Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Diyalogcular Tövbe Edin!!!

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Zaten bu tarz bir taviz diyalog icerisinde yoktur. Bunun hükmü bellidir caiz degildir. Yapanda varsa bu diyalogun günahi degil yapanin günahidir diye düsünüyorum
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Zaten bu tarz bir taviz diyalog icerisinde yoktur. Bunun hükmü bellidir caiz degildir. Yapanda varsa bu diyalogun günahi degil yapanin günahidir diye düsünüyorum


Sevgili Kerim, diyaloğun içinde yok diyorsun ama diyalog süreci/muamelatları bu ve benzeri manzaralar çıkarmakta ortaya.
Hani, yazında bahsettiğin Avrupa hayatının içinde seni kafirlere karşı mahçup düşüren Müslümanların halleri varya, nasıl sen bu hallerle İslam adına mahçup oluyorsun, bizde diyalog adına oluşan bu hallerden İslam adına mahçup oluyoruz. Arada bir fark var. Seni mahçup edenler avam insanlar, bizi mahçup edenelr alim insanlar...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Sevgili Kerim, diyaloğun içinde yok diyorsun ama diyalog süreci/muamelatları bu ve benzeri manzaralar çıkarmakta ortaya.
Hani, yazında bahsettiğin Avrupa hayatının içinde seni kafirlere karşı mahçup düşüren Müslümanların halleri varya, nasıl sen bu hallerle İslam adına mahçup oluyorsun, bizde diyalog adına oluşan bu hallerden İslam adına mahçup oluyoruz. Arada bir fark var. Seni mahçup edenler avam insanlar, bizi mahçup edenelr alim insanlar...

Bu diyalog süreclerinde örnegin Zaman gazetesinin diyalogdan dügüne diye bir baslik atmasi ki aslinda dogrudan alakasiz bir mevzu. Cola reklamlarina yer vermesi v.s. v.s.

Bu sorulari bende soruyorum. Elestirmek herkesin hakki. Hatasiz olan Allah c.c.

Eger diyalog müslümanlara zarar verecek ise ve bizim düsündügümüz gibi hayirli bir is degilse Allah yerle bir etsin insaallah
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Sunu söyleyebilirim ki radikal abi, Luther King in incil cevirilerini artik tamamen dogrulamiyorlar. Bu tartisma noktalarinda hep bir dügüm oluyor. Cünkü eski hristiyanlikta yani tahrif edilmis incilin ilk cevirileri dil olarak eski almanca yi kullaniyordu. Bu dillerde Luther king ilk cevirilerinde TANRILAR olarak not gecmis. Birden cok TANRI ya inanc oldugu besbelli. Bu günümüz almancasina uyarlanirken en son cogulluktan cikip TANRI olarak kitaplara basilmis. Bunun hakkinda bir cok gülüsmeye sahit oldum. Dinlerarasi diyalog sempozyumu degil burasi üniversite ve dersimiz dil.

Sevgili alptraum, bir çok yazdığın konular yerinde bir tesbit, zaten bu yönüne bir itirazımız yok, hiç bir zaman da olmadı. Yurtdışında yaşayan müslümanlar, İslamı yaşayamadıkları için zamanla derformizasyon yaşıyor. Buna biraz da rahat ve serbest yaşam önayak oluyor. Dolayısı ile yaşayamadığı İslam'dan zamanla kopuyor ve İslam'ın belirgin olan özelliklerini zamanla kaybediyor ve duyarsız, umarsız bir hale giriyor. Genelleme yapmak belki haksızlık olur ama çoğunluk böyle. Böyle bir insanın İslam'ın temel kaidelerinin bozulup bozulmaması yönünde herhangi bir tepkisi olmayacağını hepimiz çok rahat biliriz.

Nur cemaati bu yönde etkin bir hizmet veriyor. Biliyoruz, duyuyoruz ve zaman zaman görüyoruz. Bunlar takdire şayan tebrik gerektiren bölümler. Kendi Dininin insanına sahip çıkıyor, bilinç düzeyini ve yaşantı kriterlerini tekrar özüne çekmeye çalışıyor. Her zaman söylediğimi yine tekrar ediyorum, bu yönde hizmet edenlerin ayak tozları bizim başımızı şereflendirir. Abartmıyorum, içimdekini yazıyorum.

Bizim sözümüz, bu noktadan sonra başlıyor. Kendi Dininin insanı bırakıp da hristiyan yada yahudi yada budist bir insan ile dialog kurma çalışmalarının felsefesinde, anlamında yatan konularda başlıyor. Bu bölüm bay fethullah'ın cemaati ile ilgili bir bölüm. Nur cemaati ile asla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum. Çünkü, bay fethullah Risale-i Nur'un özünden uzaklaşmıştır, dolayısı ile Kur'an'dan ve sünnetten uzaklaşmıştır. Kur'an ayetleri ile sabit konulara teferruat deme hadsizliğinde bulunmuştur. Sünneti ve hadisleri bir kenara atıp yok sayarak muhatabı olan kafirlere haketmediği tazimlerde bulunmuştur. Ayetler ile haram olduğu sabitleşmiş faizi helal gibi göstermeye çalışmış, bu yönde banka kurulmasını ve bu bankanın müslümanlarca desteklenmesini tavsiye eden sözleri ile Allah'a (celle celaluhu) savaş açmıştır. Sözümona sohbete gelen insanlara himmet adı altında yaptığı hizmetlerin ücretini fazla fazla tahsil etmiştir. Oysa ayetlerde "sizden hiç bir ücret talep etmeyenlere uyun" buyruğu geçmektedir. Bu kişi gerek şahsını ve gerekse de etrafındaki belli bir zümreyi bu yönde aktif bir şekilde çalıştırarak gerçek yaşanır İslam'ı çok farklı boyutlara getirmiştir.

Yukarıda sözünü ettiğim ithamları medya organlarınca yazılı ve görsel olarak her fırsatta okuyoruz ve seyrediyoruz. Bu bahsi edilen konularda bir tek tekzip gelmediği gibi, uygulamada değişen bir şey olmadığını görünce, ve bazı konulara da bizzat şahit olunca ve bütün bunlardan sonra bay fethullah'ın "dinler arası dialog" çalışmalarını görünce, nereye kime nasıl hizmet ettiğini elbette anlıyoruz.

Bir de farklı bir yönü daha yazayım bu vesile ile. Bu bay fethullah'ın bu yaptıklarına bakarak bu işi Nur Cemaatine havale etmeye çalışan insanları da görünce işte biz bu noktada gerçekten üzülüyoruz. Çünkü; Said-i Nursi (k.s.)'nin asla böyle bir şeye yaşantısında yer vermediğini, hatta bu küfr hareketlerin tam karşısında durmasının, yaşamsal bir gereklilik olarak gördüğünü biliyoruz.

Biz (şahsım olarak) ne Risale-i Nur'un ne de üstad Bediüzzaman Said-i Nursi'nin muhalifiyiz. Eğer olabilirsek, gücümüz yetebilirse ancak ve ancak hadimi olabiliriz. Bundan da azami şeref duyarız. Burası da has niyetimizdir.

Zaten bu tarz bir taviz diyalog icerisinde yoktur. Bunun hükmü bellidir caiz degildir. Yapanda varsa bu diyalogun günahi degil yapanin günahidir diye düsünüyorum

İşte bu sözüne karşıyım ben. Çünkü, dialog konularında maalesef bu karşısında olduğumuz konular dillendiriliyor. Ve bunları ısrarla gündemde tutan kişiler hem kendileri günaha girdikleri gibi hemde bizleri günaha sokuyorlar.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bazı insanlar gerçeği göremez fanatik tarafgirliğinden kurtulmadığı sürece, ne söyleneni anlar ne yazılanı okur. Tek yapacağı habbeyi kubbe yapmakla itham eder insanları. Dialoğa karşı olmayı kafire hizmet olarak algılar. Vantrologlar gibi karınlarından konuşurlar. Gerçeği haykırın dersin, bu seferde işine gelen bölümü ele alıp, büyük bölümünü arkaya atar görmezden gelirler. Acaba cinayetin ne olduğu konusunda fikir sahibimidirler ? Asla!

İslam'ı kötü olarak tanıtanları görmezler, hakk olanı yazanı kafire hizmet etmek ile bir tutarlar.

Bank asya gibi göz önünde duran bir gerçeğe "bariz iftira" diye bakanlar, tesettür gibi ayet ile sabit bir harama, "kafire tazimde bulunmak sureti ile Allah'ın gazabını celbedeceğini" belirten hadislere, etrafında toplanan insanların paralarını cebri ve manevi bir uygulama ile alınmasına gözünü yuman, başını devekuşu gibi toprağa gömenlere, Filistin'de kafire ve zulmüne başkaldırmış, meşru vatan müdafası yapmaya çalışan mücahidlere terörist diyenleri halen Nur cemaati olarak görüyormuyum ? Elbette Hayır!

Bunları Nur cemaatinin birer salik'i olarak görme yönündeki çabam sanırım en büyük cinayet olacaktır kendi nefsim adına. Allah'ım korusun inşaallah.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Kur'an ayetleri ile sabit konulara teferruat deme hadsizliğinde bulunmuştur.

Bunda ispat isterim. Cünkü yanildigini düsünüyorum radikal abi.

Birde dinlerarasi diyalog sempozyumlari her zaman yapilan bir etkinlik degildir. Senede 1 kez ya da iki kez bir ülkede yapilir. Onun disinda Türkleri tanitan müslümanlari tanitan organizasyonlarla hareket eder bu isin basindakiler.

Bilindigi gibide kararlar tek basina verilmez cemaatlerde. Istisareler ile verilir. Bu istisarelerde olacak kisilerdeki aranan özellikler ise ilmen belli bir seviyede olmasidir. Bu istisarelerde alinan kararlara göre hareket edilir.

Ayrica dinlerarasi diyalog sempozyumlarinda bulunan abilerin cogu bana göre üstün zekali kisilerdir. Bir kaciyla muhatap olma sansina erismistim. Kuran i ezbere bilen ve su andaki incil, tevratida ezbere bilen bu kitaplar arasinda mukayese edebilecek tarih bilgisine tam anlamiyla sahip ve bir haftalik beraberligimizde pek uyuduguna sahit olamadigim insanlardandir. Agizlarinda Allah lafzi ve peygamber askiyla yanan ve günün belki 24 saatinde sadece 2 ya da 3 saat uyuyabilen ve dinamik bu insanlarin karsisina gecip ben gibi cahil bir insanin günde en az 8 saat uyuyarak belli saati internet basinda gecen hizmetten uzak olan ben bu insanlari sorgulayamam. Ilmimde yetmez gücümde yetmez. Fakat her zaman sunu da diyorum. Sizlerin gücü yeter ve bu insanlara ulasmak cok ama cok zor degil. Emin olun cok rahat ulasirsiniz.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Sevgili kardeşim, tesettür ayet ile sabittir, farzdır. Bu tesettüre de bay fethullah'ın füruat dediğini yazmayan kalmadı. Siz mi okumadınız, ben mi hayal görüyorum. Bundan başka nasıl bir ispat olabilir, bilemiyorum.

Allah'ın hükmüne her kim olursa olsun teferruat diyemez. Bay fethullah da bu sözüme muhataptır.

Sempozyumlarda konuşmacı olarak koşturan insanları bende biliyorum. Hatta bırak sempozyumları, konuşmacı olanların dışında o salonun teşrifatı ile ilgilenen Nur cemaati talebelerinin de sırf hizmet aşkı ile çalıştıklarını da biliyorum.

Çevremde o kadar çok risale öğrencisi var ki, ulaşmak için herhangi bir çaba göstermeme gerek bile yok, senin dediğin gibi çok kolay. Ve bana risaleler ile ilgili olarak sohbete gelen o kadar çok sevgilim var ki, görsen kıskanırsın. Çünkü gerçekten çok samimi ve güzel insanlar. Ben bu insanların gerçek niyetlerini gördüğüm için onları gerçekten seviyorum. Ama bu insanların şuan uygulanan dialog ile yakından uzaktan hiç bir alakası yok.

Bunu anlatmak istiyorum.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Sevgili kardeşim, tesettür ayet ile sabittir, farzdır. Bu tesettüre de bay fethullah'ın füruat dediğini yazmayan kalmadı. Siz mi okumadınız, ben mi hayal görüyorum. Bundan başka nasıl bir ispat olabilir, bilemiyorum.

Allah'ın hükmüne her kim olursa olsun teferruat diyemez. Bay fethullah da bu sözüme muhataptır.

Sempozyumlarda konuşmacı olarak koşturan insanları bende biliyorum. Hatta bırak sempozyumları, konuşmacı olanların dışında o salonun teşrifatı ile ilgilenen Nur cemaati talebelerinin de sırf hizmet aşkı ile çalıştıklarını da biliyorum.

Çevremde o kadar çok risale öğrencisi var ki, ulaşmak için herhangi bir çaba göstermeme gerek bile yok, senin dediğin gibi çok kolay. Ve bana risaleler ile ilgili olarak sohbete gelen o kadar çok sevgilim var ki, görsen kıskanırsın. Çünkü gerçekten çok samimi ve güzel insanlar. Ben bu insanların gerçek niyetlerini gördüğüm için onları gerçekten seviyorum. Ama bu insanların şuan uygulanan dialog ile yakından uzaktan hiç bir alakası yok.

Bunu anlatmak istiyorum.

Evet forum icerisinde de muhabbeti olmustu o yüzden forum icerisinden konunun ilgili yerinden kopyaliyorum

Bu mesele; füruatı yanlış anlayanların tarz-ı telakkileridir. Dini meseleler toplum arasındaki yanlış anlaşılan tabirlerle değil; islamiyetteki ıstılah ve literatüre göre izah ve tarif edilir.
Yani basörtü esastır. ama iman hakikatlerine göre ve İslamın şartlarına göre esasattan ziyade füruattır. Yani başörtü takmayanlar, günahkar olsa da imansız olmaz.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
O kadar diyalog sempozyumuna katildim sizin anlattiklarinizin zerresini göremedim. Bakin bir zamanlar MEtin Mete haniminin konusmaci olarak katildigini söylemisti ki bende üstelemedim ama bilirsiniz ki yer yerde konusmacilar farkeder ve herkes konusmaci olamaz. Belki Metin abi karistirmis ta olabilir ama neyse. Ben normal olarak ziyaretci olarak girdim ve tüm muhabbetleri sorulari konusmalari dinledim ama halen onca muhabbetin sonrasinda birsey göremedigim icin ne yazikki fikrinize katilamiyorum. Sizin fikirleriniz görerek mi olustu bilmiyorum ama sayet böyleyse Allah icin bana da söyleyin gideyim o sempozyuma katilayim yanlis olani göreyim ya da diyalog calismalarinda yanlis yapan yerleri söyleyin gideyim oraya da katilayim. Elle tutulur gözle görülür bir örnek verirseniz sevinirim. Yoksa bu isin politikasini anlatirsaniz Türkiye de de cok spesifik kehanetler ortaya atiliyor. Türkiyede de yasanmaz o zaman. O zaman biz dünyada yasayamayiz eger buysa tabiki.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Son olarak beni gözü kapali cemaati savunan bir insan olarak görmeyin. Kaldiki ben gibi bilgisiz bir insanin surdaki bir kac satirida sadece bildiklerini söylemek bilmediklerini ögrenmek icindir. Ben Allah icin mücadele eden her cemaatin her bireyin yanindayim insaallah.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
bay fethullah' Alıntı:
Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arzetmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim, Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.” (M.Fethullah Gülen, 28 Ocak Hürriyet gazetesi,30 Ocak sabah gazetesi)

Temel mesele ? İslamın beş şartı mı sadece ? Bay fethullah bunu söylerken tesettürün kesin olarak bildirilen bir emr olduğunu ve imani bir konu olduğunu bilmiyor mu ? Elbette biliyor. Yoksa aşağıya alıntıladığımız bu ayetden haberi yok mu ? Bunu duyan kişi bunun ile amel etmeye kalkarsa (ki medyada başı açık bir halde üstelik cuma namazına duranları da gördük) ne olacak o zaman İslam’ın hudutları ?


“Resulüm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)

Bu ayette tesettürün kesin olarak uyulması gereken bir emir ve iman meselesi olduğu muhakkaktır. Bu konunun tartışılması dahi abesle iştigaldir. Allah’u Teala’ya (celle celaluhu) muhalefet etmektir. Oysa; Allah’ın (celle celaluhu) emr ve yasakları asla ve kat’a tartışılamaz.

Kur’an’da emr ve yasakların hükümleri belirlenmiş ve yasaklar ile sınırlar çizilmiştir. Kim bu emr ve yasakları red ederse, hafife alırsa sadece kendi nefsine yazık etmiş olur, hüsrana garkolur.

