Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nusayrilik Nedir?

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Alevilik İslam’ın bir yorumu değil, İslam’ın ta kendisidir. İslam âlemi Hz. Muhammed’in vasiyetine uyarak Hz. Ali’nin velayetini kabul etmiş olsaydı, İslam’da bölünmeler baş göstermeyecekti.

Bu forumda gerçek arap alevilerini savunan ender insanlardan biriyimdir. Daha önceki yazılarıma bakarsanız siz de görürsünüz. Bekir kardeşimizin yaptığı araştırma doğrudur. Neden derseniz; Türkiye'de yaşayan aleviler dezenformasyona uğramış ve gerçek alevi kültüründen uzaklaşmış grubları barındırmaktadır. Ve yukarıda yapılan araştırma birebir görünen gerçeklerdir. Bunun için alınganlık göstermeyin, bilakis bu konuda gördüklerinizi düzeltmeye çalışın. Yapanı gördüğünüz zaman eleştirin, yapılanı yazanı eleştirmek insaf ölçüleri içerisinde yer almaz.

Ama; Arap aleviliğinin ne olduğu veya ne olmadığı konusunda yazdıklarını okudum, sadece yukarıdaki sözüne ve birde Bekir kardeşimin cevap vermek zorunda kaldığı bölüm haricinde, tamamına yakın bölümünü de beğendim. Zaten uygun olmayan yerlere Bekir kardeşim uygun cevapları vermiş. Fakat yukarıda alıntıladığım yere siz açıklık getirmelisiniz. Neden ? Çünkü, alevilik ile sünnilik denen ayrımın kavşağıdır bu iddia !

1- İslamın ta kendisi, ne alevilik ne sünnilik ne şu nede bu denilebilir. İslamın ta kendisi Kur'an'dır. Biz sünniler bunun Resulullah (s.a.v.) yolu ile birebir yaşandığına iman ettiğimiz için sünnet merkezli bir anlayışı İslam'a uygun bulmamız nedeni ile yaşıyoruz, sizler ise Hz.Ali (k.v.) efendimiz ile ilgili olan bölümleri ön plana alarak yaşamaya çalışıyorsunuz. Sonuçta Hz. Ali (k.v.) efendimiz de Allah'ın (Celle celaluhu) sevdiği bir insandır ve Peygamber (s.a.v.) efendimizin mübarek hadisi ile bu ümmetin önderlerindendir.

Biz başta Hz. Ali (k.v.) efendimiz olmak üzere bütün ashabı güzin (r.anhüm ecmain) efendilerimizi de severiz ve saygı duyduğumuz için de laf söyletmeyyiz. Buna her ne kadar Hz. Hamza (r.anh) efendimizin ciğerini çıkaran Vahşi (r.anh) de dahi olsa, içimiz acısa da sırf ashabı kiramdan olması nedeni ile yaparız. Bu Peygamberi bir emr olduğu için yaparız.

Eğer lafı bedbaht ve sefil karakterli yezid denilen köpeğe getireceksen, peşinen bil ki; İslam ümmetinin içinde bu konuyu okurken, eğer gözünden yaş gelmiyorsa dönüp kendi imanını sorgulasın. Bunu yapmak için de ne alevi olmaya ne sünni olmaya gerek yok. Bu yezid'in babasının ashabtan olması da onun bu konuda azap görmeyeceği garantisi vermez. Nasıl ki Nuh (a.s.) peygamberdi, ama oğlu kafir olduysa, yezid denen bedbahtın babasının Peygamber (s.a.v.) efendimizin yazıcılarından olması bu gerçeği değiştirmez. Siz kendinize bakacaksınız, ben Ali'yi (k.v.) seviyorum ama neden Osman'ı (r.anh) sevmiyorum ? yahut Ebu Bekir'i sevmiyorum hatta hakaret ediyorum ? demelisiniz. Aslında bu cümle size değil, kendini alevi iddia edenelere. Sadece sizin şahsınızda; aleviyim diyenlere veya şia'yım diyenlere genel olarak yazıyorum. Arap aleviliği yakından bildiğim için bu anadolu aleviliği anlayışından farklıdır. Ama halkımız bilemez, çünkü ülkemizde yaygın değildir arap aleviliği. Daha çok sapkın alevi kolları burada yer edinmiştir.

Ehli Beyt bize paygamberimizin emanetleridir. Bizim evimizde bu emanetlerden bir tanesi yaşıyor. Ağabeyimin eşi Hz. Hüseyin efendimizin 33. göbekten secere sahibi ve Urfa viranşehir seyyidelerimizden biridir. Dolayısı ile evimizdeki bu kıymetli emanet ile beraber bulunuyoruz. Dedesi ile arasındaki alışverişlerde bazı şeylere şahit oluyoruz. Bir başkasına şaşılacak derecede ilginç gelen şeyleri alışkanlık olsa gerek artık biz normal hayattan bir parça gibi görüyoruz. Ama bunu insanlara anlatamazsınız. Görmek ve bizzat şahit olmak ile duymak bir değildir. Önemli olan duyarak dahi olsa, görmüşcesine "saddak" diyebilmektir. Efdal olan da budur. Hatırlayın ki, mirac hadisesini yaşayan Peygamber (s.a.v.) efendimiz bunu anlattığında en yanındaki kendi kabilesi dahi alay ederken, anlattığı an'ı dahi görmeyen Ebu Bekir (r.anh) "Muhammed söylüyorsa doğrudur" diyerek "Sıddık'i Ekber" olarak bu ümmetin bağrında yer almıştır. Kur'an da "...ve mağara arkadaşı" denilmesi sureti ile bizzat işaret edilmiştir. Hadisi şeriflerde bir çok yerde öğülerek bu ümmet içersinde var olan fazileti gösterilmiştir.

2- İslam alemi; Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimizin vasiyetine uyarak halife olarak Hz. Ebu Bekr (r.anh) efendimizi seçmiştir. Rahatsızlığı nedeni ile cemaat ile namaz kılmaya takatinin olmadığını anlayınca, namaz için bekleşenlere "...gamet getirin, Ebu Bekr'i de imamete geçirip namazlarınızı eda edin" emr'ini vermiştir. Henüz sağ ve hayatta iken imamete geçmenin Ebu Bekr'e layık olduğunu işaret etmiştir. Bir gün sonra da yanındakilerin yardımı ile zorlayarak da olsa ayağa kalkmış ve Ebu Bekr'e uyan cemaatin en arkasında O' da (s.a.v.) namaz safına katılıp imama uyarak namazını eda etmeye çalışmış ve bundan da büyük bir haz aldığını belirtmiştir. Sekaretinin şiddetlendiği zamanda hanımlarının dahi odasına açılan kapılarını kapattırırken sadece Ebu Bekr (r.anh) efendimizin kapısını açık bıraktırmıştır. Bir gün Sebr dağı üzerinde Hz. Ömer, Osman ve Ebu Bekr (r.anh ecmain) efendilerimiz ile bulunurken meydana gelen zelzelede "Ey Sebr dağı sukun! sukun! Üzerinde bir nebi, bir sıddik ve iki şehid bulunduğu halde sukun bul" diyerek yanındaki üç insanın da mertebesini bizlere bildirmiştir. Eğer ki, yanlarında Hz.Ali (k.v.) efendimiz de bulunsaydı allahu alem "...Üzerinde bir nebi, bir sıddik ve üç şehid bulunduğu halde..." derdi.

Bir çok hadisinde Ebu Bekr'i (r.anh) övmesinin yanı sıra Hz. Ali (k.v.) efendimizi övmesi de bu insanlara ne kadar değer verdiğinin bir göstergesidir. Bizlerin bu konuda her birini hasımlaştırmak ve var olan fitneye bir çıra götürmek haddimiz değildir olursa da ancak zararı ve azabı bize kalır. "Sen Harun'un Musa'ya olan yakınlığı gibi yakınsın bana" sözünü duyan Hz. Ali (k.v.) efendimizin zaten faziletine ve büyüklüğüne iman etmek zorundadır. Eğer bu sözün aleyhinde bir sözde bulunursa kendi aleyhine zarardadır. "Ben ilim şehr'i isem, Ali kapısıdır" diyerek ilmi yönden de derece derece üstünlüğünü belirtmesi, fıkhi konularda kendisinden sonra fikir alınması bu derecelerin sadece perçinlenmesine yöneliktir. Görmeyen zaten ya fikri kördür, yahut ard niyetlidir.

