alptraum
New member
- Katılım
- 1 Ocak 2005
- Mesajlar
- 2,908
- Tepkime puanı
- 166
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Konum
- Aþk`dan
- Web sitesi
- www.muhakeme.net
Rahmân ve Rahîm Olan Allâh’ın Adıyla
Ezeli ve ebedi olan, başlangıcı ve sonu olmayan, mekana ihtiyacı olmayan ve zamanla varlığı kıyaslanmayan Allâh’a hamd olsun. Zikreden diller ve esen rüzgarlar miktarınca Rabbi'nin kendisini cümle insanlardan ve cinlerden üstün kıldığı Efendimiz Muhammed’in, ehlinin ve ashabının üzerine salat ve selam olsun.
Sosyal hayat; sosyal terbiye, sağlam ve selim nesillerin yetişmesinde çok önemli bir etkendir. Bu terbiye ise ancak gerçek ve sahih olan bilgilerin verilmesiyle olur. O halde sosyal hayattaki bilgilerin elde edilmesine ve onları aktarma yollarına dikkat etmeliyiz.
Bu bahsettiğimiz selim yollar, geçmiş tarihin derinliklerinden gelerek ve tarihçilerin açık delillerle haykırarak ifade ettikleri ve membaı kendisine müracaat ettiğimiz Kur’an Azimuşşan, Sünneti Nebeviyye ve güvenilir rivayetçilerin haberleridir.
Alemin başlangıcı, Peygamberlerin hayatından bazı anıları, Efendimiz Muhammed aleyhisselemın hayatından bir kısmı; kendisinin, Peygamberlerin ve Resullerin sonuncusu olduğunu ve bütün Peygamberlerin tek din olan İslâm’la amel ettiklerini yazmayı arzuladık. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:
" أَفْضَلُ مَا قُلْتُ أنَا وَ النّبِيُّونَ مِنْ قبْلِي لاَ إِلهَ إِلاَّ اللَّه " *
*
Anlamı : ”Ben ve benden önceki Peygamberlerin söylemiş olduğu en faziletli söz Allâh’tan başka ilâh yoktur.”
Fikirlerin çokluğu ve yolların çok muhtelif olması beşeriyetin düşünce ve bakış açılarını önemli ölçüde etkilemiş ve maziyi de unutturarak geleceğe aydın ve yapıcı bir şekilde bakmaya engel olmuştur.
6
Asrımız, tahrifin ve nifak tohumlarının çoğaldığı bir zamandır. Muazzam İslâm tarihinin tedrisatında, neşriyatında ve güvenirliğinde itina göstermek bu bozuk zamanda elbette haklı bir endişe ve dikkatli olmayı gerektirmektedir.
Bunun içindir ki; “PEYGAMBERLERİN HAYATINDAN ANILAR” adındaki bu kitabın hazırlanmasına eğildik. Bu kitabın içerisinde Âdem aleyhisselam’dan başlamak suretiyle Efendimiz Muhemmed’e kadar bazı Peygamberlerin hayat kıssaları ve Peygamberimizin bazı gazveleri zikredilmiştir.
Allâh Azze ve Celle’den temennimiz bu eserlerden hayrın ve faydanın hasıl olmasıdır. O her şeye kâdirdir.
7
KÂİNATIN BAŞLANGICI
SU YARATILMIŞLARIN İLKİDİR
İmam Buhâri’nin rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem kendine ilk yaratılan şeyin ne olduğu sorulunca (yani bu kâinat nasıl başladı) onlara cevaben şöyle demiştir : “Allâh ezelde mevcut iken hiçbir şey yoktu. Arş’ı suyun üzerinde yarattı ve Levhi-l Mahfuz’a her şeyi yazdırdı, sonra gökleri ve yerleri yarattı.”
Peygamberimiz onlara Allâh’ın başlangıcının olmadığını, yani O’ndan başka hiçbir şeyin ezelî olmadığını bildirmiştir. Başka bir ibâreyle; ezelde Allâh’tan başka hiçbir şey yoktu. Allâh-u Teâlâ her şeyi yarattı.Yani bütün mahlûkatları yoktan var etti. Allâh bütün mahlûkatları bir defada yaratmamıştır. İsteseydi bir defada yaratabilirdi. Fakat yerleri ve gökleri, içinde bulunan nehirleri, dağları ve vadileri altı günde yarattı.
