Enver Ýstek
metin mete
bu hadisin nosu verirmisin metin abi
50:16 Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız.
bu hadisin nosu verirmisin metin abi
onu biliyorum benim demek istedigim peygamber s.a.v kabirlerden hadisinin nosunu kimden rivayet edildigini isitemiştim
sanki bilmessen çok önemli biri ölmüş.
“Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'a ve Resûlü’ne iman edenler, onunla birlikte toplu (mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp gitmeyenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah'a ve elçisine iman edenlerdir. Böylelikle, senden kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, dilediklerine izin ver ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” ( Nur : 62 )
“ (Çocukları da): “Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik" dediler.” ( Yusuf : 97 )
“İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir" dedi.” ( Yusuf : 98 )
“ (İbrahim): “Selam üzerine olsun, senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim, çünkü, O, bana pek lütufkardır" dedi.” ( Meryem : 47 )
“Arş'ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O'na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından herşeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve Senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru.” ( Mumin : 7 )
Bir zahmet bu örneklerini verdiğimiz ayetlerin de açıklamasını yaparsanız, bizi memnun etmiş olursunuz. İlminiz yetiyorsa; dimağınız kavrıyorsa, kelimeleriniz dağarcıklarınızdaki anlamlara klavuzluk yapıyorsa; ve zahmet olmazsa lütfen bir açıklayın da, kim kime neden duacı olurmuş, bu nasıl olurmuş, kim izin verirmiş, kimler yasssaklarmış! bir anlayalım hele.
Romansı olarak da olsa yazın, yazın ki; hep beraber anlayanlardan olalım inşaallah. Artık neyi nasıl anlarız orası başka tabii. İlimsizliğimi ? kulaktan dolma bilgi ile yol alanları mı ? Yoksa; Allah'ın (cc) ayetlerini 3-5 kuruşa satmaya çalışmayan, sırf ibret almak amacı ile okuyan ve dimağından süzüp de bunları paylaşanları mı anlarız, görürüz.
Yoksa; yine "bunlar eskilerin masalından başka bir şey değildir" diyenlerden mi olacaksınız ? Hoş, gerçi biri demiş bile. Ayetler ne zamandan beri roman olmaya başladıysa artık
Yazdıklarımıza bir cevabınız varsa yazın, yoksa gereksiz cümleler ile sayfa doldurmayın. Ha! birde özgün olsun, mümkünse!
“Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'a ve Resûlü’ne iman edenler, onunla birlikte toplu (mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp gitmeyenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah'a ve elçisine iman edenlerdir. Böylelikle, senden kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, dilediklerine izin ver ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” ( Nur : 62 )
62- Müminler ancak onlardır ki, Allah'a ve Resulüne hakikaten iman etmişlerdir. Yukarıda zikri geçenler gibi yalnız iman ettik demekle kalmayıp samimi kalpten inanmışlardır. Ve maiyyetinde, yani Peygamberin yanında ki, müslümanların emirinin maiyyeti de aynı hükme tabidir. İctimaî bir işle meşgul oldukları zaman, cuma, bayram, istişare, savaş gibi toplanmayı gerektiren ya da faydası veya zararı umumî olan bir iş üzerinde bulundukları zaman ondan izin almadıkça gitmezler. Münafıklar gibi kaçmazlar. İşte o senden izin isteyenler yok mu onlar Allah'a ve Resulüne iman eden kimselerdir. Bundan dolayı bazı işleri için senden izin istediklerinde sen de onlardan dilediğin kimseye izin ver. Yani her izin isteyene izin vermek vacib değildir. Hikmet ve işin gereğini gözetmek lazımdır. Bir de Berâe (Tevbe) Sûresi'nde geçen "Allah seni affetsin! Doğru söyleyenler sana iyice belli oluncaya kadar onlara niçin izin verdin?" (Tevbe, 9/43) âyet-i kerimesi unutulmamalıdır. İzin ver ve onlar için Allah'a istiğfar eyle; zira izin istemek, her ne kadar şiddetli bir özür ile doğruluğa dayansa da, dünya işini ahiret işine takdim ve tercih etmek gibi bir kusur töhmetinden uzak olmaz. Sen istiğfar edersen şüphe yok ki Allah, mağfiret edicidir, merhametlidir. Bu noktada Resulullah'a hitaptan ümmetine hitaba iltifatla buyuruluyor ki:
“ (Çocukları da): “Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik" dediler.” ( Yusuf : 97 )
“İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir" dedi.” ( Yusuf : 98 )
95. "Allah adına, hayret" dediler. "Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın."
96. Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?"
97.(Çocukları da"Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik" dediler.
98. "İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir" dedi.
99.Böylece onlar (gelip) Yusuf'un yanına girdikleri zaman, anne ve babasını bağrına bastı ve dedi ki: "Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenlik içinde giriniz."
“ (İbrahim): “Selam üzerine olsun, senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim, çünkü, O, bana pek lütufkardır" dedi.” ( Meryem : 47 )
46- (Babası) Demişti ki: "İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım; uzun bir süre benden uzaklaş, (bir yerlere) git."
47- (İbrahim"Selam üzerine olsun, senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim, çünkü, O, bana pek lütufkardır" dedi.
48- "Sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacağım."
“Arş'ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O'na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından herşeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve Senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru.” ( Mumin : 7 )
6.Senin Rabbinin kafirler üzerindeki: "Gerçekten onlar ateşin halkıdır" sözü böylece hak oldu.
7.Arş'ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O'na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından herşeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve Senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru."
8. "Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki onlara (bunu) va'dettin; babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanları da. Gerçekten Sen, üstün ve güçlü olansın, hüküm ve hikmet sahibisin."
Mü'minde n iyet önemlidir
kabir zyaretindeki amaç
allah rızası için bifatiha okuyup elde edilen sevaplardan onlarında istifade etmesi ise ne güzel
yok amaç hacı baba şeyh amca bilmem ne bana şifa versin deyip duvarlara yüz göz sürmek bozuk para atmaksa şunu bilinki sorunumuz bu
Sevgi deger Radikal(Cicegi burnundaki damat)Su Allahin ayetlerinin bir kac ön bir kac arka yazsaydinda anlasilir olsaydi degilmi yani.Iste o nedenle cevap yazmiyoruz say...
Allah askina hangi verdigin ayet Kabirdeki ölülerden yardim istemeyi cagristiriyor?Mesru kiliyor?Allahin disinda hangi varliktan yardim istememizi saglik veriyor?Ölmüs olan isterse resul/Resuller olsun yardim nasil icra edebileceklerinin delili bu ayetlermi?Lütfen...
Yapma sevgili metin mete. Buraya bütün bir sureyi almamızı beklemiyorsun herhalde ? Konu ile alakalı gayet net, açık ve anlaşılır. Siz bunu yazacağınıza bizim örnek olarak verdiğimiz ayetlere kendi açınızdan bir açıklama sunun. Her defasında böyle oluyor istediğimiz maalesef bilerek yada bilmeyerek arada kaynıyor. Ama bu sefer bekliyorum. hatta örnek verdiğimiz ayetin bir kaç ayet öncesinden alarak da yapabilirsiniz bunu.
Verdiğimiz ayetlerin hiç biri, ne ölülerden yardım beklenilmesini tavsiye ediyor nede ölülerden bir şey istenir hükmünü taşıyor. İstenilen varlık; sadece Rabbül Alemin'dir (cc). Verecek olan da O (cc) kabul edecek olan da. Biz, burada sadece maneviyatı yüksek bir insanın Allah (cc) katında olan değeri hürmetine, yine Rabbül Alemin'den (cc) istenebileceğini anlatmaya çalışıyoruz. Orada yatan kişi ister evliya olsun, isterse Peygamber olsun; senin yada benim için kılını dahi kıpırdatmaya izni yoktur. Burasını iyi anlamak gerekiyor. Ve bunu da gayet net anladığımı ifade edebilirim. Şimdi, cevabımı bekliyorum kardeş.
Bir göz hürmetine nice gözler sevilir. Allah(c.c) en sevdiği kulu, abdi, Habibi hürmetine çok göz sever.
Elbette Mahbub sevdiğinin sevdiğini sever. Elbette Muhammed (a.s.m) madem Allah'ın Habibidir, bizim de Habibimizdir. Elbette seven sevgisine mukabele görmeye müştaktır. Elbette biz de O Habibin(a.s.m)'in bizi sevmesini murad ediyoruz. Elbette Habimiz bizi sevse Mahbub-u Hakikisi de bizi sever.
Muhabbetle
Abi bu sevgiliyi nasıl gördüğüne bağlıdır. Abim sen sevgiliyi insanlar arasındaki ilişkilerden ibaret sayarak yorumluyorsun. Mecazi olana bakıyorsun.
Abi, Allah'ın sevgilisi olmadığını iddia etmek onun Mahbub ism-i şerifine yok saymaktır. Mahbub kelime manası ile "sevilen, sevgili" demektir.
Hiç mümkün mü ki, insanlar Mahbub olan Allah'ı sevsin, O, o sevme derecelerine göre sevenlere Habibim demesin. O sevgiye ve sevgiliye sevmesi ile karşılık vermesin. Şanına yakışır mı?
Kainatta en büyük hakikat Muhabbetullahtır. Söylediğin söz en büyük hakikati kesmektedir.
İşte sana ayet Abi
fe innellahe yühıbbül müttekıyn Al-i İmran 76 (Allah sakınanları sever)
vallahü yühıbbül muhsinın Al-i İmran 134 (Allah iyilik edenleri sever)
innellahe yühıbbül muksitıyn Maide Suresi 42 (Allah adil davrananları sever)
Madem Allah emirlerine uyan ve yasaklarına karşı gelmekten sakınanları seviyor. Sevilen ise Sevgilidir. Yani Habibtir.
Evet Abi dediğin doğru. Ama elbette ahlakça en üstün olan ve emir ve yasaklarına en iyi uyan ve Cemal ve Celaline en iyi ve güzel ayna olanı en çok sever. Bu manada Habib kullanılıyor. Yoksa başka bir mana yoktur.
Şimdi benimle Onu(a.s.m) aynı sevdiğini düşünmek nasıl olurdu kıyas et. Mesela ben hakkı ile adil olamıyorum. Demek Allah'ın o noktada sevgilisi değilim. Faraza ben iyilik yaptım, o noktada Allah'ın sevgilisi oldum.
Elbette her açıdan Allah'ın istediği gibi olan "Habib" nidasına elyaktır. Ben olacak değilm ya!
Muhabbetle
Abi ayet ne diyor? Allah iyilik yapanları sever.
Sevmek fiildir. Madem fiil var , o zaman fail var. Demek sevmek fiilinin faili Sevendir. Arapça "Muhibb"tir. Muhibbin sevdiği, yani, muhabbet ettiği kişi münfaildir; sevilen, yani, sevgili ,yani, "habib" olmuş olur. (Habibin sevdiği ise Mahbub'tur)
Yani, bizlerin bir isim taktığı filan yok. Sadece fiilin gereği söyleniyor. Yani, "Allah filanı falan sebepten sever" dendiği zaman, O sevenin ,yani, Muhibb olanın Habibi olmuş oluyor.
Evet Mü'min Allah'ın Habibidir. Elbette Mü'min-i ekmel olan Muhammed (a.s.m) en Habibidir. "Habibim" nidasına layıktır.
Hem, oğul, kız; evlat edinme ile alakası yok. "Allah'ın filanı doğurmuştur" fiili Kur'an'da yok ki, ona evlat isnad etmek hak olsun. Bir fail ve münfail de olmaz.
Ama "Allah filanı sever" fiili vardır. Madem fiil var hem fail hem münfail var. Demek "sevgilisi" de vardır.
Abi kusura bakma yazı bir hezeyan. Allah aşkına, Kur'an Allah'ın insanla konuşmasıdır. Bir Padişah raiyetine büyük manasında "Hazreti " der mi?
Ayrıca geçmişte böyle şeylerin olması o sıfatların batıl olduğuna delalet etmez. Bilakis olduğuna delildir.
Bu hususta sözüm şimdilik bu kadardır.
Muhabbetle
We get it, advertisements are annoying!
Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.