Abi, Örneklerinde genel olarak verdiğin sistemi savunuyorum. Bu Adil düzen demektir zaten.
Öncelikle bi noktayı ayıralım. Miting meydanlarıda seçim öncesi Ayet okuyup, Cuma günleri özellikle Konya'ya gelerek Cuma namazı kılıp, yerine ve kişisine göre yanar döner bi insanın yaptıkları ile; burda ne ise başka yerde de o, yıllar öncesi neyse, bugünkü halide o olan birinin izlediği siyaset farklıdır. Biri Siyaseti kullanıyor, öteki Dini kullanıyor.
Türkiye'de neredeyse herkes seçim öncesi İslamcı kesiliyor. Baykalın çarşılı bayanlara rozet takması gibi.
...
Efendimiz; "Ben Peygamberim" demeden önce işkence görmüyordu, hakarete uğramıyordu. Ne zaman "Ben Peygamberim" dedi, ne zaman Müşrik Liderlerin tahtını, çıkarlarını salladı, işte o zaman düşmanlıkları, işkence ve hakaretleri başladı.
Demekki; Din adına siyaset değilde, siyaseti kullanarak Dini sistemi kurmak için gelmek demek zaten bu tür saldırılara gebe olması demektir. Bunlar abes değil, Dini sistemin gelmesinden korkanların yasakları perçinleme gayretleri anormal değil. Burada ince nokta şu: Efendimiz zamanında bu yasakçılara direnen bir ümmet vardı, günümüzde bu yasakçılara uyup, yolunu bulan ılımlı! bir ümmet var.
Buradan da anlaşılıyor ki, halk konusunda söylediklerinde haklısın. Önce millete bunlar göstermek, anlatmak lazım. Ama bunun engellenmesi için elinden geleni yapan bir zihniyet var. Bunu alt edebilmek için yine yetki, yine idare gerekiyor.
Bu idarenin önemine binayen bi örnek: Sen mühendissin. Kaliteli buluşların var. Ama patentini almana rağmen üretemiyorsun. Zenginleyip fabrika açıyorsun. Ama ithalatçı holdingler önünü tıkıyor. Bürokrasiye bakıyorsun, TOBB'dan çıkıyor. Gidiyorsun, Oraya başkan oluyorsun. Elindeki tüm yetkileri kullanarak Milli, yerli bir üretim peşindesin. Ama yine bürokrasi engel oluyor, İdarenin/hükümetin bürokrasisi. Ve sen üretim yapamıyor, ticaret yapamıyorsun. İşte burada anlıyorsun ki, senin yerin aslında İdarenin başı. En tepesi. Tüm işlerin döndüğü yer orası. Kanunların, kuralların koyulduğu. Bunun için siyaseti kullanırsın.
Mesela halk müslüman olsa, kimse faize bulaşmayacağım dese, ama yönetim İslami olmasa. İnsanların faize bulaşmamaları mümkün mü? Değil. Neden? Çünkü devletin ekonomisi Kapitalist düzen içinde Dünya Bankasından, IMF'den krediler alıyor ve senin verginle faiz ödüyor. İşte yönetim bunun için önemli.
Gelelim bizim farklı fırkalarımıza : )
Hak ve Adaleti gözeten bir idare ne yapacağını politikasıyla belli eder. Burada kendi kendine galeyana gelip, o bizden değil o zaman bizi mahveder, yok efendim o ümmetçi biz milliyetçi ya da biz Kemalistiz diyerek va veyla edenler... Bu insanlar var diye, sorun çıkarmış mı olacak bu idare? İdeolojik olarak gelenlerde bu tür sorunlar olur ama gerçekten Hak diyerek gelenelerde bu sorunlar olmaz.
İdeolojisini Din yapanlarla, savunanlar arasında fark vardır.
Politikası zaten idareyi belli eder. Statükoya uymaya çalışıp şirinleşmeden; Ülkenin heryerine eşit dağılım yapıyorsa, işsizlik için Fabrikalar açıp hem üretim yapıyor hem işsizliği yok ediyorsa, Faiz sistemini, üretim sistemiyle değiştirip Ülkeyi Dış Güçlere gebe bırakmıyorsa, İç günveliği sağlıyor ve Doğuya ayrımcılık yapmadan hertürlü yatırımı yapıyorsa, Her insanın dinini yaşamasına fırsat veriyor, zulmetmiyorsa, Dillere ilişmiyor ve Eğitimde Ahlakı düşünüyorsa, tüm ayrılıkları gidermek adına çalışmalar yapıyorsa, milleti ekonomik olarak düşünüyor ve enflasyon oyunuyla ezdirmiyorsa, özgürlüklerin önünü açmak için çalışıyorsa, yasaklara karşıysa ve oy için başörtüsünü kullanmıyorsa vs. vs. demekki bu işin ehli. Ayrım gayrım yok. Demekki ideoloji diyerek çığırtkanlık yapanlar suçlu. Haksızmıyım abi? Yani demek istiyorum ki; izlenilen politikada zulüm yoksa kimseye, kendi kendine zulüm görecekmiş hissine kapılıp, sen benden değilsin diyen, kızıp köpüren, sana kalbim uzak diyende sorun var.
...
Tüm bu saydıklarımız ideal bir toplumdur. Çok yerde istediklerimiz aynı ve örneklerimiz aynı kapıya çıkmaktadır. Nurculuğa münafık diyen olmuşsa vebali vardır. Burada Nurculuğu ya da diğerlerini aynen yukarda ideal siyaset diyerek tarif ettiğimiz sistem gibi ayrımadan, Allah rızasını gözetenleri bir tutmak gerekir. Günümüz siyasi iktidarı da, eskilerde hepsi bir program üstünde gitmişlerdir. Kim; AB'ci, ABD'ci, IMF'ci ve İsrail'ciyse; adı A da olsa B de olsa herdönem sonuç aynı olmuştur. Günümüz durumu gibi. Kimini Dİn adına çıkarmışlar, kimini Milliyetçilik adına, kimini başka şeyler. Kim bu kriterlerin dışında gelmeye çalışmışsa değişmiş Ekonomi, İç politika, Dış politika vs. Büyüme ve gelişme olmuş. Halk rahatlamış. Ama içte ve dışta büyük baskılar görmüş. İşte bu baskılar varken, kim kendi meşrebim diyerek Münafıklık yapanları destekledi ve Din kardeşini ayrı görüşteyiz diye unuttuysa, kim Partizanlık diyerek düşmanlık etti, Hak ve Adaleti gözetenlerin düşüşüne sevindiyse... Bu günün Türkiye'si o zihniyetin eseridir.
selametle..