Gülerken Düşünmek, Düşünürken Gülmek İsteyenler Buyrun...

menzilzafer

New member
hangisi Daha Güzel


Harun Reşid, Bir Gün Ebu Yusuf'a Iki Yemek Ismi Söyledi. Sonra Da:

"bunlarin Hangisi Daha Güzeldir?" diye Sordu.

Ebu Yusuf "ey Müminlerin Halifesi! Sözünü Ettiğiniz Yemeklerin Hangisinin En Güzel Olduğunu Ben Tatmadan Bilemem Ki."

Bu Sözün üzerine Halife, Sözü Edilen Yemeklerden Birer Tabak Getirtti. Ebu Yusuf Hangisinin Daha Güzel Olduğuna Karar Verebilmek Için Bir Ondan Bir Diğerinden Tatmaya Başladi. Tabaktaki Yemeklerin Bitmesine Az Kala, Ebu Yusuf, Harun Reşid'e Dönüp şöyle Dedi:

"ey Müminlerin Halifesi! Ben Birbirleriyle Böylesine Yarişan Hasim Görmedim. Tam Birinci Ilan Edeceğim, Hemen Diğeri Devreye Girip Bir Başka Delil Takdim Ediyor."


:)


01/10/2007 Tarihli Vakit Gazetesi'nden Alinmiştir...
 
HATALARIMI HATIRLAYINCA



Hz. İbrahim (a.s) cehennemi her hatırlayışında ağlardı. Hatta, bu esnada kalbinin atışı bile duyulurdu. Bir gün Cebrail (a.s.) gelip ona:

"Ya İbrahim! Sen hiç dostun azap verdiğini gördün mü? Sen Allah'ın dostusun. O halde Allah'ın azabı olan cehennemden korkup ağlaman niyedir?" diye sordu. Bunun üzerine Hz. İbrahim (a.s.) cevaben şöyle buyurdular:

"Ya Cebrail, hatalarımı hatırlayınca, dostluğumu unutuveriyorum."
 
ŞİMDİ CANIMI AL




Hz. İbrahim (a.s.) ruhunu almaya gelen ölüm meleğine:

"Hiç dostun dostunu öldürdüğünü gördün mü?"
diye sorması üzerine Allah'ü Teala da İbrahim (a.s.)!a:

"Hiç dostun dostuna kavuşmayı kötü gördüğünü mü duydun mu?" diye vahyetti. Bunun üzerine Hz. İbrahim (a.s.) ölüm meleğine şöyle dedi:

"Şimdi canımı al."
 
AÇLARIN HALİNİ NASIL ANLAYABİLİRİM?






Hz. Aişe (r.a.) rivayet etmektedir:

Mısır'da kıtlık olduğu yıllarda Hz. Yusuf (a.s.) üç günde bir yemek yerdi. ona (a.s.):

"Bütün zahire ambarları senin elinin altında olmasına rağmen neden üç günde bir yemek yiyorsun?" diye sordular. Hz. Yusuf (a.s.) kendisine sorulan bu soruya şu soruyla karşılık verdi:

"Benim karnım tok olsa, etraftan zahire almaya gelen açların halini nasıl anlayabilirim?"
 
ACI SÖZ YEDİRMEYİN DE






Lokman Hekim'e:

"Hastamıza ne yedirmemizi tavsiye edersiniz?" diye sorduklarında, ondan şu cevabı almışlar:

"Aman, acı söz yedirmeyin de, ne yese olur."
 

ACABA SANDIKTA NE VAR?






Lokman Hekim, ailesine bir sandık bırakarak şöyle demiş:

"Ben öldükten sonra bu sandığı açmadan satışa sunun, oradan alacağınız paralar sizindir."


Lokman Hekim vefat edince ailesi onun bu isteği üzerine sandığı satmış. Sandığı alan şahıs ise heyecanla "acaba sandıkta ne var" düşüncesiyle sandığı açınca, üzerinde şöyle yazan bir kemikle karşılaşmış:

"Ayağını sıcak tut, başını serin; Kendine bir iş bul, düşünme derin..."
 

BİLGELİĞİ KİMDEN ÖĞRENDİN?






Lokman Hekim'e:

"Bilgeliği kimden öğrendin?"
diye sorduklarında ondan şu cevabı almışlar:

"Körlerden öğrendim. Çünkü onlar elindeki değnekle tam araştırmadan adım atmazlar. Bacakları yerin sağlam olduğundan emin olduktan sonra adım atarlar... Bundan dolayı ben de bir şey yapacağım zaman düşünür, faydalı ise konuşur, yararlı ise yaparım...Faydasız ise bırakmayı ve susmayı tercih ederim."
 

TUTUN, İŞTE HIRSIZ BUDUR





Adamın biri Hz. Süleyman'a (a.s.) gelerek, kazlarının çalındığını ve bunu komşularının yaptığını iddia etmiş. Hz. Süleyman (a.s.) hemen halkı mescide toplamış ve:"

İçinizde biri hem komşusunun kazlarını çalıyor, hem de çaldığı kazların tüyleri kafasında olduğu halde utanmadan mescide geliyor,"
demiş.

Hırsız bu sözleri duyar duymaz eliyle başını sıvazlamaya başlamış. Onun bu halini gören Hz. Süleyman (a.s.) şöyle buyurmuş:

"Tutun, işte hırsız budur."


:)
 

NASIL DUA EDERİM?





Bilindiği gibi Hz. Eyyüb (a.s.) sabır ve metaneti ile dillere destan olmuştu. Bir rivayete göre o meşhur hastalığını on sekiz sene çekmişti. Hiçbir zaman isyan etmeyen Hz. Eyyüb'e (a.s.) hanımı bir gün şöyle sordu:

"Bu hastalığın bitmesi, çektiğin dertlerin gitmesi için Cenab-ı Hakka dua etsen olmaz mı?"


Hz. Eyyüb (a.s.), hanımına şu cevabı verir:

"Benim bolluk ve refah içinde yaşadığım müddet 80 yıldır. Çekmiş olduğum darlık ve sıkıntılı zaman ise daha bu süreye ulaşmamıştır. Bu durumda ben Allah'tan utanırım. Ona (c.c.) bu halin üzerimden gitmesi için nasıl dua ederim ki..."
 

BU ÇENGELLER NEDİR?






Rivayete göre, İblis'in elinde farklı çengeller olduğu halde, Zekeriyya'ya göründü. İblis'i o halde gören Hz. Zekeriyya (a.s.) ona şöyle sordu:

"Bu çengeller nedir?" İblis'in cevabı şu oldu:

"Ben Ademoğlu'nu bunlarla yakalar ve bunlarla aldatırım."
Hz. Zekeriyya (a.s.):

"Bana da bir çengel vurabilir misin?" diye sorunca, İblis:

"Evet, karnını iyice doldurduğun zaman, namaz ile zikirden sana ağırlık veririz."

Hz. Zekeriyya (a.s.) bu cevabı alır almaz şöyle buyurdular:

"O halde ben de asla karnımı tam doldurmayacağım."

Bunun üzerine İblis söylediğine pişman oldu ve dedi ki:

"Ben de bir daha hiç fikir vermeyeceğim."



:)
 



YAŞLILARA NE OLUYOR Kİ?



Hz. İsa'ya (a.s.) bir gün sormuşlar:

"Yaşlılara ne oluyor ki dünyaya gençlerden daha fazla bağlanıyorlar" Hz. İsa'nın cevabı ise şöyle olmuş:

"Çünkü onlar, dünyadan gençlerin tadamadıklarını da tatmışlardır."
 

DOKTORUN İŞİ



Hz. İsa'yı (a.s.) insanlarca iyi bilinmeyen birinin evinden çıkarken gören havarileri:

"Orada sizin nasıl bir işiniz olabilir ki?" diye sorarlar. Hz. İsa'nın (a.s.) cevabı şöyle olur:

"Doktorun işi, hastaların bulunduğu yerlerdir."
 

BÖYLE DENİR Mİ?




Hz. İsa'nın (a.s.) yanında geçen bir domuza:

"Selametle geç," dediğini duyanlar:

"Domuza da böyle denir mi?
derler. Hz. İsa (a.s.) ise şöyle cevap verir:

"Dilimi kötü söze alıştırmak istemedim."
 

NE PARLAK DİŞLERİ VAR




Malik bin Dinar anlatıyor:

İsa (a.s.) havarileri ile birlikte bir köpek leşinin yanından geçerken havarilerin:

"Bu ne pis kokuyor," demesi üzerine İsa(a.s.) ise şöyle buyururlar:

Ne parlak dişleri var."
 

HERKES YANINDAKİNDEN VERİR




Bir gün adamın biri Hz. İsa'ya (a.s.) hakaret etmiş. O sırada orada bulunup da hakareti duyanlar Hz. İsa'ya (a.s.):

Niçin karşılık vermediniz?
diye sorduklarında Hz. İsa'dan (a.s.) şu cevabı alırlar:

"Herkes yanındakinden verir, onda bulunan benim yanımda yoktu ki."
 


ARKADAŞI TİTREME




Abdullah bin Yusr bir gün Peygamberimizi (a.s.m) ziyarete gelmişti. Efendimizi görünce birden titremeye başlamıştı. Bu durumu fark eden Peygamberimiz (a.s.m.) buyurdular ki:

"Arkadaş! Titreme! Ben kral değilim,Kureyş'ten kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum."


ne tatlısın ey allahın rasulü sav :)
 


YANINDAKİ KİM?




Hicret sırasında Hz. Peygamber (a.s.m) önde, Hz. Ebu Bekir(r.a.) ise arkadaydı. Uğradıkları yerlerde Hz. Ebu Bekir'i tanıyanlar çıkıyordu.
Bir yere Hz. Ebu Bekir,daha önce geldiği için kendisini tanıyanlar çıkmış ve:

"Ey Ebu Bekir! Yanındaki kim?" diye sormuşlardı. Bu soruya Ebu Bekir Efendimiz şu cevabı vermişlerdi:

"Bana yol gösterendir."
 


KİM SATIN ALIR?





Resülullah (a.s.m.) Zahir isimli bir sahabisi vardı. Zahir çölde yaşardı. Arasıra Allah Resülune, çöl çiçek ve meyvelerden hediyeler getirir, peygamberimiz de onu çölde lazım olabilecek hediyelerle sevindirirlerdi. Efendimizin şakalaştığı sahabilerden biri de Zahir idi.
 


GEÇİMİNİ KİM SAĞLAR?






Hz. İsa (a.s.) bir adama:

"Ne yapıyorsun?" diye sormuş ve:

"İbadet ediyorum,"
cevabını almış. Bu kez de:

"Geçimini kim sağlar?" diye sormuş:

"Kardeşim," cevabını alınca da şöyle buyurmuş:

"Asıl ibadet eden kardeşim, desene."
 


KRİSTALLERİ GÖTÜRÜYORSUN







Allah Resülu (a.s.m.) hanımlarıyla birlikte yolculuk yapıyorlardı. Bir ara, Enceşe isimli bir köle, şiirler okuyarak hanımların bindiği develeri hızlandırınca Resülu Ekrem (a.s.m.) şöyle buyurdular.

"Enceşe, dikkatli ol. Kristalleri götürüyorsun."


:))))
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks