Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

TİTREYEN GÜNEŞ........bilimsel

nakkad

New member
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
97
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
1962 yılında bir grup araştırmacı, Güneş'in yaklaşık beş dakikalık aralıklarla öne ve arkaya doğru titrediğini keşfetti. Araştırmaların derinleştirilmesiyle Güneş'in bazı kısımlarının bize yaklaşırken, bazı kısımlarının da bizden uzaklaştığı tespit edildi. 1970'lerde bu titreşimin, 'akustik osilasyon'la (Güneş'in içindeki ses dalgaları) meydana geldiği astrofizikçilerce açıklandı.

Güneş'in sesini hiç duydunuz mu?
Bu soruya 'evet' diyenler varsa, onlara bu sesin neye benzediğini sorunuz. Belki bu ses bir kuş sesine benziyordur!
Ses dalgaları, bilindiği gibi titreşim dalgalarıdır. Yukarı-aşağı, ileri-geri hareketlerden oluşur. Şâir ruhlu bilim adamlarına göre, Güneş'ten çıkan sesler, kalb atışındaki sesler gibidir. Güneş, bir kalb gibi atmaktadır. Ancak insan kalbi atarken bir kasılma ve gevşeme hareketi yaparak birkaç farklı ses çıkarır. Kalb uzmanları bu sesleri dinleyerek kalbimizin sağlıklı olup olmadığı konusunda fikir yürütürler. Kalb uzmanları nasıl bazı seslerden hareketle sağlığımız hakkında bir fikir sahibi oluyorsa, hellosismology (Güneş'in sismik titreşimlerini inceleyen bilim dalı) uzmanları da Güneş'in içindeki sesleri dinleyerek onun yapısını ve sırlarını çözmeye çalışıyorlar. Bu seslerin oluşturduğu güç ile Güneş bir bakıma gonk veya sıtmalı bir hasta gibi titreşmektedir. Burada enteresan bir hâdise karşımıza çıkmaktadır. Güneş'te milyonlarca farklı ses tespit edilmiştir. Her bir ses, farklı frekanslarda titreşir ve Güneş üzerinde farklı desenler gösterir. Güneş'i büyük bir piyanoya benzetecek olursak, piyanonun farklı tonlarda ses çıkaran 88 adet metal çubuğu vardır. Güneş'teki nota sayısı ise 10 milyondur. Yani Güneş 10 milyon tuşlu bir piyano gibi, beş dakikada bir veya daha değişik zaman aralıklarında çeşitli sesler çıkartmaktadır. Bu sesler bir harmoni içinde kalb atışları gibi Güneş'in akustik yapısını oluşturur. İşte uzmanlar, bu 10 milyon farklı sesi yorumlamakla meşguldürler. Daha enteresan olan ise, insanın bu sesleri duyamamasıdır. Çünkü çıkan seslerin titreşim frekansı, alt duyma sınırımız 20 Hz'den çok aşağıda, 1-4 milihertz arasındadır. Bu da 200 ile 1.000 saniyelik bir zaman aralığıdır, yani Güneş, yaklaşık 3 ile 16 dakika arasında bir titreşmektedir. Bu sesi duymamız imkânsızdır. Zaten işitme sınırımız uygun olsa bile, feza boşluğunda sesleri iletebilecek hava veya bir gaz tabakası olmadığından, bu sesler dünyamıza ulaşamaz. Güneş'ten çıkacak sesi 20.000 ila 40.000 kez büyütecek olursak, fısıltıdan daha az bir ses meydana gelir. Enteresan değil mi? Tepemizde her gün 10 milyon tuşlu bir piyanodan sesler çıkartılıyor, belki de bir konser veriliyor; ama biz bunların hiç farkında değiliz. Güneş gibi Samanyolu'nda bulunan 200 milyar yıldızı da buna eklersek, muazzam bir ses ortaya çıkacaktır. Bu 10 milyon tuştan çıkan ses, bir güç oluşturduğu için, bu sesin Güneş yüzeyindeki yansımaları incelenerek Güneş'in içinde ne olup bittiği hakkında detaylı bilgiler elde edilmektedir.
Güneş'teki farklı tipteki seslere; p, g ve f modları adı verilir. p basınca, g yerçekimine, f de yüzeye bağlı modlar olarak adlandırılır. Sadece 10 milyon p ve f modu vardır. Bu modların kombinasyonları kullanılarak l0 milyon farklı ses yaratılmaktadır.
10 milyon farklı tondan p moduna birkaç örnek verecek olursak; l yüzeye ait, m ise Güneş'i yatay kesen düzlem sayısıdır. Bu l ve m değerlerine Güneş'in harmonik sayıları denir. (Şekil 1)
Kur'ân'ı asrın idrakine göre yorumlayan Bediüzzaman (ra), Risale-i Nur'da, Yasin Sûresi'ndeki "veşşemsu tecri li müstekarrin leha" âyetindeki lâm harfini açıklarken, herkesin kendi hissiyatına göre bu âyetten bir şeyler anladığını söyler. Kur'an'daki her âyetin binlerce yönü olduğunu, herkesin kendi kepçesine göre bu ummandan bir şeyler aldığını anlatır. Avamdan âlime, âlimden kozmoğrafyacı bir feylesofa, oradan dikkatli bir hakîme kadar tabaka tabaka ilhâmları anlattıktan sonra, en son şâirâne bir fikir ve kalb sahibinin bu âyetten hatta bu âyetteki lâm harfinden hissettiklerini veciz bir şekilde söyle ifade eder: "Güneş nûranî bir ağaçtır. Seyyareler onun müteharrik meyveleri... Ağaçların hilâfına olarak Güneş silkinir, tâ o meyveler düşmesin. Eğer silkinmezse, düşüp dağılacaklar. Hem tahayyül edebilir ki Şems (Güneş) meczub bir ser-zâkirdir (baş zikredici). Halka-i zikrin merkezinde cezbeli bir zikreder ve ettirir. Bir risâlede şu mânâya dair söyle demiştim. Güneş bir meyvedârdır; silkinip tâ düşmesin müncezip seyyar olan yemişleri.
Eğer sükûtuyla sükûnet eylese, cezbe kaçar, ağlar fezada muntazam meczupları." (Sözler, Lemeat)
Modern bilimin 1960'lı yıllarda keşfetmeye başladığı Güneş titremesini Bediüzzaman'ın çok daha önce söylemesi enteresandır. Hattâ Bediüzzaman daha da ileri giderek, bu hâdisenin hikmetini söyler. Bu titreme Güneş'in etrafındaki gezegenleri tutması, yani çekim kanunu için elzemdir. Onun için Güneş titremektedir. Bilim dünyası işin iç yüzünü araştırmaya daha yeni yeni başlamıştır. Kim bilir İmam-ı Rabbani'den, Erzurumlu İbrahim Hakkı'ya, ondan da Uluğ Beye ilim adamları bakımından zengin tarihimizi araştırdığımızda daha nice gerçekle yüz yüze geleceğiz.
Orta Çağ Avrupa'sının Dünya'nın tepsi şeklinde olduğunu zannettiği dönemlerde, İslâm âlimleri, astronomi ile ilgili birçok eser vermişlerdir. Maalesef, Rönesans'a ışık tutan bu ilim adamlarımızdan ve onların kitaplarından çok az şey bilmekteyiz. Batı'yı peşinden sürükleyen İbni Sinalar, İbnu'n- Nefisler, Zerkaliler, Ali Kuşçular, Nasiruddin Tûsiler, Harizmiler araştırma âşığı ilim adamlarını beklemektedir. Seyyid Kutub'un dediği gibi, insan uzaya serpilmiş, bu engin uzay deryasında yüzen ve kocaman kütleleri bu engin uzayda bir hiç olan şu sayısız yıldız ve gezegenleri seyre durunca o kadar küçülüyor ki...
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Selamün aleyküm.
HER YARATILMIŞ, ALLAH TEALA' YI ZİKREDER FAKAT BİZ DUYMAYIZ. YILDIZLAR, GÜNEŞ, AY, DÜNYA, SÜPERNOVALAR,... HEPSİ KENDİ DİLİNDE ALLAH TEALA' YI ZİKREDER. YANİ DEĞİŞİK FREKANSLARDA SESLER ÇIKARIRLAR. BAZI SESLER ÖLMEKTE OLDUĞUNU VEYA YENİ OLUŞMAKTA OLDUĞUNU GÖSTERİR. ASLINDA EN AZ ZİKREDEN İNSAN GALİBA. EN ÇOK NİMET VERİLEN DE.
 

nakkad

New member
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
97
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
aleykümselam..evet en mükerrem olduğumuz gibi halıkımzdan en gafil olanlar da bizleriz.
çok ilginç bir nokta da şu kl güneşle sistem olarak armızda pek fark yok.nasılki güneşte çok ince hesablar var ve bunlardan birinin düzeninin bozulması sistemi alt üst eder.insanda böyle muazzam bir sistem aslında.aşağıdaki alıntıyı dikkatle okumanızı tavsiye ederim..konuyu izah ediyor.

