Selamun aleykum güzel kardeşlerimm....
Cahilligimizi bir nebze de olsa azaltalım hep beraber..... Yanlıs anlasılmasın sözlerim Bilmedigimiz O kadar cok sey varki...
Çağdaşlaşma Yolunda
1930'lu yılların Türkiyesi'nin Urla gibi bir Ege şehrinde dahi açlıktan
insanların öldüğünü...
Ortalama bir memurun aylık maaşının 50 lira olduğu bu dönemde, çağdaşlaşma
yolunda(!) 75 000 lira gibi büyük paralar ödeyerek heykel yaptırdığımızı (1)
Kendinizi Türklere Emanet Edin
16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk
orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolay Katolik Avrupa tarafından kendisine
"Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük
Stefan'ın ölüm döşeğin de, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde:
"Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız Asla Rus'a yanaşmayın.
Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve
merhametlidirler" diyerek nasihat ettiğini …(2)
Talan Edilen Mirasımız
Şanlı Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazinin mübarek anası Hayme Hatunun
Domaniç’teki türbesini ulu hakan Abdülhamid Han'ın, ecdadına hürmetinin ifadesi
olarak büyük bir itina ile tamir ettirip pencerelerini atlas perdelerle
kaplattırdığını ve zeminini de Hereke dokuması muhteşem bir halı ile,
döşettiğini . . .
Daha sonraları iş başına gelen Halk Partisi döneminde ise o muhteşem halının
türbeden gasp edilerek, partinin İnegöl ilçe yöneticilerinin kapılarına paspas
yapıldığını ve atlas perdelerinin de kaymakamlık binasında kullanıldığını...
(3)
Ecdadımızın Silinmez İzleri
1976 yılında Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde, deniz suyunu tatlı suya çeviren
bir tesisin açılışından sonra meslektaşları ile sohbete girişen dönemin Türkiye
Büyükelçisi Necdet Özmen'in bir ara söze: "Bu Suudi Arabistan'ın ilk tuzdan
arıtma tesisidir" diye başlaması üzerine
Fransız Büyükelçisinin hayretler içinde kalarak:"No... Sör... Bu Suudi
Arabistan'ın ilk tuzdan arıtma tesisi değildir. İlki Osmanlılar'ın 1800.lü
yılların sonunda yaptığıdır" diyerek ecdadımızın eşsiz mirasından habersiz
yaşayan elçimizi mahcup ettiğini ,,(4)
Bitmeyen Osmanlı Sevgisi
Balkanlar'dan Orta Doğu'ya kadar büyük bir coğrafyanın 1. Cihan Savaşından sonra
elimizden çıkmasına rağmen, o topraklarda yaşayan halkın hala büyük bir hasretle
"Osmanlı, Osmanlı " diye sayıkladığını ..
Budapeşte'den gelen bir yazarımıza bir Boşnak,ın'. "Madem ki İstanbul'a
gidiyorsun Allah aşkına o şehrin toprağını benim için öp Allah benim canımı
İstanbul'u görmeden . alması!" dediğini Trablusgarp'daki ihtiyar Cezayirlilerin ,
boyunlarına muska diye Osmanlı parası taktıklarını…(5) Biliyor muydunuz.
Avrupa'da Akıncı Korkusu
1534 yılında Viyana'daki St. Stephen Katedrali'nde. Osmanlı akıncılarının
yaklaştığını görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli bir memuriyetin ihdas
edildiğini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye Meclisince. Artık bir
Osmanlı tehlikesi kalmadığından, bu vazifenin lüzumu yoktur" diye bir karar alınarak iptal edildiğini...(6)
Cennette Yer
Osmanlı Devleti'nin zirvelerde şahlandığı, akıncılarının Avrupa içlerinde at
oynattığı bir dönemde. kilisede bir papazın vaaz verirken"Dünya hakimiyetinin
Türklere fakat Cennet'in de kendilerine ait olduğunu... " söylemesi üzerine. bu
taksime aklı yatmayan cemaatten bazılarının büyük bir ümitsizlik içinde:
"Dünyada bizi yurtlarımızdan çıkaran Türkler hiç Cennet'te yer bırakırlar
mı?" dediklerini...(7)
Batışın Remzi
Yükseliş dönemimizin ruhunu yansıtan mütevazı Topkapı Sarayına karşılık,
yıkılışımızı remzeden Varsay taklidi Dolmabahçe Sarayının Avrupa'dan borç
alınan para ile, 9 ton altın ve 41 ton gümüş kullanılarak inşa edildiğini... (8)
Şefzade'nin Dolmabahçe Sefası
İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde, oğlu Ömer İnönü
nün gerek talebelik gerekse daha sonraki yıllarda koskoca Dolmabahçe Sarayını
ikametgah olarak kullanıp, yattığı bir oda için bütün sarayın kaloriferlerini
yaktırdığın ve ayrıca bu şefzadenin sarayda kadınlı kızlı gece alemleri düzenlediğini...
