Hucr b. Adiyy'in Öldürülmesi Üzerine Yapılan Yazışmalar :
Hucr b. Adiyy, Hz. Ali'nin Iraklı Eshabımn büyüklerindendi.
Hz. AH, Eş'as b. Kays'ı azl edip Kindelerin başına Hucr'u getirmek istemişti.
Hucr ile Eş'as b. Amr, Âkilül Mürar oğullarından idiler. Hucr; Eş'as, sağ oldukça, bu işi üzerine almaktan kaçınmıştı.
Ziyad b. Ebih, onu bazı adamlarile birlikte Şam'a göndermiş, Muaviye b. E'bî Süfyan da, onların boyunlarını vurdurmuştu.
Küfeliler, buna son derecede üzüldüler.
Küfe Eşrafından bazıları Medine'ye gidip hâdiseyi Hz. Hüseyin'e haber verdiler.
Hz. Hüseyin «İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn,» dedi ve çok üzüldü.
Küfeliler, Medine'de kaldıkları müddetçe, Hz Hüseyin'in yanma gelip gittiler.
O sırada, Medine valisi Mervan b. Hakem idi.t-
Mervan, Küfelilerin, Hz. Hüseyinin yanına gelip gittiklerini Öğrenince, bunu, Muaviye b. Ebî Süfyan'a bildirdi ve «Bana, bu husustaki görüşünü yaz!> dedi.
Muaviye, Mervan'a yazdığı yazıda «Hüseyinle hiç bir suretle karşılaşma. O, bize bey'at etmiştir. Aradaki bey'atımra, vermiş olduğu sözü, bozmuş değildir.» dedi.
Hz. Hüseyin'e yazdığı yazıda şöyle dedi:
«İmdi, senin işlerinden bana bir şeyler erişti isp de, sen, bunu yapacak bir kimse değilsin.
Çünki, elini bey'ata uzatan kişiye, vefalı olmak, yaraşır.
Allah, sana rahmet etsin. Bil ki sen, ne zaman beni tanımazsan, ben de; sen: tanımam!
Ne zaman, sen, bana tuzak kurarsan, ben de, sana tuzak kurarım.
Karışıklık çıkarmak isteyen akılsız ve beyinsizler, seni yeltelemesinler vesselam!» [1]
Hz. Hüseyin ona şu cevabı yazdı :
«Yazın bana geldi. Sana, benden erişen haberden, ben, beriyim. Ahdimde, sonuna kadar durucuyum.
Yalnız iyi ve güzel olan işler, sahibini, Allah'a ulaştırır.
Benim, seninle ne çarpışmak, ne de, aleyhine kalkışmak istediğim vardır.
Ben; seninle uğraşmayı bırakmaktan başka Allah katında benim İçin bir mazeret bulunduğunu sapmayor, şu ümmetin işlerinden senin idarenden da-Jha büyük bir ibtilâ ve imtihan bulunabileceğini de, bilmiyorum!» dedi.
Muaviye b. Ebî Süfyan «Ebû Abdullah'a kötülükten başka bir şey yapmış olmadık!» dedi [2]
Muaviye b. Ebî Süfyan'ın, Hz. Hasan ve Hz, Hüseyin'e İkramı :
Müslümanlar araşma fitne düşmesini istemiyerek Hilâfeti Muaviye b. Ebl Süfyan'a bırakmasından sonra, Muaviye b. Ebî Süfyan, onlara son derece ikram eder, «Hoş geldiniz, safa geldiniz!» diyerek hal ve hatırlarım sorar, ken-kendilerine bol ihsanlarda bulunurdu.
Hattâ bir gün, Onlara iki bin vermiş ve «alıttız bunu! Ben, Hind'in oğluyum! vallahi, size, ne benden Önce, ne de benden sonra hiç kimse bu kadar çok ihsanda bulunmamıştır.» deyince, Hz. Hüseyin, ona «vallahi, sen de, ne
senden önce, ne de sonra, bizden daha üstün ve lâyık kimseye ihsanda bulunamayacaksın!» demişti.[3]
Hz, Hüseyin'in, İstanbul'u Fethe Giden Orduya Katılması :
Muaviye b. Ebî Süfyan'ın, Hicri elli birinci yılda îstanbül'u feth için gönderdiği orduya, oğlu Yezid üe birlikte Hz. Hüseyin de katılmıştı [4]
Muaviye b. Ebî Süfyan'ın, Yezid'e Vasiyeti ve Şamlıların Yezld'e Bey'atı :
Muaviye b. Ebî Süfyan, ölüm döşeğine düşünce, oğlu Yezid'i yanına çağırdı. Ona Hz. Hüseyin hakkında bazı nasihat ve vasiyetlerde bulundu: «Irak-îılar, Hüseyin b. Ali'yi ayaklandırmadan bırakmazlar.
Eğer, o senin üzerine yürür de,, sen ona galebe çalarsan, onu affet.
Çünki o, akrabalık yönünden başkasına benzemiyen, hakkı, en çok gözetilecek olan bir zattır» [5]
«Hüseyin'i kolla. Çünki, o, insanların, insanlara en sevgilisidir. Ona kargı akrabalık hakkını gözet. Kendisine yumuşak davran.
Ondan herhangi bir muhalefet görürsen, onun babasını öldüren, kardeşini geri durduran Allah, sana kâfi gelecektir!» dedi ve Hicretin altmışıncı yılında Recep ayının ortalarında Şam'da vefat etti [6]
Bunun üzerine, Şamlılar, Camide toplanarak Muaviye b. Ebî Süfyan'ın oğlu Yezid'e bey'at ettiler.
O sırada, Velid b. Utbe b. Ebî Süfyan, Medine'de; Yahya b. Hakzm b. Safvan b. Umeyye, Mekke'de; Nûman b.
Beşîr-i Ensârî, Küfe'de; Ubeydullâh b. Ziyad Basra'da vali bulunuyordu.[7]
Yezid'in Ençok Çekindiği Kişiler :
Yezid'in, Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Ömer ve Abdur-rahman b. Ebî Bekr'in kendisine bey'at edip etmemelerinden başka bir çekince ve endişesi yoktu. [8]
Yezid'in Yaşı ve Doğum Tarihi :
Hicretin altmışıncı yılında Receb ayında babasının ölümünden sonra yerine geçtiği zaman Yezid b. Muaviye, otuz dört yaşında idi.
Hicretin yirmi altıncı yılında doğmuştu. [9]
Yezid'in Medine Valisine Emri :
Yezid b. Muaviye, Hicretin 60. yılı Recep ayında Dimeşk'a dönerek Medine valisi Velid b. Utbe b. Ebî Süfyan'a şöyle yazdı:
«Yazım sana gelince, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr'i buldur
Onların, bana bey'atlarım al.
Eğer, bey'at etmekten kaçınırlarsa, boyunlarını vur! Başlarını bana gönder!
Halkın da, bey'atını al.
Bey'attan kaçınanlar hakkında ise, Hüseyin b. Ali ve Abdullah b. Zü-beyr hakkında olduğu üzre, hükmü yerine getir! Vesselam.» [10]
Başka rivayete göre Yezidy yazısında şöyle demişti:
«imdi, Hüseyin'in, Abdullah b. Ömer'in ve Abdullah b. Zübeyr'in bey'atlarım zorla al.
Onlar, bey'at edinceye kadar, ne gevşeklik ve yumuşaklık gösterilecektir, ne de, uyuşmaklık! Vesselam!» [11]
Yezid'in, Velid b. Utbe'ye yazdığı bu yazısı, Fare kulağı gibi küçücük idi. [12]
Hucr b. Adiyy, Hz. Ali'nin Iraklı Eshabımn büyüklerindendi.
Hz. AH, Eş'as b. Kays'ı azl edip Kindelerin başına Hucr'u getirmek istemişti.
Hucr ile Eş'as b. Amr, Âkilül Mürar oğullarından idiler. Hucr; Eş'as, sağ oldukça, bu işi üzerine almaktan kaçınmıştı.
Ziyad b. Ebih, onu bazı adamlarile birlikte Şam'a göndermiş, Muaviye b. E'bî Süfyan da, onların boyunlarını vurdurmuştu.
Küfeliler, buna son derecede üzüldüler.
Küfe Eşrafından bazıları Medine'ye gidip hâdiseyi Hz. Hüseyin'e haber verdiler.
Hz. Hüseyin «İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn,» dedi ve çok üzüldü.
Küfeliler, Medine'de kaldıkları müddetçe, Hz Hüseyin'in yanma gelip gittiler.
O sırada, Medine valisi Mervan b. Hakem idi.t-
Mervan, Küfelilerin, Hz. Hüseyinin yanına gelip gittiklerini Öğrenince, bunu, Muaviye b. Ebî Süfyan'a bildirdi ve «Bana, bu husustaki görüşünü yaz!> dedi.
Muaviye, Mervan'a yazdığı yazıda «Hüseyinle hiç bir suretle karşılaşma. O, bize bey'at etmiştir. Aradaki bey'atımra, vermiş olduğu sözü, bozmuş değildir.» dedi.
Hz. Hüseyin'e yazdığı yazıda şöyle dedi:
«İmdi, senin işlerinden bana bir şeyler erişti isp de, sen, bunu yapacak bir kimse değilsin.
Çünki, elini bey'ata uzatan kişiye, vefalı olmak, yaraşır.
Allah, sana rahmet etsin. Bil ki sen, ne zaman beni tanımazsan, ben de; sen: tanımam!
Ne zaman, sen, bana tuzak kurarsan, ben de, sana tuzak kurarım.
Karışıklık çıkarmak isteyen akılsız ve beyinsizler, seni yeltelemesinler vesselam!» [1]
Hz. Hüseyin ona şu cevabı yazdı :
«Yazın bana geldi. Sana, benden erişen haberden, ben, beriyim. Ahdimde, sonuna kadar durucuyum.
Yalnız iyi ve güzel olan işler, sahibini, Allah'a ulaştırır.
Benim, seninle ne çarpışmak, ne de, aleyhine kalkışmak istediğim vardır.
Ben; seninle uğraşmayı bırakmaktan başka Allah katında benim İçin bir mazeret bulunduğunu sapmayor, şu ümmetin işlerinden senin idarenden da-Jha büyük bir ibtilâ ve imtihan bulunabileceğini de, bilmiyorum!» dedi.
Muaviye b. Ebî Süfyan «Ebû Abdullah'a kötülükten başka bir şey yapmış olmadık!» dedi [2]
Muaviye b. Ebî Süfyan'ın, Hz. Hasan ve Hz, Hüseyin'e İkramı :
Müslümanlar araşma fitne düşmesini istemiyerek Hilâfeti Muaviye b. Ebl Süfyan'a bırakmasından sonra, Muaviye b. Ebî Süfyan, onlara son derece ikram eder, «Hoş geldiniz, safa geldiniz!» diyerek hal ve hatırlarım sorar, ken-kendilerine bol ihsanlarda bulunurdu.
Hattâ bir gün, Onlara iki bin vermiş ve «alıttız bunu! Ben, Hind'in oğluyum! vallahi, size, ne benden Önce, ne de benden sonra hiç kimse bu kadar çok ihsanda bulunmamıştır.» deyince, Hz. Hüseyin, ona «vallahi, sen de, ne
senden önce, ne de sonra, bizden daha üstün ve lâyık kimseye ihsanda bulunamayacaksın!» demişti.[3]
Hz, Hüseyin'in, İstanbul'u Fethe Giden Orduya Katılması :
Muaviye b. Ebî Süfyan'ın, Hicri elli birinci yılda îstanbül'u feth için gönderdiği orduya, oğlu Yezid üe birlikte Hz. Hüseyin de katılmıştı [4]
Muaviye b. Ebî Süfyan'ın, Yezid'e Vasiyeti ve Şamlıların Yezld'e Bey'atı :
Muaviye b. Ebî Süfyan, ölüm döşeğine düşünce, oğlu Yezid'i yanına çağırdı. Ona Hz. Hüseyin hakkında bazı nasihat ve vasiyetlerde bulundu: «Irak-îılar, Hüseyin b. Ali'yi ayaklandırmadan bırakmazlar.
Eğer, o senin üzerine yürür de,, sen ona galebe çalarsan, onu affet.
Çünki o, akrabalık yönünden başkasına benzemiyen, hakkı, en çok gözetilecek olan bir zattır» [5]
«Hüseyin'i kolla. Çünki, o, insanların, insanlara en sevgilisidir. Ona kargı akrabalık hakkını gözet. Kendisine yumuşak davran.
Ondan herhangi bir muhalefet görürsen, onun babasını öldüren, kardeşini geri durduran Allah, sana kâfi gelecektir!» dedi ve Hicretin altmışıncı yılında Recep ayının ortalarında Şam'da vefat etti [6]
Bunun üzerine, Şamlılar, Camide toplanarak Muaviye b. Ebî Süfyan'ın oğlu Yezid'e bey'at ettiler.
O sırada, Velid b. Utbe b. Ebî Süfyan, Medine'de; Yahya b. Hakzm b. Safvan b. Umeyye, Mekke'de; Nûman b.
Beşîr-i Ensârî, Küfe'de; Ubeydullâh b. Ziyad Basra'da vali bulunuyordu.[7]
Yezid'in Ençok Çekindiği Kişiler :
Yezid'in, Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Ömer ve Abdur-rahman b. Ebî Bekr'in kendisine bey'at edip etmemelerinden başka bir çekince ve endişesi yoktu. [8]
Yezid'in Yaşı ve Doğum Tarihi :
Hicretin altmışıncı yılında Receb ayında babasının ölümünden sonra yerine geçtiği zaman Yezid b. Muaviye, otuz dört yaşında idi.
Hicretin yirmi altıncı yılında doğmuştu. [9]
Yezid'in Medine Valisine Emri :
Yezid b. Muaviye, Hicretin 60. yılı Recep ayında Dimeşk'a dönerek Medine valisi Velid b. Utbe b. Ebî Süfyan'a şöyle yazdı:
«Yazım sana gelince, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr'i buldur
Onların, bana bey'atlarım al.
Eğer, bey'at etmekten kaçınırlarsa, boyunlarını vur! Başlarını bana gönder!
Halkın da, bey'atını al.
Bey'attan kaçınanlar hakkında ise, Hüseyin b. Ali ve Abdullah b. Zü-beyr hakkında olduğu üzre, hükmü yerine getir! Vesselam.» [10]
Başka rivayete göre Yezidy yazısında şöyle demişti:
«imdi, Hüseyin'in, Abdullah b. Ömer'in ve Abdullah b. Zübeyr'in bey'atlarım zorla al.
Onlar, bey'at edinceye kadar, ne gevşeklik ve yumuşaklık gösterilecektir, ne de, uyuşmaklık! Vesselam!» [11]
Yezid'in, Velid b. Utbe'ye yazdığı bu yazısı, Fare kulağı gibi küçücük idi. [12]