Hz. Hüseyin'in, Ömer b. Sa'd'Ie Geceleyin Buluşup Görüşmeleri :
Hz. Hüseyin, Amr b. Karaza b. Kâ'b-ül Ensârî'yi, Ömer b. Sa'd'e göndererek: «Geceleyin, benim karargâhımla kenedisinin karargâhı arasında benimle bir buluşsun!» dedi.
Ömer b. Sa'd, yirmi atlı ile geldi. Hz. Hüseyin de, onun gibi yirmi atlı ile geldi.
Hz. Hüseyin, Ömer b. Sa'd' ile bir araya geldiği zaman, bir tarafa çekilmelerini ve kendisini Ömer b. Sa'd ile yalnız bırakmalarını Eshabıha emr etti.
Ömer b. Sa'd de adamlarına aynı şekilde emr etti.
İki tarafın askerleri, onların tne seslerini, ne de, sözlerini işitemiyecek kadar yanlarından uzaklaştılar.
Hz. Hüseyin ile Ömer b. Sa'd, konuşmağa başladılar. Gecenin bir kısmı geçinceye kadar konuşmayı uzattılar. Sonra, her biri karargâhlarına ve arkadaşlarının yanlarına döndüler.
Halkın tahmin ve zanlarina dayanarak söylediklerine göre: onlar, aralarında şöyle konuşmuşlardı:
Hz. Hüseyin, Ömer b. Sa'd'e «Her ikimiz karargâhımızı burada bırakalım. Sen, benimle birlikte YesM b. Muavİye'nin yanma git!» dedi.
Ömer b. Sa'd «İyi bil ki: böyle yaparsam, evim yıkılır!» dedi.
Hz. Hüseyin «Ben, sana ev yaparım!» dedi.
Ömer b. Sa'd «İyi bil ki: Arazi ve akarlarım da, elimden alınır!» dedi.
Hz. Hüseyin «İyi bil ki: Hicaz'daki mallarımdan, ben sana, onlardan daha hayırlısını veririm!» dedi.
Hz. Hüseyin'in bu teklifleri Ömer b. Sa'd'in pek, hoşuna gitmedi.
Herkes, bu hususta birbirlerinden işittiklerine göre iyice bilmeden bir takım şeyler söylemeğe başladılar.
Rivayete göre: Ömer b. Sa'd, Hz. Hüseyin'in bu husus tekliflerini kabul etmeyince, Hz. Hüseyin, Ona «Öyle ise, benim şu teklifimden birini seçip kabul ediniz:
1. Bırakınız, ben, geldiğim yere dönüp gideyim?
2. Elimi, Yezid b. Muaviye'nin eline koyayım. Aramızdaki mesele hakında gereğini o düşünsün ve hükmünü versin!
3. İsterseniz, beni,. Müslüman serhadlarından bir serhadde, onun yakınlarından birisi olarak, gönderiniz de, cihadla uğraşayım. Ne ben, onlara karışayım, ne de, onlar, bana karışsınlar!» dedi.
Hz. Hüseyin, Ömer b. Sa'd ile üç veya dört kerre buluşup konuştular.[1]
Ömer b. Sa'd'ın İhnâ Ziyad'a Durumu Yazîliası:
Ömer b. Sa'd, Hz. Hüseyin ile görüştükten sonra, durumu, îbn-i Ziyad'a bir yazı ile bildirdi ve yazısında söyle dedi:
«îmdi, hiç şüphesiz, Allah, düşmanlık ateşini söndürdü. Sözü, bir araya getirdi. Ümmetin işini düzeltti.
îşte, Hüseyin; gelmiş olduğu yere döneceği, yahut cihad için Müslüman serhadlerinden göndermeyi uygun göreceğiniz bir serhadde Müslümanlardan bir ferd olarak kendi başına cihadla meşgul olacağı, yahut Mü'mfcıler Emîri Yezid'e gidip elini, eline koyarak aralarındaki meseleyi onun hail etmesini istiyeceği hakkında bana söz verdi.
Bunda, sizin için hoşnutluk, ümmet için de, iyilik var!»
îbn-i Ziyad, Ömer b. Sa'd'in yazısını okuyunca «Bu, kavmına şefkatli olaa valiye öğüt verici kişinin yazısıdır.
