Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

hakikat damlaları

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
rabbime duam senin gibi kullarının sayısını cogaltırır inş
kardeşim eline saglık ne kadar ihtiyacımız var bu bilgilere ......
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Medhedilince sevinmek nifak alametidir; hakiki mü'min “koynumdaki akrebi gösteriyorlar” diye düşünüp zemmedilince sevinmeli!

* * *

Siz Allah'ı seviyorsanız bilmelisiniz ki O da sizi seviyor; kalbinizde aşk yoksa O'nun nezdinde bir kıymetiniz olduğu da söylenemez.

* * *

Bir iş temelde hayra bina edilmiş ve aynı zamanda makûliyeti de gözetilmiş değilse niyetin onu güzelleştiremeyeceği açıktır.

* * *



Allah'a yakın olmanın en sarîh emarelerinden biri de kibirden uzak yaşamaktır.

* * *

“Allah'ım, yaptığım işlerde, konuştuğum sözlerde azıcık bile olsa kendimi ifade etme gibi bir inhiraf varsa ne olur bana hiçbir şey söyletme!” irşad erlerinin daimî duası olmalıdır.

* * *

Dünyanın en talihsiz insanları başkalarının fikrini almadan, onlara danışmadan iş yapanlardır.

* * *

İnsanın doyuncaya kadar tıka-basa yemesi yediği şeylere karşı içinde bir istikrah uyarır ve hamd duygusunu öldürür. İnsan, gözü sofradakilerdeyken yemeyi bırakmalıdır.

* * *

Kendini yerden yere vur ama başkalarını hep başının üstüne koy!

* * *

Günah işledikten sonra mazeret beyan etmek ayrı bir günahtır. Yapılması gerekli olan şey tevbe, inabe ve evbedir.

*** *** ***

Hedef ile o hedefe giden yol arasında her zaman ciddi bir irtibat sözkonusudur. Dolayısıyla hedefleri ciddi olanlar o hedefe doğru yürüdükleri yolda ciddi olmalıdırlar.

***

En küçük nimetlere bile şükretmeyenler, pek büyük ihsanları dahi zayi ederler.
***Allah'ım! Bana vereceğin nimetler beni yoldan çıkaracak ya da çizgimi değiştirtecekse ben onları istemiyorum. Ne olur, beni altından kalkamayacağım imtihanlara tabî tutma!.

* * *

Allah'ım! Hayrât ve hasenâta Senin ihtiyacın yok; ama ilâhî lütfuna benim ihtiyacım çok!

* * *

Kâmil imana ulaşmak, Allah'a hep yakın durma ve her zaman O'na yakın olma yollarını araştırmaktan geçer.

* * *

Mü'minler kendilerine değil Allah'a güvenirler; “özgüven” dedikleri şey en hafif ifadesiyle bir aldanmışlıktır.

* * *

Hiç katkıda bulunmadığı bir işten dolayı methedilmekten hoşlanmak –Kur'an'ın açık ifadesiyle– büyük bir nifak alametidir.

* * *

Kâmil mü'min olmaya azmedenler kusurlarını duymaktan dolayı rahatsız olmamayı kendilerine bir şiar edinmelidirler.

* * *

Mü'minin namazdan daha önemli işi olamaz; o, namazı kendine takvim yapmalı ve işlerini elden geldiğince ona göre ayarlamalıdır.

* * *

Hayatınızda bir iğne ucu kadar günahınız varsa onu gözünüzde çok büyük görmeli ve “Her şeyi görüp bilen Müheymin bunu bana sorduğunda ne yaparım?” diye düşünmelisiniz. İşte gerçek iman budur.

* * *

“Lime tekûlûne mâ lâ tef'alûn/Niçin yapmadığınız şeyleri başkalarına söylüyorsunuz?” demek, “Madem yapmıyorsunuz, o halde söylemeyin” demek değildir. O, “Madem söylüyorsunuz o halde söylediklerinizi evvela siz yapın” demektir. Onun için insan yapmasa da söylemeli, fakat dediklerini de yapmaya çalışmalıdır.

* * *

Bir çeşit başkalaşan her çeşit başkalaşabilir.

* * *

Yüreklerinde hayatı istihkar duygusunu geliştiremeyenler hep dünyanın kulu kölesi olarak kalır giderler

 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Zulmetmek ne kadar çirkinse zulmedilebilirlik de o kadar çirkindir.

***

Cenâb-ı Hakk'ın lütufları sebebler planında illa bir şeye verilecekse mutlaka vifak ve ittifaka verilmelidir.

***

Müslümanlıkta kendine güven yoktur; Allah'a güvenme ve Allah'ın verdiği iradeyi iyi kullanma vardır.

***

“ İyi şeyler yapıyor ve sevap kazanıyoruz” mülahazaları benlik hesabına sizi sardığı aynı anda bir kaybetme sürecine girmişsiniz demektir.

***

Dinimiz gerçek kıymetini tavırlarımızda bulur.

***

Tavır ve davranışların iman olup içe akması sözkonusu değilse yapılan şeylerin folklordan bir farkı kalmaz.

***

İnsan, Allah'a nisbet edilen her şeye karşı saygılı olmalıdır.

***

Sürçerek bir kere büyük günah işleyen ve o günahından dolayı tir tir titreyen insan, küçük günah işleyip umursamadan o günahlarında ısrar eden insandan daha hayırlıdır.

***

Şikayetle hizmet aynı anda aynı kimsede bulunmaz.

***

Kur'an, “...namazlarını kılarlar” demiyor, “...namazlarını ikame ediyorlar” diyor.

***

Muhtemel maslahatlar için muhakkak mefsedetlere girilmemelidir.

***İslam dünyasının boşluğu bir hâl boşluğudur. Günümüzde, simalara akseden bir inanmışlık tavrı görmek oldukça zor!..

***

Din insanı şekillendirsin, bir kalıba soksun, ona çeki düzen versin diye gelmiştir; insan dini keyfince şekillendirsin diye değil.

***

Lafla meseleler halledilseydi, münafıkların en baş döndürücü beyanlarıyla şimdiye kadar çözülmemiş hiçbir problem kalmazdı.

***

Müslümanlığı arızasız, noksansız ve Kur'an'a göre yaşamak en büyük keramettir.

***

Zirveleşme mahrumiyetlerin arkasındadır. İnsan katlandığı sıkıntı nispetinde terakkiye mazhar olur.

***

Büyük şeylerin kıymeti bilinmezse zamanla hiçbir kıymeti olmayan küçük şeyler onların yerini alır.

***

Müzalahazalarını İslam'ın varlığına bağlayan ruh, kâmil ruhtur.

***

Bir meselenin içindeki en âmî adam, o meseleyi alakadar eden hususlarda, dıştaki filozoftan daha bilgilidir.

***

Meseleler hâl ile hallolur, hâlin müphem bıraktığı yerde ise kitaba ve söze başvurulur; yoksa, sadece kitap okuyarak ve konuşarak meseleler anlatılamaz.

***

Doğru, bir tanedir; insanları o doğrudan uzaklaştırırsanız rengarenk eğriler içine girerler.

***

İman toprak gibidir; tohumun atılmasından hasad zamanına kadar her seviyede toprak ile sıkı irtibat lazımdır.

 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Gırtlağına kadar kesrete boğulmuş bir insanın, başkalarını vahdete ulaştırması mümkün değildir.

* * *

İmanın hazzına ulaşanlar içlerinden geçen düşüncelerden dolayı bile kendilerini sorgular ve kat'iyen tavır yalanına girmezler.

* * *

Yaptığımız şeyleri monotonluğa kurban etmemeli, her zaman onları içimizde yeniden bir kere daha duymaya çalışmalıyız.

* * *

Nefsi itibarıyla ölmeyenler hakiki hayata eremezler.

* * *

“Neredesin?”e cevap verip “Buradayım!” diyebilecek yiğitlere ihtiyaç var.

* * *

İdare eden kaba kuvvet değil, hakkaniyet ve adalettir.

* * *

Faydasız ve lüzumsuz şeyler, faydalı olanları da faydasız hale getirirler.

* * *

Zaaflar, insan tabiatının açık olduğu boşluklardır; şeytan da işte o boşlukları kullanır.

* * *

Sözümüzün aks-i sadâ uyarmasını bekliyorsak her zaman kendi değerlerimizle hareket etme hususunda çok dikkatli olmalıyız.

* * *

Gerçek sahibine bağlanmayan şeyler sahipsiz demektir.

