Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Klonlama ve Ruh Hakkında...

hayalperest

New member
Katılım
19 Tem 2010
Mesajlar
5
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
kardeşim okuman lazım, şimdi sana bu budur denilse, e ozaman şöyle de olur gibi cevaplar verebilirsin, bunlar karşılıklı konuşma ve düşünme ile cevaplanır, Risale-i Nur dan sadece Sözler kitabını okuman bile yeterli olur ilk aşamada. Ne kadar zamanını alabilirki... senin sorularının temelinde Allah Teala yı tanımak geçiyor. Sorduğun sorular mantıksal olarak bile cevaplanabilir, seni temin ederim Sözler kitabını anlamaya çalışarak ve hatta bilen okumuş birisiyle mütalaa ederek oku bu soruları ve daha muhtemel bir çok soruyu cevaplayacaksın..
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Allahı tanırken şizce kopya çekmek mi lazım?

onun varlığı heryerde bir çiçekte kelebek te gökyüzünde kendince onu tanımak istersn kendini hesaba çekip sormak lazım

kusursuz yatarılan insan bedeni bunlarda tanımak için cevap değil mi bunları yaratan kim diye düşünürsek cv allah olacaktır

mantıklı sorulara doğru cevaplar önce kendini hesaba çekerek sonrada bize aydınlatı bilgi olan kuran da öğrenebilirz

hangi kitap kurandan üstün ve net olabilir?
 

hayalperest

New member
Katılım
19 Tem 2010
Mesajlar
5
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Burada risale-i nur ile sorunu olan birileri var galiba :) kopya ile ilgisi yok, ders almak gerekir ilk öğretmenimiz Peygamber efendimizdir. Allah teala Kuran ı Peygamber efendimiz ile onun dersleri ve bizzat hakiki bir Kuran dersi olan mubarek hayatı ile anlaşılır kılmıştır. Sonra Efendimiz Kuranı ve sahabelerini işaret etmiştir ve ardından gelen Velileri ile ilgili bir çok hadis vardır. Veliler Mücedditler vs. Onlar hep Efendimizin öğrencisi Kuranın talebesi bizim ise öğretmenlerimizdir. Abdulkadir Geylani ler İmam-ı Rabbaniler İmam-ı Azamlar daha binlercesi tabiki zamanımızda da Veli kulları var Rabbimizin onlardan biri de Bediüzzaman hazretleridir. Siz başkasının arkasına düşmüş olabilirsiniz. Ama Dursun Ali Erzincanlının dediği gibi " Bir de kardeşlerimiz var yeryüzünde
Her biri başka bir kapının eşiğinde
Ama değil mi ki bütün kapılar senin?
Değil mi ki üzerlerinde gözlerin?
" anlaşılmıştır umarım... Peygamber efendimizin bir çiçeğe bakıp aldığı tefekkür ilmiyle ve zevkiyle hiçbir kulun ilim ve zevki bir olamayacağı gibi velilerin bakışıyla bizim bakışımızda bir olmaz, onlar gece gündüz çalışırlar bize nasihat ederler bizler onları dinler dersimizi alırız, bize uygun olan yoldan gider kalbimize yakın olan zatın bizi aydınlatması ile Rabbimizin rızasını kazanırız...
 

hayalperest

New member
Katılım
19 Tem 2010
Mesajlar
5
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
ha birde Kuran-ı Kerim herhangi bir kitap ile mukayese edilemez lütfen bu yanlışa düşmeyelim... Kuran-ı anlamak için tefsir okunur onu anlamaya ömürlerini verenlerin dersleridir tefsir..
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
selamunaleyküm
benim risaleye verdiğim bir tepki yok farkındaysanız burada soru sorup öğrenmeye çalışan 15 yaşında küçük bir kardeşimiz var
ve kafası çok karışık kendiside dile getirdiği gibi sorduğu sorulara kendince cevaplayamadan risaleye yöneltmek yanlış olur diye düşünüyorum..
kişinin sorularına en güzel cevap önce rabde rabbini bilmesidir toplumumuzda ben rabbimi bilmiyorum diyen yoktur fakat biz bizi yaratanı ne kadar tanıyor ve biliyoruz sorunda burda eğerki gerçek samimiyetle rabbimizi tanırsak ona teslim oluruz
Allah cc ben heryerdeyim diyor ve bunları kuranla anlatıyor eğer ki allah her yerdeyse onu görme gözümüzle görüp inanmalıyız
ve ozaman rabde rabbi tanımış ve teslim olmuş oluruz ve sonra rabbimiz bizden ne istiyor diye efendimize indirilen kurandan bilgilenmeliyiz çün kü rabbimiz bize kendini kuranda tanıtmıştır teslimiyetten sonra kuranda olan emir ve yasaklara uygulama başlar çünkü teslimiyet vardır şimdi düşünün kuran ve iniş nedenlerini bilmeden kişinin risale okuması yanlış olmaz dı?
işte burda da bir hata gelişir kuranı anlamadan başka kitaplara yönelmek bu yüzden bizi yaratanı bir tek kuran la ve yarattığı güzellikler le tanımak mümkün olacaktır..

