Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yaşama dair....

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Hayatýn içinden
ANNEMİN DİZLERİNİN YERE GELDİĞİ AN

Burada bir çok arkadaşımın başından geçenleri okudum.Bir çok okuduğum anıdan çok ama çok etkilendim.Çünkü uzaktan yakında bir çok olaylada benzeşiyor olaylarımız bende sizlerle bir anımı paylaşmak istiyorum.
Ben köylük bir yerde büyüdüm.Belki bir çok arkadaşım şehirde büyüdüklerinden benden daha şanslı konumda idiler.
Ben okul hayatımda engeli olmayan arkadaşların okuduğu okulda okudum.
Ben sekiz yaşında ilk okula başladım engellisin kardeşim yaz mevsimlerinde beklide okula gitmek benim için o kadar zor olmuyordu ama gelelim kışın işte benim bittiğim andı o yüzen hayatım boyunca karı hiç ama hiç sevemedim.
Annem canım annem ilkokul üçüncü sınıfta idim. Okul bitmiş kapıda müthiş bir kış vardı ve her taraf kondurucu bir soğuk ve buz içinde annem beni okula almaya geldi. Neyse okul zili çaldı kapıya çıktığımda fedakar annem kapıda beni beklemekte idi.Neyse o yanımda birlikte düştük buzlu ve karlı yola eve gelmekteyiz.Ben birkaç adım gidiyorum lanet gelesi bastonum kaymakta anam daha fazla dayanamadı ve dedi oğlum bin sırtıma … Olmaz filan dedim sede annem zorlada olsa sırtına aldı beni arkadaşlarım aval,aval bakmakta oda ayrı ya o kadar dokunmuştu bana  biraz ilerledik ve işte o an geldi annem yerde buz tutmuş ve üstüne kar yağmış yolda kaydı ve dizlerinin üstüne inmişti o anda annemden bir offfff sesi geldi. Hemen Sırtından inmeye çalıştım ama beni bırakmadı ah anam garip anam beni indirmedi o anda gözlerim doldu annem neden ağlıyorsun oğlum ufak bir kaza oldu dedi ama gelde bana anlat neyse eve geldik dizini açtı ve diz kapağı mosmor kesilmiş bir durumda idi.İçim yanmıştı hem de nasıl hala bunları yazarken bile o kadar canım yanmakta ki anlatamam. Ondan sonra kendime söz verdim annem beni bu şekilde okula götürdü ve getirdi ama ben bunun altında kalmayacaktım canımı dişime taktım ve elimden geldiği son noktaya kadar okudum ve şimdi devlet dairesinde bir memur olarak görev yapmaktayım umarım anne hakkını helal edersin seni çok ama çok seviyorum.Bir engelli olmak her şeye insanı alıştırmakta ama bir engellinin anne ve babası olmak daha çok sorumluluk istemekte bir daha diyorum umarım anne hakkını helal edersin senin hakkını ben asla ama asla ödeyememmmmmm…
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Hayatýn içinden
yorumsuz..

yorumsuz..

Yağmurlu bir günde oğlumu fizik tedavi merkezine götürürken yanımdan boş geçen yolcu minibüsünün tekerlikli sandalyeye görünce almadan geçmesi.ogün gerçekten çok üzülmüştüm çünki hava yağışlıydı.Üstelik diğer günlerde de şöförlerin ''kardeşim sandalyeyi daha önce niye kapatmıyorsun ''diye azarlamaları cabası ; sanki çocuğu oturtabileceğim yer varmışda ben garezine sandalyeye kapatmıyormuşum...insaflı şöferleri beklerken çoğu kez tedaviye geç gittiğim anlar oldu.acaba çocuğu yere oturtupda sandalyeye kapatsamıydım.

birgünde izmir ege üni.hastanesinde çocuk nöroloji ne gittik.bölüm hastahanenin 6.kattında asansörle çıkmak gerekiyor .biz asansör bekliyoruz asansör gelince engelsiz (diyeyim ama gönülleri engelli)kişiler bizden önce binipde yukarı çıkmaları ya da aynı anda binipde 1 üst katta inenlere gerçekten çoooook! kızıyorum!!!
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Hayatýn içinden
Az gören kardeşlerimizin yaşadıkları....

Az gören kardeşlerimizin yaşadıkları....

Hiç merak ettinizmi az görenlerin dünyasını?
anlatmaya çalışayım...

Az gören demek;
-İlk bakışta sanki bir engelsiz birey gibi hareket etmek gibidir.. amaaaa,,,

-Okulda hocaların "sen görüyorsun, numara yapıyosun" diyerek inanmaması demek ve aksini iddaa edincede okul müdürüne gönderilmek ve "çabuk velini çağır yoksa disiplin!!!" uyarısını almak demektir.

-Yolda yürürken, farkında olmadan karşıdan gelene çarpmak ve karşılığında "körmüsün kardeşim ?"sorusuna maruz kalmak ve "evet" cevabını verincede "git işine ya" cevabını almak demektir.

-Bankada veya başka bi yerde evrrak işlemleri sırasında imza atılcak yeri bulamayıp yanlış yere imza atmak yada imza atılacak yeri göstermeye çalışan memurun parmağına imza atmak demektir.

-Yolda yürürken, yanından bir tanıdık geçmesi ve onu farkedemeden yanından geçip gitmesi, ertesi gün "niye selam vermiyosun? peki öyle olsun" cümlelerini işitmektir.

-Belediye otobüslerine serbest binmektir, binerken şoförün "abi personelmisin?" diye sorması veya otobüsteki yolcuların hepsi üzerine doğru anlamsız bi şekilde bakması kiminin "polis galiba!! , yabancı olsa gerek" diye bir takım mantıklı yorumlarda bulunması demektir.

-Restouranltarda yanlış tuvalete girmek demektir, Girdikten sonra durumu nasıl açıklıyacağını kara kara düşünmek demektir. Ne yazıkki büyük olasılıkla inanmaycaklarını bilmek demektir.

-Kitabı, gazeteyi okurken veya yazı yazareken, burnunu kullanmak demektir.

-Bir yerde doldulrulması gereken bir form için yardım istemek ve sana yardım eden kişiyle aranda geçen dialog demektir.
"Abi sahiden görmüyomusun ya?"
"görmüyorum."
"peki abi nasıl yürüyosun ya? gözlerimin içine bakıyon abi?"
"yürüyebiliyorum ama okuyamam yazıları, pek net göremem"
"hmmmmm" der ve anlamsızca bakar" allah allah!!" der kendi kendine,
"abi hayretler içindeyim yahu" acınarak bakar.
sonra ekler,
"abi bu kaç? der ve karşında ellerini gözünün önünede sallar. şekilden şekle girer ve ufak bir muayene yapar uzman doktor misali... ve yorumu yapar.
"abi sen anladım parmak sayıyosun ama yazıları okuyamıyosun hmm" der ve son olarak soruyu yapıştırır.
"Peki abi baston niye kullanmıyosun?" :)

-Askerlikten muafiyet raporu almaya giderken acaba benide alırlarmı diye düşünmek demektir. (az gören bi arkadaşım gerçekten askere alınmıştı 2 hafta kaldıktan sonra tekrar geri yolladılar:)

-Tek başına hareket etmek demektir, görenlerin ise sena "vaybe aferin ya, evladım nasılda yürüyo.." şeklinde iltifatlar yapmaları demektir.

-Yoldan geçen biri saat sorduğunda yanlışlıkla akrep ile yelkovanı birbirine karıştırarak yanlış saati söylemek demektir. yada görme engelliler için olan sesli saat kullanmaktır ve saati sorana, sesli saati dinletmek demektir ve dinlettikten sonra adamın dumur olması demektir. "bu ne yaw" demesidir.

-Vesikalık çektirirken, gözlerinin kayması ve tam olarak objektife bakamamak demektir. objektifi tutturcam diye şekilden şekle girmesi ve fotoğrafçının etrafında daireler çizerek çıldırma düzeyine ulaşması demektir...

-Arkadaşların ısrarı ile altyazılı filme gitmek demektir ve alt yazıları takip edemediğin için sıkılmaya başlaman ve film esnasında hafifçe tatlı bir uykuya dalmak demektir...

-Mahalle maçlarında, "sen zaten görmüyosun oynayamazsın" diyerek senden kalecilik yapmanı istemeleridir... Maç esnasındada topa vurcam diye topu ıskalayıp arkadaşının kalçasına vurmak demektir. ondan sonrada kavgaya tutşmaktır:)

-Durakta beklerken yanlış otobüse binmek demektir. ve şoförün seni tura çıkarmasıdır.

-Uzaktan kafe gibi gördüğün yere girmektir. Girdikten sonrada oranın kafe değilde bir kebabçı olduğunu anlyıp bozuntuya vermeden ufak ufak ordan uzaklaşmaktır...

-Başka bir az gören arkadaşınla anlaşıp buluşma noktasında beklemektir. Beklerken "nerde kaldı bu adam ya" diye yarım saat boyunca sayıklamak demektir. yarım saat sonra cepten arkadaşını aradığında onunda 2 metre ötede yarım saattir beklediğini anlamak demektir...

-Açık duran bir kapı gibi görüp, kafa atarak içinden geçmeye çalıştığın büyük cam demektir.

-Parkta yürüken su birinkitilerini farketmeden girp çıkmak demektir. boş görüğün banka yanındaki yazıyı farketmeden oturmak demektir. oturduktan sonra yazıya daha yakından bakınca bankın boyalı olduğunu farketmektir.

-Her hangi birini bi arkadaşına benzetmektir ve gidip ona seslenmektir karşılığında anlamsız bir surat ifadesiyle karşı karşıya kalmak demektir.

-Denizden çıkıp kalabalıkta şemsiyenin nerde olduğu ararken, kendi şemsiyene benzeyen bir şemsiye görüp altına uzanmak ve 5 dk sonra şemsiyenin sahibiyle tanışmak demektir...

-Yol soranlara, yanlış yolu tarif etmektir.


Bunlar, bir az gören olarak başıma gelen olayların sadece küçük bir kısmı ama genelde tüm az görenlerin başından aynı tür olaylar geçmektedir.

Peki burdan çıkartılacak ders ne???
Cevap: Ne olursa olsun yaşamak güzel be :)
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Hayatýn içinden
Yaşama tutunmak.....

Yaşama tutunmak.....

Bir kaç yıl önce ektiğim fidanlar bu gun ağaç oldular,Akasyalar çiçek açıyor ,İncir ler,Armut lar artık meyva veriyorlar.bazen bir kanca ile sandalyamde otururken dallarını eğip incir kaparıyorum T,sandalyemde zorlukla dalı eğip kopardığım incir in yarısını kuşlar yimiş oluyor yarısında ben yiyorum ,erişemediğim dallardakilerde kuşlara kalıyor, tekerlekli sandalyede bir kaç ağaç yetiştirip onun meyvasını da kuşlarla ,karıncalarla paylaşmak bana huzur ve mutluluk veriyor ,bu arada söğüt fidanlarım da artık koca ağaç oldular kuşlar yuva yapıyor yavru çıkarıyorlar işte bende bir şeye faydalı olduğum zaman mutlu ve huzurlu oluyorum ,daha sağlıklı hissediyorum kendimi, 35 yıllık omurlik felçliyim Allahım şükürler olsun belden aşası tam felçım ama huzurluyum
buda beni sağlıklı yapıyor, sağlıklı yaşamak için paylaşmak gerek bence.
35 yıldır yanlız yaşıyorum tam omurlik felçli olarak .Saygılarımla .
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Hayatýn içinden
Engelli olmak...

Engelli olmak...

