Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Müslüman kardeşlerimin dikkatine!

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

sumisali

Üyeliði durduruldu
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,904
Tepkime puanı
2,114
Puanları
0
Selamün aleyküm.
aorskaya üyenin namaz konusunda daha önceki yazılarına datanık olmuşsam da bu yazılarındaki; kurani deliller, sünnet ile ile ilgilideliller ve mantıklı anlatımları karşısında, namaz gibi önemli bir konununherkes tarafından bilinmesi gerektiği düşüncesiyle, ayrı bir başlık olarak elealınmasını uygun buluyorum.

Bütün üyeler buradan daha rahat okuyup, anlayarakkatıldıkları veya itiraz ettikleri kısımları yazsınlar. Konu daha da pekişsin,doğrusu neyse o anlaşılmaya çalışılsın.

Bu arada; aorskayanın yazısını kendi içinde çok tutarlı,mantıklı ve deliller bakımından yeterli bulsamda; bu güne dek süregelennamazın, diğer alim kimseler tarafından nasıl böyle kılındığını da açıklamaktazorlanıyorum.

Bunca İslam alimi; nasıl oluyorda bu delilleri göremiyor,akıl edemiyor ve namazında kurandan olmayanları bulundurabiliyor?

Bunlara da mantıklı cevabı, başta aorskaya olmak üzereverebilen olursa seviniriz.


Müslüman kardeşlerimin dikkatine!



Hadis rivayetlerine, hadis değeri verip, kuranı terkedince en önemliibadetlerden olan namazda bile nasıl hatalara düştüğünüzü aşağıdakianlatımlarla buyurun hep birlikte görelim.



Burada konuyu; kurandan delillerle doğrunamaz ve sünnetden delillerle doğru namaz olarak iki kısımda anlatacağım.



KISIM – 1 : KURANDAN DELİLLERLE DOĞRU NAMAZ

Bilindiği üzere namaz, islamınen temel ve önemli ibadetlerinin başında gelmektedir.

Bu nedenle; Müslüman olanherkesin özellikle vakitli farz olan (kazası, yani ertelemesi dahi olmayan) namaz ibadetlerini zamanında yapmasıçok önemli kazanımdır.



Ancak; namazların zamanın dakılınmasından daha da önemlisi namazların doğru kılınmasıdır. Allah Teala;sarhoş insandan bile ne dediğini bilinceye kadar namazdan uzak durmasını veancak, bilinçli hale geldiğinde namazını kılmasını istediğinden, namazın tamdoğru şekilde kılınması için namazın nasıl olması gerektiğinin de bilinmesizorunluluk olmaktadır.



Yani kısaca, sarhoş biri dahi,ne dediğini bilince namazı, bilinçli olarak kılmak zorundaysa; normal birisiondan daha fazla namazı bilinçli kılmak zorunda olduğu açıktır.

İşte bu nedenle; namazlar tambilinçle doğru kılınabilirse; Müslümanlar için fayda sağlar. Aksi halde,kuranda eleştirilen ve fayda görmeyen namazı doğru kılmayan kişiler konumunadüşeriz.



Bu nedenle namazı kısacahatırlayarak; yapılan yanlışları düzeltmemiz için burada göstermeye çalışalım.




İSLAMDA NAMAZ (KURANA GÖRE NAMAZ) NASIL OLMALIDIR

Nitekim halkında Müslüman olan ülkelerde yaşayan birçok insan namaz kılmakta,fakat ne var ki kıldıkları namazın içeriğinden habersiz, bilgisizbulunmaktadırlar. Kur'an-ı Kerim ifadesiyle bu kimseler namazlarındayanılgıdadırlar; ne için, nereye yöneldiklerinin, ne yaptıklarının bilincindedeğildirler..

“İşte (şu) namaz kılanların vay haline, ki onlar namazlarındayanılgıdadırlar. Onlar gösteriş yap-maktadırlar.” [Maun (107) - 4 ]

“Namazın dosdoğru kılınması” deyiminden sadece namazın aksatılmamasınıanlayanlar, doğru Namazın insana kattığı değerlere kavuşamamakta ve namazınfaydalarından yararlanamamaktadırlar.

Bu bilinçle namazı eda edilmelidir. Namazı bu bilinçle edaettikten sonrada Allah’ın her şeyi gördüğü, bildiği gerçeğini unutmayıp,namazların içeriği hatırlanarak ona uygun yaşanmalıdır.

Tabi bütün bunların gerçekleşmesi için, önce namazın neolduğunu doğru bilmemiz gerekir.


Namaz,bildiğimiz gibi peygamber efendimizden öncede pratiği olan bir İslam emridir.

Peygamberimiz zamanında ve kuran emri ile namazın sadece içeriğideğiştirilmiştir.

Bilinen kıyam, rüku, secde şekli muhafaza edilmiştir.

