Hz.Peygamber'in Büyülenmesi Konusu:
Büyünün gerçekliği ve etkisinin olduğu, büyücünün Allah'ın izni ile rakibini etkileyip zarar verebildiği yönündeki Ehli Sünnetin görüşü doğrudur. Racih olan budur. Çünkü Kur'an ve Sünnetten delillere dayanmakt adır. Kur'an'dan delili, Hârût ve Mârût öyküsünde geçen âyetlerdir. Az sonra buna değineceğiz.
hadisten delili ise, yahudinin Hz.Peygamberi büyülemesidir. Buhari'nin Sahih'inde birkaç yerde belirttiği olay şudur: "Hz.Aişe anlatıyor; Zurayk oğullarından Lebid İbn A'sam adında bir adam Rasulullahı büyü yaptı. Öyle ki, Rasulullah, yapmadığı bir şeyi yapmış sandı. Bir gün veya bir gece benim yanımda iken uzun uzun dua etti ve şöyle dedi: Ey Aişe! gördün mü? Allah beni iyileştirecek şeyi bildirdi. Yanıma iki adam geldi, biri baş ucumda, diğeri ayak ucumda oturdu ve birbiriyle şöyle konuştular:
“Bu adamın hastalığı nedir?
“Büyülenmiştir. -Kim büyülemiştir? -Lebid ibn A'sam. -Ne ile büyülemiştir?
“Tarak, saç ve erkek hurmanın kuru kapçıkları ile. -Büyü nerededir? -Zervan kuyusund adır.
“Rasulullah, arkadaşlarından birkaç kişi ile beraber kuyuya geldi. Dönünce şöyle dedi: Ey Aişe! Suyu kına suyu gibidir, hurmaları da şeytanların başları gibidir. Dedim ki: Ey Allah'ın rasulü! Onu çıkarıp bozm adın mı? Şöyle dedi:
Allah beni onun hastalığından kurtardı, onun yüzünden halkın arasında bir kötülüğün çıkmasını istemedim. Kuyunun kapatılmasını emretti ve kuyu toprakla kapatıldı."
Buharı, yine Tıp bölümünde, "büyü çıkarılır mı"? kısmında başka ilaveleri olan şu rivayetle de rivayet etmiştir:
"Hz.Aişe anlatıyor: Gördün mü? Fetva sorduğum konuda Allah bana fetva verdi. Bana iki adam geldi.Biri baş ucumda, diğeri ayak ucumda oturdu. Baş ucumda oturan adam diğerine sordu:
“Bu adama ne olmuştur?
“Büyülenmiştir.
“Kim büyülemiştir?
“Lebid İbn A'sam. Zurayk oğullarından bir adam, Yahudilerin işbirlikçisi olan bir münafık.
“Ne ile büyülemiştir? -Bir tarak ve saç ile. -Nerede yapmıştır?
“Zervan kuyusunda basamak taşının altında, erkek hurma kapçığı içinde.
Rasulullah kuyuya geldi ve büyüyü çıkardı. Bana gösterilen kuyu budur, suyu kına suyu gibidir, hurmaları da şeytanların başları gibidir, dedi ve çıkarıldığını söyledi. Bunu çıkarıp bozm adın mı? dedim. Madem ki Allah beni onun hastalığından kurtardı, ben de halktan kimseye zarar gelmesini istemiyorum, dedi."
îbn Hacer, her iki hadisle ilgili uzun açıklamalar yapmıştır. Onlardan sadece bazı kelimeler için yaptığı açıklamaları alacağız.
Hz.Aişe'nin "kadınlarla yatmadığı halde yatmış sanırdı" sözü, sanma ve hayal etme anlamındadır. Kadı Iyaz, bu ifadeye dayanarak büyünün kişinin akıl ve düşüncesini değil, beden ve organlarını etkilediğini söylemiştir.
Rasulullahın büyülenmesi, korunmuş ve şeytanların etkilemesinden muhafaza edilmiş olmasına aykırı değildir. Peygamberin şeytanların şerrinden korunması, onların kendisine zarar vermeye çalışmalarını engellemez. Büyüden etkilenmesi de, tebliğ görevine bir eksiklik getirmez, sadece konuşm adaki bir zayıflık, bazı işleri yapmaktan acizlik veya bir şeyi aralıklarla hayal etme gibi diğer hastalıklar gibi bir hastalıktır. Allah şeytanların hilelerini boşa çıkarır. "
Vakıdi, bu büyülemenin Rasulullahın Hudeybiye'den döndüğü hicretin yedinci yılı Muharrem ayında meydana geldiğini belirtir. Yahudilerin ele başları, Zurayk oğullarından büyücü ve münafık bir yahudi olan Velid Ibn A'sam'a gelmişler ve üç dinar vereceklerini söyleyerek
Rasulullaha etkileyici bir büyü yapmalarını istemişlerdir. Velid'in kız kardeşi onlara "Peygamber ise, zaten Allah ona bildirecek, değilse, aklı gidecek kadar büyü onu etkileyecektir" demiştir.
