İslam Düşüncesinde Hadis Metodolojisi (Usulü)

chamdali

New member
İslam Düşüncesinde Hadis Metodolojisi
getimageV2.asp
beyazkose.gif


beyazkose.gif



beyazkose.gif


M. Hayri Kırbaşoğlu
ANKARA OKULU YAYINLARI

Klasik hadis usûlü, asıl "hadis" adını almaya layık olan "metin"in tenkidinden ziyade ağırlıklı olarak "isnad" tenkidine önem vermiştir. Bu elbette hiç metin tenkidi yapılmadığı anlamına gelmemektedir. Ancak yapılan bu tür tenkidler son dterece mevzii olup, en azından isnad tenkidine eşdeğer bir öneme sahip olmamıştır. Dolayısıyla klasik hadis usûlünün "isnad merkezli" bir usûl olduğu ve bu sebeple "insan usûlü" olarak adlandırılmaya daha layık olduğunu söylenebilir.SİTE:

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=33465&session=63480693188249975862&LogID=
 

- Sayın hocam; sizinle hadis tartışmaları ve hadisin fonksiyonu üzerinde konuşmak istiyoruz. Öncelikle üzerinde durmak istediğimiz konu da hadisin değeri. Malumunuz hadisin değeri konusunda getirilen eleştiriler var. Bunlar da önemli tartışmalara neden oluyor. Bu tartışmalara neden olan eleştirel yaklaşımların sebebleri hakkında bize açıklamada bulunabilir misiniz?

- Sünnet konusunda bir takım olumsuz yaklaşımlar söz konusu, ilk defa bu tür yaklaşımların sergilenmesinin gerekçelerine bakmak lazım. Mesela Ebu Reyye'nin ve onun gibi düşünenlerin gerekçeleri şu: Sünnet adına, hadis adına İslam'a giren hurafelere ve islam dışı fikirler taşıyan rivayetlere karşı olmak. Önce şunu belirlemek lazım. Acaba elimizde bu kadar yüzbinleri bulan rivayetlerin İslam'a ters olduğunu, Kur'an'ın temel ilkelerine ters olduğunu söyleyebilir miyiz? Mesela "kişi kendisi için istediğini kardeşi için istemedikçe gerçekten iman etmiş olmaz" bir hadistir. Bunu Kur'an ölçülerine vurduğumuz takdirde Kur'an'a ters olmadığını görürüz. Çünkü Kur'an'ın bütün öğretisi insanları diğerkâm olmaya sevketmektedir. Kendini değil, öncelikle başkasını düşünmek.
Peki hadisin fonksiyonu nedir? Mesela Kur'an'ın tamamlanmadığı bir dönemde bir bedevi geliyor. Rasul'e iman hakkında soruyor. Rasul şimdi ona Kur'an'ın falanca ayetlerine bakın mı demeliydi? Hayır onun ayetlerini açıklıyordu, Daha geniş izahlarda bulunuyordu.

- Hocam dediğiniz gibi hadisin fonksiyonu Kur'an'ı açıklamak. Örneğin bahsettiğiniz iman konusunu ele alalım. Kur'an'daki iman esasları genellikle beştir. Allah'a, meleklere, peygamberlere, kitaplara ve ahirete iman. Buhari'de de bir varyantta bunlar sıralanıyor. Ama bir başka varyantta kadere iman da ekleniyor. Kur'an'a bakıyoruz, Kur'an'ın hiç bir yerinde kadere iman etmekle ilgili bir emir bulamıyoruz. Şimdi hadis, Kur'an'da olmayan bir iman esası getirdi. Buradaki tavrımız ne olacak? Kaldı ki ilk siyasi ihtilaflar başladıktan sonra her grup, hadisi, diğer gruba karşı silah olarak kullanmaya başlamış.

- Dediklerin doğru. Şimdi klasik hadisçilerin hepsinin görüşlerini kabul etmiyorum. Benim doğru gördüğüm görüş, Kur'an ve sünnetin uyum halinde olmasını temel şart olarak gören görüştür. Bunun kaynağı Hz. Aise'de başlayan, Şatibî'de sistemleşen bir görüş bu. İslam toplumlarında fazla yaygınlık kazanmamış bir görüş. Buna göre zaten biz bir hadisi veya peygamber modeli dediğimiz sünneti Kur'an'a uyum halinde olması şartıyla kabul etmeyi ön şart olarak koyuyoruz.


M.Hayri Kırbaşoğlu​
 
Chamdali kardeşim söyleşinin giriş bölümü yukarıda yaptığım alıntıdır..

Ve sonuç bölümü de şudur;


"Bu evrensel meseleleri çözmek için, bence Kur'an bile yeter. Ama sünnetin fonksiyonunu tartışmak, müslümanlar için ve İslam'ın uygulanması için tabiiki bir zarurettir, inançlar, hedefler Kur'an'da zaten çizilmiştir. Ama bunu uygulamak için müslümanlar ilave ve açıklayıcı bilgilere muhtaçtır."
 
Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır! (4/69)


De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah`a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız. (7/158)

Müminler, ancak Allah'a ve Resûlüne gönülden inanmış kimselerdir. Onlar, o Peygamber ile ortak bir iş üzerindeyken ondan izin istemedikçe bırakıp gitmezler. (Resûlüm!) Şu senden izin isteyenler, hakikaten Allah'a ve Resûlüne iman etmiş kimselerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar için Allah'tan bağış dile; Allah mağfiret edicidir, merhametlidir. (24/62)

(Ey müminler!) Peygamber'i, kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın. İçinizden, birini siper edinerek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir belâ gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar. (24/63)
 
Chamdali kardeşim söyleşinin giriş bölümü yukarıda yaptığım alıntıdır..

Ve sonuç bölümü de şudur;

"Bu evrensel meseleleri çözmek için, bence Kur'an bile yeter. Ama sünnetin fonksiyonunu tartışmak, müslümanlar için ve İslam'ın uygulanması için tabiiki bir zarurettir, inançlar, hedefler Kur'an'da zaten çizilmiştir. Ama bunu uygulamak için müslümanlar ilave ve açıklayıcı bilgilere muhtaçtır."

Sevgili bcetin,

Hayri Kırbaşoğlu'nun İslam Düşüncesinde Sünnet ve İslam Düşüncesinde Hadis Metodolojisi isimli eserlerini okumadı iseniz okumanızı öneririm.
 
(Resûlüm) Onların (inkârcıların) sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün izzet (ve üstünlük) Allah'ındır. O, işitendir, bilendir. (10/65)

(Resûlüm!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın? (10/99)
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks