İsrailde doğup büyümüş şu anda southampton üniversitesi'nde görev yapan dr. oren ben-dor'un İndepent gazetesinde son derece doğru bir tesbitle yaptığı beyanat aynen aşağıdadır. İbretle okuyalım.
"İsrail terörle oluşturuldu ve özündeki ahlaksızlığı gizlemek için teröre ihtiyaç duyuyor. 1948'de, israil'e dönüşen filistin'in bir bölümünde, yahudi olmayanların çoğu etnik temizliğe maruz kaldı. bu eylemler dikkatle planlanmıştı. o olmadan, yahudilerin çoğunlukta olduğu bir devletin kurulması ve devletin yahudi niteliğinin korunması mümkün olmazdı. 1948'den bu yana "israilli araplar" olarak adlandırılan filistinlilerden topraklarından atılmamayı başaranlar sürekli ayrımcılığa maruz kaldılar. gerçekte çoğundan evlerini görünürde "güvenlik gerekçeleriyle" terk etmeleri istendi. ancak gerçek amaç, onların topraklarına yahudiler için el koymaktı."
birde tarihe bakalım:
1914 e kadar filistin’e göç eden yahudiler burada koloniler oluşturmuşlar ve nüfusları 12 bini bulmuştu.1918 de ingilizlerin filistin topraklarını işgal etmesiyle dünyanın her yerinden bu topraklara akın etmeye başlayan siyonist yahudiler ,1920 de haganah adlı örgütü kurdular.haganah ibranicede savunma anlamına gelir.haganah hakkında pekte bilinmeyen bir şey var. örgüt, araplara karşı kullandığı silahların bir kısmını nazilerden temin ediyordu. gene filistin’deki araplarla ve ilerleyen yıllarda ingilizlerle savaşmak için irgun zvei leumi, kısaca irgun adlı bir örgüt kuruldu.1940 yılında irgun`dan ayrılan avraham stern’in kurdugu lahome herut kısaca lehi`de araplar’a karşı kanlı terör eylemleri gerçekleştirdi. irgun ve lehi ’nin iki aktif teröristi, yillar sonra tüm dünyanın tanıdıgı isimler haline geldi: menahem begin ve yitzhak shamir. ikisi de, sırasıyla, başbakan oldular. bu örgütler hem müslümanlara hemde kendilerine filistin kapılarını açmış olan ingilizlere karşı terör eylemleri düzenliyorlardı.
teröristler, israil’in kurulmasıyla eylemlerini bitirmedi, azaltmadı da. aksine, daha da çok kan dökmeye basladılar. kana katliamını şimon peres, sayda katliamını ise netanyahu gerçekleştirdi. 14 ocak 1994’de şimon peres`e nobel barış ödülü verildi.ama bu teröristlerin efendisi olarak tarihteki yerini almasına engel olamadı.ariel şaron ise sabra ve şatila kamplarındaki katliamın baş aktörüdür. sabra ve şatila katliamlarının birinci dereceden sorumlusu şaron ise abd tarafından barış adamı ilan edildi.
bm filistin topraklarının bölünmesine dair karar aldığında yahudilerin eğitim görmüş silahlı yetmiş beş bin militanı bulunuyordu. bu silahlı militanların mevcut yahudi terör örgütlerine göre dağılımı şöyleydi: hagana: 60 bin, balamah: 5 bin, irgun: 5 bin, şatiron: bin. diğer dört bin terörist de diğer terör örgütlerine mensuptu. işte israil bu terörist militanlar tarafından kurulmuş ve yöneticileri de onların arasından çıkmıştır.
1948 mayısı’nda kurulan siyonist israil devleti ortadoğu`da abd’nin vurucu gücü ve önemli bir üssü oldu.bunun karşılığı olarak da emperyalist devletlerden en büyük askeri ve ekonomik yardımı aldı.
israil’in yaptiği başlica katliamlar:
kral davut katliamı (22 temmuz 1946):
israil terör örgütü irgun’un kral davud oteli’ne düzenlediği saldırıda, aralarında ingilizler, araplar ve yahudilerin bulunduğu 96 kişi öldü 58 kişide yaralandı.katliam israil`in ilk başbakanı ben-gurion’un emriyle gerçekleştirildi.
baldat al-şeyh katliamı (30-31. ocak 1947):
60 ölü, birçok yaralı
yehida katliamı (13 aralık 1947):
31 ölü, 63 yaralı
hisas katliamı (18.aralık 1947):
10 ölü, çok sayıda yaralı
kazaza katliamı (19 aralık 1947):
5 ölü, çok sayıda yaralı
semiramis oteli katliamı (05 ocak 1948):
20 ölü, 16 yaralı
deir yasin katliamı(9 nisan 1948):
irgun terör örgütüne bağlı militanlar tarafından deir yasin köyü’nde gerçekleştirilen katliamda 254 filistinli sivil hayatını kaybetti.öldürülenlerin çoğu kadın ve çocuktu. yahudi teröristler hamile bir kadının karnını yararak karnındaki çocuğu da öldürmüşlerdi. teröre şahit olanların anlattıklarına göre yahudi teröristler bu baskında kadınların kulaklarını kesiyor, kulaklarındaki küpeleri alıyor sonra öldürüyorlardı.örgütün lideri begin yaptıgı açıklamada bu önemli bir stratejik eylemdi. bu eylemi gerçekleştirme şerefi sadece irgun örgütüne ait değildir. bu eylem şatiron'un ve balamah örgütündeki topçu birliğin katkılarıyla gerçekleştirilmiştir demişti.
naser al-din katliamı (13 nisan 1948):
40 ölü, 40 yaralı
tantura katliamı (15 mayıs 1948):
200 ölü, çok sayıda yaralı
beyt daras katliamı (21 mayıs 1948):
köyde yaşayanların tamamı katledildi
lida katliamı (9-18 temmuz 1948):
izak rabin’in açık emirleriyle gerçekleştirilen lida katliamı’nda, 10 gün içerinde 60.000 kişi evlerinden atılırken, bunu takip eden el tira, tantoura ve hayfa katliamları ile yüzlerce filistinli sivil katledildi.
