Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ne Mutlu Sosyetiğim Diyene

azizdolu

New member
Katılım
15 Haz 2007
Mesajlar
63
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Antalya-Serik
Web sitesi
azizdolu.blogcu.com
Ne Mutlu Sosyetiğim Diyene
Allah, kâinatı (evren) insan için, insanı da kendisi için yaratmıştır. Üstelik insanı da 'tek' yaratmıştır. İnsanı insan yapan bu eşi benzeri olmama halidir. Bu hal akılla, kalple, vicdanla, ruhla… donatılmış bir hazinedir. Kısacası insan bir eşref-i mahlûktur yani yaratılmışların şereflisidir. Ve şu üç günlük dünyada bu şerefini korumaya çabalamalıdır. Şerefin korunması da öncelikle sosyal hayatın adamakıllı düzenlenmesi; sosyal huzurun, barışın tesis edilmesi ile mümkün olacaktır. Bu ise, asr-ı saadet dönemine benzer bir demokrasi bilincinin ülkede yaygınlaşması ile mümkün olabilir.

Allah’ın akılla, gönülle, vicdanla donattığı insanı “Bunu düşün, şunu düşünme; bunu sev, şunu sevme; bu doğru, şu yanlış…” gibilerinden dayatmalarla baskı altına almak ilk başta vahdet’e ve vahye karşı suçtur. Ve cüzî iradeyi yok saymaktan kaynaklanan bu suçun ilahî mizandaki karşılığı ise sonsuzluk katarından (tren) atılmak olacaktır. Zira demokrasi, bireyin cüzî iradesi üzerine kurulmuştur. Bu bakımdan demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için birey özgürlüğü hayati önem taşır. Haliyle özgürlüklerden ve özgürlüğünü kullanmak isteyen bireylerden korkmak yersizdir. Çünkü özsorumluluk bilinci gelişmiş bir insanın, özgürlüğünü kullanmasında herhangi bir sakınca ya da tehlike söz konusu olamaz. Asıl, özsorumluluk bilinci gelişmemiş bireyler toplum için tehlike teşkil etmektedir. Öyleyse en akıllıca davranış, özgürlükleri kısıtlamak yerine, özsorumluluk bilinci gelişmiş bireyler yetiştirmek olmalıdır. Akıl, fikir sahibi olduğu kadar vicdan sahibi de olan bireyler…

Toplumu idare edenler ve onların akıl hocaları olan toplum mühendisleri bilmelidir ki toplum, ezip bükmekle; yoğurmakla şekil verilecek bir oyun hamuru değildir. Çünkü toplum bireylerden teşekkül eder. Ve o birey ki akıl gibi, his gibi, vicdan gibi en önemlisi de son tahlilde hesaba çekileceğini adı gibi bilen ruh gibi melekelerle (vasıf, özellik) donatılmıştır. O birey ki Tanrı’nın yeryüzündeki halifesidir. Daha da önemlisi 'cüzî irade' sahibi kılınmış bir kuldur. O cüzî irade ki, her bir bireyi kâinatın merkezine yerleştirir. Bununla birlikte bu yaratılış mucizesi bir çoğulculuk da arz eder. Şöyle ki Allah tek renk, tek dil, tek vatan yaratmamış; insanlar arasında bir çoğulcu varoluşu tercih etmiştir. Hatta insanların birbirlerini daha iyi tanıyıp, anlaşabilmeleri için kavim kavim yaratıldıkları Kuran-ı Kerim’de açıkça belirtilmiştir. O halde insanlar birbirlerine karşı tahammül göstereceklerdir. Bu bir ilahî emirdir.

Halen yeryüzündeki savaşlara, çatışmalara bakarak insanoğlunun çoğulcu demokrasiye yatkın olmadığını iddia edenler çıkabilir. Aslına bakarsanız toplumlarda görülen tartışmalar, cepheleşmeler (kamplaşma) o toplumun toplumsallaşmasının, sosyalleşmesinin bir göstergesidir. Bu arada 'sosyetik' sözcüğünün gerçek anlamı 'sosyalleşmiş insan' demektir cancağızlar. Baldır-bacak gösterisi (show) sunanlar; tabak-çanak kıranlar; şampanya ile birbirlerini ıslatanlar… sosyetik değil -olsa olsa- yozlaşan, soysuzlaşan, yüzsüzleşen… insan müsveddeleridir. Her gün bir şehidimizin cenazesi omuzlarda uçarken; fakir-fukara insanlarımız bir lokma ekmeğe muhtaçken hem de…

İslâm dininin sosyal hayata çok önem verdiği malumunuzdur. Öyle ki diğer dinlerde olmayan kurallar, uygulamalar sosyal hayatın her alanını kapsamış ve toplumsal huzuru, barışı, mutluluğu da böylece garanti altına alabilmiştir. İçki, kumar, faiz gibi yasaklar; fitre, zekât, sadaka gibi uygulamalar; evlenme-boşanma, aile hukuku gibi düzenlemeler sosyal hayatın ideal bir yaşanabilir düzen olmasını sağlamıştır. Ee haliyle bu düzenin (system) sağlıklı işlemesinde; biraz da insanların sosyalleşmiş insan olmaya çabalamaları; hayvanlaşmış insan olmaktan imtina etmeleri (sakınmak) de etkili olmuştur. Hiyerarşik düzende melekle, hayvan arasında gidip gelen, hatta zaman zaman bu sınırı da aşan insanoğlunun ulaşması gereken hedef, erişmesi gereken gaye eski deyimle insan-ı kâmil; yeni söylemle sosyalleşmiş insan olmalıdır. Son tahlilde diyoruz ki: Ne mutlu sosyetiğim diyene!
Serik–22.06.2008

Aziz Dolu Atabey

azizdolu.blogcu.com
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Ne Mutlu Sosyetiğim Diyene
Allah, kâinatı (evren) insan için, insanı da kendisi için yaratmıştır. Üstelik insanı da 'tek' yaratmıştır. İnsanı insan yapan bu eşi benzeri olmama halidir.
Lütfen beni mazur görün alıntılı parağrafdaki kırmızı vurgulu ifadeleri garipsediğim için haddim olmadan sizi uyarmak zarureti hissettim.Affınıza sığınarak Allahu Teala'nın Ahadiyet sıfatını beşere atfetmemenizi istirham ederim.Zira Teklik ve benzeri bulunmamak sadece ve sadece Allahu Tealaya mahsustur ve ne beşere ne nebatata ne de hayvanata haşa atfedilemez.
Teknik anlamda insanın DNA veyahut RNA gibi biyolojik özelliklerini kastederek tek yahut benzersiz olduğunu düşünebilirsiniz ve sizde yazınızda bunu kastetmiş olabilirsiniz ancak bence maksadını aşmış bir ifade olmuş.Allaha emanet olun kardeşim.

Bismillâhirrahmânirrahîm.
Kulhuvallahu Ahad. Allahus-Samed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehu küfüven Ahad.


Anlamı: "Rahman ve Rahîm Allah Adı ile. Deki: O, Allah Tek"dir. Samed'dir (Varlığı için hiçbir şeye muhtaç olmayan, tek ve vacibul-vücud, başka ilâhlara varlık vermeyen Allah"dır). Doğma ve doğurma O"nun için aslâ yoktur. O"na hiçbir şey denk, eşit, benzer olamaz."
 
Son düzenleme:
Üst Alt