Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

teymiyyecilik ve vehhabilik

byolcu

New member
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Geri zekalı ercan1980 Adam öldürmek haramdır demiş. Yani haram olmasaydı beni öldürecekmiş. Adam öldürmenin haram olduğuna çok sevindim :) . Şimdi güldüm ya o ağlatmanın yollarını aramaya başlar artık.

ercan1980 in iman diye bir derdi olduğunu sanmıyorum. O sürekli olarak kuranın propagandasını yapar ama o kuranda "yeryüzünde bozgunculuk yapmayın" dendiğini bilmez. bilse de işine gelmez. İslamda yer edinmiş geçmişte ve günümüzde ne kadar alim varsa hepsini tek tek saydı ve bunlar kafirdir dedi. İyi ki adam öldürmek harammış. Yoksa ercan1980 hepsini öldürecekmiş.

Bu adam harbi gerizekalı yaaa. Zaten ancak bir gerizekalı din büyüklerine kafir der. Hatta daha da ileri gidip bu dinin kurucuları olan, yaşantılarıyla sonrakilere örnek olan bazı sahabelere kafir diyenler var. Aslında onlar peygamberin kendisine de kafir diyecekler ama ne mal oldukları anlaşılmasın diye demeye cesaret edemiyorlar.peygambere açık bir şekilde kafir diyemeseler de dolaylı yollardan diyenler var. Mesela "peygamber de kimmiş bana kuran yeter" diyorlar. Mesela "Kuranda peygamberin hadislerinin batıl olduğu yazıyor" diyorlar. Ya hu bunlar gerçekten gerizekalı.
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ercanda sorun yok yolcu sorun sende.senin o islam büyüklerin bak ne demiş.
İbn Arabî (638/1240) ise "O'nun peygamberi O'dur, göndermesi O'dur ve kelimesi O'dur. O kendisini kendi*siyle Kendi'ne göndermiş'tir
Şebüsterî'de (725/1324-25) karşımıza çıkar;



"Enelhak, mutlak olarak sırları açığa vurmaktır, Hak'tan başka kim Enelhak diyebilir?



Alemin bütün zerreleri Mansur gibi Enelhak demektedir... Sen, onları ister sarhoş say, ister Mansur!



Daima bu teşbihi çekip dururlar...hepsi de bu hakikatle vardır.



Eymen vadisine gir de o ağaç, sana da "Ben Tanrıyım Tan*rı" desin.



Bir ağacın "Ben Tanrıyım" demesi doğru ve yerinde olsun da neden bir kutlu kişinin demesi doğru ve yerinde olmasın?
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
kendilerinden başka bütün insanları panteist felsefelerini anlamamakla suçlamak, tasavvuf ehlinin, sadece kendilerini akıllı, alemi kör sanmak gibi bir megalomani belirtisidir.

kendilerini İslam'a nisbet eden insanlar sadece allah'ın vahyi olan kur'an'dan sorumludurlar. o'nu anlamak ve o'na göre yaşamak zorundadırlar. kendilerini allah'a değil de, İbnul arabi'ye, c. rumi'ye veya s. nursi'ye nisbet edenler ise allah'ı veli olarak bulamayacaklardır. hesap gününde hesabı görecek olan, bu şahıslardan biri değil, allah'ın kendisidir
 

byolcu

New member
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ercan1980 mezhepleri hep kafir olmakla suçlar. Seninde bir mezhebin olduğuna göre büyük bir ihtimal senin mezhebine uyanlara da kafir demiştir. Sen böyle bir durumda onu nasıl savunabiliyorsun. İnsan kendisine kafird iyeni savunur mu?

şimdi vaktim yok. yukarıda eleştirdiğin şeyler için daha sonra bir şeyler yazacağım.
 

byolcu

New member
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Eleştirilerine bir şeyler yzacağım demiştim. Ama vazgeçltim. Sen aynı soruları forumdaki her konunun altına eklediğine göre amacın burda bildiklerini anlatmaya çalışmak değil. Senin amacın olsa olsa hedef aldığın insanları yerin dibine batırmaya çalışmak olur. Seni ve senin gibileri Allaha havale ediyorum.
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Allah Müminleride Bilir Kafirleride.
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ben Yazacaklarimi Yazdim.artik Hidayet Allahtan.
Bir Müşriği Benmi Zorla Imana Getiriceğim.
 

byolcu

New member
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
sevgili ercan1980

sevgili ercan1980

sana ve senin gibilere gerizekalı dediğim için özür dilerim. gerizekalı demekle yanlış yaptım. özür diliyorum ama bu senin fikirlerine katıldığım anlamına gelmez.

sana kafir de demiştim. bu sözüm hala geçerlidir. ben ehli sünnetim, müslümanım. inancımı tam olarak yaşayamıyorum ama her şeye rağmen dua ediyorum. Allah, bu forumdaki herkesi doğru yol neyse oraya soksun ve ordan ayırmasın.
 

sonosmanlý

New member
Katılım
7 Şub 2006
Mesajlar
54
Tepkime puanı
2
Puanları
0
olmadı muvahhid.
dürüst davranmadın.
ben sana sarf ve nahiv bilmeden benimle tartışmaya kalkışma demiştim. ve yazdığım yazınının içinde azda olsa bu işlerle kafa yoranların anlayacağı çok kolay ve rahat anlayacağı detaylar vardı,hiç birine cevap vermemişsin.
ikinci yazımın ardından bana arapça bildiğini söylemişsin ve aklınca bunu ıspat etme gayretine girmişsin ama yazdığın yazı sana ait değil. copy past yapmışın ve verdiğin bilgiler eksik. artık senin bu konuda derinlemesine bilgi sahibi olmadığını anladım ve doğrudan seni muhatap düşünerek cevap yazmayacağım. daha ziyada genele atfen hatırlatmalar ve değerlendirmelerde bulunacağım.

sana gelince ercan; 5 yaşında olsaydın sana bazı şeyleri anlatırdım ama 5 yaşındaki çocuklar daha önemli onları kazanmak lazım. üstelik onlar çok daha zekiiler. akıllılar. ilmin ne demek olduğunu anlıyor ve ilme değer veriyorlar. biz oduncu değiliz. odunlarla uğraşacakda değiliz. fidanları severiz. ağaçları kesmeyiz. her bir ağaç ilahii kudretin aynasıdır.



yukarıda; elzem olan bi kaç ufak cevapdan sonra teymiyyeciliğin ve vehhabiliğin sapıttığı konulara girmekte fayda var. zira forumların genel kaderi üzere kişisel itirazlara , yada hiç bir ilmii temeli olmayan cevaplara cevap vermeye başlarsak hadise kayıkçı kavgasından öteye geçmeyecek, maksad hasıl olmayacak.

kur'an-ı kerimi tefsir ve tercüme edenler ve bu konuda yöntemi bilenler bilirki ilaahii kelam, muhkem ve müteşabih ayetlerden oluşur. muhkem ayetler tartışmasız anlaşılan emir ve nehiylerden meydana gelirler. daha açık ifadesiyle Muhkem âyetler; anlatmak istediği mânalar, açık seçik, anlaşılan, hiçbir yoruma ve tevile ihtiyaç bırakmayacak kadar açık ve net olan âyetlerdir. Bu âyet–i kerimeler ziyadesiyle her müslümanın, uymakla vazfelendirilmiş oldukları hükümleri ifade etmektedir.

Müteşabihat ise ,bazıları sûrelerin başında geçen elif, lam, mim gibi harflerdir.Bir diğerleri ise , ayetlerdeki el, yüz gibi ifadelerdir. bu ifadeleri salt kudret eli vs. gibi ifade edebilmek mümkün değildir. Bunlardan başka mânalar da çıkarılmıştır. Bir de tevile açık âyet–i kerimeler vardır.

tevil;genel anlamıyla kökenine dönmek anlamında kullanılmakla beraber, yorumlama,içinde olana vakıf olma anlamlarında kullanılır. bu manaları geliştirmek mümkündür ama en net ve en iyi tanımlaması ile içerdiği tüm anlamlardan zamana ve zemine göre en doğru olanı kullanmak şeklinde ifade edilir.