dahmaş camisi katliamı (11 temmuz 1948):
450 ölü, çok sayıda yaralı
davayima köyü katliamı (29 ekim 1948):
israil işgal ordusuna bağlı üç ayrı bölük el-halil’deki davayima köyü’ne girdi ve hiçbir karşıkoyma olmamasına rağmen rasgele açılan ateşle kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere 80 filistinliyi öldürdü.
safsaf köyü katliamı (29 ekim 1948):
israil ordusunun safsaf köyü’ne düzenlediği saldırı sırasında köylülerin üzerine rastgele açılan ateş 70 kişinin ölümüne neden oldu.
houla katliamı (31 ekim 1948):
82 ölü, birçok yaralı
1948-1949 yılları arasında israil işgali altında kalan bölgelerde kalan 500 köy ve kasabadaki arap nüfusu 950 binden 138 bine indirildi. arapların evleri ve malları yok edildi. bu şekilde enaz 400 köy ve kasaba haritadan silindi.
iarafat katliamı,( 07 şubat 1951);
10 ölü, 8 yaralı
gazze kenti katliamı (05 nisan 1956):
60 ölü, 103 yaralı
kufr kasem katliamı (29 ekim 1956):
israil’in mısır’ı işgali arifesinde, bölgedeki bir filistin köyüne saldıran işgal askerleri, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 49 filistinli sivili acımasızca katletti.çok sayıdada insan yaralandı.
2 kasım 1956:
mısır devlet başkanı nasır’ın süveyş kanalı’nı millileştirmesi üzerine, israil, fransa ve ingiltere ile birlikte, mısır’a saldırdı.
samu katliamı (kasım 1956):
batı şeria’ya bağlı samu köyüne saldıran işgalci askerler, köyü yerle bir ederken, imha operasyonunda 18 filistinli hayatını kaybetti. onlarcası yaralandı.
kibya köyü katliamı (12 ekim 1958):
ariel şaron liderliğindeki bir grup israil askeri tarafından, batı şeria’da bulunan kibya köyü’ne düzenlenen saldırıda 45 ev havaya uçuruldu. 69 kişi hayatını kaybetti, 75 kişi de yaralandı. ariel şaron bu evlerde kimsenin yaşadıgını bilmiyorduk dedi. aynı gece iki filistin köyüde ateşe verildi.
5 haziran 1967:
israil, mısır, suriye ve ürdün’e saldırdı. sina yarımadası, golan tepeleri, batı şeria, gazze ve doğu kudüs’ü işgal etti.bu güne kadar meydana gelen 4 arap-israil savaşında 300 bin insan öldü , milyonlarca insan yaralandı.
ürdün katliamı (15 şubat 1968):
israil uçakları ürdün nehri boyunca 15’ ten fazla filistin köyüne havadan napalm bombası yağdırdı. saldırıda resmi rakamlarla 56 kişi feci şekilde yanarak can verdi.
irbid katliamı (4 haziran 1968):
irbid şehrini bombalayan israil uçakları 30 filistinlinin ölümüne neden oldu.
abu za’abel katliamı (12 şubat 1970):
israil uçakları mısır sınırındaki abu za’abel’i havadan bombaladılar. saldırıda hedef seçilen bir fabrikadaki 70 işçi öldü.
sha’a katliamı (8 nisan 1970):
mısır’ın başkenti kahire’ye 80 kilometre mesafedeki sha’a eyaletinde bir okulu bombalayan israil uçakları 46 çocuğu katletti.
suriye katliamı (8 eylül 1972):
suriye hava sahasını ihlal eden israil jetleri yedi köyü bombaladı. saldırıda en az 200 kişi hayatını kaybetti.
libya katliamı (19 şubat 1973):
libya havayolları’na ait bir yolcu uçağı israil tarafından düşürüldü. içindeki 107 yolcu ve mürettebat hayatını kaybetti.
güney lübnan katliamı (1979):
israil bölgeye 113 gün boyunca aralıksız saldırdı.sadece mülteci kamplarını değil köyleri ve kasabaları da bombaladı. 200.000'den fazla filistinli ve lübnanlı beyrut'la sidon'daki mülteci kamplarına kaçmak zorunda kaldı. 300 kişi hayatını kaybetti 800 kişi yaralandı ve 7.000'den fazla ev tahrip edildi.
beyrut katliamı (20 temmuz 1981):
israil jetlerilübnan’ın başkenti beyrut’a hava saldırısı düzenledi. 45 dakikadan az süren bombalamada israil jetleri, 300 sivili öldürdü. yüzlerce sivil aynı saldırıda yaralandı ya da sakat kaldı.
batı beyrut katliamı (4 haziran 1982-3 aya yakın sürdü)
ölü sayısı 18.000 yaralı sayısı 30.000 olarak açıklandı.
sabra ve şatilla katliamları (15-18 eylül 1982):
1982'de lübnan'ı işgal eden israil kuvvetlerinin başkomutanı ariel şaron'un gözetimi ve koruması altında lübnanlı hıristiyan falanjist milisler tarafından gerçekleştirilen katliamda binlerce kişi öldürüldü. sadece 328 kişinin kimliği tespit edilebildi. saldırganlar öldürdükleri kişilerin cesetlerini tanınmaz hale getirdiklerinden çoğunun kimliği tespit edilemedi.sabra ve şatila bir kan gölüne dönmüştü. her taraftan oluk oluk kan akıyor, filistinlilerin cesetleri birbiri üzerinde duruyordu…sabra şatila katliamından sonra hazırlanan soruşturma dosyasında yer aldığı üzere; bu katliama katılan falanjist bir milisin 50 kadar filistinli hakkında ne yapacağını israilli bir subaya sorduğunda aldığı cevap şu olmuştu: “tanrının emrini yerine getir!” sabra`da kurbanlardan biride üç aylık ziyauddin et-tumeyzi idi. üç aylık bebek ziyauddin gerçekten tam "nokta vuruşu"yla, yakın mesafeden atılan tabanca mermileriyle alnından vurularak öldürülmüştü.
