Sanırım yukarıda yazdığım yazı yanlış anlaşıldı
İman sahibi biri olarak herşeyi, canlı cansız herşeyi Allah'ın yarattığına kalpten inanıyorum.oold_preacher'ın yukarıda mesajda dediği gibi "evrim" bir çok kişi için ideolojik ve maddeselliğin kanıtı. Bu özelliği o kadar kalıplaşmış ki birisi "evrim" diyince hemen akla bu geliyor.
İnsanların hayvanlardan farkı şekilde yaratılmış olabileceği de bir düşünceydi. Bunu iddaa edebilecek bir kanıtım olmadığı gibi yukarıdaki yazımda da zaten "olabilir" demiştim.
Zaten biz sizin samimiyetinizi gördüğümüz için cevap veriyoruz. Yaşadığımız dünyada İslam olup da, bilimsel, ideolojik ve ilmi olarak ortaya atılan her konuda fikri olmayan insanların, yada varolan fikrini yeterli bulmayan insanların sizin gibi halisana bir araştırmaya girmesini de çok görmüyoruz. Araştırmak iyidir, inandığınızı sağlam temellere dayayarak bulursanız, inancınız konusunda sağlama yapmış olursunuz, bu da inancınızın şek ve şüpheden arınmasına sebep verir.
Yukarıda ifadenizde, aklınıza gelen, fikir jimnastiği yaparken bu düşünceme bir kanıt bulamadığım için "olabilir" dedim demişsiniz. Sayın gozcelik; sadece siz değil, bu tezi ortaya atanlar dahi iddialarına bu güne kadar bir kanıt koyamadılar. Koymaları da mümkün değil, çünkü böyle bir evrim yok. Türü ve cinsi daha önce bilinmeyen bir böcek fosili bulan bilim, hemen bu yeni bulguyu, illaki bir familyanın geçiş sürecine empoze etmeye çalışıyor. Şartlı reflekslerine teslim olmuş bir zihniyetten, farklı bir şey bekleyemezsiniz. İnsanlık da bu yeni bulguyu yorumlanan şekli ile ilk defa görmesinden dolayı bu sefer aklı karışıyor. Çünkü, bulgunun yanında yapılan yorum, evrim mantığına indirgenmeye çalıştığı için, diğer düşünce yollarına açılan her kapı bilinçli olarak kapatılmaya çalışılıyor. Bilim buna şartlı refleks diyor. Zaten Dini kriterleri dar olan insanların, böyle bir tez ile beraber ortaya konulan bulguya bakıp "demek ki doğruymuş" denilmesi hedefleniyor. Oysa; biz müslümanların önünde Yüce bir kitap var: Kur'an ! Bizim en büyük kaynağımız. Kur'an da, asla farklı türlerin formasyona uğrayıp son şeklini aldığını değil, bilakis her tür Yaratmayı bilen Allah (Celle celaluhu) tarafından yaratıldığını vurguluyor. Yani; Allah'ın (Celle celaluhu) sözü, adının yanında ord., prof. yazan kişilerden daha önemlidir bizim için. Çünkü, o ord., prof'u da yaratan; Allah'tır (Celle celaluhu).
Benim özetle demek istediğim Evrim'in Allah'ın koyduğu bir düzen bir hikmet olabileceğiydi. Ama bu cümledeki "Evrim" öyle yağdı yağmur çaktı şimşek, bakteriler meydana geldi de sonra tüm canlılara dönüştü değil. Hayvanların ve insanların bulundukları ortama göre uyum sağlayarak değişikliğe uğraması.
Mataryalistlerin bahsettiği evrim ise kontrol sahibi bir güç olmadan herşeyin doğal işleyişle kendi kendine olduğudur. Bu türdeki evrimi savunan birine neden tek akıllı hayvan(!) insandır diye sorduğumuzda mantıklı bir cevap verebileceğini zannetmiyorum. Öyle ya bir yılan doğal seleksiyon ile zaten kendinde var olan beyni büyütüp daha akıllı hale gelmiyorda raslantısal olarak hedefinin sinir sistemini çökerten bir kimyasal ortaya çıkartıyor bu tür evrime göre. Elbette o kimyasalın nasıl zamanla yavaş yavaş oluşmuş olabileceğine dair fikirler üretilebilir ama neden zaten kendinde var olan bir özelliği,beynini geliştirmedeği muallakta kalır.
Tek akıllı hayvan insandır (!) sözünüz çok yanlış. İnsan; insandır. Yani, başlı başına bir "tür'dür". Hayvan türüne indirgenmesi, hem insanlığa yapılacak hakarettir, hem de Allah'ın Yücelik anlayışına küfr'dür. En başta bunu bilmekle mükellefiz. Hem Dini yönden, hem de ilmi yönden. Yılan konusunda verdiğiniz örnek haricinde ben de size insan konusunda bir örnek vereyim. İnsanda da bir sıvı vardır, ve bu sıvıyı ortaya koyduğunuzda, yani bir canlıya enjeksiyon sistemi ile vucuduna zerkettiğinizde hiç bir canlı türü bu sıvıdan kurtulamaz ve ölür. Ve insan, hali hazırda yaşarken bu sıvıyı da beraberinde taşır. İnsan, savunma mekanizmasını güçlendirmek için, kendi vucudunda kendi mi yarattı bunu ? Yaratılıştan beri vardı, halen var ve sonsuza kadar da olacak. Evrim mantığına göre devam edersek, neden bu sıvıyı evrimleşmenin doğal uzantısı olarak geliştirmiyor. Çünkü, fıtratına aykırı da ondan. Yaratılış formasyonunda böyle bir program dili yok da ondan.
Bunlar yukarıdaki yorumlar için yazdıklarımdı. Şimdi gelelim eklere
Aşağıdaki maddeler hakkında görüşlerinizi öğrenebilir miyim?
Ön Not: Ben Kuran'ı sizin kadar iyi bilmediğim için bunları size soruyorum, Evrimin gerçekliğini ispat etmeye çalışmak için değil. O yüzden lütfen (Hicr Suresi, 14-15) ayetlerini göndererek ya da inanmıyorsan git evrim sitelerinde gez tarzı cevaplar yazmayın. Eğer modaratör arkadaşım derse ki "bu forum bilginin paylaşılırken, sorgulamaların da yapılabileceği bir forum değildir" bu konuya başka da bir şey yazmam ve rahatsızlık verdiğim için özür dilerim.
1- Günümüzde bir çok değişik türde köpek var. Ve bu türlerin bir çoğu bilenen yakın tarih içerisinde insanlar tarafından üretildi(Lütfen dikkat haşa insanlarca "yaratıldı" demiyorum, insanlar ancak vesile olabilir). Hızlı koşan türde köpekler ile küçük köpekler bir kaç nesil boyunca çiftleştirildiğinde ortaya hem hızlı koşan hem de tavşan deliklerine girebilecek kadar küçük bacaklı (bir kaç nesil önceki atalarına benzemeyen) bir köpek çıkıyor. Demek ki aynı türdeki farklı özelliklerde hayvanların nesillerce çiftleştirilmesi ile farklı türde hayvanlar ortaya çıkabiliyor.
Şu durumda bir ev kedisi ile bir van kedisinin aynı ortak canlıdan türemiş olduklarına niçin inanmayalım? Hatta daha uzun zamanlar içerisinde bir aslan ile bir ev kedisinin ortak bir atadan üremiş olabileceğine neden inanmayalım?
Bakın cümleniz nasıl başlıyor; günümüzde bir çok değişik türde köpek var. İster üretilsin, ister kopya sistemi ile çoğaltılsın, he ne şekilde olursa olsun, bahsettiğiniz tür; köpek olarak kalıyor ortada. Denizgiller familyasına indirgenebiliyor mu ? Veya karasal türlerin herhangi birine ?Örneğin, köpek dna zinciri ile yakın tür olarak kabul edilen ayı dna zinciri biribirine sentez oluşturabiliyor mu ? Yoksa, farklı tür dna zincirleri biribirini bozuyor mu ? Bakın ! asimile ediyormu demiyorum, bozuyormu diye soruyorum. Tabi, sizin şahsınızda evrimi savunan bilime soruyorum aslında bu soruyu. Ve evrimi savunan bilime, bizzat kendisinin ortaya koyduğu bir gerçek ile esas can alıcı soruyu sormak istiyorum: Bir dişi yumurtanın döllenmesi esnasında, tek bir seferde en iyimser rakamla 600 milyon spermanın içinde bir tek sperm'in bu şifreli yumurtaya ulaşması da bilinen bir gerçekken; bu nasıl bir tesadüftür ki; bu tesadüf her seferinde milyarlarca defa yenilenebiliyor.
2- Avrupa gibi nispeten soğuk iklimlerde yaşayan insanlar açık tenli,renkli gözlü olurken daha sıcak iklimlerdeki insanlar daha esmer hatta siyahi. Bu farklılıklar tür farklı olarak sayılmıyor ama yaşanılan ortama göre canlıların değişikliğe uğradıklarının açık göstergesi değil mi?
Şu durumda bir balinanın bir zamanlar karada yaşayan bir canlı iken zamanla suya uyum sağlamış olduğuna niye inanmayalım? Heleki zamanla özelliğini kaybedip vucut içine çekilmiş bacak kemiklerine, sadece kara hayvanlarında bulunan kalça kemiklerine sahipken. Elbetteki herşeye kadir olan balinayı bu şekliyle yaratma gücüne sahiptir ve bu şekliyle yaratmış olabilir. Ama niye evrim geçirmiş bir canlı gibi yaratsın ki?
Rabbimiz dilerse, hem karada yürüyen, hem denizin dibinde giden, hem de havada uçan bir canlı yaratmaya kaadirdir. Nitekim günümüzde halen hem karada yaşayan hem deniz dibinde yaşayan canlılar varsa da, aynı zamanda havada uçan bir tür yoktur. Bu bahsettiğimiz karasal ve deniz iklimlerinde yaşayan türler halen mevcuttur. Evrim mantığı da zaten varolan yaşam formasyonu içinde yer alan canlılar için tezler ortaya koyuyor. Niçin aynı anda havada da uçan bir canlının evrimleşip denizin dibinde yaşamaya başladığını ortaya koyamıyor kanıtları ile. Ama söze geldiği zaman, uçan memeli olarak dinozorların atasının zamanla yere indiğini ve yine zamanla suya girdiğini söylüyor ! Ama sadece söylüyor ! İspat ?
3- Kuran'da evrimden yada türlerin oluşmasından bahsedilmiyor olması, evrimin olmadığı anlamına gelir mi? (Tekrar belirtmekte fayda görüyorum, elbetteki herşeyi Kuran'da belirtildiği gibi yüce Allah yaratmıştır. Bahsettiğim, bir türün zamanla birden fazla türe dönüşmesi).
Kur'an, sizin bahsettiğiniz anlamda bir evrimi değil, bir çok canlının yaratılarak meydana getrildiğini söyler. Ama bu türlerin yaratılma esnasında yaşadığı tekamül süreclerini de en ince ayrıntısına kadar açıklar. İnsanın nasıl yaratıldığı konusunda sayısız ayetler vardır. Eminim sizde okumuşsunuzdur. Ama, hep aynı türün tekamül sürecini bahseder. Daha önce havada yarattığımızı aldık daha sonra denizin dibine indirdik, demez ! Her birinin farklı alemler olduğunu, her aleminde kendi düzeni ve intizamı olduğunu da özellikle vurgular. Her düzenin ahenginden yani; uyumundan bahseder. Oysa; evrim teorisinde bir aheng yoktur. Aheng olmayan herhangi bir şey de keşmekeşlik oluşturması kaçınılmazdır. Aynı şuan evrim teorisinin içinde bulunduğu durum gibi.
Balinalar en büyük memelidir. Sadece kalça kemiklerini bırakın yutak kemikleri de hiç bir canlı memeliye benzemez. Kafa yapısında bulunan sonar sistemi sadece yarasalarda vardır. Yani, hem karasal hem de hava canlılarına benzer işaretleri de vardır. Sadece kalça kemiğine benzer kemiği var diye karadan evrimleşip de denizin dibine inmiştir varsayımına gidemeyyiz. Saçma olur. Bilim belki bu saçmalığı tez olarak kabul etmek isteyebilir, o zamanda bilimin saçmalıklardan oluşabileceği de ayrı bir tez konusu olabilir bu düz mantıkla, değil mi ?
4- Embriyoloji, evrim teorisinin fosillerden sonraki en büyük destekcisi. Bir memelinin (mesela insan da olabilir) embriyosu, ilk evrelerde bir balık emriyosuna, daha sonra sürüngen embriyosuna, daha sonra da memeli embriyosuna benziyor. Ve kendi türüne ait özellikler bu aşamalardan sonra gelişiyor. Bu yüzden deniyor ki: Bir memeli oluşurken önce kalıtımındaki basit yapıları oluşturuyor. Daha sonra evrim izlerini takip eden bir şekilde bir üst aşamaya geçiyor. (Balıktan sürüngene sürüngenden memeliye ve daha sonra da kendi türüne ait farklılıklara). Mesela bir insan cenini 3 farklı böbrek geliştiriyormuş anne karnındayken. Önce balıklarınkine benzer bir ilkel böbrek geliştiriyor. Sonra bu bökrek kayboluyor ve yerine sürüngenlerinkine benzer bir böbrek üretiyor. Daha sonra bu da kayboluyor ve yerine memelilerinkine benzer bir böbrek üretiyor.
Kısaca bu tezi savunanlar, evrime dair izlerin anne karnındaki ceninlerde bilim adamlarının fosillerden tamin ettikleri evrimleşme sırasıyla var olduğunu iddaa ediyor. Bu konudaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Gezdiğim forumlarda bu duruma karşı bir antitez göremedim maalesef.
Eksik kalmış, emriyonun ilk önceki halinin su olduğunu yazmamış ama. Neden ? Çünkü Kur'an bütün canlıların bir sudan yaratıldığını söylüyor diye olabilir mi ? Su halini de kabul ettiği zaman Kur'an'ı teyit etmiş olacağı için bu yönünü kasıtlı olarak es geçtiğini söyleyebilirmiyiz ? Evet, zaten kasıt olmasa, bilim önüne çıkan gerçeği kabul ederdi. Ama, old preacher'ın dediği gibi; bu sefer bu iş ideologların işine gelmezdi.
Oluşum esnasında 3 böbrek tekamülü insanı şaşırtıyor değil mi ? Peki. Yetişkin bir insan evrimini tamamlamışmıdır bu mantık ile devam edersek ? Evet tamamlanmıştır. Oysa, siroz hastalarının karaciğeri bitme aşamasına geliyor bazen. Fakat uygun bir tedavi ile karaciğer kendini yeniden yeniliyor. Hani organın evrim süreci bitmişti. Bakın, tekamül; yaratılış gerçeğine uygun olarak nasıl tekrar ortaya çıkıyor ! O nedenle Rabbimizin Kur'an da buyuruyor ki; her şey hareket halindedir. Yani; her şey tekamülünü bizim takdir ettiğimiz şekilde bir aheng ile tamamlamak için hareket halindedir.
Daha bunun gibi bir çok gerçeği Kur'an da ortaya koyabiliriz. Ama, ideolojilerin iddia ettiklerini Kur'an da arama mantığı yanlış olur. Çünkü, ideoloji, ortaya mantık ve ilim dışı bir tez atıyor ve hani bu Kur'an da varmı diye soruyor. Oysa; Kur'an ilimin kendisidir ve o kitapta Allah'ın ilmi vardır. İlimsizliğe ise; yer yoktur !