İslamForum anketi belki öyle binlerce kişinin iştirak ettiği bir anket değil ama, memleketin Doğusu, Batısı, Ortası, Güneyi Kuzayi ile Türkiye resmini veren mini bir ankettir.
Bu ankette de tüm diğer anketlerde ki gibi geröek manzara çıkmış ortaya. Adalet yok, parası olan hükmü lehine çevirebiliyor yada hakkını arayabiliyor... Ne acı değil mi?!.
Adaletin hakkı ile zuhur etmediği yerlerde manzara ne oluır acaba dersek topyekün bir cevap en doğrusunu verir; hiç bir şey olmaz. Çünkü El adlü esasül-mülk! Adalet mülkün temelidir!
Bir küçük mesel olsun size adalete dair, tefekkür edin...
Hazreti Ali Efendimiz, Sıffîne giderken yolda devesi üzerindeki heybede bulunan zırhını düşürür. Arkasından gelen bir Yahudi ise zırhı bulup alır; ama kimseciklere söylemez. Aradan zaman geçer Hz. Ali, zırhı Yahudinin elinde Kûfede görünce hemen tanır ve sahip çıkarak ister:
– Bu zırh benimdir. Nerede buldun ise bulup almışsın, zırhımı geri ver, der.
Yahudi inkâr eder:
– Zırh benim elimdedir, öyle ise benimdir.
Halife Hazreti Ali başkanlık nüfuzunu kullanarak zırhı alabilirdi, ama o zorla almaz da teklifini şöyle yapar:
– Ben zırh benimdir diyorum, sen ise değil diye diretiyorsun, bunun çaresi adalete gitmektir. Buyurun birlikte gidelim mahkemeye.
Ve Müslümanların halifesi Hazreti Ali, sıradan bir Yahudi ile yan yana mahkemeye çıkar; adalet önünde eşit şekilde ifade verir.
Davayı meşhur hukukçu Kadı Şüreyh görmektedir. Sorar:
– Ya Ali, bu zırhın senin olduğuna şahidin var mıdır?
– Var efendim, oğlum Hasanla hizmetkârım Kanber şahidimdir.
Kadı Şüreyh hiç beklemeden cevap verir:
– Oğlunla hizmetçin senin yakınlarındırlar, senin hakkında şahitlikleri geçerli değildir. Başka şahidin var mı?
– Yok efendim.
– Öyle ise zırhın sana ait olduğunu ispat edemediğinden, davayı kaybetmiş oluyorsun. Zırh kimin elinde ise sahibi odur.
Hayret ki hayret! Müslümanların halifesi Müslümanların mahkemesinde Yahudi aleyhine açtığı davayı kaybediyor; Yahudi kazanırken halife adalete boyun eğerek, itiraza yönelmiyor, rıza gösteriyor.
Manzarayı ibret ve hayretle seyreden Yahudi nihayet insafa geliyor ve gerçeği itiraf ederek şunları anlatıyor:
– Ey müminlerin emiri, bu zırh gerçekten de sizindir. Ben sizin arkanızdan giderken yolda rastladım. Sizin düşürdüğünüz kesin. Gördüğüm bu adalet karşısında daha fazla direnmiyor, ben de Müslüman oluyorum. Adaletin böylesi ile sadece Arabistanı değil bütün dünyayı idare etmek mümkündür.
Bu meselde görüldüğü gibi, imansızı imana getiren adalet, -olmazsa eğer-, imanlıyı imansız da eder/edecek malesef... Bu sadece bir tezahürü adaletsizliğin...
Aslında yazılacak o kadar şey var ki...