Soru: Basörtüsü

"Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!"

Nur Suresi 31

Bu ayetteki “hımar” kelimesi geniş manalı bir kelime olup örtü manasına gelir. Eski Arap yazılarına bakılırsa hımarın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. Hımar, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur. Gibisinden yorumlar varsada peygamberimizin sahih hadislerinden çıkan sonuç başörtüsü vardır.

şimdi konuya ilk baştan göz atmamız gerekiyor kadın erkek yaratılışında eşit yaratılmamıştır erkek daha güçlü daha hakim dir.Allahü teala böyle bir adaletsizliği yapmayacağı için kadına da güzellik vermiştir ve erkeği kadına ram etmiştir tabiatıyla güzelliğini erkeklerden sakındırması lazım gizlemesi lazım o güzelliği kadın kocasına saklamalıdır ve kadın saçları mesela ziynete yani elmasa benzetilmiştir yani kadın o kadar değerli vücudunun heryeriyle ama günümüze döndüğümüz zaman artık kadın o kadar basitleştirildiki cinsel bir obje olarak görünüyor ve çok üzücü bir durum............cvbınızı bekliyorum eğer aksini kabul eden varsa tezini öne sürebilir bu benim sosyal bakışım

cilbab(=çarşaf) kelimesi kuranda tarif edilmiş bir ifadedir. ve hür hanımların dışarıda dış elbise ve zinetlerini örtmelerinin yaratılışlarına uygun tarifidir. ayet nazil olunca bunun uygulaması, usulü, rengi, biçimi başta ezvac-ı tahirat ve sahabe hanımlarının hayatında yerini bulmuştur... Hz. Aişe (r.a) gibi içtihad kuvveti olanlarında içinde bulunduğu asr-ı saadette bu mesele halledilmiştir.

islamın vaadlerini talep etmek, mesuliyetlerini yerine getirmekle orantılıdır. samimi bir şekilde taraftar olmak ve elden geldiğince bu meseleyi bayanlara bırakmak, fazla tartışmamak daha edebe uygun olur sanırım...

Örtünme konusu kuran-ı kerimdeki nur suresi 31. ayeti ve ahzab suresi 35. ayetinde açıklanmıştır.

AYRICA CİLBAB ÇARŞAF DEĞİL ÖRTÜNMEDİR.