Ben çocuk felci geçirdikten sonra 1 defa ameliyat oldum ve protez takmaya başladım çocukluk ya diğer çocuklardan farklı sanmıyordum kendimi taki ilkokula başlayana kadar öğretmenimiz beden dersine çıkardığında hep bana bakarlardı o zaman farkettim sakat olduğumu diğerleri gibi yürümediğimi o halimle çok isyan ettim çünkü ikizimle aynı sınıftayız herkes ban bakıyor bu böyle sürüp gitmeye başladı evde aksileşmeye başladım sofrayı dağıtıyordum kimse sesini çıkarmıyordu.
Ve bu yaştayım annem benim için evin delisi der

ortaokulda beden öğretmeni bana sen bedene giremezsin rapor al dedi çok zoruma gitti arkadaşlarım sıraya girer maç yaparlardı ben bakardım
ama inat ettim arkadaşlarımla maç yaptım kaleciydim ve sınıf takımının kalecisi oldum öğretmen bile şaşırdı.Şimdi ise halı sahada üstüme kaleci yok.
Aslında diğerlerinden farklı olmak güzel şey hemen öne çıkabiliyorsunuz.
Size küçük bir anımı anlatarak yazımı bitireyim.
ellerinizden öper 2 çocuğum var pelinsu 13 yaşında onur 10 yaşında çocuklar küçükken aşı kampanyası vardı hemşire ağızdan çocuk felci aşısı damlatıyordu kızım ses çıkarmadan ağzını açtı oğlum ise açmıyordu.O zamana kadarda ne ben söyledim ne onlar sordu niçin aksayarak yürüdüğümü .Oğluma dedimki oğlum eğer ben küçükken bu damlayı damlatsalardı böyle olmazdımdiye.O zaman oğlum hemşireye dönüp önce babama damlat o iyileşsin dedi ama ben nasıl oldum ağlamamak için kendimi zor tuttum.
13 yıllık evliyim geçenlerde eşime ilk defa sordum korkarak ve sıkılarak böyle olmam çevrende sıkıntı yaratıyormu diye oda bana niye sen uzaylımısın dedi çok güldük bana diğerlerinden farklı olman bana mutluluk veriyor dedi.
asla umutsuzluğa kapılmam mutlaka bir çözüm yolu bulurum
Hayatımız tercihlerle doludur ama engelli olmak hiçbirimizin tercihi değildi.

Çenem açılmışken küçük bir anımı daha anlatayım
Nişanlıyım sene 1992 eşim polislik için müracaat edecek beraber emniyet müdürlüğüne gittik kapıdaki nöbetçi genç bir polis bana ne yapacağımızı sordu bende polislik için müracaat ettiğimizi söyledim bana bakıp bilmiş tavırla sen polis olamazsinki diye söyledi.Bende niye olamam sen nasıl oldun o zaman dedim ama polis gökkuşağı oldu.demem o ki bizlerin engeli görülüyor ALLAH böyle görünmeyen engellilerden korusun

Hepinize sevgiler​
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Hayatýn içinden
Engel ve deprem...

Engel ve deprem...

17 ağustos depremini ve ardından gelen diğerler depremleri birebir yaşadım.Sakarya'da oturuyorum ve sık sık sallanıyoruz.99 yılında,5.8'lik bir artçı deprem sırasında sakarya eski valilik binasının üçüncü katındaydık iki arkadaşımla.İlk harekette ayakta duran kişiler kaçtılar.Ben ve arkadaşlarım ne olduğunu anlayana kadar sarsıntı çok şiddetlenmişti.Merdivenlere yöneldiğimizde,merdivenlerin yaprak gibi titrediğini hiç unutamıyorum.Tabi ki inemedik ve sarsıntı geçene kadar çaresizce duvar dibinde bekledik.Sonuçta o anda kaçamayan bir çok engelsiz kişi vardı.Ama ben tabiki o korkuyu daha derinden hissettim,kaçabilme ihtimalim sıfırdı.Aynı korkuyu elbette duyuyorum fakat her anımızı deprem olacak korkusu içinde geçiremeyiz.Sonuçta Allah'ın vermiş olduğu bu canı bir şekilde teslim edeceğiz.Gereken tedbirleri almamız gerekiyor sadece.Ben kendimce aldım,çok katlı binadan çıktım,kendimi daha güvende hissettiğim iki katlı bir binaya taşındım.
 
Üst Alt