İşte İRAN işte MUTA..

ukubat

New member
11974.jpg


İran İçişleri Bakanı Mustafa Purmuhammedi'nin, gençler arasında geçici nikahın (muta) yaygınlaştırılmasını istemesi, tepkiyle karşılandı.


İran basınındaki haberlere göre, aynı zamanda molla olan Purmuhammedi, ülkenin dini merkezi Kum'da yaptığı bir konuşmada, gençlerin, işsizlik ve pahalılık nedeniyle evlenemediklerini belirterek, "Gençliğin ahlaksızlığa düşmemesi için muta nikahını yaygınlaştırmamız gerekiyor" dedi.

"İslam, kapsamlı ve tam bir din" diyen Purmuhammedi, "İslam'da bütün ihtiyaçların çaresinin bulunduğunu, geçici nikahın da gençliğin ihtiyaçlarının bir çaresi olduğunu" savundu.

Purmuhammedi'nin geçici nikahın yaygınlaştırılması gerektiğine ilişkin ifadeleri, reformcu gazeteler, aydınlar ve kadın hakları savunucuları tarafından tepkiyle karşılandı.

Reformcu gazeteler, Purmuhammedi'yi eleştiren yazılara yer verirken, kadın hakları savunucusu Şadi Sadr, "Muta nikahı, bizim hukumuzda daima var olduğu halde, İran kültürüne uygunsuzluk olarak düşünülür" dedi.
Halkın çoğunluğunun ve yönetimin Şii olduğu İran'da, kadına verilen para karşiılığında yapılan geçici nikah (muta), meşru sayılıyor.
Din adamlarının çoğunluğunun da geçici nikaha onay verdiği İran'da zina, idamla cezalandırılan suçlar arasında yer alıyor.
 


Ehli Sünnet işleri yetkilisi İran’ın Şii-Sünni vahdetinin sembolü olduğunu söyledi

İslam inkılabı rehberinin temsilcilik bürosundaki ehli Sünnet işleri yetkilisi İran’ın İslam dünyasına Şii-Sünni vahdetiyle ilgili en güzel örneği sunduğunu söyledi.

Huccetulislam doktor Muhammed Hüseyin Zamani İRNA ya yaptığı açıklamada rahmetli imam Humeyni’nin dirayetli tutumlarının düşmanların tefrikacı komploları karşısında sert bir engel oluşturduğunu söyledi.

Zamani imam Humeyni RA in zekası ve dirayeti sayesinde başta Amerika olmak üzere batının İran’da Şiilerle Sünniler arasında tefrika çıkarmakta başarılı olamadığını söyledi.Zamani Sünnilerle Şiilerin din, fıkıh, akide ve ahlak konusundaki temellerde ortak olduklarını sadece bazı algılamalarda farklılıkların bulunduğunu bildirdi.

Yetkili günümüzde Müslümanların vahdeti korumak suretiyle batı, özellikle de Amerika’yı Ortadoğu’daki şom hedefleri konusunda hayal kırıklığına uğratmaları gerektiğini söyledi. Amerika ile İsrail’i İslam dünyasında asıl ihtilaf çıkarıcı faktörler olarak niteleyen Zamani Amerikanın ihtilaf çıkarmak için planlama yapıp yatım yaptığını Siyonist rejimin ise Amerika elindeki bir araç olarak Müslüman ülkelere sulta sağlanmasına hizmet ettiğini belirtti.
 
issizlige pahaliliga care bulacaklari yerde nerden buluyorlar böyle sacma fikirler hayret.... diyelimki gencler bu nikahi uyguladi ya sonrasi ne olacak genc kizlarin düstükleri durumu kim üstlenecek birde hamile kaldi iseler...bu nasil müslümanlik zinaya tesvik ediyorlar gencleri.... Allahim müslümanlarin akillarini dogru yolda kullanmalarini nasip eyle.. amin
 
s.a.

Nedir bu muta muta

Tek derdiniz muta'mı

Nisa:24 muta ayetidir dedik, inanmıyorsunuz sorun değil,
Hadislerde muta'nın peygamber efendimiz zamanında uygulandığını kabul ediyorsunuz.
Biz 2.halife zamanında kaldırıldı diyoruz, gene kanıt rivayetleri ehli sünnet kitaplarından veriyoruz.
Siz peygamber efendimiz kaldırdı diyorsunuz. Gene sizin kitaplardan rivayetler veriyorsunuz. ( Dikkat edin hiç bir konuda kendi hadis ve rivayetlerimizi delil olarak sunmuyoruz. Ehl-i sünnet iddaa ediyor, yanıtını kendi hadis ve rivayetleriyle veriyoruz )
Peygamber efendimiz zamanında var ise, muhakkak bu konuda ayet inmiş olması gerekir, biz diyoruzki bu ayet Nisa:24 tür, peygamber efendimiz zamanında yasaklandıysa bu konuda da bir ayet inmesi gerekir. Bu konuda bir ayet gösterin bana. O zaman 2.halife zamanında muta nikahının yasaklandıgı ortaya cıkar.

Soru : Peygamber efendimiz zamanında GENELEV varmıydı?
Yanıt : Yoktu.

Soru : Genelevler hangi ülkelerde resmidir?
Yanıt: Bana bir şii ülkesi gösterin içinde genelev resmi olsun.
 
muta nikahı Allah resulü zamanında yapılmış bir nikah şeklidir belli bir zaman uygulanmıştır..(muta tartışmasına girmiyorum)detaylı bilgi için araştırabilirsiniz... kendim şahsen irana çok gidip gelen biri olarak şunu söyleyeyim iranda muta nikahı normal evlilikten yüz kat daha zor şartları var ve kimse kolay kolay bu taleplerde bulunmuyor.. şialarda bizim kardeşimiz ve mezheplerinde muta nikahı var.. şia değilim ama görüşlerine saygı duyarım onlarda bizim kardeşlerimizdir.. Samimiyetlerinin karşılığındada islam ülkesi kurdular.. bizlerde yeterli samimiyeti gösterirsek ( laf üretmekten cedelleşmekten çekiştirmekten kibirden riyadan ikiyüzlülükten kurtulursak) allah c.c bizede nasip eder inş.belki yarın belkide yarından daha yakın inş..
 
Anlaşıldı bilip bilmeden yorumlar yapıyorsunuz. Kaynaklarıyla veriyorum rivayetleri, bu sefer kendi kaynaklarımızdan da veriyorum.

(Nisâ Sûresi : ayet 24) : {... Bunların dışında kalanları, namusunuzu / iffetinizi korumak ve fuhşa / zinaya düşmemek kaydıyla, mallarınız karşılığında almanız sizlere helal kılındı. Dolayısıyla her hangi bir şey karşılığında onlarla istimtâ ettiğiniz zaman, ücretlerini kendilerine kararlaştırıldığı biçimde verin. Kararlaştırdıktan sonra (ücretin bir miktarını düşmek için) karşılıklı anlaşmanızda sizin için bir sakınca yok. Allah Alîm ve Hakîmdir.” *

Allah Teâlâ bu ayetin yukarı kısmında (ayet: 22,23 ve 24’ün baş tarafı) kendileriyle evlenmemiz haram olan kadınların kimler olduğunu bir bir sıraladıktan sonra böyle bir açıklamada bulunuyor.


Birincisi, yukarı tarafta hangi kadınlarla evlenmenin ve cinsel ilişkide bulunmanın haram olduğu belirtildikten hemen sonra {Bunların dışında kalanları .... mallarınız karşılığında almanız sizlere helal kılındı.} buyuruluyor. Bu ifade, yukardakilerin dışında her hangi bir kadınla mal karşılığı evlenmenin ve onunla cinsel ilişkide bulunmanın helal olduğunu açıkça gösteriyor. Bu ise müt’a nikâhından başka bir şey değildir. Çünkü mal karşılığı cinsel ilişkinin helalliği sadece müt’a nikâhı için söz konusudur. Dâimî nikâhta ise, cinsel ilişkinin helalliği mal vermeye bağlı değildir. Bunun için sadece nikâh akdi bile yeterlidir

{İstimtâ’” her ne kadar “faydalanmak”, “istifade etmek”, “tat almak”, “nimetlenip yararlanmak” gibi anlamlara geliyorsa da, bunlar onun sözlük karşılıklarıdır. Halbuki bu kelimenin İslâmî literatürde oturmuş ve herkes tarafından bilinen bir terim karşılığı vardır: O da {müt’a yapmak}tır. “Temettu’” da bu anlamdadır. Bilhassa “kadınlar”dan, “nikâh”tan bahsedilen bir ortamda bu kelimenin başka bir karşılığı yoktur. Konumuzla alâkalı hadislerde bile sürekli “istimtâ’” ve “temettu’” kavramları kullanılmıştır.

2. (Mâide Sûresi : ayet 87) : {Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı şeyleri haram kılmayın / o şeylerden kendinizi mahrum etmeyin. Haddi de aşmayın; çünkü Allah haddi aşanları sevmez.}


Abdullâh b. Mes’ûd anlatıyor: {Allah'ın Rasûlü (s) ile birlikte gaza ediyorduk. Yanımızda kadınlar(ımız) yoktu. (Cinsel arzularımız iyice bastırmaya başlayınca) “Acaba kısırlaşsak mı!?” dedik. Allah'ın Rasûlü (s) bizi bundan menetti; ardından bize bir elbise karşılığında belli bir zamana kadar bir kadınla evlenmemize (müt’aya) izin verdi ve {Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı şeyleri haram kılmayın...” ayetini okudu.}

Ahmed:I,420,432,450; Buhârî: tef. Mâide,9,nikâh,8; Müslim: nikâh, 11; el-Beyheqî,VII,200~201

Abdullâh b. Abbâs : “Hiç şüphesiz, müt’a müttakîlerin (takvâ sahibi olanların) imamı, yani Allah'ın Rasûlü (s) zamanında yapılırdı...”
bk. Müslim:nikâh,27; el-Beyheqî,VII,205











1. Mü’minlerin Emîri İmam Ali @ şöyle buyuruyor: “Hattâb oğlu benden önce bunu yasaklamasaydı, pek az kişi* dışında kimse zinaya düşmezdi.” el-Küleynî, el-Kâfî:V,448; Ebû Ca’fer et-Tûsî, et-Tehzîb:VII,250, el-İstibsâr:III,141; Şehîd-i Sânî,II,103

İmam Ca’fer es-Sâdıq @ şöyle buyuruyor: “Müt’ayı Kur’an indirmiş, Allah’ın Rasûlü’nün (s) sünneti böyle cereyan etmiştir.”
el-Küleynî,V,449; Ebû Ca’fer et-Tûsî, et-Tehzîb:VII,251; el-İstibsâr: III,142

Gözlerimizin nuru İmam Ali er-Rızâ @ şöyle buyurmaktalar: “Müt’a sadece onu(n hükümlerini) bilene helaldir; bilmeyenlere ise haramdır.”
Şeyh Sadûq, Faqîhü Men Lâ Yahduruhu’l-Faqîh:III,292; Ebû Ca’fer et-Tûsî, el-İstibsâr:III,143

Önce bilin sonra yorumunuz yapın allah rızası için
http://www.al-shia.com/html/tur/makale/mutah1.htm
 
s.a.