* * *

“Ben” diyenler, diskalifiye edilmelerinin dilekçesini kendi elleriyle vermiş sayılırlar

***

Birisine, ‘seni seviyorum' demek başka, ‘eşin-menendin yok' demek başkadır. Birincisi makbul olsa da, ikincisinin mahzurlu olduğunda şüphe yoktur.

***

Medeniyetlere kastedenlerin, kültürleri ortadan kaldırmaya yeltenenlerin vebalini dünyada tartacak bir baskül olmadığı gibi ahirette de o büyüklükte bir kantar yaratılmamıştır.

***

Allah'a dilbeste olmuş gönüller, işlerini planlarken O'nunla alakalı mülahazaları bir ana nakış gibi işin merkezine oturtmalıdırlar.

***

Günahın Allah tarafından affedilmesi başka mesele, kulun o günahtan dolayı sorguya çekileceğini düşünerek hep ızdırap duyması daha başka bir meseledir.

***

Şuursuz taklid makbul değildir.

***

İnsanlara karşı hakiki şefkat, onlara ebedî saadeti kazandırma yolunda ortaya konan cehd ü gayretle olur.

***

Bediüzzaman, gerçek Mukteda Bih'e (sallallahü aleyhi vesellem) basiretle iktida etmiş bir basiret muktedisidir.

***

İnsanın inandığı meseleye kilitlenmesi o hususta yapacağı en büyük duadır.

***

Allah'ı (celle celalühü) vicdanda derinlemesine duymanın en önemli şartı bir an evvel nazarîden sıyrılıp meseleleri amelînin enginliğiyle hissetmeye bakmaktır.

***

Eski-yeni bütün tiranlar, şefkatten mahrum bir kısım insan bozmalarıdır.

***

Kalb ve ruhta şefkat eksikliği bir tabiat deformasyonunun neticesidir. Bunun içindir ki, hakiki bir insanın şefkatten mahrum olması düşünülemez.
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
İnanmış bir insan kendisini sorgularken imansız olarak devrilip gitmekten dolayı tir tir titreyebilir; fakat asla, “Ben münafığım” diyemez. Nifak alameti taşımak başka münafık olmaksa bambaşkadır.

***

Efendimiz başta bütün enbiyâyı tanıyıp anlayabilmenin ilk şartı, onları kendimiz gibi, davranışlarını da bizim davranışlarımız gibi değerlendirmemektir. Unutulmamalıdır ki, onlar ısmarlama insanlardır.

***

Dinim birinci sırada gelir; dilimsiz de edemem.

***

“Ene”yi toprağa gömmek.. var olunacaksa “nahnü” ile var olmak.. “Hüve”yi bulduktan sonra “nahnü”den de kurtulmak... işte mesleğimizin esası.

***

Cenâb-ı Allah'ın kıymet atfettiği şeylere değer vermek, sevmediği hususlara da sırtını dönmek takvalı olmanın en önemli şartlarından biridir.

***

Şefkat en paslı kilitleri açan bir anahtar ve ölmüş ruhları bile diriltebilecek bir yed-i Mesîh'tir.

***

Kâdir biz değiliz ki, kader bize bağlı olarak cereyan etsin...

***

Allah'ın nimetlerini hatırlatma bakımından oruçtan daha güzel bir hatırlatıcı yoktur.

***

En büyük muvaffakiyetleri bile kendinden bilmeme içe dönük en büyük muvaffakiyettir.

***

“Ehad”, ikincisi olmayan tek demektir ve insanlarda isim olarak kullanılması uygun değildir. Bu husus esmâ-i hüsnâdan başkaları için de düşünülebilir.

***

Halk, yani yaratma fiili sadece Cenâb-ı Hakk'a mahsustur ve kanaatimce Allah'tan başkası için kullanmak da doğru değildir.

***

 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Ekmeli ancak ekmel olanlar elde edebilirler.

* * *

Kalbî ve ruhî hayatı itibarıyla kaybeden, cismanî ve dünyevî olarak kazanıyor görünse de aslında ziyandadır.

* * *

Yüce bir mefkûreye dilbeste olmuş dava adamının sadece yaptıkları değil mülahazalarının bütünü de o mefkûreye endeksli olur; olmalıdır da!..

* * *

İnsan ameliyle dolduramayacağı koca koca boşlukları niyetinin enginliğiyle doldurabilir.

