Kendiniarayanadam
Member
Allah'ın hükmüne razı olmak nedir?
Herkes hem dünyada hem ahirette, Allah'ın hükmüne razı olmak zorundadır. Allah'ın hükmüne razı olmak dışında başka çare yoktur. Imamı olan,sevdiği kullar, cenneti hak edenler,Allah'ın rahmetinden ümidi olanlar cennete razı olacak.İmanı olmayan,sevmediği kullar, cehennemi hak eden kullar,Allah'ın rahmetinden ümit kesenler cehenneme razı olacak bundan başka çare yoktur. Kabirdede kimi azap hak edip azap halinde,kimi cenneten bir bahçede hoşnut olacaktır durumundan ruh olarak yaşarken. Dünyadada verdiği ve vermediğine,az verdiğine ve çok verdiğine,istediği şeylere ve istemediği şeylere razı olmak zorundadır cümle varlık. Kadere ve kazayada razı olmak gerekir. Said kılanda Allah'tır,şaki kılanda Allah'tır. Hidayet verende Allah'tır,dalalette bırakında Allah'tır. Cennete Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeyenler girebilir ancak. Allah'ın rahmetinden ümit kesenler giremeyebilir cennete. Günahı çok olanlar tövbe etmelidir ölüm gelip çatmadan cennet için. Tevekkülde imandandır, insan Allah'a tevekkül etmeli yani işlerini Allah'a en hayırlısı için bırakmalıdır.
Birde şunu söylemek gerekir,eğer bir insana melekler doğru yolu gösteriyor yani ilham ediyorsa,kendi eğri yola giriyorsa, başına gelecek kötülüklere ve cehennem azabı,kabirde azabı gibi durumlara razı olması gerekir. Islâm dininin kelime manası ise teslim olmak yani boyun eğmek demektir. Dünyada bulunma gayemiz ise öldükten sonra yeniden dirilişe yani kabirden kalktığımız güne hazırlık yapmaktır.
Hayat acıları çekenlerin neler hissettiğini çok iyi biliyoruz hepimiz, fakat bunun içinde güçlü irade ile sabır göstermek dışında elimizden birşey gelmez. Tabi çaresi olan dertler için çare aranmalıdır.
"Andolsun ki Mallarınıza ve Canlarınıza İbtilâlar Verilerek İmtihan Olacaksınız."
(Âl-i imran: 186)
"Allah Kuluna Kâfi Değil mi?"
(Zümer: 36)
"De ki: Allah Bizim İçin Ne Yazmış Ne Takdir Etmiş İse Ancak Bize O Ulaşır. O Bizim Sahibimizdir. Müminler Yalnız Allah'a Güvenip Bağlansınlar."
(Tevbe: 51)
"Allah Onlardan Râzı Olmuş, Onlar da Allah'tan Hoşnud Olmuşlardır. İşte Bu, Rabb'inden Korkanlar İçindir."
(Beyyine: 8)
"Kim Allah'ın Takdir ve Taksiminden Râzı Olursa, Allah da Ondan Râzı Olur."
Hadis-i Şerif)
"Dünya saadetine, ahiret selâmetine nâil olmak, Hazret-i Allah'a itimat ile kaimdir. Bu itimat şöyle olur:
Bir insan Hazret-i Allah'ta mahvolursa, onda varlık kalmadığı için nefis de kalmaz. O kendisinin hükümsüz olduğunu bilir. Hazret-i Allah'ın her hükmüne, O'ndan gelen her şeye peşin olarak râzıdır.
Bütün kalbi ve kalıbı ile;
"Ben işimi Allah'a bırakıyorum." demiştir. (Mümin: 44)
Gül de gelse diken de gelse, elbise de gelse kefen de gelse, onun için hoştur. Kurtulanlar işte böyle kurtulur.
"Rabb'lerine gönülden boyun eğenler..." İşte bunlardır. (Hûd: 23)
"Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnud olmuşlardır. İşte bunlar Allah'tan yana olanlardır." (Mücadele: 22)
"Niye geldi, niçin geldi?" derse, o oranın ehli değildir. Duymuştur bir şeyler, söylemiştir. Mühim olan o hâli yaşamaktır. Allah'ım rızâ ve hoşnutluğunu diliyorum. Sen'in hükmün yürüsün, benim nefisimin arzusu yürümesin."
"Yazıklar olsun o kimseye ki lisan ile Allah'ı zikreder, kalbinden ise Cenâb-ı Hakk'ın yaptığına râzı olmaz." (Münâvi)
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Hadis-i kudsî'de:
"Bir kimse hükmüme râzı olmaz, verdiğim belâlara sabretmezse kendisine benden başka bir sahip arasın." buyuruyor. (Câmiu's-Sağîr)
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde buyurur ki:
"Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey, hakkınızda hayırlı olabilir ve hoşunuza giden bir şey de hakkınızda şer olabilir. Allah bilir siz bilmezsiniz." (Bakara: 216)
Âyet-i kerime'sinde buyurur ki:
"İnsanlar yalnız inandık demeleri ile bırakılıvereceklerini, kendilerinin imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar?" (Ankebût: 2)
"Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir Kitap'ta yazılmış olmasın." (Hadid: 22)
"Başına gelen bir musibetten dolayı hiç kimse ölümü istemesin. Eğer istemekten başka çare yoksa: 'Allah'ım! Benim için yaşamak hayırlı ise beni yaşat, ölüm daha hayırlı ise beni öldür.' desin" (Müslim: 2680)
Âyet-i kerime'de:
"Allah katında en üstün olanınız, Allah'tan en çok korkanınızdır." buyuruluyor. (Hucurât: 13)
Cenâb-ı Hakk Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:
"Andolsun ki biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltmekle sizi imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!" (Bakara: 155)
Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime'de şöyle buyurmaktadır:
"Eğer Allah sana bir zarar bir sıkıntı verirse, onu senden kaldıracak O'dur." (Yunus: 107)
"Eğer sana bir hayır ve iyilik dilerse, lütfuna kimse mâni olamaz." (Yunus: 107)
"Allah'ın izni olmayınca hiçbir musibet isabet etmez. Kim de Allah'a inanırsa ona hidayet eder, gönlüne doğruyu yöneltir. Allah her şeyi bilendir." (Teğâbün: 11)
Hazret-i Allah'ın Halil'i İbrahim Aleyhisselâm münâcâtında:
"Hastalandığım zaman bana şifâ veren O'dur." buyuruyorlar. (Şuarâ:
Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime'sinde:
"Sabır göstermekle ve namaz kılmakla Allah'tan yardım isteyin." diye emir buyurmaktadır. (Bakara: 45)
Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"Onlar ki, kendilerine bir musibet geldiği zaman: 'Biz Allah içiniz ve biz O'na döneceğiz.' derler." (Bakara: 156)
Abdülkâdir Geylânî -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:
"O nerede olursa olsun her yerde sadâkat gösterir ve her halde Rabb'ine boyun eğer." (Gunye li-Tâlibi Tarîku'l-Hakk; c. 2, s. 162. bas: Kahire, 1956 (h. 1375)
"İşte Rabb'lerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır, yalnızca onlar doğru yolu bulmuşlardır." (Bakara: 157)
Allah-u Teâlâ'ya Tevekkül Edene Allah Yeter:
Âyet-i kerime'de:
"Ey Peygamber! Allah sana da, sana tâbi olan müminlere de yeter." buyuruluyor. (Enfâl: 64)
"Eğer inanıyorsanız, ancak Allah'a tevekkül ediniz." (Mâide: 23)
"Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter." (Ahzâb: 3)
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise Hadis-i şerif'lerinde:
"Allah-u Teâlâ'ya hakkıyla tevekkül etseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır." (Tirmizî)
"Herkesten kuvvetli olmasını arzu eden kimse, Allah'a tevekkül etsin." buyuruyorlar. (Câmiu's-Sağîr)
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir işle meşgul iken onun yanına girdik, o işte kendisine yardım ettik.
Sonra bize şöyle buyurdu:
'Başlarınız kımıldadığı (yani yaşadığınız) müddetçe rızık hususunda ümitsiz olmayınız.
Zira insanı annesi kıpkızıl, üzerinde hiçbir şey olmadığı halde doğurur. Sonra Azîz ve Celîl olan Allah onu her çeşit rızıkla rızıklandırır.'" (İbn-i Mâce: 4165)
"Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder, sıkıntıdan kurtarır." (Talâk: 2)
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:
"Hüküm yüceler yücesi Allah'ındır." (Mümin: 12)
"Allah hüküm verenlerin en güzel hüküm vereni değil midir?" (Tîn: 8)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Allah-u Teâlâ bir emrin infaz olunmasını hükmettiği zaman, melekler düz bir taş üzerine zincir çeker gibi, kanatlarını çırparak, korktuklarını belirtirler. Gönüllerinden bu korku gidince Cebrâil ve Mikâil gibi mukarreb meleklere; 'Ne var? Rabb'imiz ne buyurdu?' diye sorarlar. Onlar ise; 'Hak ve hakikati buyurdu. Allah yücedir, Allah büyüktür!' derler." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1709)
Hüküm Hazret-i Allah'ındır, nasıl murad ederse öyle yapar.
"Hüküm veren Allah'tır, O'nun hükmünü bozacak kimse yoktur." (Ra'd: 41)
"Bütün kötülükler de kendi nefsindendir." (Nisâ: 79)
Hadis-i kudsî'de şöyle buyuruluyor:
"Bir kulum benim zikrimle meşgul olmasından dolayı kendi ihtiyaçlarının talebini unutursa ben o kuluma kendisi istemezden önce in'am ve ihsan ederim." (Tirmizî)
"Sana gelen her iyilik Allah'tandır, bütün kötülükler de kendi nefsindendir." (Nisâ: 79)
Diğer bir Âyet-i kerime'de:
"Biz insana şah damarından daha yakınız." (Kâff: 16)
Burada bir Hadis-i kudsî meydana çıkar:
"Benim cinlerle ve insanlarla önemli bir hadisem var! Ben yaratıyorum, benden başkasına ibadet ediliyor! Ben rızıklandırıyorum, benden başkasına şükrediliyor." (Taberânî)
"De ki: Allah bizim için ne yazmış ne takdir etmiş ise ancak bize o ulaşır. O bizim sahibimizdir. Müminler yalnız Allah'a güvenip bağlansınlar." (Tevbe: 51)
Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurur:
"Sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren, daha sonra da dirilten Allah'tır." (Rum: 40)
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Cenâb-ı Hakk'ın verdiği rızka kanaat eden mümin cennete dahil olur." (Münâvi)
Bir Hadis-i şerif'te ise şöyle buyuruluyor:
"Bir kimse Cenâb-ı Hakk'ın ihsan buyurduğu az bir rızka râzı olursa, Cenâb-ı Hakk da o kimseden az bir amel ve ibadetle râzı olur." (Münâvî)
"Ben cinleri ve insanları ancak (beni bilsinler) bana ibadet etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istemiyorum. Şüphesiz rızıklandıran, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır." (Zâriyat: 56-57-58)
Site linkler:
https://siyervakfi.org/kullugun-zirvesi-allahtan-razi-olmak/
https://www.kuranvemeali.com/allahin-rizasi-ile-ilgili-ayetler
https://www.hakikat.com/hakikat-der...lene-boyun-bukmek-onun-her-hukmune-razi-olmak
Herkes hem dünyada hem ahirette, Allah'ın hükmüne razı olmak zorundadır. Allah'ın hükmüne razı olmak dışında başka çare yoktur. Imamı olan,sevdiği kullar, cenneti hak edenler,Allah'ın rahmetinden ümidi olanlar cennete razı olacak.İmanı olmayan,sevmediği kullar, cehennemi hak eden kullar,Allah'ın rahmetinden ümit kesenler cehenneme razı olacak bundan başka çare yoktur. Kabirdede kimi azap hak edip azap halinde,kimi cenneten bir bahçede hoşnut olacaktır durumundan ruh olarak yaşarken. Dünyadada verdiği ve vermediğine,az verdiğine ve çok verdiğine,istediği şeylere ve istemediği şeylere razı olmak zorundadır cümle varlık. Kadere ve kazayada razı olmak gerekir. Said kılanda Allah'tır,şaki kılanda Allah'tır. Hidayet verende Allah'tır,dalalette bırakında Allah'tır. Cennete Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeyenler girebilir ancak. Allah'ın rahmetinden ümit kesenler giremeyebilir cennete. Günahı çok olanlar tövbe etmelidir ölüm gelip çatmadan cennet için. Tevekkülde imandandır, insan Allah'a tevekkül etmeli yani işlerini Allah'a en hayırlısı için bırakmalıdır.
Birde şunu söylemek gerekir,eğer bir insana melekler doğru yolu gösteriyor yani ilham ediyorsa,kendi eğri yola giriyorsa, başına gelecek kötülüklere ve cehennem azabı,kabirde azabı gibi durumlara razı olması gerekir. Islâm dininin kelime manası ise teslim olmak yani boyun eğmek demektir. Dünyada bulunma gayemiz ise öldükten sonra yeniden dirilişe yani kabirden kalktığımız güne hazırlık yapmaktır.
Hayat acıları çekenlerin neler hissettiğini çok iyi biliyoruz hepimiz, fakat bunun içinde güçlü irade ile sabır göstermek dışında elimizden birşey gelmez. Tabi çaresi olan dertler için çare aranmalıdır.
"Andolsun ki Mallarınıza ve Canlarınıza İbtilâlar Verilerek İmtihan Olacaksınız."
