Hadislere göre evlilik kavramı

Evlilik, İslam ahkamının uygulandığı bir toplumda sünnetir. Toplumda yürürlükte olan ahkam (kanunlar) İslama dayanmıyorsa, sünnetin etkinliği göreceli hale gelir.Türkiye'de İslam ahkamının uygulanmasına izin verilmediği halde, evliliğe ilişkin hadisleri sanki 7.yüzyıl Medine İslam Devleti'nde yaşıyormuşuz gibi anlayıp uygulamak isteyenler yanılıyor.Hadisleri bir şablon gibi ezbere konuşturmayalım.İçinde yaşadığımız toplumun dini, siyasi ve hukuki yapısını öncelikle dikkate alalım.

Kaldı ki, evlilik farz değildir, Kur'an'daki bekarlara dair evlilik hükümleri evlendirmek ile ilgilidir. Yani farz olan evlenmek değil evlendirmektir.

Sonuçta, arkadaşın YASAK sözcüğünü biraz amacını aşma ve indi bir niteleme olarak değerlendiriyorum. İslamda bekar kalmak YASAK ise günümüzde onca mütediyyin ünlü şahıs nasıl bekar durabiliyor?

Hz.Peygamber döneminde Mescidi Nebiye bitişik bir yerde bekar yaşayan bir grup sahabe vardı, evlendiklerinde o gruptan ayrılırlardı. Bunlar Hz.Muhammed tarafından himaye edilmiş kimselerdi. Yasak söz konusu olsaydı Hz.Peygamber bunlara bu muameleyi yapar mıydı?

Fikriöz

Bir konuyu hiç bilmemek başka bir şey, bilip uygulamamak daha başka bir şeydir. Yada nasıl olsa şartlar uygun değil öğrenmeyede gerek yok demek ise daha başka bir şeydir.

Bu tespitten sonra

Günümüzde İslam devletinde yaşamıyoruz burası kesin o zaman ne yapmalıyız. ?

Acaba sizce birisi evlendirildiğinde evlenmiş olmuyormu?

Burada tartışmaktan çok hadisleri hep beraber öğrenelim daha sonra dediğiniz gibi yine birlikte hadis üzerinde araştırmalar yapalım
bu yol daha sağlıklı olur kanaatindeyim.

Yasak sözccüğü hadis metninden benim kendi fikrim yada görüşüm değil

Peygamberden aktarılan bu hadisin sıhhati hakkında bir yorumunuz var ise ve onu bizimle paylaşırsanız çok sevinirim
Konu için gösterdiğiniz ilgi ve hassasiyet için teşekkür ederim.

Sn.tahsin 33

Hz.Peygamber İslamiyeti yayarken, düşmanlarının başlangıçtaki çokluğu karşısında Müslüman sayısını arttırmak için (cennette ümmetimin çokluğu ile övneceğim demeye varıncaya kadar) her teşvik edici sözü söyledi, yardımlar yaptı,Anneliği yüceltti ve sair..Kendisi hem peygamber hem devlet başkanı idi.Bir devlet
Başkanı olarak insanlara evlenmeyin diyemezdi, bugünkü başbakan bile getireceği yükleri bile bile her ailenin en az 3 çocuğu olmalı demiyor mu? Nüfus büyüklüğü her devlet için bir avantajdır, kozdur, bunun da yolu evlilikten geçer.

Fıkıh kitapları İslam ülkelerinde ders olarak okutulan Prof.Dr.
Abdülkerim Zeydan şöyle diyor: “Nebi (SAV) den sadr olan her şey ümmeti için hukuki değildir. Bir kismı hukuken bağlayıcı, bir kısmı ise hukuki sayılmaz.Bu sebeble hukuki olup olmaması bakımından sünnet iki kısma ayrılır.

Birinci Kısım, Nebi(SAV) nin Allah’tan aldığı emirleri yayıcı olması
İtibariyle kendisinden sadr olan sünnetleridir.Bu kısım sünnetler ihtilafsızdır,hukuki sayılır.Örneklerden bazıları kavli (söylemesi), fiili (yapması) ve Takriri (susması) şeklinde olabilir.

İkinci kısım, Allah’tan haberci, emirleri tebliğ edici olarak değil de
İnsan olması veya dünyaya ait bazı işlerde tecrübe sahibi olmasıyla
kendisinden sadr olan şeylerdir.”İslam Hukukuna Giriş, s.292 den
aynen aktaran Ali İhsan Samurkaş, Enflasyon Düşüncesi, s.296.

“De ki: Ben ancak sizin gibi beşerim “(Kehf:110) ayetine atıf yaparak yazar bir YASAKLAMA olayını örnek veriyor: “622 yılında Medine’ye göçten sonra Hz.Peygamber birgün çevreyi dolaşırken, yerli halktan bazılarının bir bahçede hurma ağaçlarını yapay yolla (tozlaştırma) dölleme yaptıklarını görünce, bu davranışı kendince haya ve genel ahlakı rencide edici bulur ve çalışanlara haber göndererek bu işten vazgeçmelerini söyler.Çalışanlar muhtelemelen bunu yasaklayıcı bir emir olarak algılayıp tozlaştırma işini bırakırlar. Fakat o yıl hurma ağaçlarından istenen verim alanamaz ve Hz .Peygamber bu sonucu bir şekild haber aldığı zaman çevresindekilere şunu söyler “Ben size Allah’tan gelme bir şey
Söylediğim zaman onu hemen alıp kabul ediniz. Diğer hususlarda dünya işlerini siz benden daha iyi bilirsiniz.”Ali İhsan Samurkaş, age, s.301-302.

Evlilik konusu bana göre ikinci kısma dahil edilebilir.İtikatla, ahlakla ilgisi yoktur, bir muamelattır.

Evlenmeye engel bir sağlık problemi olmayan ve mali gücü yeterli olan her Müslümana evlilik farzmış gibi düşünmek indi bir görüştür dini bir görüş değil. Münferit, yer ve şartlara göre söylenmiş bir takım sözleri bugün getirip sanki Kur’an’da (haşa) eksik kalmış bir yasağı Hz.Muhammed tamamlamış gibi ortaya sürmeyin. Evlilik konusu açılınca hemen başvurulan Kur’an’daki Nisa 25, onun bir tekrarı olan Nur 32 -33. ayetleri bile evlenecek olanları değil evlenecek yaşa gelmiş,istekli,ama maddi güçlük içinde bulunanlara yardım edilmesi için bunların yakın çevresindeki insanları muhatap alan(evlendirin) emirlerdir.Allah (haşa) bekar kalmayın mutlaka evlenin diye emir vermesini bilmiyor muydu da bir kısım işgüzarlar bu işi yapmaya hevesleniyorlar! Bir yasak koyan bunun müeyyidesini de (yaptırımını) koyar.Her hukuk sistemenin genel kuralıdır; yaptırımsız kural olmaz. O halde evlenme kuralını ihlal etmenin, bekar kalmanın müeyyidesi nedir? (Bu satırların yazarı evlidir).

evlilik ve hadis

evlilik ve hadis

Değerli Kardeşim
İnatlaşma anlamında bir tartışmaya benim de mizacım uygun değil.
Ancak şu da var ki, ister bir forumda, ister bir makale veya kitapta bir fikir ilan ediyorsak bunun lehinde olduğu kadar aleyhinde fikir ön ssürülüceğini önceden bilmemiz, göze almamız gerekir.Çıkan ok geri gelmez.Bir araştırma içinde olduğunuz belli takdir ediyorum.Siz de kabul edin ki açtığınız konu çok tartışılmış vefikir birliğine varılmamış konulardan biridir. Evlilik konusu bir tarafa bırakalım şimdilik. Hadis konusu ta Hz.Peygamber'den İslamın ikincil güvenilir kaynağı olup olmaması bakımından tartışmalıdır, bugünün meselesi dğildir.Öyle ki içine girdiğinizde çıkmanız imkansızdır. Hz.Peygamberin, yeni bir din kitabına dönüşür gaygısıyla hadislerini yazanlara mani olduğu herkesin ittifak ettiği bir tarihi gerçektir. Ona rağmen çok az sahih hadis dışında sayısız rivayet Hz.Peygamber mal edilmiştir.Şahsen ben bu konuyla bir zaman ilgilendim, ortalama bir müslümandan daha fazla mesai harcadım.

İlgi Yayınları arasında çıkmış ETKİLİ HATIRLAMA TEKNİKLERİ isimli iki yazarlı (yazarlar yabancı şimdi hatırlayamıyorum) kitabı okuduğum zaman sok oldum.En güclü hafıza sahibidir die bilinen akademisyenlerin bir toplantıda konuştukları konuların dörtte üçünü iki hafta içinde unuttukları tespit edilmiştir.Bu kitabı tavsiye ederim yeni baskıları satışta olması gerekir.

Hadisler bir iki kuşak sözlü rivayet yoluyla sonra kitaplar yoluyla günümüze gelmiştir.Sözlü rivayet dönemini yukarda adını vrdiğim kitaptaki bilgilerle kıyasladığım zaman hadise güvnilir bir din kaynağı olarak bakmayan ihtiyatlı araştırmacılara hak verdim. Hatta olan İlahiyatçı Prof.Dr.Sülyman uludağ İslam Düşüncesinin Yapısı adlı kitabında şu satırları yazıyor:

"En meşhur bir hadis kitabı olan Buhari deki hadislerin en alisi sulasi (üçlü)
en nazili tusai (dokuzlu) dir.Fakat sülasi olanların (yani senedinde zincirleme olarak 3 kişinin hafızasından dolaşarak intikal etmiş olanların) sayısı sadece 22 dir. Müslim de sülasiler bile yoktur. Yani bir hadisin Hz.Peygamber'den Buhari ye kadar gelebilmesi için en az 3 el, 3 hafıza değiştirmesi gerekmektedir. Fakat bu nevi hadislerin sayısı 22 adettir. Geriye kalanlar 4,5,6,7,8 ve 9 el ve hafıza değiştirdiktn sonra Buhari ye gelmiştir.Dokuz kişiden geçtikten sonra, bu dokuz kişinin hep ihlaslı olduklarını düşünsek bile unutma ve yanılma gibi tabii ve zaruri sebepler dolayısiyle bir hadis ne derece aslına uygun olur..." sayfa 103 den motamot aktaran Ali İhsan Samurkaş, Enflasyon Düşüncesi, s.494.

Evet söylediğiniz doğru, Kur'an' " Hz.Peygamber kendiliğinden konuşmaz", onun yasak ettiği yasaktır, amenna. Fakat, bekarlığı yasak etti denilen hadis sahih mi? Siz bunu biliyor musunuz, bunun garantisini kim verebilir?
Benim işguzar dediklerim tercüm sırasında özensiz sözcükler kullanan ve çoğu zaman da haddi aşarak karışıklığa vesile olan kimselerdir, siz değil.Siz bu işin amatörüsünüz, bu tür yazıları okuyunca haz aldığnızdan bir yararlanan olur diye de buraya yazıyorsunuz, belki kendinizce tebliğde bulunduğunuzu da düşünüyor olabilirsiniz. Fakat doğru bilinen yanlışlar avam arasında böyle yayılıyor ve kuşaktan kuşağa şifai olarak geçiyor.Günümüzde Kur'an'ın meali konusunda bile yazarlar arasında ihtilaf vardır. O yüzden hadisi hem de güvenirliği tartışmalı olanlarını önce Kur'an ile bir kıyaslamak lazımdır, çelişiyorsa onu terketmelidir, terkettiğiniz hadis ile birşey kaybetmezsiniz.

Evlenme meselesinde son olarak şunu yazacağım: Bilirsiniz büyükler/aracılar kız evine varınca söyle der: Allah'ın emri Peygamberin kavli ile.....Bunu söyleyen kaç kişi "Alllah'ın emri" ile Kur'an daki "evlendirin" emrini yerine getirdiğinin farkındadır? Çoğunluk, Allah'ın emrinin damat adayı üzerine olduğunu sanır, oysa mealen dahi okunsa emir ona değil evlenmesine yardımcı olanlar üzerinedir. İşte halkımızın din bilinci bu derecededir. Buna da şaşmıyorum. Laik bir devlette laik imamların arkasında laik devletin zimmetine geçirdiği laik camilerde(??!!) milyonlarca insanın namaz borcunu güya ödediklerini de gördüktn sonra ne desek boş...Bir Genelkurmay başkanı birkaç yıl önce, Türkiye ne laik bir devlt ne de laik bir ülkedir derken hakikaten doğru söylemiş oldu. Gerçekten de çok özel bir müslümanlık anlayışımız var, Allah katında durumumuz içler acısı olmalı.

Allah'a emanet olun.