* * *

Yuva bir toplumun molekülü gibidir. Yuvası yıkılmış bir toplumun ayakta durması söz konusu değildir.

* * *

Büyük bir hedefi gerçekleştirmek için ortaya konan vesileler gerçekleşmesi beklenen hedef kadar büyüktürler.

* * *

Siz, Allah’ın size verdiği imkanları sonuna kadar kullanın, sonra da işi Sahibi’ne bırakın. Hiç şüpheniz olmasın ki, O, hiç kimsenin sa’yini zayi etmez.

* * *

Allah rızasının orta direği ilâ-yı kelimetullahtır.

* * *

Başın büyüklüğüne göre dert de büyük olur.

* * *

Bütün bir tarih boyunca mansıp ve şöhretle beraber saffeti muhafaza edebilmiş insan sayısı iki elin parmaklarını geçmez, desek, mübalağa etmiş olmayız.

***

Öç alma duygusu mü’mine yakışmaz; bir kimsenin Cehennem’e gitmesini dileyerek ondan intikam almaksa insanlığa hiç sığmaz.

***
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Din kendisiyle insanlar şekillensin diye gelmiştir; insanlar dini kendilerine göre şekillendirsinler diye değil.

* * *

Efendimizin dualarında seçtiği kelimeler şu cihan saltanatının Sahibi'nin kapısının tokmağını vururken mırıldanacağımız en isabetli söz cevherleridir ve o dualardaki nuraniyeti başkalarında görmek asla mümkün değildir.

* * *

Zat-ı Uluhiyet'i iyi tanıyıp gönülden sevmemiz O'nun hakkı bizim de en önemli vazifemizdir.

* * *

Müslüman olmak güzel, güzel müslüman olmak daha güzel ve güzel müslümanlıkta mütemadi olmak ondan da güzeldir.

* * *

Cenâb-ı Hak'ta mütekabiliyet ahlakı var. O (celle celâlühû), "Siz Beni anın, Ben de sizi anayım; Siz dua edin, Ben icabette bulunayım!" buyuruyor. İnanan gönüllere düşen böyle bir tenezzül-ü ilahînin hakkını vermeye çalışmaktır.

* * *

Osmanlılar tarihe Allah'ın bir lütfudur. Onların kıymetini anlamak için şimdilerde kan gölüne dönen coğrafyalara bakmak yeterli olsa gerektir.

* * *

Aklı, dehayı ve karizmayı bütün bütün nefyetmeyelim ama şunu da unutmayalım ki; aslolan meşîet-i ilahiyedir ve neticede hep Allah'ın murad buyurduğu olur. İşte bunun içindir ki, hep O Kudreti Sonsuz'a sığınmak iktiza eder.

* * *

İnsan işlediği günahın affedileceğini bilse bile o günahından dolayı hep Allah'tan haya etmelidir.

* * *

Amele güven ve itimat, insanda Allah'a güven ve itimat hissini azaltır.

* * *

Haybet yaşamak istemeyenler her işlerini bir bilene yahut bilenlere danışarak yaparlar.

* * *

Duymadan ve hissetmeden bin sene yaşamaktansa, duyarak, hissederek, şuurluca bir dakika yaşamak daha evlâdır.

* * *
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Bir inançsıza iman hesabına tereddüt kazandırmak bile kâr sayılmalıdır.

***

Cenâb-ı Allah emanetinini ancak emanette emin olanlara verir. Ehil insanlar çıkana kadar emanet, hep nâehil oldukları zâhir kimselerin elinde dolaşıp duracaktır.

***

Diliyle ‘Allah' deyip de yâd ellerde dolaşan bir sürü insan var. Dil ‘Allah' diyorsa, vücudun her bir zerresi de O'nu söylemelidir.

***

Günahlara karşı oruçlu olunmalı ve küçücük bir günahla bile oruç bozulmamalıdır.

***

Terbiyeden nasipsiz insanlara daha fazla ilim tavsiye etmeyin! Aksi takdirde hem ona hem de başkalarına zarar verebilecek bir yolu açmış olursunuz.

***

Dert, hadiseleri insana çok farklı okutturur.

***

Allah'ın nimetlerini hatırlamak zımnî bir şükürdür.

