E Ğ E R Y A L A N C I İ S E N !...
Ebu Hureyre , Rasûlullah Efendimizden şöyle rivayet etmiştir :
İsrailoğullarından abraş ( cilt hastası) , kel ve kör üç kişi vardı. Allah bunları imtihan etmek için bir melek gönderdi. Melek abraşa geldi ve :
-Hangi şey sana daha sevimlidir , diye sordu.
Abraş :
-Güzel vücut , güzel ten ve halkın iğrendiği abraşlığın giderilmesidir , dedi.
Melek onun vücudunu sıvazladı , hemen çirkin manzarası gitti , güzel bir renk ve ten verildi kendisine . Melek yine sordu :
-En çok hangi maldan hoşlanırsın , diye sorunca da :
-Deve !... cevabını verdi . On aylık dişi bir deve verildi kendisine ve melek onun için şöyle dua etti :
-Allah bu deveye , senin için bereket kılsın!...
Melek , kelin yanına gelerek sordu :
-En çok hangi şeyi istersin?...
-Güzel saç ve halkın tiksindiği şu kelliğin benden giderilmesi !...
Melek onu da sıvazladığı gibi kelliği kayboldu gitti , üstelik hemen güzel bir saç çıkıverdi. Ona da sordu tekrar :
-Hangi mal daha çok hoşuna gider ?...
-Sığır , dedi adam. Yüklü bir inek verildi kendisine ve şöyle dua etti :
-Allah bu inekte senin için bereket kılsın!...
Daha sonra körün yanına gelerek sordu :
-Hangi şey daha çok hoşuna gider ?...
-Allahın gözümü iade edip , ihsanları görebilmeyi !...
Melek onu da sıvazladı , gözleri iade edildi , dedi ki :
-Hangi mal daha çok hoşuna gider ?...
-Koyun , dedi adam . Ona da kuzulu bir koyu verildi.
Bir müddet sonra deve ve sığır sahiplerinin bu hayvanları yavruladı , koyun sahibinin koyunları kuzuladı. Öyle ki deve sahibinin bir vâdi dolusu devesi , sığır sahibinin bir vâdi dolusu sığırı , koyun sahibinin de bir dere dolusu koyunu oldu . Derken bir zaman sonra o melek , ilk görüştüğü anda ki sûretinde abraşa geldi :
-Yoksul bir adamım ben , yolculuğum sırasında hiç bir şeyim kalmadı. Gideceğim yere varabilmem ancak senin sayende olabilecek. Sana güzel renk , güzel ten ve bunca mal veren Allah hakkı için bir deve istiyorum ki , yolculuğumda üzerine bineyim , dedi.
Abraş :
-Hak sahipleri çoktur ( (yani ; yardım edecek çok yer var , sana verecek malım yok) der. Bunun üzerine melek :
-Seni tanıyor gibiyim. Sen , halkın tiksindiği abraş değil misin?... Sen Allahın (sonradan) servet verdiği fakir değil misin?... dedi.
Abraş :
-Bu mallar bana atalarımdan kaldı , dedi.
Melek :
-Eğer iddianda yalancı isen Allah seni eski hâline çevirsin , dedi.
Sonra melek yine eski sûretinde , kel olan adamın yanına gitti. Aralarında aynı abraşın ki gibi bir diyalog geçti. Kel de reddetti , isteneni vermedi , Ona da :
-Eğer yalancı isen Allah seni eski haline getirsin , dedi melek.
Son olarak (kendini ilk tanıttığı sûrette) önceden kör olan adamın yanına vararak koyun istedi. Adam dedi ki :
- Dilediğin kadarını al , dilediğin kadarını da bırak. Vallahi bugün , Allah için alacağın hiç bir şeyde sana güçlük çıkarmayacağım , dedi. Melek bunun üzerine dedi ki :
-Malın sana kalsın , sizler imtihan olundunuz!... Senden râzı olundu , diğer iki kişiye de gazap olundu , dedi.