Sünni tabir edilen bizler, ne kadar bu gerçeklerin özüne bakarak hiç birini bir diğerinden ayırmıyor ve aynı şiddet ile seviyorsak, bu insanların içinden bazılarını sevip bazılarını sevmeyenler eksikliği kendilerinde arasın. Bütün İslam alemi bu mihenge iyi bakmalı. Bu düstur bir çok anlaşmazlıkların bertaraf olmasına vesiledir. Okumak gayesi ile okunursa ne denildiği anlaşaılacaktır, ama önyargılar bırakılmadan okunursa yapılacak lakırdı elbette çoktur.

Artık İslam ümmetinin bu önyargılarını "kırma değil "PARÇALAMA" zamanı çoktan gelmiştir ve zaman geçmektedir. Avucunu ovan şeytana haddini bildirmek, "seni seviyorum ey Ali aşığı kardeşim" demekten veya "seni seviyorum ey Ebu Bekr aşığı" demekten geçmektedir.
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ali'yi çirkin bir şekilde anıyorsunuz; oysa o benden, ben de ondanım. O benden sonra sizin emirinizdir. O bendendir ve ben de ondanım ve o benden sonra sizin emirinizdir.

Müsned-i Ahmed, c.5, s.356; Hasais-i Neseî, s.24, biraz farkla; Müstedreku's- Sahihayn, c.3, s.110, sözcük farkıyla; Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.127; Kenzü'l- Ummal, c.12, s.207 İbn Ebî Şeybe'den özetle ve c.12, s.210 Deylemî'den; Kunuzu'l-Hakaiki, Menavî, s.186.

Resul-i Ekrem (s.a.a) öfkesi yüzünden okunduğu hâlde onlara dönerek şöyle buyurdu: Ali'den ne istiyorsunuz, Ali'den ne istiyorsunuz, Ali'den ne istiyorsunuz?! Ali bendendir ve ben de Ali'denim, Ali bendendir ve ben de Ali'denim. Ve o benden sonra her müminin velisidir

Sahih-i Tirmizî, c.13, s.165, "Menakıbu Ali b. Ebu Talib" babı; Müsned-i Ahmed, c.4, s.437; Müsned-i Tayalesî, c.3, s.111, 829. hadis; Müstedrek-i Hâkim, c.3, s.110; el-Hasais, Neseî, s.19 ve 16; Hilyetu'l-Evliyâ, Ebu Nuaym, c.6, s.294; Riyazu'n-Nazira, c.2, s.171; Kenzü'l-Ummal, c.12, s.207 ve c.15, s.125.

Haskanî, Abdullah b. Ebu Evfa'dan da Gadir-i Hum'da Resulullah'ın (s.a.a), "Ey Elçi, Rabbinden sana indirileni tebliğ et..." ayetini okuduğunu ve sonra da koltuğunun altındaki beyazlık görününceye kadar ellerini kaldırarak şöyle buyurduğunu duydum: Ey insanlar! Bilin ki ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır.[330] Vahidî, Esbabu'n-Nüzul adlı kitabında ve Suyûtî ise ed-Dürrü'l-Mensûr adlı kitabında Ebu Said Hudrî'den şöyle nakleder: "Ey Elçi, Rabbinden sana indirileni tebliğ et..." ayeti Ali b. Ebu Talib hakkında nazil olmuştur.[331] Suyûtî'nin Tefsir'inde İbn Mes'ud'dan, Resulullah'ın (s.a.a) döneminde bu ayeti şöyle okuyorduk diye rivayet edilmiştir: "Ey Elçi, Rabbinden sana -doğrusu Ali müminlerin velisidir diye- indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevi) yapmayacak olursan..."[332] Elbette İbn Mes'ud, söz konusu ayeti Resulullah'ın (s.a.a) hayatında böyle tefsir ettiklerini kastediyor.

Müsned-i Ahmed, c.1, s.118, 119, c.4, s.281, 370, 372, 373, c.5, s.347, 370; Müstedrek-i Hâkim, c.3, s.109; Sünen-i İbn Mâce, "Fazlu Ali" babı; Hâkim Haskanî, c.1, s.190, 191; Tarih-i İbn Kesir, c.5, s.209, 210-213. Bu kitapta c.5, s.209'da şöyle geçer: Zeyd'e, "Sen bunu Resulullah'tan (s.a.a) duydun mu?" diye sordum. Zeyd, "O çölde bunu gözleriyle görmeyen ve kulaklarıyla duymayan kimse yoktur." dedi. İbn Kesir daha sonra, "Bu hadisi şeyhimiz Ebu Abdullah Zehebî sahih bilmiştir." der.


Müslim b. Haccac Nişaburi kendi Sahih'inde Zeyd b. Erkam'dan şöyle rivayet ediyor:

Resulullah (s.a.a) Mekke ile Medine arasındaki Gadiri Hum'da konuşmak için ayağa kalktı ve ALLAH'a hamd ve senadan sonra halka nasihatta bulunup şöyle buyurdu:

"Ey insanlar ben ancak bir beşerim; yakında Rabbimin elçisi (Azrail) gelecek ben de davetine icabet edeceğim. Aranızda iki değerli şey bırakıyorum; Birincisi hidayet ve nurun bulunduğu ALLAH'ın Kitabı'dır. Öyleyse ALLAH'ın Kitabı'na sıkıca sarılın." Daha sonra da şöyle buyurdu: "Ikincisiyse Ehli Beytimdir. Ehli Beytim hakkında sizlere ALLAH'ı hatırlatıyorum Ehli Beytim hakkında sizlere ALLAH'ı hatırlatıyorum Ehli Beytim hakkında sizlere ALLAH'ı hatırlatıyorum." Sahihi Müslim c.4 s.1873.

Hakim Nişaburi Zeyd b. Erkam'dan şu hadisi nakleder : Resulullah (s.a.a) Veda Haccı'ndan dönerken Gadiri Hum'da konakladığında orada bulunan ağaçların altını temizlemerini emredip sonra da şöyle buyurdu:

"ALLAH'ın çağrısına icabet etmeme az kaldı. Ben aranızda biri diğerinden daha büyük olan iki büyük ve değerli şey bırakıyorum: ALLAH'ın Kitabı ve Ehli Beytim. Bu ikisi hakkında nasıl davranacağınıza dikkat edin. Çünkü Kur'an ve Ehli Beytim Havuz başında bana kavuşuncaya kadar birbirinden ayrılmazlar. ALLAH benim mevlam ben de her mü'minin mevlasıyım." O anda Ali'nin (a.s) elini tutarak şöyle buyurdu: "Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır. ALLAH'ım onu seveni sev ona düşman olana düşman ol." El Müstedrek Alas Sahiheyn c.3 s.109.

bu hadislerin hepsi ehli sünnetin en muteber kitaplarından.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Zaten ehli sünnet değilseniz hiç bir mesele yok, sizi kimse zorla ehli sünnet yapmaz. Ehli sünnet olmadığınıza göre de beyanlarınız bu İslamForum'da ancak "şia" damgalı olarak yayımlanır.Bu da sizi rahatsız etmez.
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
muhakkak bekir abi ben şiayım .yalnız ehli sünnet değilim derken peygamberin sünnetini kabul etmiyormuşum gibi anlaşılmasın
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Hz. Ali'nin velayeti konusu Alevilerle Sünniler arasında ihtilaflı konulardan biridir ve sadece Sünni müslümanlar bu velayeti kabul etmezler...

