Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Diyalogcular Tövbe Edin!!!

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Mesele burada biraz dialogtan uzaklaştı. Neyse.

Evet, Kur'an bütün peygamberlerin Müslüman olduğunu söylüyor. Demek İsevilik, yani hakiki Nasranilik Kur'an'ın içindedir. Şeriatı farklıdır o başka. Dinin ana gayesi tevhiddir. Kanun koyucu ve şeriat sahibi olanın, doğmamış ve doğrulmamış, her kusurdan münezzeh tek bir Allah olduğunu göstermektir. Esas olan Allah'a ibadettir. İsevilerin secdesi (ki mevcut incilde dahi secde emri var) farklı olabilir. Muhammedilerin farklı olabilir. O kısmı -bu açıdan-teferruattır.

İşte şu yukarıda ki kırmızı ifadeler, bunlar ehli sünnetçe teferruat değildir. Siz bu ve benzerlerini teferruat sayıyorsunuz, bu manada sizin inancınıza da saygı duyarız. Demek Nurculuk böyle hükmediyor, olabilir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
küfür en büyük cinayettir. Allah'a oğul isnad etmek en büyük bir hakarettir. Elbette bu hakaretin yeryüzünden silinmesinde en ufak bir gayret cihaddır. Bir hristiyanın teslisi terk edip "Allah birdir. İsa ruhullahtır" demesinde ne gibi bir hata vardır. Nersini neye tercih ediyorsunuz?

"Allah birdir. İsa ruhullahtır" diyebilen her insan "la ilahe illallah Muhammeden Rasulullah" diyebilir gerçeği/zorunlululğu vardır. Eğer bir insan "Allah birdir. İsa ruhullahtır" diyor da, "la ilahe illallah Muhammeden Rasulullah" diyemiyorsa bu işin altında bir fitne vardır.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Dedik ya Adetullah'a tedrici olarak mesuliyet verilir. Kimseye taşıyamayacağı yük yüklenmez.
Babalarından teslisi gören bir evlat, bunu terk edip "hayır Allah üç olamaz. Bir insan Tanrının oğlu olamaz" demesinde veya bunu demesi için yol göstermede ne gibi bir cinayet vardır.


Gayet normaldir ama bu öğretiyi Kur'an sız yapamazsınız, size de bunu öğreten Kur'an dır. Kur'an sen kenarda dur, biz evvela teslisi reddeddirelim sonra sıra sana gelsin gibi bir metod olamaz ki, neye dayanacaksın bu öğretiyi yaparken?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hz. İsa niye nuzül edecek. Vazifesi nedir? Vazife sadece ümmetten olmak mıdır?
Hadis-i şerif demiş "Nuzül edecek, şeriatım ile amel edecek"

Demek İsevilik İslam şeriatı ile amel edecek. İslam'a tabi olacak. Vazifesi budur.

Mesih nuzül ettiği vakit herkez kim olduğunu bilemeyecek. Ancaki işleri ile hissedilir.

İşte Hristiyanlar Müslüman olan hürriyeti keşfetti. Protestanlıkla yırtıldı. Skolastik düşlünceyi attı. Tekrar yırtılıyor, teslis inancını atıyor. Tevhide yaklaşıyor.

Müslümanlar ne yapıyor?


Müslümanlar bir yandan da İslamiyeti bölücü akımlarla uğraşıyor...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hak lağv olmaz. Hakiki incil lağv olmadı. Değiştirdikleri için değişen hali elbette hükümsüzdür. Orijinal incil Kur'an'ın içindedir. Hükmü caridir. Şeriatı Kur'an şeriatına tebdil etmiştir. Kur'an'a tabi olan İncil'e biat etmiş olur. Hakiki incile biat eden, Kur'an'dan uzak değil, yakınlaşmıştır.

Dedik ya, birine sigara adetini bıraktırmak zorken nasıl olurda 2000 yıllık kökü olan bir teslis inancı bir anda sönecek farz edilir. İşte süreç ortada önce prutlukla yırtıldı. Yine yırtılıyor tevhide yaklaşıyor.

Bizler İsevilerin elbette Kur'an'a tabi olmasını isteriz. Ancak, akıl ortada. bir anda olmaz. Önce Tevhidi gösteririz. Enbüyük bir cinayet olan teslisi kırarız. İşte sana cihad.


Hak olmayanı, hak olarak göstermeden devam...
 

Turac_80

New member
Katılım
15 Ara 2009
Mesajlar
172
Tepkime puanı
73
Puanları
0
Bu konuya yanlışlıkla teşekkür ettim , teşekkür kaldırma şıkkı tekrardan yerine konmalı...
Yanlışlık sebebi ile bu yazıya cevap vermek zorunda kaldım...