Nedir bu muta muta

Tek derdiniz muta'mı

Nisa:24 muta ayetidir dedik, inanmıyorsunuz sorun değil,
Hadislerde muta'nın peygamber efendimiz zamanında uygulandığını kabul ediyorsunuz.
Biz 2.halife zamanında kaldırıldı diyoruz, gene kanıt rivayetleri ehli sünnet kitaplarından veriyoruz.
Siz peygamber efendimiz kaldırdı diyorsunuz. Gene sizin kitaplardan rivayetler veriyorsunuz. ( Dikkat edin hiç bir konuda kendi hadis ve rivayetlerimizi delil olarak sunmuyoruz. Ehl-i sünnet iddaa ediyor, yanıtını kendi hadis ve rivayetleriyle veriyoruz )
Peygamber efendimiz zamanında var ise, muhakkak bu konuda ayet inmiş olması gerekir, biz diyoruzki bu ayet Nisa:24 tür, peygamber efendimiz zamanında yasaklandıysa bu konuda da bir ayet inmesi gerekir. Bu konuda bir ayet gösterin bana. O zaman 2.halife zamanında muta nikahının yasaklandıgı ortaya cıkar.

Soru : Peygamber efendimiz zamanında GENELEV varmıydı?
Yanıt : Yoktu.

Soru : Genelevler hangi ülkelerde resmidir?
Yanıt: Bana bir şii ülkesi gösterin içinde genelev resmi olsun.

muta nikahı caiz değildir, tıpkı içki gibi haram kılınmıştır, haram kılınanan kadar uygulanmıştır. iranda bu uygulanmaktadır , şii ülkelerinde genel ev varmı demişsiniz, şayet islamforum olmasaydı burazı ben size resimleri paylaşırdım... ama islami forum olduğu için yazıları ve resimleri paylaşmıyorum. sadece google da aratmanız kafidir... iran zemin caddesi diye aratırsanız bulmanız kolaylaşıcaktır...
 
Fitne ortamını yumuşatma cabalarından dolayı Mücahid ve Xerib34 kardeşlerimden Allah c.c. Razı olsun.

Birisi fitne çıkartmak için elinden geleni yapar, Öteki bunu okur ne olup olmadıgını bilmeden bunu yapanlara kafir der, diğeri daha yumuşaktır aklını doğru yerde kullanmayan müslüman der. Ne diyeyim

Allah c.c. Büyüktür, Adildir.
 
Zemin caddesine baktım, Genelev devletin izin verdiği bir durum, lakin burada yapılanların bir resmiyeti yok
 
4/NİSA-24 Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum, kitâbellâhi aleykum, ve uhille lekum mâ verâe zâlikum en tebtegû bi emvâlikum muhsinîne gayre musâfihîn(musâfihîne), fe mestemta’tum bihî minhunne fe âtûhunne ucûrehunne ferîdah(ferîdaten) ve lâ cunâha aleykum fîmâ terâdaytum bihî min ba’dil ferîdah(ferîdati) innallâhe kâne alîmen hakîmâ(hakîmen).


Ve evli kadınlarla evlenmeniz (haram kılınmıştır), elinizin altında bulunan (harp esirleri) cariyeler müstesna. (İşte bunlar) Allah’ın size farz kıldığı (hükümler)dir. Ve bunların dışında, iffetli olmak ve zina yapmamak şartıyla mallarınızla istemeniz (mehirlerini verip almanız) size helâl kılındı. O taktirde farz olan mehirlerini onlara verin. Ve sizin üzerinize onunla mehirden sonra anlaşmanızda bir günah yoktur. Muhakkak ki; Allah Alîm’dir, Hakîm’dir.
</I>


4/NİSA-25 Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minât(mu’minâti) vallâhu a’lemu bi îmânikum ba’dukum min ba’d(ba’dın), fenkihûhunne bi izni ehlihinne ve âtûhunne ucûrehunne bil ma’rûfi muhsanâtin gayre musâfihâtin ve lâ muttehızâti ehdân(ehdânin), fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alel muhsanâti minel azâb(azâbi), zâlike li men haşiyel anete minkum ve en tasbirû hayrun lekum vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).


Ve içinizden mü’min ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, o zaman ellerinizin altında bulunan mü’min cariyelerinizden (alıp evlensin). Allah sizin îmânınızı daha iyi bilir. Birbirinizdensiniz (aynı soydan gelmesiniz). Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmaları şartıyla sahiplerinin izniyle onları nikâhlayın. Mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa hür kadınlara uygulanan cezanın yarısı kendilerine uygulanır. Bu (cariye ile nikâhlanma izni) içinizden (zina etme) sıkıntısına düşmekten korkanlar içindir. Ve sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Ve Allah, Gafur ve Rahîm’dir.