(Âl-i imran: 186)
"Allah Kuluna Kâfi Değil mi?"
(Zümer: 36)
"De ki: Allah Bizim İçin Ne Yazmış Ne Takdir Etmiş İse Ancak Bize O Ulaşır. O Bizim Sahibimizdir. Müminler Yalnız Allah'a Güvenip Bağlansınlar."
(Tevbe: 51)
"Allah Onlardan Râzı Olmuş, Onlar da Allah'tan Hoşnud Olmuşlardır. İşte Bu, Rabb'inden Korkanlar İçindir."
(Beyyine: 8)
"Kim Allah'ın Takdir ve Taksiminden Râzı Olursa, Allah da Ondan Râzı Olur."
Hadis-i Şerif)
"Dünya saadetine, ahiret selâmetine nâil olmak, Hazret-i Allah'a itimat ile kaimdir. Bu itimat şöyle olur:
Bir insan Hazret-i Allah'ta mahvolursa, onda varlık kalmadığı için nefis de kalmaz. O kendisinin hükümsüz olduğunu bilir. Hazret-i Allah'ın her hükmüne, O'ndan gelen her şeye peşin olarak râzıdır.
Bütün kalbi ve kalıbı ile;
"Ben işimi Allah'a bırakıyorum." demiştir. (Mümin: 44)
Gül de gelse diken de gelse, elbise de gelse kefen de gelse, onun için hoştur. Kurtulanlar işte böyle kurtulur.
"Rabb'lerine gönülden boyun eğenler..." İşte bunlardır. (Hûd: 23)
"Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnud olmuşlardır. İşte bunlar Allah'tan yana olanlardır." (Mücadele: 22)
"Niye geldi, niçin geldi?" derse, o oranın ehli değildir. Duymuştur bir şeyler, söylemiştir. Mühim olan o hâli yaşamaktır. Allah'ım rızâ ve hoşnutluğunu diliyorum. Sen'in hükmün yürüsün, benim nefisimin arzusu yürümesin."
"Yazıklar olsun o kimseye ki lisan ile Allah'ı zikreder, kalbinden ise Cenâb-ı Hakk'ın yaptığına râzı olmaz." (Münâvi)
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Hadis-i kudsî'de:
"Bir kimse hükmüme râzı olmaz, verdiğim belâlara sabretmezse kendisine benden başka bir sahip arasın." buyuruyor. (Câmiu's-Sağîr)
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde buyurur ki:
"Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey, hakkınızda hayırlı olabilir ve hoşunuza giden bir şey de hakkınızda şer olabilir. Allah bilir siz bilmezsiniz." (Bakara: 216)
Âyet-i kerime'sinde buyurur ki:
"İnsanlar yalnız inandık demeleri ile bırakılıvereceklerini, kendilerinin imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar?" (Ankebût: 2)
"Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir Kitap'ta yazılmış olmasın." (Hadid: 22)
"Başına gelen bir musibetten dolayı hiç kimse ölümü istemesin. Eğer istemekten başka çare yoksa: 'Allah'ım! Benim için yaşamak hayırlı ise beni yaşat, ölüm daha hayırlı ise beni öldür.' desin" (Müslim: 2680)
Âyet-i kerime'de:
"Allah katında en üstün olanınız, Allah'tan en çok korkanınızdır." buyuruluyor. (Hucurât: 13)
Cenâb-ı Hakk Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:
"Andolsun ki biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltmekle sizi imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!" (Bakara: 155)
Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime'de şöyle buyurmaktadır:
"Eğer Allah sana bir zarar bir sıkıntı verirse, onu senden kaldıracak O'dur." (Yunus: 107)
"Eğer sana bir hayır ve iyilik dilerse, lütfuna kimse mâni olamaz." (Yunus: 107)
"Allah'ın izni olmayınca hiçbir musibet isabet etmez. Kim de Allah'a inanırsa ona hidayet eder, gönlüne doğruyu yöneltir. Allah her şeyi bilendir." (Teğâbün: 11)
Hazret-i Allah'ın Halil'i İbrahim Aleyhisselâm münâcâtında:
"Hastalandığım zaman bana şifâ veren O'dur." buyuruyorlar. (Şuarâ:
Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime'sinde:
"Sabır göstermekle ve namaz kılmakla Allah'tan yardım isteyin." diye emir buyurmaktadır. (Bakara: 45)
Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"Onlar ki, kendilerine bir musibet geldiği zaman: 'Biz Allah içiniz ve biz O'na döneceğiz.' derler." (Bakara: 156)
Abdülkâdir Geylânî -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:
"O nerede olursa olsun her yerde sadâkat gösterir ve her halde Rabb'ine boyun eğer." (Gunye li-Tâlibi Tarîku'l-Hakk; c. 2, s. 162. bas: Kahire, 1956 (h. 1375)
"İşte Rabb'lerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır, yalnızca onlar doğru yolu bulmuşlardır." (Bakara: 157)
Allah-u Teâlâ'ya Tevekkül Edene Allah Yeter:
Âyet-i kerime'de:
"Ey Peygamber! Allah sana da, sana tâbi olan müminlere de yeter." buyuruluyor. (Enfâl: 64)
"Eğer inanıyorsanız, ancak Allah'a tevekkül ediniz." (Mâide: 23)
"Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter." (Ahzâb: 3)
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise Hadis-i şerif'lerinde:
"Allah-u Teâlâ'ya hakkıyla tevekkül etseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır." (Tirmizî)
"Herkesten kuvvetli olmasını arzu eden kimse, Allah'a tevekkül etsin." buyuruyorlar. (Câmiu's-Sağîr)
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir işle meşgul iken onun yanına girdik, o işte kendisine yardım ettik.