Burda yazılanların hepsi , hakikat gibi gösterilen zandan ibaret olan cümlelerdir. Sanki CIA ye koruyun emrini veren kişi bu abimiz. Müslüman bir haber geldiğinde aslını araştırmalı. Birde emin gibi ben biliyorum gördüm gibi nakletmiyormu hiçmi çekinmiyormusunuz?
Ağlamanında suç olduğunu sizden gördüm, sizde ağlayıp bir insanların duygularını bir istidmar etsenize bakalım ne kadar tutulucaksınız?
Adıyamanda mübarek ki allah rahmet eylesin bir zatın talebelerinin ona yönelmesi ile o zat bu talebelerin kendinden çalınmasına kızarak yola çıkar geldiğinde Seydanın cevabı eğer ben hakdan uzaklaşırsam, ihsalası kaybedersem benide terkederler olur. Şimdi sizde yalandan bir köşe başında yahut bir minberde ağlasanız ya eğer bunu yapabilirseniz ne ala. Ama buda sanki göz yaşlarını bir rol gibi isnad edip iftira boyutunda eleştiriler tamamen cahilliğin getirisi...
Birde ülkeye dönmesi hukuki önlem taşımıyormuş denmiyormu onada ayrı şaşırıyorum. Tabi bu abilerimiz savcı ve avukat ya hukiki sürecin nasıl olucağını biliyor. Şunu söyliyebiliriz ki bir insan sadece aklandığı davalar hakkında bidaha dava göremez onun dışında türlü sebeplerle dava açılabilir. Ki mevzu da dava ve hukuki mesele değil avamın bilmediği bazı hususlar varki bu nice alimi yurt dışına sürülmesine sebebiyet vermiştir. Bu zahirde olmayan el altından yaptırımlarla olur ki bunun bir diğer örneğide Esad coşan r.ah. dir.
Belki siz işitmediniz ama Ben hocaefendinin shbetlerinde amerika hakkında söylemlerinizi dinlemiştim. Gün gelsin sizde dinlersiniz merak etmeyin az zaman kaldı , 5 sene kalmadı... Papa ile sarmaş dolaş demiyorlarmı oda ayrı bir yaklaşım, bir gayrı müslimle oturup konuşmakda sakınca yoktur, dünyevi işlerinizide görebilirsiniz, tebliğ için bir arayada gelebilirsiniz, bir ikincisi bu diyaloğu hocaefendi başlatmadı. Tarih okuyun inşallah ecdadın bir mahallede müslümanlar ile gayrı müslimler arasındaki muhabbetleri inceleyin.. Yahu emir sultan hzretlerinin , sonradan müslüman olan papaz ile müslüman olmadan önceki yaşamı dönemindeki diyaloglarını okuyun inşallah...
Beynini yıkıyor denmiyormu buda değişik bir tabir, valla hoca efendi olmasaydı ben çok açık ve net söyliyebilrim ki, üni versitelerde gençlerin durumu hiç içler açıcı olmazdı. Hoca efendi cemaatini üniversitelerden çektiğinizi düşünün eğer üni veriste okudysanız ki ozaman karı ne kadar çok bunu görmemek için kör olmak gerek... Siz diyalogculara ülkeyi bölemek için çalışıyorlar desenizde , şuan ülkeyi bölemk istiyenler Gülen Planı yapıyor oda yetmiyor onların uşakları olan Örgüt liderleri hiçbir cemaat önderi için konuşmazken Hoca efendi için türlü türlü söylemlerde bulunup , ülkenin madur kesimlerine almıyor. Siz böyle yaklaşırken onlarda bize yardım ederek bizi kandıramazsınız diyor. Son iki kurban bayramında doğuda yapılan bağışları ROJ tv de Fetullah gülenin talebeleri bizi etle kandırabilicekleriimi zannediyorlar gibi söylemler yaparak, ve sizde bunları basite alarak kimin bölmeye gittiğini görüyorum... Azcık insafı olan varsa daha iyisini yapsınlarda görelim...
Hizmettekilerin yanlışı olamazmı olur tabikli %10 yanlışı varsa yapılan %90 lık güzelliklerin hatrına susmak erdemliliktir...



Selam dostlar;Yani illaki bizim emir vermemizmi gerekiyor?Yani kendi yapmadigimiz hic bir gercek yokmudur bu dünyada?Demekki siz zahirde olanlar dahil kendi yapmadigimiz bir seyin gercek olma ihtimali yoktur demekmi istiyorsunuz sayin Seyfullah?Bir suya düsen bir damla zehir veya necis madde tüm suyu kirletmezmi demek istiyorsunuz?ROJ TV de bizi kandiramazsin dedi diyerek sanki siz demis olmuyormusunuz o zaman?Sanki siz dediniz öylemi?Imrali bebek katili ise öve öve bitiremezken ROJ tv böyle dedi demek sadece sizin dediginizin gercek ama digerleri yalanmi demek istediniz?Tarihte hangi Islam emiri(Hoca efendi ve geldigi cemaat haric)Amentuda birliktelik icad etti?Hangi amentunun savunucusu VATIKAN oldu?Hangisinde birlikteligimiz var?Allahin birligindemi?Resullere imandami?Meleklere imandami?Kitaplara imandami?Hangisinde Allahini seversen söyle Hangisinde?Kadere imandami?Hayrin ve serin Allahtan geldigindemi?Sanirim Ülkeyi Hirislamlastirmada olsa gerek...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Peki, Müslümanlar şeyhlerine ve efendilerine köle oldukça, onların hak dediğine hak batıl dediğine batıl dedikçe.... Düşünmedikçe, akletmedikçe, hulasa, hür olmadıkça, hür fikri olmadıkça bölücü akımlarla hak akımları nasıl ayırt edecek?

Evet, bütün bölücü akımların kaynağı İkinci Sefih Kafir Avrupa'dır. Kendinizce onları mağlup etmenin bir yolu varsa buyurun mücadele ediniz. Bizce onları mağlup etmenin bir yolu da kaynağı kurutmaktır. Kaynağını kurutmak için ikinci Avrupayı mağlup etmek lazımdır.

Bunun için güç lazımdır. Güç için, akıl, bilgi, üretim lazımdır. Akıl hür olmalıdır ki bilgi hakikat olsun. Bilgi hakikat olsa ancak üretim olur.

Sen topunu tüfeğini Avrupadan al, sonra onlarla cihad ilan et. Şekala!

Demek, Avrupa bu güce nasıl ulaştı ise öyle işlemek lazım. Sanıldığı gibi Avrupa bu gücüne sefahet ile değil, kölelikle değil, hürriyet ve disiplinle kavuşmuştur. Hürriyet ve disiplin ise bizim kaybettiğimiz malımızdır. Geri istiyoruz.

İkinici Avrupa çok güçlü dinisizlik akımları ile geri almamıza müsade etmiyor. Görülüyor ki geri alamıyoruz.

O zaman biz de birinci Avrupadan isteriz. İstiyoruz.

İkinci Avrupa ile ittifak edenler, birinci Avrupa ile ittifak ve İsevilerle ittihad arzu ve gayretimizden sebep sizleri evhamlandırmış, kusur bizde olamaz. Buna ihanet, cinayet diyen kendi kusurudur. Red ediyoruz.

Demek , birinci Avrupa ile ittifak ve isevilerle ittihada karşı olan, ikinci Avrupanın bölücü akımlarına bilerek bilemeyerek hizmetkardır.


Bunlara hiç bir diyecek yok. Aynen kabul. Ama bir şart var. Hak olan İslam şeriatından bir şey eksiltmeden ve ilave edilmeden mücadele yapılmalıdır. Yok olacak bazı şeyler deniyor ise, Ehli Sünnetiz denmemeli...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Nasıl müşrikler Peygamberi bir insan olarak kabul edemedi. Allah Peygamber olarak niye Melek göndermediğini sorguladı. Zira, Peygamber, acıkıyor, üşüyor, ağlıyor, acı çekiyordu. Onlara göre Peygamber kusursuz ve olağan üstü olmalıydı.

Hak adına mücadele eden bir kişi elbette kusursuz olamaz. Elbette hata yapabilir. Her hak olanın her bir işi hak olamayabilir. Peygamberimiz gibi vahiy ve hadisler vahiyle izah edilmiyor ki kusursuz olunsun.

Nasıl Peygamberimizin insani kusurları Peygamber olmasına mani olmaz. Bizim akli ,fikiri kusurlarımız da hain olduğumuza ve ehl-i küfür ile ittifak içinde ihanet ettiğimize delil olmaz.

Hatamız varsa tevbe ederiz. Ama bizi ihanet ile suçlayıp tevebeye davet ettiğiniz vakit red ederiz. Zira, hain değiliz.

Yada birinin iftirası ile kulaktan duyma şeylerle karşımıza çıkıp "siz bunları eylemişsiniz, tevbe edin" denmesini de red ediyoruz. Zira, denilen şeyi yapmadık. Müfterinin iftirasından biz sorumlu olamayız.

Eğer gerçekten bir hata varsa. Bu hatadır, tevbe edin, denmesinide kabul etmeyiz. Hatamızın ıspatını isteriz. Bir Müslümanın yalan söylemesi, İslam'a zarar vermediği gibi, dilaog adına acaip işlere girenlerin o işleri dilaogu batıl etmez. Belki, dialog neticesi mağlup olacağını bilenlerin fitnesidir.

Eğer gerçek bir hata gösterilse hata düzeltilir. Ama bir hata yüzünden dialogu batıl ilan etmeyi de red ediyoruz.

Birilerinin dialogtan sebeb zarara uğraması endişesi ile safdileri kışkırtarak evhamlandırmakla bize saldırmasını da red ediyoruz.


Eyvallah, buna erdem denir...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bu senin evhamındır. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayınız.

Biz Tevhidi Kur'an'dan öğrendik. Eğer birine Tevhidi göstermek gayesi varsa zaten baş ucu kitabı Kur'an'dır.

Üstad bir vakit, Rum Papaz ile görüşüyor. Diyor, Allah'ın bir olduğuna ve Hz. Muhammed(a.s.v)nin Allah'ın Rasulü olduğuna inanıyor musun? Demiş: "Evet"

Demiş "ilan et"
Demiş "edemem, korkarım"

İşte onların o korkusunu yenmek için bizimle ittihad ettirmek zorundayız.
Elbette ittihad bir süreçtir. Bunun için ittifak lazımdır. Elbette ittifak ilk başta ekonomik ve hürriyet adına olsa caiz olur.


Kusura bakmayın, bence de bunlar sizin kuruntularınızdır...
 

Turac_80

New member
Katılım
15 Ara 2009
Mesajlar
172
Tepkime puanı
73
Puanları
0
Selam dostlar;Konuyla alakasi belkide dolayli olur ama gelin Recep hocanin yazisindan bir bölüm aktarayim;


Günümüzde hidayete eren birisi için “Bir görsen baştan aşağı değişmiş; sakal bırakmış, cübbe ve sarık giymiş, saçının telini göstermiyor, kadınların elini sıkmıyor, haremlik selamlık uyguluyor” vs. dendiğini çok duymuş ve görmüşsünüzdür.

Demek “hiyadet coşkusu” böyle yaşanıyor.
Vatandaş müzikle uğraşıyorsa muziği, sinemayla uğraşıyorsa sinemayı, tiyatroyla uğraşıyorsa tiyatroyu ve dahi her ne şeyle uğraşıyorsa onu bırakıyor. Bunların hepsini “cahiliye dönemim” diyerek kestirip atıyor. İçki, zina, kumar vs.’yi anlarım da bunları niye bırakırlar hala anlayabilmiş değilim. Öteden beri bu işte bir terslik var diye düşünmüşümdür…


Hatta okulunu bırakıp bir mollanın önünde emsile bina maksut, avamil (Arapça) öğrenmeyi hayatının gayesi haline getirenler bile oluyor. Onca eğitimini bir çırpıda sıfırlayıp, bir medrese mollasının önünde hayata yeniden başlayanlar oluyor. Tabi “Bizim oğlan bina okur döner döner bir daha okur” hesabı bunun da bir türlü sonu gelmiyor. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite yıllarında aldığı eğitimi aşağılamaya başlıyor. Halbuki bu yıllar çok önemli… Aksi halde örneğin “kompozisyon”, “anlatım sanatları”, “alıntı”, “parağraf” vs. nedir bilmeyen bir adamın, bırakın Kur’an’ı, okuduğu herhangi bir metni bile anlaması zordur. O mollaların çoğu bunları bilmez. Döner döner nasara yensuru okurlar. Bunu da bir şey zannederler…

İşin bu tarafına fazla girmeden asıl meseleden gidelim. Zaten bu dini dünyanın sorunları neresinden tutsanız elinizde kalır ya, neyse…

Acaba diyorum neden?

Hidayet coşkusunu neden onlarda buluyorlar?

Oysa açın “hayatu’s-sahabe” kitaplarını okuyun. Orada onlarca sahabenin hidayete eriş hikayesini okuyacaksanız. Oralarda genellikle manzara şudur:


“Hidayete erdi malını dağıttı… Hidayete erdi artık bir daha asla yalnız yemek yemedi… Kapı kapı dolaşıp bütün borçlarını ödedi, helallik diledi… Ömrünün sonuna kadar elinden ve dilinden kimsenin zarar gördüğü görülmedi…”

Aradaki farkı fark ediyor musunuz?


