ÖZGÜRLERİN İBADETİ
Rahman ve Rahim (olan) Allahın adıyla.
Hazreti İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: Bir bölük halk sevap için Allaha ibadet eder; bu ibadet, tacirlerin ibadetidir. Bir bölük de Allaha korkudan ibadet eder, bu da kölelerin ibadetidir. Bir bölükse, Allaha şükretmek için ibadet eder; işte hür kişilerin ibadeti budur. [1]
İmam Hüseyin (a.s.) şöyle buyuruyor: "Bazıları Allah'tan bir şey umarak ibadet ederler; Bu tacirlerin ibadetidir. Bazıları da korkarak ibadet ederler; bu da kölelerin ibadetidir. Bazıları ise Allah'a şükür olarak ibadet ederler; bu da hür insanların ibadetidir; işte en faziletli ibadet budur." [2]
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki: İnsanlar Allaha üç şekilde ibadet ederler: Bir grup Allaha, Onun sevabına rağbetten dolayı ibadet eder; bu haris insanların ibadetidir. Bir grup Allaha, cehennem ateşinin korkusundan dolayı ibadet eder; bu da kölelerin ibadetidir. Ama ben Allaha, sevgiden dolayı ibadet ederim; işte bu kerim insanların ibadetidir.[3]
Yukarıda geçen nakiller gösteriyor ki, ibadetin en üstün şekli Cehennem korkusu ya da Cennet arzusu dolayısıyla yapılan ibadetler değildir; aşkın gereği ve şükür etmek için yapılan ibadettir.
Köle ve tüccar ibadeti olan bizim ibadetimiz, Allahı bir akıbet ve sonuca aracı yapıyor. Maalesef Allah bizim asıl amaç ve hedefimiz değil. Onu yalnızca amacımız olan Cennete bir aracı olarak görüyoruz. Allaha ibadet ediyoruz, çünkü Cennetin zevk ü sefasını arzuluyoruz. Bu da Allahı arzulamaktan farklı bir şeydir.
Diğer taraftan ise enbiya, ehl-i beyt ve evliya; Allaha aşklarından ötürü ibadet ettiler; Allahı ibadete layık gördükleri için Ona kulluk ettiler. Onlar için yegâne amaç, akıbet, hedef ve ödül Allah idi. Baldan nehirler veya Cennet köşkleri değil.
Burada karşımıza birkaç soru çıkıyor:
(1) Eğer yukarıdaki bilgiler doğruysa, neden Peygamber-i Ekrem ve Ehl-i Beyti nice dualarında Cenneti istemişler ve Cehennemden sakınmışlardır?
(2) O hazretler neden Cennet hurileri ve köşklerini dilemişlerdir?
Cevaben deriz ki;
(1) CENNET ve CEHENNEM
Biz Cenneti isterken, zevk ü sefa için istiyoruz, ki rivayetlerde bahsedilen "tacirlerin ibadeti" budur. Ancak evliyaullah Cenneti isterken amaçları farklıdır. Onlar Cenneti Allahın dergâhına bir kurbiyet-yakınlık mertebesi olduğu için istiyorlar. Aynı şekilde, Cehennemden korkuyorlar, çünkü o ilahi dergâha uzaklık diyarıdır. Enbiya, ehl-i beyt ve evliya; dergâh-ı ilahiye uzaklığa dayanamaz, sadece kurbiyeti isterler.
Hazreti İmam Ali (a.s) Kumeyl Duasında şöyle diyor:
[..](Ya Rabbi!) Eğer, beni düşmanlarınla beraber ukubatın (mahalli olan nâr)a döndürsen (o zaman) benimle bela ehlinin arasını cemetmiş olursun! Ve (böylece) kendi sevdiklerinle ve dostlarınla (dolayısıyla rahmetinle) benim aramı ayırmış olursun! (Ki, belanın ve musibetin en büyüğü de işte budur!)
