Sunu söyleyebilirim ki radikal abi, Luther King in incil cevirilerini artik tamamen dogrulamiyorlar. Bu tartisma noktalarinda hep bir dügüm oluyor. Cünkü eski hristiyanlikta yani tahrif edilmis incilin ilk cevirileri dil olarak eski almanca yi kullaniyordu. Bu dillerde Luther king ilk cevirilerinde TANRILAR olarak not gecmis. Birden cok TANRI ya inanc oldugu besbelli. Bu günümüz almancasina uyarlanirken en son cogulluktan cikip TANRI olarak kitaplara basilmis. Bunun hakkinda bir cok gülüsmeye sahit oldum. Dinlerarasi diyalog sempozyumu degil burasi üniversite ve dersimiz dil.
Sevgili alptraum, bir çok yazdığın konular yerinde bir tesbit, zaten bu yönüne bir itirazımız yok, hiç bir zaman da olmadı. Yurtdışında yaşayan müslümanlar, İslamı yaşayamadıkları için zamanla derformizasyon yaşıyor. Buna biraz da rahat ve serbest yaşam önayak oluyor. Dolayısı ile yaşayamadığı İslam'dan zamanla kopuyor ve İslam'ın belirgin olan özelliklerini zamanla kaybediyor ve duyarsız, umarsız bir hale giriyor. Genelleme yapmak belki haksızlık olur ama çoğunluk böyle. Böyle bir insanın İslam'ın temel kaidelerinin bozulup bozulmaması yönünde herhangi bir tepkisi olmayacağını hepimiz çok rahat biliriz.
Nur cemaati bu yönde etkin bir hizmet veriyor. Biliyoruz, duyuyoruz ve zaman zaman görüyoruz. Bunlar takdire şayan tebrik gerektiren bölümler. Kendi Dininin insanına sahip çıkıyor, bilinç düzeyini ve yaşantı kriterlerini tekrar özüne çekmeye çalışıyor. Her zaman söylediğimi yine tekrar ediyorum, bu yönde hizmet edenlerin ayak tozları bizim başımızı şereflendirir. Abartmıyorum, içimdekini yazıyorum.
Bizim sözümüz, bu noktadan sonra başlıyor. Kendi Dininin insanı bırakıp da hristiyan yada yahudi yada budist bir insan ile dialog kurma çalışmalarının felsefesinde, anlamında yatan konularda başlıyor. Bu bölüm bay fethullah'ın cemaati ile ilgili bir bölüm. Nur cemaati ile asla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum. Çünkü, bay fethullah Risale-i Nur'un özünden uzaklaşmıştır, dolayısı ile Kur'an'dan ve sünnetten uzaklaşmıştır. Kur'an ayetleri ile sabit konulara teferruat deme hadsizliğinde bulunmuştur. Sünneti ve hadisleri bir kenara atıp yok sayarak muhatabı olan kafirlere haketmediği tazimlerde bulunmuştur. Ayetler ile haram olduğu sabitleşmiş faizi helal gibi göstermeye çalışmış, bu yönde banka kurulmasını ve bu bankanın müslümanlarca desteklenmesini tavsiye eden sözleri ile Allah'a (celle celaluhu) savaş açmıştır. Sözümona sohbete gelen insanlara himmet adı altında yaptığı hizmetlerin ücretini fazla fazla tahsil etmiştir. Oysa ayetlerde "sizden hiç bir ücret talep etmeyenlere uyun" buyruğu geçmektedir. Bu kişi gerek şahsını ve gerekse de etrafındaki belli bir zümreyi bu yönde aktif bir şekilde çalıştırarak gerçek yaşanır İslam'ı çok farklı boyutlara getirmiştir.
Yukarıda sözünü ettiğim ithamları medya organlarınca yazılı ve görsel olarak her fırsatta okuyoruz ve seyrediyoruz. Bu bahsi edilen konularda bir tek tekzip gelmediği gibi, uygulamada değişen bir şey olmadığını görünce, ve bazı konulara da bizzat şahit olunca ve bütün bunlardan sonra bay fethullah'ın "dinler arası dialog" çalışmalarını görünce, nereye kime nasıl hizmet ettiğini elbette anlıyoruz.
Bir de farklı bir yönü daha yazayım bu vesile ile. Bu bay fethullah'ın bu yaptıklarına bakarak bu işi Nur Cemaatine havale etmeye çalışan insanları da görünce işte biz bu noktada gerçekten üzülüyoruz. Çünkü; Said-i Nursi (k.s.)'nin asla böyle bir şeye yaşantısında yer vermediğini, hatta bu küfr hareketlerin tam karşısında durmasının, yaşamsal bir gereklilik olarak gördüğünü biliyoruz.
Biz (şahsım olarak) ne Risale-i Nur'un ne de üstad Bediüzzaman Said-i Nursi'nin muhalifiyiz. Eğer olabilirsek, gücümüz yetebilirse ancak ve ancak hadimi olabiliriz. Bundan da azami şeref duyarız. Burası da has niyetimizdir.
Zaten bu tarz bir taviz diyalog icerisinde yoktur. Bunun hükmü bellidir caiz degildir. Yapanda varsa bu diyalogun günahi degil yapanin günahidir diye düsünüyorum
İşte bu sözüne karşıyım ben. Çünkü, dialog konularında maalesef bu karşısında olduğumuz konular dillendiriliyor. Ve bunları ısrarla gündemde tutan kişiler hem kendileri günaha girdikleri gibi hemde bizleri günaha sokuyorlar.