Son Konular
Selam olsun, formunuza yeni geldim
Kuranda ki delillerle doğru namazı nasıl kılmalız. Bizim ilmihallerden öğrendiğimiz (ben Ömer Nasuhi Bilmen in ilmihalinden öğrendim) namaz değişik bi namaz mı?
Selam,
Öff, geç bu sözleri ya, yaşının adamı ol, fikirlerinle, edebinle, bilginle gel, hürmet edelim. Aksi halde bırak bu mahalle ağızların.
Edebiyat yada felsefe konusuna girmek istersen açarız ayrı bir başlık, kim kimi edebi eser haline getirir, kim kimi felsefe taşı yapar görürüz.
Şu saçma mesajların bıkkınlık verdi artık. Kayış sıyırmakmış Sen daha kayışını takamayabilirsin bunu unutma!
Daha fazla lafa boğma burayı. Senin yazılarından cımbızla çekmek bir yana, bir tane bile kelimeni atlamadan yazdığımı bakan herkes görür.
Bu nedenle, cımbız dediğin gibilere yakışır ve geçmişte senden de tanık olduğumuz durumlar var. Gerçekten cımbızı kendine yakıştıramayacaksan buyur, bundan sonraki yazılarında göster.
Kimse kimseye nasıl hitap edeceğini sormaz. Ama, yazdıklarının içeriğine yorum yapılmasını da buraya yazı asan kabul eder, mızmızlanamaz. Bunu anla artık.
Bana dinle ilgili, kuranla ilgili hangi soruyu sordun da cevap alamadın.
7 soru sorup, kendini tanıtmışmış Tartışma ortamının gereğiymiş falan.
Sorduğun sorular, şahsıma ait sorulardı ve yazdığının yazının alt sıralarındaydı. Daha o sorulara gelmeden yazındaki iddiaları sıra ile atlamadan cevapladım.
Bekleyebilseydin, onların cevapları da gelecekti.
Ama artık şahsımı tanıtmanın önemi yok. Çünkü; daha forma ilk yazımda, senin fikir yada bilginle değil, kaba, kırıcı sözlerinle karşılaştım.
Asayım mı buraya ilk yazını, o zaman edebini göstereyimmi? Münazara kuralı imiş; o zaman neden bu insanca tavrı göstermedin de küstahlıklar yapmıştın.
Bak sevgili kardeşim, şahsımın makamlarının önemi yok, burada yazarak bunu kullanmaya niyetimde yok.
Ben kişilere değil, fikirlere, düşüncelere bakarım.
Benim bir anlayışım vardır;
1- Tahsil cehaleti alır, eşeklik baki kalır
2- Ne elbiseler gördüm içinde insan yoktu, ne insanlar gördüm üstünde elbise yoktu.
İşte beni tanımlayan sözler, ben bunları felsefe haline getirip insanlara yaklaşıyorum ve kendimi şahsen hiç takdim etmiyorum.
Sen yapabilirsin bu da beni ilgilendirmez. Ben senin şahsının değil, fikirlerini muhatap alırım.
Bu nedenle fikri yazıların olacaksa buyur yazalım, istediğini sor, sorduklarımı da cevapla.
Sen şu; karşıki dağları ben yarattım edasından, kibirinden kendini ne kadar erken kurtarabilirsen bu hepimiz için kazanç olur. Aksi halde seni kendi kendini imha eden birey olarak görmek işten bile değil.
Senin uyarınlarınla düzelttiğim hiçbir yazım yoktur. Sen zaten hiçbir yazıma fikri eleştiri getirmedinki.
Ben kimim ki, birini kendi kafamdan itham edeyim. Allah, peygamber ve dine aykırı düşenleri ise; kuran tanımlaması ile ikaz etmemi de kimse engelleyemez, kınayamaz.
Kuranı reddeden, Peygamberi Allahtan üstün gören birsi sana göre nedir? Hadi bakalım, sen delikanlı gibi cevap ver.
Kurandan cümleler ederek feleğimi mi şaşırtacaksın?
Ya kardeşim, yap artık.
Müslümansan gevezeliği bırakalım da hemen yap. Anlat bana kurandan, doğru nedir, yanlış nedir anlat. Hepimiz faydalanalım.