Evet! Ben de, kabul ettim!» dedi. [2]
Şimr'in, îbn_i Ziyad'ı Kışkırtması:
Şimr b. Zilcevşen, ayağa kalkarak «O, gelip senin yanı başındaki toprağına konmuş, iken, sen, onun dileklerini kabul mü edeceksin?!
Vallahi, o, senin eline, elini koyup bey'at etmeden memleketinden ayrılacak olursa, onlar kuvvet ve kudrette önde gelir, sen de, za'f ve aczde önde gelmiş olursun.
O, bu duruma düştükten sonra, ona imkân ve meydan verme!
O, şimdi za'f ve ümitsizlik içindedir. Kendisi ve Eshabı, senin hükmüne boyun eğmelidir. Boyun eğince de, onu ve Eshabını, cezalandırırsan, cezalandırmağa yetkili sindir. Cezalandırmaz, bağışlarsan, bu da, senin elindedir.
Vallahi, bana gelen habere göre: Hüseyin, Ömer b. Sa'd ile iki taraf karargâhı arasında bütün gece oturup konuşuyormuş!» dedi.
îbn-i Ziyad «Evet! Ben de senin re'yin<te ve görüşündeyim!» dedi. [3]
İbn-i Ziyad'm, Hz. Hüseyin Hakkında Ömer b. Sa'd'e Verdiği Son Emir:
İbn-i Ziyad, Ömer b. Sa'd'e yazdığı son yazısında şöyle dedi:
«imdi, ben, seni, Hüseyin'e; ne onunla çarpışmaktan kaçmasın, ne onun işini uzatıp durasm, ne selâmet ve bekasını dileyesin, tne de, benim katımda oturup şefaatçisi ve kayırıcısı olasın diye gönderdim!
Bak! Hüseyin ve Eshabı, hükmüme boyun eğer ve teslim olurlarsa, onu ve Eshabmı acele bana yolla!
Şâyed, kabule yanaşmazlarsa, üzerlerine yürü, onları, öldür! Ölülerinin azalarım kes biç!
Çümki, onlar, bunu hak etmişlerdir.
Hüseyin, öldürülürse, onun göğsünü ve arkasını atlara çiğnet!
Çünki, o, âsidir ve şakidir!
Zamanımda, ölümünden sonra, bana ondan daha zararlı olan bir şey yoktur! Fakat, onu öldüreceğim! diye söz vermişimdir! Onu, yerine getireceğim!
Sen de, onun hakkımdaki emrimizi yerine getirirsen, emri dinleyen ve. ona boyun eğenlerin mükâfatile seni mükâfatlandırırız!
Eğer, bunu yapmaktan kaçınırsan, işimizden, leşkerlerimiz arasından ayrıl. Şimr b. Zilcevşen'Ie leşkerler arasından çekil! Biz, ona (Şimr'e) işimizi buyurmuşuzdur!»[4]
İbn.i Ziyad'ın Şimr'e Direktifi:
İbn-i Ziyad, Şimr b. Zilcevşen'i çağırdı. «Bu yazıyı, Ömer b. Sa'd'e götür. Hükmüme boyun eğmelerini Hüseyin ve Eshabına teklif etsin.
Eğer, bunu yaparlarsa, onları, acele bana göndersin. Emrime boyun eğmekten kaçınırlarsa, onlarla çarpışsın.
Ömer, bu emrimi yerine getirirse, sen, onu, âmir olarak dinle ve emirlerine boyum eğ!
Eğer, o, emrimi yerine getirmekten kaçınırsa, onlarla, sen çarpış. Leş-kerin başı sensin!
Ömer'in de, üzerine sıçrayıp boynunu vur, başını bana gönder!» dedi. [5]
İbn-i Ziyad'ın Kabul Edilmiyen Emânı:
Şimr, ibn-i Ziyad'dan direktifi ve Ömer'e yazılan yazıyı alıp ayağa kalktığı zaman; Hz. Hüseyin'in kardeşleri Abbas, Abdullah, Cafer ve Osman'ın anneleri Ummüîbenîn'in yeğeni Abdullah orada bulunuyordu.
Abdullah, İbn-i Ziyad'a «Allah, valiye iyilikler versin! Kız kardeşimizin oğulları, Hüseyinle birlikte bulunuyorlar. Eğer, onlar için bir emân yazılmasını uygun görürsen, yaz!» dedi.
İbn-i Ziyad «Olur!» deyip kâtibe emr etti. Onlar için bir emân yazıldı. Abdullah, onu, âzadlısı Küzman ile onlara gönderdi.
