Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Diyalogcular Tövbe Edin!!!

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
60
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Önce şunu ifade edelim ki; İslam kıyamete dek tüm insanlığa gönderilmiş yegâne dindir. Âdem (as) den son peygamber Resûlullah (sav) a dek tüm peygamberlerin dini tektir ve islamdır.
“Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır.” (Ali İmran 3/19) “Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Ali İmran 3/85)
Yani İbrahim (as) in dini de Musa (as) nın dini de İsa (as) nın dinide islamdır. Yahudilik ve Hıristiyanlık ise, ehli kitabın Tevrat ve incilin asıllarını tahrif ettikten sonra kendilerine taktıkları sıfatlardır. Kur'an-ı kerim de geçen Yahudilik ve Hıristiyanlık ifadeleri de bu manadadır. Yoksa Allah (cc) Musa (as) ya Yahudilik, isa (as) ya da Hıristiyanlık diye bir din göndermiş değildir.
Dolayısıyla “Dinler arası diyalog” “semavî dinler” “İbrahimî dinler” gibi ifadelerdeki çoğul takıları Allah (cc) ın birden fazla din indirdiği izlenimi veriyor ki; buna inanmak imanı yok edebilecek tehlikededir.
“İbrahimî dinler” ifadesi ise İbrahim (as) e birden fazla din nisbet etmek olup aynı tehlikededir.
“İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi.” (Ali İmran 3/67)
Diyalogcular da bu ifadelerde suçüstü olduklarının farkına vardılar ki; hilelerini kamufle edecek “dindarlar arası diyalaog” “medeniyetler arası diyalog” “medeniyetler ittifakı” gibi farklı söylemler geliştirdiler. Ancak isim değişikliği işin aslını değiştirmedi.
Diyalogdan maksat değişik inançlardaki insanlar arsında bir yakınlaşma ve hoşgörü ortamın oluşturulması olsa bu zaten asırlardır İslam ümmetinin uyguladığı bir şeydir.
Tarih boyu ehli kitap İslam ve Müslümanlara hiçbir hoşgörü örneği sergilemediği halde ne oldu da bin beş yüz yıldır devam eden kin ve nefretten sonra tersi bir tavra büründü. Misyonerlik vb. maksatlarla özel yetiştirilmiş haham ve papazlarla yapılan bu çıkarma neyin nesi?
Filistin, Keşmir, Çeçenistan, Irak, Afganistan, Sudan, Somali, Eritre, Moro vb nice İslam coğrafyalarında katliam ve soykırım yapan caniler ve coniler bu haham ve papazlarla aynı dinden değillermi?
Bu vahşetten iftar sofralarına davet ettiğiniz haham ve papazların dahli yokmu? Peki haberleri de mi yok?
Neden tüm bu katliamlara seyirci kalıyorlar? Neden bu vahşete karşı insanca bir ses vermiyorlar?
Bu diyalogun şu an faydası olamayacaksa ne zaman olacak.
Hani diyalogun bir amacı da dünyaya barış gelmesi için çalışmaktı. Savaşları durdurmak, açlıktan ölen mazlum insanlara yardım etmek, dünyayı sarmalayan ahlaksızlıkla mücadele etmek vs… vs…
Biz kendimizi biliyoruz bileli İslam âleminde işgal, sömürü ve katliam hiç durmadı. Kan, gözyaşı ve feryadu-figan hiç dinmedi. Neden?... Biz kendimizi biliyoruz bileli İslam âleminden hiç bir ülke herhangi bir batı ülkesine saldırmadı, onların ise hiç saldırıları durmadı. Neden?...

YERLİ DİYALOGCULARA ÇAĞRI
• Ey! Diyalogcular; bu haham ve papazlar yalan söylüyorlar. Bunlar kendi peygamberlerine bile yalan söylemiş, onları yalanlamış, hatta nice peygamberlerini katletmiş olan mel’un bir soydandırlar. Geri dönünün ve tövbe edin.
• Bunca yıldır ehli kitap sadece aldattı ve aldatmaya da devam ediyorlar. Haham ve papazları rezidanslarda sizlerle diyalog şarkıları söylerken, bombacıları da mazlum Müslümanlara bombardımanlarıyla adeta şarkı söylüyorlar. Dönün ve tövbe edin aksi halde mahkemeyi kübrâda, onların katliamlarına ortaklıktan yargılanabilirsiniz.
• Ehli kitabın da cennetlik olacaklarını fısıldayarak, hem onlara hem de müminlere büyük kötülük yaptınız. Çünkü onların muharref düşüncelerini “semavî dinler” “İbrahimî dinler” gibi ifadelerle meşrulaştırdınız. Siz böyle diyeceğinize Resûlullah (sav) ın yaptığı gibi onları islama davet etseniz enaz içlerinden bir kısmı iman edip kurtulabilirdi. Siz onların hidayet yolunu tıkadınız tövbe edin.
• Sizin bu girişimleriniz sonucu müminlerden niceleri ehli kitabın cennetlik olduğuna inanmaya başladılar. Bir kafirin cennetlik olduğuna inanmak kişiyi küfre götürüp ebedi cehennemlik yapacak kadar büyük bir cürümdür dolayısıyla tövbe edin.
• “Kelimeyi tevhidin sadece birinci bölümünü “lê ilêhe illellâh” kısmını söyleyip, ikinci kısmını “Muhammedun Resûlullah (sav)” söylemeyenlere rahmet ve merhamet nazarıyla bakılmalıdır.” Diyerek imanın iki rüknünün arasını ayırdınız tövbe edin.
• Ehli kitapla ilgili ayetlerin sert olduğunu, bu ayetlerin eski ehli kitap için olduğunu,bu günkiler için bu ayetlerin geçerli olmadığını söyleyerek Kur'an’a iftara attınız tövbe edin.
• Papaya mektubunuzda haddinizi aşarak tüm ümmeti temsil pozisyonuna girip ümmetin izzetini beş paralık ettiniz tövbe edin.
• “Ehli kitapla âmentüde birliğimiz” var diyerek misyonerlerin ekmeğine yağ sürdünüz. Bunun sonucu olarak kaç vatan evladının din değiştirdiği bilinmiyor. Bunların sayısı belki abartıldı, ancak siz bu batıl fikirleri semavi din diye lanse ederek bir mü'min in bile küfre girmesine sebep olmuşsanız bunun hesabını veremezsiniz bu sebeple dönünün ve tövbe edin.
• Bu milleti ucuz cennetle kandırıp şirke ve tuğyana karşı dik duruş yerine, eğilip bükülmesini onlara öğrettiniz tövbe edin.
• “Baş örtüsü teferruattır” “islam’ın temel meselerinden değildir” diyerek tesettür kalesinin yıkılmasına ön ayak oldunuz tövbe edin.
• Filistin vb yerlerde işgal edilen vatan, namus ve mukaddesatı uğruna cihad eden ümmetin yiğit evlatlarına terörist dediniz ve hala da dolaylı olarak demeye devam ediyorsunuz tövbe edin. O halde bizim kurtuluş savaşı kahramanı ecdadımız da teröristler mi?
SONUÇ OLARAK
Ey! Diyalogcular, Gazzede katledilen masum yavrular, kadınlar ve yaşlılar hatırına, nice ebu gureyblerde işgence ve insanlık dışı muamelelere maruz kalan mazlumlar hatırına, namusları payımal edilen mümine kadınlar hatırına, bu gün Yahudi işgali altında inleyen, islamın ilk kıblegâhı, Mîracın ilk durağı ve etrafı mübarek kılınan mescidi aksa hürmetine….
Gelin bu haham ve papazların kanlı ellerini sıkmaktan vazgeçin. Onları iftar sofralarına davet ederek şirk ve katliamlarını meşrulaştırmayın.
Yok eğer illede devam edecekseniz diyalog konusunda samimiyetlerini ispat etsinler. Bunun için, İslam âleminde süregelen katliam, vahşet, işgal ve sömürülerin karşısında olduklarını dünya kamu oyuna deklare etsinler.
Yok, eğer bunu yapmazlarsa Filistinli her malum gibi sizde “hasbunellâhu ve ni’mel vekîl / bize Allah (cc) kâfidir ve o ne güzel vekildir” deyin.
O zaman ne okul ve yurtlarınıza, nede hizmetlerinize bir şey olmaz korkmayın ve dik durun.
Şu ayetleri hatılayın. “Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etsinler.” (Ali İmran 3/160)
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.” (Muhammed 47/7)
Allah (cc) ım şahid ol ki tebliğ ettim



muhammed özkılınç
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Muhammed Özkılınç kardeşimiz Hakkı tebliğ etmiş.Allah kendisinden razı olsun.Ancak ben tablonun kendisinin çizdiği kadar vahim olduğuna inanmıyorum.Diyalogun gayesini anlayamayan, özünü kavrayamayan onu eleştirmekten öteye gidemiyor.Koskoca bir makaleyi okudum sanki Yeryüzündeki bütün zulümlere sadece ve sadece bu diyalog kültürünün neden olduğu zannına!!!!! kapıldım.
O kadar ağır ithamlar varki neresinden tutup hangisini izah etmeye çalışsan boş.Boş çünkü tevbeye davet edilen insanlar Sahabeyi Güzin gibi terki diyar edip dinlerini dünyanın onlarca ülkesinde milyonlarca müslüman topluluklara tebliğ etme gayesi güden muhterem bir topluluk. (yazara göre sanki bu gurbetliğin tek gayesi Papazlar ve hahamları irşad etmek onlarla oturup müslüman topraklara zulüm götürmenin yollarını aramak...)