Beni bağışla, Ya Seyyidim! Ve Ya Mevlam! Ve Ya Rabbim! (Diyeyim ki) senin azabına sabrettim Ama, senin (ve dostlarının) ayrılığına (asla) sabredemem Bağışla beni (Ya İlahî!) Farzedeyim ki, senin ateşinin sıcaklığına dayandım Peki, senin nazarından ve kerametinden ayrı kalmağa sabredebilir miyim?... Senin affını reca ettiğim (ve umduğum) halde, ateşi mesken olarak seçebilir miyim?..[..] [4]
Evet, İmam Aliye göre nâr-ı Cehennem çok şiddetli ve dayanılmazdır, ama ondan daha dayanılmaz olan ilahi kurbiyetten uzaklıktır. İmam Ali, Münacaat-ı Şabaniyyede Allah'a şöyle yakarıyor:
[ ]Ey Rabbim! Eğer beni suçumla yakalayıversen ben de senin affına sarılırım; eğer beni günahımla yakalayıversen, ben de senin mağfiretine sığınırım; eğer beni cehennem ateşine sokacak olsan, ben de cehennem ehline, seni sevdiğimi ilan ederim.[ ] [5]
Firavunun karısı Asiye (r.anha) iman ettiği için işkence görürken Allaha şöyle yakarmaktadır: Allah, müminlere de Firavun'un karısını örnek gösterdi. Hani o şöyle demişti: "Rabbim! Bana dergâhında cennetin içinde bir ev yap, beni Firavun'dan ve onun (kötü) işinden kurtar. Ve beni şu zalim toplumdan kurtar!" [6]
Asiye (r.anha) Bana Cennette bir ev yap ya da Bana Cennette, dergâhında bir ev yap demiyor. Dergâhında, Cennette bir ev yap diyor. Çünkü onun amacı ilahi dergâh ve kurbiyetti.
(2) HURİLER ve KÖŞKLER İSTEME
İmam Humeyni (r.a) Adabus-Salat (Namaz adabı) kitabında Müslümanların materyalist görüşlerini konu ederken bunu işliyor:
"[...]Bu gruptaki kimseler peygamberler ve evliyalar için (a.s) de, cismani makamlardan ve hayvani isteklerin temin edildiği cismani cennetten başka bir şeye inanmazlar. Bunlar uhrevi makamların büyüklüğünü de dünyevi büyüklükler gibi geniş bağlar, akan nehirler, huriler, hizmetçiler ve sarayların çokluğuyla mukayese ederler. Eğer aşk, muhabbet ve ilahi cezbeden söz edilecek olursa, çirkin laflarla sahibine saldırır, adeta kendilerine kötü söz söylenmiş gibi, onu telafi etmeye çalışırlar. Bunlar; insanî yolun engeli, marifatullah yolunun dikeni ve insanı kandıran şeytandırlar. Grup grup Allahın kullarını Hakktan, isimlerden, sıfatlardan, zikrinden ve yadından alıkoyar ve hayvani hedeflere, karın ve cinsel organlarının şehvetlerine yöneltirler. Bunlar, şeytanın memurlarıdırlar. Onlar için senin doğru yolunun üzerinde oturacağım [7] ayeti gereğince, ilahi doğru yolun üzerine oturur, hiç kimsenin hakkıyla ünsiyet etmesine izin vermez ve hayvani şehvetlere bağlılık zulmetinden sayılan hurilere ve köşklere ilgiden kurtulmasına müsaade etmezler. Bunlar Peygamberlerin ve Ehl-i Beytin (a.s) dualarından, onların da hurileri ve köşkleri istediklerine dair bir takım deliller de ortaya koyabilirler. Bunlar, muhabbet ve inayetin alameti olan mahbubun bağışına ve yüceliğine bakışı ifade eden Allahın kerametini sevmek ile hayvani şehvetin mayasında bulunan huri, köşk ve benzeri şeylerin sevgisini birbirinden ayırt etmemek hatasına düşmüşlerdir. Oysa Allahın kerametini sevmek, Allahı sevmektir ki buna bağımlı olarak keramet ve inayete de sirayet etmektedir.
Bütün aleme aşığım ki, bütün alem Ondandır.
Yemyeşil dünyayı Ondan olduğu için severim
ve bütün aleme Ondan olduğum için aşığım. [8]
Sevgilinin yurdunun sevgisi kalbimi sevindirmemiştir.
Lakin orada yaşayanın sevgisi kalbimi sevindirmiştir. [9]
Yoksa İmam Ali'nin (a.s) huri ve köşklerle ne işi vardır? O hazretin nefsani istekler ve hayvani şehvetlerle ne münasebeti vardır? İbadeti hürlerin ibadeti olan bir kimsenin, mükafatı da tüccarların mükafatı olmayacaktır." [10]
ves-selam.
[1] Nehc'ül Belağa, 237. Hikmetli Söz
[2] Biharü'l-Envar, c.78, s.117. Fazlası için bakınız: İmam Hüseyin'in hikmetli sözlerinden kesitler
[3] Vesail, 1/45/2; Mişkatul- Envar, S. 128.
[4] Kumeyl Duası
[5] Şa'ban Ayı Duası - İmam Ali
[6] Kur'an-ı Kerim, Tahrim Suresi, 11. Ayet
[7] Kur'an-ı Kerim, Bakara Suresi, 31. Ayet
[8] Şeyh Sadi Şirazi
[9] Mecnun Amiri, Camiuş-Şevahid, s. 220
[10] Namaz Adabı - İmam Humeyni (r.a.)
Rahman ve Rahim (olan) Allahın adıyla.
Hazreti İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: Bir bölük halk sevap için Allaha ibadet eder; bu ibadet, tacirlerin ibadetidir. Bir bölük de Allaha korkudan ibadet eder, bu da kölelerin ibadetidir. Bir bölükse, Allaha şükretmek için ibadet eder; işte hür kişilerin ibadeti budur. [1]
İmam Hüseyin (a.s.) şöyle buyuruyor: "Bazıları Allah'tan bir şey umarak ibadet ederler; Bu tacirlerin ibadetidir. Bazıları da korkarak ibadet ederler; bu da kölelerin ibadetidir. Bazıları ise Allah'a şükür olarak ibadet ederler; bu da hür insanların ibadetidir; işte en faziletli ibadet budur." [2]
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur ki: İnsanlar Allaha üç şekilde ibadet ederler: Bir grup Allaha, Onun sevabına rağbetten dolayı ibadet eder; bu haris insanların ibadetidir. Bir grup Allaha, cehennem ateşinin korkusundan dolayı ibadet eder; bu da kölelerin ibadetidir. Ama ben Allaha, sevgiden dolayı ibadet ederim; işte bu kerim insanların ibadetidir.[3]
Yukarıda geçen nakiller gösteriyor ki, ibadetin en üstün şekli Cehennem korkusu ya da Cennet arzusu dolayısıyla yapılan ibadetler değildir; aşkın gereği ve şükür etmek için yapılan ibadettir.
Köle ve tüccar ibadeti olan bizim ibadetimiz, Allahı bir akıbet ve sonuca aracı yapıyor. Maalesef Allah bizim asıl amaç ve hedefimiz değil. Onu yalnızca amacımız olan Cennete bir aracı olarak görüyoruz. Allaha ibadet ediyoruz, çünkü Cennetin zevk ü sefasını arzuluyoruz. Bu da Allahı arzulamaktan farklı bir şeydir.
Diğer taraftan ise enbiya, ehl-i beyt ve evliya; Allaha aşklarından ötürü ibadet ettiler; Allahı ibadete layık gördükleri için Ona kulluk ettiler. Onlar için yegâne amaç, akıbet, hedef ve ödül Allah idi. Baldan nehirler veya Cennet köşkleri değil.
Burada karşımıza birkaç soru çıkıyor:
(1) Eğer yukarıdaki bilgiler doğruysa, neden Peygamber-i Ekrem ve Ehl-i Beyti nice dualarında Cenneti istemişler ve Cehennemden sakınmışlardır?
(2) O hazretler neden Cennet hurileri ve köşklerini dilemişlerdir?
Cevaben deriz ki;
(1) CENNET ve CEHENNEM
Biz Cenneti isterken, zevk ü sefa için istiyoruz, ki rivayetlerde bahsedilen "tacirlerin ibadeti" budur. Ancak evliyaullah Cenneti isterken amaçları farklıdır. Onlar Cenneti Allahın dergâhına bir kurbiyet-yakınlık mertebesi olduğu için istiyorlar. Aynı şekilde, Cehennemden korkuyorlar, çünkü o ilahi dergâha uzaklık diyarıdır. Enbiya, ehl-i beyt ve evliya; dergâh-ı ilahiye uzaklığa dayanamaz, sadece kurbiyeti isterler.
Hazreti İmam Ali (a.s) Kumeyl Duasında şöyle diyor:
[..](Ya Rabbi!) Eğer, beni düşmanlarınla beraber ukubatın (mahalli olan nâr)a döndürsen (o zaman) benimle bela ehlinin arasını cemetmiş olursun! Ve (böylece) kendi sevdiklerinle ve dostlarınla (dolayısıyla rahmetinle) benim aramı ayırmış olursun! (Ki, belanın ve musibetin en büyüğü de işte budur!)
Beni bağışla, Ya Seyyidim! Ve Ya Mevlam! Ve Ya Rabbim! (Diyeyim ki) senin azabına sabrettim Ama, senin (ve dostlarının) ayrılığına (asla) sabredemem Bağışla beni (Ya İlahî!) Farzedeyim ki, senin ateşinin sıcaklığına dayandım Peki, senin nazarından ve kerametinden ayrı kalmağa sabredebilir miyim?... Senin affını reca ettiğim (ve umduğum) halde, ateşi mesken olarak seçebilir miyim?..[..] [4]
Evet, İmam Aliye göre nâr-ı Cehennem çok şiddetli ve dayanılmazdır, ama ondan daha dayanılmaz olan ilahi kurbiyetten uzaklıktır. İmam Ali, Münacaat-ı Şabaniyyede Allah'a şöyle yakarıyor:
[ ]Ey Rabbim! Eğer beni suçumla yakalayıversen ben de senin affına sarılırım; eğer beni günahımla yakalayıversen, ben de senin mağfiretine sığınırım; eğer beni cehennem ateşine sokacak olsan, ben de cehennem ehline, seni sevdiğimi ilan ederim.[ ] [5]
Firavunun karısı Asiye (r.anha) iman ettiği için işkence görürken Allaha şöyle yakarmaktadır: Allah, müminlere de Firavun'un karısını örnek gösterdi. Hani o şöyle demişti: "Rabbim! Bana dergâhında cennetin içinde bir ev yap, beni Firavun'dan ve onun (kötü) işinden kurtar. Ve beni şu zalim toplumdan kurtar!" [6]
Asiye (r.anha) Bana Cennette bir ev yap ya da Bana Cennette, dergâhında bir ev yap demiyor. Dergâhında, Cennette bir ev yap diyor. Çünkü onun amacı ilahi dergâh ve kurbiyetti.
(2) HURİLER ve KÖŞKLER İSTEME
İmam Humeyni (r.a) Adabus-Salat (Namaz adabı) kitabında Müslümanların materyalist görüşlerini konu ederken bunu işliyor:
"[...]Bu gruptaki kimseler peygamberler ve evliyalar için (a.s) de, cismani makamlardan ve hayvani isteklerin temin edildiği cismani cennetten başka bir şeye inanmazlar. Bunlar uhrevi makamların büyüklüğünü de dünyevi büyüklükler gibi geniş bağlar, akan nehirler, huriler, hizmetçiler ve sarayların çokluğuyla mukayese ederler. Eğer aşk, muhabbet ve ilahi cezbeden söz edilecek olursa, çirkin laflarla sahibine saldırır, adeta kendilerine kötü söz söylenmiş gibi, onu telafi etmeye çalışırlar. Bunlar; insanî yolun engeli, marifatullah yolunun dikeni ve insanı kandıran şeytandırlar. Grup grup Allahın kullarını Hakktan, isimlerden, sıfatlardan, zikrinden ve yadından alıkoyar ve hayvani hedeflere, karın ve cinsel organlarının şehvetlerine yöneltirler. Bunlar, şeytanın memurlarıdırlar. Onlar için senin doğru yolunun üzerinde oturacağım [7] ayeti gereğince, ilahi doğru yolun üzerine oturur, hiç kimsenin hakkıyla ünsiyet etmesine izin vermez ve hayvani şehvetlere bağlılık zulmetinden sayılan hurilere ve köşklere ilgiden kurtulmasına müsaade etmezler. Bunlar Peygamberlerin ve Ehl-i Beytin (a.s) dualarından, onların da hurileri ve köşkleri istediklerine dair bir takım deliller de ortaya koyabilirler. Bunlar, muhabbet ve inayetin alameti olan mahbubun bağışına ve yüceliğine bakışı ifade eden Allahın kerametini sevmek ile hayvani şehvetin mayasında bulunan huri, köşk ve benzeri şeylerin sevgisini birbirinden ayırt etmemek hatasına düşmüşlerdir. Oysa Allahın kerametini sevmek, Allahı sevmektir ki buna bağımlı olarak keramet ve inayete de sirayet etmektedir.
Bütün aleme aşığım ki, bütün alem Ondandır.
Yemyeşil dünyayı Ondan olduğu için severim
ve bütün aleme Ondan olduğum için aşığım. [8]
Sevgilinin yurdunun sevgisi kalbimi sevindirmemiştir.
Lakin orada yaşayanın sevgisi kalbimi sevindirmiştir. [9]
Yoksa İmam Ali'nin (a.s) huri ve köşklerle ne işi vardır? O hazretin nefsani istekler ve hayvani şehvetlerle ne münasebeti vardır? İbadeti hürlerin ibadeti olan bir kimsenin, mükafatı da tüccarların mükafatı olmayacaktır." [10]
ves-selam.
[1] Nehc'ül Belağa, 237. Hikmetli Söz
[2] Biharü'l-Envar, c.78, s.117. Fazlası için bakınız: İmam Hüseyin'in hikmetli sözlerinden kesitler
[3] Vesail, 1/45/2; Mişkatul- Envar, S. 128.
[4] Kumeyl Duası
[5] Şa'ban Ayı Duası - İmam Ali
[6] Kur'an-ı Kerim, Tahrim Suresi, 11. Ayet
[7] Kur'an-ı Kerim, Bakara Suresi, 31. Ayet
[8] Şeyh Sadi Şirazi
[9] Mecnun Amiri, Camiuş-Şevahid, s. 220
[10] Namaz Adabı - İmam Humeyni (r.a.)