Kurman, Kerbelâ'ya gelip onları çağırttı. Onlara «Bu emânı, size, dayınız gönderdi!» dedi.
Gençler «Dayımıza selâm söyle! Ona.de ki: (Sizin emânınız, bize gerekmez!
Allah'ın emânı, bize, Sümeyye'min oğlunun emanından daha hayırlıdır!) [6]
Şimr'le Ömer b. Sa'd Arasında Geçen Konuşma:
Şimr b. Zilc.evşen, îbn-i Ziyad'ın yazısını Ömer b. Sa'd'e verdi.
Ömer b. Sa'd, yazıyı okuyunca «Vay Allah senin cezanı versin, seni, evine kavuşturmasın! Sen, bana ne kötü haber getirdin!
Vallahi, oma yazmış olduğum şeyi senin de, beğenip kabul edeceğini sanıyordum.
Sen, işimizi bozdun, karıştırdın! Biz, sulh ve müsâlemet ummuştuk.
Vallahi, Hüseyin, teslim olmaz, boyun eğmez! Kişi, babasından olur, babasına çeker!» dedi.
§imr «Bana haber ver; sen, şimdi, ne yapacaksın? Valinin emrini yerine getirecek misin, onun düşmanını öldürecek misin?
Bunu yapmayacaksan, benimle leşker ve ordugâh arasından çekil!» dedi.
Ömer b. Sa'd «Hayır! Çekilip yerimi sana vermek, sana ikram etmek yok! Bunu, ben idare edeceğim!» dedi.
Şimr «Ben de, yanında bulunayım mı?» diye sordu.
Ömer b. Sa'd «Sen, piyadelerin başında bulun!» dedi. [7]
Ölmek Var, Boyun Eğmek Yok
Ömer b. Sa'd, İbn-i Ziyad'ın yazısını, adamlarından birisile Hz. Hüseyin'e gönderdi. [8]
Hz. Hüseyin «Ben mi Mercâne'nin oğlunun hükmüne boyun eğeceğim?! Vallahi, ben, bunu, hiç bir zaman yapmam! [9] Onun bu teklifini hiç bir zaman kabul etmem.
Bu yolda şu ölümden daha ötesi var mı? Öyle ise, hoş geldi, safa geldi ölüm!» dedi.[10]
Hz. Hüseyin, Amr b. Karaza b. Kâ'b-ül Ensârî'yi, Ömer b. Sa'd'e göndererek: «Geceleyin, benim karargâhımla kenedisinin karargâhı arasında benimle bir buluşsun!» dedi.
Ömer b. Sa'd, yirmi atlı ile geldi. Hz. Hüseyin de, onun gibi yirmi atlı ile geldi.
Hz. Hüseyin, Ömer b. Sa'd' ile bir araya geldiği zaman, bir tarafa çekilmelerini ve kendisini Ömer b. Sa'd ile yalnız bırakmalarını Eshabıha emr etti.
Ömer b. Sa'd de adamlarına aynı şekilde emr etti.
İki tarafın askerleri, onların tne seslerini, ne de, sözlerini işitemiyecek kadar yanlarından uzaklaştılar.
Hz. Hüseyin ile Ömer b. Sa'd, konuşmağa başladılar. Gecenin bir kısmı geçinceye kadar konuşmayı uzattılar. Sonra, her biri karargâhlarına ve arkadaşlarının yanlarına döndüler.
Halkın tahmin ve zanlarina dayanarak söylediklerine göre: onlar, aralarında şöyle konuşmuşlardı:
Hz. Hüseyin, Ömer b. Sa'd'e «Her ikimiz karargâhımızı burada bırakalım. Sen, benimle birlikte YesM b. Muavİye'nin yanma git!» dedi.
Ömer b. Sa'd «İyi bil ki: böyle yaparsam, evim yıkılır!» dedi.
Hz. Hüseyin «Ben, sana ev yaparım!» dedi.
Ömer b. Sa'd «İyi bil ki: Arazi ve akarlarım da, elimden alınır!» dedi.
Hz. Hüseyin «İyi bil ki: Hicaz'daki mallarımdan, ben sana, onlardan daha hayırlısını veririm!» dedi.
Hz. Hüseyin'in bu teklifleri Ömer b. Sa'd'in pek, hoşuna gitmedi.
Herkes, bu hususta birbirlerinden işittiklerine göre iyice bilmeden bir takım şeyler söylemeğe başladılar.
Rivayete göre: Ömer b. Sa'd, Hz. Hüseyin'in bu husus tekliflerini kabul etmeyince, Hz. Hüseyin, Ona «Öyle ise, benim şu teklifimden birini seçip kabul ediniz:
1. Bırakınız, ben, geldiğim yere dönüp gideyim?
2. Elimi, Yezid b. Muaviye'nin eline koyayım. Aramızdaki mesele hakında gereğini o düşünsün ve hükmünü versin!
3. İsterseniz, beni,. Müslüman serhadlarından bir serhadde, onun yakınlarından birisi olarak, gönderiniz de, cihadla uğraşayım. Ne ben, onlara karışayım, ne de, onlar, bana karışsınlar!» dedi.
Hz. Hüseyin, Ömer b. Sa'd ile üç veya dört kerre buluşup konuştular.[1]
Ömer b. Sa'd'ın İhnâ Ziyad'a Durumu Yazîliası:
Ömer b. Sa'd, Hz. Hüseyin ile görüştükten sonra, durumu, îbn-i Ziyad'a bir yazı ile bildirdi ve yazısında söyle dedi:
«îmdi, hiç şüphesiz, Allah, düşmanlık ateşini söndürdü. Sözü, bir araya getirdi. Ümmetin işini düzeltti.
îşte, Hüseyin; gelmiş olduğu yere döneceği, yahut cihad için Müslüman serhadlerinden göndermeyi uygun göreceğiniz bir serhadde Müslümanlardan bir ferd olarak kendi başına cihadla meşgul olacağı, yahut Mü'mfcıler Emîri Yezid'e gidip elini, eline koyarak aralarındaki meseleyi onun hail etmesini istiyeceği hakkında bana söz verdi.
Bunda, sizin için hoşnutluk, ümmet için de, iyilik var!»
îbn-i Ziyad, Ömer b. Sa'd'in yazısını okuyunca «Bu, kavmına şefkatli olaa valiye öğüt verici kişinin yazısıdır.
Evet! Ben de, kabul ettim!» dedi. [2]
Şimr'in, îbn_i Ziyad'ı Kışkırtması:
Şimr b. Zilcevşen, ayağa kalkarak «O, gelip senin yanı başındaki toprağına konmuş, iken, sen, onun dileklerini kabul mü edeceksin?!
Vallahi, o, senin eline, elini koyup bey'at etmeden memleketinden ayrılacak olursa, onlar kuvvet ve kudrette önde gelir, sen de, za'f ve aczde önde gelmiş olursun.
O, bu duruma düştükten sonra, ona imkân ve meydan verme!
O, şimdi za'f ve ümitsizlik içindedir. Kendisi ve Eshabı, senin hükmüne boyun eğmelidir. Boyun eğince de, onu ve Eshabını, cezalandırırsan, cezalandırmağa yetkili sindir. Cezalandırmaz, bağışlarsan, bu da, senin elindedir.
Vallahi, bana gelen habere göre: Hüseyin, Ömer b. Sa'd ile iki taraf karargâhı arasında bütün gece oturup konuşuyormuş!» dedi.
îbn-i Ziyad «Evet! Ben de senin re'yin<te ve görüşündeyim!» dedi. [3]
İbn-i Ziyad'm, Hz. Hüseyin Hakkında Ömer b. Sa'd'e Verdiği Son Emir:
İbn-i Ziyad, Ömer b. Sa'd'e yazdığı son yazısında şöyle dedi:
«imdi, ben, seni, Hüseyin'e; ne onunla çarpışmaktan kaçmasın, ne onun işini uzatıp durasm, ne selâmet ve bekasını dileyesin, tne de, benim katımda oturup şefaatçisi ve kayırıcısı olasın diye gönderdim!
Bak! Hüseyin ve Eshabı, hükmüme boyun eğer ve teslim olurlarsa, onu ve Eshabmı acele bana yolla!
Şâyed, kabule yanaşmazlarsa, üzerlerine yürü, onları, öldür! Ölülerinin azalarım kes biç!
Çümki, onlar, bunu hak etmişlerdir.
Hüseyin, öldürülürse, onun göğsünü ve arkasını atlara çiğnet!
Çünki, o, âsidir ve şakidir!
Zamanımda, ölümünden sonra, bana ondan daha zararlı olan bir şey yoktur! Fakat, onu öldüreceğim! diye söz vermişimdir! Onu, yerine getireceğim!