Emr ve yasaklara tam riayet edemeyebiliriz, bu imanımızın gevşek olmasından kaynaklanabilir. hak ettiğimiz günahı Allah’ın (celle celaluhu) vereceği ceza ile çekeriz. Fakat, böyle bir emr yok bu iman meselesi değil, hatta imani konularda önem arzetmez bilakis teferruattır dersek, işte o zaman gerçekten yanarız.

“Bu hükümler Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” (Talâk: 1)
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bu ülkede;

1 - Gerçek Risale-i Nur cemaati vardır, ki başlarında Sungur abi gibi ve hele hele Bekir Berk gibi çok değerli ve önemli gerçek dava adamı şahsiyetler vardı. Allah (celle celaluhu) hepsinden razı olsun. Hizmetlerini izzeti dergahında kabul buyursun.

2 - Fethullah Gülen cemaati vardır, Nur talebesi olarak lanse edilir ve öyle tanınırlar, ki; bu kardeşinize göre 1996 yılından itibaren bu cemaat önderinin Risale-i Nur cemaati ile alakası kalmamıştır. Güncel medyada haklı olarak "Fethullahçılar" olarak anılmaya başladılar. Günümüzde dialog konuları bu zümre tarafından fiili olarak yürütülmeye çalışılmakta, insanlara bu yönden yaklaşmaktadırlar.

Yani bize göre; Nur cemaati farklı, fethullahçılar farklı cemaatlerdir.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Temel mesele ? İslamın beş şartı mı sadece ? Bay fethullah bunu söylerken tesettürün kesin olarak bildirilen bir emr olduğunu ve imani bir konu olduğunu bilmiyor mu ? Elbette biliyor. Yoksa aşağıya alıntıladığımız bu ayetden haberi yok mu ? Bunu duyan kişi bunun ile amel etmeye kalkarsa (ki medyada başı açık bir halde üstelik cuma namazına duranları da gördük) ne olacak o zaman İslam’ın hudutları ?


“Resulüm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)

Bu ayette tesettürün kesin olarak uyulması gereken bir emir ve iman meselesi olduğu muhakkaktır. Bu konunun tartışılması dahi abesle iştigaldir. Allah’u Teala’ya (celle celaluhu) muhalefet etmektir. Oysa; Allah’ın (celle celaluhu) emr ve yasakları asla ve kat’a tartışılamaz.

Kur’an’da emr ve yasakların hükümleri belirlenmiş ve yasaklar ile sınırlar çizilmiştir. Kim bu emr ve yasakları red ederse, hafife alırsa sadece kendi nefsine yazık etmiş olur, hüsrana garkolur.

Emr ve yasaklara tam riayet edemeyebiliriz, bu imanımızın gevşek olmasından kaynaklanabilir. hak ettiğimiz günahı Allah’ın (celle celaluhu) vereceği ceza ile çekeriz. Fakat, böyle bir emr yok bu iman meselesi değil, hatta imani konularda önem arzetmez bilakis teferruattır dersek, işte o zaman gerçekten yanarız.

“Bu hükümler Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” (Talâk: 1)



Hürriyet gazetesiyle yaptigi röportaj da gazetecinin yanlis yazdigi ortaya cikmisti. Teferruat degil furuat di mevzu. Furuatinda istilahtaki anlamina bakarak konuda bir yanlis gözükmüyor. Ya da ben anlayamiyorum
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Bu ülkede;

1 - Gerçek Risale-i Nur cemaati vardır, ki başlarında Sungur abi gibi ve hele hele Bekir Berk gibi çok değerli ve önemli gerçek dava adamı şahsiyetler vardı. Allah (celle celaluhu) hepsinden razı olsun. Hizmetlerini izzeti dergahında kabul buyursun.

2 - Fethullah Gülen cemaati vardır, Nur talebesi olarak lanse edilir ve öyle tanınırlar, ki; bu kardeşinize göre 1996 yılından itibaren bu cemaat önderinin Risale-i Nur cemaati ile alakası kalmamıştır. Güncel medyada haklı olarak "Fethullahçılar" olarak anılmaya başladılar. Günümüzde dialog konuları bu zümre tarafından fiili olarak yürütülmeye çalışılmakta, insanlara bu yönden yaklaşmaktadırlar.

Yani bize göre; Nur cemaati farklı, fethullahçılar farklı cemaatlerdir.

Sungur abinin ve Bekir Berk abinin Fethullah hoca hakkindaki yazilarini okudunuz mu?
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Bir misal vereyim: Senin bir abin var. Bana zulm ediyor. Acımasız bir gaddar. Hatta sana dahi zulm ediyor. (Gerçek abinin tenzih ederim) Benim sen ile bir dialogum var. Sevişiyoruz. Senden rica ettim: ya abini teskin et veyahut, onun zulümüne karşı bana yardım et. Zira, ayrı ayır abine karşı -madden- gücümüz yok. Yoksa abin zalim diye sana düşman olayım mı istiyorsun?


Mümtehine suresi 8. ayet bir ruhsat vermiş. Benimle din adına savaşmayan ve zulm etmeyene iyilik yapmam ve adil davranmam caizdir.


Her diyaloğa girdiğinizle sevişmiyorsunuz değil mi? Gerçi size kalmış, ister seversiniz ister sevmezsiniz. Ama müminler kafirleri sevmezler. Mesele bu değil.

Ortada rica etme meselesi var. Diyaloğa girdiği kişiden rica ediyor; Ya abini teskin et, veya onun zulmüne karşı bana yardım et.

Şöyle düşündüğümüz zaman inşallah misalden yanlış bir şey anlamış olmayız; İki avrupa ayrımı yapılsa da yardım istenen ehli küfürdür. Eğer diyaloğa girip yardım istenen kardeş, abisine söz geçirebiliyorsa demek ki onlar arasında da bir diyalog var. O halde nasıl olurda ondan rica edilerek yardım istenir? İzzet ve şerefi bir kenarda bırakarak onlardan rica etmek, yardım istemek.. Allah rasülünün yahudilerden müşriklere karşı yardım istediği itiraz olarak gelmez inşallah. Zira dönek bir millet olan yahudilerin orada da döneklik yaptığı malumdur. Orada müşriklere karşı yahudilerden, burada hrsitiyanlara karşı hristiyanlardan yardım isteniyor.

Halbuki Allah kafire karşı kimden yardım isteyeceğimizi belirtmiş. Ente mevlana FENSURNA alal kavmil KAFİRİN. Kafirlere karşı Allahtan yardım istememiz gerekirken, kafirlere karşı ikinci kafirden yardım istemek.

Yine mümtehine 8. ayette din adına savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayanlara iyilik etmenin caiz olduğunu belirtmiş. Yoksa ehli küfürden yardım istemeye cevaz verilmiyor.
Avrupanın bizim topraklarımıza sahib olmak istememesi, bizi yurdumuzdan çıkarmak istememesi meçhul ya.. hadi neyse..

Nasıl bir itiraz ile karşılaşacağımı kestirebiliyorum. Çünkü ben misallari hep yanlış anlıyorum. Misalleri eleştirince de Kurani bir metod olup bunu yermenin yanlış olduğu tavsiyesiyle karşı karşıya kalıyorum.


 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Mümtehine suresi 8. ayet bir ruhsat vermiş. Benimle din adına savaşmayan ve zulm etmeyene iyilik yapmam ve adil davranmam caizdir. .

Konu ile alakası yok. Sadece ayete verilen manalara biraz daha dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Zulmetmeyene adil davranmam caizdir demişsiniz. Ayeti kerimede zulm kelimesi geçmiyor. Yazınızdan sanki Zulmedene adaletli davranmasam da olurmuş gibi bir anlam çıkıyor. Zulmedene adaletli davranmazsak o zaman zalim biz olmuş oluruz. Kişi zulm etsede, zulmetmesede adaletli davranılması Allahın emridir.

Tekrar belirtmek istiyorum; amacım hata aramak ve bulmak değil, Hakkı aramak ve bulmak.. Yaptığım bütün itirazlar bunun içindir.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Sungur abinin ve Bekir Berk abinin Fethullah hoca hakkindaki yazilarini okudunuz mu?

bu kardeşinize göre 1996 yılından itibaren bu cemaat önderinin Risale-i Nur cemaati ile alakası kalmamıştır.

Umarım, yazılar 1996 dan önce yazılmamıştır.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Mehmetim sen ve biz zaten dünyadaki zulümlere gözümüzü kapatıyoruz. Ne yani "kahrolsun İsrail" demek mücadelemi oldu. Fiilen ne yapıyorsun, yapıyoruz.

Bu noktada evham ile hareket ettiğin aşikardır.
Bir misal vereyim: Senin bir abin var. Bana zulm ediyor. Acımasız bir gaddar. Hatta sana dahi zulm ediyor. (Gerçek abinin tenzih ederim) Benim sen ile bir dialogum var. Sevişiyoruz. Senden rica ettim: ya abini teskin et veyahut, onun zulümüne karşı bana yardım et. Zira, ayrı ayır abine karşı -madden- gücümüz yok. Yoksa abin zalim diye sana düşman olayım mı istiyorsun?

İşte dialogçuların böyle bir çaba içinde olmadıklarını ne bildin? İşte son İsviçre meselesinde iki Avrupa olduğu bariz oldu. O yasağa Müslümanlar kadar tepki gösteren Hristiyanlar ve yandaş olan Hristiyanlar ortada. Demek iki Avrupa var.

Mümtehine suresi 8. ayet bir ruhsat vermiş. Benimle din adına savaşmayan ve zulm etmeyene iyilik yapmam ve adil davranmam caizdir.

Hem kimse hal-i hazırdaki hristiyanı cennete göndermiş değildir. Hatta cennete göndermiş değildir. Tek bir Allah'a inanan , ahiret gününe iman edip hayırlı işler yapanın ve hatta Peygamberimizi red etmeyenin mahzun olmayacağını Kur'an söylemişse ve biz de bunu zikretmişsek niye dalalet olsun? Hakkı söyleemek ne zamandan beri taviz oldu?

Bizim ile din adına savaşmayanlara iyilik dahi caiz iken dialog içinde olmak da caizdir. Savaşanlara karşı savaşlarından vazgeçirmeye çalışmak ve-veyahut sıcak savaş dışında asra uygun olarak kalem ile mücadele etmek neresi kötüdür?

Abi, aslında açık yazdığımı sanıyorum. Bir anlaşılamama mı var? Benim yazımla bunların pek alakası yok. Ayrıca, Diyalog eğer bu ise, hepten uzak durmak lazım. Çünkü Diyalog yardım istemek değil, iyilik etmek senin tarifinle. Yardım mı istiyoruz? Biz içimizde bölünmüşken daha da bölünelim diye mi? Sana karşılıksız yardımı sadece ben yaparım. Yani müslüman yapar. O zaman ilk iş müslümanlarla birleşmek. Eğer mesele zalim Avrupa'ya karşı durmaksa.. Ha, yok mesele onlara dini tebliğ ise, yardım isteme de nerden çıktı?

Önceki yazımda, Birde senin üstünde durduğun şekil var. Daha doğrusu "Diyalog aslında Risale'de böyle" dediğin şekil. diye başladığım paragraf seni tarif ediyor. Üstteki eleştirilerim sana değildi. Hem sana olsa bile haksız değil.

İsrail ya da ABD'yi eleştirmek "Kahrolsun İsrail" denmesini beklemek değil. Bu kadar basit düşünmediğimi sanıyorum. İşi siyasete sokmak istemiyorum ama mevcut iktidar ile cemaatin ilişkisi ortada. Mevcut iktidarın da ABD ve İsrail Politikası ortada. ABD'ye IRAK için verilen destekler, son yıla kadar Türkiye'de yapılan tatbikatlara katılan İsrail ve yıllardır İsraile ödenen silah vs paraları... Tüm bunlara tepki vermek gerekir. İşte bu tepkiyi Diyalog diyen kesimde sen gördün mü? (ben varım deme, iktidarla bir olanlar için diyorum) Ben bu politikayı ne destekliyorum ne de susuyorum. Ama benim sesimin cılızlığı haksız ve yanlışta olduğumu göstermiyor. Ve lakin, bu mevcutların hem sustuğunu hem desteklediğini gösteriyor. Eleştirim buna ve haksız da değil..

Tek bir Allah'a inanan , ahiret gününe iman edip hayırlı işler yapanın ve hatta Peygamberimizi red etmeyenin mahzun olmayacağını Kur'an söylemişse ve biz de bunu zikretmişsek niye dalalet olsun? Hakkı söyleemek ne zamandan beri taviz oldu?

Bizim ile din adına savaşmayanlara iyilik dahi caiz iken dialog içinde olmak da caizdir. Savaşanlara karşı savaşlarından vazgeçirmeye çalışmak ve-veyahut sıcak savaş dışında asra uygun olarak kalem ile mücadele etmek neresi kötüdür?

Bu kısmı üzerime almıyorum. Çünkü bunlara bi eleştirim olmadı.

selametle..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
İşte bu kısım evham ile hareket ettiğine delildir.

Bak kardeşim, dialogun din boyutu -Nur Cemaatince- bir kurum değil süreçtir. Kitlesel bir hareket değil, bireyseldir. Kişilerin hatasından Risalelerin izah ettiği dialog beridir. Dünyaya bakan boyutu elbette kurumsaldır.

İşte Mehmetim Nurcuların ölçüsünü Risaleden bir kısım ilave ederek beyan ediyorum: Çendan rüyadır, ama ölçümüz bu rüyadaki haldir.

..........

Abi yazımı bölmüşsün. Bu yüzden eleştirini yine almıyorum üstüme. Evhamla bi hareketim yok. Bir önceki yazımda örneği verdim. Bu konuda kim hassas kim değil ortada.

Bizim eleştirdiğimiz Diyalog tarzında sence bireysellik kaldı mı? SİYASET oldu, siyaset. Süreç devlet politikası yapılmak bile istendi. Ama bir şeye dikkat et: Eleştirdiğimiz diyalog tarzı, senin savunduğun tarzın dışında.. Gerçi "yardım" örneğini çıkmak lazım. O neydi öyle:)

Şimdi senin tarifine gelelim.
"Diyalog bireysel" dedin ya.. İş bitti. Tamam, bunda bi sorun yok. Bir insan, mesela ben, Hıristiyan bi komşuma islamı anlatıyorum. Bunun neyi kötü? Bilakis gerekli. Hatta biraz büyütelim, bunu birebir anlatmak yerine Sempozyum, Forum, Platform buluşmaları şeklinde yapalım. E buna zaten katılıyoruz. Hem zaten bunun bir diğer adı tebliğdir. Ancak sende anlamalısın ki, bizim eleştirilerimizin hiçbiri bu tarifi kapsamıyor. Tamamen dışındadır.. Ki bunu her seferinde yazıyorum.

Alıntı uzun olmasın diye Risale'den yaptığın alıntıyı sildim.

Rüya'da da yapılan tebliğdir. Değişim ise İsa as'dan sonra oluyor. Bu kısmı anlayamadım aslında. İsa as gelmeden (bireysel belki olur ama) kitlesel geçişler olmayacak mı, demek bu? Ya da bu diyalog bi ön hazırlık mı İsa as.'ın gelmesinden önceye? Bunu mu kastediyor?

selametle..
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Yardım mı istiyoruz? Biz içimizde bölünmüşken daha da bölünelim diye mi? Sana karşılıksız yardımı sadece ben yaparım. Yani müslüman yapar. O zaman ilk iş müslümanlarla birleşmek. Eğer mesele zalim Avrupa'ya karşı durmaksa.. Ha, yok mesele onlara dini tebliğ ise, yardım isteme de nerden çıktı?..

Tebrik ederim Mehmet kardeşim. İşin özü sonu bu bence de. Sen bir paragrafta çok güzel ifade etmiş oldun.

Kaldı ki Mesih (a.s.) için ortamı bizim itikadımıza göre Mehdi (a.s.) hazırlayacak ki, zaten konumuz bu yönü ile bakıldığında daha farklı alanlara kayıyor. Şuan günümüzde yaşayan gerçek mürşidi kamiller, O mübarek şahıs için zemin hazırlıyorlar. Bunun için ne yapıyorlar dersen, şuurlu müslüman insan yetiştiriyorlar. Beyinlerini kiraya vermeyen insanların arasından seçiyorlar bunları da. Ateistlerin arasından seçmiyorlar, çünkü O Mesih (a.s.)'in yapabileceği iş. Bunları yaparken de hiç kimseden yardım da almıyorlar, yardım da kabul et-mi-yor-lar!

"Sen ancak Kur'an'a uyan ve Rahman'dan gıyabında saygı besleyen kimseyi sakındırırsın; İşte onu, hem bir bağışlama hem de değerli bir mükafatla müjdele!" (Yasin: 11)
 
Üst Alt