Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz muaviye

gercegi_arayan

New member
Katılım
13 Kas 2008
Mesajlar
12
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
40
Bu ihtilafta "Hz. Muaviye haksız idi" demek hadsizliktir.

Hz. Muaviye Peygamber Efendimizin katibi idi. Ticari bir sekreter gibi değil Kur'an sekreteri idi. Peygamberimizin KUr'an'ı emanet ettiği bir Zat'a lanet okuyan lanete müstehaktır.
vesselam


vallahi haksizdi.bir savasta iki kisi hakli olamaz.kuran sekreteri olup katledilen de var git onu oku.

resulullah as

ammar seni azgin bir topluluk oldurecek demistir ve onu muaviye ordusu oldurmustur.tevili ise ikna edici degildir.
 

shazzas

New member
Katılım
11 Kas 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
7
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
"Bilin ki sizden bazı kişiler havuz başında benim yanıma varid olacaklar, ancak tanınıp benden uzaklaştırılacaklar. Ben, "Ya Rabbi, bunlar benim ashabımdırlar!" diyeceğim. Cevabımda şöyle denilecek: "Ey Muhammed, onlar senden sonra yeni şeyler icad ettiler ve senin sünnetini değiştirdiler. O zaman ben de şöyle diyeceğim: "Uzak olsunlar, uzak olsunlar!"

Hz Muhammed(sav) Mina'da okuduğu veda hutbesinden
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
Hz. Muaviye (radıyAllahü teâlâ anh), Peygamber efendimizin kayınbiraderi ve vahiy kâtibi idi. Resulullahın zevcelerinden Habibe validemizin kardeşidir. Eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Öleceği zaman, Resulullahın kendisine hediye ettiği bir gömleğe sarılıp, hazinesinde saklamış olduğu, Resulullahın mübarek saç ve tırnak kesintilerinin de gözlerine ve ağzına konularak defnedilmesini vasiyet etmişti. Kabri Şam’dadır.

Mekke fethedildiği gün babası ile beraber, Resulullahın önünde müslüman oldu.
Hz. Muaviye, Peygamber efendimizin kâtiplerinden idi. Yazısı güzel idi. Fasih, halim, vakur idi.
Zeyd ibni Sabit diyor ki:
Muaviye, Cebrailin getirdiği vahyi ve Peygamber efendimizin mektuplarını yazardı.

Fahr-i âlemin emniyetlisi idi. Bu yüksek rütbe, derecesinin ne kadar yukarı olduğunu gösterir. Bu büyük zata dil uzatanlar, Server-i âlemin Kur’an-ı kerimi yazmakta emniyet ettiğine dil uzatmış olurlar.
Abdullah ibni Mübarek hazretlerinin ilminin derecesini bilmeyen bir müslüman yoktur. Din imamı idi. Her ilimde ileri, her işi ilmine uygun idi. Peygamber efendimizin ilmine tam vâris idi. İşte bu büyük âlim buyuruyor ki:
(Hz. Muaviye, Resulullahın yanında giderken, bindiği atın burnuna giren toz, Ömer bin Abdülaziz’den bin kere efdaldir.)

İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
(Hz. Muaviye’nin yanılması, Resulullahın sohbeti bereketi ile, Veysel Karani’nin ve Ömer bin Abdülaziz’in doğru işlerinden daha hayırlı oldu. Bunun gibi, Amr ibni As’ın yanlış bir işi, o ikisinin şuurlu işinden daha üstün oldu.) [c.1, m.120]

Din-i İslamın en büyük âlimlerinden İbni Hacer-i Mekki hazretleri de buyuruyor ki:
(Şüphe yoktur ki, Hz. Muaviye Sahabe-i kiramın nesep itibariyle büyüklerindendir. Peygamber efendimize nesep ile ve nikah ile çok yakın ve mahremleridir. Server-i âlem, Onun hilm ve sehasını meth ve sena buyurdu. Onda İslamiyet, sohbet, nesep, nikahla akrabalık şerefleri toplanmıştır ki, bunların her biri, Cennette Resulullahın yanında bulunmaya sebep olan şereflerdir. Bunlara hilm ve ilim ve Halifelik şerefleri de katılınca, kalbinde az bir safa ve sıdkı ve salahı ve imanı ve izanı olan kimse için artık bu hususta fazla anlatmaya lüzum kalmaz.) [Sava’ik-ul-muhrika]