Su Yaratılanların İlkidir
Allâh-u Teâlâ ”El-Bakarah” Sûresinin 213. âyetinde şöyle buyuruyor:
﴿ وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاءِ كُلَّ شَىْءٍ حَي ٍ﴾
Allâh-u Teâlâ bu âyette, her şeyi sudan yarattığını bildiriyor.
İmam İbnu Hibben’in rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor:
إِنَّ الله ََتَعَالىَ خَلَقَ كُلَّ شَىْءٍ مِنَ الْمَاءِ
Anlamı : ”Allâh-u Teâlâ her şeyi sudan yarattı. ”
Yani Allâh nuru, karanlığı, yerleri, gökleri, Arş-ı ve Levhi-l Mahfuz’u yaratmadan önce suyu yarattı ve suyu diğer mahlûkatların aslı kıldı. Sudan sonra Arş’ı, sonra Kalem-i Alâ’yı, sonra Levh-i Mahfuz’u bunlardan sonra diğer şeyleri, yani yerleri, gökleri, hayvanları, dağları, ağaçları, nehirleri ve en son Âdem aleyhisselâmı yarattı.
8
Arş: Cennet’in tavanı olup hacim bakımından en büyük mahlûktur.
İmam İbnu Hibben’in rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor:
مَا السَّمَوَاتُ السَّبْعُ فِي جَنْبِ الكُرْسِيِّ إِ لاّ كَحَلَقَةٍ فِي أَرْضِ فَلاةٍ وَفَضْلُ الْعَرْشِ عَلىَ الْكُرْسِيِّ كَفَضْلِ الْفَلاةِ عَلىَ الْحَلَقَةِ
Anlamı : ” Yedi gök hacim yönünden kürsüye göre çölde bırakılan bir halka gibidir. Arş’ın kürsüye göre büyüklüğü halkanın çöle göre büyülüğü gibidir.”
Yani dört tane geniş ve kuvvetli meleklerin taşımış oldukları muazzam Arş’ın ne kadar büyük olduğu anlamındadır. Bu meleklerin her birinin kulak memesi ile omuzu arasındaki mesafe çok hızlı uçan bir kuşun yedi yüz senelik uçuşu mesafesindedir. Yani çok hızlı uçan bir kuş bu meleklerin kulak memesinden omuzlarına varana kadar yedi yüz sene boyunca devamlı uçması gerekir. Fakat kıyamet gününde o Arş’ı sekiz tane melek taşıyacaktır.
Arşın etrafı melekler ile doludur. Arş, Allâh-u Teâlâ’ya bir mekân değildir. Çünkü Allâh cisim değildir, hiçbir mekâna ihtiyacı yoktur.
İmam Ali -Allâh O’ndan razı olsun-şöyle dedi:
إِنَّ الله َخَلَقَ الْعَرْشَ إِظْهَاراً لِقُدْرَتِهِ وَلَمْ يَتَّخِذْهُ مَكَاناً لِذَاتِهِ
Anlamı: “Allâh, Arşı kudretini göstermek için yaratmıştır. Zatına mekân edinmek için değil.”
Su ve Arş’tan sonra diğer yaratıkların yaratılış sırası
Allâh-u Teâlâ suyu ve Arş’ı yarattıktan sonra Kalem-i Alâ’yı , sonra Levhi-l Mahfuz’u daha sonra da diğer mahlûkatları yarattı.
Kalem-i Alâ ve Levhi-l Mahfuz: Levhi-l Mahfuz hakkında varit olunduğuna göre, büyük ve beyaz mücevherden olup etrafı kırmızı yakutlardandır. Onun genişliği beş yüz seneliktir.
9
Allâh-u Teâlâ, Kalem-i Alâ’yı yaratıp mahlûkatlardan hiç kimse onu tutmaksızın kudreti ile yazmasını emretti. O da Levhi-l Mahfuz’a bu dünyanın sonuna kadar olacak bütün şeyleri yazdı. Levhi-l Mahfuz’da yazılanların dışında ne bir insan doğar ne de gökyüzünden bir damla yağmur yağar. Bundan elli bin sene sonra Allâh, yer ve semâvâtları yarattı.
Yerler: Üzerinde yaşadığımız yer Allâh-u Teâlâ’nın yarattığı yedi kat yerden bir tanesi olup yedi kat yerin en yükseğidir. Her bir kat diğer kattan ayrılmış vaziyettedir. Yedinci katta, yani en alt katta “Siccin” denilen yer vardır. Kâfirlerin vücutları çürüdükten sonra ruhlarının oraya gidecekleri bir yerdir. Kâfirlerin ruhları kıyâmet gününe kadar burada kalır. Yedi kat yerin altında ise bazı günahkâr Müslümanların cezalarını çekmek için girecekleri Cehennem ateşi vardır ve bu yerin yaratılışı o altı günün ilk iki günündeydi.
Yedi Semâvât: Allâh yerleri yarattıktan sonra yedi semâvâtı yarattı. Bu semâvâtlar sert cisimler olup Allâh onları direksiz olarak ezelî kudreti ile kaldırmıştır. Her sema diğerinden ayrılmış vaziyettedir. Her sema ile diğeri arasındaki mesafe 500 sene olup her semanın da kendi kapısı vardır. Birinci sema, yeryüzünden çok uzak olduğundan ve insan bunun idrakinden âciz olduğu için bazı batılı ülkeler yıldızların, ayın ve güneşin bulundukları boşluğun bu âlemin cümlesi ve tümü olduğunu ve bu boşluğun sınırsız olup sonu olmadığına itikat ediyorlar. Fakat bu batıl olup doğru değildir. Çünkü Allâh-u Teâlâ ve Peygamberimiz bize doğru olanı bildirmiştir. Yedi semânın üzerinde Cennet vardır.
Yer Ekleri: Allâh-u Teâlâ yedi semâvâtı yarattıktan sonra yer ekleri olan nehirleri, ağaçları, dağları ve diğer şeyleri yarattı.
Âdem aleyhisselâm: Allâh-u Teâlâ altıncı günün sonu olan cuma gününün sonunda Âdem aleyhisselâmı yarattı. Âdem aleyhisselam mahlûkatların sonuncusu ve Peygamberlerin birincisidir (ilkidir). Yeryüzündeki topraktan ve Cennet’teki su karışımından yaratıldı. Âdem aleyhisselâmın sol kaburga kemiğinden de annemiz Havva yaratıldı. Melekler, cinler ve hayvanlar Âdem aleyhisselâmdan önce yaratıldı.
10
PEYGAMBERLERİN SIFATLARI
Peygamberler hakkında bilinmesi ve iman edilmesi farz olan konuların başında; Onların Müslüman olmaları, kendilerine layık, güzel ve üstün olan sıfatlara sahip olmaları ve kendilerine yakışmayan, kötü ve aşağılık sıfatlardan korunmuş olmaları gelmektedir.
Kendilerinde Kesinlikle Bulunan Sıfatlar:
1-Sıdık sıfatı: Peygamberler asla yalan söylemezler, söyledikleri her şeyde sadıktırlar, yani doğruyu söylerler.
2-Zeka sıfatı: Bütün Peygamberler zekidirler, kesinlikle içlerinde geri zekalı olan yoktur. Allâh, onlara öyle zeka vermiştir ki, düşmanlarını o zeka sayesinde ve verdikleri deliller karşısında hayrete düşürmüşlerdir.
3-Cesaret sıfatı: Peygamberler, yaratıklar arasında en cesur insanlardır. Asla düşmanlık yapan kâfirlerden korkmaz ve kaçmazlar. Sahabeler, savaşının en çok şiddetlendiği zamanda Allâh Resulü’nün arkasına sığındıklarını söylerlerdi. Bu da Peygamberlerin ne kadar cesur olduklarına delildir.
4-İffet sıfatı: Bütün Peygamberler namusludurlar. Kendilerine en ufak yüz kızartıcı olay meydana getirmezler ve kimsenin namusuna asla kötü gözle bakmazlar.
5-Emanet sıfatı: Bütün Peygamberler son derece emindirler. Emanete asla ihanet etmezler. Hepimizin bildiği gibi, Allâh'ın Resulü Muhammed aleyhisselam henüz kendisine Peygamberlik vazifesi gelmeden, insanlar arasında güvenirliği ile doğruluğu ile güzel huyu ve ahlâkı ile tanındığı için kendisine " Muhammed-ül Emîn " yani ” Güvenilir Muhammed ” lakabı verilmiştir. O zamanki kabilelerden olan bazıları bile tüm değerli eşyalarını ve altınlarını O’na emanet ediyorlardı. İşte Peygamberler bu derece üstün ve güzel ahlâka sahiptirler.
