Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

mumin

mesud

New member
Katılım
24 Eyl 2005
Mesajlar
59
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
1. Gaybe İman Ettikleri Görülür


‘Onlar gayba inanırlar...’ (Bakara: 2/3)

Hem de öyle bir inanmışlardır ki, bu imanla ne rızık endişesi yaşarlar ne de kader noktasında takıntıları olur.

Onlar sadece şunu söylerler;

‘Allah var, Problem yok!



2. İbadetlerini Vaktinde Yaptıkları Görülür

Şehadet Arzuları:


Sa’d b. Ebi Vakkas anlatıyor:

“Uhud savaşında Abdullah b. Cahş (r.a.) bana:

– ‘Gel Allah’a dua edelim,’ dedi. Bunun üzerine beraberce bir kenara çekilip:

– ‘Allah’ım! Düşmanla karşılaştığımızda beni öyle bir adamla karşılaştır ki, çok kuvvetli bir savaşçı olsun. Onunla şiddetli vuruşayım. Nihayet ona üstün gelmeyi nasip eyle de onu öldüreyim ve üzerindeki eşyayı ganimet olarak alayım,’ diye dua ettim.

Abdullah da “amin” dedi. Ondan sonra o da duaya başlayarak:

– “Allah’ım beni öyle bir adamla karşılaştır ki, çok kuvvetli bir savaşçı olsun. Onunla vuruşalım. Sonunda benim burun ve kulaklarımı kessin. Yarın senin huzuruna çıktığımda bana:

– ‘Kulakların ve burnun niçin kesilmiştir?’ diye sorasın da:

– ‘Senin ve Rasulünün yolunda kesildi,’ diye cevap vereyim. Sen de:

‘Doğru söylüyorsun’ diyesin.

Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.), kendisinden bunu nakleden adama:

– ‘Oğlum, Abdullah’ın duası benimkinden hayırlıydı. Allah’a yemin ederim ki, o gün akşam üzeri, ben onun burun ve kulaklarını kesilmiş ve bir ipe dizilmiş olarak gördüm’ demiştir. [170]






Allah dostlarının kelime hazinesinde, belki de en az kullanılan kelimeler;

‘Yarın, sonra, hele bir bakalım, daha vakit var, emekli olduktan sonra, daha genciz,’dir.

İş öncesi,

Onların en çok kullandığı kelimeler;

‘Şimdi, hemen, ne duruyorsun’dur.

Herhangi bir infak talebinde kem küm yapmadan, yüz rengi değişmeden ve en az kullanılan cümleleri sarfetmeden elleri cebine gidiyorsa onda Allah’ın dostluk pırıltıları vardır demektir.

Diğer ibadetlerde de hızlıdırlar;

‘Ve onlar ki namazlarına devam ederler. (korurlar). (Mü’minun: 23/9)

Herhangi bir müslümanın başı sıkıştığında ilk arayan ve olay mahalline ilk gelen kişide Allah’ın dost olma alametlerini görebilirsiniz.



3. Namazlarında Huşu İçindedirler


Allah dostları ikindiye on dakika kala öğlen namazlarını kılmaya çalışmazlar. İbadetleri vaktinde eda etmeye alışık oldukları ve ibadetlerinden zevk aldıkları için vaktin girmesini sabırsızlıkla beklerler.

Ve namazla Allah’a yaklaşacaklarını bildikleri için namazlarında huşu içindedirler... Secde’yi çok iyi değerlendirirler...

‘Onlar ki namazlarında huşu içindedirler.’ (Mü’minun: 23/2)

Camiye girerken, cami içinde gördüğünüz kişi sizden sonra camiden çıkarsa O’nda bu ayetin tecellisini görebilirsiniz.



4. Onlar ki Boş ve Yararsız Şeylerden Uzaklaşırlar


Allah-u Teala, dost seçtiği kişilere vaktin değerini ve önemini bir şekilde ilham etmiştir... O yüzden vakitlerini pirim getirmeyen işlerde harcamazlar...

Geyik muhabbeti yapılan yerde ilk ayrılan, ecir pazarına ilk koşan kişiye dikkatli bakın... Çünkü O ve Onun gibileri;

‘Onlar ki; boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler’ (el-Mü’minun: 23/3)



5. Onlar ki İffetlerini Korurlar


Ne ferdi hayatlarında ne de ailevi hayatlarında en küçük bir iffetsizliğe rastlayamazsınız. Olabildiğince namuslarını korurlar...

