Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark
Avatarınızdan erkek resimlerini kaldırın...
- Konbuyu başlatan CCCCCC
- Başlangıç tarihi
"Mümin erkeklere söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, mahrem yerlerini korusunlar. Bu, onların arınmasını daha iyi sağlar. Allah yaptıklarından şüphesiz haberdardır. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar, süslerini, kendiliğinden görüneni müstesnâ, açmasınlarl Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini, kocaları veya babaları veya kayınpederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya kadınları veya câriyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler, ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Saâdete ermeniz için hepiniz tevbe ederek Allah'ın hükmüne dönün." (en-Nûr: 24/30-31)
Kadının yabancı erkekler ile müslüman olmayan kadınlar karşısında avret yeri, yüzü, elleri (cumhûra göre içi) ve hanefîlerde bir rivâyete göre ayakları müstesnâ olmak üzere bütün bedenidir.
Erkeğin erkeğe ve karısından başka kadınlara karşı avret yerleri göbeği ile diz kapağı arasında kalan bölgelerdir.
burda sınır şehvetle bakmaktır..yani senin kızıdğın noktadaki resimlere kişi şşehvetle baktımı sıkıntı vardır..yoksa ayrım yukara zaten yapılmış..
selametle..
Kadının yabancı erkekler ile müslüman olmayan kadınlar karşısında avret yeri, yüzü, elleri (cumhûra göre içi) ve hanefîlerde bir rivâyete göre ayakları müstesnâ olmak üzere bütün bedenidir.
Erkeğin erkeğe ve karısından başka kadınlara karşı avret yerleri göbeği ile diz kapağı arasında kalan bölgelerdir.
burda sınır şehvetle bakmaktır..yani senin kızıdğın noktadaki resimlere kişi şşehvetle baktımı sıkıntı vardır..yoksa ayrım yukara zaten yapılmış..
selametle..
mesela kardeşim..bendeki avatara şehvetle bakacak birini düşünüyormusun??
işte buydu dediğim..klavyede harf yetmiyor düşüncelerimi anlatmak için
yada ben becerremiyom..selametle..
VALLAHA çok belli olmuyor ama şüpheli şeyleri bırakmak en az takvadır sen bilirsin kardeş kimseye zorla hiç birşeyi yaptırmak haddim değildir.Selametle kardeş
"Arabin Arap olmayana, Arap olmayanin da Araap üzerine üstünlügü olmadigi gibi; kirmizi tenlinin siyah üzerine, siyahin da kirmizi tenli üzerinde bir üstünlügü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadir. Allah yaninda en kiymetli olaniniz O'ndan en cok korkaninizdir.
"Azasi kesik siyahî bir köle basinza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'in kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz."
VEDA HUTBESİ
"Arabin Arap olmayana, Arap olmayanin da Araap üzerine üstünlügü olmadigi gibi; kirmizi tenlinin siyah üzerine, siyahin da kirmizi tenli üzerinde bir üstünlügü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadir. Allah yaninda en kiymetli olaniniz O'ndan en cok korkaninizdir.
"Azasi kesik siyahî bir köle basinza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'in kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz."
VEDA HUTBESİ
İslâm ahlakçıları insanda üç temel duygunun bulunduğunu söylemiş; belli ölçüde de olsa hakikatleri görüp, fayda ya da zarar getirecek şeyleri birbirinden ayırma melekesine "kuvve-i akliye"; kin, hiddet, kızgınlık ve atılganlık gibi hislerin kaynağı sayılan güce "kuvve-i gadabiye"; arzu, iştiha ve cismânî hazların menşei kabul edilen duyguya da "kuvve-i şeheviye" demişlerdir. Kuvve-i şeheviye’nin, hayâ hissinden tamamen sıyrılarak her türlü cürmü işleyecek kadar kayıtsız kalma şeklindeki ifrat hâlini "fısk u fücûr"; helal nimet ve lezzetlere karşı dahi hissiz ve hareketsiz kalma durumunu da "humûd" olarak isimlendirmişlerdir. Kuvve-i şeheviye açısından istikamet ve itidal üzere bulunarak, meşru dairedeki zevk ve lezzetlere karşı istekli davranmanın yanı sıra, gayr-i meşru arzu ve iştihalara iradî olarak kapalı kalma tavrını ise "iffet" kelimesiyle ifade etmişlerdir. Bu zaviyeden iffet, umumî manasıyla, iradenin gücünü kullanarak cismanî ve behimî arzuları kontrol altına almak, zinadan ve sefihlikten uzak durmak demektir.