Kim diyor Hz. Ali (k.v.) efendimizin velayet sahibi olmadığını ? Yok böyle bir şey ! Hz. Ali efendimiz Allah'ın (celle celaluhu) veli kullarındandır. Alimdir, ilim sahibidir. İlmi ile de amildir. Zamanımızın veya kendisinden sonra gelmiş geçmiş en büyük velayet sahibi velinin dahi başı O'nun (k.v.) ayak tozuna dahi değemez.

Velayetten ne kasd edilir ona bakmak lazım. Bana kalırsa velayet konusunda anlam karmaşıklığı yaşanıyor.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
muhakkak bekir abi ben şiayım .yalnız ehli sünnet değilim derken peygamberin sünnetini kabul etmiyormuşum gibi anlaşılmasın

Muhakkak öyledir. Ancak, bunu defalarca yazmamıza rağmen yine de zaman zaman aynı noktaya gelmekten kurtaramıyoruz. Şudur: Ehli Sünnet ve Şia yüzyıllardır ihtilaf ettikleri konularda ittifaka erememiştir. Biz de bunu burada başaramayacağımıza göre, ittifak edilenler üzere yazışırsak hayırlı olacaktır.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
"Ey Elçi, Rabbinden sana indirileni tebliğ et..." ayeti Ali b. Ebu Talib hakkında nazil olmuştur

İşte bizim bahsettiğimiz sapkınlık aynı böyle bir şey.

Yok böyle bir şey kardeşim, yok! Anlayın artık: Hz. Ali (k.v.) efendimiz Peygamber değildi, Allah'ın seçkin kullarından bir kuldu. Kim Ali (k.v.) efendimiz peygamberlik makamında görürse, zararı kendi imanınadır. Kur'an ile sabittir ki hatemi enbiya Muhammed Mustafa'dır (s.a.v.) Haşa! Allah yalan mı beyan etmiştir. Bu iftira sizleri kurutur! Dikkat edin.

Böyle bir iddianın ne başta muhalifi inanıyorum ki Hz. Ali (k.v.) efendimiz olacaktır. Hatta biraz daha ileri gideyim de ne yaptığınızı anlayın: Mahşerde Resulullah (s.a.v.) efendimiz bizzat Ali (k.v.) efendimize soracaktır: "Ya Ali! benden sonra nübüvvet ehli olduğunu sen mi iddia ettin" Bu sorunun cevabını vermek Ali (k.v.) gibi bir yiğit için bile o kadar zor ki, oysa sizler çok rahat telefuz ediyorsunuz.

Ne diyelim, cahilin cesaretinden şeytan bile imtina edermiş.
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
haşa o asla peygamber değildi şiada onun peygamber olduguna asla inanmaz.Ayetin onun hakkında inmesi asla onu peygamber yapmaz.hz.aişe hakkında inen ayte var peygamber mi oldu ...son peygamber hz.muhammed s.a.a efendimizdir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Kim diyor Hz. Ali (k.v.) efendimizin velayet sahibi olmadığını ? Yok böyle bir şey ! Hz. Ali efendimiz Allah'ın (celle celaluhu) veli kullarındandır. Alimdir, ilim sahibidir. İlmi ile de amildir. Zamanımızın veya kendisinden sonra gelmiş geçmiş en büyük velayet sahibi velinin dahi başı O'nun (k.v.) ayak tozuna dahi değemez.

Velayetten ne kasd edilir ona bakmak lazım. Bana kalırsa velayet konusunda anlam karmaşıklığı yaşanıyor.

Şia/Nusayri inancında Hz.Ali (ra) ye izafe edilen velayet İslâm hukukunda kasdedilen velayettir ki buna göre velâyet, bir kişinin mükellefiyetlerini bir başkasının yürütmesi anlamını taşır. Yani Peygamber Efendimizin'in (sav) görevlerini Hz.Ali'ye (ra) devretmesi gibi.

Oysa tasavvufi manada ki velayet ki; mutasavvıfın Allah'ı, Allah'ın mutasavvıfı dost edinmesi anlamındadır. Allah'ı dost edinmesi, yalnız O'na kulluk etmesi ve boyun eğmesi; Allah'ın mutasavvıfı dost edinmesi ise, tüm işlerini yönetmesidir.

Kur'ân'a göre velâyet, Allah'a inanmak, emir ve yasaklarına titiz biçimde uymak demektir.

Meselenin inceliği burada radikal Kardeşim.

 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
usulu kafiden hadisler

2-(698) ...Hüseyin b. Ebu'1-A'lâ şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm) buyurdu ki:
«Bizim yetkimizin helâl ve haramları bilmek olduğunu kabul etmek gerekir. Peygamber olmamız ise kesinlikle mümkün değildir.»

3-(699) ...Eyyub b. Hür şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum: «Şanı yüce Allah, Peygamberiniz (sallallahu aleyhi ve âlihi)'nin gelmesiyle bir*likte peygamberliğe son vermiştir; ondan sonra peygamber gelmeyecektir.
Kitabınızla birlikte kitaplara da son vermiştir; ondan sonra kitap gelmeyecektir. Kitabınızda her şeyin açıklamasını indirmiştir. Sizin yaratılışınızı, göklerin ve ye*rin yaratılışını, sizden öncekilerin haberlerini onda açıklamış, aranızdaki meselele*rin çözümünü 0na koymuş, sizden sonraki kuşakların haberlerini onda bildirmiştir. Cennet, cehennem meselesini ve varacağınız akıbeti izah etmiştir.»
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Sadece Aişe, Ebu Bekr, Ali (r.anhüm ecmain) veya bir başkası için inmedi. O günün koşullarında her şey için indi. O günün müslümanları, kafirleri, fasıkları vs. Hatta bizler için dahi indi. Bunu anlayın dedik zaten biz de. Yani hakkında ayet inen her insan nübüvvetlik iddiasında bulunsaydı ortalık nübüvvet iddia eden insanların enflasyonuna uğrardı.
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
USULU KAFİ


4-(700) ...Haris b. Muğire şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm) buyurdu ki: «Ali (aleyhisselâm), muhaddestir.»
Dedim ki: "Yani peygamber midir diyorsun?"
İmam, hayır anlamında elini yukarı kaldırdı, sonra şöyle dedi: «Süleyman'ın arkadaşı veya Musa'nın arkadaşı yahut Zülkarneyn gibidir. (Onlara selâm olsun.) Ali (aleyhisselâm)’ın: «Onun gibisi sizin aranızda da vardır.» sözü size ulaşmadı mı?»
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Şia/Nusayri inancında Hz.Ali (ra) ye izafe edilen velayet İslâm hukukunda kasdedilen velayettir ki buna göre velâyet, bir kişinin mükellefiyetlerini bir başkasının yürütmesi anlamını taşır. Yani Peygamber Efendimizin'in (sav) görevlerini Hz.Ali'ye (ra) devretmesi gibi.

Oysa tasavvufi manada ki velayet ki; mutasavvıfın Allah'ı, Allah'ın mutasavvıfı dost edinmesi anlamındadır. Allah'ı dost edinmesi, yalnız O'na kulluk etmesi ve boyun eğmesi; Allah'ın mutasavvıfı dost edinmesi ise, tüm işlerini yönetmesidir.

Kur'ân'a göre velâyet, Allah'a inanmak, emir ve yasaklarına titiz biçimde uymak demektir.

Meselenin inceliği burada radikal Kardeşim.



Anladım üstad, Allah razı olsun. Mesela Harun (a.s.) Musa (a.s.) nübüvvetini devam ettirirken devir alınması gibi bir devir kasd ediyor arkadaşlar. Eğer böyle bir velayet kasd edilirse bunun adı velayet değil nübüvvettir. Son Nebi de Resulullah (s.a.v.) olduğu için ve Resulu Ekrem (s.a.v.) efendimiz de hiç bir zaman kendisinden sonra bir nebi geleceğini söylememiş, hatta tam tersi veli kullar geleceğine işaret ederken nübüvvetin son bulduğunu da çeşitli defalar ilan etmiştir.