Yazının sahibi muhterem kürsüsünü bu ülkeye kurmuş vaazını bu ülke dilini konuşanlara veriyor ama eleştirdiği topluluk aynı sahabe gibi terki diyar edip fert fert ulaşabildikleri kim varsa muhataplarının dillerini öğrenmek kendi dillerini onlara öğretmek gibi zor merhalelerle kimi zaman aç kalarak susuz kalarak aylarca maaş almadan gittiği ülkenin bulunduğu yerin sakinlerinden aldıkları yardımlarla geçinmek suretiyle pu peygamberani vazifeyi sırf Allah Rızası için ifaa ediyorlar.

ve hiç hoşunuza gitmesede İslam evvela Allahın izniyle ve konuşanlar arasında da en çok ve daha çok onların elleriyle dünyaya ilan ediliyor. Avrupada,Amerikada,Afrikada çığ gibi büyüyor...

Bu benim şahsi görüşüm, sırf yazara muhalefet olsun diye yazmıyorum Allah ondan da bizdende, hepimizdende hoşnut ve razı olsun.Tevbe, işlenen yahut işlenecek günahlar içindir şu halde kendisine diyalogcu denen o muhteremlerden ziyade burada bu memlekette oturduğu yerden ahkamlar kesenlere daha çok düşer diye düşünüyorum.
Çünkü ben kardeşlerimin yaptıkları hicretin ve verdikleri mücadelenin yazar gibi Papaz-Haham hoşnutluğu için değil sırf ve ancak Allah Rızası için yapıldığına inanıyorum.

Unutmadan şunuda eklemek istiyorum.Ben bu foruma ceddimizin en güzide mürşitlerinden ve kendilerine de Diyalogcu tayfası denen o güzide insanların örnek aldıkları mürşidi kamil MEVLANA hazretlerinin daveti gibi NE OLURSAN OL GEL sırrına icabet ederek katıldım.Ama malesef o ruhu üzülerek söylemek zorundayımki görmedim. Göremedim.Oncu,buncu,şucu,falancacı,filancacı...muhabbet malesef bundan öteye gidemiyor...
 
Son düzenleme:

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
60
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Muhammed Özkılınç kardeşimiz Hakkı tebliğ etmiş.Allah kendisinden razı olsun.Ancak ben tablonun kendisinin çizdiği kadar vahim olduğuna inanmıyorum.Diyalogun gayesini anlayamayan, özünü kavrayamayan onu eleştirmekten öteye gidemiyor.Koskoca bir makaleyi okudum sanki Yeryüzündeki bütün zulümlere sadece ve sadece bu diyalog kültürünün neden olduğu zannına!!!!! kapıldım.
O kadar ağır ithamlar varki neresinden tutup hangisini izah etmeye çalışsan boş.Boş çünkü tevbeye davet edilen insanlar Sahabeyi Güzin gibi terki diyar edip dinlerini dünyanın onlarca ülkesinde milyonlarca müslüman topluluklara tebliğ etme gayesi güden muhterem bir topluluk. (yazara göre sanki bu gurbetliğin tek gayesi Papazlar ve hahamları irşad etmek onlarla oturup müslüman topraklara zulüm götürmenin yollarını aramak...)

Yazının sahibi muhterem kürsüsünü bu ülkeye kurmuş vaazını bu ülke dilini konuşanlara veriyor ama eleştirdiği topluluk aynı sahabe gibi terki diyar edip fert fert ulaşabildikleri kim varsa muhataplarının dillerini öğrenmek kendi dillerini onlara öğretmek gibi zor merhalelerle kimi zaman aç kalarak susuz kalarak aylarca maaş almadan gittiği ülkenin bulunduğu yerin sakinlerinden aldıkları yardımlarla geçinmek suretiyle pu peygamberani vazifeyi sırf Allah Rızası için ifaa ediyorlar.

ve hiç hoşunuza gitmesede İslam evvela Allahın izniyle ve konuşanlar arasında da en çok ve daha çok onların elleriyle dünyaya ilan ediliyor. Avrupada,Amerikada,Afrikada çığ gibi büyüyor...

Bu benim şahsi görüşüm, sırf yazara muhalefet olsun diye yazmıyorum Allah ondan da bizdende, hepimizdende hoşnut ve razı olsun.Tevbe, işlenen yahut işlenecek günahlar içindir şu halde kendisine diyalogcu denen o muhteremlerden ziyade burada bu memlekette oturduğu yerden ahkamlar kesenlere daha çok düşer diye düşünüyorum.
Çünkü ben kardeşlerimin yaptıkları hicretin ve verdikleri mücadelenin yazar gibi Papaz-Haham hoşnutluğu için değil sırf ve ancak Allah Rızası için yapıldığına inanıyorum.

Unutmadan şunuda eklemek istiyorum.Ben bu foruma ceddimizin en güzide mürşitlerinden ve kendilerine de Diyalogcu tayfası denen o güzide insanların örnek aldıkları mürşidi kamil MEVLANA hazretlerinin daveti gibi NE OLURSAN OL GEL sırrına icabet ederek katıldım.Ama malesef o ruhu üzülerek söylemek zorundayımki görmedim. Göremedim.Oncu,buncu,şucu,falancacı,filancacı...muhabbet malesef bundan öteye gidemiyor...



Malesef Dediginiz gibi yillardir actiklari okullarda öyle ögretim verdikleri YAKUTISTAN daha gecenlerde resmi dil olarak INGILIZCEYI kanunlastirdi hemde o okullarda yetisen yöneticiler sayesinde ne hikmetse gercektende adamlar kime calisiyorsa iyi ikame ediyorlar....Teprik etmek gerek..Dogru olan bir sey daha Adamlar büyüyorlar.Nedeni acik degilmi?


...Önce, 20 Kasım 1992 günkü Zaman'ın 2. sayfasındaki "ABD'de Yahudi mafyası: ADL" başlıklı ve Yunus Altınöz imzalı araştırmadan bazı bölümleri aktaralım:
"İngiliz Farmasonluğu'nun Yahudi kolu olan B'nai Brith'in etkisi altındaki ADL (Anti-Defamation League) 1913 yılında kurulmuştur.

ADL adeta, Amerikan mafyasının halkla ilişkiler bürosu gibidir!

Kurdukları "Denizaşırı Yatırımcılar Servisi" adlı şirketle milletlerarası silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, kirli parayı aklama gibi işlem yürütmektedir.

İşgal altındaki Filistin topraklarında ve Kudüs'ün Hıristiyan ve Müslüman bölgesinde geniş arazilerin kanunsuz alım-satımınm ortaya çıkarıldığı emlak skandali da yine işin içinde ADL'nin varlığını ortaya koyuyor

ADL, Amerika içinde FBI kanallı muhtelif operasyonlarla ilişkisini sürdürdü. FBI ise Kongre tarafından suçlandığı zaman suçu daima ADL'nin üzerine attı. ADL'nin bilinen cinayetleri şunlardır: 15 Ağustos 1985'te Kafkasyalı Müslüman Lider Tscherim Sobzocov, evinin önünde bombalı saldırı sonucu öldürüldü... Musevi iken Hak din olan İslam'a dönüş yapan Prof. İsmail Raci Faruki ve eşi 1985'in Ramazan'ında sabaha karşı evlerinde bıçaklanarak öldürüldüler... Gandhi ve Palme suikastlarının arkasında da ADL'yi görmekteyiz.

ADL, tam mesai ile çalışan gizli istihbarat memurlarının bir kısmını Amerikan Hükümeti Adalet Bakanlığı'na bağlı Özel Soruşturmalar Ofisi'nde (OSI), bir kısmını da İsrail otoriteleriyle Tel Aviv'de çalıştırmaktadır.

İsrail Devleti kurulduğundan beri ADL, İsrail Gizli Servisi MOSSAD ile hususi ilişkilerini daima sürdürmüş, İsrail mafyasıyla da yakın bağlantılar kurmuştur... ADL-Sharon grubu ihtilaflı bölgelerde satın aldıkları evlerde militan Yahudiler'i yetiştirdiler..."
Kim yazıyor bütün bunları ve danasını; 20 Kasım 1992 günkü Zaman gazetesi... Dilerseniz ADL'ye ilişkin bilgileri tekrar okuyun.

Gelelim 10 Mart 1998 günkü aynı Zaman gazetesinin Selçuk Gültaşlı imzalı haberine:
3 gündür Türkiye'de bulunan Yahudi Liderler Heyeti, Başbakan Yılmaz, Orgeneral Çevik Bir, TBMM Başkanı Çetin ve Dışişleri Bakanı Cem'den sonra Fethullah Gülen ile görüştü...

55 Yahudi örgütünü temsilen Türkiye'de bulunan 59 kişilik (AYÖBK) Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı Heyeti, Fethullah Gülen'in Türkiye'deki ve yurtdışındaki çabalarını önümüzdeki yüzyılın 'Barış' asrı olması açısından önemsediklerini ve söz konusu projeye büyük ilgi duyduklarını belirttiler...

Görüşmede; Gülen'in, ABD'nin en etkili Yahudi Lobisi olan "ADL'nin (Anti-Defamation League) teklifiyle hazırladığı "hoşgörü ve diyalogla ilgili kitap" da gündeme geldi. Gülen, İngilizce olarak hazırlanan kitap üzerindeki çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, bittiğinde insanlann hizmetine sunacağını söyledi. Kitap, ADL tarafından basılarak dünyanın dört bir yanında dağıtılacak..."

Tek harf dahi ilave etmeden aktardım; 10 Mart 1998 günkü Zaman gazetesi aynen böyle yazıyor a dostlar. Şimdi anladınız mı ADL kim, Fetullah Efendi ne iş yapar, "hoşgörü masalı ve diyalog kitabı" ne? Hala fark edemediyseniz her iki "Zaman haberi" ni tekrar okuyun lütfen; gerçekler zamanla anlaşılır çünkü.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
60
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Nakşibendi tarikatına yakınlığı ile bilinen Kadir Mısıroğlu'nun , Gülen okulları ile ilgili bir anısını aktararak aslında bu okulların neye hizmet ettiğine dair ip uçları yakalamış:

"Fetullah Gülen'in vazifesi, İslam Dünyası'nın her tarafından süper zeki çocukları seçerek Amerika'da okutmak ve sonra onları kendi ülkelerine müstakbel siyasi ve idari kadrolar olarak göndermektir. Bu çocuklarda hemen hemen Müslümanlığın bütün şiarları mevcut olacak, sadece dinin "Muamelat" kısmının çeşitli bahanelerle tayyedilmesi istikametinde bir görüş bulunacaktır. Bu hareketin gayesi "Muamelatsız sapık bir İslam muhtevası" ortaya çıkarmaktır.

Bu sözleri benden defaatle dinlemiş olan Hüseyin Cevahir, bundan beş on sene evvel Sudan'da iş yapıyordu. Orada Fetullahçılar'ın bir mektep açtığını duyunca, gurbette milli tesanüd namına onları tebrike gitmiş. Kendisini, o anda makamında bulunmayan müdürün odasına oturtmuşlar ve biraz beklemesini, müdürün hemen geleceğini söylemişler....

Müdür gelene kadar O'nun masası üzerindeki yığınla evrakın en üstünde duran bir kağıt alakasını çekmiş ve gayrı ihtiyari onu okumuş. Bu UNESCO'dan geliyor ve Hartum'da açılmış bulunan mektebin masraflarının kendileri tarafından karşılandığını, paranın ne suretle ve hangi bankaya intikal ettiği hususundaki bilgiyi ihtiva ediyormuş. O, bu yazıyı gayri ihtiyari okuduktan sonra, müdür, odasına gelmiş. Selam kelamdan sonra aralarında şöyle bir konuşma geçmiş.

"Siz burada ne yapıyorsunuz? Arapça öğretiyoruz dersen, bunların anadili Arapça!.. Şeriat öğretiyoruz desen, resmi nizamları şeriat! Allah için burada ne yapmak istiyorsunuz?!.."

Bunların hiçbiri değil! Biz burada Sudan'ın müstakbel idarecileri olacak süper zeki çocukları bulup Amerika'ya göndermek için bulunuyoruz. Orada bir Üniversitemiz var. Onları yetiştirip tekrar buraya göndereceğiz!.."

Fetullah Gülen, Kenan Evren'i cennetlik olarak ilan ediyordu. Kenan Evren ise ülkenin sekize bölünerek eyaletlere ayrılmasını öneriyor, kürtler kardeşim diyordu. Apo ise Evren hakkında "Askeri Deha" yakıştırmasında bulunuyordu. Eyalet sistemini savunan bir diğer isim ise Tayyip Erdoğan'dı.

Fetullah Gülen'in yargılandığı bir dosyada talimatla ifadesi alınan Vatikan Temsilcisi Fetullah Gülen'in Papa ile dinlerarası diyalog kapsamında görüştüğünü ve Vatikan'da "Dinlerarası diyalog komisyonu" olduğunu beyan ediyordu...

Yine bir başka dava dosyasında; fetullah Gülen'in sağlık sorunlarını gerekçe göstererek hakkındaki soruşturmalardan kaçmak için ABD'ye sığındığı ve kontrolündeki yapılanmanın ABD'nin emperyalist politikalarının doruğa ulaştırıldığı Fas'tan Çin sınırlarına kadar ulusların kontrol altına alınması kapsamında Vatikan'da Papa ile dinlerarası diyalog gerçekleştirildiği vurgulanıyordu.

Yine aynı davada, Papa'nm "Sizler İsa Mesih'in henüz fazla tanınmadığı halklar arasında çobanlık yapmakla yükümlüsünüz dediği ve İncil'i yayma amaçlı misyonerlik faaliyetiyle diyalog'un birbirinden ayrılamayacağını belirttiği aktarılıyordu.

Zaten Gülen'de Papa ile görüşmesini CIA ajanı Abromowitz'in ayarladığını belirtmişti. Gülen Papa'ya "en aciz bir biçimde sizin misyonunuzu tamamlamaya geldik" demişti. Aynı Papa "dinlerarası diyaloga evet. Ama tek kurtarıcı İsa" şeklinde tavrını ortaya koymuştu.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
"Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı," ( Zilzal : 1 )

"Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı," ( Zilzal : 2 )

"Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;" ( Zilzal : 3 )

"O gün (yer), haberlerini anlatacaktır." ( Zilzal : 4 )

"Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir." ( Zilzal : 5 )

"O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp çıkarlar." ( Zilzal : 6 )

"Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür." ( Zilzal : 7 )

"Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür." ( Zilzal : 8 )

Çok konuştuk bu konuları. Sevdiklerimizi kırmaktan öteye gidemedik. Hatta bu konuya muhalif yazılar yazdığımızda, bizi bilmeyenler, hatta bizi bildiğini zannedenler, bizi Üstad (k.s.) gibi bir mübarek şahısa karşı zannettiler. Oysa; bilmelisiniz ki; Üstad Said-i Nursi (kaddesallahu sırrehu Aliyy) baştacım, hatta başımın üstünde manevi büyükler olarak tasavvur edip düşündüğüm tacımın yakutudur. Bizim derdimiz, Üstad hazretlerinin ahir zamanda inkişaf edeceğini belirttiği, batının göbeğinden çıkacak olan İslam'ın doğuşunun; ayetleri inceden inceden budayıp red etmeden, tümden kabul ettirerek oluşacağı şeklindeydi. Günümüzdeki hali ile olmadığını ve hiç bir zamanda olamayacağını anlatmaya çalışmıştık. Her zamanda bu aşağıya alıntıladığımız ayeti örnek verdik:
“Ey iman edenler! Küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zâlimlerdir.” (Tevbe: 23)

Uyarıya bakın lütfen: Babalarınız ve kardeşleriniz! eğer ki diyor; "küfrü imana tercih ediyorlarsa..." daha başka söze gerek var mı ? Her fırsatta önümüze gelen "ehli kitap öyle değil" türünden savunmalar. Ehli kitap diye kabul edilen hristiyanların en başındaki insan kim ? Papa! papa'dan daha başka ehli kitapı temsil eden var mı şuan yeryüzünde ? Yok! peki papa alicenapları (sizlerin tabiri ile alicenap yazdım, yoksa cenaplık konusunda herhangi bir yüksekliği olmayan yaşlı biri benim için) ne diyor: "Baba, oğul ve kutsal ruh adına!" (haşa ve kella) Dialoğu böyle başlattığı sürece bırakın yol almayı, bulunduğunuz yeri bile kaybetmez iseniz şayet şükr namazı kılmanız gerekir.

Bize göre yakın, çok yakın bir dönemde kuzu postu giymiş kurtlar çıkacak ortaya. Kimimiz bu kurtlarla sofraya oturmuş bulacağız kendimizi, kimimiz de kurtların sofrasında kendimizi yemek olarak bulacağız. Bu sofrada yemek olmak da, yemek için o sofrada bulunmak da aynı merhalede. Kurtların yanında olmak nasıl ki izzet ve şeref yüklemeyecekse bize, bilelim ki; yemek olarak bulunmak da akıl ve izan yoksunluğumuzu gidermeyecektir. en iyisi her zaman olduğu gibi sözü; sözlerin en güzeli mübarek kitabımıza verelim ve nefsimizden konuşmayalım:
“Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah’a aittir.” (Nisâ: 139)​
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
60
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
"Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı," ( Zilzal : 1 )

"Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı," ( Zilzal : 2 )

"Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;" ( Zilzal : 3 )

"O gün (yer), haberlerini anlatacaktır." ( Zilzal : 4 )

"Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir." ( Zilzal : 5 )

"O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp çıkarlar." ( Zilzal : 6 )

"Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür." ( Zilzal : 7 )

"Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür." ( Zilzal : 8 )

Çok konuştuk bu konuları. Sevdiklerimizi kırmaktan öteye gidemedik. Günümüzdeki hali ile olmadığını ve hiç bir zamanda olamayacağını anlatmaya çalışmıştık. Her zamanda bu aşağıya alıntıladığımız ayeti örnek verdik:
“Ey iman edenler! Küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zâlimlerdir.” (Tevbe: 23)

Uyarıya bakın lütfen: Babalarınız ve kardeşleriniz! eğer ki diyor; "küfrü imana tercih ediyorlarsa..." daha başka söze gerek var mı ? Her fırsatta önümüze gelen "ehli kitap öyle değil" türünden savunmalar. Ehli kitap diye kabul edilen hristiyanların en başındaki insan kim ? Papa! papa'dan daha başka ehli kitapı temsil eden var mı şuan yeryüzünde ? Yok! peki papa alicenapları (sizlerin tabiri ile alicenap yazdım, yoksa cenaplık konusunda herhangi bir yüksekliği olmayan yaşlı biri benim için) ne diyor: "Baba, oğul ve kutsal ruh adına!" (haşa ve kella) Dialoğu böyle başlattığı sürece bırakın yol almayı, bulunduğunuz yeri bile kaybetmez iseniz şayet şükr namazı kılmanız gerekir.

Bize göre yakın, çok yakın bir dönemde kuzu postu giymiş kurtlar çıkacak ortaya. Kimimiz bu kurtlarla sofraya oturmuş bulacağız kendimizi, kimimiz de kurtların sofrasında kendimizi yemek olarak bulacağız. Bu sofrada yemek olmak da, yemek için o sofrada bulunmak da aynı merhalede. Kurtların yanında olmak nasıl ki izzet ve şeref yüklemeyecekse bize, bilelim ki; yemek olarak bulunmak da akıl ve izan yoksunluğumuzu gidermeyecektir. en iyisi her zaman olduğu gibi sözü; sözlerin en güzeli mübarek kitabımıza verelim ve nefsimizden konuşmayalım:
“Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah’a aittir.” (Nisâ: 139)​


Iste yazin sadece bu kismina(O nedenle tümüne tesekkür etmedim) hem ayetlerine ECMAIN diyorum hem yazindaki halisane duygularina.Biz nerde bi Müslüman varsa(Bakin Türk demiyorum,Türkcü olmama ragmen)Basimizla gözümüz üzerine kabulümüzdür ama velakin bizi satanlarla ve onlarin isbirlikcilerine kadar her ortamda mücadele boynumuzun borcudur.Allahin dini Allaha has kilinincaya kadar savasimiz devam edecektir Insallah...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Satıp satmadıklarını bilemem. Hoş gerçi memleketi satmaya kimsenin gücü de yetmez. Din'i ise zaten kimse satamaz, Din zaten Allah'ın (celle celaluhu) bizlere rahmet ettiği için ikram ettiği bir DİN.

Bu hareket sadece benim acizane fikrimdir, düşünmeden yapılan yada konuşulan eylemler içindir. Çünkü cemaat içerisinde çok samimi sevdiğim insanlar var ve asla bu işi cemaate havale edemem. Her kim ne yaparsa iyi yada kötü kendi nefsinden sorumlu. Saf ve temiz insanların sırf muteber buldukları için bu yola destek vermelerini ise sadece samimiyetin uç safhası olarak görüyorum.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
60
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Satıp satmadıklarını bilemem. Hoş gerçi memleketi satmaya kimsenin gücü de yetmez. Din'i ise zaten kimse satamaz, Din zaten Allah'ın (celle celaluhu) bizlere rahmet ettiği için ikram ettiği bir DİN.

Bu hareket sadece benim acizane fikrimdir, düşünmeden yapılan yada konuşulan eylemler içindir. Çünkü cemaat içerisinde çok samimi sevdiğim insanlar var ve asla bu işi cemaate havale edemem. Her kim ne yaparsa iyi yada kötü kendi nefsinden sorumlu. Saf ve temiz insanların sırf muteber buldukları için bu yola destek vermelerini ise sadece samimiyetin uç safhası olarak görüyorum.


Iste bu nedenle Alemlerin Rabbi tam 55 ayette direk 200 ayette dolayli akla isaret etmistir Radikal,Eger bir seyin mahiyetini bilmiyorsan uzak dur?Ne yazikki Allah diyorya;Gecmisin kalintilari yol kenarlarinda,bizde diyoruzki o Gecmiste Helak edilenlerin icindekilerin hepsimi acàba bu helaki hak etmisti?Yoksa sadece ordaki insanlari sevdigindenmi cikamamisti?Ayni Lut un hanimi gibi?Her neyse biz oraya Tagutum cocuklari dedim devam edeyim;


Gerek Yahudilik ve gerekse Hristiyanlık, takiyyeci, içten pazarlıklı, gizli faaliyetler yürüten dinlerdir. Onların sinsiliğine müslümanların ayak uydurması mümkün değildir. Bunu, Aziz Pavlus açıkça itiraf etmektedir: “Herkesten azadken, daha çok adam kazanayım diye kendimi herkese kul ettim. Ve Yahudileri kazanayım diye Yahudilere Yahudi gibi davrandım.” Şeriatı olmayanları kazanayım diye onlara şeriatı olmayan gibi davrandım. “Zayıfları kazanayım diye zayıflara zayıf oldum; her surette bazılarını kurtarayım diye herkese her şey oldum. Ve hepsini İncil için yapıyorum, ta ki onda hissedar olayım.” (İncil, Korintoslulara 1. mektup, IX/19-23) Yahudilik ve Hristiyanlık pek çok misyoner ve mason teşkilatıyla dünya siyasetine yön vermeye devam etmektedir. Müslümanların yanına sokulup diyalog yapma teklifleri kesinlikle Allah rızasına yönelik, samimi niyetlerden kaynaklanmamaktadır. Bilakis gerek dünya siyaseti ve gerekse Türkiye üzerindeki hesap-kitapları gereği, devletlerinin politikasının bir devamı olan bir siyasi faaliyet içindedirler. Bunlara teşne olmak ya hamakatin eseri, ya da ihanetin belgesidir.

