Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

teymiyyecilik ve vehhabilik

sonosmanlý

New member
Katılım
7 Şub 2006
Mesajlar
54
Tepkime puanı
2
Puanları
0
"muhammed bin abdul vehhab tarafından yazılan bir risalenin, ibni teymiyye tarafından şerh edlimesiyle" (1) mezhepleşen teymiyyeciliğin bir çok kolu var. selefilikten tutun, aydınlanma(ıslahatçılık) ğa kadar bir çok fitnenin doğmasına vesile olan ibni teymiyye; üstad necip fazıl tarafından "allah'zaman ve mekan tayin ettiği, müslümanları tekfir ettiği" gibi kimi kriterlere dayanarak, kafir olarak itham edildi. evvelce ehli sünnet alimlerincede kafir olmakla itham edilen ibni teymiyye aslında islam ilimlerini oldukça genç yaşta tahsil etmiş idi. kelam ilminin sulandırılmasıyla başladığı fitnesi 1. dünya savaşı esnasında, ingilizlerce islam birliğinin bozulması için kullanıldı...

tasavvufu reddeden, mutasavvıfları ve vakii diğer mezhep imamlarını küçümseyen, imamı gazali, imamı rabbani , gibi kutubları tekfir edebilen teymiyyecilik, tevili, ve kimi bid'atı ahseneleri reddeder.

"errahmanü alal arşisteva" ayeti celilesindeki istiva kelimesinden yola çıkarak bağdattaki bir hutbesinde (haşa)"allah tıpkı benim şu kürsüden indiğim gibi gökyüzünden iner ve yeryüzünde gezer" diyerek şirke sapmış, ve bunun üzerine devrinin islam alimlerince hakkında reddiyeler yazılmıştır.

aynı kanaati taşıdığım üstad necip fazıl gibi bende bu reddiyeleri ve sarf nahiv ilimlerini okumadan önce, ibni teymiyye fitnesne sapmak üzere idim. lakin ahmdü senalar olsun, osmanlı medrese tedrisat sisteminde bir kaç ayrıntıyı öğrendikten sonra anladımki ; teymiyyecilik bu ümmetin içine atılmış en büyük fitnedir.

prof. seyyid kutuptan, mrs. hamidullaha kadar bir çok mezhepsizin referans kaynağı olan ibni teymiyye hassasiyetle ve uyanıklıa incelenmeli ve irdelenmelidir. günümüzdede islam ilimlerinden kelam ile başlattıkları sulandırmayı yada başka deyişle şirklerini bu satırlarımdan başlamak üzere anlatmaya gayret edeceğim inşallah. tasavvuf ehlinin eksik kalmış halkalarından doğan yanlış zikir yöntemlerini ve biatlarını öne sürerek müslümanların samimi duygularını ve ibadetlerini tekfir edebilme cür'etini gösteren bu ve benzeri kafirleri ve nereden ne kulp bulduklarını anlatmak her müslümana vacip olsa gerektir.
allah yar ve yardımcımız olsun....


*(1) isimler yer değiştirmiştir. yazının yazıldığı zamandaki zaman darlığı ve klavyeye alışamama sıkıntısından böyle bir hata olmuştur. evvelce okuyan herkesden özür dilerim. bunu fırsat zannedip bizi cehaletle itham eden dostumuzada hatırlatırım;ben alim olduğumu iddia etmedim etmemde. haddimi biliyorum. ancak günümüz ve mevzu bahis olan devirdeki islam ailimlerinin fikirlerini nakille kendi fikrimi beyan ederim. lakin bunu tevazuu aracı yapacak kadarda nefsimden emin değilim. hatalarımdan ve eksiklerimden allah'a sığınırım.
 

sonosmanlý

New member
Katılım
7 Şub 2006
Mesajlar
54
Tepkime puanı
2
Puanları
0
zamanımın darlığı nedeniyle derinlemesine gelecek günlerde inceleyeceğimiz bu konu ile alakalı "önemli" olduğuna inandığım bir konuyu atmış oldum eğer yazmazsam eksik kalacak ve muhtemelen bu sapık fikirlerin tarafında ybende tekfir edliceğim ama hatırlatmakta fayda var; kafirler için indirilen ayetleri müslümanlar için hüküm aracı kılmakda küfürdür.

http://www.islamforum.net/showthread.php?t=1307

linkinde konuyu açan arkadaş sizinle hayatım pahasına bahse girerim ki kur'an ilimlerini ne semtine uğramıştır nede islam ile ilgisi vardır. zira verdiği ayetler islam ehlini bağlamaz, amelinde niyetini önce ortaya koyan hiç bir müslüman bu ayetlerde belirtilen cezalar ile tenkid edilmemiştir.

ehli sünnet olan her mezhep peygamber efendimizin bir mesledeki değişik yorumlarından derlenmiş olmaklığından ötürü haktır!!! 72 fırkadan kasıt ehli sünnet dışında olanlardır.

bir başka yazımda da belirttiğim üzere Bakara suresini son üç ayetini okuyanlar bilir ; derki Allah

” Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.
Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara 285-286)”

Yani ne der ; allah’tan indirilene önce peygamer iman etti. Yani salt bir elçi değildir “o” aynı zamanda inanan iman eden ve uygulayandır. Ve onun getirdiklerine iman edenlerde ona uydular. Tıpkı onun gibi iman ettik ve onun gibi kabul ettik demekle onun gibide uygulayacağız dediler. Bizde aynısını söylüyoruz.

sahabeye uzatılan dil dine uzatılmıştır. sahabeyi eksiklikle itham nakillerinde hile ile itham küfürdür!!!

hadis ile sünnet birbirinde ayrılmaz parçalardır. hadisleri sünnetleri nakleden islam imamları tertemiz ve hilesizdireler.