Dedim ya anlam kargaşası var. Çünkü benim anladığım velayet sizin de işaret ettiğiniz gibi tasavvufi anlamdaki velayet ile birdir ama Kur'an hükümlerindeki velayet çok farklıdır. İkinci anlamda kullanılan velayet insanı küfre götürür ki, Rabbim cümlemizi muhafaza buyursun.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Dostum biz hz.ali için nubuvvet ıddıa etmıyoruz kım hz.aliye peygamber derse kafirdir.

O kadar çok ki...Sen madem alevi kültürünü yaşıyorsun bunları bilmen lazım. Hatta (haşa) Yüce Allah'ın (Celle celaluhu) Ali (k.v.) efendimizin kılığında insan olup aramızda yaşadığına dahi inananları var. Bizim şiddetimiz de zaten bunlardan kaynaklanmakta.
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
O kadar çok ki...Sen madem alevi kültürünü yaşıyorsun bunları bilmen lazım. Hatta (haşa) Yüce Allah'ın (Celle celaluhu) Ali (k.v.) efendimizin kılığında insan olup aramızda yaşadığına dahi inananları var. Bizim şiddetimiz de zaten bunlardan kaynaklanmakta.

caferiler asla böyle inançlar yoktur.hz.alinin peygamber veya ilah oldugunu söyleyenler kafirdir.o kuldur ve haşa ona ilahlık vermek şirktir.kim ona ilah veya peygamber derse bu küfürdür.bektaşiler arasında bu tür sözler kullanılsa da caferilerde yoktur...

peygamberlerin vasileri vardır.ve bizim itikadımıza göre onlara inanmak ve velayetine girmekte farzdır.bu onların nübüvvetine inanmak değildir.kuran da hz.isanın havarilerinden bahseder veya israiloğullarının 12 liderinden.işte velayet bu anlamdadır yoksa haşa peygamber demek değildir...

caferiliğin şianınm temel kitaplarında böyledir ama bektaşiler gibi asıl kaynaklardan uzak kalanlar böyle inançlara sürüklenmişlerdir.ama dünyadaki 250 milyon caferi şiası inanır ki son nebi hz.muhammed (s.a.a)dir .hz.ali ve soyu ise ondan sonra onun ilmini yayanlardır.
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
secde 24. Sabredip âyetlerimize kesin olarak inandıkları zaman içlerinden emrimizle doğru yola ileten imamlar çıkardık.

işte bizce 12 imamda bu imamlardandır.hz.muhammedin şeriatına bağlıdırlar haşa peygamber değildirler.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
secde 24. Sabredip âyetlerimize kesin olarak inandıkları zaman içlerinden emrimizle doğru yola ileten imamlar çıkardık.

işte bizce 12 imamda bu imamlardandır.hz.muhammedin şeriatına bağlıdırlar haşa peygamber değildirler.


Hüküm Allah'ın (cc) risalet Hz. Muhammed'in (sav) riayet tüm Müslümanlarındır.

Bu durumda hüküm çıkarılan Secde 24 ayetinden sonra gelen 25. ayeti de okuyup konuyu çıkmaz sokaklarda aramak yerine ahirete bırakalım.


"Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, üzerinde ayrılığa düşmekte oldukları şeyler konusunda onlar arasında hüküm verecektir"
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
İmam Cafer'i Sadık bütün imamların başıdır. Gerek Şafii hazretleri gerekse de diğer imamlar da bu imamı takip ederek kendi mezheblerini ortaya koymuşlardır.

Oğlu Muhammed Bakır da zaten tasavvufi konularda hak tarikatların başı kabul edilir. İşte bu nedenlerden dolayı son olarak söylemek istediğim şudur: Ne şu ne bu, gaye İslam yolu.

Ve secde 25. ayeti de gözönünde bulundurup, bu konudaki hükmün Rabbimiz tarafından verileceğini, bu konular ile tartışmanın sadece müslümanların yüzlerce yıldır süren ayrılık acısına hizmet edeceğini vurgulamaya çalıştık daha ilk mesajdan beri. Hakk olan ölçüler ile gidildiği sürece de, herkesin yolu Muhammedi (s.a.v.) kavşağına çıkacaktır.
 
Üst Alt