Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuran'dan başka hidayet kaynağı arayan sapıtmıştır

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
45
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
aynı kurana göre mürşid farz
ayetleri verdim hatırlarsın
bu sözü söyleyen ki doğrudur
kurana uymak zorunda diye düşünüyorum
çünki kuran da yazan bu Allah ın sözü

MÜRŞİDE TABİ OLMAYAN DELALETTEDİR

1-)
KASAS-50: Fe in lem yestecîbû leke fa’lem ennemâ yettebiûne ehvâehum, ve men edallu mimmenittebea hevâhu bi gayri huden minallâh(minallâhi), innallâhe lâ yehdil kavmez zâlimîn(zâlimîne).
Bundan sonra eğer sana icabet etmezlerse (senin hidayete erdirme davetine uymazlarsa), bil ki onlar heveslerine tâbîdirler. Allah’tan bir hidayetçi olmaksızın (hidayetçiye değil de) kendi heveslerine tâbî olandan daha çok dalâlette kim vardır? Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.


2-)
TAHA-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvv(aduvvun), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ.
(Allahû Tealâ şöyle) dedi: "İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetçime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz."

3-)
CASİYE-23: E fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveh(gışâveten), fe men yehdîhi min ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Hevasını kendisine ilâh edinen kişiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun faydasız ilmi) üzere dalâlette bıraktı. Ve onun işitme hassasını ve kalbinin idrak hassasını mühürledi. Ve onun basar (görme) hassasının üzerine perde kıldı (çekti). Bu durumda Allah’tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz?

4-)ZUMER-23: Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâh(zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin).
Allah, ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını (rahmet, fazl ve salâvâtı), ikişer ikişer (rahmet-fazl ve rahmet-salâvât), Kitab'a müteşabih (benzer) olarak indirdi. Rab’lerinden huşû duyanların ciltleri ondan ürperir. Sonra onların ciltleri ve kalpleri Allah’ın zikriyle yumuşar, sukûnet bulur (yatışır). İşte bu, Allah’ın hidayetidir, dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalâlette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi yoktur.

5-) CUMA-2: Huvellezî bease fîl ummiyyîne resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin).
Onlara, onların içinde Allah’ın âyetlerini okusun, onları tezkiye etsin ve onlara kitap ve hikmeti öğretsin diye, ümmîler için onların aralarından resûl beas eden (vazifeli kılan, hayata getiren) O Allah’tır. Ondan evvel (bu resûle tâbî olmadan evvel) onlar, açık bir dalâlet içinde idiler.

6-)
AL-İ İMRAN-16: Ellezîne yekûlune rabbenâ innenâ âmennâ fagfir lenâ zunûbenâ ve kınâ azâben nâr(nâri).
Onlar (takva sahipleri): “Rabbimiz, biz hiç şüphesiz mü’min olduk (îmân ettik), artık bizim günahlarımızı (sevaba çevirerek) bize mağfiret et ve bizi ateş azabından koru.” derler.


7-)
A'RAF-186: Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye leh(lehu), ve yezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).
Allah kimi dalâlette bırakırsa, artık onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur. Ve onları azgınlıkları (isyanları) içinde şaşkın (bir halde) terkeder (bırakır).

:cool:
AHKÂF-32: Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin).
Allah’a davet edene icabet etmeyen (tâbî olmayan) kişi, dünya üzerinde Allah’ı aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah’tan başka dostu da yoktur. Onlar, (Allah’ın davetçisine tâbî olmayanlar) açık bir dalâlet içindedirler.

9-)
16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu),fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki; Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde bir resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının da üzerine dalâlet hak oldu. (Resûllere tâbî olanlar hidayete erdi, tâbî olmayanların ise üzerine dalâlet hak oldu.) Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).

10-)
KEHF-17: Ve tereş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ(murşiden).
(Ey Resûl'üm! Orada olsaydın) görürdün ki; güneş doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına ulaşır. Battığı zaman ise onları sol taraftan terkederdi. Onlar mağaranın geniş bir yerindeydiler. Bu, Allah'ın âyetlerindendir. Allah kimi Kendine ulaştırırsa o hidayete erer. Ve kim dalâlette ise onun için velî mürşid bulunmaz.
 