Büyücü Lebid tarağı, saçı huma lifinin içine sarmış ve kuyu taşının altına bırakmıştır.
Beyhaki, Delalilu'n-Nubuvve kitabında bundan fazla olarak şunu riâyet etmektedir: Rasulullah Zervan kuyusuna bir adam göndermiş, adam kuyuya inerek taşın altından bir hurma lifi çıkarmış, içinde Rasulullahın tarağı ve bir tutam saçının yanında iğneler batırılmış mumdan bir heykeli ve onbir düğüm atılmış bir iplik olduğunu görmüştür.
Cebrail, Nâs ve Felak surelerini getirmiş ve iki surenin âyetlerinden birer birer okuyarak düğümleri çözmesini söylemiş, o da okuyarak çözmüştür. Sonra çıkardığı her iğne için önce bir sızı, sonra bir rahatlama duymuştur.
Ey Allah'ın rasulü, bu yahudiyi öldürseydin ya! demişler. O da "Allah beni iyileştirdi, onun göreceği Allah'ın azabı daha çetindir" demiştir."
Kimi müslümanlar Rasulullahın büyülenmesini yadırgayabilir ve bunu Rasulullahın şeytanlardan korunmuş olmasına aykırı görebilir.Bu yadırgamaya gerek yoktur. Çünkü olay bütün hadis kitaplarında sabit olmuştur. Buhari ile Müslim'in ittifak ettikleri bir konudur, hadis, tefsir ve siyer kitaplarının hepsinde bulunmaktadır.
Büyülenme olayı ile Peygamberin korunmuşluğunun uzlaştırılması konusuna gelince, bu konuda Müslim'in şerhinde Nevevi'nin belirttiği Mazri'in şu sözlerini vermekle yetineceğiz:
"Kimi bidatçılar başka bir sebeple bu hadisi inkar etmiştir. Peygamberlik makamını lekelediğini, o makamı şüpheli duruma düşürdüğünü ve bunu caiz görmenin şeriata güveni sarsacağını iddia etmiştir.
Bu bidatçıların iddiları geçersizdir. Çünkü bunun doğru ve sahih olduğu kesin delillere dayanmakt adır. Peygamberin korunmuşluğu tebliğle ilgilidir. Mucize bunun şahididir. Delilin aksini gösterdiği şeyi caiz görmek yanlıştır.
Rasulullahın diğer inanlar gibi olduğu ve karşılaştığı birtakım dünya işlerinde gerçekliği olmayan bazı şeyleri yapıyor sanması uzak bir şey değildir.
Eşleriyle birleşmediği halde onlarla birleştiğini sanmıştır, diye itiraz edilebilir. Şüphesiz insan böyle bir şeyi rüyada sanabildiği gibi uyanık iken de sanabilir. Halbuki bir gerçekliği yoktur.
Bir şeyi yapmadığı halde yapmış sanmıştır, denilebilir. Halbuki sandığı şeylerin doğruluğuna kendisi inanm adığı için sandığı şeyler de doğru değildir.
Kadı Iyaz şöyle der: Bu hadisin rivayetleri büyünün aklını, kalbini ve inançlarını değil, vücudunu ve dış organlarını etkilediğini belirtmiştir.
Böylece hadisteki "Eşleriyle birleşmediği halde birleştiğini sanmıştır" veya "hayal etmiştir" sözünün anlamı şu olmaktadır: Önceki alışkanlığı ve davranışlarından buna gücünün olduğunu görür. Onlara yanaşınca, büyü etkisini gösterir ve büyülenen kişide görüldüğü gibi,buna imkan bulm adan girişimi yarım kalır.
Rivayetlerde geçen"bir şeyi yapmadığı halde yapmış sanma" yı ve benzerini belirten bütün şeyler, aklına bir zarar gelmesi anlamında değil, gözünün önünde canlanması anlamındadır. Bunda peygamberliği bulandıracak veya sapıklık ehline eleştiri kapısını açacak hiç birşey yoktur"
Büyünün gerçekliği ve etkisinin olduğu, büyücünün Allah'ın izni ile rakibini etkileyip zarar verebildiği yönündeki Ehli Sünnetin görüşü doğrudur. Racih olan budur. Çünkü Kur'an ve Sünnetten delillere dayanmakt adır. Kur'an'dan delili, Hârût ve Mârût öyküsünde geçen âyetlerdir. Az sonra buna değineceğiz.
hadisten delili ise, yahudinin Hz.Peygamberi büyülemesidir. Buhari'nin Sahih'inde birkaç yerde belirttiği olay şudur: "Hz.Aişe anlatıyor; Zurayk oğullarından Lebid İbn A'sam adında bir adam Rasulullahı büyü yaptı. Öyle ki, Rasulullah, yapmadığı bir şeyi yapmış sandı. Bir gün veya bir gece benim yanımda iken uzun uzun dua etti ve şöyle dedi: Ey Aişe! gördün mü? Allah beni iyileştirecek şeyi bildirdi. Yanıma iki adam geldi, biri baş ucumda, diğeri ayak ucumda oturdu ve birbiriyle şöyle konuştular:
“Bu adamın hastalığı nedir?
“Büyülenmiştir. -Kim büyülemiştir? -Lebid ibn A'sam. -Ne ile büyülemiştir?
“Tarak, saç ve erkek hurmanın kuru kapçıkları ile. -Büyü nerededir? -Zervan kuyusund adır.
“Rasulullah, arkadaşlarından birkaç kişi ile beraber kuyuya geldi. Dönünce şöyle dedi: Ey Aişe! Suyu kına suyu gibidir, hurmaları da şeytanların başları gibidir. Dedim ki: Ey Allah'ın rasulü! Onu çıkarıp bozm adın mı? Şöyle dedi:
Allah beni onun hastalığından kurtardı, onun yüzünden halkın arasında bir kötülüğün çıkmasını istemedim. Kuyunun kapatılmasını emretti ve kuyu toprakla kapatıldı."
Buharı, yine Tıp bölümünde, "büyü çıkarılır mı"? kısmında başka ilaveleri olan şu rivayetle de rivayet etmiştir:
"Hz.Aişe anlatıyor: Gördün mü? Fetva sorduğum konuda Allah bana fetva verdi. Bana iki adam geldi.Biri baş ucumda, diğeri ayak ucumda oturdu. Baş ucumda oturan adam diğerine sordu:
“Bu adama ne olmuştur?
“Büyülenmiştir.
“Kim büyülemiştir?
“Lebid İbn A'sam. Zurayk oğullarından bir adam, Yahudilerin işbirlikçisi olan bir münafık.
“Ne ile büyülemiştir? -Bir tarak ve saç ile. -Nerede yapmıştır?
“Zervan kuyusunda basamak taşının altında, erkek hurma kapçığı içinde.
Rasulullah kuyuya geldi ve büyüyü çıkardı. Bana gösterilen kuyu budur, suyu kına suyu gibidir, hurmaları da şeytanların başları gibidir, dedi ve çıkarıldığını söyledi. Bunu çıkarıp bozm adın mı? dedim. Madem ki Allah beni onun hastalığından kurtardı, ben de halktan kimseye zarar gelmesini istemiyorum, dedi."
îbn Hacer, her iki hadisle ilgili uzun açıklamalar yapmıştır. Onlardan sadece bazı kelimeler için yaptığı açıklamaları alacağız.
Hz.Aişe'nin "kadınlarla yatmadığı halde yatmış sanırdı" sözü, sanma ve hayal etme anlamındadır. Kadı Iyaz, bu ifadeye dayanarak büyünün kişinin akıl ve düşüncesini değil, beden ve organlarını etkilediğini söylemiştir.
Rasulullahın büyülenmesi, korunmuş ve şeytanların etkilemesinden muhafaza edilmiş olmasına aykırı değildir. Peygamberin şeytanların şerrinden korunması, onların kendisine zarar vermeye çalışmalarını engellemez. Büyüden etkilenmesi de, tebliğ görevine bir eksiklik getirmez, sadece konuşm adaki bir zayıflık, bazı işleri yapmaktan acizlik veya bir şeyi aralıklarla hayal etme gibi diğer hastalıklar gibi bir hastalıktır. Allah şeytanların hilelerini boşa çıkarır. "
Vakıdi, bu büyülemenin Rasulullahın Hudeybiye'den döndüğü hicretin yedinci yılı Muharrem ayında meydana geldiğini belirtir. Yahudilerin ele başları, Zurayk oğullarından büyücü ve münafık bir yahudi olan Velid Ibn A'sam'a gelmişler ve üç dinar vereceklerini söyleyerek
Rasulullaha etkileyici bir büyü yapmalarını istemişlerdir. Velid'in kız kardeşi onlara "Peygamber ise, zaten Allah ona bildirecek, değilse, aklı gidecek kadar büyü onu etkileyecektir" demiştir.