konumuza devam edeceğiz inşallah....
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
muhammed bin abdul vehhab tarafından yazılan bir risalenin, ibni teymiyye tarafından şerh edlimesiyle mezhepleşen teymiyyeciliğin bir çok kolu var
CEHALETİNİZ BU SÖZDEN ANLAŞILIYOR.MUHAMMED BİN ABDULVEHHAP İBN TEYMİYYEDEN 600 YIL SONRA YAŞADI.
GERİ KALAN YAZDIKLARINIZ İSE HEP İFTİRA.
KAVMİYETÇİLİĞE TAKILDIĞINIZ İÇİN GERÇEKLERİ GÖREMİYORSUNUZ.
ŞİRK İÇİNE DALMIŞSINIZ.
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
GEÇMİŞTE NASIL EBU CEHİL TARAFTARLARI PUTLARINI SAVUNUYORSA BUGÜNKÜ EBU CEHİL TARAFTARI MÜŞRİKLERDE SAHTE TANRILARINI SAVUNUYOR.
İBN TEYMİYYE GİBİ DAHİLER İSE BU SAHTE TANRILARA KARŞI SAVAŞ VERDİĞİ İÇİN ONU KABUL ETMİYORLAR.BİNBİR İFTİRA ATIYORLAR.
KURAN OKUMAYIN DİYORLAR ÇÜNKÜ OKUNSA ŞİRK DİNLERİ BOZULACAK.AMA ALLAH ŞÜKÜR KURAN OKUYANLAR BU SAPIK YOLU BIRALIP BÖLÜK BÖLÜK ALLAHIN DİNİNE GİRİYORLAR.
Mekkeli kâfirler dediler ki, artık bizimle Muhammed arasında her hangi bir fark kalmamıştır. Bizde zaten aynı şeyi diyoruz. Kainatı yaratan Allah’tır, fakat ilahelerimiz Allah katında bizim için şefaatte bulunacaklardır
ŞİMDİKİ KAFİRLERDE AYNISINI HATTA İBN ARABİ GİBİ ALLAH DÜŞMANLARI DAHA FAZLASINI SÖYLEYİP ALLAH BİZE İBADET EDER DİYORLAR.
ALLAHA ŞÜKÜR RABBİMİZ KUTSAL TOPRAKLARI BU ŞİRK PİSLİĞİNDEN KURTARDI.İNŞAALLAH BÜTÜN İSLAM ALEMİ TEVHİDİ KABUL EDECEK.
BİZ YALNIZ ALLAHA İNANIRIZ.KUTUP GAVS SAÇMALIKLARINA İNANMAZ ENSABA(TÜRBELERE)
YALVARMAYIZ.
TEVHİD ARABİSTANDA GELDİ PEYGAMBERLE ŞİMDİDE İLK OLARAK ARABİSTANDA GELDİ.
ALLAH HEPİMİZİ ATALARININ DİNİNE UYMAKTAN KAVMİYETÇİLİK SAPIKLIĞIYLA OSMANLIYI SAVUNACAĞIM DİYE ŞİRKİ SAVUNMAKTAN KORUSUN.
SELAM MUVAHHID MUSLİMANLARA OLSUN.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Size tavsiyem sizde kuran-ı birazdaha okumanız , ya kerhes kuran-ı okuyor herkes farklı biroyrum getiryor ama kimse merak etmiyor kuran nedemek istiyor? ağzı olan konuşuyor bende dahil :) bakalım kuran asıl nedemek istiyor? zaetn her kafan bir ses çıktığı için kuran-a biat edenler onu okuyup onu tastik edenler ben bu işi biliyorum diyen prof.larda tartışıyolarya , hiç düşünmezmi insanlar madem herkes bişey diyor, peki Hak kitap kuran nedemk istiyor?


saygılarımla...
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ben Kurani 50 Kez Okudum.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ne yani şimdi sayımı yarıştırıcaz kim daha fazla okudu diye ? yapma ilmin bu kadar az olduğunu tahmin etmiyodum :) yani ben 51 kere okuduğumda senden daha iyi anlamış olucam yani öylemi? üzüldüm bu haline bu sözünden sonra sana yazı yazıcak bile dğeildim ama şunu anlatayım bu kişinin idrakıyla lakalıdır kimi 1 kere okur anlşatılması gerekeni anlar kimi 50 değil 150 kere okur yinede bir arpa boyu kadar yer alamaz , zaten buyüzden düşmüyormu ilahiyatçılar fıska , ben daha iyibilrim ben daha okudum ben prof. demiyoalrmı? ama kimse Allah ne diyor demiyor ? eee Araplarda bu kitabı çok okudular hatta biz daha iyi anlarız dediler? iyiki arap değilsiniz ...
size tavsiyem Hak nediyor bir dinleyin... ne hi,kmettir bilmem 500 kere okuyan herkes aynı şeyi anlamıyor, herkes gfarklı şeye anlayıp ortalığa düşüyor , neden kimse araştırmıyor , ayet burda nedemek istyor diye? halinize çok üzüldüm. size tavsiyem bidaha okuyun ama dikkatli okuyun bu 50 kereye benzemesin.

saygılarımla...
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
kuranı 50 kez değil bir kez okusan bile bu tasavvufun nasıl bir şirk olduğunu anlarsın.tek bir ayet bile tüm tasavvufu çökertmeye yeter.
29:61 Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı? Güneşi ve ay'ı kim emrinize verdi?" diye sorsan, "ALLAH,"diye karşılık verecekler. Öyleyse neden sapıyorlar?


31:25 Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorarsan, "ALLAH," diyecekler. De ki, "Övgü ALLAH'adır." Ne var ki çokları bilmiyor.


39:38 Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, "ALLAH," diyecekler. De ki, "ALLAH'ın dışında taptıklarınıza ne dersiniz? ALLAH benim için bir zarar dilese onlar O'nun zararını giderebilir mi? Yahut O benim için bir rahmet dilese onlar O'nun rahmetini tutabilir mi? De ki, "ALLAH bana yeter." Güvenenler O'na güvensinler.

43:9 Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, "Onları, Üstün ve herşeyi bilen yarattı," diyeceklerdir.
39:3 Kesinlikle, din sadece ALLAH'a aittir. O'nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, "Onlar bizi ALLAH'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz." (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında ALLAH karar verecektir. ALLAH kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ya bu ayetleri okumadıkmı zannediyosun, senden evvel anlatmadıkmi zannediyosun bu sitede bu mevular çok konuşuldu, ve her defasıda anlattım onlar duruldu şimdi sen başladın, sende durulursun yakında , şimdi ayetleri okuduk , beni,msedik ve ayetleri uyguluyoruz, ama bu ayelerin konumuzla alaksı olamdığı gbi bizim savunduğumuza hiçbir tezatlık söz konusu dahi değil. belliki ayetler nedemekistemiş daha kavrıyamamışsınız. sadece birni elel alalım bakalım ;

39:3 Kesinlikle, din sadece ALLAH'a aittir. O'nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, "Onlar bizi ALLAH'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz." (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında ALLAH karar verecektir. ALLAH kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez


şimdi ayette açıktır ki bu putlardır, kişiler o dönemde putlara secde edip ibadet ederlerdi , şimdi bu dönemde kimse hiçbir veliyullaha ibadet etmez, hürmet ayrıdır, tampmak ayrıdır, bunu ayırt edememişsinizki bu ayeti bize şahit diye sunmuşsun.. şimdi sana sorum mürşidine ibadet eden, onu önüne alıp ona secde eden, onun karşısına geçip ona tapınan mürid gördün mü?
ben daha göremedim ki okadar yer gezdim, herkelimizsen Hakkı zikrettiğini gördüm.. şimdi nerden okuyosunuz bunları bilmiyorum ama hepinizin yazıları aynı lambadab çıkmış ışık gibi cümleler aynı ,şahit gösterilen ayetler aynı, hiçmi korkmazsınız Ayetleri düşüncelerinize lahite göstermyei ya söyledikleriniz ynalışsa diye hiç mi düşünmezmisiniz . Ayetlerden sizin kelime oyunlarınıza yahut nerden aldıysanız bu yazıyı onların oyununa gelmez sayın muvahhıd belliki iyi niyetlsizin dilerim sende bu oyuna düşmezsin, öok büyük yanlış içindesin, biz yanlı Allah C.C a ibadet eder, yanlız ondan yardım dileriz, lakin onun velkilerine o sevdiği için hürmet eder, saygı gösteririz. her defasında naltrtaığım bir hikayeyi sanda anlatıcam:

bir gün bir yerde papaz var denzi yolculuğuna çıkıyor: tabi gemi batma çalışmalrında papz Yarabbi yardım et diyor,
kaptan bir can simidi getiryor papaza , papaz kabul etmiyor . ybana rabbim yardım edicek diyor,
sonra bir tekne yanaşıyor, papaz yşne kabul etmiyo bana Rabbim yardım edicek diye, sorna artık son anları bir helikopter geliyor , Tabbi papaz yine yardımı kabul etmiyor ve derken boğuluyor. tabi ölünce okadarsızlanıyor ben okadar yardım diledim bana yardım etmediniz diye:
tabi cevap hemen geliyor, okadar can simidi, tekne, helkopter kendi mi geldi zannediyosun diye.

şimdi idlerim bu papazın durumuna düşmezsiniz. okadar size uyaran gelmiş ama size yardımı kabul etmiyosunuz, ben herşeyi bilirm ben herşeyin farkındayım, düşüncesine bürünmüşsünüz. böyel giderseniz boğulabilrisiniz . onun için Rabbimin vesile kıldıklarına uyarsanız . Rabime hediyelerine vakıf olursunuz.

Kad efleha men zekkâhâ. Ve kad hâbe men dessâhâ) buyruluyor ayet-i kerimede... "Nefsini terbiye eden felâh bulacak; terbiye etmeyen mahvolacak, perişan olacak!" O zaman terbiye etmek mutlaka gerekli!..

Terbiye nerde oluyor?.. Torna tezgâhına mı sokacağız, marangoz hızarına mı vereceğiz?.. Hayır!.. Tekkeye gelecek, kötü huyları atacak, iyi huyları alacak, iyi insan olacak!.. O halde tasavvuf gerekli...

Nefsini de insan kendi kendine terbiye edemez. İnsan kendi kendisini traş bile edemiyor.
Hadi en basit olan işi yap bakalım enseni traş!..
Yapamaz!.. Onun için bir başkası onun ayıplarını görecek, terbiye edecek, eğitecek...

Bunca mektepler niçin kurulmuş, bunca Millî Eğitim Bakanlığı müesseseleri niçin var?.. Eğitim için eğiticiler lâzım geldiğinden vardır.

Eğitimin en kıymetlisi, en güzeli de ma'rifetullahın öğretilmesidir. İnsanın nefsinin terbiye edilmesidir. Ahlâkının güzelleşmesidir, kötü ahlâktan insanın kurtulmasıdır. O halde herkesin buna ihtiyacı vardır. Herkesin en başta boynuna borç olan budur.

Kitap okumakla olsaydı, Allah gökten kitabı indirirdi, "Okuyun bunu!" derdi. Böyle olmuyor, sohbet yoluyla oluyor.

Peygamber Efendimiz gelmiş, 23 senede insanları İslâm'ın hakîkatlerine alıştırmış ve eğitmiştir. Eğitim yoluyla olduğu için kitap yoluyla, okumak yoluyla olmaz! Eğitimin içinde kitap olabilir ama, mutlaka bir eğiticinin olması şarttır ve öyle olmuştur.

Sonra bazı insanları öğretebilirsiniz, şunu oku, şunu ezberle filân diyebilirsiniz ama; fiilen göstererek şunu şöyle yap demek, çok yaygın bir eğitim tarzıdır. Usta-çırak yetiştirme usûlüdür. Gayet kolaydır. Görerek ve uygulamalıdır. Tasavvuf bunu yapıyor. Onun için, böyle olması şarttır.
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
BİZ HİÇBİR ZAMAN ALLAH KORUSUN O SAPIK DİNE GİRMEYİZ.AL SANA TASAVVUFÇULAR.
EŞCİNSELLİK VE TASAVVUF

KUR'AN NESLİ'NİN NOTU:

Aşağıda okuyacağınız çalışma bir eşcinsel tarafından yapılmıştır. Çalışma, Zekeriya Gün'ün 1998-2001 yıllarında Kaos GL dergisinde yayınladığı dizidir. Dolayısıyla kendi sapkınlığını olumlamak için yaptığı hiçbir yoruma katılmadığımızı belirtiriz. Biz yazarın bu çalışmasını tersinden bir delil olarak buraya alıntılıyoruz.