Canruba12

New member
Katılım
10 Mar 2005
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allahınaskeri' Alıntı:
14:06 Deliller ve kitaplarla (geldik / gönderdik)... Sana bu mesajı indirdik ki, insanlara açıklayasın / iletesin / beyan edesin ve onlarda düşünsünler.
Bu ayetin hadisleri kastettiğine kanıtın ne?.
Peygamberimiz Allah'ın emrine uyar; dolayısı ile Kur'an'ı Kerim'i te'vil eder.. Bu te'vili sünnet/hadisler olarak bize aktarılmıştır. Fiili sünnetleri veya kavli sünnetleri (hadisler) ile Kur'anı Kerim'i açıklamıştır..
ve daima Peygamberin yanında bulunan Hz Ali, bu yüzden; "Bana hangi Ayetin nerede ve ne üzerine indiğini sorun size söyleyeyim" buyuruyor

Allahınaskeri' Alıntı:
Niye Peygamberimiz hadis yazımını yasakladı, halkın dinini eksik öğrenmesini mi istedi?
bunu nerden çıkardın?

Allahınaskeri' Alıntı:
Burada yine Peygamberin görevinin sadece mesajı İLETMEK, TEBLİĞ etmek olduğu DİĞER AYETLERDE OLDUĞU GİBİ DOĞRULANIYOR. Nedense o ayetleri hiç yazmıyorsunuz?
لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ
Litubeyyine linnasi : "insanlar BEYAN EDESİN diye"
beyan : kat'i şekilde açıklamak demektir

"Yoksa siz ayetlerin birkısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?"
 

Canruba12

New member
Katılım
10 Mar 2005
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Erhan lütfen büyük fontlarla yazmayı bırakın; görme sorunumuz yok Elhamdulillah..
selam ile
 

Canruba12

New member
Katılım
10 Mar 2005
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allahınaskeri' Alıntı:
ZİNA YAPAN MAYMUN! EVLİ HERALDE konusu...
"Uğursuzluk üç şeydedir, at, ev ve kadın"
Buhari 76/53
"Karga fasıktır"
Buhari 59/16; Hanbel 2/52
"Peygamber nerede güzel bir kadın görse hemen eve koşar Zeynep'le yatardı"
Buhari, Hibe/8.
Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Bana Cebrail aleyhisselam gelerek "Ümmetinden kim Allah'a herhangi bir şeyi ortak kılmadan (şirk koşmadan) ölürse cennete girer" müjdesini verdi" dedi. Ben (hayretle) "zina ve hırsızlık yapsa da mı?" diye sordum. "Hırsızlık da etse, zina da yapsa" cevabını verdi. Ben tekrar: "Yani hırsızlık ve zina yapsa da ha!" dedim. "Evet", dedi, "hırsızlık da etse, zina da yapsa!" Hz. Peygamber (sav) dördüncü kerresinde ilave etti :"Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir."
Buhari, Tevhid 33; Müslim, İman 153, (94); Tirmizi, İman 18, (2646)
Hadisleri (?) nakleden Ebu Hureyre olsa gerek bu gibi saçma hadislerden çok gördüm.. Soğan meselesi gibi..

maalesef islama Peygamber vefat etmeden iki yıl önce giren Ebu Hureyre'den binlerce hadis nakledilmiştir..
Ama Hz Muhammed'e nübüvvet verilmesinden birgün sonra iman eden Hz Ali'den 30-40 hadis nakledilmiştir.. bu eleştrilecek bir konudur.. Zira Ebu Hureyre'nin sonradan bazı işlere bulaştığı nakledilmiştir...
bu hadislere (?) gelince alıntı yaptıklarım ve bazı başkaları uydurmadır..
 

Allahýnaskeri

New member
Katılım
14 Mar 2005
Mesajlar
78
Tepkime puanı
1
Puanları
0
beyan : kat'i şekilde açıklamak demektir

Değildir, söylemektir, beyan etmek.

TDK'da "beyan":

beyan
isim (beya:n) Arapça bey¥n

1 . Söyleme, bildirme.
2 . edebiyat Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı.

Yani Beyan = Tebliğ

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Allahınaskeri

Niye Peygamberimiz hadis yazımını yasakladı, halkın dinini eksik öğrenmesini mi istedi?

bunu nerden çıkardın?

Bunu artık herkes kabul ediyor sadece Peygamberimiz değil 4 halife dahi hadis yazımını yasaklamıştır.

4 Halife’nin dışında Peygamberimiz’i gören birçok değerli sahabe, gerek 4 Halife döneminde, gerekse 4 Halifeden sonra arkadaşlarının hadislere karşı takındıkları tavrı benimsemişlerdir. Bu konuda İbni Abbas ve Abdullah bin Mesud adlı meşhur sahabeleri görelim:

Şeddad, İbni Abbas’a “Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı?” diye sordu. O da “Sadece Kuran’ın iki kapağı arasında olanları bıraktı.” cevabını verdi.