Bütün bu olanların dönemin Millet Meclisinde ciddi tartışmalara yol açtığını
ve o gün mecliste bulunan baba İnönü nün kulaklığı takılı olduğu halde
müzakereleri işitmemezlikten geldiğini (9)
Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın. günlerce dolaşıp yıllık
zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını
Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki
bir ağaca asıp, üzerine de:
"Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı
verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye
yazdığını..
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını (10)
Nebiler Sultanı nın Güzellikleri
Aşk bahçesinin yanık bülbülü Hazreti Mevlana'nın, Peygamberimiz'in (sav) üstün
vasıflarıyla alakalı olarak:
Nebiler Sultanı'nın (sav) vasıflarının şerhini. eğer ben devamlı, durmadan
söylesem, yüzlerce kıyamet geçer de o yine bitmez. " dediğini...
Sahabi efendilerimizden Amr bin As'ın (ra): "Benim
gözümde Resulullah'dan (sav)daha sevgili, benim gözümde Ondan daha büyük bir kimse
yoktur. Ne var ki, Ona olan tazimimden gözüm doya doya Ona bakamıyordu "
dediğini. . .
İmam Kurtubi'nin de "Nebiler Nebisi'nin (sav) güzellikleri bize tamamıyla
gösterilmemiştir. Gösterilmiş olsaydı, gözlerimiz Ona bakmaya takat getiremezdi
" diyerek İki Cihan Saadet Güneş’inin güzelliklerini bir nebzecik olsun
anlatmaya çalıştıklarını..(11)Biliyor muydunuz?
Osmanlı Arması
Merhum Necip Fazıl Kısakürek in 1954 lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu
mecmuasının bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir
kumaş resmini yayınlayınca, "padişahlık propagandası yapmak " gibi saçma
bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatıldığını ve kendisinin de suçlanarak mahkemeye sevkedildiğini
Necip Fazıl'ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:
İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var Siz
de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?" diye haykırdığını (12) Biliyor
muydunuz?
Pasaport Farkı
Şanlı Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra, son derece üzgün ihtiyar bir
Ürdünlünün, elindeki yeni Ürdün pasaportuyla İsviçre sefaretine giderek:
"Herkes bu pasaportla alay ediyor Eskiden Osmanlı pasaportum varken selam
dururlardı. Ben Osmanlı teb'asıyım ne olur bunu değiştirin" diye sefaret
yetkililerine yalvardığını… (13)
Türk Köşesi
Devlet i Aliye yi Osmaniye'nin üç kıtada at oynatıp buyruk yürüttüğü
ihtişamlı dönemlerinde, Avrupa'da Türk hayat tarzı ve modasının çok tesirli hale
geldiğini Evlerinde Türk köşesi bulundurmayan sosyete mensuplarının
ayıplandığını (14)
Reformun Böylesi
0 zamana kadar sadece batılıların kendi aralarında düzenledikleri balolara,
yanlış batılılaşma hareketinin bir parçası olarak Türk devlet adamları da
katılınca 11829), baloda bulunan bir Fransız kadının oldukça doğru bir teşhiste
bulunarak Türkler reforma, bitirmeleri gereken yerden başladılar dediğini ...(15)
Birinci Dünya Savaşının Vahşet Yılları
Birinci Dünya savaşı sıralarında Musul'da halkın
açlıktan perişan durumlara düşüp hergün sokaklarda kadın-erkek çocuk-ihtiyar
birçok insanın inleye inleye ölüme gittiklerini ve buna bir çare
bulunamadığını…
Açlıktan ölen bu zavallı çocukların etlerini kasap dükkanlarında koyun ve kuzu
eti diye satan veya aşçı dükkanlarında pişirip halka yedirme vahşetini gösteren
on-oniki kişinin idam edildiğini . (16)
Daha cok şey varkii bilmedigimiz...
s
Cahilligimizi bir nebze de olsa azaltalım hep beraber..... Yanlıs anlasılmasın sözlerim Bilmedigimiz O kadar cok sey varki...