6-İšmet sıfatı: Allâh-u Teâlâ, bütün Peygamberleri, Peygamberlikten önce ve sonra küfürden, büyük ve küçük günahtan, kıymet düşürücü küçük günahlardan korumuştur. Peygamberler bir üzüm tanesini bile çalmazlar. Ancak haklarında hata sayılan ve kıymet düşürücü olmayan bazı hatalara düşmüşlerdir (Âdem aleyhisselam'ın ağaçtan yemesi gibi). Fakat başkaları onlara tâbi olmadan önce hemen tevbe ederler.
11
7-Tebliğ sıfatı: Bütün Nebiler ve Resuller tebliğ vazifesi ile görevlidirler. Allâh-u Teâlâ ”El-Bakarah” Sûresinin 213. âyetinde şöyle buyuruyor:
﴿ كانَ النَّاسُ أُمَّة ً وَاحِدَةً فَبَعَثَ الله ُالنِّبيَّينَ مُبَشِّرينَ وَمُنْذِرينَ ﴾
Manası : ” İnsanlar bir tek ümmet idi, sonra Allâh, müjdeleyici ve uyarıcı olarak Nebileri göndermiştir.”
Allâh'ın kendilerine vahyettiği emirleri aynen insanlara tebliğ ederler. Tebliğ ettikleri bütün konularda sadıktırlar, aldıkları emirleri eksiksiz ve fazlasız tebliğ ederler.
Peygamberler, hem Peygamberlikten önce hem de Peygamberlikten sonra küfür, büyük günah ve küçük olup itibar düşürücü günahlardan masumdurlar.
12
BEŞERİN ASLI
Âdem Aleyhisselamın Yaratılışı
Allâh-u Teâlâ Cebrail’e yeryüzünde bulunan toprakların beyazından, siyahından ve bunların arasında bulunan çeşitlerinden, yumuşağından, sertinden ve bunların arasındaki çeşitlerinden almasını emretti. Allâh-u Teâlâ toplanan topraktan Âdem’i yarattı.
Âdem aleyhisselem yeryüzündeki bütün toprak çeşitlerinden yaratıldığından dolayı çocukları da muhtelif (değişik) şekillerde ve renklerde oldular. Âdem’in zürriyetinde ( çocuklarında ) beyazı, siyahı, beyaz ile siyah arasında olanı, mü’mini ve kâfiri var.
Cebrail toprağı alıp Cennet’e çıktı, orada Cennet suyuyla toprağı yoğurdu. Daha sonra çamur haline geldikten sonra Allâh, ona Âdem aleyhşsselam’ın şeklini verdi.
Bir müddet sonra yoğrulmuş olan toprak salsal oldu, yani bu çamur kurumuş bir hale geldi. Kuruduktan sonra sert hale gelmiştir. Sonra ona ruh üfürülünce konuştu. İlk söylediği şey “ Allâh’a hamd olsun ” sözü oldu.
Allâh-u Teâlâ, Âdem aleyhşsselamda marifeti ve imanı yarattı; ona, O’nu ve bütün mahlûkatları yaratan Rabbinin var olduğunu ve bu Rabbin ibadete müstahak olduğunu O’ndan başka hiç kimsenin ibadete müstahak olmadığını öğretti.
Havva’nın Yaratılışı
Allâh-u Teâlâ, Âdem Peygambere, sol kısa kaburga kemiğinden ona bir eş (hanım) yarattı. Adı da Havva’dır. Daha sonra bütün insanlar Âdem ve Havva’dan çoğaldılar.
Allâh-u Teâlâ “El-Ârâf” sûresinin 189. âyetinde şöyle buyuruyor:
﴿ هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ ٍ﴾
*
Allâh-u Teâlâ bu âyette hepimizi bir nefisten (Âdem’den) yarattığını bildiriyor:
13
Yine Allâh-u Teâlâ “El-Ârâf” sûresinin 189. âyetinde şöyle buyuruyor:
﴿ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا﴾
*
Anlamı : ” Allâh, Âdem’in vücudundan Havva anamızı yarattı.”