Hz. Muaviye, Huneyn Gazasında Resulullahın önünde babası ile birlikte kahramanca çarpıştı. Tebük Gazvesine katıldı. Veda Haccında bulundu. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer zamanlarında Suriye taraflarındaki savaşlara katıldı. Hz. Ömer, onu Şam valisi yaptı. Hz. Ömer zamanında 4 yıl, Hz. Osman zamanında 12 yıl, Hz. Ali zamanında 5 yıl, Hz. Hasan zamanında altı ay Şam’da 21.5 sene vali oldu. [41.] senede, Kufe’de halife seçildi. 19 sene, dört ay halifelik yaptı.

Aklı, zekası, fesahatı, sabrı, yumuşaklığı, ikramı, cömertliği fevkalade çok idi. Müslümanların başına geçeceği, hadis-i şerifte bildirildi. Kendisinden çok hadis-i şerif alındı, kitaplara yazıldı. Bu da, büyüklüğünü ve kendisine güvenildiğini göstermektedir.

İslamiyet’in yayılmasında kıymetli ve pek çok hizmetlerde bulundu. Miladi 662’de Sicistan’ı, 663’de Sudan’ı, bir sene sonra Afganistan’ı, Kâbil şehrini ve Hindistan’ın kuzey kısmını, 665’te Tunus’u (Afrikiyye’yi) aldı. 668’de gemilerle gittiği Kıbrıs’ı ve iki sene sonra da İran’daki büyük Kuhistan eyaletini fethetti. Yine aynı sene Bizans İmparatoru Dördüncü Kostantin zamanında, oğlu Yezid’i büyük bir ordu ile İstanbul’un fethi için gönderdi ve şehir kuşatıldı. Kostantin, her sene büyük miktarda vergi vermek şartıyla barış yapmak zorunda kaldı.

673’de Ubeydullah bin Ziyad’ı Horasan’daki orduya kumandan yapıp, Ceyhun Nehrini develerle geçerek Buhara’yı aldı. Hz. Ömer tarafından fethedilen Kudüs hıristiyanlara geçince, Hz. Muaviye şehri tekrar ele geçirdi. Yemen, Mısır, Kayrevan, Irak, Azerbaycan, Anadolu, Horasan ve Maveraünnehire hakim oldu. Müslümanlar tarafından çok sevildi. Peygamber efendimiz, Hz. Muaviye’ye, (Ey Muaviye! Memleketlere hakim olduğun zaman, iyilik et!) buyurmuştur. Resulullahın sohbeti ve hayır dualarının bereketiyle, İslamiyet’in tesir sahasını çok genişletti ve İslamiyet’ten hiç ayrılmadı.

Hz. Muaviye, uzun boylu, beyaz tenli, heybetliydi. Güzel konuşur, adaletli davranırdı. Çalışkan, gayretli, azimliydi. Arabistan’da meşhur olmuş dört dâhi Sahabiden birisidir. Sanki her bakımdan devlet başkanı olmak için yaratılmıştı. Hatta Hz. Ömer, Hz. Muaviye’ye her bakışta; Bu, ne güzel bir Arap sultanıdır derdi. Cins atlara biner, kıymetli elbiseler giyerdi. Resulullahın sohbetinin bereketiyle şeriattan hiç ayrılmazdı. Hz. Ali onun hakkında; Muaviye’nin idaresini kötülemeyiniz! Zira onu kaybederseniz başların koptuğunu ve düştüğünü görürsünüz buyurmuştur. (Kısas-ı Enbiya, Mirat-i Kâinat, Medaric-ün-nübüvve)

Hz. Ali ile birbirlerine beddua ettikleri asla doğru değildir, bunu ibni Sebecilerin uydurmuş olduğu kıymetli kitaplarda yazılıdır. Yalan olduğunu şu âyet-i kerime de açıkça bildiriyor:
(Muhammed aleyhisselam, Allah’ın Resulüdür ve Onunla birlikte bulunanların [Eshab-ı kiramın] hepsi, kâfirlere karşı çetin, fakat, birbirlerine karşı merhametli, yumuşaktır.) [Feth 29]

Birbirlerine karşı merhametli olan, birbirini seven insanlar birbirlerine beddua eder mi hiç? Hâşâ Allahü teâlâ yalan mı söylüyor?

Peygamber efendimizin kayınbiraderi olan Hz. Muaviye, Peygamberimizden hayır dua aldı ve övüldü. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İşlerinizde Muaviye’yi bulundurunuz. Çünkü, o kavi ve emindir.) [Tathir-ül-cenân]
(Ümmetimin en halimi ve cömerdi Muaviye bin Ebu Süfyan’dır.) [İ.Süyuti]
(Muaviye’nin mülk sahibi olmasına fazla zaman geçmez.) [Deylemi]

Hz. Hasan diyor ki:
Resulullah, (Bir gün gelir, Muaviye devlet başkanı olur) buyurdu. (Deylemi)

(Ya Rabbi, onu [Muaviye’yi] hâdi ve muhdi eyle) [Tirmizi] (Yani, Onu doğru yola ulaştır ve doğru yola ulaştırıcı eyle!)

(Ya Rabbi, ona [Muaviye’ye] kitap öğret, ülkelere sahip et ve azaptan koru.) [İ.Ahmed, Taberani, Ebu Nuaym, Ebu Ya'la, İ.Asakir]

Ebu İdris el-Havlani anlatır:
Hz. Ömer, Umeyr İbnu Sad’ı Humus valiliğinden azledince yerine Muaviye’yi tayin etti. Halk, "Umeyri azledip Muaviye’yi mi tayin etti" diye mırıldandı. Umeyr; "Muaviye’yi hayırla yâd edin. Zira ben Resulullahın, (Allah’ım, onunla (insanlara) hidayetini ulaştır!) dediğini duydum dedi. (Tirmizi)

İbnu Meryem el-Ezdi anlatır:
Muaviye’nin yanına girmiştim. Bana, seni hangi rüzgar attı diyerek ziyaretimden memnuniyeti izhâr etti. Ben de, Resulullahtan işitmiş olduğum şu hadisi size hatırlatmayı düşündüm dedim:
(Allah kime Müslümanların işlerinden bir şeyler tevdi eder, o da onların ihtiyaçlarını, isteklerini, darlıklarını giderirse, kıyamet gününde Allah da onun ihtiyaç, istek ve darlıklarını giderir.) Râvi der ki, bunun üzerine Hz. Muaviye insanların ihtiyaçlarıyla ilgilenmek üzere görevliler tayin etti. (Tirmizi, Ebu Davud)

Âmir İbnu Sa'd babasından naklen anlatır:
Resulullah Beni Muaviye Mescidine girdi. Orada iki rekat namaz kıldı, biz de onunla beraber kıldık. Sonra uzun uzun dua etti. Sonra yanımıza döndü. Buyurdu ki:
(Rabbimden üç şey talep ettim. İkisini verdi, birini geri çevirdi: Rabbimden ümmetimi umumi bir kıtlıkla helak etmemesini talep ettim, bunu bana verdi. Ümmetimi suda boğulma suretiyle helak etmemesini diledim, bana bunu da verdi. Ümmetimin kendi aralarında savaşmamalarını da talep etmiştim, bu geri çevrildi.) [Müslim]

Resulullahın torunlarından seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:
(İmam-ı Ali şehid olunca, imam-ı Hasan müslüman kanı dökülmemesi ve rahat etmeleri için hilafeti bırakmak istedi. Muaviye’ye teslim eyledi. Onun emirlerine tâbi oldu. O günden itibaren Muaviye’nin hilafeti hak ve sahih oldu. Böylece, (Bu oğlum seyyiddir. Allahü teâlâ, onun ile, müminlerden, iki büyük fırka arasını bulur, barıştırır) hadis-i şerifinin manası meydana çıktı. Muaviye de, imam-ı Hasan’ın tâbi olması ile, dine uygun halife oldu. Böylece, müslümanlar arasındaki bütün anlaşmazlık sona erdi.) [Gunye]

Hz. Hasan, hilafeti kendi arzusu ile Hz.Muaviye’ye bıraktı. Onu halife olmaya layık görmeseydi, hilafeti bırakmazdı. Onunla harp ederdi. Hz. Hasan, layık olmayan birine hilafeti bıraktı, demek, Hz. Hasan’ı kötülemek olur. (H.S. Vesikaları)

Hadis imamlarından İbni Asakir bildiriyor ki:
Resulullah, Muaviye’ye, (Benden sonra, ümmetimin üzerine hakim olursun. O zaman, iyilere iyilik et, kötüleri de affet!) buyurdu.