Sen de, onun hakkımdaki emrimizi yerine getirirsen, emri dinleyen ve. ona boyun eğenlerin mükâfatile seni mükâfatlandırırız!
Eğer, bunu yapmaktan kaçınırsan, işimizden, leşkerlerimiz arasından ayrıl. Şimr b. Zilcevşen'Ie leşkerler arasından çekil! Biz, ona (Şimr'e) işimizi buyurmuşuzdur!»[4]
İbn.i Ziyad'ın Şimr'e Direktifi:
İbn-i Ziyad, Şimr b. Zilcevşen'i çağırdı. «Bu yazıyı, Ömer b. Sa'd'e götür. Hükmüme boyun eğmelerini Hüseyin ve Eshabına teklif etsin.
Eğer, bunu yaparlarsa, onları, acele bana göndersin. Emrime boyun eğmekten kaçınırlarsa, onlarla çarpışsın.
Ömer, bu emrimi yerine getirirse, sen, onu, âmir olarak dinle ve emirlerine boyum eğ!
Eğer, o, emrimi yerine getirmekten kaçınırsa, onlarla, sen çarpış. Leş-kerin başı sensin!
Ömer'in de, üzerine sıçrayıp boynunu vur, başını bana gönder!» dedi. [5]
İbn-i Ziyad'ın Kabul Edilmiyen Emânı:
Şimr, ibn-i Ziyad'dan direktifi ve Ömer'e yazılan yazıyı alıp ayağa kalktığı zaman; Hz. Hüseyin'in kardeşleri Abbas, Abdullah, Cafer ve Osman'ın anneleri Ummüîbenîn'in yeğeni Abdullah orada bulunuyordu.
Abdullah, İbn-i Ziyad'a «Allah, valiye iyilikler versin! Kız kardeşimizin oğulları, Hüseyinle birlikte bulunuyorlar. Eğer, onlar için bir emân yazılmasını uygun görürsen, yaz!» dedi.
İbn-i Ziyad «Olur!» deyip kâtibe emr etti. Onlar için bir emân yazıldı. Abdullah, onu, âzadlısı Küzman ile onlara gönderdi.
Kurman, Kerbelâ'ya gelip onları çağırttı. Onlara «Bu emânı, size, dayınız gönderdi!» dedi.
Gençler «Dayımıza selâm söyle! Ona.de ki: (Sizin emânınız, bize gerekmez!
Allah'ın emânı, bize, Sümeyye'min oğlunun emanından daha hayırlıdır!) [6]
Şimr'le Ömer b. Sa'd Arasında Geçen Konuşma:
Şimr b. Zilc.evşen, îbn-i Ziyad'ın yazısını Ömer b. Sa'd'e verdi.
Ömer b. Sa'd, yazıyı okuyunca «Vay Allah senin cezanı versin, seni, evine kavuşturmasın! Sen, bana ne kötü haber getirdin!
Vallahi, oma yazmış olduğum şeyi senin de, beğenip kabul edeceğini sanıyordum.
Sen, işimizi bozdun, karıştırdın! Biz, sulh ve müsâlemet ummuştuk.
Vallahi, Hüseyin, teslim olmaz, boyun eğmez! Kişi, babasından olur, babasına çeker!» dedi.
§imr «Bana haber ver; sen, şimdi, ne yapacaksın? Valinin emrini yerine getirecek misin, onun düşmanını öldürecek misin?
Bunu yapmayacaksan, benimle leşker ve ordugâh arasından çekil!» dedi.
Ömer b. Sa'd «Hayır! Çekilip yerimi sana vermek, sana ikram etmek yok! Bunu, ben idare edeceğim!» dedi.
Şimr «Ben de, yanında bulunayım mı?» diye sordu.
Ömer b. Sa'd «Sen, piyadelerin başında bulun!» dedi. [7]
Ölmek Var, Boyun Eğmek Yok
Ömer b. Sa'd, İbn-i Ziyad'ın yazısını, adamlarından birisile Hz. Hüseyin'e gönderdi. [8]
Hz. Hüseyin «Ben mi Mercâne'nin oğlunun hükmüne boyun eğeceğim?! Vallahi, ben, bunu, hiç bir zaman yapmam! [9] Onun bu teklifini hiç bir zaman kabul etmem.
Bu yolda şu ölümden daha ötesi var mı? Öyle ise, hoş geldi, safa geldi ölüm!» dedi.[10]