şaron bu katliamdan sonra beyrut kasabı olarak anılmaya başlandı.
olay nasıl gerçekleşti:
filistin kurtuluş örgütüne abd`nin yazılı olarak verdiği garantiye ragmen israil 15 eylül 1982 de batı beyrut`u işgal etti.antlaşmaya göre fkö beyrutu terkedecek, israilde beyruta girmeyecektir.fkö kenti terkedince israil şehirde cinayet yağma ve tutuklamalara başladı.
asıl akıl almaz vahşet ise sabra ve şatila mülteci kamplarında yaşandı.16 eylül 1982 perşembe günü israil ordusu sabra ve şatila`yı tamamen kuşattı.kamp çevresine keskin nişancılar yerleştirildi.1500 kişiden oluşan bir grup ise daha önce israil ordusu tarafından çizilen oklarla yönünü bularak israil ajanı said haddad`ında yardımıyla batı beyrut yönünde harekete geçti. şatila kampının girişinde bekleyen askerler ise gece ile birlikte falanjistler’in kampa girmelerine izin vermeleri emrini aldı.ilk katliamlar güneşin batmasından önce, israil karargahının önündeki arsal ismindeki bölgede başladı. katil sürüleri, israil ordusu tarafından kendilerine verilen jiplerle kampın her yanına yayıldılar. insan kıyımı hiç aralıksız 40 saat sürdü. israilliler, katliamı işgal altında tuttukları binanın 7. kat damından izlediler. gece karanlık tamamen inince israil ordusu dört bir taraftan kampların üzerine aydınlatma fişekleri atmaya başladı. kampların, geceleyin bu kadar güçlü ve sürekli aydınlatıldığını gören basın mensupları, batı-beyrut’taki israil askeri sözcüsünden açıklama istedi. fakat askeri sözcü susmaktaydı.
16 eylül perşembe akşamından 18 eylül cumartesi sabahına kadar süren akıl almaz katliamdan sağ kurtulanlar, tanık oldukları tüyler ürpertici katliamı şöyle anlattılar:
“ilk saatlerde falanjist milisler yüzlerce insanı öldürdüler. dar sokaklarda hareket eden herşeyin üzerine ateş ettiler. evlerin kapılarını kırarak, akşam yemeklerinin tam ortasında aileleri son ferdine kadar öldürdüler. kamp sakinleri yataklarında, pijamaları üstlerinde öldürüldü. birçok evde pijamalarıyla öldürülüp, kanlı bezlere sarmalanmış 3 ya da 4 yaşında çocuk cesetleri vardı. fakat çoğu katiller salt öldürmekle yetinmedi. birçok olayda, saldırganlar kurbanlarını öldürmeden önce organlarını kesti. çocukların ve bebeklerin kafalarını duvarlara vura vura parçaladı. kadınlar ve kızlar balta darbeleriyle öldürülmeden önce tecavüze uğradı. bazen insanlar, sokakta toplu halde kestirmeden öldürülmek için evlerinden zorla dışarı çıkartıldı. milisler baltayla, bıçakla, erkek, kadın, bebek,çocuk ve yaşlı ayırtetmeden öldürerek etrafa terör saçtı. kimi kez, kurban gördüklerini ve yaşadıklarını sonradan anlatabilsin diye, ailenin bir ferdini sağ bırakıp diğer tüm fertlerini sağ kalanın gözleri önünde öldürdüler... birçok kadının önce ırzına geçilip, ondan sonra öldürüldü. öldürülen kadınlar sonradan çırılçıplak soyuldu ve vücutlar bir haç oluşturacak şekilde dizildi. tecavüze uğrayan kızlardan biri sadece 7 yaşındaydı.”
babası, annesi, büyükbabası ve tüm kardeşleri öldürülen 13 yaşındaki filistinli bir kız çocuğu şunları anlatır: “... yanımda sürekli ağlayan 9 aylık yeğenim vardı. yeğenimin ağlaması askerden birini sinirlendiriyordu. bu asker sonunda, ‘bu çığlıklardan bıktım usandım’ dedi ve bebeğin omuzuna bir el ateş etti. bunun üzerine ağlamaya başladım ve ona, bu çocuğun ailemden sağ kalan tek çocuk olduğunu söyledim. bu söz askeri daha da sinirlendirdi, bebeği yakaladı ve bıçakla keserek vücudunu ikiye ayırdı.”
(sabra ve şatila katliamları sf. 38, amnon kapeliouk)
bu tüyler ürpertici vahşetin yüzlerce örneği yaşanır sabra ve şatila’da. kesin sayı hiçbir zaman bilinemedi, ancak binlerce ölü ve kayıp olduğu kesin. ayrıca 3500 kişinin`de kamyonlarla götürüldüğü daha sonra hiçbirinden haber alınamadıgı biliniyor.
eretz kontrol noktası katliamı, 17 temmuz 1984
11 ölü, 200 yaralı
tunus katliamı (1 ekim 1985):
israil tunus’taki fkö karargahına hava saldırısı düzenledi. saldırıda 70 kişi hayatını kaybetti.
oyon kara katliamı (20 mayıs 1990):
13 ölü, çok sayıda yaralı
kudüs katliamı (8 ekim 1990):
mescid-i aksa’yı yıkarak yerine süleyman mabedi yapmak isteyen yahudilerle filistinliler arasında çıkan çatışmada, israil askerlerinin açtığı ateş sonucu 30 filistinli hayatını kaybetti, 850 kişi de yaralandı.
hz. ibrahim camii katliamı (25 şubat 1994) :batı şeria’nın el halil kentinde bulunan hz. ibrahim camii’ne sabah namazı esnasında bir yahudi tarafından gerçekleştirilen saldırıda, aralarında çocukların da bulunduğu 50’nin üzerinde kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 300 kişi de yaralandı.
kana katliamı (18 nisan 1996):
bu katliam israilin verdiği ismle gazap üzümleri olarakta bilinir.başbakan şimon peres`in emriyle israil lübnan’da bulunan bm korumasındaki kana mülteci kampına saldırdı. çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 109 filistinli hayatını kaybetti. katliam, kafaları kopan çocukların oluşturduğu acı manzaralarla zihinlere kazınırken, bm saldırının bilinçli olarak gerçekleştirildiğini açıkladı.
kudüs katliamı (27 eylül 1996):
kudüs belediye başkanının kendiliğinden yıkılması için kubbet’üs-sahra’nın altına tüneller açtırması sonucu patlak veren olaylarda üç günde 76 kişi öldü.israil askerleri cuma namazı esnasında 4000 askerle mescidi aksayı kuşatıp namaz kılan müslümanların kafalarına kurşun sıkarak öldürdü.
ellinci yıl katliamı (14 mayıs 1998):
israilin kuruluşunun 50. yıldönümünde, filistinlilerin protesto gösterileri sırasında çıkan çatışmalarda dokuz filistinli hayatını kaybetti, 1.200 filistinli yaralandı.
cenin katliamı (3-15 nisan 2002):
batı şeria’daki cenin mülteci kampı’na zırhlı birliklerle saldıran israil ordusu yaklaşık 1.300 sivili katletti. yani 13.000 mültecinin yaşadıgı kampta her 10 kişiden biri öldürüldü.birleşmiş milletler ise yayınladığı raporda israili çatışmalardan sonra kampa insani yardım ve doktor girmesini engellemekle suçladı.
nuseyrat katliamı (7 mart 2004):
gazze’deki nuseyrat ve bureyc mülteci kamplarına giren israil askerleri araslarında dört çocuğun da bulunduğu 14 sivili öldürdü.
şeyh ahmet yasin katliamı(22 mart 2004):
filistin’in manevi önderi şeyh ahmet yasin sabah namazı çıkışında bizzat şaron tarafından yönetilen bir askeri operasyon sonucu sekiz filistinli ile birlikte hunharca katledildi. yasin katliamı sonrası israil terörünün sınırlarının artık kalmadığı anlaşılırken bm’ nin katliamı kınamasının önünde yine abd vetosu yer aldı.
gökkuşagı operasyonu (mayıs 2004):
gazze şeridindeki refah`ta israil askerleri filistinlilere ait evleri yıkmaya devam etti.enaz 40 filistinli öldürüldü.2000 yılında bölgede başlayan yıkımlarla yıkılan ev sayısıda 2.000 i aşmış oldu.
refah katliamı (mayıs 2004):
israil, gökkuşağı operasyonunu protesto eden filistinli kadın ve çocuklara helikopterden 4 roket fırlattı.israil askerlerinin ve tanklarınında otomatik silahlarla katıldıgı katliamda kadın ve çocukların 22 si öldü 50 si yaralandı.
kana katliamı (agustos 2006):
37’si çocuk olmak üzere 60’tan fazla sivil öldürüldü. kana kasabası yerle bir edildi.bm`nin isral`i
kınayamadı bile.çünkü önünde gene abd engeli vardı.
lübnan katliamı (12 temmuz-14agustos 2006):
1152 ölü 3500 den fazla yaralı. ölenlerin 400 den fazlası çocuk.
israil bu katliam esnasında ise modern dünyanın kendilerinden istediğini yaptıklarını söylüyordu.israil lübnan`a saldırısında bir savaş suçu daha işledi.kimyasal silahlar ve misket bombaları kullandı.savaş sonrası israilli subayların israil gazetelerine yaptıkları açıklamalara göre lübnan`a katliamın son on gününde 1800 misket bombası atıldı. israiin bölgeden çekilmesine ragmen sivil ölümleri bu bombalar yüzünden hala devam ediyor.
bm bırakın israilin bu katliamlarını kınamayı kendi askerlerinin kasıtlı olarak hedef alınıp öldürülmelerini bile abd engelinden dolayı kınayamadı.34 gün boyunca savaşı tv lerden izledi, israil katliam yaparken sessizliğini sürdürdü.
israil saldırıları esnasında beyrutta bulunan amerikan üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler ve islam tarihi uzmanı olarak görev yapan 44 yaşındaki dr. karen pinto bakın israil`in lübnan`a saldırısını nasıl anlatıyor.
“daha önce de savaş görmüştüm. ama bu çok farklı ve kötüydü. önce uzaktan sesi duyuluyor, sonra bombaları görüyorsunuz. tüyleri diken diken eden gürültü ve görüntüleri yaşıyorsunuz. parkta çocuklar oynarken, sivillerin bulunduğu yerleşim alanına bombalar atılıyordu. israil, lübnan saldırısında özel tip bombalar kullandı. bu bombalar atıldığı bölgede mantar tipinde göğe doğru yükselen dev bulutlar oluşturuyordu. orada gece ve gündüz duyduğunuz tek ses, uçak ve bomba sesleriydi. sonra da bağırtılar. israil, lübnan’a kimyasal bombalar attı. misket, fosfor, napalm bombası ile yangına yol açan bombalar attı. bu bombalar, beyrut’un, lübnan’ın birçok sivil yerleşim alanlarına atıldı. binlerce insan bu bombalardan yandı, yaralandı.”
hepsi bukadar değil , bu sayfalarda bulunmayan yüzlerce binlerce katliamı, insanlık suçu var israilin.
ramallah, nablus, beytlaham, tulkerem; kalkiliya, rafah, han yunus defalarca katliamlara sahne oldu.
israilin katliamları saymakla bitmez.gazzede hergün öldürülen birkaç filistinli haberlere bile konu olamıyor artık.halbuki oradaki soykırım dünyanın gözleri önünde devam ediyor.
"İsrail terörle oluşturuldu ve özündeki ahlaksızlığı gizlemek için teröre ihtiyaç duyuyor. 1948'de, israil'e dönüşen filistin'in bir bölümünde, yahudi olmayanların çoğu etnik temizliğe maruz kaldı. bu eylemler dikkatle planlanmıştı. o olmadan, yahudilerin çoğunlukta olduğu bir devletin kurulması ve devletin yahudi niteliğinin korunması mümkün olmazdı. 1948'den bu yana "israilli araplar" olarak adlandırılan filistinlilerden topraklarından atılmamayı başaranlar sürekli ayrımcılığa maruz kaldılar. gerçekte çoğundan evlerini görünürde "güvenlik gerekçeleriyle" terk etmeleri istendi. ancak gerçek amaç, onların topraklarına yahudiler için el koymaktı."
birde tarihe bakalım:
1914 e kadar filistin’e göç eden yahudiler burada koloniler oluşturmuşlar ve nüfusları 12 bini bulmuştu.1918 de ingilizlerin filistin topraklarını işgal etmesiyle dünyanın her yerinden bu topraklara akın etmeye başlayan siyonist yahudiler ,1920 de haganah adlı örgütü kurdular.haganah ibranicede savunma anlamına gelir.haganah hakkında pekte bilinmeyen bir şey var. örgüt, araplara karşı kullandığı silahların bir kısmını nazilerden temin ediyordu. gene filistin’deki araplarla ve ilerleyen yıllarda ingilizlerle savaşmak için irgun zvei leumi, kısaca irgun adlı bir örgüt kuruldu.1940 yılında irgun`dan ayrılan avraham stern’in kurdugu lahome herut kısaca lehi`de araplar’a karşı kanlı terör eylemleri gerçekleştirdi. irgun ve lehi ’nin iki aktif teröristi, yillar sonra tüm dünyanın tanıdıgı isimler haline geldi: menahem begin ve yitzhak shamir. ikisi de, sırasıyla, başbakan oldular. bu örgütler hem müslümanlara hemde kendilerine filistin kapılarını açmış olan ingilizlere karşı terör eylemleri düzenliyorlardı.
teröristler, israil’in kurulmasıyla eylemlerini bitirmedi, azaltmadı da. aksine, daha da çok kan dökmeye basladılar. kana katliamını şimon peres, sayda katliamını ise netanyahu gerçekleştirdi. 14 ocak 1994’de şimon peres`e nobel barış ödülü verildi.ama bu teröristlerin efendisi olarak tarihteki yerini almasına engel olamadı.ariel şaron ise sabra ve şatila kamplarındaki katliamın baş aktörüdür. sabra ve şatila katliamlarının birinci dereceden sorumlusu şaron ise abd tarafından barış adamı ilan edildi.
bm filistin topraklarının bölünmesine dair karar aldığında yahudilerin eğitim görmüş silahlı yetmiş beş bin militanı bulunuyordu. bu silahlı militanların mevcut yahudi terör örgütlerine göre dağılımı şöyleydi: hagana: 60 bin, balamah: 5 bin, irgun: 5 bin, şatiron: bin. diğer dört bin terörist de diğer terör örgütlerine mensuptu. işte israil bu terörist militanlar tarafından kurulmuş ve yöneticileri de onların arasından çıkmıştır.
1948 mayısı’nda kurulan siyonist israil devleti ortadoğu`da abd’nin vurucu gücü ve önemli bir üssü oldu.bunun karşılığı olarak da emperyalist devletlerden en büyük askeri ve ekonomik yardımı aldı.
israil’in yaptiği başlica katliamlar:
kral davut katliamı (22 temmuz 1946):
israil terör örgütü irgun’un kral davud oteli’ne düzenlediği saldırıda, aralarında ingilizler, araplar ve yahudilerin bulunduğu 96 kişi öldü 58 kişide yaralandı.katliam israil`in ilk başbakanı ben-gurion’un emriyle gerçekleştirildi.
baldat al-şeyh katliamı (30-31. ocak 1947):
60 ölü, birçok yaralı
yehida katliamı (13 aralık 1947):
31 ölü, 63 yaralı
hisas katliamı (18.aralık 1947):
10 ölü, çok sayıda yaralı
kazaza katliamı (19 aralık 1947):
5 ölü, çok sayıda yaralı
semiramis oteli katliamı (05 ocak 1948):
20 ölü, 16 yaralı
deir yasin katliamı(9 nisan 1948):
irgun terör örgütüne bağlı militanlar tarafından deir yasin köyü’nde gerçekleştirilen katliamda 254 filistinli sivil hayatını kaybetti.öldürülenlerin çoğu kadın ve çocuktu. yahudi teröristler hamile bir kadının karnını yararak karnındaki çocuğu da öldürmüşlerdi. teröre şahit olanların anlattıklarına göre yahudi teröristler bu baskında kadınların kulaklarını kesiyor, kulaklarındaki küpeleri alıyor sonra öldürüyorlardı.örgütün lideri begin yaptıgı açıklamada bu önemli bir stratejik eylemdi. bu eylemi gerçekleştirme şerefi sadece irgun örgütüne ait değildir. bu eylem şatiron'un ve balamah örgütündeki topçu birliğin katkılarıyla gerçekleştirilmiştir demişti.
naser al-din katliamı (13 nisan 1948):
40 ölü, 40 yaralı
tantura katliamı (15 mayıs 1948):
200 ölü, çok sayıda yaralı
beyt daras katliamı (21 mayıs 1948):
köyde yaşayanların tamamı katledildi
lida katliamı (9-18 temmuz 1948):
izak rabin’in açık emirleriyle gerçekleştirilen lida katliamı’nda, 10 gün içerinde 60.000 kişi evlerinden atılırken, bunu takip eden el tira, tantoura ve hayfa katliamları ile yüzlerce filistinli sivil katledildi.
dahmaş camisi katliamı (11 temmuz 1948):
450 ölü, çok sayıda yaralı
davayima köyü katliamı (29 ekim 1948):
israil işgal ordusuna bağlı üç ayrı bölük el-halil’deki davayima köyü’ne girdi ve hiçbir karşıkoyma olmamasına rağmen rasgele açılan ateşle kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere 80 filistinliyi öldürdü.
safsaf köyü katliamı (29 ekim 1948):
israil ordusunun safsaf köyü’ne düzenlediği saldırı sırasında köylülerin üzerine rastgele açılan ateş 70 kişinin ölümüne neden oldu.
houla katliamı (31 ekim 1948):
82 ölü, birçok yaralı
1948-1949 yılları arasında israil işgali altında kalan bölgelerde kalan 500 köy ve kasabadaki arap nüfusu 950 binden 138 bine indirildi. arapların evleri ve malları yok edildi. bu şekilde enaz 400 köy ve kasaba haritadan silindi.
iarafat katliamı,( 07 şubat 1951);
10 ölü, 8 yaralı
gazze kenti katliamı (05 nisan 1956):
60 ölü, 103 yaralı
kufr kasem katliamı (29 ekim 1956):
israil’in mısır’ı işgali arifesinde, bölgedeki bir filistin köyüne saldıran işgal askerleri, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 49 filistinli sivili acımasızca katletti.çok sayıdada insan yaralandı.
2 kasım 1956:
mısır devlet başkanı nasır’ın süveyş kanalı’nı millileştirmesi üzerine, israil, fransa ve ingiltere ile birlikte, mısır’a saldırdı.
samu katliamı (kasım 1956):
batı şeria’ya bağlı samu köyüne saldıran işgalci askerler, köyü yerle bir ederken, imha operasyonunda 18 filistinli hayatını kaybetti. onlarcası yaralandı.
kibya köyü katliamı (12 ekim 1958):
ariel şaron liderliğindeki bir grup israil askeri tarafından, batı şeria’da bulunan kibya köyü’ne düzenlenen saldırıda 45 ev havaya uçuruldu. 69 kişi hayatını kaybetti, 75 kişi de yaralandı. ariel şaron bu evlerde kimsenin yaşadıgını bilmiyorduk dedi. aynı gece iki filistin köyüde ateşe verildi.
5 haziran 1967:
israil, mısır, suriye ve ürdün’e saldırdı. sina yarımadası, golan tepeleri, batı şeria, gazze ve doğu kudüs’ü işgal etti.bu güne kadar meydana gelen 4 arap-israil savaşında 300 bin insan öldü , milyonlarca insan yaralandı.
ürdün katliamı (15 şubat 1968):
israil uçakları ürdün nehri boyunca 15’ ten fazla filistin köyüne havadan napalm bombası yağdırdı. saldırıda resmi rakamlarla 56 kişi feci şekilde yanarak can verdi.
irbid katliamı (4 haziran 1968):
irbid şehrini bombalayan israil uçakları 30 filistinlinin ölümüne neden oldu.
abu za’abel katliamı (12 şubat 1970):
israil uçakları mısır sınırındaki abu za’abel’i havadan bombaladılar. saldırıda hedef seçilen bir fabrikadaki 70 işçi öldü.
sha’a katliamı (8 nisan 1970):
mısır’ın başkenti kahire’ye 80 kilometre mesafedeki sha’a eyaletinde bir okulu bombalayan israil uçakları 46 çocuğu katletti.
suriye katliamı (8 eylül 1972):
suriye hava sahasını ihlal eden israil jetleri yedi köyü bombaladı. saldırıda en az 200 kişi hayatını kaybetti.
libya katliamı (19 şubat 1973):
libya havayolları’na ait bir yolcu uçağı israil tarafından düşürüldü. içindeki 107 yolcu ve mürettebat hayatını kaybetti.
güney lübnan katliamı (1979):
israil bölgeye 113 gün boyunca aralıksız saldırdı.sadece mülteci kamplarını değil köyleri ve kasabaları da bombaladı. 200.000'den fazla filistinli ve lübnanlı beyrut'la sidon'daki mülteci kamplarına kaçmak zorunda kaldı. 300 kişi hayatını kaybetti 800 kişi yaralandı ve 7.000'den fazla ev tahrip edildi.
beyrut katliamı (20 temmuz 1981):
israil jetlerilübnan’ın başkenti beyrut’a hava saldırısı düzenledi. 45 dakikadan az süren bombalamada israil jetleri, 300 sivili öldürdü. yüzlerce sivil aynı saldırıda yaralandı ya da sakat kaldı.
batı beyrut katliamı (4 haziran 1982-3 aya yakın sürdü)
ölü sayısı 18.000 yaralı sayısı 30.000 olarak açıklandı.
sabra ve şatilla katliamları (15-18 eylül 1982):
1982'de lübnan'ı işgal eden israil kuvvetlerinin başkomutanı ariel şaron'un gözetimi ve koruması altında lübnanlı hıristiyan falanjist milisler tarafından gerçekleştirilen katliamda binlerce kişi öldürüldü. sadece 328 kişinin kimliği tespit edilebildi. saldırganlar öldürdükleri kişilerin cesetlerini tanınmaz hale getirdiklerinden çoğunun kimliği tespit edilemedi.sabra ve şatila bir kan gölüne dönmüştü. her taraftan oluk oluk kan akıyor, filistinlilerin cesetleri birbiri üzerinde duruyordu…sabra şatila katliamından sonra hazırlanan soruşturma dosyasında yer aldığı üzere; bu katliama katılan falanjist bir milisin 50 kadar filistinli hakkında ne yapacağını israilli bir subaya sorduğunda aldığı cevap şu olmuştu: “tanrının emrini yerine getir!” sabra`da kurbanlardan biride üç aylık ziyauddin et-tumeyzi idi. üç aylık bebek ziyauddin gerçekten tam "nokta vuruşu"yla, yakın mesafeden atılan tabanca mermileriyle alnından vurularak öldürülmüştü.
şaron bu katliamdan sonra beyrut kasabı olarak anılmaya başlandı.
olay nasıl gerçekleşti:
filistin kurtuluş örgütüne abd`nin yazılı olarak verdiği garantiye ragmen israil 15 eylül 1982 de batı beyrut`u işgal etti.antlaşmaya göre fkö beyrutu terkedecek, israilde beyruta girmeyecektir.fkö kenti terkedince israil şehirde cinayet yağma ve tutuklamalara başladı.
asıl akıl almaz vahşet ise sabra ve şatila mülteci kamplarında yaşandı.16 eylül 1982 perşembe günü israil ordusu sabra ve şatila`yı tamamen kuşattı.kamp çevresine keskin nişancılar yerleştirildi.1500 kişiden oluşan bir grup ise daha önce israil ordusu tarafından çizilen oklarla yönünü bularak israil ajanı said haddad`ında yardımıyla batı beyrut yönünde harekete geçti. şatila kampının girişinde bekleyen askerler ise gece ile birlikte falanjistler’in kampa girmelerine izin vermeleri emrini aldı.ilk katliamlar güneşin batmasından önce, israil karargahının önündeki arsal ismindeki bölgede başladı. katil sürüleri, israil ordusu tarafından kendilerine verilen jiplerle kampın her yanına yayıldılar. insan kıyımı hiç aralıksız 40 saat sürdü. israilliler, katliamı işgal altında tuttukları binanın 7. kat damından izlediler. gece karanlık tamamen inince israil ordusu dört bir taraftan kampların üzerine aydınlatma fişekleri atmaya başladı. kampların, geceleyin bu kadar güçlü ve sürekli aydınlatıldığını gören basın mensupları, batı-beyrut’taki israil askeri sözcüsünden açıklama istedi. fakat askeri sözcü susmaktaydı.
16 eylül perşembe akşamından 18 eylül cumartesi sabahına kadar süren akıl almaz katliamdan sağ kurtulanlar, tanık oldukları tüyler ürpertici katliamı şöyle anlattılar:
“ilk saatlerde falanjist milisler yüzlerce insanı öldürdüler. dar sokaklarda hareket eden herşeyin üzerine ateş ettiler. evlerin kapılarını kırarak, akşam yemeklerinin tam ortasında aileleri son ferdine kadar öldürdüler. kamp sakinleri yataklarında, pijamaları üstlerinde öldürüldü. birçok evde pijamalarıyla öldürülüp, kanlı bezlere sarmalanmış 3 ya da 4 yaşında çocuk cesetleri vardı. fakat çoğu katiller salt öldürmekle yetinmedi. birçok olayda, saldırganlar kurbanlarını öldürmeden önce organlarını kesti. çocukların ve bebeklerin kafalarını duvarlara vura vura parçaladı. kadınlar ve kızlar balta darbeleriyle öldürülmeden önce tecavüze uğradı. bazen insanlar, sokakta toplu halde kestirmeden öldürülmek için evlerinden zorla dışarı çıkartıldı. milisler baltayla, bıçakla, erkek, kadın, bebek,çocuk ve yaşlı ayırtetmeden öldürerek etrafa terör saçtı. kimi kez, kurban gördüklerini ve yaşadıklarını sonradan anlatabilsin diye, ailenin bir ferdini sağ bırakıp diğer tüm fertlerini sağ kalanın gözleri önünde öldürdüler... birçok kadının önce ırzına geçilip, ondan sonra öldürüldü. öldürülen kadınlar sonradan çırılçıplak soyuldu ve vücutlar bir haç oluşturacak şekilde dizildi. tecavüze uğrayan kızlardan biri sadece 7 yaşındaydı.”
babası, annesi, büyükbabası ve tüm kardeşleri öldürülen 13 yaşındaki filistinli bir kız çocuğu şunları anlatır: “... yanımda sürekli ağlayan 9 aylık yeğenim vardı. yeğenimin ağlaması askerden birini sinirlendiriyordu. bu asker sonunda, ‘bu çığlıklardan bıktım usandım’ dedi ve bebeğin omuzuna bir el ateş etti. bunun üzerine ağlamaya başladım ve ona, bu çocuğun ailemden sağ kalan tek çocuk olduğunu söyledim. bu söz askeri daha da sinirlendirdi, bebeği yakaladı ve bıçakla keserek vücudunu ikiye ayırdı.”
(sabra ve şatila katliamları sf. 38, amnon kapeliouk)
bu tüyler ürpertici vahşetin yüzlerce örneği yaşanır sabra ve şatila’da. kesin sayı hiçbir zaman bilinemedi, ancak binlerce ölü ve kayıp olduğu kesin. ayrıca 3500 kişinin`de kamyonlarla götürüldüğü daha sonra hiçbirinden haber alınamadıgı biliniyor.
eretz kontrol noktası katliamı, 17 temmuz 1984
11 ölü, 200 yaralı
tunus katliamı (1 ekim 1985):
israil tunus’taki fkö karargahına hava saldırısı düzenledi. saldırıda 70 kişi hayatını kaybetti.
oyon kara katliamı (20 mayıs 1990):
13 ölü, çok sayıda yaralı
kudüs katliamı (8 ekim 1990):
mescid-i aksa’yı yıkarak yerine süleyman mabedi yapmak isteyen yahudilerle filistinliler arasında çıkan çatışmada, israil askerlerinin açtığı ateş sonucu 30 filistinli hayatını kaybetti, 850 kişi de yaralandı.
hz. ibrahim camii katliamı (25 şubat 1994) :batı şeria’nın el halil kentinde bulunan hz. ibrahim camii’ne sabah namazı esnasında bir yahudi tarafından gerçekleştirilen saldırıda, aralarında çocukların da bulunduğu 50’nin üzerinde kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 300 kişi de yaralandı.
kana katliamı (18 nisan 1996):
bu katliam israilin verdiği ismle gazap üzümleri olarakta bilinir.başbakan şimon peres`in emriyle israil lübnan’da bulunan bm korumasındaki kana mülteci kampına saldırdı. çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 109 filistinli hayatını kaybetti. katliam, kafaları kopan çocukların oluşturduğu acı manzaralarla zihinlere kazınırken, bm saldırının bilinçli olarak gerçekleştirildiğini açıkladı.
kudüs katliamı (27 eylül 1996):
kudüs belediye başkanının kendiliğinden yıkılması için kubbet’üs-sahra’nın altına tüneller açtırması sonucu patlak veren olaylarda üç günde 76 kişi öldü.israil askerleri cuma namazı esnasında 4000 askerle mescidi aksayı kuşatıp namaz kılan müslümanların kafalarına kurşun sıkarak öldürdü.
ellinci yıl katliamı (14 mayıs 1998):
israilin kuruluşunun 50. yıldönümünde, filistinlilerin protesto gösterileri sırasında çıkan çatışmalarda dokuz filistinli hayatını kaybetti, 1.200 filistinli yaralandı.
cenin katliamı (3-15 nisan 2002):
batı şeria’daki cenin mülteci kampı’na zırhlı birliklerle saldıran israil ordusu yaklaşık 1.300 sivili katletti. yani 13.000 mültecinin yaşadıgı kampta her 10 kişiden biri öldürüldü.birleşmiş milletler ise yayınladığı raporda israili çatışmalardan sonra kampa insani yardım ve doktor girmesini engellemekle suçladı.
nuseyrat katliamı (7 mart 2004):
gazze’deki nuseyrat ve bureyc mülteci kamplarına giren israil askerleri araslarında dört çocuğun da bulunduğu 14 sivili öldürdü.
şeyh ahmet yasin katliamı(22 mart 2004):
filistin’in manevi önderi şeyh ahmet yasin sabah namazı çıkışında bizzat şaron tarafından yönetilen bir askeri operasyon sonucu sekiz filistinli ile birlikte hunharca katledildi. yasin katliamı sonrası israil terörünün sınırlarının artık kalmadığı anlaşılırken bm’ nin katliamı kınamasının önünde yine abd vetosu yer aldı.
gökkuşagı operasyonu (mayıs 2004):
gazze şeridindeki refah`ta israil askerleri filistinlilere ait evleri yıkmaya devam etti.enaz 40 filistinli öldürüldü.2000 yılında bölgede başlayan yıkımlarla yıkılan ev sayısıda 2.000 i aşmış oldu.
refah katliamı (mayıs 2004):
israil, gökkuşağı operasyonunu protesto eden filistinli kadın ve çocuklara helikopterden 4 roket fırlattı.israil askerlerinin ve tanklarınında otomatik silahlarla katıldıgı katliamda kadın ve çocukların 22 si öldü 50 si yaralandı.
kana katliamı (agustos 2006):
37’si çocuk olmak üzere 60’tan fazla sivil öldürüldü. kana kasabası yerle bir edildi.bm`nin isral`i
kınayamadı bile.çünkü önünde gene abd engeli vardı.
lübnan katliamı (12 temmuz-14agustos 2006):
1152 ölü 3500 den fazla yaralı. ölenlerin 400 den fazlası çocuk.
israil bu katliam esnasında ise modern dünyanın kendilerinden istediğini yaptıklarını söylüyordu.israil lübnan`a saldırısında bir savaş suçu daha işledi.kimyasal silahlar ve misket bombaları kullandı.savaş sonrası israilli subayların israil gazetelerine yaptıkları açıklamalara göre lübnan`a katliamın son on gününde 1800 misket bombası atıldı. israiin bölgeden çekilmesine ragmen sivil ölümleri bu bombalar yüzünden hala devam ediyor.
bm bırakın israilin bu katliamlarını kınamayı kendi askerlerinin kasıtlı olarak hedef alınıp öldürülmelerini bile abd engelinden dolayı kınayamadı.34 gün boyunca savaşı tv lerden izledi, israil katliam yaparken sessizliğini sürdürdü.
israil saldırıları esnasında beyrutta bulunan amerikan üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler ve islam tarihi uzmanı olarak görev yapan 44 yaşındaki dr. karen pinto bakın israil`in lübnan`a saldırısını nasıl anlatıyor.
“daha önce de savaş görmüştüm. ama bu çok farklı ve kötüydü. önce uzaktan sesi duyuluyor, sonra bombaları görüyorsunuz. tüyleri diken diken eden gürültü ve görüntüleri yaşıyorsunuz. parkta çocuklar oynarken, sivillerin bulunduğu yerleşim alanına bombalar atılıyordu. israil, lübnan saldırısında özel tip bombalar kullandı. bu bombalar atıldığı bölgede mantar tipinde göğe doğru yükselen dev bulutlar oluşturuyordu. orada gece ve gündüz duyduğunuz tek ses, uçak ve bomba sesleriydi. sonra da bağırtılar. israil, lübnan’a kimyasal bombalar attı. misket, fosfor, napalm bombası ile yangına yol açan bombalar attı. bu bombalar, beyrut’un, lübnan’ın birçok sivil yerleşim alanlarına atıldı. binlerce insan bu bombalardan yandı, yaralandı.”
hepsi bukadar değil , bu sayfalarda bulunmayan yüzlerce binlerce katliamı, insanlık suçu var israilin.
ramallah, nablus, beytlaham, tulkerem; kalkiliya, rafah, han yunus defalarca katliamlara sahne oldu.
israilin katliamları saymakla bitmez.gazzede hergün öldürülen birkaç filistinli haberlere bile konu olamıyor artık.halbuki oradaki soykırım dünyanın gözleri önünde devam ediyor.