‘Ve Onlar ki iffetlerini korurlar.’ (Mü’minun: 23/5)



6. Onlar ki Emanetlerine ve Ahitlerine Riayet Ederler


İnsanın aldıkları emanetleri korumaları, o insanı ya da aldığı emaneti çok sevdiğinden, ya da emanet sahibinden çok korktuğundan emaneti muhafaza etmez.

Allah dostları, aldığı emanetin arkasında Allah’ı görürler... Ve koruyucularına dair Allah’a söz verirler...

O yüzden oldukça hassastırlar... Aynı şekilde verdikleri sözde durmaları da Allah içindir.

‘Yine onlar ki, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.’ (Mü’minun: 23/8) [201]



7. Dünyevi Hiçbir Menfaat Beklemezler


Hem ne diye beklesinler ki?.. Onlar, Rasulullah (s.a.v.)’ın şu hadisini tüm hücreleriyle sindirmişlerdir adeta;

Ebu’l-Abbas Abdullah b. Abbas (r.a.) dedi ki: Bir gün Rasulullah (s.a.v.)’ın terkisinde idim. Şöyle buyurdu:

“Ey oğul, ben sana bir kaç kelime öğreteyim. Allah’ı koru ki, O da seni korusun. Allah’ı koru ki, O’nu karşında bulasın. Dileyecek olursan, Allah’tan dile. Yardım isteyecek olursan, Allah’tan yardım iste! Şunu bil ki, eğer bütün insanlar (en ufak) bir şey ile sana faydalı olmak için bir araya toplanacak olsalar Allah’ın senin için yazmış olduğundan başka bir şeyle fayda sağlayamazlar. Eğer sana her hangi bir şeyle zarar vermek için bir araya toplanacak olsalar, Allah’ın senin aleyhine yazmış olduğu bir şeyden başkasıyla sana zarar veremezler. (Çünkü) kalemler kaldırılmış sahifeler (in mürekkebi) kurumuştur.”

Tüm imkan ve olanakları yaratan dururken, neden ikinci ele başvursunlar ki?

Bu sebeple insanlardan dünyevi bir çıkar beklemezler.



8. Dünyada Misafir Gibi Görünürler


Ahiret endeksli bir hayat yaşadıkları için dünyaya pek yatırım yapmayı düşünmezler. İmtihan salonu olan bu dünyanın cazibesine pek kaptırmazlar kendilerini...

Dert ve tasaları Rablerinin rızasını kazanmak olduğu için dünyevi dertleri problem etmezler. Konuşmalarında ve bire bir nasihatlerinde şu gerçek üzerinde dururlar:

İbn. Ömer dedi ki, Allah Resulu bana dedi ki:

– Dünyada bir garip gibi ol. Veya geçici bir yolcu gibi ol.’ İbn.Ömer dedi ki;

‘Sabahladığında akşamı bekleme, akşamladığında da sabahı bekleme.[206]



9. Lükse Önem Vermezler


Cennette lüks bir hayat yaşamayı kafalarına koydukları için ihtiyaçları dışındakilerini yatırıma kullanarak;

‘... Sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. “İhtiyaçtan fazlasını” de...’ (Bakara: 2/219) ayetini yaşarlar... Yine, kitaplarında moda’ya yer yoktur ve israfı sevmezler...

Hz. Ömer (r.a.)’nın şu sözü başlığımızı yeterince aydınlatıyor:

‘Üç şey dışındakiler senin değildir. Yediğin, içtiğin ve giyip eskittiğin.’[207]



10. Ecir Avcısıdırlar


Allah-u Teala, kendisine dost seçtiği insanlara bazı amelleri sevdirmiştir... Kimine, insanlara hizmet etme amelini sevdirmiş. Kimine ilim ruhunu, kimine infak bilincini, kimine gece ibadetlerini sevdirmiştir... Ama bazı Allah dostları var ki tabiri caizse tam bir ecir avcısıdırlar...

Daha çok amel işlemek için pusuda beklerler... Gördükleri avı (ecir) babalarına bile vermek istemezler...

Konumuza katkısı olur babından yaşadığım bir anıyı anlatayım:

1997 yılında Beyazıt’taki dükkanımdan çıkıp Şirinevler’deki kesimhaneye gidecektim. Ben, arkadaşım ve Mısırlı misafiri üçümüz dükkandan çıktık. Benim elimde poşet ve içinde iki tane naylon çuval vardı. Toplam bir kilo bile gelmezdi.

Dükkanımızla tramvay arası, yaklaşık 150 metre. Mısırlı kardeş, hızla elimden poşeti kaptı... Ne kadar zorladıysamda alamadım. Arkadaşım, bana:

– Hiç kendini zorlama Feyzullah!.. Alamazsın! Bu söz üzerine direnmekten vaz geçtim. Tramvay durağına gelince poşetimi bana iade etti...

İnanıyorum ki, defterine;

‘Kardeşine hizmet etti...’ diye notlandı...

Basitmiş gibi görünen bu ameli altı yıldır unutamamış olmam ecrin büyüklüğünü göstermez mi?



11. İbadetlerinde Lezzet Alırlar


Allah-u Teala, sevdiği kullarının cennetteki derecesini yükseltmek için imanlarını artırır. Artan iman da salih amellere yansır...

Kur’an okurlar;

Kur’an okumalarından aldıkları lezzet, diğer okurlardan farklı olur;

‘Ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. (Kur’an okumak) Onların saygısını artırır.’ (İsra: 17/109)

Namaz kılarlar;

Kıldıkları namazlardan aldıkları lezzet başlarını döndürür.

Okuyoruz;

(Tabiinlerden) Müslim b. Yesar hakkında şöyle rivayet edilir;

Müslim b. Yesar namazda iken az veya çok herhangi bir şeyle ilgilendiğini hiç görmedim. Bir gün mescidin bir kısmı yıkılmış çarşıdakiler panik göstermişler. Osman b. Yesar mescidde namaz kıldığı halde bu duruma hiç aldırış etmemişti. Şevzeb şöyle demiştir:

– Müslim b. Yesar evde namaz kılacağı zaman ev halkına, “Konuşun... Ben, sizin konuştuklarınızı duymuyorum.” derdi. O eve geldiğinde ev halkı hiç konuşmaz, namaza durduğunda konuşur, gülerlerdi.

Allah’ı zikrederler;

Zikirleri diğer insanların zikirlerinden farklı olur;

‘Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi Cehennem azabından koru. (Ali İmran: 3/

İnfak ederler;

İnfak anlayışı diğer müslümanların infak anlayışından oldukça farklıdır;

‘... kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler...’ (Haşr: 59/9)



12. Herkes Tarafından Sevilirler


Bu başlığımızı daha önceki bölümlerde az da olsa açıklamıştık. Şimdi de bir insanın birçok kişi tarafından sevilmesini Allah’ın sevgisinin belirtileri başlığı altında inceleyelim.

Allah-uTeala, kulları tarafından sevilince, sanki kullarına jest yapıyormuş gibi diğer insanların kalbine o kuluna karşı sevgi ilham eder...:

Ebu Hureyre (r.a.)’dan.

Resulûllah (s.a.v.) dedi ki;

– ‘Allah bir kulu sevdiğinde Cebrail’e söyler:

– ‘Ben filancayı seviyorum, sen de sev.

Cebrail o filanı sever ve, semadaki meleklere;

– ‘Rabbiniz, filancayı seviyor, ben de seviyorum siz de sevin’ der.

Semadaki bütün meleklerde onu sever.

Allah Rasûlü (s.a.v.) dedi ki;

– ‘Yerde ona kabul defteri açılır. Birine kızdığı zaman da aynısını söyler.

Bu, dünyadaki mükafattır... Tabi bir de cennetteki mükafat vardır ki, baş döndürür...

Bir insanın diğer insanlar tarafından sevilmesi bazı nedenlere dayanır;

1. Doğru sözlü olmaları

2. Emanete ihanet etmemeleri

3. İnsanların mallarında ve namuslarında gözleri olmamaları

4. Tebessümlü olmaları

5. Kavgacı ruhları olmamaları

6. Kendine ve çevresine saygılı olmaları vs.

Bu tür vasıfları barınanlar insanların sevgisini üzerlerine çekerler...

Bu tür vasıflara sahip olmakta Allah’ı sevip ona dost olmakla mümkün olur ancak...

Eğer çevreniz tarafından hiçbir menfaat beklenilmeden seviliyorsanız, bilin ki Allah ta sizi seviyor.



13. Konuşmalarında ‘Bence’ Kelimesine Pek Rastlanmaz.


Akıllarını ‘vahye’ sattıkları için her konuda ‘vahye’ (Kur’an ve Sünnete) danışırlar. Herhangi bir konu için;

“Allah buna ne der?

Peygamber bu konu hakkında ne demiş?

Ulemalarımızın görüşü ne?” diyerek pek de görüş beyan etmezler.

‘Ey iman edenler!Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan ululemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve Rasul’e götürün (Onların talimatlarına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. (Nisa: 4/59)



14. Allah’tan Başkasından Korkmazlar


Allah dostları şu gerçeği çok iyi bilirler;

Tüm dünya bir araya gelse, ancak Allah’ın takdir ettiği kadar zarar verebilirler...

İşte bu gerçeğe iman etmiş olmaları, kalplerindeki Allah dışında tüm korkuları söküp atar...

Neden korkacaklar?

Başlarına gelmeyecek musibetin isabet etmesinden mi?.. Yazılmamışsa zaten kimse zarar veremez.

Yazılmışsa da hiç kimse merhamete gelip o zararı def edemez...

Onlar Allah’ı sevdiler ve bu sevgi diğer korkuların silinmesini sağladı.

‘Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven mü’minlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kafirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. (Hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar.) Bu, Allah’ın, dilediğine verdiği lutuftur. Allah’ın lutfu ve ilmi geniştir. (Maide: 5/54)

Sevgi ve korkunun giriş ve çıkışları kalpte gerçekleşir... Kalbin tasarrufu kimin elinde?



15. Dilleri Zikirle Islaktır


Günün her saatinde ve her ortamda Allah’ın gücünü, büyüklüğünü ve sanatını gördükleri için hayranlıklarını dile getirirler...

‘Subhanallah’

‘Elhamdulillah’

‘Allahuekber’

Allah’ın, zikredilmeyi çok sevdiğini bildikleri için dillerini en çok bu yönde kullanırlar...



16. Saatlerini Gece 2.30’a Kurarlar


O saatte kalktıklarını Allah’tan başkasının görmemesi için oldukça dikkat ederler.[218] Gecenin mutluluğunu ve muhabbetini yalnızca Allah ile paylaşmak isterler.

O saatlerin önemini Allah dostları bakınız nasıl dile getiriyorlar;

Ata b.ebi Rabah;

“Gece namazı, bedene ve bütün organlara kuvvettir. Bu namaza kalkan kimse, sevinçli ve huzurlu olur. Kalkmayan, üzüntülü ve kalbi kırık olur. Kendini birşey kaybetmez gibi hisseder. Gerçekten de o çok faydalı şey kaybetmiştir.[219]

Hz. Ebu Bekir, son anlarının yaklaştığını hissedince, kendinden sonra halife olacak Hz. Ömeri çağırarak şu vasiyette bulundu:

“Ey Ömer!, Allah’tan kork ve bil ki Allah’ın gece yerine getirilmesi gereken hakları var, onları gündüz kabul etmez; gündüz yapılması gereken hakları var onları da gece kabul etmez.

Hz. Ömer, çoğu gün uyuyacak zaman bulamadığı için, oturduğu yerde uyukladığı olurdu. “Gündüz uyusam halkın işlerini göremem, gece uyusam Allah’tan gelecek payımdan mahrum kalırım” derdi.

Selman-ı Farisi, gece karanlığında namaz kılmaya başlar, yorulduğunda ise dille zikreder, yine yorulunca ağlar, bundan da yorulunca ayet ve azamet-i ilahiyyeyi tefekkür ederdi. Sonra kendi kendine “İstırahat ettin, haydi kalk!” der ve namaza devam ederdi. Bir süre namaz kıldıktan sonra “İstirahat ettin, artık zikir yap!” der ve zikre başlardı. Böylece gecesini hep namaz, zikir ve tefekkürle geçirirdi.

Allahû Teâlâ’nın, bir insana gece vaktini sevimli kılması demek; O insana birçok lutufta bulunmuş demektir....

İşte bu yüzden; saatlerini çoğunun kurmadığı bir saate kurarlar...



17. Yürüyen Kur’an Çağrışımı Yaparlar.


Allah’a dost olan bir insan, Allah’ın emir ve yasaklarının dışına çıkmaz. Allah’a olan itaatlerini amelleriyle ispat etmeye çalışır.

Bunun için, Kur’an’dan aldıkları her on ayeti yaşadıktan/pratiğini yaptıktan sonra bir on ayet daha alırlar... Gün gelir, kağıt üzerindeki ayetler insan amelinde sergilenir...

İşte Allah dostları, konuşmalarıyla, görüşmeleriyle, nasihatlarıyla, üzülmeleriyle, ticaretleriyle, komşuluk ilişkileriyle, adaletli oluşlarıyla, edepli oluşlarıyla, kardeşlik hukukunu gözetmeleriyle, yardımlaşmalarıyla, adeta Kur’an’dan inciler sergilerler...

Onlar, insanlar için iyi bir Kur’an fihristidirler... İstediğin ayeti onların amellerinde bulabilirsiniz...

Ne mutlu O Allah dostlarına ki Kur’an’ı bedenlerine giydirdiler..
 
Üst Alt