Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ölüme hazırlık

muhammedemin

New member
Katılım
5 Eki 2009
Mesajlar
32
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Yaş
47
ÖLÜME HAZIRLIK
Cüneyd Mahan


Hayalimizden yüz senelik mazi tarafına bir yolculuk yaptığımızda, bugüne kadar geçen zaman diliminde yüz defa kainatın değişip yenilendiğini müşahade ederiz.yani, kainat yüz defa ölüp, yüz defa diriliyor.

Elbette ki, kainatı yüz defa gayet kolay ve rahat bir şekilde öldürüp dirilten zata, biz insanoğlunu bir defaya mahsus öldürüp diriltmesi zor olmasa gerek.Tabi kainatın yüz sene değil de milyarlar sene evvel yaratıldığını düşünürsek sayısız ölüp dirilmelerin cenab-ı hak tarafından ne kadar rahat ve kolay olduğunu hayretle görürüz.

Ölüm okadar zahir ve kat’i dir ki, bu geceden sonra gündüzün, kışdan sonra yaz mevsiminin gelmesi kat’iyyetinde ölüm hadisesi dahi başımıza gelecek.
Madem ki, her nefis ölümü tadacak, o halde her an başımıza gelebilmesi muhtemel olan ölüme hazırlık yapmak da her şuur sahibi insan için zaruridir.

Madem ki insanoğlu bu dünyaya belli bir zaman için konaklamaya gönderilmiş ve imtihana tabi tutulmuş, o halde devamlı olarak nefes adımlarıyla koştuğumuz ölümün, hakkımızda kurtuluşa bir başlangıç olması meselesi, başımızda ki en büyük bir meseledir.

Bir tohumun toprak altında ölüp, filiz vermesi, nebatat ve hayvanat gıdalarının insanın miğdesinde ölüp, adi makamdan ali bir makama çıkması gösteriyor ki, bizler öldükten sonra yokluğa değil ebedi bir aleme gideceğiz. Sıradan olan mahlukları ölümlerinden sonra yok etmeyen zat-ı zülcelal, elbette ve elbette kainatın halifesi olan insanı da ölümünden sonra tekrar diriltecektir. Buna hiçbir şüphemiz yoktur.

“Nerede çok yaşayacaksam, oraya hazırlık yapmalıyım” fikrini devamlı taze tutmak, ilerde menzilim olan ebedi aleme daha çok çalışmam gerektiğinin idraki içinde olmalıyım.

Ebedi alemin mahiyeti bizce mechuldür. Çünkü bu dar ve noksan olan aklımız, geniş olan ebedi alemi kavramada yetersizdir. Bir bardağın içine okyanusu sokamadığımız gibi, bardak hükmünde olan idrakimiz de, okyanus ayarında olan ebedi alemi içine almasıda tamamen imkansızdır. İmkansızlık duvarını aşamamayışımız, ebedi alemin de olmadığı anlamına gelmemelidir. Kainat da hadsiz deliller vardır ebedi alem için.

En basitinden, dünya da yanımızdan ayrılan sevdiklerimizin arkasından ağlar dururuz. Bu ağlamalar, ebedi bir alemin tercümanı olup, cenab-ı hak da bu halli ve kalli olan duayı ebedi alemi yaratmasıyla kabul etmiştir. Kısacası insan ebedi ister, ve sevdiklerinin yanında ebedi olarak durmalarını arzu eder. Fıtrat-ı insaniye bi-tamamiha ebedi ister.

Peki ölümün bizden istediği, taleb ettiği şey nedir?
Bu suali kendimize devamlı soralım ve yanıt arayalım.
Elbette ki, ölüm bize şunu söyleyecektir: “Ey insan! Madem ki benimle muhakkak bir sefer karşılaşacaksın, o da Allah için olsun.”

İmanı elde etmek ve muhafaza etmek ebedi saadetin tek anahtarıdır. Bu anahtar nasıl elde edilmeli?
1- Allah’a iman etmek ve onu tanımaya çalışmak,
2- Gönderdiği kitaba(kur’ana) ve resulüne(as) tabi olmak
Bu iki şartı anlayan ve kabul eden, imanını elde eder ve ebedi saadete giden yolu bulmuş olur.

Kalb imanın mekanıdır. Ohalde kalp ancak ve ancak Allah’a hakkıyla kul olmak ve resulune uymak ile tatmin olur, temizlenir ve zinetlenir. Yoksa kalb, kendi kendine temizlenmez ve doymaz.

Miğdenin gıdası nasıl ki, hayvani ve nebati cinsinden şeylerse, kalbimizinde gıdası ve suyu imandır, zikirdir, ibadettir.

Hayatımızı yaratan Allah’a hamdolsun ki, ölümüde yaratarak, şiddetle arzuladığımız ebedi hayatı, ve bizden evvel giden sevdiklerimize bizi kavuşturacak.














































 
Üst Alt