İslam'ın lanetlediği sapkınlıkların muharref gelenekte yaşanmış olması onu haklı çıkartmaz aksine o geleneğin de sapkın olduğunu gösterir.Bu açıdan ne örnek verilen şahsiyetler İslamidir ne de eserler İslam klasiğidir! Şark İslam klasiği olarak tanımlanan Kur'an dışı sapkınlılar sadece sapkın Şark klasikleri olarak tanımlanabilir.

http://www.kurannesli.org


EŞCİNSELLİK VE TASAVVUF

Zekeriya Gün ([email protected])

Eşcinsellik ve Tasavvuf Üzerine


Eşcinsel Birikim
İncelediğimiz tasavvuf metinlerinde birçok eşcinsel öyküye rastlamış ve bunların bir kısmını yazı dizimizin önceki bölümlerinde dikkatlerinize sunmuştuk1. Fakat tasavvufî birikim bizim ulaşabildiğimizden çok daha zengin ve geniştir elbette. Şark-İslam klasiklerinden Türkçeye yapılmış çevirilerden -ki çoğu Farsçadandır- de gözümüzden kaçan ve habersiz olduğumuz birçok metin bulunuyor. Yalnız bu metinlerden zaman zaman konumuzla uzaktan yakından ilgili yayınlarda yapılan alıntılar da bizim için malzeme sunmaktadır.

İşte "Tasavvufta Seks Fenomeni"2 adlı kitap da bu bakımdan konumuzla ilgili malzemeler içermektedir. Bu malzemeyi değerlendirmeden önce Yazarın konuya yaklaşım tarzına eleştiri getirmek istiyoruz.


KİTAPTAKİ EŞCİNSEL ÖYKÜLER

1. Tüysüz Oğlana Methiye

"... Güzel delikanlının biri arzu kemendini dervişler halkasına attı. Merkez noktası gibi sofiler dairesine yerleşti. Yanağı Tanrı'yı arayanların kıblesi oldu! Onlar Tanrı'ya dönmüş olan yüzlerini bu mahbubun (sevgilinin) yüzüne çevirdiler. Futa örtünmüş olan dervişler bu şeker sözlünün etrafına şeker arayan sinekler gibi üşüştüler. Herkes onu kendine mal etmek ister, onun iltifat nazarlarıyla şereflenmek arzusunu güderdi. Nihayet aralarında ayrılık ve kavga baş gösterdi.

Aşk oyununa girenler arasında birbirini dövmek tehlikesi uzak değildir. Çünkü hepsi de güzel yüzlü bir sevgilinin aşkından dem vururlar. Kâbe'nin çevresini dolaşanların süratle koşmak zevkinden dolayı birbirlerine çarpmaları pek yerinde bir harekettir.

Tekkenin piri de o sevdaya külah kaptırmış ve o dava da kendisini şahit tutmuştu. Gence öğüt vermeye başladı." Ey değerli oğul, ey gönüller bağlayan taze" dedi. "Her rastgelenle süt ve şekerin birleşmesi gibi düşüp kalkma, her alçağın aldatıcı ipi ile kuyuya inme, sen Tanrı'nın çehresini aksettiren bir aynasın. Her ipsiz sapsıza yüz gösterme. Her an dizgini yabancıların pençesine kaptırma, hususi halvetinde umuma iltifat gösterme. Senin yanağın parlak bir aynadır, bu saf ve temiz aynayı tozlarla kirletme.

O tatlı delikanlı bu öğüdü işitince kendisine acı geldi, yüzünü ekşitti. Şeyhin huzurundan kalktı ve bir bahaneyle tekkeden dışarı çıktı. Birkaç gün uğramadı. Pir ve müritler onun ayrılmasından üzüldüler. Hicran acısından feryada geldiler, kirpiklerinin elmasıyla zaruret ve zavallılık cevherini deldiler, umutsuzca ağladılar, yoksulluk diliyle ve özür dileme yoluyla şu beyiti tekrarladılar:

"Ey çocuk, geri gel ki hiç kimse senin üzerinde hükmünü yürütemez. Her kiminle oturmak istersen otu, her kimden kaçmak istersen kaç, her ne kadar aklı aldatan ve dine düşman olan bir fettansan da gene geri dön. Çünkü kırık gönüllere sükun veriyorsun. Bizim çektiğimiz bela ve mihnetleri gördüğün halde meclisimizde başkalarının takıntılarıyla oturma derdi bize yetişir."

Delikanlı dervişlerin özür dilediklerini duyunca sert huyluluktan vazgeçti, onların derneğinde yalnız kaldı, hasretini çekenlerin, ayrılığından hasta düşenlerin yanına döndü..." (Molla Câmî, Baharistan, M.E.B Yayınları, s.151)3

2- 'Mahbubperest' Şeyh:

"Yine nakledilmiştir ki bir gün Şemseddin, seyahati esnasında bir şeyhe rastladı. Bu şeyh mahbubperestlik (genç erkekleri seyretme) illetine tutulmuştu. Nerede genç bir çocuk görse onun yüzünü temaşa etmekten kendini alamazdı. Şems ona "Hey, bu ne haldir?" diye çıkıştı. Şeyh "Güzellerin yüzü ayna gibidir. Ben Tanrı'yı o aynada müşahede ediyorum" dedi." (Eflakî, Ariflerin Menkıbeleri, M.E.B Yayınları, c.2, s.205) 4

3. 'Livata' Öyküsü

" Şaranî, Ebu Havde'den şöyle söz ediyor: "Allah ondan razı olsun! Bir kadın veya bıyıkları henüz terlemiş bir genç gördüğü zaman onunla cinsi münasebete kalkışır ve dübürünü yoklardı. Bu kişi ister emirin, ister vezirin oğlu olsun, isterse babasının veya başkalarının huzurunda olsun, arkasını yoklar onunla livata yapmaya kalkışırdı." (Şaranî, et-Tabakatü'l-Kübra, c.2, s.122) 5

***

Bu öykülerin dışında kitapta bir de "Kerametle Transseksüel Olan Şeyh" başlıklı bir öykü yer alıyor. Bu öykü, Abdülaziz Debbağ'ın el-İbriz adlı yapıtından alıntılanmıştır. (Debbağ, s. 41) 6


--------------------------------------------------------------------------------

1Attar ve Câmî'den derlemeler için bk. Kaos GL'nin sayıları.
2Süreyya Aslaner, Tasavvufta Seks Fenomeni, Tevhid Yayınları, İstanbul, 1996.
3Aslaner, s. 121.
4Aslaner, s. 173.
5Aslaner s. 174.
6Öykü için bk. Aslaner, s. 142-143.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
dediğim gibi tekrar diyrum bu cümleleirn nasıl geçtiği hakkında konunun tamamını okumdan böyle hüküm vermek bunu yazana haksızlık olur bana konuyu ve içinde yazanları , ve bu yazılanları okumam lazım , yani yzının akışına bakmam ve yazıyı bir bütün içinde incemeliyiz, bende sana ayet içinde koparim, namaz yaklaşmayın yazısını verim ozaman namaza yaklaşmıcakmısın? dediğim gibi yazıyı tam ele almak lazım. öyle parça yazılarla bu fikri kimseye benimsetemezsin...kelime oyununa gerek yok eğer mümkünse her biri için ayrı ayrı yazının tamamını yollarsan ozaman hakkında konuşmamız daha mantıklı olur...
 

sonosmanlý

New member
Katılım
7 Şub 2006
Mesajlar
54
Tepkime puanı
2
Puanları
0
s.a

s.a

bir önceki yazımıza gelen cevaplar oldukça ilgi çekici...
teymiyyeciliğin ülkemizdeki başlangıcı çok eskilere dayanmıyor. islami hassasiyeti babadan görme bir kalıplaşma içinde olan müslümanlar, islami şuuru şekillendiren bilgi ve fikir haznesinden eksik olduğundan, yanlış ve suud ailesi tarafından sistematize edilmiş çarpık bir eğitime tabii tutlurlar.

kur'anı kerimi talimi ve mahrec kurallarına uyarak okumayı, ve kur'an dilinin gramer inceliklerini bilmeden, hadis ve tefsir ilmine dalış yapan cahil müslümanlar maalesef bu tuzağa hemen düşüyorlar.

her mü'min bir müçtehiddir diyebilecek kadar ileri gidebilen bu sapıklığın temsilcileri, evvelce belirttiğim ve şimdide ısrarla belirteceğim üzere "KAFİRLER İÇİN İNEN AYATLERİ MÜSLÜMANLAR İÇİN KULLANIP MÜSLÜMANLARI TEKFİR ETME ARACI HALİNE GETİRMEYE ÇALIŞMAKTADIR"

bunun örneğni işte bu yazılarıma gelen cevaplarda görmek mümkündür. her ayetin tefsiri yapılırken sebebi nuzul üne bakılır. bir ayet hangi olayın üzerine ne zaman gelmiştir incelenir. ardından o konuda nakledilen hadislerle ayet açıklanmaya tefsir edilmeye çalışılır.

ayetlerin bir kısmı müslümanların dini ve içtimai hayatlarını düzenlerken bir kısmıda kafirlerin ne büyük belalara gark olacağını anlatır.

tekfir mekanizması tehlikeli ve imanı en koay yok edebilen mekanizmadır. ehli sünnet alimleri islami konularda alenen müslümanları tekfir etmeyen ve allah'ın ve rasülünün emir ve nehiylerini reddetmeyen sapık fikirlileri bile tekfir etmemişler, iman asıldır. allah dilerse cesazını verir dilerse affeder demişlerdir. lakin
GEÇMİŞTE NASIL EBU CEHİL TARAFTARLARI PUTLARINI SAVUNUYORSA BUGÜNKÜ EBU CEHİL TARAFTARI MÜŞRİKLERDE SAHTE TANRILARINI SAVUNUYOR.
diyebilecek kadar ileri boyutta müslümanlara bir müslüman iftira edebili
rmi? "hu" "hu" "sübhanellah" "elhamdülillah" "hay" vs.vs. gibi bir çok zikir cümlesi hangi sahte tanrıyı ifade edebilir yada ettiği düşünülebilir? tasavvufun allah'ın ismi üzere zikreden hangi ritüelini nasıl şirke yorarsınız ve nasıl bu iftirayı atabilirsiniz?

ister zikri hafiye ister zikri cehriye bakınız. hangi cümlesinde hangi fizkii haretinde bir başka "tanrı"yı haşa bulabilrsiniz?

ceabu hak feyyazı mutlak hazretleri her olayı bir başka gerçeğe vesile etti. ayetlerini peygamberi aracılığıyla bildirdi. ve onun rasülü alemlerin efendisi kendine halife seçti. sahabede diğer halifeleri seçti. ve tabiin teb'i taabiin eymmei müçtehidin de kendine halifeler seçti. tıpkı onlar gibi ruh dünyasının kutublarıda birer halife idi. bunlardan hagisi haşa "tabrılık" iddiasında bulundu.

hiç bir müslüman allah'karşı borcunu ödemeden onun rahmetine vesile olamayacak. allahın emir ve nehiylerini yerine getirirken onlarala yetinmeyip ve onun aşkıyla ibadetine onun rızasını kazanabilmek için zikrini ekleyen bir müslümanı ve onu allah'a bağlı kalması için öğütleyen şeyhini hangi akıl ve hangi cür'et küfürle itham edebilir bir kafirden gayrı?

39:38 Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, "ALLAH," diyecekler. De ki, "ALLAH'ın dışında taptıklarınıza ne dersiniz? ALLAH benim için bir zarar dilese onlar O'nun zararını giderebilir mi? Yahut O benim için bir rahmet dilese onlar O'nun rahmetini tutabilir mi? De ki, "ALLAH bana yeter." Güvenenler O'na güvensinler

müslümanları küfürle itham etmek için kullandığınız ve sapık fikrinize alet etmeye çalıştığınız ayete bakınız! bu ayetin hangi cümlesinin hilafına hangi müslüman hareket edebilir? hangi ehli sünnet mezheplerini bağlısı ve tasavvufu uygulayan müslüman bu ayeti reddeder ve hilafına davranır? hangi müslüman hangi tasavvuf ehli müslüman allah tan başkasına kulluk eder?

siz kendi karanlık çukurunuzdan çıkmaksınızn nasıl bu iftiraları atarsınız enazından ben bilirim. allah kullarını akılla donattı ve aklını kullanmakla emretti. müslüman dinini bilecek bilmiyorsa öğrenecek. sen yada bir başkası dinini öğrenmeksizin bir yanlış yola sapsa nasıl olurda o yolun samimi müslümanlarını aynı yanlış kefede değerlendirip nasıl küfürle itham edersiniz?

http://www.kurannesli.org adresindeki bir eşcinsel tarafından yapılmış safsata ile ehli sünnet itikadına sahip müslümanların sapıklığını tescil etme gayretine girmeniz ne menem bir mantıktır biraz anlatırmısınız?

siz hangi hadle ve cür'etle bir kafir le bir müslümanı aynı kefeye koyabilirsiniz?
kur'anı 50 defa okudunuz ve kur'an üzere hüküm verecek hale geldiniz öylemi? bu kadar ucuzmuydu allah'an dininin ilmi? bu kadar basitmiydi? okumakla yetindiniz ve öğrendiniz öylemi? peki nasıl okudunuz? mealinden mi okudunuz yaoksa lafzından okuyup da anladınızmı? besmelenin "ba" sını nasıl ve neden anladınız anlatırmısınız?

sizin küfürle itham ettiğiniz o zaatlar o mübarek ayetlerin harflerinin bile manasını kendileri okuyarak anladılar. bırakınız kelimeyi cümleyi ayeti, harflerini bile tefsir edebilecek kadar alim ve muvahhid idiler. siz ne kadar muvahidiniz anlatıversenizde anlasak.

yok dostum ben sana senin hakkında ufak bir detay vereyimde sen seni anla biraz; ayetlerin yerlerini söylerken 39:25 gibi sure ismini vermekden mahrum ve ismini zikretmeyi kendine zul kabul eden bir adamın ilmine itibar etmem...

verdiğiniz cevaplar facia. daha donanımlı ve daha ilimle gelin. bana sarf ve nahiv bilmeden gelmeyin.
bu günlük bu kadar...
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
İSMİM EMRE KOÇ ARAPÇAYI Bİ
LİYORUM.EVET MÜŞRİKSİNİZ.İŞTE ŞİRKİNİZ.
RİCÂLÜLGAYB



Arapça yetişkin, büluğa ermiş insan anlamına gelen "racül" kelimesinin çoğulu ile gözden saklı olan, görülüp bilinmeyen şeyler hakkında kullanılan "gayb" kelimesinin terkip biçimi olan ricâlülgayb tabiri bir tasavvuf ıstılahı olarak üçler, yediler, kırklar... diye bilinenleri ifade eden bir terimdir.

Bir başka ifadeyle, sûfilerin, başlarında Kutb'un bulunduğu ve evrendeki bazı şeylerin sevk ve idaresinden sorumlu olduğuna inandıkları evliya hakkında kullanılan bir tabirdir. Sufilere göre bunlar Nücebâ, Büdelâ, Evtâd, İmameyn ve Kutb-u Azam olan Gavs'dan oluşurlar.

Nücebâ adı verilen veliler kırk tanedir. Bunlar tüm yaratıkların yüklerini taşır, sıkıntılarını gidermeye çalışırlar. Haktan gayrısına bakmazlar. Bu Allah dostları ahlak-ı kerîme sahibi irfanlı kimselerdir.

Büdelâ denilen veliler ise yedi kişidir. Bunlardan biri kendilerinin imamıdır. Bulunduğu yerde cisim ve sûretini bırakarak sefere çıkmak, aynı zamanda muhtelif yerlerde gözükmek, Büdelânın özelliklerindendir.

Evtâd denilen Allah dostları ise dört tanedir. Yerleri; doğu, batı, güney ve kuzey olmak üzere evrenin dört ayrı köşesidir. Bunların içinden birisi de kendilerinin imamıdır. Çivi veya kazık anlamına gelen kelimenin çoğulu olan Evtâd'a bu adın verilişi evreni ayakta tutan dört direk mesabesinde oluşlarındandır.

İmameyn, birisi kutbun sağında ve birisi de solunda bulunan iki şahıstır. Sağda bulunan imam, melekût alemine yani ruhânî aleme bakar ve O'nun vücûdu Kutbiyyet merkezinden ruhaniyyet alemine yönelen bir aynadır. Soldaki imam ise, mülk (madde) alemine bakar. O'nun vücudu da cisimler dünyasına aynadır.

Gavs'a gelince; O, kutb-u azamdır. Mühim ve esrarlı işlerini halletmek isteyenler ona muhtaç olurlar. Teberruken vasıta kılınarak duası alınır. Zira onun duası asla reddedilmez.

Ricâlülgayb yerine "gayb erenleri" de dendiği vakidir. Ancak gayb erenleri on kişidir; huşu' ve Huzû-i Rabbânî sıfatıyla mevsuf ve Rabbânî tecellîlerin tesiri altında olduklarından dolayı ne halk onları tanır ve nede onlar halkı tanırlar. Bunlar da her asırda mevcutturlar.

Bütün bu düşünceler Kur'ân ve sünnette delili ve dayanağı olmayan uydurmalardır. Eski Hind ve İran düşüncesinin etkisinde İslâma sokulan batıl inançlardır. Kâinat tümüyle Allah'ın kudret ve iradesi ile yönetilir ve Allah'ın bu kullara asla ihtiyacı yoktur. Gavs ile ilgili düşünce tamamen şirktir ve tevhid inancı ile çelişmektedir. Bu gibi batıl düşüncelerin İslâm dışı olduğunu Kur'ân ve Sünnete bağlı ve vakıf olan herkesin bildiği GERÇEKTİR.
TASAVVUF EHLİ BUNA İNANIYOR.
3. Kesinlikle, din sadece ALLAH'a aittir. O'nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, "Onlar bizi ALLAH'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz." (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında ALLAH karar verecektir. ALLAH kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez. ZÜMER
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ALLAH İSNADLARINIZDAN M UNEZZEHTIR.
tasavvufun hayali ilahları

Tasavvuf’un hayali ilahları





Tasavvuf’un hayali ilahları (S.72-74)
Soru 39 : Bundan önceki sorulara verdiğiniz cevapta kemal mertebesine yalnız Hz. Muham-med'in eriştiğini söylemiştiniz ve ondan öncekilerin de, sonrakilerin de ondan feyiz aldıklarını bildirmiştiniz. Bu, pek anlaşıl*madı; araya sorular, cevaplar, konular girdi. Lütfen bunu daha belirli, daha et*raflı anlatır mısınız?

Mutlak Varlık'ın her şeyden münezzeh olan zâtı, ev*velce de anlattığımız gibi Akl-ı Küll'ü (tüm Akl'ı) izhar etmiştir. Sûfîler, bu ilk tecellîye «Vâhidiyyet - Birlik» de*mişler, «Hakıykat-i Muhammediyye - Muhammed'in ger*çek makaamı» olarak bu ilk tecellîyi kabul etmişlerdir. Mutlak Varlık'la âlem arasında bir berzah, bir geçit olan bu makaama her zaman, tek bir kişi mazhardır. Hz. Mu-hammed'den evvel gelip geçen peygamberler, hep bu makaamdan feyiz almışlardır; ondan sonraki erenler de bu makaamdan feyiz almaktadırlar. Bu makaama her zaman, tek bir kişi mazhar olabilir. Ona «Kutb'ul-Aktâb - Kutub-lar Kutbu» denir. Kutb, değirmen taşının mili anlamına gelen Arapça bir sözdür. Değirmen taşı, nasıl o milin çevresinde döner ve nasıl o koca taşı mil çevirir, dön-dürürse bütün âlem de kutb'un iradesiyle döner; herkes ona, o da Tanrı iradesine tâbidir.

İmâmiyye mezhebinde Hz. Peygamber, Allah'ın em*riyle Alî'nin vasıy ve imâm olduğunu ümmete bildirmiştir. Hz. Peygamber'den sonra imamet, Alî'nin ve soyundan gelen onbir imâm'ındır. Onikinçi İmâm, Mehdî'dir; sağ*dır; zuhur edecek, zulümle dolmuş olan âlemi, adaletle dolduracaktır. Bu mezhebi kabul eden sûfîlere göre Kutb, 0n ikinci imamdır; ondan başka Kutb yoktur; ona en ya*kın olan eren'in vilâyeti de ancak ondan niyabet yoluy-ledir (Mehdî hadislerinin Ehli Sünnet kitaplarında bulu*nanları için Seyyid Murtaza'l-Fîrûzâbâdî'nin, «Fadâil'ül-Hamse min Sıhâh'ıs-Sitte» adlı kitabına bakınız; c, III, Necef - 1348 H. s. 324 - 343).



Kutbdan sonra manevî bakımdan ona en yakın iki kişi vardır ki bunlara iki imâm anlamına «İmâmeyn» de*nir ve biri. Kutb'un sağında, öbürü solunda farzedilir. Kalb solda olduğu için Kutb'un tasarrufuna vâris olacak eren, sol yandakidir. Kutb ölünce, sol yanında farzedilen eren, yerine geçer. İmâmeyn ve İmâmân denen bu iki erenden sonra dört eren vardır; bunlara direkler anla*mına «Evtâd» denir. Bunlardan sonra yedi eren vardır, bunlara da «Abdal» adı verilir. Bu ad, kötü huylarını iyi huya tebdil ettiklerinden, yahut diledikleri vakit, dile*dikleri yerlerde kendilerine bedel gösterebildiklerinden, yâni bir anda, birçok yerlerde göründüklerinden, yahut Kutb'un ölümü üzerine sol yandaki kutb eren ölünce, onun yerine evtâddan biri. evtâddan boşalan yere de abdâlden biri geçtiğinden bu adla anıldıkları söylenegelmiştir. Abdâl'in dokuz, yahut kırk kişi olduğunu, daha fazla bulun*duğunu söyleyenler de vardır. Abdâl'den sonra yetmiş, yahut yetmişten fazla eren gelir ki onlara da özü, soyu te*miz kişiler anlamına «Nücebâ» derler.



Nücebâ'dan sonra üç yüz altmış tane temiz kişi vardır. Kutb ölünce aşağı tabakalardan birer kişi, daha üst tabakaya geçirilir. Üç yüz altmış erenden biri, Nücebâ'ya katılır, halktan biri de üç yüz altmış erenden açık kalan yere alınır ve böy*lece sayı tamamlanır. Halk, kutubla iki imâma «üçler», abdâl'e «yediler, kırklar» der. Bunların her bireri, bir işi tedbir ederler. Hepsine birden «Ricâl'ul-Gayb - Bayb er*leri, gizli erenler» adı verilir (Nefehât tere. s. 26 ve de*vamı; Sefînet'ül-Bihâr, II, s. 438 - 439, Cami', l, s. 102; Tarâık'ul-Hakaaık, l/s. 503 - 533).

Oğlan şeyh İbrahim, «Ve dahi kutb-ı zaman meşrebi üzere üç kimse bulunursa Üçler, yedi bulunursa Yedi*ler, kırk bulunursa Kırklar deyû ta'bîr olunur» sözleriyle bütün bunları, kendine göre yorumlamaktadır (SohbetNâme).


İŞTE SALLAMALARINIZ.
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Hubel Aşki Ile Allah Aşki Birarada Olmaz.
Hubeli Birakin.
 

ercan1980

Üyeliði durduruldu
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
sonosmanlı' Alıntı:
zamanımın darlığı nedeniyle derinlemesine gelecek günlerde inceleyeceğimiz bu konu ile alakalı "önemli" olduğuna inandığım bir konuyu atmış oldum eğer yazmazsam eksik kalacak ve muhtemelen bu sapık fikirlerin tarafında ybende tekfir edliceğim ama hatırlatmakta fayda var; kafirler için indirilen ayetleri müslümanlar için hüküm aracı kılmakda küfürdür.

http://www.islamforum.net/showthread.php?t=1307

linkinde konuyu açan arkadaş sizinle hayatım pahasına bahse girerim ki kur'an ilimlerini ne semtine uğramıştır nede islam ile ilgisi vardır. zira verdiği ayetler islam ehlini bağlamaz, amelinde niyetini önce ortaya koyan hiç bir müslüman bu ayetlerde belirtilen cezalar ile tenkid edilmemiştir.

...

müslümanları küfürle itham etmek için kullandığınız ve sapık fikrinize alet etmeye çalıştığınız ayete bakınız! bu ayetin hangi cümlesinin hilafına hangi müslüman hareket edebilir? hangi ehli sünnet mezheplerini bağlısı ve tasavvufu uygulayan müslüman bu ayeti reddeder ve hilafına davranır? hangi müslüman hangi tasavvuf ehli müslüman allah tan başkasına kulluk eder?



Selam sonosmanlı ajanı! "hayatım pahasına bahse girerim ki kur'an ilimlerini ne semtine uğramıştır nede islam ile ilgisi vardır" demişsiniz. Bakın, siz bu iftiranın altında ezilmeyesiniz diye Allah'tan bağışlanmanızı isteyeceğim. Umarım duamı kabul buyurur, yoksa haliniz harap :D

Tövbe Tövbe ... Yaw sizi parayla mı tutuyorlar kardeşim? Fesuphanallah! Salt Kuran dururken, insan icadı Kuran ilimleri ile mi vakit öldüreceğim? Allah Allah! Banane ehl-i mezhebin olmazsa olmazlarından/taassuplarından! Bana salt Kuran öğretisi yeter de artar bile (43/44). Şimdi sen boş boş konuşup, böylesine büyük bir yemin vererek nefsini töhmet altında bırakacağına, bas arama tuşuna da, başlattığım konuları bi gözden geçir! Bak bakalım Kuran'dan anlıyormuşuz yoksa anlamıyormuşuz? İnna sabirin! Ağzı olan konuşuyor vesselam!

İlgili ayete gelince; atalarının öğretilerine bağlı kalan her atapereste atıf yapan ayeti neden inkarcıların inkarıyla bir tutmuyorsunuz ki? Bence ikisi de aynı! Ataperestler, atalarından aldığı bilgiye güvenerek (farkında olmadan) inkar ederler, inkarcılar ise bile bile gerçeği inkar ederler! Sonuçta ikisi de inkarcıdır. Ayette de açıklanmak istenen budur kanımca! 33/67'ye dikkat et! tekrar tekrar oku! Kendini mevcut inancının dışında tutarak, bir de tarafsız oku! Belki inşallah o halde anlarsın ne denmek istendiğini!

Selametle!!!
 

ercan1980

Üyeliði durduruldu
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
"hayatım pahasına bahse girerim ki kur'an ilimlerini ne semtine uğramıştır nede islam ile ilgisi vardır"

Ha unutmadan eğer bu kanıya birilerinden edindiğin bilgilere dayanarak varmışsan, ben düşmanlarıma malzeme vermesini ve zamanı geldiğinde bununla onu vurmasını da bilirim unutma! Bu sözüm sadece senin için de geçerli değil!... Karşında 5 yaşında çocuk yok!!!
 

byolcu

New member
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
düşmanlarıma malzeme vermesini bilirim ne demek? Demekki sen senden olmayan herkesi düşmanın ilan ediyorsun? Onu vurmasını da bilirim diyorsun. Bu sözleri ancak saldırgan bir insan söyleyebilir. Senin ne olduğunu anlamak için bu sözleri duymama gerek yoktu.
 

ercan1980

Üyeliði durduruldu
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
byolcu' Alıntı:
düşmanlarıma malzeme vermesini bilirim ne demek? Demekki sen senden olmayan herkesi düşmanın ilan ediyorsun? Onu vurmasını da bilirim diyorsun. Bu sözleri ancak saldırgan bir insan söyleyebilir. Senin ne olduğunu anlamak için bu sözleri duymama gerek yoktu.

Adam öldürmek haramdır sen içini rahat tut ve biraz daha içsel (derin) düşün ha, ne dersin? Selametle!!! :)
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ERCAN KARDEŞ ALLAH RAZI OLSUN.VE ŞİRKLE MÜCADELEMİZDE BİZE YARDIMCI OLSUN.
Hüküm yalnız Allah'ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar.

12 Yusuf Suresi 40

26Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.

27Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur.

18 Kehf Suresi 26,27

43. ALLAH'ın dışında şefaatçılar mı edindiler? De ki, "Onlar hiç bir şeye sahip değilseler ve düşünemiyorlarsa da mı?"
44. De ki, "Tüm şefaat ALLAH'a aittir." Göklerin ve yerin yönetimi O'na aittir. Sonra O'na döndürüleceksiniz.
BU AYET TAM SİZE
45. ALLAH tek başına anıldığı an ahirete inanmıyanların kalpleri huzursuz olarak ürker. Fakat O'nun dışındakiler anıldığı zaman hemen yüzleri güler
ZÜMER
 
Üst Alt