-----------------------------------------------------------

Burda evlilik olunca köle azad etmiş olunuyor, dikkatinizi çekerim. Evlenmeye gücü yetmeyenler deniliyor. Hürriyetine kavuşturmuş oluyorsunuz. Yeniden sizin köleniz olmuyor. Mehir yerine hürriyet. Yine normal evlilik. Eğer söylediğniz gibi olsaydı evlilik değişik şekillerde bahis edilirdi. Örnek,

BAKARA / 275. ayet-i kerime Ellezîne ye’kulûner ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ yekûmullezî yetehabbetuhuş şeytânu minel mess(messi), zâlike bi ennehum kâlû innemal bey’u mislur ribâ, ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ fe men câehu mev’izatun min rabbihî fentehâ fe lehu mâ selef(selefe), ve emruhû ilâllâh(ilâllâhi), ve men âde fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).

Riba (faiz) yiyenler, kabirlerinden ancak şeytan çarpmasından hırpalanmış bir kimse gibi kalkarlar. İşte bu, onların: “Fakat alışveriş faiz gibidir.” demeleri sebebiyledir. Allah, alışverişi helâl; faizi haram kılmıştır. Bundan sonra, Rabbinden kendisine öğüt gelen kimse (ona uyarak) artık (faizden) vazgeçerse, o taktirde geçmiş olan (önceden aldığı faiz) onundur ve onun işi (onun hakkındaki hüküm) Allah’a aittir. Ve kim de (faizciliğe) dönerse, işte onlar, ateş ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardır.

Burdaki "Fakat alışveriş faiz gibidir" ifadesi size birşey ifade ediyor mu?

Bu ifadeye göre nikah= muta nikahı diyebilir miyiz? Tabiki hayır. O zaman Nikah= zina demiş oluruz.

Şöyle ifade edeyim,
veda hutbesinde " Faizin her çeşidi kaldırılmıştır" diyor Resülallah(s.a.v.) Efendimiz. Peki burda tek faiz var? Oda riba . O zaman zinanında çeşitleri var.
Göz zinası, ...

Nikah tek. Bunun başka çeşidi yok. Alışveriş nasıl tek ise o da tek. Doğru tek, Eğriye çıkan yollar çok.


:3_3_6: Hayırlı geceler. Birde bu yönden bakalım hükümlere. ;)
 
Sadece doğruları bulmaya çalışıyoruz Seyfullah kardeşim. Kendimiz içinde. ALLAH TEALA razı olsun.
 
valla helal olsun putkıran kardeş caddesinide biliyor el insaf putkıran bende gerçek putkıran sandım seni bazı putları kıramamışsın benim gibi üzüldüm:((
google den gösterecem dedin bende kurandan sünnetten gösterecek sandım bula bula bir amerikan sitesi ismi veriyor el insafffff..... en az 50 kez gittim irana tek bir genelev yok asla yoktur haa pislikler yokmu var tabi ama gizli gizli pisliklerini ifşa ederler... bu arada ben hanefi mezhebindenim ama körü körüne kardeşlerimi karalayamam.. ya allah aşkına sanki başka sorun yokta irana saldırı yapıyorsunuz... küfre karşı dimdik ayakta duran bir iran var bide onun kurduğu HİZBULLAH var ve namusumuz olan kudüsü işgal eden yahudilerle savaşıyorlar.. bizimkiler ne yapıyor ya allah aşkına!!! cedelleşmeyelim yahudiye şeytan amerika ve işbirlikçilerine karşı sus pus oluyoruz ama nedense müslüman iran oldumu yerden yere vuruyoruz el insaf edelim kardeşler oyunlara gelmeyelim.muta bahanesiyle kırmayalım kalpleri bırak mutanın hesabını Allah c.c sorsun onlara.. biz kendi yüreklerimize bakalım samimiyetimizi sorgulayalım Allaha nasıl daha iyi bir kul olmanın yollarını arıyalım.. başı zorla açtırılan bacılarımıza bir çözüm bulalım.. yeryüzünde fitne kalkıp din yanlız Allahın oluncaya kadar onlarla abd, israil ve onların işbirlikçilerine karşı mücadelemizi verelim... biz örnek bir islam ülkesi kuralım inş. iranda bize bakıp örnek bir ülke olsun inş. kardeşler.... selam ve saygılar...
 
Sıffın savaşında Hariciler "Kuran'ı kerim bize rehberlik eder" demişlerdir, Hz. Ali
Söz doğrudur lakin kastedilen batıldır demiştir.