İ'lem eyyühe'l-aziz!
Şu görünen umumî âlemde her insanın hususî bir âlemi vardır. Bu hususî âlemler, umumî âlemin aynıdır. Yalnız umumî âlemin merkezi şemstir. Hususî âlemlerin merkezi ise şahıstır. Her hususî âlemin anahtarları o âlemin sâhibinde olup letâifiyle bağlıdır. O şahsî âlemlerin safveti, hüsnü ve kubhu, ziyası ve zulmeti, merkezleri olan eşhasa tâbidir. Evet, aynada irtisam eden bir bahçe, hareket, tegayyür ve sair ahvalinde aynaya tâbi olduğu gibi, her şahsın âlemi de, merkezi olan o şahsa tâbidir:
Binaenaleyh, cisminin küçüklüğüne bakıp da günahlarını küçük zannetme. Çünkü, kalbin kasâvetinden bir zerre, senin şahsî âleminin bütün yıldızlarını küsufa tutturur.

selametle..
 
Z

zeynep_hearty

Guest
Rabbim razı olsun müthiş bir yazı çok beğendim ... selam ve dua ile...
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Selamün aleyküm kardeşlerim.
Bak nakkad kardeşim yazına uygun bir şiir buldum. Mevlana hazretleri şems aşkını dile getiriyor. Aslında başka şems' leride tarif ediyor ya. A.r.o. kardeşim.

GELDİ

Güneşim, ayım geldi.
Gözüm, kulağım geldi.
Gümüş bedenlim geldi.
Altın madenim geldi.
Başımın sarhoşluğu geldi.
Gözümün nuru geldi.
Başka bir şey dilediysen
işte o başka bir şeyim geldi.

Yolumu vuran geldi.
Tövbemi bozan geldi.
gümüş bedenli güzel
kapımdan ansızın çıkageldi.

Ey eski dostum benim,
bak bugün dünden çok iyi,
Dün ondan bir haber almıştım,
hemen sarhoş olmuştum.
Dün gece onu mumla aramış durmuştum.
Bak bugün bir demet gül gibi
yol uğrağıma geliverdi.

Şarap içmeliyim şarap,
ş,imşekler saçmalı aklım,
bunun tam vakti.
Kuş olmalıyım, uçmalıyım,
kolum, kanadım geldi.

Bir anda aydınlık içinde dünya.
Bir anda dünya sabahlar gibi.
İşte bağırmanın tam zamanı şimdi.
İşte kükremenin tam zamanı.
Benim koca arslanım geldi.

Mevlana Celaleddin Rumi


SELAM TEBRİZ'E

kulağını ver, dinle,
bak asesbaşı ne diyor:
bu mahallede bizden bir gönül eri kayboldu, diyor,
derken ansızın biri yolda izini buldu, diyor.
Belirtilerini görün işte, diyor.

Ne zamandır onu aradık, yandık yakıldık.
Ne zamandır onu arayanlar her yanda dövündüler.
Ne üst kodular, ne baş.

Aşıkların kanı hiç eskimiyor, unutulmuyor.
Aşıkların kanı nasılsa hep öyle kalıyor.
Hep öyle taze, sıcak.

Bu eski bir kan davasıdır deme sakın
Atma kulağının arkasına sen şu lafı:
Kan bir kere eskidi mi kararır, kurur ama,
aşıkların kanı durmayacak, gönüllerinden biteviye akacak.

Bu bucağa sığınan senin bakışındır.
O büyük sağrağı sunan senin nerkis gözlerin.
Sarhoşa gelen de onlar, gönüller çalan da ınlar,
adamı canevinden vuran da onlar

Mevlana Celaleddin Rumi
 

isimsiz

New member
Katılım
9 Şub 2005
Mesajlar
812
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Köln/ALMANYA
allah razı olsun arkadaşlar.çok güzel bilgileri bizlerle paylaşmışsınız..devamını bekleriz inş.
 

nakkad

New member
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
97
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
allah razı olsun yıldız kardeşim şiir de çok güzel..

Bir anda aydınlık içinde dünya.
Bir anda dünya sabahlar gibi.
İşte bağırmanın tam zamanı şimdi.
İşte kükremenin tam zamanı.
Benim koca arslanım geldi.
selametle..
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Selamün aleyküm kardeşlerim.
Benim düşüncem, şiirlerimizi şiir bölümüne yazalım ve gereken yerde link koyalım. Böylece isimsiz kardeşimizin uyarısını uygulamış oluruz hemde fazla yer işgal edip kargaşa oluşturmayız. A.r.o. Hatta başka konular içinde bazen bunu uygulasak fazla karışıklık olmaz herhalde.
 
Üst Alt