Büyücü Lebid tarağı, saçı huma lifinin içine sarmış ve kuyu taşının altına bırakmıştır.
Beyhaki, Delalilu'n-Nubuvve kitabında bundan fazla olarak şunu riâyet etmektedir: Rasulullah Zervan kuyusuna bir adam göndermiş, adam kuyuya inerek taşın altından bir hurma lifi çıkarmış, içinde Rasulullahın tarağı ve bir tutam saçının yanında iğneler batırılmış mumdan bir heykeli ve onbir düğüm atılmış bir iplik olduğunu görmüştür.
Cebrail, Nâs ve Felak surelerini getirmiş ve iki surenin âyetlerinden birer birer okuyarak düğümleri çözmesini söylemiş, o da okuyarak çözmüştür. Sonra çıkardığı her iğne için önce bir sızı, sonra bir rahatlama duymuştur.
Ey Allah'ın rasulü, bu yahudiyi öldürseydin ya! demişler. O da "Allah beni iyileştirdi, onun göreceği Allah'ın azabı daha çetindir" demiştir."
Kimi müslümanlar Rasulullahın büyülenmesini yadırgayabilir ve bunu Rasulullahın şeytanlardan korunmuş olmasına aykırı görebilir.Bu yadırgamaya gerek yoktur. Çünkü olay bütün hadis kitaplarında sabit olmuştur. Buhari ile Müslim'in ittifak ettikleri bir konudur, hadis, tefsir ve siyer kitaplarının hepsinde bulunmaktadır.
Büyülenme olayı ile Peygamberin korunmuşluğunun uzlaştırılması konusuna gelince, bu konuda Müslim'in şerhinde Nevevi'nin belirttiği Mazri'in şu sözlerini vermekle yetineceğiz:
"Kimi bidatçılar başka bir sebeple bu hadisi inkar etmiştir. Peygamberlik makamını lekelediğini, o makamı şüpheli duruma düşürdüğünü ve bunu caiz görmenin şeriata güveni sarsacağını iddia etmiştir.
Bu bidatçıların iddiları geçersizdir. Çünkü bunun doğru ve sahih olduğu kesin delillere dayanmakt adır. Peygamberin korunmuşluğu tebliğle ilgilidir. Mucize bunun şahididir. Delilin aksini gösterdiği şeyi caiz görmek yanlıştır.
Rasulullahın diğer inanlar gibi olduğu ve karşılaştığı birtakım dünya işlerinde gerçekliği olmayan bazı şeyleri yapıyor sanması uzak bir şey değildir.
Eşleriyle birleşmediği halde onlarla birleştiğini sanmıştır, diye itiraz edilebilir. Şüphesiz insan böyle bir şeyi rüyada sanabildiği gibi uyanık iken de sanabilir. Halbuki bir gerçekliği yoktur.
Bir şeyi yapmadığı halde yapmış sanmıştır, denilebilir. Halbuki sandığı şeylerin doğruluğuna kendisi inanm adığı için sandığı şeyler de doğru değildir.
Kadı Iyaz şöyle der: Bu hadisin rivayetleri büyünün aklını, kalbini ve inançlarını değil, vücudunu ve dış organlarını etkilediğini belirtmiştir.
Böylece hadisteki "Eşleriyle birleşmediği halde birleştiğini sanmıştır" veya "hayal etmiştir" sözünün anlamı şu olmaktadır: Önceki alışkanlığı ve davranışlarından buna gücünün olduğunu görür. Onlara yanaşınca, büyü etkisini gösterir ve büyülenen kişide görüldüğü gibi,buna imkan bulm adan girişimi yarım kalır.
Rivayetlerde geçen"bir şeyi yapmadığı halde yapmış sanma" yı ve benzerini belirten bütün şeyler, aklına bir zarar gelmesi anlamında değil, gözünün önünde canlanması anlamındadır. Bunda peygamberliği bulandıracak veya sapıklık ehline eleştiri kapısını açacak hiç birşey yoktur"