Burada muta nikahı anlatıldı, açıklamaları yaptık, açıklamaları okumadan yorumlar yapıldı, birisi kafirler dedi, öteki akılsızlar dedi, Konuyu açan kişi için bir şey söylemiyorum, ( Yeterince mesajına sahidim, sitesine baktım, Tek amacı fitne ) Bu durumda tabiki yerlenirim. üzülürüm, sinirlenirim.
 
saçmalamıyorum suffiyun kardeş herşeyden önce seviyeli olalım...
hala anlamıyorsunuz neyin isbatını yapıyorsunuz bir fitne çıkarılıyor hemen kuyruk olmayalım kapatalım bu konuyu bence cedelleşme başladı çünkü..
gereksiz kalp kırmayalım hepimiz kardeşiz gerekirse iranada hicret ederiz sen kovma yeterki:) biraz aklı selim olalım hak olan bir mezhebin içtihadına dil uzatmayalım... ha dahada üstelersen bana ayet getir derim sen ne dersen de inanmam.. benim ölçüm kuran ve sünnettir.. işkembeyi kübra değildir.. Allah için kapatalım konuyu hepimiz kardeşiz üzmeyelim birbirimizi.. farkındamısınız bir kardeş bu fitneden dolayı kafir tabirini kullandı.. ham olan beyinlere fitne ekmeyelim... ölçümüz kuran ve sünnettir selam ve saygılar...
 
valla helal olsun putkıran kardeş caddesinide biliyor el insaf putkıran bende gerçek putkıran sandım seni bazı putları kıramamışsın benim gibi üzüldüm:((
google den gösterecem dedin bende kurandan sünnetten gösterecek sandım bula bula bir amerikan sitesi ismi veriyor el insafffff..... en az 50 kez gittim irana tek bir genelev yok asla yoktur haa pislikler yokmu var tabi ama gizli gizli pisliklerini ifşa ederler...
bir dakka ben zerre kadar iftira attıysam Rabbim hesabını benden sorucaktır, ve hangi mesajı hangi mesaja karşı yazdığımı bilmeniz lazım .. kardeşim bir iddia da bulundu bende hayır dedim yanılıyorsun dedim asıl durumu gösterdim, iftira atmaktan Allaha sığınırım. ben site adreside vermedim, sadece 3 kelime verdim siteleri siz buldunuz.. kalp kırmaktan bahsediyorsunuz ama kalp kırıcak durum nerde, biri deseki türkiyede genel evleri var hayırmı dicem inkarmı edicem varsa vardır. yada bana deselerki
sen hanefisin sizin itikatınıda bu varmış varsa neden kalbim kırılsın derimki evet var sebebi de bu... anlamıyorum , kalp kırıcak durum nerde? yok eğer muta nikahının caiz görülmesi utanç vericiyse, yada rencide edici bir unsursa kaldırılmalıdır. sadece olmayanı gösterdiğim bir şey söyleyin. bence bana haksızlık yapıyorsunuz...
 
Muta nikahından utançta duymuyorum, rencide de olmuyorum.

Sorumu yanlış anlamışsın ki öyle bir örnek verdin seyfullah kardeş, resmi yazmıştım.
 
caferi kardesim ben akilsizlikla suclamiyorum o kardeslermizi... baska cözümü yokmu sadece bu nikah uygulanincami sorunlar cözülecek... issiz ismi bulacak pahalilik bu nikah uygulanincami ucuzluga dönüsecek...ben bunlari söylemeye calistim... yanlis yorum yaptiysam özür dilerim kardes.
 
Mut'a nikahı yasağını, Hz. Peygamber'in ne zaman koyduğu hususunda rivayetler ihtilaflıdır ve altı ayrı yerin ismi zikredilir. Şöyle ki:
[1) Sabre İbnu Ma'bed'in rivayetlerinde Mekke fethi sırasında konmuştur.
Müslim'de Sebre'den gelen sekiz rivayetten beşi (Nikah 20, 22, 23, 25, 26. hadisler) sarih olarak yasağın fetih gününde olduğunu belirtir, diğer üçünde (19,21, 24. hadisler) yer belirtmeksizin yasaklama zikreder.



2) Hz. Ali'den kaydettiğimiz rivayetlerde Hayber'in fethi zamanında konmuştur.[Müslim, Nikah 29, (1407).]

3) Seleme İbnu'l-Ekva rivayetinde Evtas Gazvesi sırasında, (üç günlük ruhsattan sonra) konmuştur.[Müslim, Nikah 18.]

4) Hasan Basrî'nin mürsel bir rivayetine göre, mut'a nikahı sadece umretu'lkaza sırasında cereyan etmiştir, bundan önce yasak olduğu gibi, bundan sonra da yasak olmuştur.Hasan-ı Basrî'den gelen bu rivayet, iki sebepten reddedilmiştir:

a) O'nun mürsel, yani hangi sahabeden aldığını belirtmeden yaptığı rivayetler zayıftır. Çünkü o, araştırma yapmadan, rastgele kimselerden hadis almıştır
[.İbnu Hacer, Fethu'l-Bari11, 73]

b) Mut'anın Hayber Seferi sırasında haram edildiğini belirten sahih rivayetlere muhalefet eder, dolayısıyla bu zayıf rivayet Sahihler tarafından reddedilmiş olmaktadır.[Bkz. Nevevî, Şerhu Müslim 9, 181.] İbnu Hacer, bu rivayetin sabit olduğunu farzedecek olursak şöyle yorumlarız der: "Hasan Basrî hazretleri muhtemeldir ki, umretu'lkaza tabiriyle, Hayber'i kasdetmiştir. Çünkü her iki sefer de aynı yıl içerisinde cereyan etti, tıpkı Fetih'le Evtas Seferi'nin aynı yıl içerisinde cereyanları gibi.[İbnu Hacer, Fethu'l-Bari 11, 73]

5) Ebu Hureyre'den gelen bir rivayete göre, mut'a nikahı Tebük Seferi sırasında haram edilmiştir.[İbnu Hibban, a.g.e., 6, 178.] Bu rivayet tahrim hadisesinin Mekke fethi ve Hayber sırasında vaki olduğunu beyan eden sahih rivayetlere muhalefet etmekten başka, nazar-ı dikkate alınamayacak derecede zayıf bir surette geldiği, hadis ilmi açısından bir değer ifade etmediği belirtilmiştir.[A.e., 11, 73-74.]