Kur'an-ı Kerim, iman edenlerin iffetli, hayâlı ve edep yerlerini koruyan insanlar olduklarını nazara vermiş (Mü’minûn, 23/5-7); iffetli yaşamanın mükafatı olarak Allah’ın mağfiretini ve ahiret sürprizlerini müjdelemiş (Ahzâb, 33/35); mevzunun önemine binaen kadınları ve erkekleri ayrı ayrı zikrederek bütün mü’minlere iffetli olmalarını ve iffetsizlik için bir giriş kapısı sayılan haram nazardan kaçınmalarını emir buyurmuştur (Nur, 24/30-31). Ayrıca, Hazreti Yusuf ve Hazreti Meryem gibi iffet abidelerini misal vererek inananlara hayâ ve ismet ufkunu göstermiştir.
Evet, Hazreti Yusuf aleyhisselam, vezirin hanımından gelen bir günah çağrısı karşısında "Ya Rabbî! Bu kadınların beni dâvet ettikleri o işten zindan daha iyidir." (Yusuf, 12/33) diyerek, iffetine toz kondurmaktansa senelerce hapiste yatmayı göze almış ve kıyamete kadar gelecek olan bütün ehl-i imana bir hayâ timsali olmuştur.
Cenâb-ı Allah’ın, "İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan Meryem’i de an. Biz ona rûhumuzdan üfledik, hem onu, hem oğlunu cümle alem için bir ibret yaptık." (Enbiya, 21/91) diyerek yücelttiği Hazreti Meryem de bütün insanlık için tam bir iffet örneğidir. Öyle ki, temiz ve nezih bir atmosferde, iffetli ve şerefli bir şekilde yetişen Meryem validemiz, o paklardan pak mahiyetiyle adeta mücessem iffet haline gelmiştir. Bundan dolayıdır ki, Hazreti İsa’nın doğumunu dile dolayan bazı diyanet mensuplarının yakışıksız sözleri karşısında bin bir ızdırapla, "Keşke bu iş başıma gelmeden öleydim, adı sanı unutulup gitmiş biri olaydım!" (Meryem, 19/23) diye inlemiştir.
İffetin bu umumî manasını hatırda tutmakla beraber, onu daha geniş ve şümullü olarak ele almak da mümkündür. Bediüzzaman hazretlerinin, "Helal dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur." şeklinde dile getirdiği ölçüye göre iffet, meşru daire içinde yaşayıp gayr-i meşru sahaya nazar etmeme, el uzatmama, adım atmama demektir. Dolayısıyla, iffetli bir insan, göz, kulak, el, ayak gibi bütün âzâların helal dairedeki lezzetleriyle iktifâ etmeli, hiçbir şekilde ve hiçbir yolla haram işlememeli, izzet ve haysiyetine dokunacak durumlardan da sakınmalıdır.
yani anlasilan sudurki cccccc kardesimhelal dairesi genistir degilmi göz, kulak, el, ayak gibi bütün âzâların helal dairedeki lezzetleriyle iktifâ etmeli ve bundada beis yoktur
ama senin yorumun olaylara farkli ve olumsuz dile getirilmekte egerki bu mesajdanda birsey anlamazsan sana bu hususu ben anlatamam demektir
Kur'an-ı Kerim, iman edenlerin iffetli, hayâlı ve edep yerlerini koruyan insanlar olduklarını nazara vermiş (Mü’minûn, 23/5-7); iffetli yaşamanın mükafatı olarak Allah’ın mağfiretini ve ahiret sürprizlerini müjdelemiş (Ahzâb, 33/35); mevzunun önemine binaen kadınları ve erkekleri ayrı ayrı zikrederek bütün mü’minlere iffetli olmalarını ve iffetsizlik için bir giriş kapısı sayılan haram nazardan kaçınmalarını emir buyurmuştur (Nur, 24/30-31). Ayrıca, Hazreti Yusuf ve Hazreti Meryem gibi iffet abidelerini misal vererek inananlara hayâ ve ismet ufkunu göstermiştir.
Evet, Hazreti Yusuf aleyhisselam, vezirin hanımından gelen bir günah çağrısı karşısında "Ya Rabbî! Bu kadınların beni dâvet ettikleri o işten zindan daha iyidir." (Yusuf, 12/33) diyerek, iffetine toz kondurmaktansa senelerce hapiste yatmayı göze almış ve kıyamete kadar gelecek olan bütün ehl-i imana bir hayâ timsali olmuştur.
Cenâb-ı Allah’ın, "İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan Meryem’i de an. Biz ona rûhumuzdan üfledik, hem onu, hem oğlunu cümle alem için bir ibret yaptık." (Enbiya, 21/91) diyerek yücelttiği Hazreti Meryem de bütün insanlık için tam bir iffet örneğidir. Öyle ki, temiz ve nezih bir atmosferde, iffetli ve şerefli bir şekilde yetişen Meryem validemiz, o paklardan pak mahiyetiyle adeta mücessem iffet haline gelmiştir. Bundan dolayıdır ki, Hazreti İsa’nın doğumunu dile dolayan bazı diyanet mensuplarının yakışıksız sözleri karşısında bin bir ızdırapla, "Keşke bu iş başıma gelmeden öleydim, adı sanı unutulup gitmiş biri olaydım!" (Meryem, 19/23) diye inlemiştir.
İffetin bu umumî manasını hatırda tutmakla beraber, onu daha geniş ve şümullü olarak ele almak da mümkündür. Bediüzzaman hazretlerinin, "Helal dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur." şeklinde dile getirdiği ölçüye göre iffet, meşru daire içinde yaşayıp gayr-i meşru sahaya nazar etmeme, el uzatmama, adım atmama demektir. Dolayısıyla, iffetli bir insan, göz, kulak, el, ayak gibi bütün âzâların helal dairedeki lezzetleriyle iktifâ etmeli, hiçbir şekilde ve hiçbir yolla haram işlememeli, izzet ve haysiyetine dokunacak durumlardan da sakınmalıdır.
yani anlasilan sudurki cccccc kardesimhelal dairesi genistir degilmi göz, kulak, el, ayak gibi bütün âzâların helal dairedeki lezzetleriyle iktifâ etmeli ve bundada beis yoktur
ama senin yorumun olaylara farkli ve olumsuz dile getirilmekte egerki bu mesajdanda birsey anlamazsan sana bu hususu ben anlatamam demektir
bundada beis yoktur.Üstada hep saygım vardır.Kişilerede sanada saygım var dediklerini anladım fakat tüm söylediğim kişilere saygım var fakat ONLAR NE SÖYLERSE SÖYLESİN BENİM PEYGAMBERİM KADAR GÜZEL İSLAMI AÇIKLAYAMAZLAR.
KEŞKE ÜSTADIN SÖZÜNÜ VERECEĞİNE HADİSTEN VERSEYDİN BÜTÜN SÖYLEDİKLERİNİ KABUL ETCEKTİM.BU KONUDA ÜSTADTAN ÖNCE PEYGAMBERİMİZ S.A.V GELİR.ODA BURADA OLSAYDI ÖYLE DERDİ ALLAH C.C HEP ONUNLA OLSUN MERHAMET ETSİN.
hadisler çok açık.Yoruma bile gerek yok.Okadar güzel açıklamışki peygamber mana çıkarmaya lüzum yok keşke biraz hadislere ilgi göstersen kardeş
KEŞKE ÜSTADIN SÖZÜNÜ VERECEĞİNE HADİSTEN VERSEYDİN BÜTÜN SÖYLEDİKLERİNİ KABUL ETCEKTİM.BU KONUDA ÜSTADTAN ÖNCE PEYGAMBERİMİZ S.A.V GELİR.ODA BURADA OLSAYDI ÖYLE DERDİ ALLAH C.C HEP ONUNLA OLSUN MERHAMET ETSİN.
hadisler çok açık.Yoruma bile gerek yok.Okadar güzel açıklamışki peygamber mana çıkarmaya lüzum yok keşke biraz hadislere ilgi göstersen kardeş
ya kardesim senin anlama kapasiteni ve yorumlarindaki kitligini anlamis degilim amacini anlayamiyorum nedense....
ben önce ayetleri delil olarak getirmisim okumuyormusun sen
ikincisi benim peygamberim dedigin herkesin peygamberi degilmi hani sen cok titiz davraniyorsun ya yazilarinda ondan dedim
ücüncüsü benim buraya hadisi serif yazmamam peygamber efendimizi kücültmez diye düsünüyorum cünkü yazma gibi bir mecburiyetim yok sanirim bu manayi sen cikardin
o zaman gel olaya biraz felsefik bakalim kafa karistirmamis olursun tamammi!!!
simdi ben üstadin sözünü yazdim diye peygamberimizi kücültmüs olduyysam sende actigin basliktaki söz sana ait oldugundan sende kendini yüceltmis oluyor ve ikinci ücüncü sirada hadisleri yaziyor ve onun akabinden ayet yaziyorsunki peygamberimizi ayetlerden büyükmü tutuyorsun eger peygamberimiz bugun burda olsaydi oda böyle derdi
ya inan bak varya seninle senin gibimi konusmak lazim anlamis degilim takvayi benimserim diyorsun yok bu diyorsun ama bari söylemede burda kücük düsmeyesin nede olsa ayni cenahtan besleniyoruz seninle
“Ey Âdem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takva elbisesi... İşte o daha hayırlıdır. Bu (nimetler) Allah'ın (kudretine delalet eden) ayetlerdendir. Ola ki, onları düşünür de öğüt alırlar. Ey Ademoğulları! Şeytan utanç yerlerini kendilerine göstermek için, ilk ana-babanızın elbiselerini çekip almak suretiyle onları Cennetten çıkardığı gibi, sizi de fitneye sokup saptırmasın. Doğrusu o da, taraftarları da sizin onları görmediğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz ki Biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.” (A'raf, 7/26-27) Âdem ile Havva, Cennette mahfuz, mestur bir halde sakin iken, ayıp yerleri açılarak yeryüzüne geldikleri gibi, Âdemoğullarından herbiri de, ana rahminde mahfuz ve mestur olarak rızıklanıp dururken, çırılçıplak bu dünyaya gönderilir. Sonra da bazıları, ayıp yerlerini örtecek kadar sade şekilde, bazıları da kalite ve markaya önem verecek kadar ileri seviyede giyinip kuşanmaya imkan bulurlar.
Bu arada takva hissiyle giyinmek, yani Allah korkusu ve haya duygusuyla giyilen ve Allah'ın izniyle maddi ve manevi ayıptan, fenalıktan, zarar ve tehlikelerden koruyacak olan korunma elbisesi, mutlak olarak hayırlıdır; hayrın ta kendisidir. Elbise nimetinden nimetlenmek ve istifade etmek de asıl bununla mümkün olmaktadır.
Kendilerinde takva hissi, haya duygusu ve Allah korkusu olanlar, çıplak kalsalar veya zorla çıplak bırakılsalar bile, en azından Adem ile Havva'nın yapraklarla örtündükleri gibi avret yerlerini örtüp korurlar. Fakat kendilerinde bu his olmayan nasipsiz günahkârlar, ne kadar giyinseler de yine açılmaktan kurtulamazlar. Çünkü elbiseden esas maksat, mahrem yerleri örtmek, sıcak-soğuk ve eza veren hastalık sebeplerinden korunmak; düşmandan sakınmak ve nihayet hüsn-ü nazarı çekip kötü bakışları defederek, hiç kimsenin ne şehvetine ne de nefretine sebep olmadan gayet vakarlı, haysiyetli, onurlu ve güzel bir şekilde örtünmek iken, bunlar tam tersine, şehveti tahrik, kibir, gurur ve gösteriş için en fena yerlerini açarlar; açar ve çevrelerine fitne fücur tohumları saçarlar. Onun için elbise, bizatihi hayır değildir. Asıl hayır olan elbise takva elbisesidir ki, avret yerlerini örtmek ve namusunu muhafaza etmek için giyilir.
Ayetten de anlaşılıyor ki, bir insan için şeytanın fitnesinden ihtiraz ve içtinap mümkündür. Demek ki şeytan gözle görülmediği halde bile takva elbisesi, iman duygusu ve Allah korkusu, onun fitnesine en kuvvetli bir engel teşkil eder.
İnsan, iç ve dışıyla, madde ve manasıyla mücehhez olur. Bir insan takva elbisesini içinden ve dışından giyinmiş bulunursa, şeytan, onun görmediği tarafını gördüğü ve bildiği halde bile iğva edip aldatamaz.
sen anlamiyorsan ben neyapabilirim degilmi
Bu arada takva hissiyle giyinmek, yani Allah korkusu ve haya duygusuyla giyilen ve Allah'ın izniyle maddi ve manevi ayıptan, fenalıktan, zarar ve tehlikelerden koruyacak olan korunma elbisesi, mutlak olarak hayırlıdır; hayrın ta kendisidir. Elbise nimetinden nimetlenmek ve istifade etmek de asıl bununla mümkün olmaktadır.
Kendilerinde takva hissi, haya duygusu ve Allah korkusu olanlar, çıplak kalsalar veya zorla çıplak bırakılsalar bile, en azından Adem ile Havva'nın yapraklarla örtündükleri gibi avret yerlerini örtüp korurlar. Fakat kendilerinde bu his olmayan nasipsiz günahkârlar, ne kadar giyinseler de yine açılmaktan kurtulamazlar. Çünkü elbiseden esas maksat, mahrem yerleri örtmek, sıcak-soğuk ve eza veren hastalık sebeplerinden korunmak; düşmandan sakınmak ve nihayet hüsn-ü nazarı çekip kötü bakışları defederek, hiç kimsenin ne şehvetine ne de nefretine sebep olmadan gayet vakarlı, haysiyetli, onurlu ve güzel bir şekilde örtünmek iken, bunlar tam tersine, şehveti tahrik, kibir, gurur ve gösteriş için en fena yerlerini açarlar; açar ve çevrelerine fitne fücur tohumları saçarlar. Onun için elbise, bizatihi hayır değildir. Asıl hayır olan elbise takva elbisesidir ki, avret yerlerini örtmek ve namusunu muhafaza etmek için giyilir.
Ayetten de anlaşılıyor ki, bir insan için şeytanın fitnesinden ihtiraz ve içtinap mümkündür. Demek ki şeytan gözle görülmediği halde bile takva elbisesi, iman duygusu ve Allah korkusu, onun fitnesine en kuvvetli bir engel teşkil eder.
İnsan, iç ve dışıyla, madde ve manasıyla mücehhez olur. Bir insan takva elbisesini içinden ve dışından giyinmiş bulunursa, şeytan, onun görmediği tarafını gördüğü ve bildiği halde bile iğva edip aldatamaz.
sen anlamiyorsan ben neyapabilirim degilmi
Hayır KUR'ANdan sonra hadisler yetiyor.Hadisleri ayetlere üstad R.A çok güzel bağlıyor.
Fakat ben hadis-i şerifi savunuyorum.Sen nefsini savunmayasın sakın.Bişr daha düşün hadisleri kim istemez uygulamamanı.
Eğer dediğin gibi beis yoksa bir kıza iki defa bakmanın eğer haklıysan ne ben nede sen birşey kaybetmeyiz.Eğer benim dediklerim doğruysa sen insanları harama teşvik etmiş bunca insan birde sen hepsinin vebalini almış olursun.Sence hangisi daha kar lı sana bırakıyorum.
ALLAH C.C. A EMANET OL.ELLERİNE SAĞLIK ALPTRAUM KARDEŞ
Fakat ben hadis-i şerifi savunuyorum.Sen nefsini savunmayasın sakın.Bişr daha düşün hadisleri kim istemez uygulamamanı.
Eğer dediğin gibi beis yoksa bir kıza iki defa bakmanın eğer haklıysan ne ben nede sen birşey kaybetmeyiz.Eğer benim dediklerim doğruysa sen insanları harama teşvik etmiş bunca insan birde sen hepsinin vebalini almış olursun.Sence hangisi daha kar lı sana bırakıyorum.
ALLAH C.C. A EMANET OL.ELLERİNE SAĞLIK ALPTRAUM KARDEŞ
bak kardesim islamda yanilmak demek iyiyede tesvik etsen yalanin günahini cekeceksin insanlari helalden sakindirdigin icin onlara zulum olsun diye helal dairesi genisken onlari bu düsüncenle alikoydugun icin günaha girmiyormusun zannediyorsun
ben nefsimi savunmuyorum ama son yazdiklarimi okursan anlaman ümidiyle