Son Konular
"Şi'ra'nın da Rabbi O" Necm:49
Çok güzel bir soru. En azından, sorgulama mantığı yürütmek demek; öğrenme konusunda bir adım atmak demektir. Şira yıldızının astronomide bilinen ismi Sirius'dur. Sirius iki yıldızdan oluşan bir takım yıldızdır. Bu takım yıldız Sirius A ve Sirius B adında iki yıldızdan oluşur. Bunlardan daha büyük olan Sirius A Dünyamıza en yakın yıldızdır ve özelliği çıplak gözle görülebilen en parlak yıldız olmasıdır.Şi'ra nedir?
Uzaylılar olsaydı Tanrı bize, kuran'da uzaylıların varlığından söz etmezmiydi?
Kuran'da açık ve net bir şekilde geçmediğine göre uzaylı diye birşey yoktur.
Çok güzel, bu da olayın farklı bir boyutu ve doğrudur. Allah (cc) razı olsun.Ve şüphesiz Şi'râ'nın Rabbi O'dur.
Şi'râ, esasen "zikrâ" vezninde şuur mânâsına masdar olup, göğün birinci derecede parlak yıldızlarından en parlak iki yıldıza isim olarak verilmiştir. Parlaklık derecesi 1. olan yıldızlardan Şi'râ adıyla iki yıldız vardır. Bunlardan birine Şi'rây-ı Yemânî veya Âbûr diğerine de Şi'rây-ı Şâmî veya Gumeysâ denilir. Şi'rây-ı Yemânî burçların en güzeli olan Cevzâ'da (İkizler burcunda) denilen suretin arkasında uydu sayılarak ismi de verilen Kelb-i ekber (büyük köpek)'de, Şi'rây-ı Şâmî de Kelb-i asgar (küçük köpek)'dadır. Şi'rây-ı yemânî göğün en parlak yıldızıdır. Burada bu mânâ ile tefsir edilmiştir. Zira mutlak olarak denilince, ilk akla gelen odur. Çünkü en parlak olmakla tanınan Şi'rây-ı Yemâni olduğu gibi, Câhiliyye döneminde kendisine ibadet de edilmiştir. Sûddî demiştir ki: "Hîmyer ve Huzâa kabileleri ona taparlardı. Alûsî'nin tefsirine kaydettiğine göre başkaları da bu hususta şöyle demişlerdir: "Onu ilk evvel tanrı edinen Ebu Kebşe olmuştu." Bu zat, Huzâa, kabilesinden biri, ya da reisleri olup ismi Vahz b. Gâlib idi. Onun için müşrikler Hz. Peygamber (s.a.v)'e "İbn Ebî Kebşe" diyorlar, putlara ibadet hususunda kavmine muhalefet etmesinden dolayı peygamberi ona benzetiyorlardı. Bazıları onu, Hz. Peygamber (s.a.v)'in babası tarafından dedelerinden biri olarak göstermiş ve kişinin her özelliğini atalarının birinden getirdiğini kabul edip filan damar filana çekmiş demişlerdir. Bunun hem, Peygamber'in anası tarafından dedesi, Vehb b. Abdimenâf'ın künyesi hem de süt anası Halîme-i Sadiyye'nin kocasının künyesi olduğu söylenmiştir. Kısacası Araplar'da Şi'râya hürmet eden ve dünyada onun tesirine inananlar bulunduğu ve doğuşu esnasında gayba dair sözler söyledikleri cihetle burada özellikle Şi'râ'ya izafetle "Rabbü'ş-Şi'râ" buyurularak Şi'râ'nın Rab (terbiye eden) değil merbûb (terbiye edilen) olduğu gösterilmiştir. Böylece onların inançları reddedilmiş ve kendilerine, Şi'râ'ya değil, Şi'râ'nın Rabbine ibadet edilmesi gereği anlatılmıştır
Çok güzel bir soru. En azından, sorgulama mantığı yürütmek demek; öğrenme konusunda bir adım atmak demektir. Şira yıldızının astronomide bilinen ismi Sirius'dur. Sirius iki yıldızdan oluşan bir takım yıldızdır. Bu takım yıldız Sirius A ve Sirius B adında iki yıldızdan oluşur. Bunlardan daha büyük olan Sirius A Dünyamıza en yakın yıldızdır ve özelliği çıplak gözle görülebilen en parlak yıldız olmasıdır.
Sirius takım yıldızları birbirlerine doğru yay şeklinde bir eksen çizerler ve her 49,9 yılda bir birbirlerine yaklaşarak gökyüzünde sarkarlar. Bu bilimsel veri, günümüzde Harvard, Ottawa ve Leicester Üniversiteleri'nin Astronomi bölümlerinin fikir birliğiyle kabul ettikleri bir gerçektir. Ancak 20. yüzyılın sonlarına doğru anlaşılabilmiş bu bilimsel gerçeğe, mucizevi bir şekilde bundan 14 asır önce Kuran'da işaret edilmiştir. Necm Suresi'nin 49. ve 9. ayetleri beraber olarak okunduğunda bu mucize karşımıza çıkmaktadır. "Doğrusu, 'Şi'ra (yıldızı)nın' Rabbi O'dur." (Necm Suresi, 49)
"Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha yakınlaştı." (Necm Suresi, 9) olarak Kur'an da bahsi geçer.
Şimdi durup ve düşünmek gerekir, gökyüzünde onlarca galaksi ve milyarlarca yıldız dururken, Yüce Rabbül Alemin (cc) neden özellikle "Şi'ra'nın da Rabbidir" deme gereği hissetti. İşte bu noktada yapılması gereken tefekkür, tefekkür ve yine tefekkür. Eski Mısır'da, sapık kavimlerin içinde, tapınılan tanrılar içinde yer alan (bulmaca meraklıları bilir) özellikle bir tanrı adı geçer nedir bu: Ra! Oysa Allah'ı Zülcelal'in böyle bir ismi yok ve bilinmiyor. En yakın, Ra kelimesini kök olarak baz aldığımız zaman Rab ismini görüyoruz. Demekki bahsedilen Ra Allah (cc) değil. Çünkü ayette "Şi'ra'nın da Rabbı" diye geçiyor.
En başta şunu söyleyeyim Allah'ın Esma-ül Hüsna'da tanrı diye bir adı geçmiyor. Dolayısı ile Allah'ın (cc) öyle bir adı yok. Allah'ın (cc) isimlerinden bihaber bir kişinin de, Allah'ın (cc) kimin Rabbi olduğu konusunda bilgisinin de olmaması normaldir.
Bence sen bunlardan daha ziyade amentü okuyarak olaya başlayabilirsin. Senin konularına cevap yazmamın tek bir nedeni var: Şeytanın uşaklığını her seferinde yapmaktan vazgeçmediğin sürecede bu tavrımı devam ettireceğim, kafa karıştırıcı soruların ile insanların zihinlerinde bulantı oluşturmaya çalışıyorsun. Senin sorduğun konuyu insanlar doğal olarak düşünüyor ve senin saptamalarını birebir doğru olarak görecek belki bir kaç kişi çıkabilir endişesi ile konularına cevap yazıyorum. Diyeceksin ki, bunların Rabbi Allah (cc) değil mi, neden sen karışıyorsun, O (cc) yarattığı kullarını koruyamaz mı ki sen cevap verme telaşına düşüyorsun, dersen, bilmiş ol ki; bize bu ilimi Allah (cc) öğretti ve bunun ile insanlara hizmet edilmesini ilim sahiplerine farz kıldı. Telaşımız bundan ibarett,r, yoksa senin ile muhatap olmak gibi bir istek sanırım bu dünyada istemeyeceğim dialogların en başında gelir. Çünkü ilimsizsin, hatta daha da fenası ilimsiz olduğunu bilmez birisin. Onsekiz bin alemin dahi ne olduğunu bilemezken, nerden buluyorsun uzaylı muhabbetlerini. say desem bana sayacağın bir elinin parmak sayısını dahi bulmayacak alemlerden bahsedersin, oysa bilmediğin alemler içinde yer alan bir konuyu, Kur'an da geçmediğini söyleyerek hemen yok böyle bir şey deyip kestirip atacak kadar da cahilsin!
Şimdi! istersen, yetiyorsa cevap ver: Onsekiz bin alem varmı ? Varsa 5 tanesini sayarmısın ?
Harcasan zaten bu konuyu konuşmazdık, değil mi ? Haddi zatında dallandırıp budaklandıran da bizzat sizsiniz. Açtığınız konuları gözönüne aldığımız zaman ortaya çıkan gerçek bu ! maalesef.Kendi görüşüm bu.Fazla uzatmaya gerek yok.Dallandırıp,budaklandırmam genelde.Nete sizin kadar vakit harcayamıyorum.