S
Zeynep Kardeşim, Allah Mütekellimdir.Kur'an Allah'ın kelamıdır ve mahluk değildir. Allah'la kaimdir ve O'ndan ayrı değildir. Kur'an ne yalnız anlam, ne de yalnız harflerden ibarettir; her ikisinin toplamından oluşur. Allah harflerle konuşur, harfler de mahluk değildir. Kulun okuyuşu, sesi ve okuma fiili yaratılmıştır, Allah ile kaim değildir. Fakat dinlenilen Kur'an mahluk değildir, Allah ile kaimdir. Allah'ın kelâmı Cibril vasıtasıyla inzal olunan anlamın hikayesi değil, ibaresidir. Allah Levh-i Mahfuz'da, insanın Kur'an okuyuşunu başta yaratmamıştır. Kur'an'ın kadim (ezeli) olması, Allah'ın zatı ile birlikte ikinci bir kadimin daha bulunması demektir. Bu da tevhide ters düşer.Yani Kur'an Allah'ın ezelde insan ile konuşmayı murad etmiş olmasının, Mütekellim isminin bir tecellisidir.
Madem Allah insanla konuşmayı ezelde murad etmiştir, madem Kur'an'ın okunuşu baştan yaratılamamıştır. Hudustur, o zaman Rabbim niye insanla konuşmayı murad etmiştir sorusunu sormak gerekir.
Allah kainatı esmasının ve sıfatlarının, şuunatının ve efalinin cemalini ve celalini görmek ve göstermek için yaratmıştır. Kur'an'ı da kendi esmasını, sıfatını, şuunatını ve efalinin tarif edicisi olarak zişuur zevil idrak, ziakıl mahluklara hediye etmiştir. Herkez kabiliyetine göre o esmayı, sıfatı, şuunu ve efali idarak eder. Rabbim herkezin kabiliyetine , aklına ve imanına göre Kur'an'ı idrak ettirir. Manasını gösterir. Mesela avam denilen insanlar alimlere göre sayıca daha fazladır, bu yüzden avamı en çok ilgilendiren konular her vakit her kısmını avam okuyamaz ve anlayamaz diye diye sıkça tekrar etmiştir. Kur'andaki tekraratın bir amacıda budur. Madem Allah ayetlerini herkezin kabiliyetine ve o kabiliyetin toplumdaki oranına göre açıklamıştır. Toplumda her vakit sayıları az olan salih kullarına has ayetlerde indirmiştir. Nasıl bazı böcekler bir kaç saniye yaşayıp zevale gider. Ancak üstündeki esmanın tecellilerini soyuna bırakarak ölür giderler.Denilemez ki kimse o böceği göremez.Aynen öyle Rabbim kendi Cemalini ve Celalinin en has güzelliklerini bir kaç has kişiye göstermesi adaletsizlik değildir, bilakis haktır. Zira, herkez görmeye dayanamaz ve ya kabiliyetsizliğinden idrak edemez , idrak edecek ve imanı ile sanki hak etmiş bir kaç has kuluna müteşabih ayetleri özel bir telefonmuş gibi en has sırlarını açıklaması haktır, gerçektir ,vakidir.İlimde derinlik sahibi olan peygamber ve ilimde derinlik kazanmış peygamber varisleri alimler bunları anlamış ve yine kah beliğ bir uslupla kah kinaye tarzında izah etmiştir. Zira,Allah müteşabih ayetlerin anlaşılmasını kimseye izin vermese, o zaman Allah'ın ezelden Kur'an ile insanlarla konuşma arzusuna ters düşer. Hiç bir insanın anlayamıyacağı ayetler Rabbimin imtahan sırrına ve kainatı yaratma sebebine zıddır.
Selam ve dua ile
Madem Allah insanla konuşmayı ezelde murad etmiştir, madem Kur'an'ın okunuşu baştan yaratılamamıştır. Hudustur, o zaman Rabbim niye insanla konuşmayı murad etmiştir sorusunu sormak gerekir.
Allah kainatı esmasının ve sıfatlarının, şuunatının ve efalinin cemalini ve celalini görmek ve göstermek için yaratmıştır. Kur'an'ı da kendi esmasını, sıfatını, şuunatını ve efalinin tarif edicisi olarak zişuur zevil idrak, ziakıl mahluklara hediye etmiştir. Herkez kabiliyetine göre o esmayı, sıfatı, şuunu ve efali idarak eder. Rabbim herkezin kabiliyetine , aklına ve imanına göre Kur'an'ı idrak ettirir. Manasını gösterir. Mesela avam denilen insanlar alimlere göre sayıca daha fazladır, bu yüzden avamı en çok ilgilendiren konular her vakit her kısmını avam okuyamaz ve anlayamaz diye diye sıkça tekrar etmiştir. Kur'andaki tekraratın bir amacıda budur. Madem Allah ayetlerini herkezin kabiliyetine ve o kabiliyetin toplumdaki oranına göre açıklamıştır. Toplumda her vakit sayıları az olan salih kullarına has ayetlerde indirmiştir. Nasıl bazı böcekler bir kaç saniye yaşayıp zevale gider. Ancak üstündeki esmanın tecellilerini soyuna bırakarak ölür giderler.Denilemez ki kimse o böceği göremez.Aynen öyle Rabbim kendi Cemalini ve Celalinin en has güzelliklerini bir kaç has kişiye göstermesi adaletsizlik değildir, bilakis haktır. Zira, herkez görmeye dayanamaz ve ya kabiliyetsizliğinden idrak edemez , idrak edecek ve imanı ile sanki hak etmiş bir kaç has kuluna müteşabih ayetleri özel bir telefonmuş gibi en has sırlarını açıklaması haktır, gerçektir ,vakidir.İlimde derinlik sahibi olan peygamber ve ilimde derinlik kazanmış peygamber varisleri alimler bunları anlamış ve yine kah beliğ bir uslupla kah kinaye tarzında izah etmiştir. Zira,Allah müteşabih ayetlerin anlaşılmasını kimseye izin vermese, o zaman Allah'ın ezelden Kur'an ile insanlarla konuşma arzusuna ters düşer. Hiç bir insanın anlayamıyacağı ayetler Rabbimin imtahan sırrına ve kainatı yaratma sebebine zıddır.
Selam ve dua ile