Acaba Amentüdeki birliktelik 500 ün üzerinde sirket sahibi olmaklami alakali diye sormadan edemiyorum artik...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Hakk ve Dall, ikisi de kıyamete kadar çarpışacak, ve ikisinin de arası kıyamete kadar Allah’ın (celle celaluhu) emr’i ile ayrı kalacak. Bu cümlemiz; Ne ? Neden ? Niçin ? Ne zamana kadar ? Nasıl ? gibi sorularınıza net bir cevaptır. O yüzden, 5 n 1 k tipi sorgulamalara cevap yetiştireceğinize, azıcık düşünün. Dialoğu meşru bir zemine çekmek için gösterdiğiniz gayreti “iman” olgusuna, nasıllığına niceliğine kafa yormuş olsanız belki daha güzel tasavvur edeceksiniz. Biri kalkmış peygamberleri örnek gösteriyor, bir başkası müridlerin şeyhlerine akıllarını kiraya verilmesini eleştirirken kipti merdi gibi şecaat arzediyor. Geçin beyler bunları, geçin! Bir kalemde geçin. Ayetler yeri geldiği zaman gün gibi açık oluyor da, işinize gelmediği zaman neden gün gibi ortada duran gerçeğe ayetlerin ışık tuttuğunu göremiyorsunuz ? Çok mu zor, bana kalırsa sizin bu gereksiz mücadelenize gösterdiğiniz gayret daha zor olanı. Ben demiyorum ayet diyor:
İstiyorlar ki Allahın nûrunu ağızlariyle söndürsünler, Allah ise nûrunu tamamlıyacaktır, isterse kâfirler hoşlanmasınlar.” ( Saff: 8 )
Sizler bu kafirlerin oyununa geliyorsunuz. Dialog diye bir şey türettiler, aslına amacına bakmadan bir çok kişi sazan gibi atladı konunun üzerine, sözüm ona Allah’ın (celle celaluhu) hükümlerinde ortak bir paydaya geleceksiniz. İtikadı dahi olmayan kafirler ile neyin diaoloğu dediğimiz zaman da bizi bağnazlıkla, gerçeği görememek ile hatta Kur’an’ı anlamamak ile itham edeceksiniz. Yok öyle, geçin bir kalemde bunları. Kafirlerin dialoğu 1.haçlı seferleri ile başladığında I.Kılıçarslan Allah’ın (celle celaluhu) ayetlerini onların önce canlı yüzlerine sonra da savaş meydanındaki ölü yüzlerine haykırmıştı. Anlamamış olacaklar ki arkasından sayısız defalarda yeni yeni haçlı seferlerinde bulundular. Diaoloğa çok meraklı bir kavim oldukları için, bu dialoğu canları pahasına da olsa bir anlam kazandırmaya çalıştılar. Fakat ne yazık ki Müslümanlar da bu ortak paydadan habersiz her geldiklerinde onları ve başlarındaki papalarını istedikleri yöne gönderdiler. Selçuklu imparatorları ve hatta Osmanlı imparatorları da sizin gördüğünüz, anladığınız ve uygulamaya koymaya çalıştığınız dialog ayetlerinden bihaber yaşıyorlardı zahir. Öyle ya, sizin gibi anlamış olsalardı, şuan sarmaş dolaş olduğunuz papaları ve patrikleri onlarda kucaklar, sarıp sarmalardı. Ama onlar anlayamadılar değil mi haçlı ordusunun dialog ısrarını, aralarına kalın itikadi perdeler koymayı tercih ettiler.

“Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerinin ki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip, aralarına da karışmalarına engel olan bir berzah (perde) koyan Allah’tır.” (Furkan: 53)

Burada perde vazifesini gören nedir ? Bunu düşünün. Bu perdeye bizim alemde “Kudret” diyorlar. Kudret! Papanın veya Bay fethullah’ın kudreti değil, Allah’ın (celle celaluhu) kudreti! Bugüne kadar yazmayalım dedik, işaretler vermeye çalıştık, üstü kapalı geçmeye çalıştık ki; içlerinde samimi hisleri ve muhabbeti olan insanlar zarar görmesin istedik. Ama haddi aştınız, sırf kendi kanaat önderlerinizi haklı çıkartmak adına, insanların mürşitlerine laf ve dil uzatmaya başladınız. Kendinize gelin. Bay Fethullah mürşit değildir, imamlık ve vaizlikte uzun süre görev yaptıktan sonra emekli olmuş bir vatandaştır. Hepsi bu! Fikirlerini ve/veya varsa taşıdığı misyonunu zaten tartışmam bile. Çünkü şu anki fikirleri ve inancı beni hiç ilgilendirmiyor. İlgilendiren insanlar varken, bu ayetler de gün gibi halen ortadayken ilgilenen yada alakadar olan insanlar varsa şayet onları ilgilendirir. Fakat, bana şuan ki hali ve bende bıraktığı anlamı ile hiç kimse dialoğu kabullendiremez. Ve yine hiç kimse peşin yargılı olmak ile suçlayamaz çünkü ayet var:

“İman ile küfür birbirinden kesin olarak ayrılmıştır.” (Bakara: 25)

Ayıran kim ? Allah (celle celaluhu)! peki ne ile ayırıyor ? Kur’an ile.