Buhari K. Fezailul Kuran 16; Müslim K. Fezailus Sahabe 30,31 Ebu Davud K. Fiten 1, Tırmizi K. Fiten 43

İbni Abbas hadis yazmayı yasaklar ve şöyle derdi: “Sizden önceki ümmetlerin sapmaları bu şekilde kitaplar vücuda getirmek yüzünden olmuştur.”

İbn Abdül Berr, Camiul Beyanil ilm 1/63-68

Abdullah bin Mesud elinde bir hadis sayfasıyla geldi. Sonra su isteyerek yazıları sildi, sayfanın yakılmasını emretti ve şunu söyledi: “Allah kime bir hadis sayfasının yerini bildirirse ve o da beni bun-dan haberdar ederse Allah’a yemin ederim ki, Hindistan’da dahi olsa o hadisi arar bulur ve yok ederdim.

Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetinin Aydınlatılması s. 27

"Yoksa siz ayetlerin birkısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?"

Bu soruyu kendinize bir daha sorun.

Beni hiçbir güç bir daha O HADİSLERE döndüremez. İslam'ın onlar sayesinde nasıl bozulduğunu gördükçe her gün nefretim daha da artıyor.
 

Canruba12

New member
Katılım
10 Mar 2005
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allahınaskeri' Alıntı:
TDK :p
Allah hayrını versin...


Allahınaskeri' Alıntı:
Bunu artık herkes kabul ediyor sadece Peygamberimiz değil 4 halife dahi hadis yazımını yasaklamıştır.
Hz Ömer'in yasakladığını biliyorum ben
diğer iddialarınız için kaynak istiyorum..


Allahınaskeri' Alıntı:
Bu soruyu kendinize bir daha sorun.
Ayet herkese hitab ediyor... Tabi ki kendime soruyorum.. Makul cevap bekliyordum..

Allahınaskeri' Alıntı:
Beni hiçbir güç bir daha O HADİSLERE döndüremez. İslam'ın onlar sayesinde nasıl bozulduğunu gördükçe her gün nefretim daha da artıyor.
Uydurma hadislere dön diyen yok...
Yazın iki sayfa idi.. Sahih-i Buhari iki sayfadan mı oluşuyor?
tekrar ediyorum.. makul cevaplar bekliyorum...
selametle
 

Allahýnaskeri

New member
Katılım
14 Mar 2005
Mesajlar
78
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Selam Canruba

TDK
Allah hayrını versin...

Sen beyan etmeyi açıklamak olarak aldın ben de sana TDK'dan anlamını kopyaladım. TDK'yı beğenmediyseniz başka sözlüklerde de "beyan"'ın anlamına bakabilirsiniz.

Arapça sözlüklerinden istiyorsanız:

be ye nun: açık, belli, aşikar; diğerlerinden ayrılmış, bilinen; kanıt, delil, işaret, çok açık bir iddia, argüman; beyan etmek, söylemek, göstermek.

Hz Ömer'in yasakladığını biliyorum ben diğer iddialarınız için kaynak istiyorum..

Ebubekir Peygamberimiz’in vefatından sonra halkı toplamış ve onlara şöyle demiştir: “Sizler Allah’ın elçisinden farklı hadisler naklediyorsunuz. Bu durumda sizden sonrakiler daha büyük anlaşmazlıklara düşecektir. Allah’ın elçisinden hiçbir hadis nakletmeyin. Sizden hadis nakletmenizi isteyenlere deyiniz ki: İşte Allah’ın Kitabı aramızda, onun helalini helal kılın, haramını haram görün.”

Zehebi, Tezkiratul Huffaz 1/3, Buhari 1.cilt

Hz. Osman çok hadis nakletmelerinden dolayı Ebu Hureyre’yi Devş dağlarına göndermekle, Kab’ı Kırede dağlarına sürgün etmekle tehdit etmiştir.

Tahzırul Havas 10b.

Hz. Ali minberden şu hutbeyi veriyordu: “Yanında hadis sayfaları bulunanlar gidip onları yoketsinler. Zira halkı helak eden olay, alimlerin naklettikleri hadislere uyarak Kuran’ı terk etmeleridir.”

İbn Abdülberr, Camiul Beyanil İlm

Birgün Hz. Ali’ye gelirler ve “Halk hadislere dalmış.” derler. Hz. Ali sorar: “Gerçekten öyle mi?” “Evet” derler. Peygamber’den işittim ki gelecekte vuku bulabilecek bir fitneden söz ediyordu. “O fitneden kurtuluş nedir, nasıldır?” diye sordum. Resullullah dedi ki:

“Kurtuluş Kuran’dadır. çünkü sizden öncekilerin haberleri de, sizden sonrakilerin haberleri de, aranızdakilerin hükmü de ondadır. O gerçek ile yalanı birbirinden ayıran kesin bir hükümdür, şaka ve boş söz değildir. O’nu terkeden her zorbanın Allah boynunu kırar. Hidayeti, doğru yolu O’ndan başkasında arayanı Allah sapkınlığa düşürür.

O, Allah’ın en sağlam urganıdır. O, hikmetle dolu Kuran’dır. O en doğru yoldur. O, boş arzuların haktan saptıramayacağı, dillerin, karıştırıp belirsiz edemeyeceği, ilim adamlarının doyamayacağı, çok tekrarlanılmasından bıkılmayan, ilginç özellikleri bitip tükenmeyen bir kitaptır.”

Sünen-i Tırmizi/Darimi

Ayet herkese hitab ediyor... Tabi ki kendime soruyorum.. Makul cevap bekliyordum..

Aynı şekilde "Bundan başka hangi hadise inanacaklar" ayeti de herkese hitab ediyor mu?

Uydurma hadislere dön diyen yok...
Yazın iki sayfa idi.. Sahih-i Buhari iki sayfadan mı oluşuyor?

Ben hadislerin % 99 UNUN UYDURMA OLDUĞU KANAATİNDEYİM (bkn nasıl kandırılıyoruz)

Sağlıcakla kal.
 

Canruba12

New member
Katılım
10 Mar 2005
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
selam can;
TDK da ne oluyormuş! :p
bir daha ilk olarak lügate bakın lütfen.
ve bakmışsınız ki "Aşikâr" manasını görmüşsünüz
Müteşabih ayetlerin manasını beyan/aşikar etmesi için Kur'an-ı Kerim Hz Peygamber-i Ekrem'e indirilmiştir..

Hz Osman (r.a)'ın Ebu Hureyre'yi sürmesi hadis nakletmeye karşı olduğunu göstermiyor... Eğer hadis nakletmek kötü ise azı da kötüdür.. Yani kötünün azı-çoğu olmaz.. Hadis nakletmeyi yasaklasaydı herkesi sürmesi gerekirdi.. bunun nedeni Ebu Hureyre'nin "akke soğanı" gibi şeyler uydurmasıdır..

Hz Ali'ye gelince
“Yanında hadis sayfaları bulunanlar gidip onları yoketsinler. Zira halkı helak eden olay, alimlerin naklettikleri hadislere uyarak Kuran’ı terk etmeleridir.”
demiş diyorsunuz..
Hadislere uyup Kur'an'ı terketmek olmaz tabi ama nakledilen hadisler Kur'an'ı doğru şekilde te'vil içinse (yani sahihseler) neden kabul etmeyelim ki?
Güneş ve aya uymak varken; yakın olduğu için sadece aya uymaya biz de karşıyız ama ay güneşin nurunu yansıtıyorsa ve bundan bihaber değil isek ne mutlu bize...

selametle
 

Allahýnaskeri

New member
Katılım
14 Mar 2005
Mesajlar
78
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Müteşabih ayetlerin manasını beyan/aşikar etmesi için Kur'an-ı Kerim Hz Peygamber-i Ekrem'e indirilmiştir..

Şu ayete dikkat et:

14:04 Biz hiç bir elçiyi, KENDİ KAVMİNİN DİLİNDEN BAŞKASIYLA GÖNDERMEDİK Kİ, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

Yalnızca Peygamberimiz (sav) değil her elçi veya resul bu amaçla gelmiştir. Ne açıklanacak / beyan edilecek açık değil mi? MESAJ. Peki nereden açıklanacak:

16:64. Biz bu KİTAB'I sana sırf hakkında İHTİLAFA DÜŞTÜKLERİ ŞEYİ insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.

YALNIZCA KİTAP'TAN insanlara hidayet olsun diye MESAJ iletilecek.

Çünkü:

27:75 Gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki APAÇIK BİR KİTAPTA olmasın.

Kitap açık ve ayrıntılı zaten!

1. Kuran Peygamberin görevinin sadece TEBLİĞ (HABER VERME) olduğunu söylediği halde niye ona açıklayıcı diyorsunuz? Kanıtınız nerede?
2. Kuran sizce çelişkili mi? Bir yandan resulün görevinin sadece haber verme olduğunu söylerken diğer yandan niye açıklama görevi olduğunu söylesin?
3. Ne açıklanacak, mesaj mı başka birşeyler mi? Allah Kuran'ı kolaylaştırdık dememekte midir?
4. Kuran'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz?
5. Peygamberimiz kendine inmeyen şeyleri nasıl açıklamıştır? Kuran SADECE KİTAP'TAN AÇIKLADIĞINI SÖYLÜYOR.
6. Başka vahiyler olduysa niye onlar korunmadı?
7. Niye hadis yazımını yasakladı? (BUNU HERKES KABUL EDİYOR PEYGAMBER (SAV) HİÇBİR ZAMAN HADİS YAZDIRMADI.) Dini eksik öğrenmemiz için mi?
8. Mesela Müslim her sahih hadisi kitabına alamadığını söylüyor. Ne yapacaksınız şimdi? Bazı sahih hadisleri izleyemiyorsunuz? Belki günlük hayatınız da çok büyük günahlar işlediniz (RESİM YAPMA GİBİ ;) ) ?
 

Canruba12

New member
Katılım
10 Mar 2005
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allahınaskeri' Alıntı:
Şu ayete dikkat et:

14:04 Biz hiç bir elçiyi, KENDİ KAVMİNİN DİLİNDEN BAŞKASIYLA GÖNDERMEDİK Kİ, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

Yalnızca Peygamberimiz (sav) değil her elçi veya resul bu amaçla gelmiştir.
Ne açıklanacak / beyan edilecek açık değil mi? MESAJ.
verdiğin ayet ile fikrin zıttır..
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّهُ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık-seçik beyanda bulunsun/anlatsın. Bunun ardından, Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Azîz'dir, Hakîm'dir O!
evet Kur'an'ı Kerim'i açıklayacak.. Tebliğ edecek.. Beyan edecek.. ve açıklamaları hadis olarak aktarılacak...

هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الألْبَابِ

Sana bu kitabı indiren O'dur. Bunun âyetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu âyetler, kitabın anası (aslı) demektir. Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir. Kalblerinde kaypaklık olanlar, sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi keyflerine göre te'vil yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler. Halbuki onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez. İlimde uzman olanlar, "Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır." derler. Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez. Al-i İmran 7




وَمَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ إِلاَّ لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
YALNIZCA KİTAP'TAN insanlara hidayet olsun diye MESAJ iletilecek.

Kitap'tan iletecek, ilettiği şeyler sahih hadis olarak kayda geçilecek..


1. Kuran Peygamberin görevinin sadece TEBLİĞ (HABER VERME) olduğunu söylediği halde niye ona açıklayıcı diyorsunuz? Kanıtınız nerede?
verdiğin ve verdiğim ayetlerde geçen BEYAN kelimesi...

2. Kuran sizce çelişkili mi? Bir yandan resulün görevinin sadece haber verme olduğunu söylerken diğer yandan niye açıklama görevi olduğunu söylesin?
BEYAN etme haber vermek demek değildir sadece... Gerçekle çelişen fikrin bu..


3. Ne açıklanacak, mesaj mı başka birşeyler mi? Allah Kuran'ı kolaylaştırdık dememekte midir?
3/7 ve 14/6 ya bakın..


7. Niye hadis yazımını yasakladı? (BUNU HERKES KABUL EDİYOR PEYGAMBER (SAV) HİÇBİR ZAMAN HADİS YAZDIRMADI.) Dini eksik öğrenmemiz için mi?

Hadis yazımının ileriki zamanlarda yazılmaya başlanmasının nedenlerinden biri yalancı ravilerin hadis isnad etmeye geç başlamalarıdır. Peygamber hayatta iken hadis uydurmayacaklar heralde!!
 

Allahýnaskeri

New member
Katılım
14 Mar 2005
Mesajlar
78
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Selam Canruba...

evet Kur'an'ı Kerim'i açıklayacak.. Tebliğ edecek.. Beyan edecek.. ve açıklamaları hadis olarak aktarılacak...

Hadis yazımının ileriki zamanlarda yazılmaya başlanmasının nedenlerinden biri yalancı ravilerin hadis isnad etmeye geç başlamalarıdır. Peygamber hayatta iken hadis uydurmayacaklar heralde!!