o halde tevilin yapılmasında eğriyi ve doğruyu değerlendirmek icab eder. en doğru anlamı çıkarabilmek , ve bu anlamı adilce kullanmak, yani ; kendi işine geldiğince değil, yorumladığımız cümlenin yada ayetin ehemmiyetine ve sırrına uygun yapmak... daha daha; allah'ın emir ve nehiylerini ifade eden ayetler eğer tevili gerektiriyorsa ve yapılacak tevilde doğru olmalıysa, bu;en doğruyu bulabilmek için, hadislerle yapılabilir.

meseleye vakıf olanlar işte bu noktada fitnenin başladığınıda bilirler. ibni teymiyye ve yolunda yürüyenler kimi hadisler çarpıttılar kimilerinide yok saydılar. ve o kadar ileri gittilerki, hadisleri derleyen imamlara dil uzattılar, tıpkı bu forumda bundan sonra cevap vermeyeceğimiz zavallılar gibi...

bu gün tevil hakkında kısa bilgiler vermekle yatineceğiz. ilerleyen zamanlarda aşağıdaki konulardada da değerlendirmeler yapacağız hep beraber allah izin verirse;

*(1)Mezhepsizlerin Efendileri İbni Teymiyye'nin Allahü teâlânın -hâşâ- gökte olduğunu isbata çalışan VAKİTİ AKİDE isimli kitabından birkaç misal:

Fâtır Sûresi 10. Âyet-i kerîmesi «Allah İsa'yı kendi yanına yükseltti.» şeklinde tefsir edilmekte. (S. 13)

Hadis diye yazıp kendine göre tevil ve tefsir ettiği ifadeler:

1 - «Rabbınız hayrın yakınlığına rağmen, kullların ümitsizliğe kapılmasına hayret eder. Kurtuluşunuzun yakın olduğunu bildirdiği için zelil ve ümitsiz olduğunuz zaman size GÜLER.» denilmekte (S. 17)

2 - Allah ayağını Cehennemin içine koyunca her tarafın dolacağı yazılmakta (S. 17)

3- Peygamber Aleyhisselâmın «Ey gökteki Râbbimiz»diye dua ettiği kaydedilmekte (S. 17)

4 - Yine Peygamber Aleyhisselâmın «Ben semada bulunan Allahın eminiyim» dediği bildirilmekte (S. 17)

5 - Arşın su üzerinde, Allahü teâlânın da Arş üzerinde olduğu zikredilmekte “S. 17)

6 - Bir cariyenin «Allah semadadır» demesini Peygamber Aleyhisselâmın beğendiği anlatılmakta (S. 18)

7 -Namazda sağ veya öne tükürülmemesi gerektiği, Zira Allahü teâlânın önde olduğu iddia edilmekte (S. 18)

8 -Allah semavatın üzerinde, Arşının üstünde ve mahlûkatına açık olduğu hükmü çıkarılmakta (S. 20)

9 - Mü'minlerin bulutsuz günde güneşi gördükleri gibi Cenâb-ı Allahı aynı şekilde gözleriyle görecekleri ifade edilerek Allahü teâlâya cihet isnat edilmekte

10 – El arş isimli kitabında “Allahü teâlâ Arşın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için Resûlullah’a da yer bırakır” demekte. VASİTİ AKİDE kitabının 13. sayfasında ve yine İbni Teymiyye’nin kitabı olan ELFURKAN BEYNE EVLİYAİRRAHMAN VE EVLİYAİŞŞEYTAN isimli hezeyannamenin 134. sayfasında güya te’vilden kaçan İbni Teymiyye, Mü’min Sûresinin 36 ve 37. Ayet-i kerîmelerini zikrederek “Eğer Mûsâ Aleyhisselâm ilâhının gökte olduğunu haber vermemiş olsaydı, Fir’avun Hâmân’a “bana bir yüksek kule yap göklerin yollarına ulaşırım da Mûsâ’nın tanrısına yükselip çıkarım.” Demezdi. “Ben Mûsâ’yı yalancı sanıyorum.” demesi de Mûsâ’nın böyle bir şey söylemiş olduğuna delâlet eder.” şeklinde âyet-i kerîmeleri kendi kafasına göre te’vil etmiştir.

KİTABÜSSÜNNE isimli vehhâbi kitabında ise,

1- Peygamber Aleyhisselâmın Allahü teâlâyı dört meleğin altın bir kürsü üzerinde gördüğü zikredilmekte (S. 35)

2- Allah üte^lânın gece yarısı semaya indiği, sabaha karşı yukarı çıktığı bildirilmekte (S. 57)

3- Allahü teâlâ Tevratı kendi eli ile yazdığı, kendi eli ile Mûsâ Aleyhisselâma verdiği ve Tevratı yazarken de sırtını bir kayaya dayadığı ifade edilmekte (S. 67)





konuyu izleyecek olanlar için aşağıda bir link veriyorum, o linkde değerli bir ilim adamının teymiyyecilerin ilk sapıtma noktaları hakkında, yani ; onların küfrüne delil olarak kabul edlien , cenab-ı hakk ve feyyazı mutlak hazretlerine zaman ve mekan tayin eden iftiralarını değerlendiren bir yazı bulacaksınız. mutalaka okuyunuz.
----http://www.beyan.com.tr/arsiv/2000/mart/tahlil.htm-----

bir sonraki sefere bizde allah nasip ederse kaldığımız yerden devam edeceğiz.

bu günlük bu kadar...

*(1) www.bizimsahife.org adlı web sitesinden alınmıştır (sonosmanlı)
 

ercan1980

Üyeliði durduruldu
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
byolcu' Alıntı:
ercan1980 in iman diye bir derdi olduğunu sanmıyorum. O sürekli olarak kuranın propagandasını yapar ...

Kimin ne kadar imana sahip olduğunu (haşa) sen de mi biliyorsun?

(21:22-23) O ikisinde (gökler ve yerde) ALLAH'tan başka tanrılar olsaydı ikisi de kaosa girecekti. Mutlak otoritenin sahibi ALLAH onların nitelemelerinden çok yücedir. O, yaptığından sorulmaz; fakat onlar sorulurlar. bu bir ...

İkincisi, sürekli olarak Kuran'ın propagandasını yapanlardan, Kuran ehli olanlar rahatsızlık duymazlar ve elbette böyle bir kelam da etmezler! Senin için söylenecek başka birşey bulamıyorum! Herşey olacağına varır!

Selametle!!!
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Y SON OSMANLI CEHALETİN SONSUZ.YAZDIĞIN HADİSLER TEYMİYYENİN LAFLARI DEĞİL.HADİS.HEMDE SAHİH KİTAPLARDAN.BU KADARINIDA BİLMİYORSAN NİYE YAZIYON.
1 - «Rabbınız hayrın yakınlığına rağmen, kullların ümitsizliğe kapılmasına hayret eder. Kurtuluşunuzun yakın olduğunu bildirdiği için zelil ve ümitsiz olduğunuz zaman size GÜLER.» denilmekte (S. 17)HADİS

2 - Allah ayağını Cehennemin içine koyunca her tarafın dolacağı yazılmakta (S. 17)

3- Peygamber Aleyhisselâmın «Ey gökteki Râbbimiz»diye dua ettiği kaydedilmekte (S. 17)

4 - Yine Peygamber Aleyhisselâmın «Ben semada bulunan Allahın eminiyim» dediği bildirilmekte (S. 17)BUHARİ

5 - Arşın su üzerinde, Allahü teâlânın da Arş üzerinde olduğu zikredilmekte “S. 17)TİRMİZİ

6 - Bir cariyenin «Allah semadadır» demesini Peygamber Aleyhisselâmın beğendiği anlatılmakta (S. 18) BUHARİ

7 -Namazda sağ veya öne tükürülmemesi gerektiği, Zira Allahü teâlânın önde olduğu iddia edilmekte (S. 18)

8 -Allah semavatın üzerinde, Arşının üstünde ve mahlûkatına açık olduğu hükmü çıkarılmakta (S. 20) KÜTÜBİ SİTTE

YANİ SON OSMANLI SEN VEHHABİLERE DEĞİL ALLAH RESULUNE KARŞISIN.
BUNLAR BUHARİ GİBİ KİTAPLARDAKİ HADİSLER.
CEHALETİNİ İSPATLADIN.COPY PASTE YAPACAKSAN AKILLICA YAP.
BİLMEDEN ALLAH RESULUNE İFTİRA ETME.
ALLAHTAN KORK.
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
2- Allah üte^lânın gece yarısı semaya indiği, sabaha karşı yukarı çıktığı bildirilmekte (S. 57) KÜTÜBİ SİTTE
AMAN YA RABBİ CEHALETİN BU KADARI.
ALLAHIN PEYGAMBERİNE İFTİRA EDİYOR.MEZHEPÇİ ŞEYTAN.
 

ercan1980

Üyeliði durduruldu
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
MUVAHHID' Alıntı:
2- Allah üte^lânın gece yarısı semaya indiği, sabaha karşı yukarı çıktığı bildirilmekte (S. 57) KÜTÜBİ SİTTE
AMAN YA RABBİ CEHALETİN BU KADARI.
ALLAHIN PEYGAMBERİNE İFTİRA EDİYOR.MEZHEPÇİ ŞEYTAN.

Selam Emre dost! Bu olgunun direkt Tevrat'tan İslamiyet'e sokulduğunu bilmeyenler de var malesef! Aynı Miraç'taki namaz pazarlığında olduğu gibi!!!

Selametle!!!
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ben Hadislere Inananlarin Mezhepçilerin Cehaletini Göstermek Için Yazdim Kardeş.
 

sonosmanlý

New member
Katılım
7 Şub 2006
Mesajlar
54
Tepkime puanı
2
Puanları
0
bi zamanlar hepimiz çocuktuk.
hep aynı şekilde büyüdük.
önce apaladık.
sonra tay tay yapmayı öğrendik. bedenimizin gücüde o derecede arttı.
sonra yürümeye,sonra koşmaya başladık...


bütün bunlar olurken, fizyolojimisin izin vermediği hareketliliği göstermek istediğimizde, popomuzun üzerine düştük.
tabii bu büyüyünce de devam etti.
okula gittik, a,b,c, yi öğrendik ilkin.
ardından hecelemeye başladık,bu arada yazma talimlerimizde okuma gayretimizle paralel gelişti. sonra hızlı okumayı, daha sonra hem hızlı okuyup , hemde anlamayı, ardından imla kurallarını, ardından bilgimizi ihtiyaçlarımıza göre geliştirdik.

ve bir şeyi öğrendik; bir ilmi öğrenirken bir sonraki ilmin hazırlığını yaptık. eğer kendinden önceki ilmi iyi anlamadıksak bir sonrakinde tökezledik. mesela , projesi olmayan bir binanın eksik ve tehlikeli, hatta kanunsuz olduğunu biliriz. ve bu binaları yapanlara pek itibar etmeyiz. proje hırsızı deriz.


fikirlerde böyledir.
kendi eksik bilgilerini başkalarından tamamlamaya gayret edene talebe denir. öğrenme ihtiyacı,bilginin kutsallığı tartışılmaz hiç bi zaman. bilgisiz fikirde olmaz. donanımlı insan neye neden inandığını bilir. allah'da böyle emreder. peygamberide...


yazmanın adabındadır aldığın kaynağı belirtmek. daha iyi öğrenebilmek ve fikrinin sebeplerini izah etmek için kaynağını belirtirsin ve dersinki ben bu konuda yazarken eksiklerimi bu kaynaktan giderdim. itirazı olan önce kaynağa itiraz eder, ardından gerekçesini açıklar, ve ardından cevap verir hangi mevzuuda neden itiraz ettiğini...


ve ilginçtir ki ingiliz kışkırtmasıyla islam dünyasının içine salınan fitneden medet umarken, fitnenin ağa babalarını adeta peygamberleştiren talebelerini görmez de , hiç bir fitneye karışmamış müslümanlara önce iftira eder, ardından da tekfir eder kıt akıllarıyla zavallı kuklalar, dönüpde baksalar anlayacaklar kendi kazdıkları kuyuya düştüklerini...

bu açıklamalarda ilmi edebi ve terbiyenin tezahüründeki usulü anlatmak içindi. gerçi buradaki ağaç kıymıkları ilmin gereksiz olduğunu heleki islam ilminin uydurma olduğunu söyleyip işin içinden çıkamayı iyi becerirler ama biz değer verenlere hatırlatmış olalım...

sitedeki iki zavallı arkadaşlara tavsiyem;mevzuunun merkezinde gezmektir. kıyılardan taş atıp kaçmaya kalkarsanız o taş gelir sizi bulur. 1980 doğumlu arkadaşada hatırlatayım bari ; buradan çok aciz ve zavallı görünüyorsun. acıdım sana... çalacak fikride kalmazsa ne yapacaksın
???


efendim önceki yazıda tevil mevzuuna hafiften bir dalış yapmiş idik. zamanla yeniden dalacağız. o yazıdaki anekdotlar giriş olsun gelişmesini de devamen yapalım inşallah. ancak bu gün bir başka mevzuua daha hafiften bire giriş yapmak icap ederki oda allah cc. hiç bir yaratılana benzemez. benzetmek açıkatan şirktir. halikı mahluka benzetmek halika hakarettir, küfürdür. peki bunu neye dayanarak açıklarız?

edillei şeriyye dörttür. *kitap ** sünnet *** icma-ı ümmet **** kıyası fukaha... yani islam şeriatı da islami fikriyat da bu 4 kaynaktan beslenir. o halde ilkin allah cc hazretlerinin hiç bir yaratılana benzemediğini ayetten bulmak gerek, yoksa diğer kaynaklara başvurmak gerek.
lakin ayet eğer açık ve net ise, her okuyan herhangi bir tevile ihtiyaç duymuyorsa. yani ; ayet muhkem ise öteki kaynaklara gerek kalmaz. diğer kaynaklar imanı ve içtihadı kuvvetlendirmek üzere tezahur eder.

öncelikle bu şirkin ilk kollarından birisi allah'a mekan ve cihet tayin etmektir. yani yön ve devamında zaman tayin etmektir ki şu ayeti kerime "Nerede olsanız, O sizinle" demek le bu tez çürür. şöyleki eğer tevil etmeksizin bu ayeti tefsir etmeye kalkasak yani teymiye ve vehhab gibi tefsir etsek,; her kula bir allah (haşa) gerekirki bu tevhidin manasını ortadan kaldırır. ama buradaki bir başka ayrıntıda şudurki bu ayetin son kısmıdır. ayetin tamamı

"O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva edendir. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür".

şeklindedir. teymiyyeciler bu ayetin tamamaını tefsir ederken iki farklı davranış içine giriyorlar... ayetin son kısmını tefsir ederken tevile baş vurup baş kısmını tefsir ederken tevili reddediyorlar. ve bu ayeten yola çıkarak allah' yer yön ve zaman tayin ediyorlar... sırf bu zikrettiğimiz ayetin tefsirinde bile ne kadar büyük çelişkiye düşüyorlar. bir birinden farklı iki tutum sergiliyorlar. tıpkı burada olduğu gibi diğer mevzuulardada ayetleri ve hadisleri kendi arzularına uydurmaya çalışıyor, uymayanlarıda inkar ediyorlar...

bir başka ayette ise . "Onun benzeri hiçbir şey yoktur. O, duyandır işitendir.". diyor. bu ayet ise muhkemdir. hiç bir tevile ihtiyaç duymadan maksadı ilan eder. yani cenab-ı hakkın yaratılan hiç bir cisme benzetilemeyeceğini ifade eder... o halde cenab-ı hakkın merdivenden iner gibi yada teymiyyenin dediği gibi kürsüden inercesine yer yüzüne indiğini iddia etmek şirktir.

peki hangi tür ayeti nasıl tevil edilecektir? bunda doğru tevil nedir?

"(Allah'a) secde et ve (O'na) yaklaş".

bu ayeti eğer tevil etmeden yorumlarsak; secde etmek için yere alnımızı koymak gerekir. O'na yaklaşmak için secde etmek icab ettiğine göre zemindemi olacak? işte yine bu ayet tevilin ne kadar önemli,gerekli ve adil olması gerektiği konusunda fikir vermeye yeterde artar bile...


o halde ehli sünnet bu konularda doğru teşhiste bulunmuş, doğruyu yakalamış ve ona sarılmıştır. ibni teymiyye.,cemaleddin afagani, muhammed bin abdulvehhap gibi müşrükler ise islam ümmetinin içine fitne tohumları atmıştır...ilerleyen günlerde kendilerini selefii diye tanıtıp, selefe hakaret edenleride inceleyeceğia inşallah...bu günlük zamanımız bu kadar ...
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
2- Allah üte^lânın gece yarısı semaya indiği, sabaha karşı yukarı çıktığı bildirilmekte (S. 57) KÜTÜBİ SİTTE
ama sen hadisleri yazarak bunlar sapık söz demişsin.bunların hepsi kitaplarda olan hadisler.
 

sonosmanlý

New member
Katılım
7 Şub 2006
Mesajlar
54
Tepkime puanı
2
Puanları
0
MUVAHHID' Alıntı:
2- Allah üte^lânın gece yarısı semaya indiği, sabaha karşı yukarı çıktığı bildirilmekte (S. 57) KÜTÜBİ SİTTE
ama sen hadisleri yazarak bunlar sapık söz demişsin.bunların hepsi kitaplarda olan hadisler.

ben sana boşuna demedim sarf,nahiv,usuk,fıkıh,hadis,kelam, vs.vs öğrende gel diye.

nato kafa nato mermer..!
 

milwaukee

Üyeliði durduruldu
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ey cahiller cahili sende haisleri bilmiyor sapık sözlere örnek gösteriyorsun sonrada konuşuyorsun.sanki sen birşey biliyorsun.cahilsin bie bilmiş ayaklarına yatıyorsun.şirki savunuyor muvahhidlere saldırıyorsun.
 

sonosmanlý

New member
Katılım
7 Şub 2006
Mesajlar
54
Tepkime puanı
2
Puanları
0
MUVAHHID' Alıntı:
ey cahiller cahili sende haisleri bilmiyor sapık sözlere örnek gösteriyorsun sonrada konuşuyorsun.sanki sen birşey biliyorsun.cahilsin bie bilmiş ayaklarına yatıyorsun.şirki savunuyor muvahhidlere saldırıyorsun.

kenarda köşede dolaşma.
merkeze gel.
senin için çok fazla söyleyecek bi şey kalmamış.
"vermeyince mabud,neylesin sultan mahmut"
cahilin en zavallısı,bilmediğini bilmeyendir... rabbım bilmediklerimden imtihan etmesin. ben müctehid değilim,olamam,mukallid olabilirsem ne ala... o yüzden seni tekfirde edemem, ben müslümanım, müslümanı tekfir edersem kafir olmaktan korkarım...



ibn-i teymiyyenin talebelerini tasavvufa saldırıken kullandıkları terminolojide sık sık tercih ettikleri bi argüman var; şeyhleri tanrılaştırmak. ilerleyen zamanlarda muhammed bin abdul vehhab ve diğer o yolun izleyicilerin hocaları teymiyye hakkında yazdıkları kelimeleri burada zikredeceğiz. bakacağız kim kimi putlaştırmış, kim kimi tanrılaştırmış göreceğiz inşallah. şimdi burada yine zaman darlığından affınıza sığınırak bir konuyu kısaca açmaya çalışacağım. evvelce tevil konsunda bi şeyler çiziktirdim ama akılları sıra yazdıklarımıza cevapo vermek isteyen cahil odun parçacıkları bi türlü anlayamadılar bizim neden tevili anlattığımızı... ve maalesef, konu hakkında bir birikime sahip olmadıklarından karavana atış yapmaya başladılar, tek tek göstermeye çalışsak ne satırlar nede pek kıymetli zamanımız müsait olmayacak. biz eniyisi mevzuları açalım, dağarcığımızın yettiği kadarıyla anlatalım, eksiklerimizden allah'a sığınarak, af dileyelim.

bu gün anlatmak istediğimiz konu ; TEVESSÜL,yani vesile. malum zümrenin üzerinde en büyük fırtınayı koparıpta akıllarınca ucundan tutunmaya çalıştıkları ve tasavvufa en büyük iftirayı attıkları mevzuudur tevessül. ztı şahaneler, tevessülü kabullenmez, inkar eder, tevessülü şeyten medet ummak zannederde , ehli islama fitira ederler, kafir derler , küfür çukuruna düştüklerini bilmeden.


ehli sünnet alimleri tevessülü bir müslüman için olmazsa olmaz şart kabul etmemiş lakin, tevessülün avr olduğunu ayet ve hadilsele açıklamışlardır. bu konu üzerine yapılan binlerce incelemenin sonucunda ortaya çıkmıştırki vesile vardır, çeşitleri vardır. şirke götürende vardır,kurtuluşa sebep olanıda vardır.

İbn Teymiye bu konuda şöyle der; "Her kim Allah ile mahlukatı arasında -hükümdar ve teba'ası arasındaki aracılar gibi- aracılar oluşturursa, kişi kafir ve müşriktir. Öyle ki; kulların sorunlarını onlar Allah (c.c.)'a iletiyorlar, Allah (c.c.)'da kullarını onların aracılığıyla hidayete erdiriyor ve rızıklandırıyor. Halk önce onlardan dilekte bulunuyor, onlar da Allah (c.c.)'dan diliyorlar. Kralların yanındaki aracılar gibi. Onlar halka (da) yakın oldukları için ihtiyaçları krallara onlar dile getirirler. Halk da edep göstererek kraldan dileklerini onların yapmalarını isterler. Veya halkın onlardan (önce) dilekte bulunması, belki direkt kraldan dilekte bulunmalarından daha faydalı olabilir. Çünkü o aracılar ihtiyaçlı (sıradan halk)'dan daha krala yakındır (dosttur). Her kim bu tarzda aracılar oluşturursa o kişi kâfirdir, müşrikdir. Ondan tevbe etmesi istenir eğer tevbe etmezse öldürülür" (Mecmu'ul-Fetâvâ, I/126). İşte bu önceki müşriklerin şirkinin aynısıdır. Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyurur: "Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve "Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır" diyorlar" (Yunus, 10/18).


oysaki ilk falso verdiği nokta hazreti peygamberin bir vesile olmasıdır. zira Sahabe-i Kiram zor duruma düştüklerinde Rasulüllah 'a gider ve ondan kendileri için dua etmelerini dilerlerdi (bkz. Buharî, Cum'a, 34). Enes r.a'dan nakledildiğine göre, Hz. Ömer b. Hattab -onlara kuraklık bastığında- Abbas b. Abdulmuttalib r.a ile istiska eder ve şöyle derdi: "Allah'ım biz zamanında nebimizle sana tevessül ediyorduk ve sen bize su gönderiyordun. Şimdi ise Nebimizin amcası ile sana tevessül ediyoruz, bize su gönder." (Enes) diyor ki: "Ve sulanıyorlardı" (yağmur yağıyordu)." (Buharî, İstiska, 3; Fedail eshabinnebî, 11). Bu hadiste kastedilen mana şudur: "Yağmursuz kaldığımızda, Nebimize gider. O'ndan bizim için dua etmesini talep eder ve onun duasıyla sana yaklaştırdık. Şimdi ise o vefat etti. Artık bizim için dua etmesi imkansız. Bu yüzden amcası Abbas'a yöneliyor ve ondan bizim için dua etmesini diliyor ve onun duasıyla Allah 'a yaklaşıyoruz."



buharide bu konuda nakledilen bir çok örnek var. ilerleyen zamanda yazmaya devam edeceğiz inşallah...

***bu arada hatırlatmakda fayda var;biz ısrarla naklettiğimizi hüümvermediğimizi veremeyeceğimizi hatırlatmamıza rağmen bazı arkadaşlar papağan gibi aynı teraneleri okuyor. tavsiyem tasavvufdan az biraz nasipleninde haddinizi öğrenin.
 
Üst Alt