Her halükarda diyaloğun “müslümanlar” cephesi ya İslamı protestanlaştırma, bir seküler islam oluşturma projesinin doğrudan ajanlarından oluşmakta, ya da bu projelerin pek de farkında ol(a)mayan, olsa da büyük bir aymazlığın içinde bulunan bilinçsizlerden oluşmaktadır. Bu ikinci durum da en azından birinci kadar tehlikelidir. Çünkü bu kişiler sayesinde, diyalog çağrısı gerçekten samimi ve hayra hizmet edici zannedilmektedir.

Müslümanların içe kapanmaktan yana olduğunu kimse iddia edemez. İslamın peygamberi Mekke’ye kapanmamış, Taif’de, Habeşistan’da, Yesrib’de canı, kanı ve malı pahasına, hak söze kulak verecek bir tane olsun “adam” aramıştır. Bilahare devlet olma aşamasından sonra, o günkü bütün ülkelere elçiler göndererek en insani diyalogu başlatmıştır. Fakat o gün peygamberi taşlayan Taifliler’in, peygamberin elçisini öldüren Gassaniler’in takipçileri müslümanlara “diyalog” çağrısı yaparken biraz düşünmelidirler!

Bütün insanlar evet Allah’ın yarattığı “yaratılmışlar” ailesindendir. Fakat müslümanlar bir aile (ümmet), kafirler bir başka aile (ümmet)dir. Dünya toplumlarının bir tek aileye dönüşmesini en fazla İslam dini ister. Zaten Kur’an insanların ilk başta bir tek ümmet idiğini bildirmektedir. Fakat insanlar (Yahudi ve Hristiyanlar) sırf aralarındaki azgınlık ve kıskançlıklar dolayısıyla çekişmelere düşüp parçalanmışlardır. (2/Bakara, 213; 10/Yunus, 19) İlk başta bir ümmet (aile) olan insanlığı tevhid etmek için gelmiş en son proje Kur’an’dır. Şu halde bütün dünya insanlarının bir tek aile olmasını temin etmek ancak Kur’an mihverinde mümkün olabilir. Aksi taktirde, dinlerini parça parça etmiş bu insanların bizim nazarımızda hiçbir itibarı yoktur. (6/En’am, 159) Dünya milletleri müslümanlaşmadığı sürece “biz bir aile” değiliz.
Mü’minlerle münkirlerin bir aile olduğu nerede görülmüştür(sanirim Fettullahin disinda hayal eden yok)? Müslümanlarla kafirler arasında ebedi bir ayrılık ve gayrılık vardır.Allah bizleri Hrıstiyanlar veya Müslümanlar olarak yaratmadı; bizleri insan olarak yarattı!” sözü, dinlerin (daha doğrusu sadece İslamın) belirleyiciliğini sıfırlamayı amaçlayan bir demagojiden başka bir şey değildir.

Şunu iyi bilmeli ki, Yahudilik yine aynı Yahudilik, Hristiyanlık yine aynı Hristiyanlıktır. Yahudiler hala kendilerini “tanrının kavmi” olarak bilmektedirler. Hristiyanlar ise 1965 yılına kadar müslümanları tekfir etmişler, kurtuluşun ancak Kilise’de olduğuna inanmışlardır. II. Vatikan Konsili bir lütuf olsun diye müslümanları da kurtuluşa erebilecekler listesine almıştı. Güçlü misyoner teşkilatlar müslümanları “Doğru Yolda Yanlış Adımlar Atan” iman sahipleri olarak görmektedirler. Müslümanları uygarlaştırmak, bu vesileyle Hıristiyanlaştırmak ilk hedeftir. Laikleştirilerek “nötralize” edilen Türkiye gibi ülkelerde yapılacak yoğun misyonerlik faaliyetleri ve ‘Evangelization’ günümüzde Ekümenik hareketin olmazsa olmaz önkoşuludur.



M. Said Hatiboğlu’nun naklettiğine göre, Watt’ın öğrencilerinden Norman Daniel (ö.1992) adındaki İngiliz bilgin, “İslam ile Hristiyanlık arasındaki farklar değişmiş değildir” diyor. Aslına bakarsanız ünlü müsteşrik Watt’ın kendisi de aynı kanaattedir. Türkçeye “Günümüzde İslam ve Hristiyanlık” adıyla tercüme edilen, diyalog konulu önemli kitabında Watt, bizzat kitabın mütercimi tarafından da tespit edildiği gibi, enkarnasyon ve teslis akidesi gibi konuları hemen hemen hiç gündeme getirmemektedir. Diğer kitaplarında da İslam ve Peygamberi ile ilgili ciddi önyargılarda bulunan bu müsteşrik, Hristiyanlıktaki “çarpık İslam anlayışı” ile, İslamdaki, Kitab-ı Mukaddes’in tahrif edildiği inanışını aynı derecede batıl saymaktadır. Halbuki Tevrat’ın ve İncil’in tahrif edilmişliğini bizzat Kur’an haber vermektedir.

Roma’daki Papalık Dinler Arası Diyalog İçin Cizvit Sekreteryası’nın Genel Sekreteri ve Asyalı Piskoposlar Konferansları Federasyonu’nun Ekümenik Sekreteri olan, Türkiye’deki İslami cemaatleri yakından takip ettiği söylenen Thomas Michel, yerli diyalogcuların sırtını sıvazlamaktadır. Michel, “Ben Risale-i Nurun öğrencisiyim” demektedir. Michel bir nurcudur!

Sonuç olarak, “Dinler arası diyalog”, Vatikan’ın insanları Kilise’ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Çünkü Vatikan’a göre “yegâne gerçek din vardır, o da Hıristiyanlıktır.” Papa: “Diyalog bir ve üç olan Tanrı’nın kendi hayatına dayanır… Böylece diyalog Kilise’nin kurtarıcı misyonunun bir parçasıdır. Başkalarına İncil’in mesajını öğretmektir” diyor.

Buna alet olanlar Tövbe etmelidirler..Hemde bin kere...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Iste bu nedenle Alemlerin Rabbi tam 55 ayette direk 200 ayette dolayli akla isaret etmistir Radikal,Eger bir seyin mahiyetini bilmiyorsan uzak dur?Ne yazikki Allah diyorya;Gecmisin kalintilari yol kenarlarinda,bizde diyoruzki o Gecmiste Helak edilenlerin icindekilerin hepsimi acàba bu helaki hak etmisti?Yoksa sadece ordaki insanlari sevdigindenmi cikamamisti?Ayni Lut un hanimi gibi?Her neyse biz oraya Tagutum cocuklari dedim devam edeyim;...

Bir şeyin mahiyetini bilmeyen elbette uzak durmalı. Ya göbeğinde olup da bir çok konuya vakıf olan ne yapmalı. Merak etme, bazı şeyleri gördüğümüz için, yeri geldi o kadar hararetli yazılar yazdık zamanında.

Çok kırılan oldu, sırf samimiyeti ile sevgi ile bağlı arkadaşların bu konuda çok ciddi sıkıntılar duyduğunu biliyorum. Bu insanların sevgileri de şu anki "abi" "efendi" veya "hoca" diye tabir edilen kişilere değil, bilakis bu yolun rükunlarını izah edip koca bir külliyatı ortaya koyan mübarek Said-i Nursi (k.s.) hazretlerinedir. Yapılan yanlış işi o yüzden koca bir cemaate yükleyemeyyiz derken bu anlamda kullandım cümlemi.

Ama sende haklısın bir yerde, yapılan yanlış bir şeyin ha içinde ha dışında olmuşsun, sonuçta hepsi bir değerlendirilir. Aslında dialoğa karşı olan bizlerin haricinde, en başta bu samimi arkadaşların tepki koymaları gerekir. Koca bir cemaat itham altına alınıyor çünkü bu tür suçlamalar ile. Nurcular şöyle yapıyor, Nurcular böyle yapıyor diye aslı astarı olmayan şeylerde yakıştırılıyor. Ve mübareğin yolunu bilen, niyetini bilip bu yolda yaptığı çalışmaları görmüş yaşamış insanlar çok ciddi üzülüyor, kırılıyor ve ağlıyor. Biz bu samimi insanları gördüğümüz için fazla sert olmamaya ve aynı zamanda bu insanların olaki görmedikleri bir noktaya dikkatlerini çekmek için biraz da yumuşatarak yazıyoruz. Yoksa senin yazdıklarından daha farklı daha sert olanları da yazarız. Bunu yaparken Allah'ın hükmünü de yadsımıyoruz, insanların muhabbetlerini de etkilemek istemiyoruz. Çünkü; gerçekten ucunun nerelere dayandığını görmeden, bilmeden ve konuşulan yazılanlara kulağını tıkayarak gidenler de var. ilerde en çok zararı da bu insanlar çekecek. Bu işi yapan planlayanlar zaten kaşarlı, efsunlu. Herhangi bir olumsuzlukta bunlar arkalarını dönüp gidecekler, zaten gitmeleri de başladı bile. Ama geride kalan benim insanım, benim müslüman kardeşim.

Ve bu samimi insanlar, Nuh'u da seviyor, Nur'u da...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
60
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Bir şeyin mahiyetini bilmeyen elbette uzak durmalı. Ya göbeğinde olup da bir çok konuya vakıf olan ne yapmalı. Merak etme, bazı şeyleri gördüğümüz için, yeri geldi o kadar hararetli yazılar yazdık zamanında.

Çok kırılan oldu, sırf samimiyeti ile sevgi ile bağlı arkadaşların bu konuda çok ciddi sıkıntılar duyduğunu biliyorum. Bu insanların sevgileri de şu anki "abi" "efendi" veya "hoca" diye tabir edilen kişilere değil, bilakis bu yolun rükunlarını izah edip koca bir külliyatı ortaya koyan mübarek Said-i Nursi (k.s.) hazretlerinedir. Yapılan yanlış işi o yüzden koca bir cemaate yükleyemeyyiz derken bu anlamda kullandım cümlemi.

Ama sende haklısın bir yerde, yapılan yanlış bir şeyin ha içinde ha dışında olmuşsun, sonuçta hepsi bir değerlendirilir. Aslında dialoğa karşı olan bizlerin haricinde, en başta bu samimi arkadaşların tepki koymaları gerekir. Koca bir cemaat itham altına alınıyor çünkü bu tür suçlamalar ile. Nurcular şöyle yapıyor, Nurcular böyle yapıyor diye aslı astarı olmayan şeylerde yakıştırılıyor. Ve mübareğin yolunu bilen, niyetini bilip bu yolda yaptığı çalışmaları görmüş yaşamış insanlar çok ciddi üzülüyor, kırılıyor ve ağlıyor. Biz bu samimi insanları gördüğümüz için fazla sert olmamaya ve aynı zamanda bu insanların olaki görmedikleri bir noktaya dikkatlerini çekmek için biraz da yumuşatarak yazıyoruz. Yoksa senin yazdıklarından daha farklı daha sert olanları da yazarız. Bunu yaparken Allah'ın hükmünü de yadsımıyoruz, insanların muhabbetlerini de etkilemek istemiyoruz. Çünkü; gerçekten ucunun nerelere dayandığını görmeden, bilmeden ve konuşulan yazılanlara kulağını tıkayarak gidenler de var. ilerde en çok zararı da bu insanlar çekecek. Bu işi yapan planlayanlar zaten kaşarlı, efsunlu. Herhangi bir olumsuzlukta bunlar arkalarını dönüp gidecekler, zaten gitmeleri de başladı bile. Ama geride kalan benim insanım, benim müslüman kardeşim.

Ve bu samimi insanlar, Nuh'u da seviyor, Nur'u da...



Sevgi deger Radikal;bilmezsin ama bazan cocuklarimiz cok aglar illaki bir bisiklet isterler veya tehlikeli oyuncaklar ve almayiz ama cok aglarlar,Neden cünki Onalr aglarlar ama alirsak biz aglar onlar yok olurlar degilmi?Iste bu is bu mihval üzeredir.Onlari kirdigimin farkindayim Insallah Din günü aglamazlar diyorum degilmi Bu dinin en siddetli karsi ciktigi Taguti sistemlerdirki biz onu kendilerine gösteriyoruz ister alirlar ama aglayarak ister red ederler ama Din günü Allahim korusun diyorum...
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Yazıya cevap vericektim o kadarda renklendirmiş kardeş, kendi fikrini doğru yada yanlış söylemiş, konu başlığı sebebi ile girdim neden tevbe etmem gerektiğini okucaktım ki muhterem banlanmış, banlanmış üyenine arkadından laf yetiştirmim diye susuyorum.
Ama şunu söyliyebilirim ki;
Günümüzde şeriatın manasını bilmeden lanet okuyan müslümanlar olduğu gibi,
kaderin manasını bilmeden ona senaryo anlamı isnad edip sonra inkar eden müslümanlar olduğu gibi
günümüzdede diyalog ne demek bilmeden mantığını anlamadan yalanlayan müslümanlar var. Şimdi her birine söylicek sözümüz var oda inkar ettiğiniz oluşumu bir araştırın meyvelerini inkar etmeyin, birde daha güzeli ile gelin. Elinde birşey yoksa ve gelmiş olanıda tekfir ediyorsan bu cahilliğin getirisidir. Karşı çıkan arkadaşların daha iyisi ile ortaya çıkıp ve o iş öyle olmaz böyle olur dedirtmeli... Onun dışında konuşmakdan daha öteye karı olmaz kimsenin...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
YERLİ DİYALOGCULARA ÇAĞRI
• Ey! Diyalogcular; bu haham ve papazlar yalan söylüyorlar. Bunlar kendi peygamberlerine bile yalan söylemiş, onları yalanlamış, hatta nice peygamberlerini katletmiş olan mel’un bir soydandırlar. Geri dönünün ve tövbe edin.
• Bunca yıldır ehli kitap sadece aldattı ve aldatmaya da devam ediyorlar. Haham ve papazları rezidanslarda sizlerle diyalog şarkıları söylerken, bombacıları da mazlum Müslümanlara bombardımanlarıyla adeta şarkı söylüyorlar. Dönün ve tövbe edin aksi halde mahkemeyi kübrâda, onların katliamlarına ortaklıktan yargılanabilirsiniz.
• Ehli kitabın da cennetlik olacaklarını fısıldayarak, hem onlara hem de müminlere büyük kötülük yaptınız. Çünkü onların muharref düşüncelerini “semavî dinler” “İbrahimî dinler” gibi ifadelerle meşrulaştırdınız. Siz böyle diyeceğinize Resûlullah (sav) ın yaptığı gibi onları islama davet etseniz enaz içlerinden bir kısmı iman edip kurtulabilirdi. Siz onların hidayet yolunu tıkadınız tövbe edin.
• Sizin bu girişimleriniz sonucu müminlerden niceleri ehli kitabın cennetlik olduğuna inanmaya başladılar. Bir kafirin cennetlik olduğuna inanmak kişiyi küfre götürüp ebedi cehennemlik yapacak kadar büyük bir cürümdür dolayısıyla tövbe edin.
• “Kelimeyi tevhidin sadece birinci bölümünü “lê ilêhe illellâh” kısmını söyleyip, ikinci kısmını “Muhammedun Resûlullah (sav)” söylemeyenlere rahmet ve merhamet nazarıyla bakılmalıdır.” Diyerek imanın iki rüknünün arasını ayırdınız tövbe edin.
• Ehli kitapla ilgili ayetlerin sert olduğunu, bu ayetlerin eski ehli kitap için olduğunu,bu günkiler için bu ayetlerin geçerli olmadığını söyleyerek Kur'an’a iftara attınız tövbe edin.
• Papaya mektubunuzda haddinizi aşarak tüm ümmeti temsil pozisyonuna girip ümmetin izzetini beş paralık ettiniz tövbe edin.
• “Ehli kitapla âmentüde birliğimiz” var diyerek misyonerlerin ekmeğine yağ sürdünüz. Bunun sonucu olarak kaç vatan evladının din değiştirdiği bilinmiyor. Bunların sayısı belki abartıldı, ancak siz bu batıl fikirleri semavi din diye lanse ederek bir mü'min in bile küfre girmesine sebep olmuşsanız bunun hesabını veremezsiniz bu sebeple dönünün ve tövbe edin.
• Bu milleti ucuz cennetle kandırıp şirke ve tuğyana karşı dik duruş yerine, eğilip bükülmesini onlara öğrettiniz tövbe edin.
• “Baş örtüsü teferruattır” “islam’ın temel meselerinden değildir” diyerek tesettür kalesinin yıkılmasına ön ayak oldunuz tövbe edin.
• Filistin vb yerlerde işgal edilen vatan, namus ve mukaddesatı uğruna cihad eden ümmetin yiğit evlatlarına terörist dediniz ve hala da dolaylı olarak demeye devam ediyorsunuz tövbe edin. O halde bizim kurtuluş savaşı kahramanı ecdadımız da teröristler mi?

Bu yazıyı buraya asan sevgideğer kardeşim metin mete, şu yukarıdaki maddelere muhalefet eden kişileri tevbe etmeye çağırmıştı. Her bir maddeyi tek tek ele alıp incelediğiniz zaman, eğer gerçekten bu maddeleri kabul ediyorsanız, bence de tevbe etmek gerekir.

"İşte O Allah'dır Rabbınız her şeyi yaradan, başka tanrı yok ancak O, o halde nasıl çevirilirsiniz?" ( Mu'min : 62 )

Gerçeği bildikten sonra, şaşırmak, doğru ile yanlışın arasını ayırmak için bizi ikaz eden bu ayete kayıtsız kalabileceğimiz elbette düşünülemez. En başta amentüde hiç bir ortak paydanızın olmadığı bir millet ile neyin dialoğunu yapmaya çalışıyorsunuz ?

Onların amentüsü "İsa; Rabb'ın oğludur" (Haşa!)
Onların amentüsü "Üzeyr Allah'ın oğludur" (Haşa!)


"Yehudîler «Uzeyr Allahın oğlu» dediler, Nesrânîler de «Mesîh Allâhın oğlu» dediler, bu onların ağızlariyle söyledikleri sözleri ki önceden küfredenlerin sözlerine benzetiyorlar. Allah kahredesiler nereden saptırılıyorlar?" ( Tevbe : 30 )

Ya bu ayet ?


Ayrıca; sizlerin bu diaolog konusunu Üstad (K.s.) hazretlerine ihale etmenizdeki mantığı algılayamıyorum. Mübareğin bahsettiği ehli kitap ile şu günümüz papasının temsil ettiği mantık ve anlayışı bir mi tutuyorsunuz ?

Biz, inanıyoruz ki, hakikat penceresinden gelen maneviyat doğrultusunda Üstad'ın (K.s.) haber verdiği inşaallah gerçekleşecektir. Çünkü mübarek Kur'an ışığında bu tesbitlere varmıştır ve inşaallah hak olarak gerçekleşecektir.

Ama, bu şekilde olmadığı veya hiç bir zaman bu şekilde olmayacağı da güneş gibi aşikardır.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Eminim Yukardaki maddeleri kimse kabul etmiyordur. O kadar cesur yoktur..

Sıkıntı şurada: Diyalog kelimesi, kelime olarak artık ideolojik bi hal aldı. Kılıçlar ve kalkanlar okumadan çekiliyor. :)

Diyalog çalışmalarında belli münazaralar yapılıp, İslam'dan değil de karşı taraftan taviz verdirilmesi, karşı tarafı çelişkiye düşürebilecek ilme sahip, vasıflı kişilerin olması, İslam'ı rezil, zelil (haşa) hale düşürmeden anlatması durumu iyidir. Bunun yapılmasındaki sebep: İslam'a saldıran zihinlerin, bir platformda çürütülmasi lazım geldiğindendir. Şimdi bu ortam olmuyor belki ama yinede izleyenler bu ayrımı yapabilirler. Mesela, eskiden bu şekilde bi münazara yapan ve bunu kitaplaştıran Rahmetullah El-Hindi' nin yaptığı gibi yapılabilir. İslam'dan taviz vermeden, Hıristiyanlış ve Yahudiliğin aslında ne olduğunu ve nasıl tahrif edildiğini ispat eden bir münazara...

Ama "Semavi dinler" gibi Hıristiyanlık ve Yahudiliği, İslam'la aynı kefeye koyan ifadeler olduğu zaman yapanı ve destekleyeni ancak vebale sokar. Ne kadar iyi niyetli olunursa olunsun.

DinlerArası Diyalog gibi bişey mümkün değildir. Ama yukarda yapılan ve herkesinde Diyalog tarifinde yaptığı gibi Dindarlar Arası Diyalog olabilir.
Önce kendi aramızda diyalog yapalım..

selametle..
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Mehmet kardeşim, Risale-i Nur'da geçen -yukarda alıntıladığım nüktede- dinler arası dialogun -veya sizin tabirinizle- dindarlar arası dialogun, benim tabirim ile ehl-i kitab arası dialogun hikmet ve gayesi alenidir, nezihtir.

Kim o gayenin dışına çıksa kendi dalaletidir. O dalalet hakiki ve murad edilen hikmet ve gayeye zarar vermez.
...

Dikkat edersen Risale'de ki metinden iki ana netice çıkıyor:
Birincisi Ehl-i Kitab'ı hususan Nasranileri teslis inancından kurtarmak ve insaflı olan kısmı ile (İslamın malı olan hürriyeti keşfetmiş Birinci Avrupa ile) teşrik-i mesai etmek
İkincisi, teslis inancının saçma olduğunu fark eden Nasranilere hakiki İseviliği yani İslamiyeti göstremek ve tanıtmaktır.

Evet, Nur cemaati, tüm Risale-i nur dairesindeki hak meşrebleri ile beraber sadece ve sadece bu eksende hareket ediyor. Başka cemaatlerin amaç ve gayesi Nur Cemaatine mal edilemez.

Nur Cemaatlerinin bu gayesine yardım etmeseniz de vurmayın. Zira, Sahib-i Asr Bediüzzaman Said Nursi İslamiyetin ancak hakiki İseviler ile ittihadı neticesi küfre karşı galip olabileceğini söylemiş. Onun üstüne laf söylemek için üstünde olmak icab eder.

Ha, siz Üstad'ın sözüne inanmadınız. Saçma da bulabilirsiniz. Ancak, hakikat şudur ki; Nur Cemaati Üstad'larının yolundadır, elbette sözleri onlar için hakikat kabul edilir. Demek biz İslamiyetin ancak Hakiki İsevilik ile ittihad ettiği vakit galib geleceğine inanıyoruz. Maddem Hakiki İseviler ile dialog halindeyiz. Demek maksadımız İslamın galibiyetidir.

Demek saygıyı hak ediyoruz.

Eğer deseniz, İslam öyle galip olmaz. Saygı duyarız. Ama deriz, bizim vazifemiz hakikat bildiğimizi kılınç yapıp mücadele etmektir. Zafer Allah'ındır. Allah bu dini münafıkla ihya edebiliyor, elbette Nurcular gibi İslam ve iman meftunları ve mücahidlerinin -hatalı bile olsa- işlerini boşa çevirmez. Hiç olmasa sevap alırlar.

Yüreğine Sağlık.Noktasına bile dokunmadan tasvip ve tasdike şayan yazın için...
Cenabı Hak Razı olsun.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
...

Dikkat edersen Risale'de ki metinden iki ana netice çıkıyor:

İkincisi, teslis inancının saçma olduğunu fark eden Nasranilere hakiki İseviliği yani İslamiyeti göstremek ve tanıtmaktır.


Bu ifadeyi bilenler/anlayanlar izah etsin lütfen.

"Nasranilere hakiki İseviliği yani İslamiyeti göstermek ve tanıtmaktır. "

Nasranilere hakiki İseviliği mi yoksa İslamiyeti mi gösterip, tanıtmak...

İsevilik Hz. İsa (as) nin dini, temelde Allah'ın hak dini İslam ancak ahkâmı farklı... İslamiyet ise son Peygamber Hz.Muhammed (sav) in dini, şu an ve kıyamete kadar geçerli olan ahkâma haiz din... İki şeriat arasında muhakkak farklar var.

Ve eğer hakiki İsevilikten kasıt bu günkü bilinen ahkâmı ile İslamiyet ise, aşağıda ne demek istemiş Saidi Nursi Hazretleri



Zira, Sahib-i Asr Bediüzzaman Said Nursi İslamiyetin ancak hakiki İseviler ile ittihadı neticesi küfre karşı galip olabileceğini söylemiş.

Yani Hz. İsa (as) ın zamanında ki ama ahkâmının artık bu gün geçerliliği kalmamış bir din ile birlik olmak mı İslam'ın küfre baskın olmasına yetebilecek?

İzah edermisiniz?..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Ben seni anlıyorum abi. Senin pencereninde diyalog'un sahibi görünenlerden farklı olduğunu biliyorum. Peki sen niye anlamıyorsun?
Hemen kılıcı çekmişsin :)
...

Mesela benim karşı olduğumu yazdığım şeye, "destek olmuyorsunuz bari engellemeyin" diyorsun ama sende "başkaları" diye işaret ettiğin kesimin yaptığına farklı düşünmene rağmen, destek oluyorsun farkında mısın?

Mesela ben örnek vermişim:
"Semavi dinler" gibi Hıristiyanlık ve Yahudiliği, İslam'la aynı kefeye koyan ifadeler olduğu zaman yapanı ve destekleyeni ancak vebale sokar. Ne kadar iyi niyetli olunursa olunsun.

İşte, bu eleştirime katılmıyorsan onu de, onu konuşalım. Belki bilmediğim yönler vardır.

Benim dediğim açık aslnda. Dinler arası diyalog demek, İslam dışında Hıristiyan ve Yahudileri de İslam gibi görebilmeyi getiriyor. Bu desteklenir mi? Tabiki eleştirilecek. Sen, "benim dediklerim bununla alakasız" diyorsan, o zaman zaten aynı düşünüyoruz. Diyalog kelimesine katılmıyorum demekle ayrılaşmış değiliz. İçeriğine bakalım. Sıkıntı yapılanlarda. Yoksa, Rahmetullah el-Hindi'yi (Kutsal Kitaba İlahi Çağrı) örnek vermişim. Bu yöntem tabiki makbul ve olması gerekendir. Dindarlar arası diyalog'da bu demek. Dinde diyalog olmaz ama dindarlarda olur. Dindarların ölçüsü dinleridir. Ne dini taviz var ne ezilme, rezil olma...

Ayrıca yukarda verdiğim örnek ve metin abinin astığı hangi madde Risaleye ters? Bunlardan herhangi birini savunabilir misin? İşte eleştirimiz buna. Yoksa benim Risaleye ne eleştirim olabilir..

Risalede geçen kısımdan senin çıkardığın 2 ana netice, "Ehli Kitap Cennetliktir" gibi bi ifadeye uygun mu? Değil. O zaman demek bizim eleştirimizde haksızlık yok, yanlışlık da yok. Tek sıkıntı 1-2 kelimenin arkasına gitmek ya da Nur cemaatinden olmamak ya da Nur cemaati demeleri önemli değil onlar gerçek nurcu değil cemaatinden olmak vs vs..
(Yanlış anlama)

selametle..
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Bu ifadeyi bilenler/anlayanlar izah etsin lütfen.

"Nasranilere hakiki İseviliği yani İslamiyeti göstermek ve tanıtmaktır. "

Nasranilere hakiki İseviliği mi yoksa İslamiyeti mi gösterip, tanıtmak...

İsevilik Hz. İsa (as) nin dini, temelde Allah'ın hak dini İslam ancak ahkâmı farklı... İslamiyet ise son Peygamber Hz.Muhammed (sav) in dini, şu an ve kıyamete kadar geçerli olan ahkâma haiz din... İki şeriat arasında muhakkak farklar var.

Ve eğer hakiki İsevilikten kasıt bu günkü bilinen ahkâmı ile İslamiyet ise, aşağıda ne demek istemiş Saidi Nursi Hazretleri


Yani Hz. İsa (as) ın zamanında ki ama ahkâmının artık bu gün geçerliliği kalmamış bir din ile birlik olmak mı İslam'ın küfre baskın olmasına yetebilecek?

İzah edermisiniz?..

Selamun Aleyküm Bekir Ağabey;Müdakikliğinize hayranım:)Noktası bile değişmeksizin takdire şayandır dedim ama nazarlarımıza sunduğunuz nokta bizi mahçubetti.İkazınız içinAllah razı olsun.

Meva, yazısının sizinde dikkat çektiğiniz kısmında Nasranilikten söz etmiş ama dikkatle okununca hakikaten bir nasraniye hakiki isevilik anlatılmaz, zira zaten nasrani addedilebilmek için evvela hakiki İseviliğe inanmak gerekir yoksa Teslis inancına bulaşmış bir kimse Nasrani olamaz zaten.Devamında da bu kimselere hakiki İsevilik değil sizin dediğiniz gibi İslam anlatılır.Zira malumun ilanı yapılmaz.

Dolayısıya bu düzeltmeden sonra, ittifakın karşı tarafı Nasraniler ile Teslis inancıyla kandırılmış Hristiyanlardır diyebiliriz.Bu kimselere İSLAM'ı anlatmak,İslam ile Hakiki İseviliğin Ortak hükümlerinde birleşmek ve İslamın Son ve Hak din olduğu hakikatinde amel ve fikir birliğine varmak diyaloğ'un amacıdır.
Bu esaslar dışındakiler zanna istinaden yazılmış ön yargılar yahut karalamalardır.Tekzibe dahi şayan değildir şahsen.Ama tabiki dileyen dilediği hakkında zanlar edinmek ve dilediğini itham ve iftira etmekte serbesttir.Şahit olarak omuzlarda oturan Melekler kafidir.

Dikkatiniz ve izah talebiniz için Allah Razı olsun Abi.
Allaha emanet olunuz.

 

Turac_80

New member
Katılım
15 Ara 2009
Mesajlar
172
Tepkime puanı
73
Puanları
0
Bu sözleri duyunca insan bu,düşünüyor bu adam kim:

1- Camilerde, kendi sohbet ortamlarında insanların dini duygularını istismar ederek, sürekli ağlayarak -sızlayarak etrafına taraftar toplayan ve bu taraftar topluluğundan elde ettiği paralarla şu an dünyanın sayılı zenginleri arasında yer alan bir şahıs


2- Yıllardan beri Amerika'da CIA koruması altında yaşayan bir şahıs,


3- Amerika'daki evinde Amerikan bayrağı dalgalandıran bir şahıs,


4- Türkiye'ye dönmesinde herhangi bir hukuki engel olmamasına rağmen Amerika'da yaşamayı tercih eden bir şahıs


5- Kendisini koruyan Amerika, Irak'ta ve dünyanın birçok bölgesinde Müslüman kanı dökerken Amerika'ya karşı bir yorum yapmayan bir şahıs


6- Amerika'nın "ılımlı İslam" yaratma projesine hizmet etmek amacıyla "dinlerarası diyalog" safsatası ile Papa ile sarmaş dolaş görüşen bir şahıs,


7- Üniversite çağındaki çocukları ailelerinin maddi imkânsızlıklarından faydalanarak neredeyse bir beyin yıkama operasyonu ile kendisine bağlayan bir şahıs,


Yukarıdaki maddeleri daha arttırmak mümkün. Ancak, zaten bu sahsin(Fikir yapisini ve savundugu risaleleride) ne olduğunu kendi cemaatine kattığı mensupları dışında bilmeyen kalmadı.Haydi hayirlisi Diyalogcular basarmak üzere ülke bölünmesini....

 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Selamun Aleyküm Bekir Ağabey;Müdakikliğinize hayranım:)Noktası bile değişmeksizin takdire şayandır dedim ama nazarlarımıza sunduğunuz nokta bizi mahçubetti.İkazınız içinAllah razı olsun.

Meva, yazısının sizinde dikkat çektiğiniz kısmında Nasranilikten söz etmiş ama dikkatle okununca hakikaten bir nasraniye hakiki isevilik anlatılmaz, zira zaten nasrani addedilebilmek için evvela hakiki İseviliğe inanmak gerekir yoksa Teslis inancına bulaşmış bir kimse Nasrani olamaz zaten.Devamında da bu kimselere hakiki İsevilik değil sizin dediğiniz gibi İslam anlatılır.Zira malumun ilanı yapılmaz.

Dolayısıya bu düzeltmeden sonra, ittifakın karşı tarafı Nasraniler ile Teslis inancıyla kandırılmış Hristiyanlardır diyebiliriz.Bu kimselere İSLAM'ı anlatmak,İslam ile Hakiki İseviliğin Ortak hükümlerinde birleşmek ve İslamın Son ve Hak din olduğu hakikatinde amel ve fikir birliğine varmak diyaloğ'un amacıdır.
Bu esaslar dışındakiler zanna istinaden yazılmış ön yargılar yahut karalamalardır.Tekzibe dahi şayan değildir şahsen.Ama tabiki dileyen dilediği hakkında zanlar edinmek ve dilediğini itham ve iftira etmekte serbesttir.Şahit olarak omuzlarda oturan Melekler kafidir.

Dikkatiniz ve izah talebiniz için Allah Razı olsun Abi.
Allaha emanet olunuz.


Allah senden de razı olsun sevgili İbrahim. Bu türlü nüanslar bu konuda ki ittifaksızlığın ana sebebi olabiliyor, dikkat etmek lazım...
 
Üst Alt