Hz. Ali, (Muaviye, hiç mağlup olmaz) hadis-i şerifini hatırlasaydım, Muaviye ile savaşmazdım buyurdu. İmam-ı Beyheki de diyor ki: Hz. Ali buyurdu ki, Resulullahtan işittim, (Ümmetimden bazıları, Eshabımı kötüleyecekler. Bunlar, Müslümanlıktan ayrılacaklardır) buyurdu. (Mevahib-i ledünniyye)

İmam-ı a'zam hazretleri, (Eshab-ı kiramın hepsini hayırla anarız) buyurdu. İmam-ı Şafii ve Ömer bin Abdülaziz de, Eshab-ı kiram arasındaki savaşlar hakkında (Allahü teâlâ, ellerimizi, bu kanlara bulaşmaktan koruduğu gibi, biz de, dilimizi tutup, bulaştırmayalım!) buyurdu. (M.Rabbani c.2, m.96)

İmam-ı Gazali hazretleri de (Dinimizi bize ulaştıran Eshab-ı kiramdır. Onlardan birini kötülemek, dini yıkmak olur) buyurdu. İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki: Abdullah ibni Abbas buyuruyor ki: Cebrail aleyhisselam Peygamber efendimize geldi (Ya ResulAllah! Muaviye’yi sana tavsiye ederim. Kur'an-ı kerimi yazdırmakta ona emniyet et, güven) dedi. Yine aynı sayfada yazıyor ki, Resul-i ekrem, bir gün mübarek zevcesi Ümm-i Habibe’nin odasına geldi. O esnada Hz. Muaviye başını, kız kardeşi Ümm-i Habibe’nin kucağına koymuş uyuyordu. Resul-i ekrem bu hâli görünce, (Ya Habibe! Kardeşini bu kadar çok mu seviyorsun?) buyurdu. O da evet deyince, Peygamberimiz buyurdu ki, (Onu Allah ve Resulü de seviyor.) [Tathir-ül-cenân s. 27]

İslam düşmanları, İslamiyet’i içerden yıkmak için Ehl-i beyti nebeviyi facia ve felaketlere sürüklemişler. Bu cinayetlerini Ehl-i sünnete mal ederek, bu bahane ile İslamiyet'in bekçisi olan Eshab-ı kirama ve bunların yolunda olan Ehl-i sünnet âlimlerine saldırmışlardır. Müslümanların, bu tuzaklara düşmemek için, çok uyanık olmaları lazımdır. (H.S. Vesikaları)
 
L

levodopa

Guest
MUAVIYE hakkinda yeterli sayida hadis verildi.Hz.Ali ile savasan ona hile yapan ve ona lanet ettiren bir insan nasil hazreti olabilir.

siz muaviyenin taraftari olun.biz ALInin taraftariyiz.
 

Ali Asgar isfehani

New member
Katılım
24 Haz 2010
Mesajlar
57
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
33
Hz. Muaviye (RA) Ebu Süfyan (RA) ve Hind (RA)’ın oğludur. Kendisi Mekke’nin Fethi’nden önce Müslüman olduğunu ve bunu ailesinden gizlediğini söylemiştir. Mekke’nin fethinden sonra Huneyn Gazvesi’ne katılmış ve ganimetten pay almıştır.

Hz. Ebubekir zamanında Suriye tarafına giden orduya kardeşi yezid ile katılmıştır. Hz. Ömer zamanında ise Dimeşk Valisi olan kardeşi Yezid, valiliği kardeşine vefatı anında bıraktı ve Hz. Ömer bunu onayladı.

Hz. Osman zamanında ise tüm Suriyenin valisi oldu. Hz. Osmanın vefatından sonra Hz. Ali’ye biat etmedi ve Hz. Osman’ın katillerinin kanını istedi. Topladığı taraftarlar ile Sıffin de Hz. Ali ile çarpıştı. Hz. Ali vefat edip, Hz. Hasan halife olduğunda ise, Hz. Muaviye ile çarpışmayı fitne çıkması endişesiyle bırakıp halifeliği Hz. Muaviye’ye bıraktı ve Hz. Muaviye Küfe’ye gelip halktan biat aldı.

Hz. Muaviye H. 60 yılında (diğer bir rivayette H 50 yılında ) vefat etmiştir. Hz. Muaviye (RA.) İslam’ın seçime dayalı hilafet sistemini saltanata çevirmekle tenkid edilmiştir. Ancak şu unutulmamalıdır ki,Hz. Muaviye de bir sahabedir ve Resulüllahın (ASM) hiçbir ayrım yapmadan bütün ashabını (temize çıkarmış) hangisi olursa olsun dil uzatanı lanet etmiştir. Bütün ehli sünnet uleması, bunu mühim bir esas olarak kabul etmiştir. Ayrıca, o zamanda olan olaylarda kaderin payını da ihmal etmemek gerekir. Resulüllah (ASM.), sahih hadis kitaplarının ifadesi ile, Hz. Muaviye hakkında hayır dua etmiş ve Hz. Ömer’den bir rivayette Hz. Muaviye için “Allah’ım, onunla (insanlara) hidayetini ulaştır” diye dua ettiğini bildirmektedir. (Tirmizi Menakıb hadis no:3842)

Hz. Muaviye devri, islam fetihlerinin devam ettiği bir devirdir. Elhasıl; Hz. Muaviye (RA.) da dahil olmak üzere hiçbir sahabe hakkında, yaptıklarından dolayı itham ve su-i zan edilemez. Bu, hem Hz. Peygamberin (ASM.)hadisleri ile ve hem de ehli sünnet alimlerinin ittifakı ile caiz değildir ve yapanlara lanet edilmiştir.

Hazret-i Muaviye İslamın yayılmasında çok kıymetli hizmetlerde bulundu. Sicistan, Sudan, Afganistan, Buhara, Hindistan’ın kuzey kısmı, Tunus bunun zamanında alındı. Kıbrıs Bisanstan kurtarıldı. Kudüs geri alandı. Yine zamanında, İstanbul kuşatıldı; her sene yüklü vergi vermek şartıyla kuşatma kaldırıldı.

Peygamber efendimiz kendisine , “ Benden sonra ümmetimin yerine hakim olursun. O zaman iyilere iyilik et! Kötülük yapanları da af eyle!” buyurmuştu. Resulullahın bu hayır duasının bereketiyle, İslamiyet Hz. Muaviye zamanıda bu kadar yayıldı.

Hz. Muâviye, Peygamberimizden çok hadîs rivâyet etmiştir. Bu hadîs-i şerîflerden birkaçı şunlardır:

“Allahü teâlâ kime iyilik murâd ederse, onu din âlimi yapar ve dinene zarar verecek şeyleri ona bildirir. Ona doğruyu gösterir.”

“Amel bir kab gibidir, sonu iyi olursa evveli de iyi olur.”

“Ehli kitab, dinlerinde 72 fırkaya ayrıldılar. Bu ümmet ise 73 fırkaya ayrılacak, hepsi Cehennemde olacak, yalnız bir tânesi müstesnâ, o da Ehl-i sünnet velcemâattır. Ümmetimden bir kavim ortaya çıkacak ki, bunlar, köpeğin sâhibi peşinden koştuğu bir nefsin arzularına uyacaklardır.”

“Bütün günahları Allah’ın bağışlaması umulur, yalnız müşrik olarak ölenin ve kasden bir mü’mini öldürenin afvolması umulmaz.”

“Ben sâdece bir haznedârım. Her kime gönül hoşnutluğu ile bir şey versem, Allah onu ona hayırlı kılar. Yine her kimse bir şeyi, isteği ve aç gözlülüğü sonucu verirsem, onun durumu yiyip yiyip doymayana benzer.”

“Yâ Rabbi, onu doğru yolda bulundur!”

Cenâb-ı Hak, Eshâb-ı kiramın hepsinden razı olduğunu bildiriyor. Eshâb-ı kiram aralarındaki bazı meselelere rağmen birbirlerini çok severlerdi. İstisnasız Eshabın hepsini sevmek Ehli sünnetin şartıdır. Hz. Muaviye de Eshâb-ı kirâmdan hatta büyüklerindendir. Ayrıca Resulullah efendimizin kayın biradedir. Bunun için O’nun da son sözlerine yer vermeden geçemedik.

Peygamberimizin,Yâ Rabbi, onu doğru yolda bulundur ve başkalarını da doğru yola götürücü kıl” ve “Yâ Rabbi! Muâviye’ye yazı ve kitab öğret, onu azabından koru” “Yâ Rabbi! Onu memleketlere hakim kıl” duâlarıyla şereflenmiştir.

Hz. Muaviye vahy katibidir. Vahy katibliğine alınması, Cebrâil aleyhisselâmın bildirmesi ile olmuştur. Hz. Cebrâil’in getirdiği Kur’ân-ı kerîmi ve Peygamberimiz’in mektublarını yazardı.

Hz. Muâviye Huneyn gazâsında Resûlullah’ın önünde babası ile birlikte kahramanca çarpıştı. Tebük gazvesine katıldı. Vedâ Haccında bulundu.

Hz. Muâviye ömrünün son günlerinde okuduğu bir hutbede şunları söyledi:

“Ey insanlar! Üzerinizde çok kaldım. Sizi usandırdım. Artık ayrılmak istiyorum. Siz de benden ayrılmak ister oldunuz. Fakat size benden daha iyisi gelmez. Nitekim benden evvel gelenler, benden daha iyi idiler. Kim Allahü teâlâya kavuşmak isterse, Allahü teâlâ da ona kavuşmak ister. Yâ Rab! Sana kavuşmak istiyorum, sana kavuşmamı nasib eyle! Beni mübârek ve mes’ud eyle!”

Bkz. Canan İbrahim, Kütüb-i Sitte muhtasarı tercüme ve şerhi XIII. 30-33; I. 518-530




vay anasını birader bunca yazılana rağmen taassup ve inat ve başa kalkma...bu nasıl bir taassuptur..kendisi görmediğimiz şeyler hakkında konuşamayız diyor ama muaviyeyi görmüş gibide öve öve bitiremiyor üstüne üstlük peygamberin amcası hz abbası şehit edip cigerini yiyen hind adlı kadına ise hind r.a diyor haşa....ebu süfyan gibi peygambere yıllarca ne çileler çektirmiş bir adam hakkındada aynısını giyor...vahabimisin sen ...sen sünni de olamassın...arabistan vahabisi gibi konuşuyor yazıyorsun...ben anadoludaki hiç bir sünni kardeşten duymadım muviyeyi bu denli övsün üstüne hind denen o kadına bu şekilde hitap etsin....nerden buluyor yazıyorsunuz anlamıyorumki....
 

Ali Asgar isfehani

New member
Katılım
24 Haz 2010
Mesajlar
57
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
33
birde vahiy katibi yazmış :)....bu nasıl vahiy katipliği verdiğiniz tarih ile kuranın inme ve başlama tarihi uyuşmuyor...kuranın tüm ayetleri tamamlanmış o zaman muaviye vahiy katipliğine başlamış..uydururken tarihlere dikkat edin.....
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
VALLAHI BILLAHI VE TALLAHI BUNLAR EHLI SUNNET KAYNAGIDIR.

Abdülbirr “el-İstiab” kitabında Muaviye’nin tercümesinde diyor ki: “Muaviye Hz. Hasan’ı zehirletti”
(Ahmet Hüseyn Yakup “Adalet’üs Sahabe” s.108 / Şerhu Nehc’ül Belağa İbni Ebil Hadid C.16, s.10 / Ebu Ferec el-Asfahani “Mekatil âl Ebi Talib S.48)

Muaviye Cude’ye Hz. Hasan’ı zehirletmesi için emir verdi
... See More
(İbni Teymiyye “Minhac’üs Sünnet” C.2, S.225)

• Muaviye Hz. Hasan’ı zehirletti.

(İbni Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc' ül Belağa" c.4, s.4, 7’de Medaini’den, c.4,
s.11, 17’de Ebul Ferec’ten / El-İstiab “el-İsabe’nin hamişinde” c.1, s.375 / el-
Mesudi' nin "Müruc ez-Zeheb" c.2, s.427 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.311)

Hz. Ali’ye Lanet Edip Lanet etmeye Emir Vermesi:

Muaviye Hz. Ali’ye lanet etti.

(İkd’ül Ferid İbn-i Abdu Rabbih’in c.4, s.366 / İbni Ebil Hadit' in "Şerhu Nehc'ül Belağa"c.1, s.356; c.3, s.258 – 1.Baskı-Mısır)

Muaviye Hz.Ali’ye sövdü.

(İbn' ül Esir' in "Üsd' ül Gabe" c.1, s.134 / el-İsabe c.1, s.77 / El-Kamil İbn’ül
Esir c.3, s.302 / el-Suyuti' nin "Tarih'ül Hulefa" s.190 / İbn-i Abdurabbih’in
“el-İkd’ül Ferid” c.2, s.144 / İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika"
s.33 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.310)

• Muaviye namaz kıldığında (Allah kabul etmesin) Ali'ye, Hasan’a, Hüseyin’e, İbn-i Abbas’a Kays bin Sa’d bin İbadet ve Eşter’e lanet etti.

(Şeyhülislam Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi el-Belhi'nin "Yenabi'ul Mevedde" s.162)

Muaviye Hz. Ali’ye sövmeleri için emir verdi.

(Sahih-i Müslim c.2, s.360 / Sahih-i Tirmizi c.5, s.301, Hadis No: 3808 / el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek alas-Sahihayn" c.3, s.109 / Hasais en-Nisai s.48, 81 Haydariye Bas. / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet'üt Talib" s.84,86 Haydariye Bas./ İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.206, Hadis No: 271,272 / ez-Zerendi el-Hanefi'nin "Nazım Dürer es-Simtayn" s.107 / Menakib-i Hüvarezmi s.59 / İbn-i Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.1, s.134; c.4, s.25-26 / el-Askalani eş-Şafii’nin “el-İsabe fi Temyiz es-Sahabe” c.2, s.509 / İbn-i Mezahim’in “Vak’it Siffiyn” s.82, 92 / İbn-i Abdu Rabbih’in “İkd’ül Ferid” c.4, s.29 / İbn-i Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc'ül Belağa" c.1, s.256, 361, Mısır 1. Bas. / Sıbt İbn-i Cevzi’nin “Tezkiret’ül Havas” s.63 / el-Emini’nin “el-Gadir” c.1, s.257; c.3, s.200)

Muaviye mimberde Hz.Ali'ye lanet okudu ve bütün valilerine de ona lanet okumalarını emretti. Peygamberin zevcesi Ümmü Seleme, Muaviye'ye mektup yazarak şöyle dedi : Siz mimberde Hz. Ali'ye ve onu seven herkese lanet ettiğiniz için Allah ve resulüne küfrediyorsu-nuz. Ben, Allah ve Resulünün Hz.Ali'yi sevdiğine şehadet ediyorum. Ama Muaviye onun sözlerini dinlemedi.

(Bkz. İbn-i Abdurabbih'in "İkd'ül Ferid" kitabı c.4, s.366)

İslam ülkelerinde minberlerde Ali'ye (a.s) küfür edilmesine emir verdi. (Bu emir Emevi halifelerinden Ömer b. Abdulaziz'in (99-101) dönemine kadar icra edildi). Muaviye mümessillerinin ve içlerinde sahabelerin de bulunduğu idarecilerinin yardımıyla, has ve seçkin Ali taraftarlarını öldürdü ve bazılarının başını mızraklara takıp şehirlerde gezdirdi. Rastladıkları Şiilere, Ali'den (a.s) uzak olduklarını ve ona sebbetmelerini teklif ediyorlardı. Bu tekliften çekinenler derhal katlediliyordu.

(en-Nesaih’ül Kafiye S.58,63, 77-78)

Açıklama:

Muaviye, Ehli Sünnet tarihçilerinin de naklettiği sahih rivayetlere göre İmam Hasan'ı zehirletmiştir:

Kuran'ı Kerim bir mümini öldüren hakkında şöyle buyurmuştur:

"Bir mümini kasten öldürene gelince, onun cezası içinde ebedi olarak kalacağı cehennemdir. Allah gazap etmiştir böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona." (Nisa 93. Ayet)

Böylece Kuran'ı Kerimin apaçık ayetine göre Muaviye, lanetlik ve cehennemliktir.

Muaviye, Hz. Ali'ye mimberlerde lanet ettirmiştir. Bu da başta sünni İslam Bilginleri olmak üzere en sahih tarih ve hadis kitaplarında geçmektedir.

Peki İmam Ali'ye söven kişinin konumu Nedir ?

Bizzat Sevgili Peygamberimizin sahih hadislerinden görelim:

Resulullah (saa) şöyle buyurdu : “Men sebbe Aliyyen sebbeni”

Meali: “Ali'ye söven bana sövmüştür”

Kaynak:

1. el-Hasais en-Nisai s.24
2. İbn-i Asakir'in 'Tarih-i Dimaşk' c.2, s.184
3. el-Müttaki el-Hindi'nin 'Muntahab'ul Kenz' c.5, s.30
4. el-Suyuti'nin 'Tarih'el Hulefa' s.73
5. el-Nebehani'nin 'Feth'ül Kebir' c.3, s.196
6. Tabari'nin 'Zehair'ul Ukba' s.66
7. Menakıb-ı Hüvarezmi s.82
8. Mişkat'ül Mesabih c.3, s.235

İbn-i Abbas dedi ki: Allah’a ant olsun ki, Resulullah (saa)’ın şöyle buyurduğunu duydum: (Men sebbe Aliyyen fekad sebbeni, vemen sebbeni fekad sebbalâh, vemen sebballâh azze ve celle ekebbehullâhu alâ menherihi finnâr)

Meali: “Ali'ye söven bana sövmüştür, bana söven de Allah’a sövmüştür, Allah’i söven kişiyi, Allah onu burnu üzere ateşe dökecektir”

Kaynak:

1. İbn-i Sabbağ el-Maliki'nin 'Füsul'ül Mühimme' s.111
2. Tabari' nin 'Zehair'ul Ukba' s.66 ve 'Riyad'ul Nadara' c.2, s.219
3. Menakıb-ı Hüvarezmi s.81-82
4. Menakıb-ı Meğazeli s.83
5. Süleyman el-Kunduzi' nin 'Yenabi' ul Mevedde' s.205
6. eş-Şeblenci' nin 'Nur'ül Absar' s.110
7. el-Künci' nin 'Kifayet' üt Talib' s.82
8. el-Hamvini eş-Şafii' nin 'Feraid es-Simtayn' c.1, s.302
9. el-Murkat fi Şerh’ül Müşkat c.10, s.474

Hz.Ali'den naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “Yâ Ali, lâ yahubbek illâ mümin, velâ yübğidak illâ münâfık”

Meali: “Ey Ali, seni müminden başkası sevmez ve münafıktan başkası da sana kin beslemez”

Kaynak:

1. Sünen-i Nisai c.8, s.117
2. Müsned-i Ahmet bin Hanbel c.1, s.95
3. Ebu Naim el-Asbahani'nin 'Hilyet'ül Evliya' c.4, s.185
4. el-Müttaki el-Hindi'nin 'Kenz'ul Ummal' c.2, s.598 ve Muntahab'ul Kenz' c.5, s.30
5. İbn'ül Cevzi'nin Tezkiret'ül Huffaz c.1, s.10
6. es-Seyyid Murtada Hüseyni'nin 'Fedail'ül Hamse min es-Sıhah es-Sitte' c.2, s.211
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
EHLI SUNNETIN EN MUTEBER KAYNAGI MUSLIMDEN

36961_1529409597964_1316443849_1462838_1550740_n.jpg
 

Ehli_Þia

New member
Katılım
28 Mar 2011
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Aman ALLAHIM!!!

Aman ALLAHIM!!!

Hazret ve Muaviye yan yana... HUCR b. ADİYYi katleden, Hz.Ammarın katline sebep olan MUAVİYE ye hazret demek. Vallahi Ehli Sünnet kardeşler yanlış yoldasınız eğer Hz. diyorsanız Muaviyeye.
 

hksozer

New member
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
97
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Yaş
53
Nasıl bir inattır bu,Allah Resulunun Ehlibeytinin katillerine methiyeler yazmak...Nasıl bir ruh halidir acaba
 
Üst Alt