, BU NEDENLE ALLAH DAHİ İFŞA ETMEMİŞTİR.
5- HİÇ BİR ŞEY ALLAHIN BİLGİSİ VE İZNİ DIŞINDA OLAMAZ.
6- İNSANLARI İLGİLENDİREN (GENEL) VAHİYLER KURANDA YER ALMADAN PEYGAMBERDE OLAMAZ. PEYGAMBERLERİ İLGİLENDİREN ÖZEL HABERLERDE BİZİ İLGİLENDİRMEZ.
Sayılanlar daha artırılabilirse de anlamak isteyen için fazlasına gerek yoktur.
Selamlar
aorskaya
selam,
Yine rivayetlerin gölgesine girerek bir akıl tutulması yaşanmasının örneği ile karşı karşıyayız.
Sen hangi kesin delile göre Tevratın indiği zamanı biliyorsun? Ayrıca; tevratın nerede, nasıl, ne zaman indiği bilgisi; kime ne fayda sağlayacaktır. Spekülatif konular açılması gibi sakıncaları bir yana ben, bu bilginin vereceği bir fayda göremiyorum.
Şimdi kuran ayetlerinde anlatılan kıssaları sen yoksa kuran zamanında, kuran dışı vahiy olarak verilen emirler olarakmı algılıyorsun yoksa?
"Git firavunu uyar" diye emir yok kuranda.
"Git firavunu uyar" dedik anlamında kıssa vardır. Yani daha önce verilen emirin kuranda örneklenmesi vardır. Kuranla MUsa Peygambere verilen emir yoktur.
Kafanız bu kadarmı karşık rivayetler yüzünden? Hemen kafanızı reset' leyin ve kuranın nurundan yararlanmak için yarışa girin.
Müslümansanız, henüz vakit varken, kurandan feyiz alarak ibadet ve yaşamınızı sürdürmeyi aklı edin, unutmayın artık.
selamlar...
selam,
yine öfkeyle karışık, yine rivayetlerle ilgili gerçeğin gösterilmesinden duyulan rahasılığın yansıdığı bir ruh hali yazısı daha karşımızda!
Sen, önce yazdıklarımı iyi oku, anla, ondan sonra itirazın olursa yap.
daha önceden de yazdığım gibi; yüce allah'ın peygamberlerine veya seçtiği kimselere mesajları onların özel durumlarıyla ilgilidir ve insanları ilgilendirmezler, bunu da konuşmanın anlamı yoktur.
insanları ilgilendiren mesajlar, vahiyler ise mutlaka kuranda yer alır, yer almazsa bu insanları ilgilendirmez.
örneğin; peygamberimizin eşlerinden birinin; peygamberimizin hangi sırrını, hangi kelimelerle diğer eşe anlattığı bizi ilgilendirmez ve kuranda yer almaz.
Hangi sırrı hangi şekilde aktarıldığını bilince; kim ne yapacaktır? Kimseye bir faydası olmayacağı gibi aksine; bunun etrafında dönülerek yanlışlara düşülebilme sakıncası vardır.
ama aksine; bu sır ve aktarımda kullanılan kelimeler bilinince, bilinmediği duruma göre; hangi faydası olacağını sen söyleyebilirsen buyur.
bu ayet bile, görebilirsen eğer kuran dışında insanları ilgilendiren vahiy olmadığının kanıtıdır. Ayrıca musa peygamberin annesi ile ilgili bilgi ise yine kuranda vardır?
o zaman sen şimdi neyin savunuculuğunu yapmak için bunları meydana çıkıp dillendiriyorsun? Ağzındaki baklayı çıkarsana?
senin adına ben sorayım istersen:
kuran dışında vahiy var diyerek; uyduruk kaydırık rivayetlerle kuran dışı uygulamaların kabul edilmesinimi istiyorsun?
Böyle bir isteğin varsa mertçe çıkıp söylesende mümkün olmadığını sana da anlatsak olmazmı?
yeri gelmişken sana da sinana sorduğum soruyu sorayım. Belki sen cevaplayabilirsin değilmi?
buyur kardeşim, aşağıdaki soruya sinan hala cevap veremedi ve müslüman olup olmadığı durumunuı netleştiremedi. Sen kendi fikrini, kabulunü açıklada, karşımızda gerçekten müslümanlar olup olmadığını bari bilerek hareket edelim.
Eğer, müslüman olduğunu görürsek, hatalarına rağmen kabulümüzsün, ama suçların için ortak olamayız, çünkü suçlar kişiseldir.
aşağidaki alinti soruyu kendine sorulmuş gibi cevapla lütfen...
Soruyu görmedin galiba?
Bu soru durup dururken sorulmadı.
Peygamberin kurana ters hadisleri olabileceğini söyleyenler çıktı.
Kuranda olmayan konuları belirleyebileceğini, yani Allah'tan bile daha yetkili olabileceğini savunan sözler çıktı.
1- Sen de şimdi burada sorulan varsayımlı soruya göre; neden Allah'a inanırım, onun emrine teslim olurum diyemiyorsun?
2- yada hala rivayetlere uymaya devam edeceksen bunu neden kısaca ve açıkça söyleyemiyorsun?
Çok basit bir soruya bile cevabınız olamıyor yahu?
Bu gün bir konuda Allah'ın koyduğu bir açık hükme rağmen, rivayetlerle tam tersine hüküm olabiliyor.
1- İşte böyle bir ters hükümlerin olması halinde sen Allah'ın hükümlerinemi uyarsın?
2- Yoksa; terste olsa rivayetlerle yaşamaya devammı edersin?
HAdi şimdi buna göre kısaca doğru cevaplarını ver bakalım.
Selamlar...
aorskaya
Selam,
Cevap için teşekkür ederim.
Bu konuda yazan Sinan hala cevaplamamışken sen cevaplar yazıyorsun, en azından konuyu kapatmaya çalışmadığını görüyorum. Bu nedenle ayrıca tebrik ederim.
Ancak;
Yine sorumu yalın halde cevaplamıyorsun sevgili elkaria!
Peygambersiz bir İslam düşünülemez. Elbette peygamber efendimizin emirlerine, sünnetlerine uymak ve reddedersek Müslümanlıktan çıkacağımızı bilmemiz gerekir.
Ama, bir farkı gözardı ediyorsun!
Hadis farklı, hadis rivayeti farklı şeylerdir.
Hadis, peygamber sözüdür ve kabul edilmesi gerekir, aksi halde peygamberlere iman etmemekten dolayı dinden çıkılır.
Ama, rivayet hadis demek değildir, peygamber hadisi kesinliğinde tabi olunmayı gerektirmez. Kuranın onaylamadığı rivayetleri kullanmamak, çöpe atmak gerekir.
Ben de dikkat edersen, sorumu Allahın emirleri yanında, buna ters olan rivayetlere göre sordum. (Ters hadis demedim, çünkü zaten ters hadis olamayacağını bilir kabul ederim.)
İşte şimdi şu anda yeniden, peygamberimizi dahil etmeden;
Bir konuda Allahın bir hükmü belli iken, aynı konuda tam tersini söyleyen RİVAYET olursa; bu durumda Allahın emrine tabi olup, rivayete uymadan kaldırıp çöpe atabilirmisiniz?
Buyurun bunu cevaplayın, bende sorunuzu cevaplamaya çalışayım inşallah
selamlar,
aorskaya
selam,
elkaria, basit bir soruyu bile cevaplamamak için detay konular açıyorsun.
Neyseki dolaylıda olsa kısmi cevap olabilecek bir kırıntıyı yazında gördüm ve şimdililk bu kısım üzerine cevap yazacağım.
Bak hadis ve sünnetle ilgili olarak benim kabulüm nasılmış, sen gör ve bir daha bana aksini kabul ediyormuşum gibi yaklaşma!
Kırıcı sözler şahsıma ait kabul edilmeli, kurana mal edilmemeli ve hatamız varsa affedilmeli...
Selamunaleykum benim savuduğum kuran gerçeğiyle haksız yere agır hitamlarda bulundunuz benim dile getirmek istedğim ve savunduğum aorskaya beyın dediği gibi bazı rivayetler kurana ters gelmekte ben bu gerçekleri bire bir toplumda görüyorum insanlar bu gibi rivayetlerden dolayı kuran dan bile haber dar değiller biz hadis sünnet yok demiyoruz neden bunu anlamak istemiyorsunuz bunuda anlamış değilim ve şunuda belirtmek isterimki acınıcak durumda olanlar kurandan yoksun yaşayanlardır inanan müminlerseniz birbirinize nasıl hitap edeceğinizi bilmelisiniz diyeceğim budur .
Aleykümselam sumisali. Beni yıllardır tanırsın, bende seni. Seni kırmak aklımın ucundan geçmez, ben sadece yazdıklarını alıntıladım ve yanlışını göstermek istedim. Yanlış olduğuna inanmıyorsan o yolda devam edersin. İşin bu noktası seni bağlar elbette. Ama seni seviyorum diye İslam adına yazdığın cümle eğer ki hakaret anlamı taşıyorsa ve ben bunu böyle algılıyorsam ve sana da böyle olduğunu söylüyorsam; sende ne kadar intibaa bıraktıysam bana o kadar itimat eder ve o kadarı ile hareket edersin. Sen değil, bir başkası da olsa aynı şekilde hareket edeceğimi sen çok iyi bilirsin. Gerek tarzım ve gerekse de hitabımın özüne daha önceden bir çok defa şahit oldun. Ama sırf sen olduğun için, göz yummayacağımı da bilmen gerekir yine. Değil mi ?...
İnsanlar rivayetlere bakarak Kur'an dan uzaklaşıyorsa, demek ki o rivayet safsatadır. Hadis'e bakarak namazdan uzaklaşıyorsa, demek ki hadis denilen o şey uydurmadır. Ne dedik her zaman ? Hadis'i alırsın, çok şükr elimizde Kur'an gibi bir miheng var, vururuz bu hadisi bu mihenge, Kur'an bize bu hadisin kaç ayar olduğunu haykırır, dedik değil mi ? Ama bunu yaparken, Kur'an nurundan beslenmiş bir hadis'i de kaldırıp diğer hadislerin yanına atamayyız. Öyle değil mi ? Nasıl ki uydurma hadis varsa, sahih hadisler de var. Ve bu sahih hadis'lere uymak farzdır ! İyi okuyun bir daha yazayım: FARZ'dır. Ayet ile farz'dır.
Sen hadis sünnet yok demiyorsun, doğru. Ama diyene destek veriyorsan illa da zahiren yazmana gerek yok. Karınca misali, safını belli etmesi gereken sen'sin. Sen nerde durursan, ben seni o safta kabul ederim. Sadece ben değil, Rabbim de o safta kabul eder. Safını belirleyecek olan sensin. Ben seni ehli sünnet safında görmek isterim. Ebu Bekir misali "saddak" şuurunda.