ek bilgi için risale okunur...
selametle
 

Huseyinmustu

New member
Katılım
18 Tem 2010
Mesajlar
28
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
28
Size katılıyorum Sumisali.Önceden de risale okumayı çok denedim ama pek birşey anladığımı söyleyemem.Benim aradığım sorularıma kesin cevap.Risale'den cevaplarımı aramak samanlıkta iğne aramak gibi.Onun yerine iğnenin yerini bilen birisine sormak daha akıl kârı değil mi?Soruların cevaplarını aldıktan sonra samanlıkta daha ne iğneler varmış aramak için vaktim olur elbet.
 

Selim

New member
Katılım
12 Nis 2010
Mesajlar
378
Tepkime puanı
311
Puanları
0
selamunaleyküm
benim risaleye verdiğim bir tepki yok farkındaysanız burada soru sorup öğrenmeye çalışan 15 yaşında küçük bir kardeşimiz var
ve kafası çok karışık kendiside dile getirdiği gibi sorduğu sorulara kendince cevaplayamadan risaleye yöneltmek yanlış olur diye düşünüyorum..
kişinin sorularına en güzel cevap önce rabde rabbini bilmesidir toplumumuzda ben rabbimi bilmiyorum diyen yoktur fakat biz bizi yaratanı ne kadar tanıyor ve biliyoruz sorunda burda eğerki gerçek samimiyetle rabbimizi tanırsak ona teslim oluruz
Allah cc ben heryerdeyim diyor ve bunları kuranla anlatıyor eğer ki allah her yerdeyse onu görme gözümüzle görüp inanmalıyız
ve ozaman rabde rabbi tanımış ve teslim olmuş oluruz ve sonra rabbimiz bizden ne istiyor diye efendimize indirilen kurandan bilgilenmeliyiz çün kü rabbimiz bize kendini kuranda tanıtmıştır teslimiyetten sonra kuranda olan emir ve yasaklara uygulama başlar çünkü teslimiyet vardır şimdi düşünün kuran ve iniş nedenlerini bilmeden kişinin risale okuması yanlış olmaz dı?
işte burda da bir hata gelişir kuranı anlamadan başka kitaplara yönelmek bu yüzden bizi yaratanı bir tek kuran la ve yarattığı güzellikler le tanımak mümkün olacaktır..

ek bilgi için risale okunur...
selametle

Kardeşim alıntı yapmamın sebebi söylediklerini cevaplamak değil, ufak bir yanlışı düzeltmek.

"Allah cc ben heryerdeyim diyor" demek doğru değildir, çünkü Allah cc heryerdedir derken Allah c.c. mekan tayin etmiş oluyoruz. En doğrusu Allah cc herşeyi bilir görür işitir demektir. Bunu çok değerli bir hocam öğretmişti. Selametle.
 