Sonra bize şöyle buyurdu:
'Başlarınız kımıldadığı (yani yaşadığınız) müddetçe rızık hususunda ümitsiz olmayınız.
Zira insanı annesi kıpkızıl, üzerinde hiçbir şey olmadığı halde doğurur. Sonra Azîz ve Celîl olan Allah onu her çeşit rızıkla rızıklandırır.'" (İbn-i Mâce: 4165)
"Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder, sıkıntıdan kurtarır." (Talâk: 2)
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:
"Hüküm yüceler yücesi Allah'ındır." (Mümin: 12)
"Allah hüküm verenlerin en güzel hüküm vereni değil midir?" (Tîn: 8)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Allah-u Teâlâ bir emrin infaz olunmasını hükmettiği zaman, melekler düz bir taş üzerine zincir çeker gibi, kanatlarını çırparak, korktuklarını belirtirler. Gönüllerinden bu korku gidince Cebrâil ve Mikâil gibi mukarreb meleklere; 'Ne var? Rabb'imiz ne buyurdu?' diye sorarlar. Onlar ise; 'Hak ve hakikati buyurdu. Allah yücedir, Allah büyüktür!' derler." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1709)
Hüküm Hazret-i Allah'ındır, nasıl murad ederse öyle yapar.
"Hüküm veren Allah'tır, O'nun hükmünü bozacak kimse yoktur." (Ra'd: 41)
"Bütün kötülükler de kendi nefsindendir." (Nisâ: 79)
Hadis-i kudsî'de şöyle buyuruluyor:
"Bir kulum benim zikrimle meşgul olmasından dolayı kendi ihtiyaçlarının talebini unutursa ben o kuluma kendisi istemezden önce in'am ve ihsan ederim." (Tirmizî)
"Sana gelen her iyilik Allah'tandır, bütün kötülükler de kendi nefsindendir." (Nisâ: 79)
Diğer bir Âyet-i kerime'de:
"Biz insana şah damarından daha yakınız." (Kâff: 16)
Burada bir Hadis-i kudsî meydana çıkar:
"Benim cinlerle ve insanlarla önemli bir hadisem var! Ben yaratıyorum, benden başkasına ibadet ediliyor! Ben rızıklandırıyorum, benden başkasına şükrediliyor." (Taberânî)
"De ki: Allah bizim için ne yazmış ne takdir etmiş ise ancak bize o ulaşır. O bizim sahibimizdir. Müminler yalnız Allah'a güvenip bağlansınlar." (Tevbe: 51)
Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurur:
"Sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren, daha sonra da dirilten Allah'tır." (Rum: 40)
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Cenâb-ı Hakk'ın verdiği rızka kanaat eden mümin cennete dahil olur." (Münâvi)
Bir Hadis-i şerif'te ise şöyle buyuruluyor:
"Bir kimse Cenâb-ı Hakk'ın ihsan buyurduğu az bir rızka râzı olursa, Cenâb-ı Hakk da o kimseden az bir amel ve ibadetle râzı olur." (Münâvî)
"Ben cinleri ve insanları ancak (beni bilsinler) bana ibadet etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istemiyorum. Şüphesiz rızıklandıran, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır." (Zâriyat: 56-57-58)
Site linkler:
https://siyervakfi.org/kullugun-zirvesi-allahtan-razi-olmak/
https://www.kuranvemeali.com/allahin-rizasi-ile-ilgili-ayetler
https://www.hakikat.com/hakikat-der...lene-boyun-bukmek-onun-her-hukmune-razi-olmak