***

“Ölüme hazır değilim” demek, genellikle tûl-i emelin sevkettiği bir yalandır. Bugüne kadar hazır olmayan bundan sonra olabileceğini nasıl teminat altına alabilir ki!

***

Ne kadar çok uyursanız, hafızanız o kadar çok kapanır.

***

Bir tek tâlibi bile olsa hak haktır.

***

Müslümanlığın itibarını korumak dini korumak kadar önemlidir.

***
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Hak ve hakikat yolundaki başarıları ödüllendirmek, iyiliğe, dolayısıyla da dine ve Allah'a saygının gereğidir.

***

Bizim en büyük zaaflarımızdan biri de, akıl, mantık ve muhakemeyle davranılması gerekli yerlerde de hislerimizle hareket etmemizdir.

***

Hakikî bir müslüman hiç kimseyi aldatmayacağı gibi aldatmayı da düşünmez.

***

Hınç ve kine, hınç ve kinle mukabelede bulunmama bizim yüce ve yüksek ahlakımızın gereğidir.

***

Bizim mücazaatımız mükafaattan mahrum bırakmaktır.

***

Gönül bir taht ise şayet, bu tahtın Süleyman'ı Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)'dir

* * *

Mücerred ilim bir şey ifade etmediği gibi mücerred gençlik de bir şey ifade etmez. Talim ve terbiye görmüş gençliktir ki, kendi milletini devletler muvazenesinde önemli bir konuma yükseltebilir.

* * *

Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) doğru tilavet edilse varlık doğru okunmuş ve hakkıyla anlaşılmış olur.

* * *

Nârı nur söndürür.

* * *

Diyalektik bize küfür dünyasının armağanıdır.

* * *

İnsan günaha bir dakika bile hakk-ı hayat tanımamalı, kaydığı noktadan, düştüğü çukurdan bir an evvel kurtulmaya bakmalıdır.
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Allah sizi sevmeyince siz de O'nu sevemezsiniz; ama şart-ı âdî planında siz O'nu sevmeyince O da (celle celâlühû) sizi sevmez.

* * *

Sizi hıfzeden melekler sayısınca şeytanların, imanınızı kapmak için fırsat kolladığını asla hatırdan çıkarmamalısınız!

* * *

Cenâb-ı Hak büyük mükafâtlar lutfedeceği insanları elli defa feleğin çemberinden geçirir. Önemli olan şartlar ne olursa olsun tavır değiştirmemek ve sâbit kadem olmaktır.

* * *

Hizmet-i imaniye ve Kur'aniyeye gönül vermiş insanların bütün tavır ve davranışlarından hasbîlik dökülmelidir. Hasbîlik, beklentisizlik demektir.

* * *

Bizim sokaktaki tavır ve davranışlarımız bile camideki, Kabe'deki tavır ve davranışlarımız gibi olmalıdır; çünkü, bir mü'min hiçbir yerde ulu-orta davranamaz.

* * *

Kendine güvenen insan Allah'a güvenme hissini yanlış yerde kullanıyor demektir. Mümin Allah'a güvenir, Allah'a dayanır.

* * *

Allah'ın rızasını kazanmak için, emredilen şeyleri yapma, nehyedilen şeylerden kaçınma ne kadar önemli ise, bunları niyaz ve tazarru ile desteklemek de o kadar önemlidir.

* * *

Samimiyetin önemli bir derinliği makul ve mantıklı davranmaktır.

* * *

‘Çare' deyip kıvranan insanlar Allah'ın izniyle bir gün çareyi mutlaka bulurlar.

***

İ'lâ-yı kelimetullah bizim için gaye ölçüsünde bir vesiledir.

***

İnsan kendisiyle sık sık hesaplaşmazsa çok hesap yanlışlıklarına düşebilir; oysa hayat çok hesaplı götürülmesi gereken kıymetli bir sermayedir.

***
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Dua, Cenâb-ı Allah'tan bir takım ekstra lütuflar istemek demektir; keyfiyeti de ısrarla devam etmeye vâbestedir.

***

Dua, iradeye fer veren bir iksirdir.

***

“Rabbimiz! İçine düştüğümüz sıkıntılardan bizleri kurtar; fereç ve mahreçler göster!”

***

Ekmek ve su beden için ne kadar zarurî ise, dua da ruh için o ölçüde zarurîdir.