Çağdaşlaşma Yolunda
1930'lu yılların Türkiyesi'nin Urla gibi bir Ege şehrinde dahi açlıktan
insanların öldüğünü...
Ortalama bir memurun aylık maaşının 50 lira olduğu bu dönemde, çağdaşlaşma
yolunda(!) 75 000 lira gibi büyük paralar ödeyerek heykel yaptırdığımızı (1)
Kendinizi Türklere Emanet Edin
16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk
orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolay Katolik Avrupa tarafından kendisine
"Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük
Stefan'ın ölüm döşeğin de, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde:
"Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız Asla Rus'a yanaşmayın.
Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve
merhametlidirler" diyerek nasihat ettiğini …(2)
Talan Edilen Mirasımız
Şanlı Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazinin mübarek anası Hayme Hatunun
Domaniç’teki türbesini ulu hakan Abdülhamid Han'ın, ecdadına hürmetinin ifadesi
olarak büyük bir itina ile tamir ettirip pencerelerini atlas perdelerle
kaplattırdığını ve zeminini de Hereke dokuması muhteşem bir halı ile,
döşettiğini . . .
Daha sonraları iş başına gelen Halk Partisi döneminde ise o muhteşem halının
türbeden gasp edilerek, partinin İnegöl ilçe yöneticilerinin kapılarına paspas
yapıldığını ve atlas perdelerinin de kaymakamlık binasında kullanıldığını...
(3)
Ecdadımızın Silinmez İzleri
1976 yılında Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde, deniz suyunu tatlı suya çeviren
bir tesisin açılışından sonra meslektaşları ile sohbete girişen dönemin Türkiye
Büyükelçisi Necdet Özmen'in bir ara söze: "Bu Suudi Arabistan'ın ilk tuzdan
arıtma tesisidir" diye başlaması üzerine
Fransız Büyükelçisinin hayretler içinde kalarak:"No... Sör... Bu Suudi
Arabistan'ın ilk tuzdan arıtma tesisi değildir. İlki Osmanlılar'ın 1800.lü
yılların sonunda yaptığıdır" diyerek ecdadımızın eşsiz mirasından habersiz
yaşayan elçimizi mahcup ettiğini ,,(4)
Bitmeyen Osmanlı Sevgisi
Balkanlar'dan Orta Doğu'ya kadar büyük bir coğrafyanın 1. Cihan Savaşından sonra
elimizden çıkmasına rağmen, o topraklarda yaşayan halkın hala büyük bir hasretle
"Osmanlı, Osmanlı " diye sayıkladığını ..
Budapeşte'den gelen bir yazarımıza bir Boşnak,ın'. "Madem ki İstanbul'a
gidiyorsun Allah aşkına o şehrin toprağını benim için öp Allah benim canımı
İstanbul'u görmeden . alması!" dediğini Trablusgarp'daki ihtiyar Cezayirlilerin ,
boyunlarına muska diye Osmanlı parası taktıklarını…(5) Biliyor muydunuz.
Avrupa'da Akıncı Korkusu
1534 yılında Viyana'daki St. Stephen Katedrali'nde. Osmanlı akıncılarının
yaklaştığını görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli bir memuriyetin ihdas
edildiğini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye Meclisince. Artık bir
Osmanlı tehlikesi kalmadığından, bu vazifenin lüzumu yoktur" diye bir karar alınarak iptal edildiğini...(6)
Cennette Yer
Osmanlı Devleti'nin zirvelerde şahlandığı, akıncılarının Avrupa içlerinde at
oynattığı bir dönemde. kilisede bir papazın vaaz verirken"Dünya hakimiyetinin
Türklere fakat Cennet'in de kendilerine ait olduğunu... " söylemesi üzerine. bu
taksime aklı yatmayan cemaatten bazılarının büyük bir ümitsizlik içinde:
"Dünyada bizi yurtlarımızdan çıkaran Türkler hiç Cennet'te yer bırakırlar
mı?" dediklerini...(7)
Batışın Remzi
Yükseliş dönemimizin ruhunu yansıtan mütevazı Topkapı Sarayına karşılık,
yıkılışımızı remzeden Varsay taklidi Dolmabahçe Sarayının Avrupa'dan borç
alınan para ile, 9 ton altın ve 41 ton gümüş kullanılarak inşa edildiğini... (8)
Şefzade'nin Dolmabahçe Sefası
İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde, oğlu Ömer İnönü
nün gerek talebelik gerekse daha sonraki yıllarda koskoca Dolmabahçe Sarayını
ikametgah olarak kullanıp, yattığı bir oda için bütün sarayın kaloriferlerini
yaktırdığın ve ayrıca bu şefzadenin sarayda kadınlı kızlı gece alemleri düzenlediğini...
Bütün bu olanların dönemin Millet Meclisinde ciddi tartışmalara yol açtığını
ve o gün mecliste bulunan baba İnönü nün kulaklığı takılı olduğu halde
müzakereleri işitmemezlikten geldiğini (9)
Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın. günlerce dolaşıp yıllık
zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını
Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki
bir ağaca asıp, üzerine de:
"Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı
verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye
yazdığını..
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını (10)
Nebiler Sultanı nın Güzellikleri
Aşk bahçesinin yanık bülbülü Hazreti Mevlana'nın, Peygamberimiz'in (sav) üstün
vasıflarıyla alakalı olarak:
Nebiler Sultanı'nın (sav) vasıflarının şerhini. eğer ben devamlı, durmadan
söylesem, yüzlerce kıyamet geçer de o yine bitmez. " dediğini...
Sahabi efendilerimizden Amr bin As'ın (ra): "Benim
gözümde Resulullah'dan (sav)daha sevgili, benim gözümde Ondan daha büyük bir kimse
yoktur. Ne var ki, Ona olan tazimimden gözüm doya doya Ona bakamıyordu "
dediğini. . .
İmam Kurtubi'nin de "Nebiler Nebisi'nin (sav) güzellikleri bize tamamıyla
gösterilmemiştir. Gösterilmiş olsaydı, gözlerimiz Ona bakmaya takat getiremezdi
" diyerek İki Cihan Saadet Güneş’inin güzelliklerini bir nebzecik olsun
anlatmaya çalıştıklarını..(11)Biliyor muydunuz?
Osmanlı Arması
Merhum Necip Fazıl Kısakürek in 1954 lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu
mecmuasının bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir
kumaş resmini yayınlayınca, "padişahlık propagandası yapmak " gibi saçma
bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatıldığını ve kendisinin de suçlanarak mahkemeye sevkedildiğini
Necip Fazıl'ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:
İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var Siz
de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?" diye haykırdığını (12) Biliyor
muydunuz?
Pasaport Farkı
Şanlı Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra, son derece üzgün ihtiyar bir
Ürdünlünün, elindeki yeni Ürdün pasaportuyla İsviçre sefaretine giderek:
"Herkes bu pasaportla alay ediyor Eskiden Osmanlı pasaportum varken selam
dururlardı. Ben Osmanlı teb'asıyım ne olur bunu değiştirin" diye sefaret
yetkililerine yalvardığını… (13)
Türk Köşesi
Devlet i Aliye yi Osmaniye'nin üç kıtada at oynatıp buyruk yürüttüğü
ihtişamlı dönemlerinde, Avrupa'da Türk hayat tarzı ve modasının çok tesirli hale
geldiğini Evlerinde Türk köşesi bulundurmayan sosyete mensuplarının
ayıplandığını (14)
Reformun Böylesi
0 zamana kadar sadece batılıların kendi aralarında düzenledikleri balolara,
yanlış batılılaşma hareketinin bir parçası olarak Türk devlet adamları da
katılınca 11829), baloda bulunan bir Fransız kadının oldukça doğru bir teşhiste
bulunarak Türkler reforma, bitirmeleri gereken yerden başladılar dediğini ...(15)
Birinci Dünya Savaşının Vahşet Yılları
Birinci Dünya savaşı sıralarında Musul'da halkın
açlıktan perişan durumlara düşüp hergün sokaklarda kadın-erkek çocuk-ihtiyar
birçok insanın inleye inleye ölüme gittiklerini ve buna bir çare
bulunamadığını…
Açlıktan ölen bu zavallı çocukların etlerini kasap dükkanlarında koyun ve kuzu
eti diye satan veya aşçı dükkanlarında pişirip halka yedirme vahşetini gösteren
on-oniki kişinin idam edildiğini . (16)
Daha cok şey varkii bilmedigimiz...
s