Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ne ekerseniz onu bicersiniz..

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Cocuklari kendinize karsi kinli yapmanin yollari:

Ona karsi daima aksi ve asik suratli olun. Nihayetinin ne olduguna bakmaksizin, en kucuk bir kabahatini ceza ile karsilayin. Boyle davrandiginiz takdirde size nasil kin besledigini gorecek, bana hak vereceksiniz...
Cocugunuzun size karsi kin beslemesini temin etmenin bir cok yolu vardir. Bunlardan biri de onun hislerine deger vermemektir.

Cocuklari babalarindan sogutmanin yollari:

Bir anne, cocuklari babalarindan sogutmak istiyorsa, onlari devamli babalari ile korkutsun. Butun bu yaptiklariniza ragmen, cocuklariniz sizden nefret etmiyor ise; size daha tesirli bir yol gostereyim:
Onlarin sevinclerini paylasmayin. Acilari ile alay edin. Sizden bir seyler sorduklari zaman elinizin tersi ile itip onlari yaninizdan uzaklastirin. Boyle yaptiginiz takdirde, sizden nefret edeceklerine dair garanti veriyorum...

Cocuklari kendinize karsi itimatsiz yapmanin yollari:

Onlara bos vaadlerde bulunun. Onlari aldatin. Karikoca olarak birbirinize saygi gostermeyin. Cocuklarin onunde birbirinize hakaret edin.

Cocuklarinizin size hakaret etmelerini saglamanin yollari:

Cocuklarinizin en kucuk sucunu hakaret ve alayla karsilayin. Her seylerini tenkit edin. Evde, karikoca kavgasini eksik etmeyin. Onlarin yaninda birbirinizin suclarini sayip dokun...

Cocuklarinizin sozunuzu dinlememelerini temin etmenin yollari:

Yerine getirip getirmediklerine bakmaksizin emirler yagdirin. Onlardan, yerine getirememeyecekleri seyler isteyin.
Suclarini zamaninda cezalandirmak yerine, kuru tehditler savurun.

devam edecek inşAllah...
 

unzurna

New member
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
542
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
57
Hepside doğru. Çocuk yetiştirme özen ve dikkat gerektirir.
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Cocuklari kardeslerine karsi kinli ve kiskanc yapmanin yollari:

Cocuklarin birini cezalandirirken oburunu mukafatlandiri. Birini takdir ederken oburunu tenkid edin. Sevginizi birinden alin oburune verin.

Cocuklari birbirine dusman etmenin etkili bir yolu daha :

Birbirlerine hakaret ettikleri vakit ses cikarmayin. Kufurlerini duymamazlikdan gelin. Veya sucun kimde oldugunu arastirmadan hepsini dayakdan gecirin.


Cocuklari insanlardan sogutmanin yollari:

Onlara daima kotu insanlardan bahsedin. Bu dunyada guvenilecek imsanin kalmadigini tekrarlayin. Herkesin menfaat pesinde kosdugunu soyleyin.


Cocuklara zalim ve acimasiz olamyi ogretmenin yollari:
Herkese, hatta cocuklariniza karsi bile, kaba davranin. Hayvanlara iskence edin. Sizden zayif olan insanlari daima ezin. Tabancasiz, bicsaksiz gezmeyin.

Cocuklari baskalarina kin duymaya alistirmanin yollari:

Cocuklarinizi birbirine kizdiklari zaman onlarla birlik olun. Kizdigi kimseye lanetler yagdirin. Intikam almasi icin tesvik edin.
cocuklari baskalarina karsi kinli yapmanin bir yolunu daha soyliyecegim:
Birisi cocugunuza hakaret ettigi zaman veya kucuk bir zarara ugrattigi zaman, olayi o kadar buyutunki bunu asla unutmasin.

devam edecek inşAllah...
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Cocuklari kiskanc birer insan yapmanin yollari:

Cocuklarim yaninda daima durumu sizden iyi olanlari cekistirin. Varlikli, isi yerinde mutlu insanlarin baskalarini dusunmeyen kimseler oldugunu soyleyin.
Bu cocuklarin baskalarini kiskanmalarini saglayan etkili yoldur.


Cocuklari tabiatin guzelliklerine karsi hissiz yapmanin yollari:

Onlar, Allahin sanat harikalari ile dolu olan tabiatla ilgilenince bu meraklariyla alay edin. Otla, bocekle bos insanlarin ugrastigini soyleyin. Boylece onlarin tefekkur hislerini koreltin. Ta ki, duygusuz, kaba birer insanlar olsunlar...
Cocuklarinizin duygularini koreltecek, dusunme kabiliyetini dumura ugratacak bir yol daha gostereyim. Onlara cok kucuk yasda, zorla okuma yazma ogretin. Seviyesinin uzerinde bilgi vermeye calisin. Ders calismadigi zaman uzerinden dayagi eksik etmeyin.


Cocuklarin hayal ve kabus gormelerini saglamanin yollari:

Onlara sihirden, buyuden, peri masallarindan, kaf daginin ardindaki devden, kotu kalpli cadidan bahsedin.


Cocuklari dinsiz yapmanin yollari:
Cocuklari devamli Allahla korkutun. Onun yaramaz cocuklari cehennemine attigini, cayir cayir ateslerde yaktigini soyleyin. Onlara dinlerini zorla ogretin. Dua ezberliyemedikleri veya camiye gitmek istemedikleri zaman dovun.
Cocuklari dinden sogutmanin etkili yolunu daha soyleyeyim: Din adamlarini, dindarlari kucuk dusurucu sozler sarfedin. Onlarin, her insanda bulunabilecek, kucuk hatalarini abartarak anlatin. Dindar akrabanizi cekistirerek gozden dusurun.


Cocuklari inatci yapmanin yollari:

Onlarin her istegini yerine getirin. Bir dediklerini iki yapmayin. Hicbir arzularini geri cevirmeyin.
Goreceksiniz ki, soz dinlemez, lafdan anlamaz birer inatci cocuk olup cikacaklardir...
Cocuklari inatci yapmanin etkili bir yolunu daha soyleyeyim: Onlarin hakli isteklerine kulak asmayin: " Illada istiyorum?" diye tepinmeye baslayinca arzusunu yerine getirin.


- YeniDunya-

C.G.Salzman.

 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Terbiyede Anne Önceliği

Terbiyede Anne Önceliği

Terbiyede Anne Önceliği


İslâmî anlayışta, çocuk terbiyesinde annenin önceliği vardır. Bu düstûru, çocuğun sevgi ve şefkate olan şiddetli ihtiyâcının bir sonucu ve gereği olarak da ifâde edebiliriz. Çünkü, Allah kadınları, erkeklerde bulunmayan üstün bir şefkat ve merhametle mücehhez ve dolu olarak yaratmıştır. Bu sebeple, çocuğun istiğnâ yaşı denen –yeme, içme, giyinme ve hattâ istincâ işlerinde- başkasına muhtaç olmayacağı yaşa kadarki terbiyesi anneye âittir. Boşanma, ölüm gibi durumlarda istiğnâ yaşına gelmeyen çocuklar, -evlenmediği müddetçe- anneye verilir. Evlenme veya terbiye velâyetine ehliyetsizliği gibi durumlarda çocuk, belli esaslar çerçevesinde öncelik anne tarafında olan kadınlara verilir. İslâm hukuku bu noktada, öncelikle de anne olmak üzere bir kadın tarafından bakılmayı, “çocuğun haklarından biri” olarak tesbît etmiş ve annenin çalışması gibi bir mazeretle çocuğun bu haktan mahrûm edilmeyeceğini hükme bağlamıştır. (1)

Günümüzde Batıda gelişen ve benimsenen kadının çalışma hakkı ile, çocuğun anne tarafından bakılma hakkı, çocuk terbiyesinde ciddî bir problem olmuştur. Normalde annenin yerini hiçbir kadın veya en konforlu imkânlarla teçhîz edilmiş çocuk bakım müesseselerinin de tutmayacağı kabul edilmiştir. Öyle ki ilk iki yıl içinde, çalışma sebebiyle çocuğunu emzirmeyen kadınların da –suçluluk duygusuna düşerek- psikolojik rahatsızlıklara düşükleri tespît edilmiş, rapora bağlanmıştır. (2) Hz.Ebu Bekir, küçük çocuğa, maddî imkânı son derece mütevâzî bir annenin ilgisinin yerini, maddî bakımdan en geniş imkânlara sâhip babanın ilgisinin tutamayacağını, boşandığı hanımından küçük çocuğunu almak isteyen Hz.Ömer’e sarf ettiği şu cümlede ifâde etmiştir: “Ey Ömer, bırak onu. Annesinin tükrüğü, ona senin yanındaki şekerden ve baldan daha hayırlıdır.” (3)

Bugünkü uygulamada, çalışan anneler, küçük çocuklarına hizmet ve nezaret etmek üzere, mürebbîlik formasyonu hiç olmayan, ucuz ücretle ya çok genç, ya da çok yaşlı kadınları istihdâm etmektedir. Bu sûretle yaşanan sıkıntı az değildir. Çocukları, ilk yaşlarında eğitimsiz insanların nezâretine terk etme mâcerâsının, ileriki yaşlarda, çocukların suçluluk durumlarına te’sîr edecek bir kısım terbiyevî kirlenmelere mârûz kalabileceklerini göstermek için iki vak’a anlatacağım:
Yıllar önce Erzurum’da Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde hizmet veren Y.M. isminde beyin cerrâhı bir komşum vardı. Lojmanlarda aynı blokta oturuyorduk. Hanımı da çalıştığı için, çocuklarına nezâret etmek üzere 15 yaşlarında bir kız gündüzleri geliyordu. Bir akşam, elinde cep feneri, zemin katta merdivenin alt boşluklarını araştırırken gördüm. Ne yaptığını sorunca, gelen kız çocuğunun evdeki bir kısım eşyaları gündüzleyin buralara saklayıp geceleyin gelip götürdüğünü, kaç sefer buralardan eşyalarını topladığını söyledi. Bu vak’ayı bir vesîle ile anlattığım dâhiliyeci doktorlardan Prof. Dr. Mehmet Gündoğdu Bey, terbiye târihine geçecek kadar enteresan bir vak’ayı, o sıralarda üniversiteden ayrılmış bulunan bayan bir profesörün –ismini de vererek- başından geçen bir hâdiseyi anlattı. Bu profesör hanım, evdeki küçük çocuğuna nezâret etmek üzere yaşlıca bir kadınla anlaşır. Bir gün, ânî bir işi çıkar ve beklenmeyen bir saatte evine uğramak zorunda kalır. Çocuk uykuda olabilir, uyandırmayayım diye zile basmadan kapıyı anahtarıyla usulca açarak içeri girer. Bir de ne görsün: mürebbiye hanım koltuğa kurulmuş, ayak parmağını bebeğin ağzına vermiş, uyuyor, bebekte şapır şapır emiyor. M. Gündoğdu bey, doktor hanımın, çocuğu olan kadının çalışmasının bir cinâyet ve hıyânet olduğu kanâatini her yerde pervâsızca söylediğini ilâve etmişti.

Kaynaklar:
1-Ebu Zehra, Muhammed, el-Ahvâlu’ş-Şahsiyye, Mısır, 1957, s. 439. Geniş bilgi için bkz. Çocuk Hakları Beyannamesi Işığında İslâm’da Çocuk Hakları adlı kitabımız, s. 78-79
2-Bu sadedde Fransa’da Meclis’e verilen bir rapordan ilgili pasaj için bkz. Çocuk Hakları Beyannamesi Işığında İslâm’da Çocuk Hakları, s. 80-81
3-el-Haddâdî, Ebubekir İbnu Ali (v. 800 h.), el-Cevheretü’n-Neyyire, 2, 116


Prof. Dr. İbrahim CANAN
 

gulya

New member
Katılım
20 Ocak 2007
Mesajlar
743
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Allah razi olsun guzel bilgilerdi
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
bilgilerimizi paylaştıkca hersey daha güzel olacak inş selam ve dua.......
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
terbiye..

terbiye..

Çocuk dünyâya gelince, yedinci günü ona isim koymalıdır. Düşünüp iyi bir isim koymalıdır. Çünkü rastgele bir isim konursa, ömür boyu ona sıkıntı verebilir. Bunun için çocuğa iyi isim koymaya dikkat etmek, çocuğun babası üzerindeki haklarındandır.

Süt emme zamânı bitince, terbiyesi ile meşgûl olmalı, kötü ahlâk ve huy edinmesine engel olmalıdır. Çünkü çocukların kâbiliyetleri kemâl üzeredir. Tabiatının meyli ise kötülükleredir. Çabuk bozulabilirler. Bunun için iyi ahlâklı olmasına dikkat etmeli ve bunda bir sıra gözetmelidir. Çocukta ilk görülen, göze çarpan duygu hayâdır. Hayânın çokluğu, fazîlete işârettir. Çocukta hayâ hasleti görünce, daha çok ihtimâm etmelidir.

İlk terbiye, çocuğu kötü arkadaşlardan men etmek, alıkoymaktır. Çünkü, çocukların rûhu temiz bir ayna gibidir. Karşısında olanı hemen tutar, alır. Bundan sonra İslâmın şartlarını, dînin emirlerini ve sünnetin edeblerini öğretmeli ve bu öğretme işine devâm etmelidir. Öğrenmek istemezse müsâmaha etmemeli, devam etmelidir. Gerekirse, azarlamalıdır. Fakat yaşı ve kâbiliyeti de göz önünde bulundurmalıdır. Nitekim dînimizin hükmüne göre, yedi yaşında namazı öğretmeli, kıldırmalıdır. Eğer on yaşına gelir de kılmazsa, azarlamalı, zorlamalıdır.

İyileri övmeli, kötüleri ayıplamalı ve böylece iyiliğe teşvik etmelidir. Kötülükten, çirkin işlerden men etmelidir. İyi bir iş yaparsa, onu övmeli, âferin demeli, kötü bir iş işlerse, ayıplayıp korkutmalıdır. Elden geldiği kadar açık sitem etmeli, yanlışlıkla yaptı, unutarak etti deyip, cür'etini arttırmamalıdır.

Gizli bir şey yapmışsa, yüzüne vurmamalı, hayâ perdesini yırtmamalıdır. Tek-rar yaparsa, yalnız bir yerde, onu tembih etmeli, azarlamalıdır. Yaptığı o işin, çok çirkin olduğunu söylemeli, bir daha yapmaması için korkutmalıdır. Sık sık azarlamamalıdır. Yoksa azarlamak, ayıplamak âdet hâline gelir. "İnsanlar yasaklara karşı meyilli ve harîs olurlar." sözü gereğince, tekrar yapmaya koyulabilir. Bunun için iyi idâre etmelidir.

Çocuğun gözünde yemeyi, içmeyi, iyi elbise giymeyi önemsiz göstermeli, süslü elbiseler, renkli kumaşlar kadınların beğeneceği şeylerdir, erkekler böyle şeyleri sevmez demelidir. Hep yemeye, içmeye düşkün olmaması için uyarmalıdır.

Önce yemek yemenin edeplerini öğretmelidir. Yemek yemekten maksad, bedenin sıhhatini korumaktır, lezzet almak değildir demelidir. Yemek ve içmek ilâç gibidir, onunla açlık ve susuzluk giderilir demelidir. İlaç belli miktârda alındığı zaman faydalı olduğu gibi, yemek ve içmek de, açlığı ve susuzluğu giderecek kadar olursa faydalı olur demeli, çeşitli yemeklere alıştırmayıp, bir yemekle yetinmeye alıştırmalı, iştihâsını zabt ettirmeli, istediğini değil, bulduğunu yemeğe alıştırmalı, lezzet ve zevklere önem vermemesini öğretmelidir.

Zaman zaman çocuğa kuru ekmek vermeli, zaman olur ki, ondan başka bir şey bulamadığı olur. Onun için öyle alıştırmalıdır. Bu edebler, zengin olmayanlar içindir. Zenginler yaparsa daha iyi olur. Eti normal yedirmelidir. Yemekten hemen sonra mümkünse su içirmemelidir.

Her ne kadar alkollü içkilerden sakınmak herkese lâzım ise de, çocuklara akıllarına göre anlatıp, men etmek husûsunda çok söylemeli, rûha da, bedene de çok zararlıdır demelidir. İnsanın, kızgınlığını, sinirini, hayâsızlığını arttırır ve bu hâller onda meleke, alışkanlık hâline gelir demeli, böyle kimselerle düşüp kalkmaktan, arkadaşlık etmekten kesin olarak men etmelidir.

Çirkin sözleri, dînimize uymayan sesleri dinlemekten men etmelidir. Vazîfelerini bitirmeden ve sıkıntı çekmeden yemeğini vermemelidir.

Kapalı ve gizli işlerden onu men ederek, kabahate karşı cesâretini kırmalıdır. Gündüz ve gece çok uyutmamalı, yumuşak elbiselere alıştırmamalı, yaya yürütmeli, bineğe binmesini öğretmeli, oturma, kalkma ve konuşmanın edeplerini anlatmalı, kadınlar gibi süslenmemesini, vakti gelmeyince yüzük takmamasını söylemelidir.

Babasıyla ve dünyâ malı ile arkadaşlarına övünmekten men etmeli, yalan söylemekten sıkı men etmeli, doğru veya yalan yemin etmemesini tembih etmelidir. Çünkü yemin, herkes için kötü bir şeydir. Uygun olarak yapılırsa da mekrûhtur. Ancak din için faydalı olursa, câizdir. Büyüklerin yemin etmeye ihtiyâcı olsa da, çocukların hiç ihtiyâcı yoktur. Büyüklerin yanında susup oturmasını, sorulursa, kısa cevap vermesini öğretmeli, hep iyi konuşmayı âdet etmesini anlatmalıdır. Büyüklerin çocuklarına bu edebler daha çok lâzımdır.

İlim öğrenmeye çok teşvik etmelidir. Hoca dövse de, kayırmamalı, lüzumsuz yere çocuğu azarlamamalıdır. Dayağa ihtiyâc olursa, bir daha yapmaması için önce kuvvetli azarlamalıdır.

Çocuğu cömerdliğe alıştırmalı, mal ve mülkü gözünden düşürmelidir. Çünkü para ve mal sevgisinin zararı, zehirden çoktur. İmâm-ı Gazâlî hazretleri; "Yâ Rabbî, beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan uzak tut!" meâlindeki İbrâhim sûresi: 35. âyetinin tefsîrinde buyuruyor ki: Putlardan mu- râd, altın ve gümüştür. Yâni





İbrâhim aleyhisselâm; "Beni ve çocuklarımı altına ve gümüşe tapmaktan, kalbimizi onlara bağlamaktan koru!" diye duâ ediyor. Çünkü bütün kötülüklerin menşei; parayı, dünyâyı sevmektir.

Boş zamanlarında çocuklara oyun oynamak için izin vermelidir. Ama sıkıntılı ve zor oyunlar ve kötülüğe sebep olacak alışkanlıkları veren oyunlardan sakındırmalıdır. Bu edebler herkes için iyidir. Gençler için ise, daha iyidir. Anlama yaşına gelince, ona dünyâ malından esas maksadın, sıhhati korumak olduğunu anlatmalı, dünyâyı âhirete sermâye yapmayı tembih edip, öğütlemelidir.

Eğer ilim sâhibi olacaksa, ilim tahsîli için gerekli terbiye verilmelidir. San'at sâhibi olacaksa, dînî vecîbeleri öğrenip yaptıktan sonra, o sanatla meşgûl etmelidir. Burada en iyisi, çocuğun tabiatine, yâni kâbiliyetine bakmalı, durumunu incelemeli, neye istidâdı olduğunu sezmeli, kâbiliyetinin hangi ilim ve sanata daha yatkın olduğunu anlayıp, o tahsîl ve sanata vermelidir.

Zîrâ Peygamber efendimiz; "Kişi ne için yaratılmışsa, o işi ona kolaylaştırılır." buyurdular. Herkesin her sanata kâbiliyeti olmaz. Belki herkesin bir sanata istidâdı olur. Bunun altında derin bir sır vardır. Böyle olmasının sırrı, cemiyetlerin ayakta durması ve insanların düzenli, tertipli ve herbirinin ayrı işler görerek, birbirinin eksik taraflarını gidermesidir.

Çünkü bir kimse bir sanata istidâtlı ise, küçük bir gayretle onu öğrenir. O işe istidâdı yoksa, ona boşuna emek verip, boşuna ömür tüketir. Eğer çocuğun bir sanata karşı kâbiliyeti yoksa, onu başka sanata vermelidir. Bunda da, çocuğun o işi yapamayacağını iyice anlamalıdır. Değilse ümitsizliğe, başarısızlığa kapılır. Bir sanatı öğrenince, geçimini ondan sağlamasını emretmelidir. Onun zevkini alıp daha iyi yapmaya çalışmalı ve o sanatın inceliklerini öğrenmeli, branşında ihtisâs yapmalıdır.

Çocuğa büyüklerin âdeti olan temiz, tayyib bir kazanç getirecek iş yaptırmalıdır. Baba veya anasından kendine ulaşana güvendirmemelidir. Çünkü babalarının malı, parası ile gururlanan, övünen zengin çocukları, sanat öğrenmekten mahrûm olmuşlar, durumları değişince de sıkıntıya düşmüşlerdir.

Çalışma, kazanma ve bir ev idâre etmeyi başardığında, onu evlendirmeli ve kazancını ayırıp, ona vermelidir."
 
Üst Alt