hayalperest

New member
Katılım
19 Tem 2010
Mesajlar
5
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Allah Teâlâ’yı tanımayı kolay mı sanıyorsunuz, Cenneti ucuz mu sanıyorsunuz, henüz 14 yaşındasınız inşaallah Rabbim fıtratınıza uygun en güzel yola sizi sevk eder, ama dünyada basit dünyalıklar için yıllarca aylarca haftalarca günler ve gecelerce verdiğimiz emekleri hatırlayalım ve unutmayalım ki cennet ucuz değildir, ben size hakiki bir ilim yolu öğrenmek, sorularınızın cevaplarını temelden almak ve Kuran-ı Kerimde geçen sadece 3-4 ayeti anlamakla cevaplanabilecek sorularınızın cevabını alabileceğiniz yolu gösterdim, değil samanlıkta iğne aramak Allah rızası için bazen denizde iğde aranır, kolayına kaçmak ise :) bir forum sitesinde tanımadığınız eğitimini bilmediğiniz insanlara sorup bazı cevaplar almaktır.
Sumisali kardeşimize önceki yazdıklarımızla demek isteğimizi pek anlatamamışız sanırım, kısaca özetleyelim; Allah Teâlâ’yı tanımak için Kuran-ı Kerimi okumak gerekir Kuran-ı Kerimi anlamak için bir tefsir okumak gerekir. Tefsirler ikiye ayrılır biri bütün ayetlerin izahı kelime anlamı nerde ne sebepten ne zaman indiği gibi bilgiler verir ki Elmalı Hamdi Hoca Efendinin 10 ciltlik tefsiri buna örnektir ( daha yüzlerce var ) birde iman ile ilgili ayetlerin ispat ve izahlarını yapar. Allah Teâlâ kimdir, nasıl yaratır, her şeyi nasıl idare eder, ahiret nerdedir, melekler varmıdır, nefis nedir, şeytan nedir vs... gibi Kuran-ı Kerimde var denilen şeylerin yine Kuran-ı Kerimin tarzı olan misaller ve izahatlar ile açıklamalarını yapar, Risale-i Nur da bu tefsirlerden biridir. Bu soruların cevapları Risale-i Nur gibi kitaplardan alınır, hiç kimse cuma hutbesi dinleyerek ya da sohbetlere giderek ilim sahibi olamaz, imanı artar o başka… Ama sen ilim istiyorsun, sorduğun sorular temel gerektiren basit sorular, mesela bir mat. Sorusu düşün köklü bir ifade, içinde üslü ifadeler, mutlak değerli ifadeler, rasyonel ifadeler, parantez vs. olan bütün şeklinde bir soru hayal et, hocam bunu nasıl yaparız dediğinde, sen eğer tek tek o konuları bilmiyorsan, çözüm senin için bir şey ifade etmez, malum ki önce sayıları, rasyonel ifadeleri, mutlak değeri, üslü ifadeleri, köklü ifadeleri bilmen gerekir, hepsini bildiğinde aslında kalem oynatmadan yapabileceğin bir soru olduğunu bile görebilirsin, yani Allah’ı tanırsan, sorularının cevaplarını bulursun zaten, samanlıktaki iğne Marifetullah olsun ki o bütün soruları cevaplar, yine de madem kolaycısın, kolay cevaplar pek işe yaramaz ama şöyle söyleyebilirim, sorularının sıralamasını tam hatırlamıyorum, Tabiat Risalesi, 11. Söz, Kader Bahsi, Ruh ve Melekler bahsi sorularını cevaplar. Bunlar kısa parçalardır, ama matematikten anlıyorsan şunu söyleyebilirim ki sayıları bilmeden köklü ifadeleri öğrenmeye çalışan biri gibi olacaksın, bu da şu çok duyduğumuz sözleri nefsinden duymana sebep olacaktır ; Risale-i Nur anlaşılmaz, çok uzun, Osmanlıca kelimeler var, daha net cevaplar yokmu...:) çok konuştum okuduysan kusuruma bakma, risale-i nur Kuran-ı Kerimden bir damla bir ışık sızıntısı gibidir, onda cevaplanmadık soru kalmaz inşallah ben bunu senden daha sert sorular soran ama cevaplar için Allahın yardımıyla gecelerce okuyan biri olarak öğrendim.. Muhabbetle
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Allah'ın varlığı ve büyüklüğü, küçücük bir canlıdan uzaydaki dev galaksilere kadar her yerde görülür.
Bu gerçeği gören ve kavrayan insanlar, samimi olarak inananlardır. Onlar, Allah'tan korkup-sakınır ve hayatlarını, farkına vardıkları bu büyük gerçeğe göre düzenlerler. Allah, insanların yaratılış amacını bir Kuran ayetinde şöyle bildirir:

Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat Suresi, 56)
Müslümanlar, bu ayetin hükmüne göre yaşarlar. Diğerleri ise, Allah'tan "korkup-sakınmayanlar"dır.
Bu insanlar hayatlarının, kim tarafından, nasıl ve neden başlatıldığını gözardı ederler. Kendi zihinlerinde, içinde Allah'a ve O'nun dinine yer olmayan yeni bir hayat kurmaya çalışırlar.
Kuran'da, böyle bir yaşamın boş ve çürük bir temele dayandığı, yıkımla bitmeye mahkum olduğu şu hikmetli benzetmeyle anlatılır:

Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 109)

Allah, 1400 yıl önce indirdiği Kuran ayetleriyle insanlara kendini tanıtmış, Kendine ait isimleri bildirmiştir. Kuran'da verilen çeşitli örnekler ve anlatımlar O'nun sonsuz aklını, ilmini, sanatını gözler önüne serer. Allah Kuran ile Kendisini kullarına tanıtır
Şu anda siz bu yazıyı okurken pek çok insan eziyet görüyor... Bazıları açlıkla pençeleşiyor... Kimisi küçük yaşta çalışmak zorunda... Kimisi ise evinden, ailesinden, çocuklarından koparılmış, yurdundan sürülmüş durumda... Hemen hergün, gazetelerde, televizyonlarda bu insanların görüntüleri yayınlanır. Çoğu insan okuduğu gazetenin sayfalarını çevirince veya seyrettiği kanalı değiştirince bu insanların varlığını unutur. Tüm dünya bu şekilde umursuz davrandığı sürece, yeryüzünde haksızlık ve acı hiç bitmeyecektir. Çözüm, insanlara karşılıksız olarak yardım etmeyi amaçlayan bir vicdan anlayışıdır. Bu vicdan anlayışının tek kaynağı ise, dindir. Samimi olarak dine inanan insanlar, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için fedakarlıkta bulunup diğer insanlara yardım elini uzatabilirler.
Allah’a iman etmiş bir insanın güzel ahlakını ortaya koyan, kendisine has çok özel tavır ve davranışları olur. Bu ahlakın örnekleri Kuran’ı Kerim’de detaylı olarak bildirilmiştir. Mümin, Allah'a karşı teslimiyetlidir, sabırlıdır, adaletlidir, şefkatlidir, merhametlidir, alçakgönüllüdür, fedakardır ve yardımseverdir. Bu gibi güzel ahlak özellikleri Kuran ahlakından uzak yaşayanlara göre, zamana, şartlara, kültürlere, olaylara ve kişilere göre değişkenlik gösterebilir. Oysa Kuran'a göre, ideal Müslüman modeli zamana ya da ortama göre asla değişmez selametle..

 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
İnsan kendisine küçük bir ikramda bulunan ya da iyilik yapan bir kişiye dahi, bu güzel tavrından duyduğu memnuniyeti hemen göstermek ister. Örneğin kendisini evinde ağırlayan, ikramda bulunan birine minnet duyar; özellikle de ev sahibi ince düşünceli biriyse ve söylenmesine gerek bırakmadan o kişinin her ihtiyacını eksiksiz bir şekilde karşılıyorsa... Bunun gibi, ciddi rahatsızlıkları olan bir insan da, doktorunun tedavisiyle şifa bulduğunda ona nasıl teşekkür edeceğini bilemez. Yine bir insan karşıdan karşıya geçerken, kendisini bir arabanın çarpmasından kurtaran kişiye hayatını borçlu olduğunu söyler, o kişiyi ödüllendirmek, ona olan minnettarlığını göstermek için elinden gelen herşeyi yapar.

Hasta ve muhtaç durumda olan bir insan, kendisine bakan, ihtiyaçlarını karşılayan kişiye, duyduğu minnet nedeniyle çok iyi davranır, saygı ve sevgi gösterir, yaptığı her iyilik için sürekli teşekkür eder. O kişiyi kesinlikle kırmak istemez. Her insan kendisine sürprizler yapan, güzelikler sunan, iyilikte bulunan kimseleri çok sever, onlara karşı saygıda ve ihtimam gösterme konusunda bir kusur etmemeye gayret eder.

Ancak bazı insanların unuttuğu çok önemli bir gerçek vardır: Bir insanı sevindiren, onu ağırlayan, ona güzel rızıklar, nimetler sunan, hoşuna giden bir manzarayı yaratan, her sabah uyandığında ona tekrar hayatını bahşeden, onu tehlikelerden koruyan, hastalandığında ona şifa veren, ilaçları vesile ederek ağrısını veya acısını dindiren canlı ve cansız tüm varlıkların sahibi olan Allah’tır. Bu nedenle insan sahip olduğu nimetler ve karşılaştığı güzellikler nedeniyle, sevgisini, saygısını, minnet duygusunu, vefasını ve şükranını Allah’a yöneltmelidir. Bir insana yardımı için teşekkür ederken, o kişiye bu yardımı ilham ederek rahmetini ulaştıranın Rabbimiz olduğu kesinlikle unutulmamalıdır
Allah, her insana bir hiçken can vermiş ve dünyayı onun için en güzel ve en uygun şekilde yaratmıştır. Örneğin, dünyanın her yerinde insanlar rahatlıkla nefes alıp verebilirler. Allah, rahmeti ile atmosferdeki gazların oranını insanlar için en uygun oranda tespit etmiş ve yaratmıştır. Birçok insan, havasız bir odada ne kadar zor nefes alıp verildiğini bilir. Havasızlık artıkça insanın duyduğu sıkıntı da artar. Biz, güçlükle nefes alıp verebildiğimiz bir dünyada da yaşıyor olabilirdik. Ancak içimize soluduğumuz hava, Allah’ın rahmeti ve dilemesi ile hiçbir zaman bize sıkıntı vermez, aksine bizi rahatlatır, hoşumuza gider.
Allah’ın insanlar için yarattığı kolaylıklar O’nun merhametinin, bağışlayıcılığının, şefkatinin bir tecellisidir. Allah kullarını kolay bir dinden sorumlu tutmuştur ve dünyadaki bu kolay imtihanın sonunda insanı eşsiz güzellikte, insanın hayal bile edemeyeceği mükemmellikte nimetlerle dolu, sonsuz cennet hayatı ile müjdelemektedir..
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
İnsanı yoktan var eden, ve ona can veren Allah’tır

İnsan, nasıl yoktan var olduğunu, nasıl can sahibi olduğunu ve anne rahmine düşüşünden bugününe kadar nasıl ihtimamla korunduğunu düşündüğünde, Allah’ın üzerindeki rahmetini, sonsuz merhamet ve şefkatini görür. Allah Meryem Suresi’nde insanları, yaratılışları üzerinde düşünmeye çağırmaktadır:

“İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten Bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu?” (Meryem Suresi, 67)

Allah, her insanı, anne rahminde son derece korunaklı, sakat kalmayacağı, acı duymayacağı bir yere; ona hiçbir zarar gelmeyecek şekilde yerleştirir. Dünyaya gelen her bir bebek için gereken herşey milyarlarca yıl öncesinden hazırlanmıştır. Soluyacağı havadan, gerekli besinlerini alacağı anne sütüne kadar herşey onun için hazır bekler.

Her insanın bedeni, ölene kadar, Allah’ın yarattığı kusursuz sistem sayesinde korunur. Örneğin kalp, kişinin yaşam süresi boyunca durmaksızın atar, ancak insan bunu sağlamak için hiçbir şey yapmak zorunda değildir. İnsan sadece kalbinin her saniye atması için ona gereken emri verme görevini üstlenmiş olsaydı bile, hayatı çok zorlaşırdı; uyuyamaz, yemek yiyemez, neredeyse bundan başka hiçbir iş yapamayacak hale gelirdi. Oysa Allah, yaşamının ilk gününden itibaren her insanın kalbine ölene dek çalışması emrini vermektedir. Böylece kalp, insanın ömrü boyunca, bir an bile durmaksızın, Allah’ın kontrolünde çalışmaya devam etmektedir
İnsanın kendisine ait olduğunu iddia ettiği bedeni üzerinde hiçbir hakimiyeti yoktur. İnsana, tüm hücrelerine varıncaya kadar hakim olan yalnızca Yüce Rabbimiz’dir. Büyük bir hızla akan kanı, kalbin pompaladığı kan miktarını, kanın pıhtılaşma süresini, solunum, sindirim, savunma, sinir sistemini ve burada saymadığımız pek çok sistemi insan kendi başına kontrol ve idare edemez.

İnsan herşeyiyle Allah’a muhtaçtır. Allah bu gerçeği bir ayetinde şöyle bildirir:

“Ey insanlar, siz Allah’a muhtaçlarsınız; Allah ise, Ganiy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır. Hamid (övülmeye layık) olandır.” (Fatır Suresi, 15)

Sabahları uyandığınızda, vücudunuzda yaşamınız için gerekli olan her detayın eksiksiz olarak çalıştığına şahit olursunuz. Rahatlıkla nefes alabilir, gözlerinizi açtığınızda hiçbir çaba harcamadan ve vakit geçmesini beklemeden rengarenk bir dünya görürsünüz.

Sesleri her zaman aynı netlikte duyabilir, rahatlıkla koku alabilir, yemek yiyebilirsiniz. Yediğiniz yemeklerdeki vitaminlerin vücudunuzda nereye gidecekleri, sayısız mikrop ve virüsle vücudun nasıl savaşması gerektiği, bir eşyayı görmek için beyninizde görüntünün nasıl oluşması gerektiği gibi detaylar üzerinde asla düşünmek zorunda kalmazsınız.

Hiç zorluk çekmeden bir gün, bir yıl hatta yıllarca önce neler yaptığınızı hatırlayabilir, bütün bunları hafızanızda tutabilirsiniz. En önemlisi bu kadar hassas dengeler üzerinde çalışan bir bedene sahip olmanıza rağmen sağlıklı ve zinde olursunuz. Çünkü insan her an Allah’ın kontrolünde olan bir sisteme bağımlıdır. İşte bu yüzden insan Rabbimiz’in kendisine bağışladığı bu eksiksiz sistemler ve verdiği nimetler hakkında düşünmelidir. Allah Kuran’da insanın bu üstün yaratılışını bizlere şöyle hatırlatmaktadır:

Ey insan, ‘üstün kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir? Ki O, seni yarattı, ‘sana bir düzen içinde biçim verdi’ ve seni bir itidal üzere kıldı. Dilediği bir surette seni tertib etti. (İnfitar Suresi 6-8
Allah’a gönülden yönelen, O’nun yolunda olan her insan Rabbimiz’in kendisini koruduğuna, O’nun sıcak ve yakın takibine her an şahit olur. Allah, samimi olarak yapılan, haramdan sakınılan ve helale uygun olan her işte müminlerin yolunu açar; onlara kolaylık verir. Allah, Kuran’ın birçok ayetinde müminlere mutlaka yardım edeceğini, onları koruyacağını ve daima üstün konuma getireceğini vadetmektedir. Allah bu ayetlerden birinde şöyle buyurmaktadır:

... İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır. (Rum Suresi, 47)
De ki: “Size bir kötülük isteyecek olsa sizi Allah’tan koruyacak, veya size bir rahmet isteyecek olsa (buna engel olacak) kimdir?” Onlar, kendileri için Allah’ın dışında ne bir veli, ne bir yardımcı bulamazlar. (Ahzab Suresi, 17)
Bilmez misin ki Allah, gerçekten herşeye güç yetirendir. (Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Sizin Allah’tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur. (Bakara Suresi, 106-107)
İnsanın kendisine ait müstakil hiçbir gücü yoktur. Hayatının her anında, karşılaştığı her olayda Allah’ın gücüne, kendisine rahmet edip, lütfunu ve nimetini bağışlamasına, koruyup kollamasına muhtaçtır. Sonsuz merhamet sahibi olan Rabbimiz, insanlara, tüm dualarına ve her çağrılarına icabet edeceğini bildirerek onları yardımıyla müjdelemiştir:

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara Suresi, 186)

Rabbiniz dedi ki: “Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir. (Mümin Suresi, 60)

Yeryüzündeki herşeyin tek hakimi ve her insanın, her varlığın, maddi manevi herşeyin tek sahibi olan Allah’ın, insanın her isteğini duyması, aklından geçen herşeyi bilmesi ve dualarına icabet etmesi, insan için çok büyük bir nimet ve rahmettir.


Allah kullarını seven, onlar için güzellik dileyen, onları bağışlayan, merhamet eden, onlara yardım eden ve karşılıksız olarak lütufta bulunandır. Müşrikler ve inkar edenler ise Allah’ın rahmetinden uzak tutulmuşlardır. Sonsuz adalet sahibi olan Rabbimiz, Kendisi’ne samimi bir kalple iman eden salih kullarını dünyada ve ahirette rahmetiyle ödüllendirecek, inkarda direten kimselere ise cehennem azabıyla azaplandıracaktır.
 
Üst Alt