Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nasreddin Hoca Efendi (ks) den Hisseler

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bir gece yarısı derin bir uykuya dalan Hoca'yı, hanımı telaşla uyandırır. Hoca uykulu uykulu sorar:
- Ne var hanım? Ne diye uyandırıyorsun beni?
Hanımı:
- Kalksana efendi der korkulu bir sesle. Aşağı katta tıkırtılar duyuyorum. Eve hırsız girdi galiba.
Hoca hiç aldırış etmez;
- Merak etme hanım der, eğer işe yarar bir şey bulursa gidip alırız elinden!.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hoca'nın, her sorunun altından kalktığını duyan bir adam:
- Benim soruma bir cevap bulamaz diye öğünür.
Günlerden bir gün yolda karşılaşırlar. Adam sorar :
- Hocam der, söyler misin, sabah olupda insanlar evlerinden çıkınca ne diye hep aynı yöne gitmezler de kimi o yana, kimi bu yana gider?
Hoca hemen cevabını verir sorunun:
- Yahu efendi der, herkes aynı yöne gidecek olursa dünyanın dengesi bozulurdu!.

 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hoca Akşehir'de Kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış, bir aşçıdır. Öbürü ise boynu bükük bir fakir. Aşçı sözü almış:
- Hocam demiş, bu adamdan davacıyım ben. Dükkanın önünde kuru fasülye pişiriyordum. Tencerenin kenarından buğusu çıkıyordu yemeğin. Bu adam elinde bir somunla geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasülye buğusunun ücretini istedim, vermedi.

Hoca anlatılanları dikkatle dinledikten sonra fakire dönüp :
- Doğru mu bunlar? diye sorar.
- Evet, der fakir adam.
- Öyleyse para keseni çıkar bakalım.
Zavallı fakir, Kadı efendiye karşı gelemez. İçinde üç beş akçe bulunan kesesini hocaya uzatır.
Hoca bu sefer aşçıyı çağırır yanına. Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlar. Sonra da :
- Haydi der aldın işte alacağını!
Aşçı: - Nasıl olur? diye şaşkınlığını belli eder. Paramı
vermediniz henüz.
Hoca cevap verir:
- Fazla uzatma der, yemeğin buğusunu satan, paranın da sesini alır elbet!...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Kendini beğenmiş bir papaz çıkar Hoca'nın karşısına.
- Bütün dünyayı dolaştım, sorularıma cevap
veren kimse çıkmadı. Bir de sana sorayım Hoca
- "Söyler misin, kaç tane yıldız var gökyüzünde?"
Hoca cevap verir :
- Bir eşeğin kılları kadar...
- Nasıl cevap bu der papaz, eşeğin kılları sayılır mı hiç?
- Peki der hoca, gökteki yıldızların sayılabileceğini kim söylemiş?
Papaz:
-İkinci sorumu bil bakalım. Sakalımda kaç tane kıl
vardır benim?
Hoca yine cevap verir:
- Eşeğin kuyruğunda kaç kıl varsa o kadar.
- Nereden biliyorsun diyecek olur papaz. Hoca şöyle anlatır:
- İnanmazsan otur şuraya. Sıra ile bir eşeğin kuyruğundan kıl koparalım bir senin sakalından. Eğer senin yüzün kabak gibi ortaya çıktığında eşeğin kuyruğunda hala kıl kalırsa senin haklı olduğuna inanırız.
Papaz sus pus olup sıvışır hemen..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
nh_ddenge_x_04.gif

Hoca'ya bir oyun oynamak isteyen üç beş komşusu:
- Hocam derler, duyduk ki yarın kıyamet ko
pacakmış. Gel senin şu kuzuyu kesip yiyelim.
Söyleyene inanmadığı halde:
- Olur der hoca, dediğiniz olsun. Bir dere kenarında kızartır yeriz.
Güle oynaya derenin kenarına gelirler. Kuzu kızartılırken Hoca :
- Haydi der, ırmağa girip serinleyin biraz. Hava
çok sıcak.
- Hay sağ olasın Hoca derler. Sen hele kuzuyu kızartıver.
Sonra soyunup ırmağa girerler neşeyle.
Onlar yıkanıp eğlenirken hoca hepsinin elbisesini
ateşe atıp bir güzel yakar.
Adamlar dereden çıkıpda olanları anlayınca :
- Yahu hocam derler ne yaptın sen? Şimdi nasıl
döneceğiz köye?
- Bu kadar üzülmeyin canım der hoca gülerek.
Nede olsa yarın kıyamet kopacak. Elbiseye ne gerek
var..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Adamın biri kargacık burgacık yazılarla dolu bir
mektup getirir Hoca'ya:
- Hocam der şunu okuyuver Allah aşkına.
Hoca mektuba dikkatle bakar. Yazı o kadar kötü ve karışıktır ki okumak mümkün değil.
- Al der, ben bu yazıyı okuyamadım!
Adam birden sinirlenir:
- Yahu der, ne biçim hocasın sen! Kocaman kavuğundan bari utan. Bir mektubu bile okuyamadın!
Bu sefer sinirlenmek sırası Hoca'ya gelir. Kavuğunu çıkartıp adamın kafasına geçirerek:
- Haydi der, marifet kavuktaysa sen oku da görelim!
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hoca'nın hanımı dere kenarında çamaşır yıkarken bir karga gelip sabunu kapmış. Zavallı kadın :
- Aman hoca demiş, karga sabunu kaçırıyor!
Hoca:
- Be hanım demiş, bırak götürsün. Onun üstü bizimkinden daha kirli....
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Uzun bir yolculuğa çıkan Hoca bir akşam üstü
eski bir hana iner. Han o kadar yıkık döküktür ki nereye baksan zangır zangır titriyor. Hoca :
- Yahu hancı efendi der, bu nasıl ev böyle. Şunu
doğru dürüst tamir ettirsen olmaz mı? Her köşesinden bir ses geliyor.
Hancı oralı olmaz hiç.
- Aldırma hoca der, bizim ev biraz derviş tabiatlıdır. Devamlı Allah'ı zikreder.
Hoca bunları da duyunca artık dayanamaz :
- Hele der, ver şu aldığın paramı da çekip gideyim burdan. Ne olur, ne olmaz. Belki senin derviş
evinin aklına secdeye kapanmak gelir?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Nasreddin Hoca çocukken onu bir terzinin yanına
çırak olarak vermişler. Aradan altı yedi ay geçmiş.
Bir gün anacağı çocuğu yanına oturtup:
- Anlat bakalım oğlum demiş bu kadar aydır
gidip geliyorsun. Ne öğrendin ustandan?
Küçük Nasreddin kocaman gözlerini anasına
dikip:
- Anam diye cevap vermiş. Dualarının bereketiyle
terzilik sanatınının yarısını öğrendim. Artık dikilmiş
şeyleri güzelce sökebiliyorum. Şimdi iş sökülmüşleri
dikmeye kaldı. Ama sabredip onu da öğreneceğim,
hiç merak etme sen...
 
Üst Alt