“Bu hükümler Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” ( Talak : 1 )

Allah’ın (celle celaluhu) hudutları ayetler ile belirlenmiştir. Bu hudutları aşmak hadsizliktir, bedbahsızlıktır, sonu hüsrandır. Bilerek yada bilmeyerek günaha girebiliriz, isyan içerisinde bilinçli yada bilinçsiz kalabiliriz, eğer idrak edip de bu yaptığımız yanlışdan dönüp tevbe edersek, şüphesiz Allah (celle celaluhu) çok bağışlayıcıdır. Ama, dediğim dedik, çaldığım düdük tarzı ısrar ile devam edersek, o noktada gelecek olan eleştirileri baştan göğüslemek zorundayız. Allah’ın kesin emr ile bildirdiği tesettürüne teferruat ( bir başka deyiş ile füruat) dersek, kesin ayetler ile haram kıldığı faizi; günümüz koşullarında enflasyon karşısında değer kaybeden paranın nominal değerini korumak adına ??? banka kurarsak, bizzat Allah (celle celaluhu) ile savaşa girmiş oluruz. Allah (celle celaluhu) ile savaşa girmek de akıl işi değildir. Akılsızların işidir. Aynı haçlı ordularının bin yıl önce yaptığı akılsızlık gibi. Bu akılsız olan insanların da bunca ayetlerden sonra halen dialog da dialog ısrarları hezeyandır. Allah (celle celaluhu) illa gidin hristiyan ve yahudiler ile ülfet peyda edin demiyor. Tam tersini buyuruyor:

“Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Allah’ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?” ( Nisa : 144 )

Allah (celle celaluhu) dilerse sular bile büklüm büklüm bükülür diyoruz yeri geldiği zaman, ne oldu hristiyan veya yahudiyi hidayete erdirme konusunda bir yerden vahiy mi geldi ? Allah (celle celaluhu) dilerse topunu aynı anda hidayete erdiremez mi ? Sizler bu hayrlı işe vesile olmak mı istiyorsunuz ? peki o halde Anadolu’nun bütün ücra köşelerine gidip de orada yarı dini bilgi yarı hurafe bilgiden oluşan itikadları bozuk halkın inançlarından neden başlamıyorsunuz ? Üstelik bu insanlar içerisinde kitaptan okuyarak ey Müslüman halk bilinçlenin dediğiniz zaman size itiraz eden bulunmayacağı gibi, belki bir çok hayr dua alacaksınız. Ama diaolog adı altında yapın, ama kültürler buluşması deyin bunun adına. Ne oldu ? olmayacak bir şey mi söyledik ? Ama Üstad (k.s.) öyle demiyordu ? Madem o mübareği örnek alıyorsunuz, o halde neden bu örnekten devam etmiyorsunuz ? Mübarek Üstad (k.s.) o büyük davayı Müslümanlar için mi verdi, yoksa; şu kefereler ile bir dialog kuralım da onları da İslam dairesi içerisine kazandıralım diye mi yaptı. O (k.s.) mu az biliyordu, yoksa bay fethullah mı çok biliyor. Mahkemede hakimlerin yüzüne “bin canım feda olsun” derken O (k.s.) mu çok korkak bir haleti ruhiye taşıyordu, yoksa bay fethullah mı çok cesurane adımlar atıyor ? Güldürmeyin insanı, bu fikirlerinizi çekin ayak altından, zihinsel kalabalık da edip zihinleri bulandırmayın. Önce Üstadın anlattığına bakın, ondan sonra şu yapılan pejmürde hareketlere kıyas uygulayın. Daha da fazla yazdırmayın. Biz uyaralım, şüphesiz bizim uyarmamız size her halukarda fayda verir, siz anlamaz iseniz biz emri bil maruf nehyi anil münkerden hissemize düşeni alırız, ama eğer Allah (celle celaluhu) bizim sizi uyardığımız ayetleri hatırlatmak isterse işte o zaman geri dönüşü olmayan bir hüküme girersiniz ki, hüsranın kendisi çok büyük bir azaptır.

“Öğüt ver, hatırlat. Çünkü öğüt ve nasihat müminlere fayda verir.” (Zâriyat: 55)

Son bir ayet ile cümlemize anlam katmaya çalışalım, ve hep beraber okuyup anlamlar kazandıralım fikir dünyamıza:

“Uyun* sizden bir ecir istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir” ( Yasin : 21 )

* (Burada bu ayetin işaret ettiği uyun dediği kişi olarak kendimi kasdetmiyorum, yanlış anlaşılmasın)
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
ne oldu hristiyan veya yahudiyi hidayete erdirme konusunda bir yerden vahiy mi geldi ? Allah (celle celaluhu) dilerse topunu aynı anda hidayete erdiremez mi ?


Farkedilemeyen nokta zannediyorum burasıdır; kafirlerin hidayetine vesile olma..

Vesile olmanın mükafatı ayrıdır. Fakat bunu bir görev bilmek nedir? Acaba bizim birilerini hidayet etmek (vesile olma) gibi bir görevimiz var mı? varsa biz neden bilmiyoruz. Eğer böyle bir görevimiz olsaydı, kafirlerin hidayetine vesile olmadığımız için ahirette hesaba çekilirdik. Fakat böyle bir sorumluluğumuz yoktur. Bunu bir görev bilip, onların hidayetine vesile olalım derken islam dan verilen tavizlerin hesabı nasıl verilecektir bilemiyorum. Bizim görevimiz islamı, bir toplum dini bilmek ve islam toplumu oluşturmak.

Hiçbir zaman akıldan çıkartılmaması gereken birşeydir ki;
İslamı yaşayan en ufak bir topluluk, islamı anlatmak için dünyaya yayılan büyük bir topluluktan daha hayırlıdır. Zira islam toplu(bütün) ve toplum dinidir. Ferdi olarak yaşanabilse de, islam toplulukta yaşandığı vakit görünür. İşte müminlerin en büyük gayesi toplumda islamı göstermeleri, bir islam toplumu oluşturmalarıdır. Fakat şuan böyle bir topluluk yoktur, görünmemektedir. Günahların, isyanın bol miktarda olduğu bir topluma islam toplumu diyemeyiz. Eğer dersek, islam toplumunda bile zulmün olacağına kani olunur ki böyle bir şey asla mümkün değildir.

Peki bizim diyalog adı altında çalışmalarımız yapılamaz mı? Bu soruyu sorana "tebliğin" adını neden "diyalog" diye değiştirdiniz diye sorarlar. İslamın tebliğ metodu vardır. İzah edilir inşallah.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Elbette islam'ın tebliğ metodu izah edilir. Ayet ve sünnetler ile örneklendirilir. Ayetler ışığında Allah Resulu (s.a.v.) nasıl yapmış ise, bizlerde aynı yoldan giderek bunu yapabiliriz.

Önemli olan karşındaki kişinin bunu nasıl karşıladığı ve algıladığıdır. Eğer gerçekten niyeti varsa, bir arayış içerisindeyse yaparsın. Avrupa toplumu şuan bir arayış içersinde, zaten bunun aksi düşünülemez. Toplumun büyük kesimi vatikan yazması incillerden gına gelmiş bir durumda. Tam bu noktada, siz bir İslam müntesibi olarak gidip de onların hoşlanacağını ümid ettiğiniz sözcükler ile dialog kurmaya çalışırsanız, belki onları hoşnut edebilirsiniz ama Rabbi Zülcelal'in gazabına uğramanız an meselesidir.

O kafirler de dahil hepimiz O'nun (celle celaluhu) kuluyuz. Dilediğine hesapsız nimet verir, dilediğinin rızkını keser, dilediğinin rızkını daraltır. Dilediğine de hidayet verir. Belki biz yarın kafir olarak uyanacağız. Bilemeyyiz, O (celle celaluhu) bilir. Bu neden ile bizler ayetlerin bize emr ettiği hükümler ile amel edeceğiz. Önce kendimiz yaşayacağız. Yaşamayanın anlattığı karşıdaki insana hikaye gelir. Önce biz yaşayacağız. Daha sonra anlattığımızda karşıdaki insana sözümüz tesir eder. Çünkü yaşamadığımız sürece sözlerimizin tesir etmesi beklenemez.

Her cuma hutbesine çıkan imam, bir çok günah ve yasaklardan bahseder. Cemaat dinler dinler cumayı kılar ve daha camiden çıkar çıkmaz o bahsedilen günahların içine girer. Oysa 15-20 dakika önce imamı dinlerken pek bir huşu içinde dinlediğini hatırlamaz bile. Neden ? Çünkü bize hutbede nasihat eden imam kardeşimiz bahsettiği konuların bir çoğunu belki yaşamadığındandır. Namaz kılmayan bir insanın başka insanlara namaz kılın demesinin kıl kadar kıymeti yoktur. Ama namaz kılan bir kişi muhatabına namaz kıl dediği zaman karşıdaki insanın tüyleri ürperir. Çünkü o emri hatırlatan bizatihi namazını kılıyordur. O neden ile yaşadığından dolayı sözleri tesirlidir.

Üstad (k.s.) yaşıyordu, yaşadığını anlatıyordu o neden ile çok ciddi müspet sonuçlar elde ediyor, kendisine canını bile teslim eden insanları etrafında topluyordu.

Şimdiki kanaat önderleri !!! ile asla yakından ve uzaktan bir ilgisi veya kıl kadar benzerliği dahi yoktu ve olamaz da. O (k.s.) yaşayandı!, kuru kuru veya sulu sulu anlatan değildi. O neden ile O (k.s.) yüreklere kazındı iz bıraktı, şimdikiler ise...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
EyvAllah abi.
Peki, geçen yazılarda örnek vermiştim, Rahmetullah-el Hindi'nin yaptığını. Bu şekilde yapmak, yani bir mecliste Hıristiyanlığın ve incilin çelişkilerini anlatarak, İslam'ın bunlardan ne kadar uzak olduğunu ıspat etmek, yanlış mıdır? Ya da doğrusu nedir?

Burada Diyalog anlayışını savunan iki kesim var. Diyalogu eleştirince, iki tarafıda aynı kefeye koymuş gibi oluyor. Ama olması gereken yöntemlere yönelik eleştiridir. Yani, taviz olmadan, dinde yumuşayama gitmeden, sadece vesile olmak adına bir platformada buluşmak ya da Ustad'ın dediği gibi Ateizme karşı birleşmek ama hiç bi zaman "bunlarda Ehli Cennettir" gibi bir zihniyete bulaşmamak... Bunda ne gibi bir sorun olabilir?

selametle..
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Hristiyanların kendi kitaplarına aykırı olduklarını kendilerine anlatmak o kadar kolay değil. Bunu kabullendirmek düşüncesi bile çok zor geliyor insana. Çünkü, onlarda aynı şekilde seni kandırılmış görüyor. Hatta bizim Peygamberimiz (s.a.v.) dahi onların gözünde önemli özellikleri ve becerileri olan ama asla! peygamber olamayacak bir insan.

Bu noktada onlara kalkıp da siz yanlış yoldasınız dediğinizde o kadar garip olursunuz ki, o hissiyatı yaşayan bilir. O neden ile bu insanlarla ortak bir söze gelmeniz mümkün değil şu aşamada. Ciddi ve deriden sarsacak bir şey olmalı onların fikir ve düşüncelerini yeniden yapılandırmak yada etkilemek için.

Kabullenmedikleri bir konuyu onlara dikte etmek ancak var olan durumu daha da zorlaştırır. Onları etkilemek için, yumuşak sözler kullanmanız gerekir, böyle yaptığınız takdirde kendi akidenize zarar verirsiniz ki, işte o noktada siz onlara benzemeye başlarsınız.

Çünkü siz, en başta Üzeyr (a.s.) Allah'ın kulu ve Resulü'dür diyeceksiniz, onlar (haşa) diyecekler. Bunu nasıl yumuşatabilirsiniz ?

Yada; İsa (a.s.) Allah'ın kulu ve Resulu'dür diyeceksiniz, onlar (haşa) diyecekler. Bunu nasıl yumuşatabilirsiniz ?


Ortak olan söze buyrun diyeceksin "La İlahe İllallah" diyelim hep beraber, o zaman da tamam diyelim ama İsa (a.s.)'yı da unutmadan yapalım bunu diyecekler. Peki tamam dediğin anda; sen güm! lersin. (Allah korusun)
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Hristiyanların kendi kitaplarına aykırı olduklarını kendilerine anlatmak o kadar kolay değil. Bunu kabullendirmek düşüncesi bile çok zor geliyor insana. Çünkü, onlarda aynı şekilde seni kandırılmış görüyor. Hatta bizim Peygamberimiz (s.a.v.) dahi onların gözünde önemli özellikleri ve becerileri olan ama asla! peygamber olamayacak bir insan.

Bu noktada onlara kalkıp da siz yanlış yoldasınız dediğinizde o kadar garip olursunuz ki, o hissiyatı yaşayan bilir. O neden ile bu insanlarla ortak bir söze gelmeniz mümkün değil şu aşamada. Ciddi ve deriden sarsacak bir şey olmalı onların fikir ve düşüncelerini yeniden yapılandırmak yada etkilemek için.

Kabullenmedikleri bir konuyu onlara dikte etmek ancak var olan durumu daha da zorlaştırır. Onları etkilemek için, yumuşak sözler kullanmanız gerekir, böyle yaptığınız takdirde kendi akidenize zarar verirsiniz ki, işte o noktada siz onlara benzemeye başlarsınız.

Çünkü siz, en başta Üzeyr (a.s.) Allah'ın kulu ve Resulü'dür diyeceksiniz, onlar (haşa) diyecekler. Bunu nasıl yumuşatabilirsiniz ?

Yada; İsa (a.s.) Allah'ın kulu ve Resulu'dür diyeceksiniz, onlar (haşa) diyecekler. Bunu nasıl yumuşatabilirsiniz ?


Ortak olan söze buyrun diyeceksin "La İlahe İllallah" diyelim hep beraber, o zaman da tamam diyelim ama İsa (a.s.)'yı da unutmadan yapalım bunu diyecekler. Peki tamam dediğin anda; sen güm! lersin. (Allah korusun)

Diger tüm konulari belli basliklar altinda konustugumuzdan ve en azindna bu sürecte bildigimizden ben konunun bazi yerlerinde bildiklerimi söylemek isterim.

Ben politika( Kamu Yönetimi), felsefe, iletisim bilimleri, bilgisayar mühendisligi bölümlerinden belli dersler almaktayim. Bazi bölümlerle alakam olmasa bile dersleri almak ve o ortamda bulunmak güzel oluyor.

Sunu söyleyebilirim ki radikal abi, Luther King in incil cevirilerini artik tamamen dogrulamiyorlar. Bu tartisma noktalarinda hep bir dügüm oluyor. Cünkü eski hristiyanlikta yani tahrif edilmis incilin ilk cevirileri dil olarak eski almanca yi kullaniyordu. Bu dillerde Luther king ilk cevirilerinde TANRILAR olarak not gecmis. Birden cok TANRI ya inanc oldugu besbelli. Bu günümüz almancasina uyarlanirken en son cogulluktan cikip TANRI olarak kitaplara basilmis. Bunun hakkinda bir cok gülüsmeye sahit oldum. Dinlerarasi diyalog sempozyumu degil burasi üniversite ve dersimiz dil.

Ben islam in halen Avrupada cok iyi tanitilmadigina sahidim. Bunda da bircok faktör olsa da ben sucu üstüme alirim cünkü bana verilen vazifeyi tam yerine getiremedigin bilincindeyim. Aslinda bu vazife bangir bangir bagirmak, kapi kapidolasip islami anlatmak ya da hristiyanlik yanlis demekle olmuyor. Ilk basta örnek yasam önemli bu safhada.

Türklerin yogunlukta yasadigi sehirde gecenlerde türk psikolog doktor aradim yok. polonyali, macari, bulgari v.b. dillerde doktorlar var ama türk yok. Birde genellemeye baktigimda cok üzücü bir durumla karsilastim.

Avrupa medyasi da insanlar üzerinde cok büyük bir etkiye sahip. Bugüne kadar yasanan tüm olumsuz vakalari müslümanlarin üzerine biakabilmekte ve haliyle halk bundan etkilenmekte. Birde sadece isci sinifinin bu memlekette var olmasi da olumsuz bir etki yaratmis.

Acikcasi genelleme yapmasamda gördügüm hatalari söyleyeyim. Cogu türk restaurantlarinda ya da büfelerinde alkol satilir. Emin olun bu insanlari bayram namazlarinda görebilirsiniz daha da olmadi hacca da giderler. Elbette imanlari onlarin problemi fakat bu dahi cok rezil bir örnek avrupaliya nazaran. Bu durumun bu noktaya gelmesinde diyalog sempozyumlarinin bir etkisi yoktur. Kahvehaneler ise calisani bayan olur alkollüdür. Buralar türk kahveleridir. Bir alman o kahve ye girse sanirim islama ait bir iz bulmakta zorlanir. Dedigim gibi genelleme yapmiyorum. Bu örnekleri isterseniz fotograf ile de cogaltabilirim ve emin olun azimsanacak sayida degil. Metrolar da camlari kiranlar ya da yasadigim sehir de suc oranlarinda 2. sirada gelenler türklerdir. Ben avrupa da türkler adina Nur cemaatlerinin bir devrim yaptigina inaniyorum. Türklerin egitimdeki basari seviyesini %100 cikartmasina vesile olmustur. Benim Almanya da kaldigim sehirde belediyeye egitimdeki basari oranin arttigini ispatlayarak bir cok kültür merkezleri, dersaneler acilmasina vesile olmustur.

Diyalog sempozyumlarina katilan konusmaci kisiler müslümanligi anlatir ve bir cok profoser dinleyici olarak davet edilir. Bir diger hristiyandan müslümanlik adina yapilan calismalar göz önüne serilir ve sulh icinde anlatilir. Oradan cikan proföser o saniyeden sonra milyarlara anlatacaktir ki anlatiyorda. Fazla yazdim okunma seviyesini yükseltmek icin burada kesiyorum :)
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Hristiyanların kendi kitaplarına aykırı olduklarını kendilerine anlatmak o kadar kolay değil. Bunu kabullendirmek düşüncesi bile çok zor geliyor insana. Çünkü, onlarda aynı şekilde seni kandırılmış görüyor. Hatta bizim Peygamberimiz (s.a.v.) dahi onların gözünde önemli özellikleri ve becerileri olan ama asla! peygamber olamayacak bir insan.

Bu noktada onlara kalkıp da siz yanlış yoldasınız dediğinizde o kadar garip olursunuz ki, o hissiyatı yaşayan bilir. O neden ile bu insanlarla ortak bir söze gelmeniz mümkün değil şu aşamada. Ciddi ve deriden sarsacak bir şey olmalı onların fikir ve düşüncelerini yeniden yapılandırmak yada etkilemek için.

Kabullenmedikleri bir konuyu onlara dikte etmek ancak var olan durumu daha da zorlaştırır. Onları etkilemek için, yumuşak sözler kullanmanız gerekir, böyle yaptığınız takdirde kendi akidenize zarar verirsiniz ki, işte o noktada siz onlara benzemeye başlarsınız.

Çünkü siz, en başta Üzeyr (a.s.) Allah'ın kulu ve Resulü'dür diyeceksiniz, onlar (haşa) diyecekler. Bunu nasıl yumuşatabilirsiniz ?

Yada; İsa (a.s.) Allah'ın kulu ve Resulu'dür diyeceksiniz, onlar (haşa) diyecekler. Bunu nasıl yumuşatabilirsiniz ?


Ortak olan söze buyrun diyeceksin "La İlahe İllallah" diyelim hep beraber, o zaman da tamam diyelim ama İsa (a.s.)'yı da unutmadan yapalım bunu diyecekler. Peki tamam dediğin anda; sen güm! lersin. (Allah korusun)

Özellikle kalınlaştırdığım kısma zannediyorum katılmayan yoktur. Zaten iş bizden taviz vermeye başladımı rayından çıkar.

Bu kısmı geçiyorum. Bunları zaten onaymak da mümkün değil.

Ve lakin, bi mesele var: Bu insanlara hidayet vermekle yükümlü değiliz ama uyarlamakla yükümlüyüz. Efendimiz müşriklerin kapısına hergün gitmiş. Yani bi şekilde bu tebliğ yapılması lazım.

O zaman; İslam'ı anlatan, İmanî ve Amelî konularda ortak nokta gibi bişey düşünmeden ve hatta İncil içindeki belli konulardaki çelişkiyi gösteren Forum, Sminer, Platform buluşması, Sempozyum düzenlemekte bir sorun yok, öyle mi?

Ya da Alptraum'un bahsettiği, Avrupa'daki bu izlenimi yok etmek için ne yapmak gerekir? Ha benim öncelikli derdim Avrupa'daki izlenim mi? HAYIR. Onlar kötü biliyor diye, değişecek değiliz. Kastım şu:O insanlara İslam'ı nasıl anlatmak gerekiyor? Hangi yolla?

(Sen, "Türkiye'de ki hale bak önce.. Kendimiz arasında diyalog yok ki", diyebilirsin. Ve haklısında.. Hatta, Türkiye'de bile İslam'ı yanlış anlayanlar vardır, bizim gibilerin yüzünden. Ancak, Alptraum Türkiye'de değil. O zaman bulunduğu yere bişeyler yapmalı. Bu yüzden, Türkiye duruyor olmasına rağmen, Avrupa'da da bişeyler yapmak gerekiyor. Çünkü Alptraum gibiler orada)


Ve Dinler Arası Diyalog ismi uygun da değil. Dindarlar Arası Diyalog demek daha münasip..

selametle..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Ah kardeşim, şu kısmı dahi güya sırf başındaki "dinler" ifadesini bahane ederek habbeyi kubbe yaparak dialoga karşı olanların aslında kime hizmet ettiğine delildir.

Evet, dialoga karşı olmak demek İkinci Zalim Kafir Avrupa'ya hizmetkarlıktır. Zira, İslamı kötü olarak tanıtanlar onlardır.

Dialogtaki büyük gayelerden bir gaye olan İslam'ın tanıtılmasına sırf o isim ve o isim altında yapılan talihsiz işlere bakarak (ki bunların çoğu iftira olduğu bariz olmuş) karşı durmak büyük bir cinayettir.

Abi sıkıntı şurada: Mesela, ben Dinler Arası Diyalog sempozyumcusuyum. Ben, Hıristiyanlarla güzel muhabbetler ettim. Dinimi anlattım. Bu muhabbetim, benim dünya üzerindeki zulümlere gözümü kapatıyorsa demek ben raydan çıkmışım. İşte taviz budur. İlle, "Hıristiyanlarda Cennetlik" dememene gerek yok taviz için.

Şimdi Diyaloğ'u sahiplenenlere "neden Hıristiyanların IRAK'ta, Afganistan'da zulm etmesine, İsrail'in Filistin'deki zulmüne ses etmiyorsunuz", demek hak değil mi?

Zorlamanın manası yok. Biz değişmemişsek bu diyalog sürecinde haklısın. Ama Diyalog diyenler ne kadar hassas bu konularda? Ölçünün biri de bu..
...

Birde senin üstünde durduğun şekil var. Daha doğrusu "Diyalog aslında Risale'de böyle" dediğin şekil. Ben de onun üstündeyim. Ve bakıyorum, herkesin kabul edeceği TEBLİĞ'i tarif ediyorsun. Ama Diyaloga karşı olanları, tebliğe de karşı görüyorsun sanırım. Böyle bişey yok.

Neyse, bakalım. Birgün kendimizi yıkıp, karşımızdakini anlayacağız inşAllah :)

selametle..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Kafirlere tebliğde bulunalım, bu görevdir. Bu tebliğ için diyaloglar kuralım, bu gereklidir. Ancak; bu diyalog ekseninde, kafirlerin sosyal hayatlarının gerekleri olan ve inançlarınca mahsurlu olmayan halleri, sırf onlarla diyalog için İslam şeriatı nezdinde de yavaş yavaş masum/makul/mubahlaştırmayalım... Namahremle tokalaşmak gibi...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Aynen bu tanımdaki gibi abi. Bunu red eden var mı?
Zannedersem yoktur.

selametle..
 
Üst Alt