6) Sebre İbnu Ma'bed'den Ebu Davud'un kaydettiği bir rivayete göre mut'a, Veda Haccı sırasında tahrim edilmiştir.[Ebu Davud, Nikah 13.] Ancak "daha önce yine Sebre'den kaydedilen rivayetlerde yasağın fetih sırasında olduğu ifade edilmiştir. O rivayetler hem daha meşhur hem daha sahihtir. Şarihler, "Rivayetin sübûtu halinde, "Resulullah Fetih günü ilan ettiği" yasağı Veda Haccı sırasında tekrar etmiş olabilir. Çünkü, Veda Haccı'na çok sayıda Müslüman katılmıştı. Bunlar arasında bir kısım ahkâmı duymamış olanlar da vardı. Nitekim Aleyhissalâtu vesselâm, bu fırsatta pek çok mühim meseleyi tekrar etmiş, tebliğ etmiştir. Bu tebliğin gayesi, dinin duyurulması ve yaygınlaştırılmasıydı" diye açıklamışlardır[Bkz. İbnu Hacer, Fethu'l-Bari 11, 74; Nevevi, Şerhu Müslim 9, 180] Mut'a nikahının yasaklanma zamanıyla ilgili olarak gelen birçok farklı rivayetin varlığı alimleri farklı yorumlara sevketmiştir. Mühimlerini kaydedeceğiz:
* Maverdî der ki: "Mut'anın tahrim edildiği yerin tayini meselesinde iki tahmin söylenebilir:
1) Tahrim, daha açık olması ve daha iyi yayılması için tekerrür etmiştir. Ta ki, bu yasağı bilmeyen de duyup öğrenmiş olsun. Zira, her bir seferde, daha öncekilere katılmayan yeniler bulunuyordu.
2) Mut'a birçok defa mübah kılınmış olabilir. Nitekim, bu sebeple sonuncu defada: "Kıyamete kadar haramdır" buyrulmuştur. Bu ifade daha önceki tahrimi, bu sonuncunun hilafına, ibahenin takip ettiğini haber verip, bu sonuncu tahrimin müebbed olduğunu, artık bundan sonra ibahenin gelmeyeceğini duyurma gayesi güder."İkinci şıkkın esas olduğu belirtilir.[İbnu Hacer, Fethu'l-Bari 11, 74.]
* Nevevî'ye göre, mut'a nikahı iki kere mübah kılınmış, iki kere da tahrim edilmiştir. Müslim'de yaptığı şerhinde bu bahse şöyle bir başlık atmıştır: "Mut'a nikahı babı ve bunun önce mübah kılınıp sonra neshedildiği, sonra tekrar mübah kılınıp tekrar neshedildiği ve tahrimin kıyamete kadar devam etmek üzere kesinleştiğinin beyanı."[Nevevî, Şerh-u Müslim 9, 179.] Bu başlığın altına konu üzerine el-Kâdı'nın uzun bir tahlilini kaydettikten sonra kendi görüşünü kaydeder."Muhtar (tercih edilen) gerçek şudur: "Tahrim ve ibahe iki sefer vukua gelmiştir. Hayber'den önce mut'a helaldi. Bilahare Hayber günü haram kılındı. Sonra da Mekke fethinde mübah kılındı. Bu aynı zamanda Evtas gününü de içine alır, çünkü ikisi birbirine çok yakındır. Derken o sırada, üç gün sonra "kıyamet gününe kadar, müebbeten haram" kılındı. Bu tahrim devam etti. Öyleyse: "İbahe Hayber öncesine, ebediyet üzere tahrim de Hayber gününe mahsustur. Fetih gününde yapılan tahrim de önceki tahrimi te'kidden ibarettir. Fetih gününe tekaddüm eden bir ibahe yoktur" demek caiz değildir. Çünkü Müslim'in Fetih günündeki ibahe ile ilgili olarak kaydettiği rivayetler, bu hususta pek sarihtir, bunları görmezden gelmek caiz değildir. Esasen ibahenin tekerrür etmesine mani bir sebep de yok."[A.e., 9, 181.]