Ama, bundan böyle değişen namazın içeriği; sadece kurandanolmuştur.

Bunedenle bundan böyle, eskiden olduğu gibi namazın içinde, herkes dilediği gibisöz ve isteklerde bulunamayacak, sadece kurandan okuyabilecektir.

Namazın içerisinekurandan olmayan söz ve dualar katılırsa, namaz doğru namaz olmayacaktır. Bu nedenlenamazlarımızda, sadece kurandan ayetleri kullanmak gerekir. Bu ayetlerindeanlamlarını bilerek kullanmamız gerekir.


Aksi halde, “namaz” başka bir zamanda ve bilinmeyen bir olguolarak kalacak, ama “yanlış yada harama düşme” bu zamanda ve bilinen bir gerçekolarak müslümanı zora sokacaktır.

İşte bu nedenle bilerek kılalım namazlarımızı.

Sonra doğrulup seccademizden; dosdoğru kimliklerle, dosdoğru eylemlere doğruyürüyelim…




aorskaya

Not: Namazın ne olduğunu anlamak için bu yazının alıntılandığı yazıbütünün okunması faydalı olacaktır. Aşağıdaki linkten yazının tamamınaulaşılabilir.

http://www.islamforum.net/f132/hanifcilere-gore-namaz-nasil-olmali-28237/



Bu alıntı ile namazın nasıl olması gerektiğine burada sadece bir nebzedeğinildi. İşte namazın böyle olabilmesi için namazın içeriğinin yani namazdaneler söylenebileceğinin kesin olarak bilinmesi gerekir. Yukarıda alıntıda değinileni hatırlayacak olursak; namazda söylenecek sözleriinsanlar belirleyemiyordu. Şimdi, namazda sadece, Allah sözünden, kurandanokunacağına dair delilimizi görelim.



Kuraninene kadar bu namazlarda insanlar kendilerine göre serbestçe dua ediyorlaryada Allah'a övgüler söyleyebiliyorlardı.

Ama kuran geldikten sonra "namazda kurandan okuyun"denilerek (müzemmil (73)- 20), namazda herkesin söz serbestisi kaldırıldı,sadece kurandan olanların namazda kullanılması istendi.

(Burayı kısaca anlatıyorum, çünkü kurana göre namaz, şu an pratik edilenve diyanet tarafından belirlenen namazdan çok farklıdır. Namaz ibadetinin neolduğu için yukarıdaki linke bakılabilir.)

Böylece kuranla birlikte namazın esasiçeriği belirlenmiş oldu. Namazın (kıyam, rükuu, secde) gibişekilsel şartları ise; sizden öncekilerden nasıl gördüyseniz öyle devam edindenilerek, süregelen şekilsel pratik devam ettirildi.


1) Kıyam (ayakta durmak) [Bakara-238 ; Hac-26; Şuara-218; Nebe-38;Mutaffifun-6]
2) Rüku (eğilmek) [Maide-55; Bakara-43; Tevbe-112; Hac-26,77; Sad-24; Fetih-29]
3) Secde (yere kapanmak) [Nisa-102; Tevbe-112; Hicr-98; Furkan-64; Secde-15;Zümer-9; Fetih-29; Kaf-40; Necm-62; Kalem-43; Alak-19]


1. İŞTE BU NEDENLE; NAMAZDASADECE KURANDAN OLAN AYET YADA SURELER OKUNABİLİR.

2. NAMAZIN İÇİNE , (en güzeldua diye de nitelesek) İNSAN YAPIMI OLANDUALARI ( SÜBHANEKE, ETTEHİYYATÜ VB.) SOKAMAYIZ.

3. EĞER NAMAZIMIZDA, KURANDANOLMAYAN İNSAN YAPIMI DUALARI SOKARSAK NAMAZ, KURANDA İSTENDİĞİ GİBİOLMAYACAĞINDAN, NAMAZ OLMAZ.

Görüldüğü gibi kurani delilleregöre namaz, sadece kurandan okunan ayet ve surelerden oluşmaktadır. İnsanlartarafından belirlenen sübhaneke ve tehiyyatu duaları vb. namaza sokulamaz.
Çünkü namaz, kulun; yalnız veyacemaat halinde bildiği ve bilmediği bütün alemi karşısına alarak sadece Allah’ahamdini yaptığı ve yalnızca ona dua ettiği, yalnızca ondan yardım istediği birolgudur. Yani burada kul Allah’a olan teslimiyetini ve ondan olan istekleriiçin namazdadır. Hamd ve dualarla ilgilibilgiler ise yine kuran ayetleri ile şablon olarak verilmiştir.

Bu durumda kurana göre; kuranıterk edip, hadis rivayetleri ile namaza kurandan olmayan dualar sokaninsanların namazda nasıl yanıldıklarını görmüş oluyoruz.

İşte, Müslümanlar, hadisrivayetlerini kurandan önden tutunca bunlar başına gelmektedir. Halbuki herMüslüman hadislerin neden korunmadığını akıl ederek, kuranı yaşam merkezinekoyabilmeli ve yaşamını ibadetlerini kuran merkezli olarak yapabilmelidir.


 

sumisali

Üyeliði durduruldu
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,904
Tepkime puanı
2,114
Puanları
0
Şimdi; aşağıdaki alıntılardabeyanları asılan kardeşimiz başta olmak üzere daha önce aynı şekilde namazkılan kardeşlerimizin, namazlarını düzeltmelerini, kuranı hep en önceye ve üstealmayı becermelerini, kurana aykırı olan rivayetleri hemen terk etmelerinidiliyorum.

aorskaya' Alıntı:
3- Kurana aykırı hadisolabilirse, kuran o zaman öneminikaybetmezmi?

3-Kurana aykırı hadis olmaz,kuranı kerim önemini 14 asırdırdevam ettiriyor.dünya yaşlandıkça Kuran gençleşiyor.

Şu kırmızı ile yazdığım kısma dikkat edin.Bu sözünüzü unutmayın, sonra karşınıza çıkacak.

4- Kuran Allah'ın sözü,hadia peygamber sözü ise; çelişmelerihalinde hangisi baskın çıkmalıdır?

4-bizçelişip çelişmediğini ölçebilirsek kuranı kerim doğrudur,diğeri uydurma birsözdür.

Teşekkür ederim. Burada her şey yerine oturuyor. başka söze gerek yoktur.

5- Peygamber yaşayankuransa, kurana ters hadise göre yapılanlarıhemen terketmek zorunda değilmiyiz?

5-evet terk etmeliyiz.

Bu sözünüzü de unutmayın. Yine karşınıza çıkacak.

Şimdi bu sözleri hatırlayarak gereğini yapacağınızı umut edebilirmiyim?

Selamlar…
Not: yazının ikinci kısmı ilesünnetlerle doğru namaz delilini de kısaca yazacağım.
[/QUOTE]


KISIM – 2 :SÜNNETTEN DELİLLERLEDOĞRU NAMAZ:
Kurandan delillerle; namazda sadece kurandan olanların okunarak kılınannamazın doğru, tam namaz olduğunu, eğer kurandan olmayan dua okumaları olursabunun namaz olmayacağını delillerle ortaya koymuştuk.

Aynı şekilde peygamberimizi ve sünnetlerini düşününcede, namazın kurandaanlatıldığı gibi, kurandan olanlardan oluşması gerektiğini görürüz.
Kuranda olmayan ve insan icadı dualar olan, sübhaneke ve tahiyyat dualarıgibi duaların namaza giremeyeceğinin delili yine bizzat peygamber efendimizinkıldığı namazlardır.
Bunu tam anlayamayanlar için biraz daha açarak anlatayım.

Şimdi; Müslüman kardeşlerimizin inatla rivayetleri hadis kabul etmeleriyüzünden sağlıklı düşünüp, mantıklı sonuçlara varamadığı durumu bizzatpeygamberimizin namazı ile delillendirip ispatlayalım.

Halenpratikte kılınan ve hadislerle doğru olduğu iddia edilen namazların doğruolabilmesi için nasıl olması gerekir?

Peygamber efendimizin kıldığı gibiolması gerekir değilmi? Peki, bakalım öylemidir…

Şu an kılınan namazlarda okunan insan kaynaklı dualarda nedenmektedir? Bunu bir görelimisterseniz.

1- Bakın tahiyyat duasınınanlamını ben istemeden bir kardeşimiz yazmış, bundan faydalanalım.

Ettehıyyatü’nün manası:Her türlü hürmet,salevat ve bütün iyilikler Allah’a mahsustur. EyNebiy-yi zişân! Allah’ın selam, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Selam,bizim ve Allah’ın salih kullarının üzerine olsun. Şehadet ederim ki, Allahbirdir ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (aleyhisselam) Onun kulu veresulüdür.


2- Ayrıca namazda yine salli,barik dualarını da hatırlayalım.
SALLİ DUASI
Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed. Kema sallayte alaİbrahime ve ala ali İbrahime inneke hamidün mecid
Ey Allah'ım, Hz. İbrahim'e ve ailesine merhamet ettiğin gibi Hz. Muhammed'e ve ailesine merhamet et. Şanı yüce ve övülmeye layık olan elbette sensin.

BARİK DUASI
Allahümme barik ala Muhammedinve ala ali Muhammed. Kema barekte ala İbrahime ve ala ali İbrahime innekehamidün mecid
Ey Allah'ım, Hz. İbrahim''i ve ailesini kutlu kıldığın gibi Hz. Muhammed'i ve ailesini kutlu kıl. Şanı yüce ve övülmeye layık olan elbette sensin.

Şimdi yukarıda dediğimiz gibi; namazın doğru namaz olabilmesiiçin “PEYGAMBERİMİZİN KILDIĞI NAMAZ” gibi olması gerektiğini biliyoruz değilmi?

Peki şu an kılınan namaz peygamberimizin namazı gibi değildir, bunuda görebiliyormusunuz?

Namaza sokulan ve yukarıda yer alan tahiyyat, salli, barikdualarının içeriğine bir bakarmısınız? yapılanyanlışın daha iyi görülmesi için,bu duaların Türkçe açıklamalarında kırmızıyazı ile söylenenlerine dikkat edin.

Şimdi, bunu aklınızda tutun ve düşünün. Peygamber efendimiz, kendikıldığı namazda kendisinden bu şekilde bahsedebilirmi? Bu ifadelerin,peygamberimize hitaben yazılmış, yani peygamberimizin sözü olmayan hitaplar içerdiğinigörüyormusunuz?
O halde, demekki bu dualar peygamber efendimizin kıldığınamazlarda okunmuş olamaz değilmi?

Peki, peygamberinki gibi namaz kıldığını söyleyenler bunu neyedayanarak okuyorlar? Rivayetlere göre değilmi?

İşte rivayete teslim olmanın yanlışlığının bizzat peygamberimizinsünneti ile delillendirilmesi ile de artık iyice anlaşılması gerekir.

Şimdi; “Her müslümanın aklını ve mantığını kullanarak, kuranınönemini hemen kavrayıp, kuran merkezli yaşamasını, ibadetlerini kurana göre yapmasınınasip etmesini Allah’tan dilemelerini” ikaz ve ihtar ediyorum.

Selamlar…
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Peygamberimiz sav.den günümüze gerçek ve orjinal namazın kılınışı



Namazın tam ve dinî hükümlere uygun bir namaz olabilmesi için farzları, vacibleri ve sünnetleri yerli yerinde yapmak, namazı bozan ve namazda mekruh olan şeylerden dikkatle sakınmak gerekir.



Birinci Rek'at:
1) Ayakların arası dört parmak açıklıkta ve parmak uçları kıbleye doğru gelecek şekilde ayakta kıbleye dönülür.

Niyet:
2) "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü sabah namazının sünnetini kılmaya" diye niyet edilir.

İftitah Tekbiri:
3) "Allâhü ekber" diyerek iftitah tekbiri alınır.
(Erkekler tekbir alırken; ellerin içi kıbleye karşı ve parmaklar normal açıklıkta bulunur. Başparmaklar, kulak yumuşağı hizasına gelecek şekilde eller yukarıya kaldırılır.)
(Kadınlar tekbir alırken; ellerin içi kıbleye karşı, parmaklar normal açıklıkta ve parmak uçları omuz hizasına gelecek şekilde ellerini yukarıya kaldırırlar.)

Kıyam:
4) Tekbirden sonra eller bağlanır. Ayakta iken secde edilecek yere bakılır.
(Erkekler; sağ elin avucu, sol elin üzerinde ve sağ elin baş ve küçük parmakları sol elin bileğini kavramış olarak ellerini göbek altında bağlarlar.)
(Kadınlar; sağ el sol elin üzerinde olacak şekilde ellerini göğüs üstüne koyarlar. Erkeklerde olduğu gibi sağ elin parmakları ile sol elin bileğini kavramazlar.)

Kıraat:
5) Ayakta sırasıyla; a) Sübhaneke, b) Eûzü-Besmele,c) Fatiha sûresi, d) Kur'an'dan bir sûre okunur. (44)

Rükû:
6) "Allâhü Ekber" diyerek rükûa varılır ve burada üç defa "Sübhâne Rabbiye'l-azim" denilir. Rükûda iken ayakların üzerine bakılır.
(Erkekler, Rükûda, parmakları açık olarak elleri ile dizlerini tutup sırtını dümdüz yaparlar. Dizlerini ve dirseklerini dik tutarlar)
(Kadınlar, Rükûda, sırtlarını biraz meyilli tuturak erkeklerden daha az eğilirler. Ellerini (parmaklarını açmayarak) dizleri üzerine koyarlar ve dizlerini biraz bükük bulundururlar.)

Rükûdan Kalkış:
7) "Semiallâhü limen hamideh" diyerek rükûdan kalkılır ve ayakta "Rebbenâ leke'l-hamd" denilir.

Secde:
8) "Allâhü Ekber" diyerek secdeye varılır. Secdeye inerken önce dizler, sonra eller, daha sonra da alın ve burun yere konur. Secdede baş iki elin arasında ve hizasında bulunur. Secdede iken ayaklar kaldırılmaz. Secdede burun kenarlarına bakılır. Burada üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-â'lâ" denilir.
(Erkekler; secdede dirseklerini yanlarından uzak, kollarını yerden kalkık bulundururlar. Ayaklar parmaklar üzerine dik tutulur ve parmak uçları kıbleye gelecek şekilde yere konur.)
(Kadınlar; secdede kollarını yanlarına bitişik halde bulundururlar. Ayaklar parmaklar üzerine dik tutulur ve parmak uçları kıbleye gelecek şekilde yere konur.)

İki Secde Arası Oturuş:
9) "Allâhü Ekber" diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur. Otururken, parmaklar dizlerin hizasına gelecek şekilde eller uylukların üzerine konur ve kucağa bakılır. Burada "Sübhânellâh" diyecek kadar kısa bir an oturulur.
(Erkekler; sol ayağını yere yayarak onun üzerine oturur, sağ ayak, parmakları kıbleye yönelmiş durumda dik tutulur.)
(Kadınlar; ayaklarını yatık olarak sağ tarafına çıkarır ve öylece otururlar.)
10) "Allâhü Ekber" diyerek ikinci defa secdeye varılır ve üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-â'lâ" denilir.
11) "Allâhü Ekber" diyerek secdeden ayağa (ikinci rek'ata) kalkılır ve eller bağlanır.
Secdeden kalkarken; önce baş, sonra eller, daha sonra eller dizler üzerine konularak, dizler yerden kaldırılır.
İftitah tekbirinden itibaren buraya kadar yapılanlara "Bir Rek'at" denir.

İkinci rek'at:
1) Ayakta sırasıyla; a) Besmele, b) Fatiha sûresi, c) Kur'an'dan bir sûre okunur.
2) Birinci rek'atte olduğu gibi "Allahü Ekber" diyerek rükûa varılır ve üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-azim" denilir.
3) "Semiallâhü limen hamideh" diyerek ayağa kalkılır ve ayakta "Rabbenâ leke'l-hamd" denilir.
4) "Allahü Ekber" diyerek secdeye varılır. Burada üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-â'lâ" denilir.
5) "Allahü Ekber" diyerek secdeden kalkılıp dizler üzerine oturulur. Burada "Sübhânellâh" diyecek kadar kısa bir an oturulur.
6) Sonra "Allahü Ekber" diyerek ikinci defa secdeye varılır ve üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-â'lâ" denilir.

Ka'de-i Ahîre (Namaz'ın Sonunda Oturuş):
7) "Allahü Ekber" diyerek secdeden kalkıp oturulur. Otururken, el parmakları dizler hizasına gelecek şekilde eller uylukların üzerine konur ve kucağa bakılır.
(Erkekler, sol ayağını yere yayarak onun üzerine oturur, sağ ayak parmakları kıbleye yönelmiş durumda dik tutulur.)
(Kadınlar, ayaklarını yatık olarak sağ tarafa çıkarır ve öylece otururlar.)
8) Oturuşta sırasıyla; a) Ettehiyyatü, b) Allahümme salli, c) Alla-hümme barik, d) Rabbenâ âtinâ.. duaları okunur.)

Sağ tarafa selâm verilişi:
9) Önce başını sağa çevirerek "Esselâmü aleyküm verahmetullah" denir. Selâm verirken omuzlara bakılır.

Sol tarafa selâm verilişi: 10) Sonra başını sola çevirerek "Esselâmü aleyküm ve rahmetullah" denilir. Böylece iki rek'at namaz tamamlanmış olur.
 

sumisali

Üyeliði durduruldu
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,904
Tepkime puanı
2,114
Puanları
0
sayın sinag bey kendi düşünceleriniz aktarırsanız sevinirim yaptığınız yorumlarda şu an kabul görünen gerçekler peki bugerçeklerin tamamen kuran ile karşılaşmasına ne diyorsunuz?biz acaba bu güne kadar yanlış bir namaz mı kılıyorduk sorusunu sorabiliyormuyuz kendimize yada bize öğretilen doğrular tamamen doğrumur?
 

sumisali

Üyeliði durduruldu
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,904
Tepkime puanı
2,114
Puanları
0
sayın aorskaya bey siz bu iddanızda konuya tamamen açıklık getirdiğinize inanıyormusunuz kafa karışıklığı veya kafaya takılan sorular muhakkak kuran eksenli düşünüp tamamen iddanız adına yorum yapmanızı istiyorum bunlar dine sonradan sokulan yanlışlarsa buna din düşmanlığımı dememiz lazım?
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
kolayca okuyabileceğin kadarını oku demek yalnız kuran oku demekle aynımıdır kardeşim.hiç hadis kabul etmesek bile 14 asırdır müslüman milyonlar namazı bu şekilde kılıyor.bu da yeterli kanıttır.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
biz yalnızca kuran oku dendiğini göremedik.yalnız ifadesi yok,sadece kuran okuda yok yok.zaten biz kıraat ediyoruz.peygambere salat ve selamı ayette ve hadiste emr etmiş.emre peygamberde 14 asırdır bizlerde uyduk uyacağız.inşallah.ayrıca savaslar konusuna niçin atladınız.selamlar.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Hüküm (dini kural ve açıklama kaynağı olma) bakımından yeri ve önemi:
Doğumdan ölüme, ibâdetten hayat nizamına kadar çok geniş bir sâhayı içine alan ve düzenleyen Fıkıh'ın iki ana kaynağından ikincisi Sünnettir. Burada Sünnet'ten maksat, Rasûlullah'ın (s.a.) ümmet için örnek teşkil eden davranışlarının bütünüdür. Ancak bunları bize ileten ifadeler çoğu kere ashâba ve diğer râvilere ait bulunduğu (hadîsi Rasûlullah'ın sözleri ile değil, mânayı ve meali esas alarak naklettikleri) ve hadîslerin çoğunun ilk nesillerde tek râvi tarafından nakledildiği (haber-i vâhid olduğu) için Sünnet -Kur'ân-ı Kerîm'e nisbetle- ikinci kaynak olarak kabul edilmiştir. Bununla beraber hadîs âlimlerinin ortaya koydukları ince ve sağlam güvenilirlik ölçülerine uygun bulunan hadislerin, ister haber-i vâhid olsun, ister meşhur veya mütevatir olsun, bilgi ve hüküm kaynağı olacağı konusunda sünnî mezheblerin ittifakı vardır. Özellikle Fıkıh'ta kesin bilgi yerine zan ve kanâat yeterli bulunduğu için, Rasûlullah'a aidiyyeti ve ifadesi konularında haklı bir şüphe bulunmayan, bu iki bakımdan kişiye kanâat ve itminan veren hadislerin delil (hüküm kaynağı) olarak kullanılması tabîîdir. Hadîslerin ve dolayısıyle Sünnet'in kaynak olmasına karşı eski ve yeni muhalifler tarafından ileri sürülen deliller ve bunlar arasında bulunan: "Hadîslerin ve dolayısıyle Sünnet'in kaynak olmasına karşı eski ve yeni muhalifler tarafından ileri sürülen deliller ve bunlar arasında bulunan: "Hadislerin Kur'ân-ı Kerîm ile karşılaştırılması ve ona uyanların kullanılması, uymayanların atılması" mânasını ifade eden hadîs, Fıkıh usûlü ve Hadîs usûlü kitaplarında ele alınmış, sahih hadislerin Ku'ran'a arzedilerek uymayanların atılmasını caiz görmeyenler bu rivayeti, ilmî tenkit ve tahliller ile çürütmüşlerdir. Hadisi sahih kabul edenler ise, "uymayan" kavramına açıklık getirerek meseleyi klasik usulde bilinen metin tenkidine irca etmişlerdir.
Fıkıh kaynağı olarak Sünnet bir yandan Kur'ân-ı Kerîm'in açıklanmaya (beyâna) muhtaç bulunan âyetlerini açıklarken diğer yandan boşlukları doldurmakta; yani müstakil olarak -Kur'ân-ı Kerîm'de bulunmayan- hükümler koymaktadır. "Onlara indirileni halka açıklaman için sana sözü (Kur'ân'ı) indirdik." (Nahl: 16/44) meâlindeki âyet Rasûlullah'ın ve dolayısıyle Sünnet'in birinci rolüne; "Rasûl size neyi getirirse onu alın, kabul edin, size neyi yasaklarsa ondan da uzak durun." (Haşr: 59/7), "Gerçekten Rasûlullah'ta sizin için güzel bir örneklik vardır." (Ahzâb: 33/21), "De ki, Allah'a ve Rasûlüne itâat edin..." (Âlü-İmrân: 3/32), "...Rasûl onlara güzel şeyleri helal kılar, pis ve çirkin şeyleri de haram kılar..." meâlindeki âyetler ile bunları teyit eden hadîsler de Sünnet'in ikinci rolüne mesnet teşkil etmektedir. Ayrıca Kur'ân-ı Kerîm'de genel çizgileriyle anlatılan iman ve İslâm konularının, namaz, oruç, hac, zekât gibi temel ibâdetlerin ve benzeri hükümlerin geniş açıklamaları, Sünnet'in "açıklama" fonksiyonunun; fıtır sadakası, vitir namazı, evli kişilerin zinalarının cezası, bir kadının üzerine hala ve teyzesini almanın haram olşu, ehlî eşek etinin haram olması, ramazan orucunu kasten ve mazeretsiz bozan kimsenin yerine getireceği keffâret vb. yüzlerce hüküm de "boşlukları doldurma" fonksiyonunun örnekleridir. Sünnet kaynağının Fıkıh açısından önemini göstermesi bakımından İbn Kayyim'in verdiği rakkam da ilgi çekicidir; buna göre Sünnet kaynağında, Fıkıh hükümlerine esas teşkil eden hadîslerin sayısı beşyüz civarındadır; esas ile ilgili bulunan bu hadîsleri açıklayan, tafsîlât veren, kayıt ve şartları bildiren hadîslerin sayısı ise dört bine ulaşmaktadır
 

sumisali

Üyeliði durduruldu
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,904
Tepkime puanı
2,114
Puanları
0
Aslında yazdıklarınızda günümüzde bu gibi saçmalıklar üzerine kurulu bir düzenin olduğunu görebiliriz kendimden misal vermek gerekirse bana hak ve doğru yol kuran oldu ve kuran hayata girdikten sonra ben gibi bir çok insanında kuran düzeyinde üzerlerindeki yükün kalktığını görebilmek mümkün oldu cahiliye bir döneme sahibiz batıllar ise kuran ile yok olacaktır günümüzde malesefki kuran geri planda ölüler için okunan bir kitap halıne geldi oysa kuranın ayet ayet inmesindeki neden bir hayat metodunun olması gerçeğidir bu gerçeklerden yoksun oluncada bir çok rivayetlerinde bizleri kurtaracağı bilincinde dağılıp savrulmuşuz oysa Allah kurana sımsıkı sarılın diyor .yorumlarınız daha öncede dile getirdiğim gibi vicdanım ve mantığım bunu kabul etmekte çünkü hepimiz hak kitaptan sorumluyuz.
selamlar
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
BAK KARDEŞİM LEKÜM DİNİKÜM VELİYEDİN.Sen de cennetin anahtarı mı var,çok mu imanlısın.çarpıtmalarına inanıcağıma Allah ve resulüne sav.inanırım.baki slm.bize imansız,yalancı v.s diyen veya ima eden .müfteridir.öfkelen me bir de tavsiyem size kardeş.Allah cc emanetsiniz.sizde fikrinizi gözden geçirin daha çok okuyun araştırın tekik edin eğer samimiyseniz.inşallah.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
bir çok hadisin birden çok versiyonu vardır.hadi yaz bakalım.ama orjinal arapça metni olsun ha.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
((الحمد لله، نحمَده ونستعينه، ونستغفره ونتوب إليه
nokta.gif
ونعوذ بالله من شرور أنفسنا، ومن سيِّئات أعمالنا
nokta.gif
من يَهْدِ الله فلا مُضلّ له، ومن يُضلِلْ فلا هادي له
nokta.gif
وأشهد أن لا إله إلاّ الله وحْده لا شريك له، وأنّ محمداً عبدُه ورسولُه
nokta.gif
أوصيكُم عبادَ الله بتقوى الله! وأحثّكم على طاعته! وأستفتح بالذي هو خير
nokta.gif
أمّا بعد،

أيها الناس!
nokta.gif
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
(9 Zilhicce 10 Hicri - 8 Mart 632 Miladi - Cuma)
Hz. Peygamber'in (s.a.s.) hicri 10. yılda Hakk'ın rahmetine kavuşmadan önceki son haccında, sayıları yüz yirmi dört bini bulan hacılara hitaben verdiği hutbeye Veda Hubesi denir.
Veda hutbesi her ne kadar tek bir hutbeymiş gibi kabul edilmekteyse de, aslında bu hutbe, önce Arafat ve Mina'da ve bir gün sonra yine Mina'da olmak üzere, arefe gününde, bayramın birinci ve ikinci günlerinde parça parça verilmiştir. (Tecrid-i Sarih Tercemesi 10. 396)
Hutbenin bir araya toplanmasında farklı kişi ve grupların rivayetlerinden faydalanılmış, ayrı yer ve zamanda verilen bu üç hutbe, daha sonraki yıllarda tek bir hutbe olarak bir araya getirilmiştir.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Ey İnsanlar! Sözümü iyi dinleyiniz. Bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşup bulaşamayacağımı bilmiyorum.

Ey İnsanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl muberek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öylece mukaddestir; her türlü tecavüzden korunmuştur.(1)


Ashabım! Yarın Rabbinize kavuşacaksınız. Bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizi öldürmeyin.(2) Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsinler. Olabilir ki, bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak muhafaza eder. (3)


Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu sahibine versin . Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lakin aldığınız borcun aslını vermeniz gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahiliyeden kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmuttalib'in oğlu amcam Abbas'ın faizidir. (4)


Ashabım! Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Abdülmüttalib'in torunu (amcalarımdan Haris'in oğlu) Rabia’nın kan davasıdır(5)


Ey İnsanlar! Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurma gücünü ebedi surette kaybetmiştir. Fakat siz, bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız. (6)


Ey İnsanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız. Onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, onların aile yuvasını hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer onlar sizden izinsiz razı olmadığınız kimseleri aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp sakındırabilirsiniz. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise, örfe göre her türlü (meşru ihtiyaçlarını), yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir. (7)


Ey Mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum. Ki onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Bu emanetler, Allah kitabı Kur'an ve O'nun Resulünün sünnetidir. (8)


Ey Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman müslümanın kardeşidir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz etmeniz helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğuyla kendisine verilmiş olsun. Ashabım! Kendinize de zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır. (9)


Ey İnsanlar! Cenab-ı Hak Kur'an da her hak sahibine hakkını vermiştir. Mirasçı için ayrıca vasiyyet etmeye gerek yoktur. (10) Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona aittir. Zina eden için ise mahrumiyet vardır. Babasından başkasına soy (neseb) iddiasına kalkışan soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba yeltenen nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın. Allah böylesi insanların ne tevbelerini ne de adalet ve şahitliklerini kabul eder.(11)


Ey İnsanlar! Rabbınız birdir, babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın, Arap olmayana takva dışında bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük, ancak takva iledir. Allah yanında en makbul olanınız, en muttaki olanınızdır. (12)


Herkes kendi işlediği suçtan sorumludur. Baba oğlunun, oğul da babasının suçundan mesul değildir.
Dikkat ediniz, şu dört şeyi kesinlikle yapmayınız; Allah’a hiç bir şeyi ortak koşmayınız, Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı cana haksız yere kıymayınız, zina etmeyiniz, hırsızlık yapmayınız.


Ey İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne dersiniz?


Ashabı kiram:
Şahadet ederiz ki, Allah'ın dinini teblig ettin, görevini hakkıyla yaptın, bize nasihat ve vasiyette bulundun, dediler.


Rasulüllah (s.a.s.) mübarek şehadet parmağını göğe doğru kaldırdı, cemaat üzerine çevirip indirdikten sonra üç defa:
Şahid ol Ya Rab! Şahid ol Ya Rab! Şahid ol Ya Rab! buyurdu".(13)
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
(1) el-Buhari, 1/24; Tecrid Tercemesi, 1/63 (Hadis No: 61); Riyazü's-Salihin Tercemesi, 1/253 (Hadis No: 203); Beyhaki, es-Sünen'ü'l Kübra, 5/274; İbn Hişam, 4/250
(2) el-Buhari, 1/38; Tecrid Tercemesi, 1/99 (Hadis No: 101); Riyazüs'Salihin Tercemesi, 2/111 (Hadis No: 701); İbn Hişam, 4/250
(3) el-Buhari, 5/126-127; Müslim, 2/889 (Hadis No: 1218); Beyhaki, Sünen, 5/140, Haydarabad, 1352; Tecrid Tercemesi, 10/437 (Hadis No: 1654) Riyazü's-Salihin Tercemesi, 1/260-262 (Hadis No: 211)
(4) Müslim, 2/889 (Hadis No: 1218); Ebu Davud, 1/442 (Hadis No: 1905); Beyhaki, 5/275; İbn Hişam, 4/251
(5) Ebu Davud, 2/219, (Hadis No: 3334); İbn Hişam, 4/251; Rabia, oğluna süt anne bulmak için Sa'd Oğulları kabilesine gittiğinde Hüzeyl onu öldürmüştü. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz koyduğu yasakları önce kendi yakınlarında uygulamıştır.
(6) İbn Hişam, 4/251
(7) Tirmizi, 3/467, (Hadis No: 1163); Ebu Davud, 1/442 (Hadis No: 1905); İbn Mace, 1/594 (Hadis No: 1851); Riyazü's-Salihin Tercemesi, 1/318-319 (Hadis No: 274); İbn Hişam, 4/251
(8) Malik, el-Muvatta, 2/899 (Kader, 3); Müslim, 2/889-890 (Hadis No: 1218); Ebu Davud, 1/442 (Hadis No: 1905); et-Tirmizi, 5/662-663 Hadis No: 3786, 3788); İbn Mace, 2/1025 (Hadis No: 3074)
(8) el-Buhari, 4/126-127; Tecrid Tercemesi, 10/437-330 (Hadis No: 1654); İbn Hişam, 4/251
(9) el-Buhari, 1/35
(10) Ebu Davud, 2/103 (Hadis No: 2870)
(11) İbn Hişam, 4/253
(12) Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/411 Kahire, 1313; Mecmau'z-Zevaid, 3/266 ve 8/84, Beyrut, 1967
(13) Müslim, 2/890 (Hadis No: 1218); Ebu Davud, 1/442 (Hadis No: 1905); İbn Hişam, 4/250-253; Tecrid Tercemesi, 10/431-434
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt