Anlaşıldı bilip bilmeden yorumlar yapıyorsunuz. Kaynaklarıyla veriyorum rivayetleri, bu sefer kendi kaynaklarımızdan da veriyorum.
(Nisâ Sûresi : ayet 24) : {... Bunların dışında kalanları, namusunuzu / iffetinizi korumak ve fuhşa / zinaya düşmemek kaydıyla, mallarınız karşılığında almanız sizlere helal kılındı. Dolayısıyla her hangi bir şey karşılığında onlarla istimtâ ettiğiniz zaman, ücretlerini kendilerine kararlaştırıldığı biçimde verin. Kararlaştırdıktan sonra (ücretin bir miktarını düşmek için) karşılıklı anlaşmanızda sizin için bir sakınca yok. Allah Alîm ve Hakîmdir.” *
Allah Teâlâ bu ayetin yukarı kısmında (ayet: 22,23 ve 24’ün baş tarafı) kendileriyle evlenmemiz haram olan kadınların kimler olduğunu bir bir sıraladıktan sonra böyle bir açıklamada bulunuyor.
Birincisi, yukarı tarafta hangi kadınlarla evlenmenin ve cinsel ilişkide bulunmanın haram olduğu belirtildikten hemen sonra {Bunların dışında kalanları .... mallarınız karşılığında almanız sizlere helal kılındı.} buyuruluyor. Bu ifade, yukardakilerin dışında her hangi bir kadınla mal karşılığı evlenmenin ve onunla cinsel ilişkide bulunmanın helal olduğunu açıkça gösteriyor. Bu ise müt’a nikâhından başka bir şey değildir. Çünkü mal karşılığı cinsel ilişkinin helalliği sadece müt’a nikâhı için söz konusudur. Dâimî nikâhta ise, cinsel ilişkinin helalliği mal vermeye bağlı değildir. Bunun için sadece nikâh akdi bile yeterlidir
{İstimtâ’” her ne kadar “faydalanmak”, “istifade etmek”, “tat almak”, “nimetlenip yararlanmak” gibi anlamlara geliyorsa da, bunlar onun sözlük karşılıklarıdır. Halbuki bu kelimenin İslâmî literatürde oturmuş ve herkes tarafından bilinen bir terim karşılığı vardır: O da {müt’a yapmak}tır. “Temettu’” da bu anlamdadır. Bilhassa “kadınlar”dan, “nikâh”tan bahsedilen bir ortamda bu kelimenin başka bir karşılığı yoktur. Konumuzla alâkalı hadislerde bile sürekli “istimtâ’” ve “temettu’” kavramları kullanılmıştır.
2. (Mâide Sûresi : ayet 87) : {Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı şeyleri haram kılmayın / o şeylerden kendinizi mahrum etmeyin. Haddi de aşmayın; çünkü Allah haddi aşanları sevmez.}
Abdullâh b. Mes’ûd anlatıyor: {Allah'ın Rasûlü (s) ile birlikte gaza ediyorduk. Yanımızda kadınlar(ımız) yoktu. (Cinsel arzularımız iyice bastırmaya başlayınca) “Acaba kısırlaşsak mı!?” dedik. Allah'ın Rasûlü (s) bizi bundan menetti; ardından bize bir elbise karşılığında belli bir zamana kadar bir kadınla evlenmemize (müt’aya) izin verdi ve {Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı şeyleri haram kılmayın...” ayetini okudu.}
Ahmed:I,420,432,450; Buhârî: tef. Mâide,9,nikâh,8; Müslim: nikâh, 11; el-Beyheqî,VII,200~201
Abdullâh b. Abbâs : “Hiç şüphesiz, müt’a müttakîlerin (takvâ sahibi olanların) imamı, yani Allah'ın Rasûlü (s) zamanında yapılırdı...”
bk. Müslim:nikâh,27; el-Beyheqî,VII,205
1. Mü’minlerin Emîri İmam Ali @ şöyle buyuruyor: “Hattâb oğlu benden önce bunu yasaklamasaydı, pek az kişi* dışında kimse zinaya düşmezdi.” el-Küleynî, el-Kâfî:V,448; Ebû Ca’fer et-Tûsî, et-Tehzîb:VII,250, el-İstibsâr:III,141; Şehîd-i Sânî,II,103
İmam Ca’fer es-Sâdıq @ şöyle buyuruyor: “Müt’ayı Kur’an indirmiş, Allah’ın Rasûlü’nün (s) sünneti böyle cereyan etmiştir.”
el-Küleynî,V,449; Ebû Ca’fer et-Tûsî, et-Tehzîb:VII,251; el-İstibsâr: III,142
Gözlerimizin nuru İmam Ali er-Rızâ @ şöyle buyurmaktalar: “Müt’a sadece onu(n hükümlerini) bilene helaldir; bilmeyenlere ise haramdır.”
Şeyh Sadûq, Faqîhü Men Lâ Yahduruhu’l-Faqîh:III,292; Ebû Ca’fer et-Tûsî, el-İstibsâr:III,143
Önce bilin sonra yorumunuz yapın allah rızası için
http://www.al-shia.com/html/tur/makale/mutah1.htm