Benim sözlerimi bana satma, hadi kuran ilmini göster. Sayende leyleğe döndük yahu.
Sinanın cevaplayamadığı her soruyu buyur sen delikanlı gibi cevapla o zaman.
Peygamberi Allahtan üstün tutan, sapık rivayetleri peygamberimize ve annelerimize layık gören,Kuran, hadis hiyerarşisini bilmeyen ve bunları bilemeden konuşan birini alkışlamam mı gerekirdi.
Bunları söyleyen birini kuran nasıl tanımlıyorsa; kendisini düzeltmesi için, onu kendisine ikaz etmem mi doğrusudur.
Sen bunu n hangisini doğru buluyorsun?
Gevezeliğe son verirsek, bunları yapacağımdan emin olabilirsin. Seni de görürüz inşallah. İlmini de fikrini de görürüz. Doğruların varsa seve seve helallik isteyerek alırız.
Ama, kibir, hakaret, konu dışına çıkarsan da hak ettiğin cevaı alırsın sen de bunu kabul et
Bilmediğim kimselere yanlış söz kullanamam. Tarif ettiğin gibi ise iyi yapmış dyebilirim.
Bu sözleri söyleyen senden; geçmişte yaptıklarını unutarak, dini bilgilerinle ortaya çıkmanı istiyorum.
Bu sözünde samimi isen, buyur kardeşim.
Bir Müslüman nezaketiyle; ince gönüllülüğüyle yazılarını yaz. Biz de faydalanalım, yada eleştirelim.
Yukarıdaki sözü de söyleyen sensin, ama burada yine yıkıp deviren de yine sensin.
Neyse artık, bu saçmalık diye saçmalamaktan vazgeçerek, yazılarını yazabileceksen, savunduğun sinana sorduğum soruları alıntılayarak cevaplamakla başla.
Lafla peynir gemisi yürümüyor. Buyur bakalım, kolay gelsin
Selamlar
Allah'ın selamı üzerinize olsun.
Şimdi; yeniden yazdıklarıma verdiğin cevaplarla yanlışlarını göstermek mümkünse de artık cidden bu tip zaman kaybetmelere tahammülüm olmadığından yazılarının kişisel cevaplar gerektiren kısımlarını atlayacağım. Sadece; aşağıya alıntıladığım kısmı (hala bu yönde devam edeceğini gördüğümden) alarak, burada olması gerekenlere değinip, konunun kapnamasını isteyerek, artık "ezherli bir kardeşimizin bilgilerini" ciddi olarak görmeyi bekleyeceğim.
Tek tek sor, tek tek cevaplayalım, birini cevaplamadan başkasına geçmeyelim demişsin, benim de kabulümdür kardeşim.
Bu şekilde devam edeceksek gerçekten, buyur o halde geçmiş sürtüşmeleri unut, hoşgeldin diyorum, bu hoşgeldin diyen elimi tut ve ortamında hoşnutluk içinde olmasını sağlayalım.
İnşallah, hepimizin kazanacağı ortamlar olsun ve buraya bakan bir kaç kardeşimiz; bundan böyle seviyeli yazıları görsün, fikirlerden faydalansın, bilgilensin ve isterse dahil olabilsin...
saygılarımla...
aorskaya
1- Şurada ki "ha ha ha" deyimi bile; dini yazıların yazıldığı ortamlarda sırıtmaktadır. İnsanlar yazılarının içeriği ile önemli olurlar. Yoksa; S. Demirel gibi "kendini gösterecek laflara" ihtiyacı olmaz.
Ayrıca; her yerde "aorskaya" kimliğiyle yazarım. Bu da her yerde tanınmak için en ideal olanıdır. Bütün yerlerde en kısa şekilde tanınmamı sağlar. Bunun için; ayrıca kendimi tanıtacak şekilde; "cevaplar yerine niteleme sözleri" kullanmam.
Siz de gerekirse; radikal isminizi değiştirip, isminizin başharfi ve soyisminiz gibi kimliğinizle kendinizi daha iyi tanıtırsınız.
İmanlı, imansız, dini, siyasi her alanda bu kimlikle yazıyorum, kurana göre de bildiklerimi savunuyorum ve bunun içinde hiç kimseden yada kurumdan çekinmiyorum.
2- Hepimiz, köylü yada mahalelliyiz tabiki, bunu da biliyor olduğumuzu sen de bilmen gerekir. Yoksa bizi uzaylı sandığını düşünmem gerekir. Ama; bu senin zekana hakaret olacağından sadece bu sözü aleyhime kullanmak isteyen siyasilere benzeterek görmezden geleceğim.
"Mahalle ağzı deyimi vardır." Mahalle de yakın kimselerle ortam oluşturduğundan, herkes seni şahsen de tanır. Paldır, küldür, kabaca da konuşsan, senin özünü bildikleri için; kaba kısmını atlayıp özünle ilgilenirler.
Ama; burada durum farklıdır. Tanıyan tanımayan herkesin içinde; mahalle arkadışınla konuşmak gibi değil, yabancılarında anlayacağı gibi açık, kolay ve anlaşılır konuşman gerekir.
3- Ben sana sormayayım, düşüncemi yazayım.
Yukarıda açıkladığım nedenlerle; güzel ve saygın bir tavır, "avam" değil; "olması gereken saygın bir türkçe anlatımı ağzıyla konuşmaktır."
4- Senin için endişe etsem de etmesem de bir şey değişmez sonuç bakımından nasıl olsa...Çünkü herkes kendi aklının seçtiklerinden mesul olacak hesap gününde... sadece buna dikkat et diyebilirim...
Allahın selamı üzerinize olsun.
Çok teşekkür ederim bu kabulünüz için. Şartlar benim içinde uygundur, nasıl isterseniz öyle gidelim
1- Bana kızman bir insan olarak çok normal, üzerinde durmuyorum. Ama, bu kötü nitelemelerle yazmanı gerektirmez. Kızdığın yada yanlış bulduğun kısmı alıntılayarak gösterip, beni utandırmanı beklerim
2- Ceza aldığım değilde; ceza verildiği için diye düzeltelim izninle Ama; bunu zayıf karne getiren ilkokul çocuğunun mazereti olarak görmesin kimse
Verilen cezanın gerekçelerinden birisi neydi biliyormusun?
açtığım bir konudaki yazımının başlığının büyük harften oluşması nedeniyle; "Türkçe imla kuralları ile form kurallarına uymamak!" tı.
Halbuki;
1- kompozisyon normlarına göre; yazıların başlığı büyük harflerden oluşur.
2- Formlarda, kişilere hitap eden sözlerin büyük harflerle yazılması etik kabul edilmez. yazı başlıkları yada yazının içinde önemi göstermek istenen kısımlar büyük harflerle vurgulanabilir.
Şimdi; ceza almayıp, ceza verildiğini sen de görebiliyormusun radikal kardeşim?
Ancak; ne şekilde olursa olsun; cevap veremeyecek birisi için yazmaman takdir edilecek bir durumdur.
Ben de, gerçek buysa sizi tebrik ediyorum.
Bu, gösteri değil sevgili radikal, biz de şovcu değiliz.
Burada, din konuşuyoruz. Din bir yaşam biçimi, bir hayat tarzıdır. Sonuçları çok ağır sakıncalar taşıyan; insanı hüsrana uğratacak yıkımlar yapabilen ciddiyette bir konudur.
Yani;
DERS : İSLAM
KONU: İslamı öğrenmek ve yaşamak
Anlatan; İslam öğrencisi
Katılan: İsteyen herkes
İşte benim forumlarda bulunma anlayışım budur.
Saygılarımla
aorskaya
1- Namazda kurandan okuyun denilmesine rağmen, kurandan olmayan; sübhaneke, tehiyyat duları gibi insan icadı duaların okunduğu namazlara yanlış diyemezmiyiz?
2- Kurana rağmen, kurana ters namaz kılanlara yanlış namaz dersek günah mı işlemiş oluruz?
Kişiye bırakılan bir durum yoktur sevgili kardeşim. Namaz gibi önemli bir ibadet kuranla birlikte kişiye bırakılmıyor, aksine şekilsel pratikler (kıyam, rüku, secde) korunurken, içeriği; kurandan okuyun denilerek değiştiriliyor.
Bu durumda iman edenler; namazlarında okunacak sure ve ayetleri kurandan bulup, namazlarında dillendirerek, aklı ve kalbiylede destekleyecek biçimde huşu ve bilinçle namazı kılmaları gerekir.
nsanlar en iyi anlamayı en iyi bildikleri dillerle becerebilirler. Eğer, insanlar namazda okudukları sure yada ayetleri; Arapça okumak isterlerse; Arapça okudukları anda her cümleyi anlayarak gitmek zorundadırlar. O anda anlamadan gidiyorlarsa; namaz bilinçli olmaktan çıkar ve namaz olmaz.
Eğer; insanlar Arapça bilmiyor veya yukarıdaki beceriyi gösteremiyorlarsa; kendi dilleri ne ise (İngilizce, Fransızca, Çince, yunanca, Rusça vb.) o dille namazlarını eda ederler.
İnsanlara bu dilleri icat ettiren ve kullanmalarına izin veren Allah Tealşa bu dilleri de bilmektedir. Bu nedenle namazın anlaşılacak ve kalben de kabul edilecek bir huşu ile yapılması önemlidir.
Aksine zorlamak; Allahı yeterince tanımamak sonucunu bile doğurabilir. İlle de Arapçayı kutsamak isteyenler, Diğer peygamberlere kitapların Arapça olarak gelmediğini düşünüp, anlayarak gerçeği idrak etsinler
1- Namazda; sadece fatihayı okuyup, sonra da kurandan olmayanları okuduğunuzda; namazda kurandan okumuş mu olursunuz?Dikkat edin lütfen! Namazda; kurandan okuyun denir. Kurandan DA okuyun denmez.
Bu nedenle; namazda bir tane kurandan sonra istediğin yerden okuyamazsın! Kurandan okuyun demek, namazı kurandan kılın demektir. Başkası yoktur.
Emir açık; yapın denilen yapılacaktır. Aksi emre karşı gelmektir.
Kuranda sadece namaza mahsus böyle bir şey denseydi, diğer yerleri anlamsız kılardı zaten.
Bu nedenle; kuranda tek bir kısım değil, her kısım önemli olduğundan, yani kuran bütünüyle yaşanması gerektiğinden, bir kısım için anlamak, diğerleri için anlamamak kabul edilmez.
Bu nedenle; sadece namaz yerine genel olarak; siz hiç akıl etmezmisiniz, düşünmezmisiniz? denilerek, her konunun anlaşılmasını, bilinmesini ve bilinçli olarak kabul edilip, yine bilinçli olarak yapılması istenir.
Bu nedenle; tek başına namaz yada başka kısımda akıl erdirme deyimini aramanız boşunadır.
Kişinin kıldığı namaz kendine fayda sağlayacaktır. Allah Tealaya fayda sağlamayacaktır.
Bu nedenle namaz bilinerek; yani ağzından çıkanı kulağı duyup, kulak akla gönderip, akıl yorumlayıp anlayabilirse ve anladığını kalbe gönderip kalpte tastikleyebilirse namaz tam olur.
Yoksa; namaz bilinmeden kılınmış olunurki; vay o namaz kılanların haline ki.. denilerek, namazını bilinçli kılmadıkları için tenkit edilenler içinde bulabiliriz kendimizi.
Birine bile, nedenini bilmeden saygı gösterilse; bu nedeni bilinen saygıdan daha üstün olabilirmi?
Kuranda geçen bir ifade kesin değildir öylemi? Artık bu konuda bir şey demeyeceğim.
1- Kurandan okuyun demek (gizli anlam olarak) başkasından okumayın demektir.
2- kurandan DA okuyun demek, diğerlerinden okuyun ama kurandan da okuyun demektir.
Bunun dışında hiçbir çıkarım mantıklı değildir, o kafasındakine uydurma çabası olabilir.
Annenizin Z türü bir yemek (namaz) yaptığını düşünelim. Yemeğin malzemeleri A,B,C,D olsun. (A,B,C,D kuran dan okunacak sure ve ayetlerdir.)
Şimdi anneniz bu yemek için sizi markete (kuran) gönderse; siz, A malzemesini marketten alıp, B,C,D malzemelerini almayıp, yerine F,E,G malzemelerini (diyelim ki; fındık, fıstık, badem) alsanız, annenize getirseniz; annenizden Z yemeğini; al anne, bak A malzemesini aldım, B.C.D yerine ise F,E,G aldım, bunlarla da olur, bana Z yemeği yap diyebilirmisin? Desen de ancak A,B,C,D malzemeleri ile yapılabilecek olan Z yemeğini anneniz yapabilirmi?
Müzemmil (73) 20. ayetinde iki yerde geçmektedir. Bunu da daha konunun açıldığı ilk yazımda belirtmişim.
Oradan okumadanmı gelmiştiniz buraya kadar? iyi ama arada soru bırakmayan cevapları kaçırmış olabileceğini düşünmedinmi? Belki bu soruları sormayacaktın bile Lütfen savırla okuyun, sonra müdahil olun.
Sevgili kardeşim, sen hala işin dil kısmına takılıp kaldın. Namazda okunanlar sadece dillendirilip bırakılmayacak.
Dilin söyledğini kulak duyacak, kulak akla gönderecek, aklı yorumlayıp bir sonuca varacak ve kalbe gönderecek, kalpte aklın sonucunu kabul edip desteklerse namaz tam olacaktır. Aksi halde sadece dilde kalan söylemler, kalbi kabule kadar gitmezse, namaz olmaz. Allahın istediği namaz, bilmeden bir şeylerin mırıldandığı yatıp kakma ritüelleri değildir.
Kişi kıldığı namazda neler dediğini, Allahı hamd ettiğini ve ondan dualar ile yardım dilediğini bilecek. Bunları bilecek ki namaz kıldıktan sonra yanlışa düşmeyecek.
Aksi halde hem namaz kılan hem de namazdan hemen sonra terazisinin ayarlarını değiştirerek hileli satış yapan tüccar olmaya devam eder.
Güzel, hareketler ve Allaha söylenecek sözler kuranda şablon halinde vardır. Neden başka dualar sokulsunki? neden buna ihtiyaç duyulsunki? Allahın kitabınamı güvenilmiyor, yada Allahın sözünemi güvenbilmiyorda, insan sözü dualar sokuluyor?
Ali topu tut. (gizli anlam= Ali topu tutmamazlık etme)
Oğlum dersini çalış = (diğer anlatım; oğlum derslerine çalışmamazlık etmedir) şimdi anlaşılmıştır herhalde bunun için vahiye gerek olmadığı
Sen daha örnek anlatımda kıyas yapılmadığını bile anlayamadan kıyas var demişsin. Ortada kıyas değil, sadece örnekleme var. Ama, galiba dilin inceliklerine aynı orada sahip değiliz deyip kapatmam gerekiyor. Anlamak istemeyene bir şey anlatamayacağımı kabul ederim.
Size yukarıda örnekle bile anlatamadıysam, bunu da anlatabileceğimi sanmıyorum. Bu ayette iki yerde kurandan okuyun deniyorsa yine de sizin için önemi yoksa bana neyi anlattırıyorsun kardeşim.
Sen, ayet böyle dese bile kabulünü yapmışsın. Anlayış farkları var demekki.
Şunu şöyle yapın bitti. Başkası yok. Başka şekilde yapmak yok. Biz dinden Allahın sözünden bahsediyoruz.
Ya bilerek bunları yazıyorsunuz, yada farklı dilleri konuşuyor olmalıyız. Namazda, dilin, sadece söylemenin tek başına önemi yok. Dil söyleyecek, kulak duyacak, akıl yorumlayacak, kalp destekleyecek ve hala namaz devam ediyorsa doğru namaz budur diyoruz.
Sadece dilinle söyleyip, başka hiçbir şey olmadan namaz kılıyorsan olmaz diyoruz.
Arapça bilmeyen birisi, namazda arapça okuyorsa evet, aynısını söylüyorum, namazı bilinçsiz kılıyor demektir.
'Kuran dan okuyun' ifadesi kesin bir ifade ya da bir emir değildir. 'Kuran dan okuyun' ve 'Kuran dan da okuyun' sözleri, mana olarak aynı şeyleri ifade edebilir.
aşağıda yazdığım rivayetle ilgili cevabını verirsen herkes faydalansın...
"Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıpbaldırını gösterir.
1- Kısaca; Allah'ı zaten en iyi bilenler peygamberlerdir. (YOKSA DEĞİLMİDİR?)
2- Bu nedenle bu saçma rivayetteki gibi Allah'ın kendini insanlara (özellikle peygamberlere) tanıtması çok saçmadır. (YOKSA DEĞİLMİDİR?)
3- Bu durum ayrıca, Peygamberlerin tanımadıkları, bilmedikleri bir Allah'a elçilik yapmış olduklarını da dolaylı olarak doğururki, bu da aklı başında olan bir müslümanın inanacağı gerçek değildir, safsatadır. (YOKSA DEĞİLMİDİR?)
Bu tespitlere itirazın, aksi yönde görüşün varsa, delillerinle sen de yaz lütfen. selam...
aorskaya
Yanlış ! Asla ! Müzzemmil suresi 20 ayet de geçen "Kur'an'dan ne kolay gelirse okuyun !" emr kipidir. Ayet de ikinci defa geçen "ondan (Kur'an'dan) okuyun" emr'i ile beraber diğer farzları da zikretmesi, yani farz amellerin arasında yer vermesi buna en büyük işarettir. Zaten Kur'an'ın mükemmel bir kitap olmasının en büyük işareti, Kur'an bir çok yerde kendini teyid etmesidir. Onda hiç bir çelişki bulamazsınız. Siz, çelişki buldunuz demiyorum, ama yazdığınız cümle çelişki var gibi gösterir. Bu doğru değildir. Bakın aşağıya ayetin hepsini aldığım zaman bir bütün olarak okuduğunuzda dimağınızda kalan anlama bir bakın, sonra kendi yorumunuza dönüp bakın, farkı ve ne demek istediğimizi anlayacaksınız.
Bu yazımdaki; "sen" dediğim kısımlar şahsın için değil, genel bir hitap olarak yapılmıştır. Eğer, şahsınla ilgilendirip alınganlık göstereceksen yazıdaki "sen" deyimlerini "ben" olarak düzeltiyorum.
Okuyucular, lütfen "sen" yazan yeri "ben" olarak kabul etsinler...
saygılarımla...
aorskaya
Kesin bir ifade değil demekle demek istediğim, bunun ''Kuran haricinde hiçbir şey okumayın'' anlamına gelmediğidir. Yani ben buradan ''Kuran okumayabiliriz'' gibi bir anlam çıkarmıyorum, ''Kuran okuyacağız, ama başka şeyler de okuyabiliriz'' diyorum. Yani Kuran dan başka bir şey okumamakla ilgili kesinlik içermiyor, umarım anlatabilmişimdir. Ama arkadaş yok başka hiçbir şey okumayacaksınız diyor, yanlış.
Şimdi anladım. Çünkü Kur'an'da ayet haricinde okunanlar da vardır. Mesela sübhaneke her namazın başında okunur ama ayet değildir. Ayetlerin içeriğini barındırır ama ayet değildir. Yada Ettahiyyatü duası. Bu dua da; yaşanmış bir İsra mucizesinin şahidi olarak Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından namazda okunmuştur. Bizler de O'nun (s.a.v.) ümmedi olduğumuza göre elbette gittiği yoldan giderek okuyacağız. Namazdaki hükümleri Peygamber koymuşsa; biz uymak ile emr olunduğumuz için uyacağız. kaldı ki bunu herkesin seve seve gönülden yapması iman dercesinin göstergesini oluşturur.
Bunun aksini düşünen insanlara şunu sormak isterim; Peygamber (s.a.v.) neden çok seviliyor ? Cevap: Kur'an ahlakı ile ahlaklanıp da o minval yaşadığı için. Peki biz neden sevileceğiz; O'nun ahlakı ile ahlaklanıp, sünneti seniyyesine ittibaa etmek ile yaşabildiğimiz kadar yaşayabildiğimiz için. Bu hakikate var mı karşı çıkan ? Varsa; neden ?
Aslında bu konu üzerinde ayrıntılı konuşmak gerekir.
Benim açımdan şöyle; elbette hiçbir müslüman buna karşı çıkmaz; fakat ortada bir gerçek var o da kaynak problemi. Peygamberimiz döneminden kalan Kuran haricinde başka sağlam bir kaynak yok. Hadisler konusu zaten başlı başına problem, hangisinin gerçek olduğunu bilemiyoruz. Bu hadisler ve rivayetler, İslam alemini kötü etkiliyor diye düşünüyorum. Örneğin yanlış hatırlamıyorsan Hac konusu Kuran da birkaç aya yayılmıştır, fakat günümüzde peygamberimizin hac yaptığı günler hac zamanı olarak benimsenmiştir; böylelikle çok yoğunluk olmakta, her hac zamanında mutlaka ölümler yaşanmaktadır. Ve pek çok insan da hacca gidememektedir. Gibi..
Yani hadis ve sünnet hususu malesef Kuran gibi muamele görmedi ve korunmadı. Doğal olarak da yozlaştı ve bozuldu. Bu da insanların Kuran ı bir kenara atmalarına sebep oldu. Hadissiz Kuran anlaşılmaz mantığı yüzünden kimse Kuran okumuyor, anlamaya çalışmıyor. İnsanlar bir konuda takıldıklarında bunu Kuran dan değil, hadis ve sünnetlerden ya da kendine hoca diyip aslında pek bir şey bilmeyenlerden öğreniyor, doğal olarak da yanlış öğrenme ihtimali fazlalaşıyor. Bunun sebeplerinden biri de elbette Kuran ın uzun olması ve çoğu kimsenin oturup anlaya anlaya okumaya üşenmesi.
Mesela bir hadiste, peygamberimizin giysisinin üzerinde kedisinin uyuyakaldığı, peygamberimizin de onu uyandırmamak için giysisinin o bölümünü keserek kalktığı söylenir. Bu, insanlık açısından herkese örnek olması gereken bir şeydir ve eğer doğruysa çok güzel bir hadistir. Ama diğer yandan bazı hadisler ve rivayetler vardır ki Kuran ile uyuşmaz. Günümüzde de insanlar Kuran ile uyuşur mu uyuşmaz mı diye kontrol etmeyip direk onu örnek almaya yöneldiğinden, problem oluşuyor.
Yani aslında mesele peygamberimizi örnek almamak değil, Kuran dan uzaklaşmamak. Mesela mezhepçilik de bir bakıma Kuran dan uzaklaşmaktır bana göre. Mezhepçilik hiç olmamış olsaydı, Kuran da emredildiği gibi bölünmemiş olsaydık, birlik olsaydık bugün İslam alemi çok çok farklı bir pozisyonda olurdu. Bugün malesef, bazı ülkelerdeki insanların cehaletinden ve mezhepçiliklerinden faydalanarak insanları birbirine kırdırıyorlar, İslam alemini kendi kendine yok ettirmeye çalışıyorlar. Zamanında peygamberimizin etrafında kafirlere karşı tek yürek olup savaşmış, secde etmiş, canını vermiş müslümanlar varken, bugün müslümanlar birbirini öldürüyorlar.
Bu yüzden ben şöyle düşünüyorum; peygamberimizin nasıl bir ahlaka sahip olduğu zaten Kuran da bahsediliyor. Allah bizzat peygamberimizi bu konuda övüyor, ki hesap edin nasıl bir ahlak ve insanlığa sahip olduğunu.. Kuran aynı zamanda bize de sürekli bunu emrediyor zaten, neredeyse her surede görebiliyoruz bunu. Kuran daki emirleri yerine getirmeye çalışarak yaşadığımızda, tam bir müslüman ahlakına sahip olmaya başladığımızı göreceğiz. Peygamberimiz de bu ahlaka sahipti, biz elbette O'nun gibi olamayız ama en azından O'na yaklaşmak için çaba sarfedebiliriz. Dolayısıyla Kuran ahlakı, zaten peygamberimizin de sahip olduğu en yüce ahlakı barındırır; biz Kuran ı örnek aldığımızda zaten peygamberimizin ahlakına yaklaşmış olmaz mıyız?
Aslında bu konu üzerinde ayrıntılı konuşmak gerekir.
Benim açımdan şöyle; elbette hiçbir müslüman buna karşı çıkmaz; fakat ortada bir gerçek var o da kaynak problemi. Peygamberimiz döneminden kalan Kuran haricinde başka sağlam bir kaynak yok. Hadisler konusu zaten başlı başına problem, hangisinin gerçek olduğunu bilemiyoruz. Bu hadisler ve rivayetler, İslam alemini kötü etkiliyor diye düşünüyorum. Örneğin yanlış hatırlamıyorsan Hac konusu Kuran da birkaç aya yayılmıştır, fakat günümüzde peygamberimizin hac yaptığı günler hac zamanı olarak benimsenmiştir; böylelikle çok yoğunluk olmakta, her hac zamanında mutlaka ölümler yaşanmaktadır. Ve pek çok insan da hacca gidememektedir. Gibi..
Yani hadis ve sünnet hususu malesef Kuran gibi muamele görmedi ve korunmadı. Doğal olarak da yozlaştı ve bozuldu. Bu da insanların Kuran ı bir kenara atmalarına sebep oldu. Hadissiz Kuran anlaşılmaz mantığı yüzünden kimse Kuran okumuyor, anlamaya çalışmıyor. İnsanlar bir konuda takıldıklarında bunu Kuran dan değil, hadis ve sünnetlerden ya da kendine hoca diyip aslında pek bir şey bilmeyenlerden öğreniyor, doğal olarak da yanlış öğrenme ihtimali fazlalaşıyor. Bunun sebeplerinden biri de elbette Kuran ın uzun olması ve çoğu kimsenin oturup anlaya anlaya okumaya üşenmesi.
Mesela bir hadiste, peygamberimizin giysisinin üzerinde kedisinin uyuyakaldığı, peygamberimizin de onu uyandırmamak için giysisinin o bölümünü keserek kalktığı söylenir. Bu, insanlık açısından herkese örnek olması gereken bir şeydir ve eğer doğruysa çok güzel bir hadistir. Ama diğer yandan bazı hadisler ve rivayetler vardır ki Kuran ile uyuşmaz. Günümüzde de insanlar Kuran ile uyuşur mu uyuşmaz mı diye kontrol etmeyip direk onu örnek almaya yöneldiğinden, problem oluşuyor.
Yani aslında mesele peygamberimizi örnek almamak değil, Kuran dan uzaklaşmamak. Mesela mezhepçilik de bir bakıma Kuran dan uzaklaşmaktır bana göre. Mezhepçilik hiç olmamış olsaydı, Kuran da emredildiği gibi bölünmemiş olsaydık, birlik olsaydık bugün İslam alemi çok çok farklı bir pozisyonda olurdu. Bugün malesef, bazı ülkelerdeki insanların cehaletinden ve mezhepçiliklerinden faydalanarak insanları birbirine kırdırıyorlar, İslam alemini kendi kendine yok ettirmeye çalışıyorlar. Zamanında peygamberimizin etrafında kafirlere karşı tek yürek olup savaşmış, secde etmiş, canını vermiş müslümanlar varken, bugün müslümanlar birbirini öldürüyorlar.
Bu yüzden ben şöyle düşünüyorum; peygamberimizin nasıl bir ahlaka sahip olduğu zaten Kuran da bahsediliyor. Allah bizzat peygamberimizi bu konuda övüyor, ki hesap edin nasıl bir ahlak ve insanlığa sahip olduğunu.. Kuran aynı zamanda bize de sürekli bunu emrediyor zaten, neredeyse her surede görebiliyoruz bunu. Kuran daki emirleri yerine getirmeye çalışarak yaşadığımızda, tam bir müslüman ahlakına sahip olmaya başladığımızı göreceğiz. Peygamberimiz de bu ahlaka sahipti, biz elbette O'nun gibi olamayız ama en azından O'na yaklaşmak için çaba sarfedebiliriz. Dolayısıyla Kuran ahlakı, zaten peygamberimizin de sahip olduğu en yüce ahlakı barındırır; biz Kuran ı örnek aldığımızda zaten peygamberimizin ahlakına yaklaşmış olmaz mıyız?