Âdem Aleyhisselam İnsanların İlkidir
Allâh-u Teâlâ, babamız Âdem’i topraktan annesiz ve babasız yarattı. İlk insan babamız Âdem’dir. Peygamber efendimizin bildirdiğine göre Âdem aleyhisselam uzunluğu el zirağı (arşın) ile 60 zira genişliği de 7 ziradır.
Not: El zirağı normal boyda olan birinin parmak uçlarından dirseklerine kadar olan mesafedir.
Âdem, Peygamberlerin ve Resullerin ilkidir. Âdem aleyhisselam ile Havva Cennet’e 130 sene boyunca nimetlerin içerisinde hastalanmadan, yorulmadan ve üzülmeden yaşadı. Babamız Âdem aleyhisselam güzeldi.Uzun boylu ve etine dolgun idi.Yüzü ve sesi güzel idi. Elbiseler giyer, çıplak dolaşmazdı. Âdem’in yüzü korkutucu ve beli kambur değildi. Aynı şekilde anamız Havva da uzun boylu, etine dolgundu.
Âdem ve Havva’nın Dini
Âdem aleyhisselam İslâm dini üzerinde idi.Aynı şekilde Havva İslâm dini üzerinde idi. İkisi de Allâh’ı sever ve ona ibadet ederlerdi. İkisi de namaz kılar, oruç tutar ve hac ederlerdi.İkisinin de güzel ahlâkı vardı.
Âdem, Nebiy ve Resuldür
Allâh, Âdem’i Nebiy ve Resul yaptı ve onu eşine ve çocuklarına gönderdi.Onlara Allâh’ı tevhid edip, O’na hiçbir şeyi şerik etmemelerini öğretti. Âdem, zürriyeti olan çocuklarına abdesti ve namazı öğretti.Yaşantılarında daima sadık olup hiç kimseyi aldatmamalarını öğretti. Emanete sahip çıkıp ona hıyanet etmemelerini öğretti. Onlara amelde ihlaslı olmanın ne olduğunu öğretti. O, taat Allâh’ın emri olduğundan dolayı onu yapıp mükâfatını yalnız Allâh’tan istemektir.
14
Âdem’in Dili Fasih İdi
Âdem aleyhisselam bütün dilleri bilir ve anlaşır bir şekilde konuşurdu.
Çocukları ile işaretlerle değil açık ve anlaşılır bir şekilde konuşurdu. Sema, yer, deniz, hava ve sair bütün şeylerin isimlerini bilirdi.
Allâh-u Teâlâ “El-Bakarah” sûresinin 31. âyetinde şöyle buyuruyor:
﴿ وَعَلَّمَ ءَادَمَ الأسْمَاءَ كُلَّهَا﴾
Anlamı : ” Allâh, Âdem’e bütün isimleri öğretti.”
Âdem Ekin Eker ve Onu Biçerdi
Allâh, Âdem aleyhisselama dünya işlerini, ekin ekmeyi, elbise dikmeyi ve altın ve gümüş işini yapmayı öğretti. Ona kazma ve kürek gibi ekin malzemelerinin nasıl yapılacağını öğretti. Tohumların, yeşilliklerin ve meyvelerin nasıl ekilip nasıl biçileceğini öğretti.
Âdem’e buğdaydan ekmeğin nasıl yapılacağını öğretti. Âdem aleyhisselam ekmeği güzel bir şekilde yapardı.
Âdem Kabe’yi İnşa Ediyor
Âdem aleyhisselam inşaat işini de öğrendi.Evleri yapıp onlara kapı ve dam yapardı. Âdem, Mekkeh’deki Kabe’yi ilk inşa edendir. Âdem aleyhisselam Filistin’deki Mescid-i Aksa’yı da inşa etti.
Âdem’in Zürriyeti ( Çocukları )
Cebrail, Âdem’e vahiy ile indi. Âdem, Peygamber olunca insanları İslâm’a davet etmeye başladı.
Bin yıl yaşadı ve sonra öldü. Öldükten sonra zürriyeti kaldı. Onlar Allâh’tan başkasına, yani güneşe, aya ve başka bir şeye ibadet etmediler. Onlar İslam üzerinde kalıp şirke ve küfre girmediler.