Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ehlisünnet’in, ashabın adaletine ve fazileti

caferi_humeyni

New member
Katılım
13 Şub 2006
Mesajlar
242
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Selamun Aleykum

Ehlisünnet’in, ashabın adaletine ve faziletine dair ileri sürdükleri ayetleri daha önce yazmıştık. Şimdi bunların ilk ikisini zikredeceğiz.

1- Bakara/143: “Böylece sizi orta bir ümmet yaptık ki, insanlara şahit olasınız. Elçi de size şahit olsun. Biz, Elçi'ye uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, eskiden yöneldiğin Kâbe’yi kıble yaptık. Bu, Allah’ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz Allah, insanlara şefkatli, merhametlidir.”

2- Âl-i İmran/110: “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmet oldunuz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz ve Allah'a inanırsınız. Eğer Kitap ehli, inanmış olsaydı, elbette kendileri için iyi olurdu. Onlardan inananlar da var, ama çokları yoldan çıkmışlardır.”

Kumeyl kardeşim ilk iki ayetin açıklamasını çok güzel bir şekilde yapmış ve ayetten kastedilenlerin tüm ümmet olduğunu Ehlisünnet kaynaklarından nakletmiş. Zaten ayetin zahiri çok açık. Tüm ashabın adalet ve faziletine delaleti yönünde zorlayıcı bir tefsirle bazıları kendi görüşlerini kuvvetlendirmeye çalışsalar da, aklı başında hiçbir Ehlisünnet âlimi onların sözlerini destekleyecek bir şey dememiştir.

Gelelim diğer ayetlere:

3- Fetih/29: “Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar, kâfirlere karşı katı, birbirlerine karşı merhametlidirler. Onların, rükû ve secde ederek Allah’ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Yüzlerinde secde izinden nişanları vardır. Onların Tevrat’taki vasıfları ve İncil’deki vasıfları da şöyle bir ekin gibidir ki, filizini çıkardı, onu güçlendirdi, kalınlaştı, derken gövdesinin üstüne dikildi, ekincilerin hoşuna gider, onlara karşı kâfirleri de öfkelendirir bir duruma geldi. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vaat etmiştir.”

4- Tevbe/100: “Muhacirlerden ve Ensârdan (İslâm'a girmekte) ilk öne geçenler ile bunlara güzelce tabi olanlar... Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. (Allah) onlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş budur.”

5- Fetih/18: “Allah şu müminlerden razı olmuştur ki onlar, ağacın altında sana biat ediyorlardı, Allah onların gönüllerinden geçeni bildiği için onların üzerine huzur ve güven indirdi ve onlara yakın bir fetih verdi.”

Bu ayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Allah, Resulullah’ın yanındaki Muhacir ve Ensardan oluşan ashabın müminlerinden razı olmuş ve övmüştür.

Ehlisünnet, ashabın adalet ve faziletine delalet ettiğini ileri sürerek genelde bu ayetleri delil olarak göstermekteler. Ancak tarihi gerçekler bu görüşe terstir. Resulullah döneminde ashabın birçoğunun ciddi hatalara duçar olduğunu; zina ettiğini, hırsızlık yaptığını, savaştan kaçtığını, müşrikler “Emin” bilirken ashaptan bazılarının Resulullah’a “Adil ol” dediğini, Allah’ın “İtaat edin” dediği hâlde Resul’e muhalefet edildiğini biliyoruz. Şimdi bunlardan bazılarını Sahih-i Buharî’den nakledelim.

Elimdeki Sahih-i Buharî, Ötüken Neşriyat’ın 1987’de 16 cilt olarak Arapça/Türkçe/Şerhli bastığı Buharî’dir. Mehmed Sofuoğlu tercüme edip şerh düşmüş. Kaynakları verirken cilt ve sayfa numarası olarak değil, Kitab, bab ve hadis numaraları olarak veriyorum ki bulması kolay olsun. Elbette yine de farklılıklar olduğunu unutmayalım.

1- Kitabu’t-Teyemmum, 6. bab, 12. ve 13. hadisler: Ömer, Allah emrettiği ve Resulü uyguladığı hâlde insanların alışmalarını istemediği için teyemmümü yasaklıyor.

2- Kitabu Mevakiti’s-Salât, 4. bab, 5. hadis: Resul döneminde dükkânı olan ashaptan biri, kendisinden hurma satın almak isteyen bir hanım sahabeyi, dükkânının arkasında iyi hurmalar olduğunu söyleyerek arkaya çağırıyor ve orada zorla öpüyor.

3- Kitabu Mevakiti’s-Salât, 7. bab, 8. ve 9. hadisler: Enes burada ashaba namazı değiştirdiklerini söyleyerek sitem ediyor.

4- Kitabu Mevakiti’s-Salât, 13. bab, 26. hadis: Ashap sadece öğlen namazını kılarken Enes, ikindiyi de birleştirerek kılıyor.

5- Kitabu Mevakiti’s-Salât, 4. bab, 5. hadis: Ebubekir bir grup yolcuyu evine götürüp yemek vermesi üzere Resulullah’tan emir alıyor. Onları sofranın başına oturtup kendisi evden çıkıp gidiyor ve uzunca bir müddet geri gelmiyor. Geri geldiğinde misafirlerin kendisi olmadığı için yemek yemediğini ve beklediğini görüyor. Oğlunu çağırıyor ve ona benim burada yazmaya utandığım küfürler ediyor. Oğlu kaçıp korkusundan saklanıyor. Ebubekir de misafirlere dönüp “İçinize sinmez olsun, yiyin” diyor. Hadisin sonu çok ilginç; misafirler o kadar yiyorlar ki, yemek hiç eksilmiyor ve bu hadis Ebubekir’in faziletlerinden sayılıyor.

6- Kitabu’l-Ezan, 31. bab, 46. hadis: Ebu Derda ashaba “Cemaat namazı hariç değiştirmediğiniz hiç bir şey bilmiyorum” diyor.

7- Ebvabu Sıfati’s-Salât, 34. bab, 53. ve 63. bab, 93. hadisler: İmam Ali hilafete geçtikten sonra ashaba namaz kıldırıyor. Ashap Peygamberin kıldırdığı namazı hatırlıyor ve ağlıyorlar.

8- Kitabu’l-İydeyn, 6. bab, 5. hadis: Mervan b. Hakem Peygamber’in sünneti olan bayram namazından sonraki hutbeyi namazdan önceye alarak yerini değiştiriyor.
Açıklama benden: Ne için olduğu hepimize malum. Ehlibeyt’e lanet edildiğini duymak istemeyen halk, namaz biter bitmez hemen mescidi terk ediyordu. Bunu engelleyemeyen Emevî saltanatı hutbeyi namazdan önceye aldı ve insanları edilen küfür, hakaret ve lanetleri dinlemeye mecbur bıraktı.

9- Kitabu’l-Hacc, 104. bab, 164 ve 165. hadisler: Resulullah ashaptan birine bir iş yapmasını emrediyor. Sahabî yapmıyor. Resulullah üç kere aynı şeyi söylüyor ama sahabî itaat etmiyor.

10- Kitabu’l-Hacc, 34. bab, 46, 50, 52 ve 54. hadisler: Osman Temettü haccını değiştirmeye kalkışıyor. İmam Ali şiddetle “Ben Peygamberin sünnetini kimsenin sözünden dolayı terk edici değilim” buyuruyor. 50. hadiste adamın biri bu sünnetin doğruluğu hakkında bir rüya görüyor ve İbn Abbas ona bundan dolayı hediye veriyor. 54. hadiste Katade, Mutarrıf’ın kendisine İmran ibn Husayn’ın “Bizler Resulullah zamanında Temettu Haccı yaptık. Bu konuda ayet de indi. Ama adamın biri kendi reyi ile dilediğini yaptı” dediğini söylüyor.

11- Kitabu Salâti’t-Teravih, 1. bab, 2. hadis: Resulullah ramazan ayı akşamlarında farz namazlar haricinde düzenli olarak nafile namaz kılıyordu. Ashabın da düzenli olarak mescitte nafile namaz kılmaya başladığını görünce mescitte kılmayı terk etti ve evinde kılmaya başladı. Ömer kendi döneminde bunu cemaat hâlinde kıldırmaya başladı ve “Şu namazın böyle cemaatle kılınması ne güzel bidat oldu” dedi.
İşin enteresan tarafı, aynı ciltte zikredilen bir hadiste Resulullah, Medine’de bidat çıkaranlar hakkında “Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onların üzerine olsun” buyuruyor. Fedailu Medine, 1. bab, 4. hadis.
Hani Muhammed’in helâli kıyamete kadar helâl, haramı kıyamete kadar haram idi?!

12- Kitabu’l-Mezalim ve’l-Gasb, 25. bab, 29 ve 30. hadisler: Aişe ve Hafsa Resulullah’ı sinirlendiriyorlar ve Resulullah bir ay onlardan ayrı kalacağına dair yemin ediyor. Daha sonra şu ayet nazil oluyor: “Peygamber, eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü (başkasına) haber verip, Allah da peygamberi, eşinin bu davranışına muttali kılınca (Peygamber, eşine) o(söylediği)nin bir kısmını bildirmiş (şunları şunları filana söyledin demiş), bir kısmından da vazgeçmişti. (Peygamber) Bunu eşine haber verince eşi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi (Peygamber): "(Her şeyi) Bilen, haber alan (Allah) bana söyledi" dedi. Eğer ikiniz, kalplerinizin sapmış olmasından dolayı Allah'a tövbe ederseniz (ne ala). Ve eğer peygambere karşı birbirinize arka olursanız (bilin ki) onun koruyucusu ve yardımcısı Allah, Cibril ve müminlerin iyileridir. Ayrıca melekler de ona arkadır. O sizi boşarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayırlı, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tövbe eden, ibadet eden seyahat eden dul ve bakire eşler verir.” (Tahrim/4 ve 5).

13- Kitabu’ş-Şurut, 15. bab, 18. hadis: Ömer’in Hudeybiye’deki huysuzluğu, sözleri ve ashabın Peygamberin emrine muhalefet ederek saçlarını tıraş etmeyip kurban kesmemeleri. Hadis bir hayli uzun. Dikkat edin, ayetlerden biri de (“Allah şu müminlerden razı olmuştur ki onlar, ağacın altında sana biat ediyorlardı, Allah onların gönüllerinden geçeni bildiği için onların üzerine huzur ve güven indirdi ve onlara yakın bir fetih verdi.” Fetih/on sekiz) Hudeybiye’de nazil olmuştur.

14- Kitabu’l-Hums, 19. bab, 55. hadis: Ashap ganimet yüzünden, müşriklerin “el-Emin” dediği Resulullah’ı dikenli çalıların arasına sıkıştırıyorlar ve “Adaletli ol” diyorlar. Heyhat.

15- Kitabu’l-Cizye ve’l-Muvadea Maa Ehli’z-Zimme ve’l-Harb, 11. bab: Halid savaşta suçsuz insanları katlediyor ve Resulullah onun yaptığından Allah’a sığınıyor.

16- Kitabu’l-Evliya, 11. bab, 23. hadis ve 50. bab, 117. hadis: Cehenneme giden sahabeler. Hepiniz olayı biliyorsunuz. Resulullah’ın cehenneme giden sahabeyi gördüğünde “Bunlar benim ashabım” demesi ve meleklerin “Senden sonra onların ne bidatler çıkardığını bilmiyorsun sen” demeleri.

17- Kitabu’l-Mağazi, 58. bab, 331. hadis: Ensar Resulullah’ın dağıttığı ganimete itiraz ediyor ve Resulullah onları bu dünyada sabırlı olmalarını tavsiye buyuruyor. Enes diyor ki: “Fakat sabredemediler.”

18- Kitabu’l-Mağazi, 58. bab, 334, 335, 336 ve 337. hadisler: Ensardan birinin sözü Resulullah’ı çok üzüyor. Resulullah şöyle buyuruyor: “Allah’ın rahmeti Musa’nın üzerine olsun. Vallahi Musa, bundan daha çoğu ile eziyete uğramıştı da yine de sabretmişti.”
 

caferi_humeyni

New member
Katılım
13 Şub 2006
Mesajlar
242
Tepkime puanı
0
Puanları
0
19- Kitabu’l-Meğazi, 70. bab, 364. hadis: Ebubekir ve Ömer Resulullah’ın yanında seslerini yükselterek tartışıyorlar ve “Ey inananlar, Allah’ın ve Elçisinin önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. Ey inananlar, seslerinizi, Peygamberin sesinin üstüne çıkarmayın, birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi, onunla da öyle yüksek sesle konuşmayın; yoksa siz farkında olmadan amelleriniz boşa gider.” (Hucurat/1ve2) ayeti nazil oluyor.
Kendisi hakkında bu ayet inen Ömer, Resulullah’ın yazdırmak istediği vasiyetine karşı çıkıyor. Hem Resulullah’ın önüne geçiyor; yani Resul’ün değil, kendi sözünü yaptırmaya çalışıyor ve hem de Resulullah’ın yanında sesini yine yükseltiyor ve diğerlerinin de sesini yükseltmesine sebep oluyor.

20- Kitabu’t-Tefsir, 7. bab, 8. hadis: Osman’ın Uhud savaşından kaçışı hakkında Ömer, onu eleştirenlere kızıyor.

21- Kitabu’t-Tefsir, 29. bab, 43. hadis: Kuran’ın kabul ettiği ve Resul’ün uyguladığı temettü haccını Ömer nehyediyor bu hadiste.

22- Kitabu’t-Tefsir, 62. bab, 82. hadis: Uhud’da Resulullah’ın yanında sadece 12 sahabe kalıyor ve gerisi kaçıyor. Resulullah ise kaçanların arkasından bağırıp onları savaşa geri çağırıyor. La havle vela kuvvete illa billah.

23- Kitabu’t-Tefsir, 82. bab, 105. hadis: Ömer’in nehyettiği teyemmüm ayetinin Aişe tarafından açıklanışı. Bu ne yaman çelişki böyle!

24- Kitabu’t-Tefsir, 83. bab, 107. hadis: Ensar Resulullah’ın yaptığı hakemliği kabul etmiyor ve “Hayır, Rabbin hakkı için onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da senin verdiğin hükme, içlerinde bir burukluk duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça inanmış olmazlar.” (Nisa/65) ayeti nazil oluyor.

25- Kitabu’t-Tefsir, 108. bab, 137. hadis: Resulullah zamanında muta nikâhı yapılıyor. Bu ayetin tefsirinde konu gayet açık bir şekilde zikrediliyor: “Ey inananlar, Allah’ın size helâl kıldığı güzel ve temiz şeyleri haram etmeyin, sınırı aşmayın. Çünkü Allah, sınırı aşanları sevmez.” (Maide/87).

26- Kitabu’t-Tefsir, 312. bab, 420. hadis: Resulullah Cuma hutbesi okurken gelen kervanın sesini duyan sahabe mescidi terk edip kervana koşuyor ve sadece 12 kişi mescitte kalıyor. Sonra ayet nazil oluyor: “Bir ticaret veya eğlence gördükleri zaman hep dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar. De ki: "Allah’ın yanında bulunan, eğlenceden de ticaretten de hayırlıdır. Allah, rızk verenlerin en hayırlısıdır.” (Cuma/11).

27- Kitabu’d-Diyat, 14. bab, 27. hadis: Sahabelerden biri Resulullah’ın evini gözetliyor.

28- Kitabu’d-Diyat, 17. bab, 30. hadis: Sahabeler birbirleriyle kavga ediyorlar ve birbirlerini ısırıyorlar.

29- Kitabu’d-Diyat, 25. bab, 48. hadis: Biri hamile olan iki kadın sahabe birbirleriyle kavga ediyorlar.

30- Kitabu’d-Diyat, 25. bab, 47. hadis: İki kadın sahabe arasındaki başka bir kavga. Biri yine hamile. Hamile olan bu kavgada ölüyor.

31- Kitabu’l-Ahkâm, 33. bab, 47. hadis: Üsame’nin ordusu ve yapılan itirazlar.

32- Kitabu’l-İ’tisami bi’l-Kitabi ve’s-Sunneti, 26. bab, 93. hadis: Ömer’in “Peygamber sayıklıyor, Allah’ın kitabı bize yeter” demesi.

Artık gerisini getiremeyeceğim. Naklettiğim hadislerin arasında bazıları tekrardı. Onları nakletmedim. Mesela bu son hadis en az 5 defa Sahih-i Buharî’de geçiyor. Cehennemlik sahabeler en az 8 defa geçiyor. Resulullah’tan adil olmasını isteyen sahabeler (değişik kişiler elbette) en az 6 defa geçiyor. Bunlar Sahih-i Buharî’yi üstün körü okuyup da aldığım notlardı ki henüz yüzde 75’ini bile nakletmiş değilim. O da, sadece Sahih-i Buharî.

Sahih-i Buharî’de bunlar gibi aktarmadığım daha niceleri var. Birbirini tokatlayıp birbirlerinin dişerini kıran kadın sahabeler, Ensar ve Muhacirden iki kişinin birbirine girip diğer Ensar ve Muhacirleri kavgaya davet etmesi, kendisine recm uygulanan bir kadın, bir erkek sahabî, haram edildikten sonra içki içen ve kendisine had uygulanan sahabî, Ömer’in yanlış hüküm vermesi, Ömer’in “kadınlar hükümleri Ömer’den daha iyi bilir” demesi, Ebuzer’e yapılan zulümler, Sakife olayları ve Ömer’in Ebubekir’e aceleyle “minbere çık, minbere çık” demesi, Ömer’in deliler gibi ortalıkta kılıç sallayıp vefatına inanmak istemediği Resulullah’ı çabucak unutup “vallahi o günkü iş kadar önemli bir işimiz hiç olmamıştı” demesi, Aişe’nin Ali düşmanlığı ve daha niceleri Sahih-i Buharî’de ayan beyan naklediliyor.

Bu naklettiklerimiz tarihte vuku bulan hakikatler. Yaşanmış olaylar. Biri kalkıp bunları yalanlasa vallahi aklından şüphe ederim.

Şimdi biz, bunlara bakıp Allah bunlardan razıdır diyebilir miyiz?!

“Evet, razıdır” dersek Ehlisünnet gibi, o zaman ya Buharî saçmalamış veya Allah’ın vaadinde bir terslik var demektir! Euzu billah.

O hâlde başka bir açıklaması var bu ayetlerin. Nedir bu açıklama?

Allah buyuruyor ki: “Sana biat edenler, gerçekte Allah'a biat etmektedirler. Allah’ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Kim (biatini) bozarsa, kendi aleyhine bozmuş olur. Ve kim Allah'a verdiği sözü tutarsa Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih/10).

إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا

Bundan sonrasını sizin yorumlarınıza bırakıyorum arkadaşlar. Bu ayet hakkında Ehlisünnet âlimlerinin ne dediklerine bir göz atın. Hep beraber görelim bakalım neler demişler ve bizler söylediklerine ne cevap verebiliriz ve neler ekleyebiliriz?

Elmalılı Hamdi Yazır’ın ilk ayet hakkında söylediği bir söz üzerinde de düşünün. Bu ayetin tefsiri ile biraz irtibatı var. Demiş ki: “Müslümanlar şuna buna uyuntu olmayıp, başka milletlere nümûne-i imtisal (örnek) ve merci olması gerekecektir. Bunu temin eden sırat-ı müstakim vehbî (Allah vergisi) olduğu halde, onun üzerinde bu noktadan yürümek kulun veya kulların çalışmasına bağlı olan bir iştir.”
 
Üst Alt