HADİSİ YASAKLAYAN HZ. MUHAMMED DEĞİL Mİ ZATEN :) Benden KURAN dışında birşey yazmayın diyor. İkiyüzlüler Peygamberimiz ölünce amaçlarına ulaştılar. Hadislerin nakledilmesini istese ben ölünce dediklerimi yazıp bir kitap halinde yayınlayın derdi. Peygamber böyle yalancıların çıkacağını bile bile hadis yazın dermiydi?

Sana bu kitabı indiren O'dur. Bunun âyetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu âyetler, kitabın anası (aslı) demektir. Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir. Kalblerinde kaypaklık olanlar, sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi keyflerine göre te'vil yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler. Halbuki onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez. İlimde uzman olanlar, "Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır." derler. Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez. Al-i İmran 7

ALLAH'TAN BAŞKASI BİLMEZ DİYOR. Dikkatini çekerim. Peygamber de bilmiyor.

Sağlıcakla kal..
 

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
45
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
sevgili Allahın askeri kardeşim
tamam hadislerin çoğu yalan olabilir
ancak sen kuran a uyuyormusun Allah a yönelip ulaşmayı diliyormusun
rum 31

Ruhumuzu Allah’a ulaştırmayı dilememiz (HİDAYETte olmak) ve hayatta iken Allah’a ulaştırmamız (HİDAYETe ermek) üzerimize 12 defa farz kılınmıştır.

1) Zümer - 54
Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye'tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).

Allah'a yönel (Allah'a ulaşmayı dile) ve (ruhunu Allah'a ulaştırarak) Allah'a teslim ol. Üzerine azap (kabir azabı) gelmeden önce (ölümden önce). Yoksa sonra yardım olunmazsın.

2) Rum - 31
Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).

O'na (Allah'a) yönel (Allah'a ulaşmayı dile) ve böylece O'na (Allah'a karşı) takva sahibi ol ve namaz kıl ve müşriklerden olma.


3) Müzemmil - 8
Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).

Rabbinin (Allah'ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş, vasılol).

4) Nisa - 58
İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli), innallâhe niımmâ yeızukum bih(bihî), innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).


Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi emreder. İnsanlar arasında hakemlik ettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki; Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki; Allah, işiten ve görendir.

5) Lokman - 15
Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyy(ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).


Ve eğer; annen, baban bilmediğin bir şeyi, Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Kim Bana yönelmişse (ruhunu ölmeden evvel Bana ulaştırmayı dilemişse), sen de onun yoluna tâbî ol (sen de Allah'a ulaşmayı dile). Sonra (ölümden sonra) hepiniz Bana döneceksiniz (Azrail (A.S) sizi Bana getirecek). Size yaptıklarınızı haber vereceğim.

6) Maide - 7
Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).

Allah’ın, sizin üzerinizdeki ni’metini ve “işittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misakinizi (Allah'a külliyen teslim olma misakinizi hatırlayın) hatırlayın. Allah’a karşı takva sahibi olun. Çünkü; O, göğüslerde (sinelerde) olanı bilir.

7) Rad - 21
Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb (hisâbi).

Ve onlar Allah’ın (ölümden evvel), Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O’na (Allah’a) ulaştırırlar. Ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.
8) Zariyat - 50
Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).

Öyleyse Allah'a kaç (Allah'a ulaş, Allah'a sığın). Muhakkak ki; ben, sizin için apaçık bir uyarıcıyım.


9) Şura - 47
İstecîbû li rabbikum min kabli en ye'tiye yevmun lâ meredde lehu minallâh(minallâhi), mâ lekum min melcein yevme izin ve mâ lekum min nekîr(nekîrin).

Allah tarafından geri çevrilmesine çare olmayan (ölüm) günü gelmeden evvel Rabbinizin davetine icabet edin. (Allah'a ulaşmayı dileyin) Ecel günü (geldiği zaman) sizin için başka (kaçıp sığınacağınız) bir sığınak yoktur ve onu inkâr da edemezsiniz.

10) Yunus - 25
Vallâhu yed’û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin).

Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zatına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.

11) Enam - 152
Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).

Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah’ın ahdini yerine getirin (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi Allah'a teslim edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.

12) Fecr - 27-28-29-30
Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu). İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten). Fedhulî fî ibâdî. Vedhulî cennetî.

Ey mutmain olan nefs! Allah’tan razı ol ve Allah’ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaş. (Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allah’a ulaştırdığın zaman), (Bana kul olursun) kullarımın arasına gir. Ve cennetime gir.




 

isimsiz

New member
Katılım
9 Şub 2005
Mesajlar
812
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Köln/ALMANYA
beterin beteri vardır....

hadislere inanmayan.sonunda, peygamberde bilmiyor der...

sizinde geleceğiniz bu olmasın dikkat edin...
 

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
45
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
seni ona ulaştıracak vesileyi ondan istiyormusun
maide 35
dedin ki mürşid kabul etmiyorum ihtiyacım yok

Allah senin o dediğin kuran da farz kılmış nasıl olacak

MÜRŞİDE TABİ OLMAYAN DELALETTEDİR

1-)
KASAS-50: Fe in lem yestecîbû leke fa’lem ennemâ yettebiûne ehvâehum, ve men edallu mimmenittebea hevâhu bi gayri huden minallâh(minallâhi), innallâhe lâ yehdil kavmez zâlimîn(zâlimîne).
Bundan sonra eğer sana icabet etmezlerse (senin hidayete erdirme davetine uymazlarsa), bil ki onlar heveslerine tâbîdirler. Allah’tan bir hidayetçi olmaksızın (hidayetçiye değil de) kendi heveslerine tâbî olandan daha çok dalâlette kim vardır? Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.


2-)
TAHA-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvv(aduvvun), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ.
(Allahû Tealâ şöyle) dedi: "İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetçime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz."

3-)
CASİYE-23: E fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveh(gışâveten), fe men yehdîhi min ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Hevasını kendisine ilâh edinen kişiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun faydasız ilmi) üzere dalâlette bıraktı. Ve onun işitme hassasını ve kalbinin idrak hassasını mühürledi. Ve onun basar (görme) hassasının üzerine perde kıldı (çekti). Bu durumda Allah’tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz?

4-)ZUMER-23: Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâh(zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin).
Allah, ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını (rahmet, fazl ve salâvâtı), ikişer ikişer (rahmet-fazl ve rahmet-salâvât), Kitab'a müteşabih (benzer) olarak indirdi. Rab’lerinden huşû duyanların ciltleri ondan ürperir. Sonra onların ciltleri ve kalpleri Allah’ın zikriyle yumuşar, sukûnet bulur (yatışır). İşte bu, Allah’ın hidayetidir, dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalâlette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi yoktur.

5-) CUMA-2: Huvellezî bease fîl ummiyyîne resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin).
Onlara, onların içinde Allah’ın âyetlerini okusun, onları tezkiye etsin ve onlara kitap ve hikmeti öğretsin diye, ümmîler için onların aralarından resûl beas eden (vazifeli kılan, hayata getiren) O Allah’tır. Ondan evvel (bu resûle tâbî olmadan evvel) onlar, açık bir dalâlet içinde idiler.

6-)
AL-İ İMRAN-16: Ellezîne yekûlune rabbenâ innenâ âmennâ fagfir lenâ zunûbenâ ve kınâ azâben nâr(nâri).
Onlar (takva sahipleri): “Rabbimiz, biz hiç şüphesiz mü’min olduk (îmân ettik), artık bizim günahlarımızı (sevaba çevirerek) bize mağfiret et ve bizi ateş azabından koru.” derler.


7-)
A'RAF-186: Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye leh(lehu), ve yezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).
Allah kimi dalâlette bırakırsa, artık onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur. Ve onları azgınlıkları (isyanları) içinde şaşkın (bir halde) terkeder (bırakır).

:cool:
AHKÂF-32: Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin).
Allah’a davet edene icabet etmeyen (tâbî olmayan) kişi, dünya üzerinde Allah’ı aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah’tan başka dostu da yoktur. Onlar, (Allah’ın davetçisine tâbî olmayanlar) açık bir dalâlet içindedirler.

9-)
16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu),fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki; Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde bir resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının da üzerine dalâlet hak oldu. (Resûllere tâbî olanlar hidayete erdi, tâbî olmayanların ise üzerine dalâlet hak oldu.) Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).

10-)
KEHF-17: Ve tereş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ(murşiden).
(Ey Resûl'üm! Orada olsaydın) görürdün ki; güneş doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına ulaşır. Battığı zaman ise onları sol taraftan terkederdi. Onlar mağaranın geniş bir yerindeydiler. Bu, Allah'ın âyetlerindendir. Allah kimi Kendine ulaştırırsa o hidayete erer. Ve kim dalâlette ise onun için velî mürşid bulunmaz.

kuran değişemez
hicr 9 a göre Allah ın koruması altında


diyorsun ki salat namaz değildir
o kadar hadis inkar ediyosun tamam
olabilir
yalan diyebilirsin ama
onlarca ayet var

nur 56
nur 58
isra 79
müzemmil 120
bakara45
bakara238
bakara239
a'lak19
ta-ha14
cuma 9-10

Allah ın indinde huzurunda kılınan namaz var
namaz muminin miracıdır
fizik bedeb buradadaır ama
ruhumuz
Allah tan gelen ruhumuz kurana göre Allah ın indinde namaz kılar diyor
 

isimsiz

New member
Katılım
9 Şub 2005
Mesajlar
812
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Köln/ALMANYA
erhan ve allahınaskeri ikinizede soru soruyorum mutlaka cevabını almak istiyorum..

sizler namaz kılyormusunuz ki mutlaka kılyorsunuzdur....namazlarınızı eda ederken sadece farzlarımı yoksa bizim kıldığımız gibi sünnetleride kılıyormusunuz...
eğer kılyorsanız bu sünnet namazlara delil hangi ayeti göstereceksiniz.
 

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
45
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
şimdi dersin ki peki namazın nasıl kılınacağını gösteren ayet ver

Allahın imamları var mürşitleri her kavimde var olan peygamber varisleri
kibirini yenip Allah ın senin için tahin ettiği bitanesinin önünde tövbe edip el etek öpersen onlar seni eğitir
Allah a ulaştırır
ibadetleri nasıl yapacağınıda en güzel şekilde öğretir
kuranda emir farzdır

NİSA-59: Yâ eyyuhellezîne âmenû atîûllâhe ve atîûr resûle ve ulil emri minkum fe in tenâza’tum fî şey’in fe ruddûhu ilallâhi ver resûli in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhir(âhiri), zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlâ(te’vîlen).
Ey îmân edenler! Allah’a, Resûl’e ve sizden olan idarecilere (emir verme yetkisinin sahiplerine) itaat edin. Eğer bir hususta ihtilâfa düşerseniz, Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız onu, Allah’a ve Resûl’üne götürün. Bu, hem hayırlıdır, hem de tevîl (yorum) bakımından en güzelidir.

evet ayet açık sizden emir verme yetkisi olan Allah ın ve resulünün tahin ettiği
emir sahiplerine itaat etmemiz farz kılınmış
tabi bu kibirlilere zor gelir
benim mürşide ihtiyacım yok derler


fırıncı baba olsun
aksemseddin olsun
said nursi hz leri olsun
hacı bayram veli olsun
mevlana olsun
vs
Allahın tahin ettikleri
imamlardılar ve emir verme yetkisinin sahibiydiler
peygamber varisleri
tabi uymayan karşılığını Allah tan alır tabi uyan da

şimdi gelelim bu güne tabiki bu zaman dada her millette böyle mürşidler elçiler
var onlara ulaşmak kurana göre farz
sen kabul etmiyosun ama hadis değil
ayetler sölüyor
yukarıda verdim

evet kardeş
buyur dinliyorum
 

isimsiz

New member
Katılım
9 Şub 2005
Mesajlar
812
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Köln/ALMANYA
soru 1-bu saydığın imamlar senin gibi hadis düşmanımı
soru 2-ve onlar rasulü görmüşlermi....

(görmediklerine göre demekki onlarda onlara ulaştıranlar sebebiyle öğrenmişler....)

(lütfen büyük yazı ile gözlerimizi yormayın..)
 

isimsiz

New member
Katılım
9 Şub 2005
Mesajlar
812
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Köln/ALMANYA
benim mürşidim hadis düşmanı değil
sizi eğitenlerin doğruluğunu araştırın.eğer hadis düşmanı ise şayet...
 

Allahýnaskeri

New member
Katılım
14 Mar 2005
Mesajlar
78
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Sevgili Erhan.

Eğer ille de mürşid diyorsan benim sadece Kuran diyen ve benim gibi düşünen hafız arkadaşlarım var. Beni kimse bir daha hadislere döndüremez. Döndürmek isteyen kişiye de mürşid gözüyle bakmam.

Sen rahat ol Erhan, ben dosdoğru yoldayım inşallah.

06:125 Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel güzel öğütle davet et ve onlarla en güzel şekilde mücadele yap! Çünkü Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir ve doğru yolda gidenleri en iyi bilen de ANCAK O'dur.

Yine de içten uyarıların için çok sağol...
 
Üst Alt