* Mut'a nikahının yasaklanma vakti ile ilgili rivayetler arasındaki ihtilaf üzerine Mâziri'nin yaptığı açıklama da burada kayda değer:"İslam'ın bidayetinde mut'a nikahı caizdi. Müslim'de kaydedilen sahih hadislerle neshedildiği görülmektedir. Ulema, haramlığı hususunda icma etmiştir. İcmaya, sapık mezhelerden bir grup dışında hiçbir muhalefet varid olmamıştır. Onlar, bu hususta gelen bazı hadislere yapıştılar. Halbuki o hadisler mensuhtur. Onlarda kendileri için, mut'anın cevazına delalet yoktur. Caiz görenler bir de şu ayete yapışırlar: فَمَا اسْتَمْتَعْتُمْ بِهِ مِنْهُنَّ فَاتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ "O halde onlardan hangisiyle faidelendi iseniz ücretlerini takdir edildiği vech üzere ödeyin"(Nisa 24). Mâziri bu ayetin İbnu Mes'ud'a nisbet edilen فَما اسْتَمْتَعْتُمْ بِهِ مِنْهُنَّ الى اَجَلٍ "O halde onlardan hangisiyle "belli bir müddete kadar" faidelendi iseniz.." şeklindeki bir kıraatı ileri sürdüklerini kaydettikten sonra: "Oysa İbnu Mes'ud'un bu kıraatı şazdır. Şaz kıraatle ne Kur'an sabit olur, ne haberi muteber addedilir, ne de hükmüyle amel edilir" der. Mâziri sözlerine şöyle devam eder: "Bu mesele hakkında Sahih-i Müslim'de gelen rivayetler ihtilaflıdır: Bir kısmına göre de, Mekke fethinde, mut'a'yı caiz gören kimse, bu ihtilafa takılıp hadislerin mütearız olduğuna, bu halin sıhhati yaralayacağına hükmedilebilir. Oysa mesele öyle değil, böylesi bir mülahaza hatalıdır. Aslında hadisler arasında bir tenakuz mevzubahis değildir. Çünkü Resulullah'ın onu iki ayrı zamanda yasaklaması sahih bir durumdur. İkinci yasaklama, birinciyi te'kid için yapılmıştır veya yasak iyice şöhret bulsun da birinci yasağı duymayanlar da duymuş olsun diye ikinci sefer yapılmıştır. Böylece bazı raviler yasağı birincisinden, bazıları da ikincisinden işitmiş olmalı. Her biri kendi işittiğini rivayet etmiş ve işittiği zamana nisbet etmiştir."[Nevevî, Şerh-u Müslim 9, 179.]

* Zürkânî de, mut'a nikahının cevazına kail olanların, kendilerine delil yaptıkları ayetin, talak, iddet ve miras ahkâmının gelmesiyle neshedildiğine dair İbnu Mes'ud ve Hz. Ali (radıyallahu anhüm)'den rivayet olduğunu el-İstizkar'a atfen belirtir. [Zürkani a.g.e., 4, 48.]Biz bu rivayeti, Beyhakî'nin Sünen'inde bularak Mut'a Meselesinin İç Yüzü başlığını taşıyan kısımda kaydettik. Bu nesih haberini Ebu Hureyre merfu olarak rivayet etmiştir.[İbnu Hibban, Sahih 6, 178.]
* Mesele üzerine Ebu Bekr İbnu'l-Arabî'nin yorumu da Nevevî'nin yorumuna benzer: Nesh, iki sefer cereyan etmiş olmalıdır. Şöyle der: "Allah Teala hazretleri, İslam'ın başlangıcında bu meseleyi meskut geçti, ta ki insanlar eski âdetleri üzere devam etsinler. Bilahare Hayber Seferi sırasında, Hz. Ali'nin rivayetinde görüldüğü üzere haram etti. Bu rivayet sahih, sabit ve açık bir rivayettir.[İbnu'l-Arabî, Arızatu'l ahvazi 5, 48.]
* Kurtubî de şöyle demiştir: "Bütün rivayetler mut'anın ibahe zamanının kısa olduğunda müttefiktir. Dolayısıyla o, haramdır. Selef ve halef onun tahriminde icma ederler. Sadece Rafizîlerden, nazar-ı itibare alınmaya değmeyen bazıları aksini söylemiştir.[İbnu Hacer, Fethu'l-Bari 11, 78.]
* Zahirîlerin imamı İbnu Hazm da şunu söyler: "Belli bir müddet için yapılan mut'a nikahı caiz değildir. Resulullah zamanında helal idi. Allah Teala hazretleri Peygamberi (aleyhissalâtu vesselâm)'nin diliyle onu, kesin olarak neshetti. Mut'a kıyamete kadar haramdır.[İbnu Hazm, el-Muhalla 11, 141.]

* İbnu Hâzım'ın, Kitabu'l-İ'tibar'daki değerlendirmesinde, mut'a nikahının "sefer halinde" mübah kılındığı hususu vurgulanır:
a) İslam'ın bidayetinde ve sefer halinde mübah kılınmıştır. İbaheyi haber veren hiçbir rivayette, bunun mukime yani sefer halinde olmayana tanındığını ifade eden bir ibare yoktur.
b) Birkaç kere yasaklandı, birkaç kere mübah kılındı. Resulullah ömrünün sonunda, Veda Haccı'nda kesin yasak koydu. Veda Haccı'nda ifade edilen yasak, zaten mevcut olan yasağın te'kidine matuf değildir, te'bid (ebedîleştirmeye) matuftur.
c) Bugün ne mezhep imamları ne başka fakihlerden hiçbiri buna mübah dememektedir, sadece Şia'dan bir kısmı onu helal addetmektedir.[İbnu Hazım Ebu Bekr Muhammed el-Hemedani, Kitabu'l-İ'tibar fi Beyani'n-Nasih ve'l-Mensuh, Humus, 1386/1966, s. 177.]

* İbnu Hâzım'ın görüşlerini Aynî de aynen tekrar eder.[Ayni, Umdetü'l-Kari 17, 246.]
Mut'a nikâhıyla ilgili rivayetlerin değerlendirilmesinde Tahavi'nin görüşü, hepsini noktalayacak mahiyettedir. Ona göre, mut'aya fetva vermiş olanların dayandıkları rivayetlerin hepsi doğrudur, ancak bunlar neshedilmiştir. Zira mut'a nikahını bizzat Aleyhissalâtu vesselâm yasaklamıştır. Efendimizin iznini ifade eden rivayetler, yasaktan önceye aittir. Nehiyden sonra, o haram olmuştur ve bunun en iyi delili Sebre İbnu Ma'bed (radıyallahu anh)'in rivayetidir. Birçok farklı tarikten gelen bu hadis, hem cevazı hem de tahrimi sarih bir şekilde göstermektedir
 
Buraya kadar mut'ayı yasaklayan rivayetlerle, yasaktan önceki ruhsatı da ifade eden rivayetleri beraberce kaydettik. Şimdi ise, yasaklamaya ağırlık veren ve şiddet ifade eden rivayetleri belirteceğiz.Ebu Hureyre'nin bir rivayetinde Resulullah şöyle buyurmaktadır: هَدَمُ الْمُتْعَةَ الطََّقُ وَالْعِدَّةُ وَالْمِيراثُ "Mut'ayı, talak, iddet ve miras (ile ilgili ahkâmın teşrii) haram kılmıştır."[Darakutni, 3, 259.]


Ebu Zerr (radıyallahu anh): "İki mut'a (yani hacc-ı temettu ve mut'a nikahı) sadece bize (Ashab'a) helaldi, size değil" demiştir.[Muslim, Hacc, 162; Tahavi, a.g.e., 3, 26.]

. Beyhakî' nin rivayetinde "Kadınlarla mut'a nikahı Resulullah'ın biz ashabına sadece üç gün helal kılındı sonra Resulullah onu yasakladı" der.[Beyhaki, a.g.e., 7, 207.]

* Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)'e bir zat gelerek mut'a nikahında sorar. Abdullah "haram!" deyince soru sahibi "(İbnu Abbas'ı kastederek)[Beyhaki a.g.e., 7, 202.(90) Tahavi, a.g.e., 3, 25.]
"ama bunu falan caiz görüyor!" der. Abdullah ona şu cevabı verir: "Allah'a yemin olsun! Herkes bilir ki, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hayber Gazvesi sırasında onu haram etti. Artık zaniler değiliz"[Tahavi, a.g.e., 3, 25.]. Bir rivayette, Abdullah İbnu Ömer, kendisine İbnu Abbas' ın mut'a nikahına cevaz verdiği söylenince: "Sübhanallah! İbnu Abbas'ın böyle bir fetva vereceğini zannetmiyorum!" der. Ancak oradakiler haberi teyid edince, İbnu Ömer: "Resulullah hayatta iken İbnu Abbas küçük bir çocuktu" der ve ilave eder: "Resulullah onu bize yasakladı. Artık zaniler değiliz."[Heysemi, Mecmau'z-Zevaid 4, 265.] Bir başka rivayet İbnu Ömer'in şu sözünü kaydeder: "Bir erkeğe, sadece İslam nikahıyla evlendiği kadın helaldir. Bu nikahta mehir vardır, erkeğin kadına, kadının erkeğe miras hakkı vardır. Kadını muayyen bir müddetle alamaz. Aldı mı artık o hanımıdır. İkisinden biri ölürse diğeri ona varis olur."[Beyhaki, a.g.e., 7, 207]

* Abdullah İbnu'z-Zübeyr, mut'a hususunda şiddetle karşı çıkan sahabilerdendir. Müslim'in bir rivayetinde, onun hutbede mut'ayı tecviz eden bir zata [Daha önce Hz. Ali ile ilgili rivayetlerde kaydettiğmiz üzere, Abdullah'ın tarizde bulunduğu bu zat İbnu Abbas olabilir.] ta'rizde bulunarak: "Şurası muhakkak ki, Allah bazı insanların gözlerini kör ettiği gibi, kalplerini de kör etmiş ki mut'a nikahına fetva veriyorlar!" dediğini görmekteyiz. Rivayet, hücuma uğrayan zatın: "Sen hakikaten pek nezaketsiz, kabasaba birisin. Ömrüme yemin ederim ki, mut'a İmamü'l-Müttakin (olan Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)) zamanında yapılırdı!" şeklindeki cevabını İbnu Ôz-Zübeyr meydan okuyarak karşılar: "Öyleyse haydi bir dene! Sen bunu yapacak olursan vallahi seni taşlarınla recmederim!" der[Müslim, Nikah 27.] Alimler, Abdullah İbnu Zübeyr (radıyallahu anhümâ)'in bu kesin davranışını, kendisine mut'anın neshiyle ilgili haberin ulaşmış olması ve dolayısıyla onun haramiyeti hususunda zerre kadar tereddüdünün bulunmamasıyla izah ederler[Nevevî, Şerhu Müslim, 9, 188.]. İbnu Zübeyr'in bu müdahalesi, hilafeti zamanında mı cereyan etti, açık değil. Ancak rivayetlerde, Hz. Ömer'in yasaklamasından sonra sahabeden muhalefet kalmadığının söylenmesi gözönüne alınırsa, hilafet yıllarından, Hz. Ömer'in yasağından önceye ait olması gerekmektedir.

 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks