Hayrünissa
New member
- Katılım
- 11 Kas 2006
- Mesajlar
- 18
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 35
1. Ay:
- Yeni doğanın hareket yetenekleri fazla etkileyici değildir. Çocuğun ilk kazandığı yeteneğin başını kaldırmak olduğu, bunun ardından el ve kollarını kullanabildiği, nihayet ayak ve bacaklarını kullanmaya başladığı görülmüştür.
- Çenesini kaldırabilir
- 19-20 cm. Uzaklıktaki nesneleri net görebilirler. - Kokuları ayırt edebilirler,
- Bebeklerin daha çok gözlere baktığı belirlenmiştir. Bu nedenle, bebekle sağlanan göz teması, bebekle bakıcısı arasında sosyal bağın gelişmesinde önemli rol oynar.
- Annelerin çocuğuna karşı duyduğu bağın oluşumunda kritik bir dönemin varlığı ileri sürülmektedir ki bu da doğumdan hemen sonraki dönemdir. Bu dönemde bebeklerini kucaklarına alarak seven annelerin, çocuklarına daha kuvvetli bağlarla bağlandıkları belirlenmiştir.
- Bu ayda konuşmaya yönelik bir faaliyet genellikle görülmez.
- Bebeğin başı her zaman desteklenmelidir.
- Elleri yumuktur veya hafifçe açıktır.
- Hıçkırıklar sık görülür ama önemsizdir.
- Hapşırıklardan korkmayın, bu burnu temizler.
- Bu ay objelere bakmaya başlayabilir.
- İşitmeye başlamıştır ama sesin geldiği yeri anlayamaz.
- Yüzüne 0.5 metreden yakın objeleri daha iyi görür.
- Bu ayda bebek siyah beyaz geometrik objeleri çok iyi seçer.
- Yatağının çevresindeki bu tür objelere dikkatini çeker.
- Bebekler insan yüzünü diğer objelerden ayırırlar.
- Bebeğiniz insan sesini diğer seslere tercih eder.
- Bebeğinizi beslerken onunla konuşun.
- Günlük banyoya ihtiyacı yoktur. Fazla yıkamak bebeğinizin cildini kurutur.
- Doğumda Hepatit B aşısının ilk dozunun yapılmış olması gereklidir. Birinci ayın sonunda (ilk dozdan 1 ay sonra) Hepatit B aşısının 2.dozu uygulanmalıdır.
Kişilik gelişimi:
Bebeğin diğer önemli özelliği tümüyle kendi gereksinimlerini gidermeye yönelik olmasıdır. Bu özelliğine egosantrik de diyebiliriz. Ancak burada söz konusu olan bencillik bilinçli olarak kendi gereksinimlerini en ön planda tutmak değildir. Bebek ilk ilişkisini bu çerçeve içinde annesi ya da annelik görevini yapan kişi ile kurar. Çocuğun bu ilişki içinde iki temel gereksinimi vardır: fiziksel bakım ( doyurma ve korunma ) ve sosyal bakım ( sevgi ve duygusal yakınlık ). Bu iki temel gereksinimin nasıl ve ne ölçüde yerine getirildiğini bilirsek çocuğun ilerdeki kişiliğinin temeli hakkında çok şey öğrenmiş oluruz. Önce fiziksel bakımı ele alalım. Olumlu bir anne çocuk ilişkisinde çocuk zamanla annesini ve ona doyum veren, onu koruyan, rahat ettiren bir kişiyi bir ödül kaynağı olarak beller, ona değer verir. Anne yokken arar, görünce sevinir, ona bağlılık duyar ve bağlanır. Bebeğin kısa süre de olsa annenin gözden uzaklaşmasına dayanabilmesi bebeğin özbenliğine de varlığı artık kesinlik kazanmış bir anne tasarımının bulunduğunu gösterir. Anne bir süre gözden uzaklaşmış olabilir, fakat az sonra gelecektir, çünkü gözden şu anda silinmesi tümden yok olması değildir. Demek ki düzenli alma verme ilişkisi bebeğin zihninde annenin sürekliliğini sağlar. Anne çocuğa karşı tutarlı ve olumlu ise çocukta genel olarak yaşamda doyum bulacağına ilişkin bir temel güven duygusu oluşmaya başlar. Ama anne tutarsız, olumsuz ya da kaygılı ise çocuk bu temel güveni oluşturmakta zorluk çeker.
Fiziksel bakım eksiksiz de olsa temel güveni oluşturmada tek başına yeterli değil. Sevgi ve duygusal yakınlık görmeyen çocuğun kişiliği bu durumdan olumsuz etkilenir. Hatta bakım evlerinde yaşayan çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar yeterli fiziksel bakım gören ama sevilip okşanmayan, konuşulmayan çocukların önce çevreden ilgi aradıkları, fakat zamanla adeta yaşama küsüp çevreyle ilişkilerini kestiklerini ortaya koymuşturlar. Oysa sevgi ve duygusal yakınlık gören çocuk insanlarla ilişki kurmayı tatmin edici bir olay olarak görür. Annesinin ona değer vermesi onda değerli olduğu kanısını uyandırır. Genellikle insanlarca sevileceğine, sevilmeye değer bir insan olduğuna ilişkin temel güven oluşturur. İşte, anne çocuk ilişkisindeki bu süreklilik, tutarlılık ve aynılık çocukta “temel güven duygusunun” özünü oluşturur.
2. Ay:
- Emmeye başlama refleksi, arama refleksi, yutma refleksi, moro refleksi, babinksi refleksi, yakalama refleksi, adım atma refleksi bu ayda görülen reflekslerdir.
- Bu reflekslerden çoğu doğumdan sonraki 2-5 ay içinde azalarak geçmektedir.
- Bu ayda bebek göğsünü kaldırabilir
- Başarısız uzanmalarda bulunur.
- Ellerini açmaya başlar.
- Anneyi babayı tanır.
- Seslere tepki vermeye başlar.
- Birinci ay tamamlandıktan sonra Hepatit B aşısının 2. dozu uygulanmalıdır.
- Bebeğinizin ikinci ayı dolduğunda, 5li karma aşının (difteri, boğmaca, tetanoz, menenjit(Hib), çocuk felci(polio) aşısının) 1.dozunun yapılmış olması gereklidir.
Algısal gelişim :
- Doğumdan hemen sonra parlaklıktaki değişime duyarlıdırlar.
- Bu duyarlılık ilk iki ay içersinde hızla gelişir.
- Bebeğe gösterilen oyuncak saklanınca şaşırdığı görülür
- İki aylık bebeklerin şeklin değişmezliğinin algısına ulaşmış oldukları gösterilmiştir.
İlk hafta ve aylarda anne-baba ile bebek arasında karşılıklı olarak birbirlerine kenetlenme, bağlanma şeklinde davranış örüntüleri gözlenir. Gerçek bir bağın oluşması için zamana ve denemelere ihtiyaç vardır. Bu süreç sakin bir şekilde yürüdükçe ve anne-baba çocuklarının ihtiyaçlarını sezmeye başladıkça, anne-babalık görevi daha doyumlu olmaya başlar ve bebeklerine olan bağları kuvvetlenir.
- Yeni doğanın hareket yetenekleri fazla etkileyici değildir. Çocuğun ilk kazandığı yeteneğin başını kaldırmak olduğu, bunun ardından el ve kollarını kullanabildiği, nihayet ayak ve bacaklarını kullanmaya başladığı görülmüştür.
- Çenesini kaldırabilir
- 19-20 cm. Uzaklıktaki nesneleri net görebilirler. - Kokuları ayırt edebilirler,
- Bebeklerin daha çok gözlere baktığı belirlenmiştir. Bu nedenle, bebekle sağlanan göz teması, bebekle bakıcısı arasında sosyal bağın gelişmesinde önemli rol oynar.
- Annelerin çocuğuna karşı duyduğu bağın oluşumunda kritik bir dönemin varlığı ileri sürülmektedir ki bu da doğumdan hemen sonraki dönemdir. Bu dönemde bebeklerini kucaklarına alarak seven annelerin, çocuklarına daha kuvvetli bağlarla bağlandıkları belirlenmiştir.
- Bu ayda konuşmaya yönelik bir faaliyet genellikle görülmez.
- Bebeğin başı her zaman desteklenmelidir.
- Elleri yumuktur veya hafifçe açıktır.
- Hıçkırıklar sık görülür ama önemsizdir.
- Hapşırıklardan korkmayın, bu burnu temizler.
- Bu ay objelere bakmaya başlayabilir.
- İşitmeye başlamıştır ama sesin geldiği yeri anlayamaz.
- Yüzüne 0.5 metreden yakın objeleri daha iyi görür.
- Bu ayda bebek siyah beyaz geometrik objeleri çok iyi seçer.
- Yatağının çevresindeki bu tür objelere dikkatini çeker.
- Bebekler insan yüzünü diğer objelerden ayırırlar.
- Bebeğiniz insan sesini diğer seslere tercih eder.
- Bebeğinizi beslerken onunla konuşun.
- Günlük banyoya ihtiyacı yoktur. Fazla yıkamak bebeğinizin cildini kurutur.
- Doğumda Hepatit B aşısının ilk dozunun yapılmış olması gereklidir. Birinci ayın sonunda (ilk dozdan 1 ay sonra) Hepatit B aşısının 2.dozu uygulanmalıdır.
Kişilik gelişimi:
Bebeğin diğer önemli özelliği tümüyle kendi gereksinimlerini gidermeye yönelik olmasıdır. Bu özelliğine egosantrik de diyebiliriz. Ancak burada söz konusu olan bencillik bilinçli olarak kendi gereksinimlerini en ön planda tutmak değildir. Bebek ilk ilişkisini bu çerçeve içinde annesi ya da annelik görevini yapan kişi ile kurar. Çocuğun bu ilişki içinde iki temel gereksinimi vardır: fiziksel bakım ( doyurma ve korunma ) ve sosyal bakım ( sevgi ve duygusal yakınlık ). Bu iki temel gereksinimin nasıl ve ne ölçüde yerine getirildiğini bilirsek çocuğun ilerdeki kişiliğinin temeli hakkında çok şey öğrenmiş oluruz. Önce fiziksel bakımı ele alalım. Olumlu bir anne çocuk ilişkisinde çocuk zamanla annesini ve ona doyum veren, onu koruyan, rahat ettiren bir kişiyi bir ödül kaynağı olarak beller, ona değer verir. Anne yokken arar, görünce sevinir, ona bağlılık duyar ve bağlanır. Bebeğin kısa süre de olsa annenin gözden uzaklaşmasına dayanabilmesi bebeğin özbenliğine de varlığı artık kesinlik kazanmış bir anne tasarımının bulunduğunu gösterir. Anne bir süre gözden uzaklaşmış olabilir, fakat az sonra gelecektir, çünkü gözden şu anda silinmesi tümden yok olması değildir. Demek ki düzenli alma verme ilişkisi bebeğin zihninde annenin sürekliliğini sağlar. Anne çocuğa karşı tutarlı ve olumlu ise çocukta genel olarak yaşamda doyum bulacağına ilişkin bir temel güven duygusu oluşmaya başlar. Ama anne tutarsız, olumsuz ya da kaygılı ise çocuk bu temel güveni oluşturmakta zorluk çeker.
Fiziksel bakım eksiksiz de olsa temel güveni oluşturmada tek başına yeterli değil. Sevgi ve duygusal yakınlık görmeyen çocuğun kişiliği bu durumdan olumsuz etkilenir. Hatta bakım evlerinde yaşayan çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar yeterli fiziksel bakım gören ama sevilip okşanmayan, konuşulmayan çocukların önce çevreden ilgi aradıkları, fakat zamanla adeta yaşama küsüp çevreyle ilişkilerini kestiklerini ortaya koymuşturlar. Oysa sevgi ve duygusal yakınlık gören çocuk insanlarla ilişki kurmayı tatmin edici bir olay olarak görür. Annesinin ona değer vermesi onda değerli olduğu kanısını uyandırır. Genellikle insanlarca sevileceğine, sevilmeye değer bir insan olduğuna ilişkin temel güven oluşturur. İşte, anne çocuk ilişkisindeki bu süreklilik, tutarlılık ve aynılık çocukta “temel güven duygusunun” özünü oluşturur.
2. Ay:
- Emmeye başlama refleksi, arama refleksi, yutma refleksi, moro refleksi, babinksi refleksi, yakalama refleksi, adım atma refleksi bu ayda görülen reflekslerdir.
- Bu reflekslerden çoğu doğumdan sonraki 2-5 ay içinde azalarak geçmektedir.
- Bu ayda bebek göğsünü kaldırabilir
- Başarısız uzanmalarda bulunur.
- Ellerini açmaya başlar.
- Anneyi babayı tanır.
- Seslere tepki vermeye başlar.
- Birinci ay tamamlandıktan sonra Hepatit B aşısının 2. dozu uygulanmalıdır.
- Bebeğinizin ikinci ayı dolduğunda, 5li karma aşının (difteri, boğmaca, tetanoz, menenjit(Hib), çocuk felci(polio) aşısının) 1.dozunun yapılmış olması gereklidir.
Algısal gelişim :
- Doğumdan hemen sonra parlaklıktaki değişime duyarlıdırlar.
- Bu duyarlılık ilk iki ay içersinde hızla gelişir.
- Bebeğe gösterilen oyuncak saklanınca şaşırdığı görülür
- İki aylık bebeklerin şeklin değişmezliğinin algısına ulaşmış oldukları gösterilmiştir.
İlk hafta ve aylarda anne-baba ile bebek arasında karşılıklı olarak birbirlerine kenetlenme, bağlanma şeklinde davranış örüntüleri gözlenir. Gerçek bir bağın oluşması için zamana ve denemelere ihtiyaç vardır. Bu süreç sakin bir şekilde yürüdükçe ve anne-baba çocuklarının ihtiyaçlarını sezmeye başladıkça, anne-babalık görevi daha doyumlu olmaya başlar ve bebeklerine olan bağları kuvvetlenir.