***

Dua, Rabbimizle aramızda has, hususî ve halisane bir münasebetin ifadesidir. Onun için de, asla ihmal edilmemeli ve kat'iyen hafife alınmamalıdır.

***

Sebepperestliğin başını alıp gittiği bir dönemde çokça tahşidat yapıp insanları duaya yönlendirmek hepimiz için çok önemli bir vazifedir.

***

Duaya önem vermek, Zât-ı Uluhiyet'e önem vermek demektir. Çünkü O (celle celâlühû) “Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var!?” diyor.

***

İnanmadan dua etmek, Allah'a karşı düpedüz bir riyakarlıktır.

***

Kendini salarak, gaflet içinde yapılan dua, Rabbe karşı yapılan bir saygısızlıktır. Dua eden insan ciddi olmalı, elleriyle beraber kalbini de açmalı ve ağzından çıkan her kelimeyi gönlüne vize ettirmelidir.

***

Ümmet-i Muhammed var olduğundan bu yana, değişik şiddetler görmüş, hiddetler yaşamış fakat çağımızda maruz kaldığı ölçüde belaya, musibete, kafirce tavır ve davranışlara hiçbir zaman maruz kalmamıştır.

***

Allah Rasûlü'nün fem-i güherinden sâdır olan, “İnananların dertleriyle hem-dert olmayan, kâmil bir mü'min değildir” şeklindeki ikaz ambalajlı ifade bizim için de ne güzel bir hatırlatmadır!!
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Kendi özünde yokluğa ulaşmış bir insanı bütün dünya bir araya gelse yine de yok edemez.
***
Üç-beş insanın imanına ya da imanlarının inkişafına vesile olabilecek bir ocak yakma çok önemli bir vazifedir. Zaten hizmet-i imaniyenin temel esprisi de kalbleri imardan başka bir şey değildir.
***
Hiçbir tepki hareketi istikamet çizgisini tutturamaz; ya gider ifrata saplanır ya da tefrite mahkum olur.
***
Hakikî mü'min tavrını yakalayamayan insanların, ondan kaynaklanan boşluğu bağırıp çağırma ile doldurma gibi zaaflardan kurtulması pek zordur.
***
Hizmet-i imaniye ve Kur'aniye'de iddianın yeri yoktur. İddiacının da bu dairede yeri yoktur. Bu gönüllüler hareketi aynı zamanda mahviyet, tevazu ve hacâlet hareketidir.
***
Teşriî emirlerle tekvinî emirler bir bütündür. Bunları birbirinden ayrı görme, kalb ve kafa izdivacından habersiz insanların çelişkisidir. Bu çelişkiden kurtulmanın yolu ise, aklın vahiyle bütünleşmesinden geçer.
***
Allah (celle celâlühû) kimseyi terketmez ama sırtını dönüp gidenin de bir çukura yuvarlanması mukadderdir.
***
“İşimiz Allah'a kalmış” gibi ifadeler bir bakıma yeis bir bakıma da hakaret gibi geliyor bana. Keşke işlerimizi bütünüyle O Kudreti Sonsuz'a bırakabilsek.
***
Büyük işlerde yapılan çok küçük ihmaller de pek büyük fiyaskolara sebebiyet verir.
***
Kuvvet, hakkı ve hakikatı muhafaza istikametinde gösterdiği performans ölçüsünde kıymet kazanır. Hakkı ikameye destek olmayan kuvvet yere batmaya müstehaktır.
***
Hız ölçüsünde dengeli olmak gerekir. Mantık ve muhakeme asla hıza feda edilmemelidir.
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
“Ne günahım(ız) var ki” diyen kimselere bu düşünceleri günah olarak yeter.
***
İbadete tutkun kullar namazı bekletmezler, vaktin bir an önce girmesini ve yeni bir niyaz anının gelmesini beklerler.
***
Kendisini olmazsa olmaz gören kimse, olmazsa olmaz meselelere karşı en büyük küstahlığı yapmış olur.
***
Kendisini olmazsa olmaz görenler hasta tiplerdir. Ölçü şudur: “Olsam da olur, olmasam da olur; olmasam herhalde daha iyi olur.”
***
Burada vazifelerini aksatanlar berzahta ve sıratta aksayarak, seke seke yürürler.
***
Bir Kur'an talebesinin asıl vazifesi, insanlarda Allah'a kulluk duygusunu güçlendirmektir.
***
Din hiçbir karşılığa kurban edilemeyecek fakat uğrunda her şey kurban edilebilecek bir müessesedir.
***
Kaderi tenkit etmemenin yolu insanın kendini sorgulamasından geçer.
***
Dinî müeyyideleri fertler uygulayamazlar.
***
Yiyecek ve içecekler maddî gıdalar olsa da, onların rûhî beslenmeyle ciddi alakaları bulunduğu da muhakkaktır.
***
Kayıp gidenleri gördükçe daha çok ürpermeli, hatta tir tir titremeli ve Allah'a sığınma hissimizi hep canlı tutmalıyız.
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Yeryüzünde işlenen vahşet bir zıpkın gibi sineme saplanıyor. Teknolojinin, canavar ruhluların elinde ne hâle geldiğini gördükçe ürperiyor ve dünyanın pırıl pırıl altın bir nesle ihtiyacını iliklerime kadar hissediyorum.
***
Hicret ettikten sonra o işten vazgeçmiş gibi geriye dönenler kendilerini helâke sürüklemiş sayılırlar. Hicret gibi bütün peygamberân-ı izâmın kaderi olmuş yüksek bir pâyenin hakkını vermeye bakmak lazım!
* * *
İnsan bütün güzel amellerini engin mülahazalarıyla daha derin hale getirebilir.
* * *
Ah Rab! Seni bilmek Cennet; bilmemek ne büyük nikmet!
* * *
Allah (celle celâlühû) müessiriyetteki temadîyi, aşk ve heyecanın sürekli dorukta olmasına bağlamıştır ki, bu bir âdet-i ilâhiyedir.
* * *
Sadık kullara göre insanın iradesiyle önleyebileceği gözyaşını önlemeyip izhar etmesi bir çeşit riyadır ve insana kazanma kuşağında kaybettirebilir.
* * *
“Adam sen de; dünyayı sen mi ıslah edeceksin!?” düşüncesi kendini rehavete salmış insanların nâhoş hırıltısından başka bir şey değildir.
* * *
İman aksiyonu lüzumlu hale getirir. Dolayısıyla inanan bir insanın âtıl olması düşünülemez.
* * *
Konumu ve kıvamı koruma ancak sürekli derinleşme peşinde bulunmakla mümkün olabilir.
* * *
Bazı yakışıksız ifadeleri dilimize bilerek yerleştirmişler. “Arap saçı”, onlardan sadece birisi. Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) içinde neş'et buyurduğu milleti bu kadarcık olsun saygısızca zikretmeyi hakaret saymalı ve ondan uzak durmalı.
***
Bütün tiranlar herkesi kendilerine benzetmek isterler; benzemeyenleri de fişlerler.
***
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Dünya imtihanının sonunda kazanılacak veya kaybedilecek şeyler o kadar büyüktür ki; böyle ciddi bir akıbetle karşı karşıya bulunan akıllı kimselerin lâubâlîce yaşamaları düşünülemez.
***
Tarihte yapılmış yanlışları tashih etmek mümkün değildir; fakat, Allah'ın izniyle aynı hataları yapmamak mümkündür.
***
“Bizden olmayan kim olursa olsun öteki sayılır” düşüncesi tiranca ve tabiî mel'unca bir düşüncedir.
***
Herkes imanı ölçüsünde Allah karşısında ciddi durur, dolayısıyla hakiki bir mü'minin gülüşleri bile damla damladır; dahası o, kalbinden süzülen ciddiyet boyasını çevresine de çalar.
***
Allahım! Beni kendi sığ ve boş isteklerimin peşinde yıpratma! Senin muradının mürîdi olmayı nasip buyur!.
***
Değil mi ki Allah'a inanıyoruz, günahkar da olsak bahtiyarız!.
***
Haklı olmak sert olmayı gerektirmez; yumuşak bir üslup haklılığa ayrı bir güzellik ve derinlik katar.
***
Dişini kırana ve başını yarana karşı dahi “Allahım, bunları affet ve hidayete erdir, beni bilmiyorlar; bilselerdi böyle yapmazlardı!” diyen Rasûl-ü Ekrem'in ümmeti olduğumuzu unutmamalı ve o En Ciddi İnsan'ın meselelerini taşkınlıklarla sokağa döküp ayak altına aldırmamalıyız.
***
Mü'minlerin tepkileri de Kabe'yi tavaf ediyormuşçasına ya da Arafat'ta vakfeye durmuşçasına derin bir ibadet ciddiyeti içinde olmalıdır.
***
Allahım! Beni bana unuttur ve kendimden bahsetmeyi ruhuma kerîh göster!.
***
Olana teslim olunur, olacağa değil.. zira, geçmişe kader, geleceğe ise irade açısından bakılır.
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Küfrün asıl vehameti hiçbir sonuç va'd etmemesidir.
***
Arkadaşlarımın maneviyata çok iyi inanmasını çok arzu ediyorum. Hayatımızın her saniyesini bir şuur kordonuyla hep Cenab-ı Allah'a bağlı götürmemiz bizim şiarımız olmalıdır.
***
Âlem-i İslam'ın meselelerini bir problem olarak içinde duymaması inanan bir kimse için çok ciddi bir boşluktur.
***
Hizmet edebilecek bir insanın önünü almak, yolunu kesmek dinin önünü alma gibi bir gulyabaniliktir.
***
Kendini yeterli görmeme bir fazilet ifadesidir.
***
Kendisini çevresinden müstağni gören insan bir boşlukta yürüyor demektir.
***
Yatak kıyafetimle namaz kıldığımı hiç hatırlamıyorum. Rabbin huzuruna çıkarken hiç olmazsa çok saygı duyduğumuz bir büyüğümüzün huzuruna çıkıyor gibi dikkatli olmalıyız.
***
Hayatımın belli dönemlerinde belki üç gün yiyecek bir şey bulamadığım olmuştur; fakat, hiçbir zaman giyeceğim elbiselerimden taviz vermedim. Çoğu zaman sadece bir kat elbisem olmuştur ama hep ütülü, hep temiz giyinmişimdir. Derbeder giyinerek başkalarını kendine acındırmak asla hoş görülemez. Odanızda yalnız oturuyorken dizlerinizi ellerinizle örtecek şekilde yamalı elbiseler giyebilirsiniz; o başka mesele.
***
Müslümanlara ‘irtica' isnadı küfrün takıyyesidir.
***
Namaz öyle önemli bir vazifedir ki, savaş meydanında bulunmak bile onun terkine ruhsat olmamıştır.
***
Müslümanlık maneviyata açılma zaviyesinden ne kadar derin ve engin ise, esasatı açısından da o kadar muhkemdir.
***
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
Kur'an-ı Kerim'i iyi anlamak, O'nu iyi ‘okuma'nın yanısıra aynı zamanda dünyayı ve içinde yaşanılan çağı iyi tanımaya bağlıdır.
***
Bir insana bir şey okumadan evvel yapılması gerekli olan iş o insanı iyi okumaktır.
***
Bir ‘hel min mezîd/dahası yok mu' kahramanının şiarı Rabbe bakan menfezlerin her geçen gün biraz daha açılmasına çalışmak olmalıdır.
***
Kaba kuvvet kin ve nefreti körüklemeden başka hiçbir işe yaramaz. Bu apaçık hakikat bir ülke için de geçerlidir, milletlerarası arena için de.
***
Hak bir yolda yapılan plan ve projeler o hususta Cenab-ı Hakk'ın inayetine en açık davetiye sayılırlar.
***
Izdırar lisanıyla kim Allah'tan (celle celâlühû) bir şey dilerse, Allah mutlaka o dileği gerçekleştirir.
***
Kur'an-ı Kerim'de olduğu gibi Efendimiz'in hadis-i şeriflerinde de şartlara ve konjonktüre göre vücûh ve tasrîf (aynı manayı faklı şekillerle ifade etme) vardır.
***
Allah yolunda hizmette kim fâikse o fâiktir.
***
Evrâd ü ezkârı duymak lazım; duyma olmayınca itmi'nan/doyma da olmaz.

***
Allah'la münasebetin hakkını veremiyoruz. Bu da bana çok dokunuyor, pek ağır geliyor. Çok defa, “O meselenin hakkı verilemedikten sonra yaşamanın bir anlamı yok” diye düşünüyorum.
***
Allah (celle celâlühû) sevmiş, yaratmıştır; onun için de varlığın mayesi sevgidir.
 
Üst Alt