Maşallah sumisali, tarafınızdan terbiyesizlik ve küshatlıkla payelendirilmem pek yakıştı ...
Mevzu hadislere örnekler
- Konbuyu başlatan sinang
- Başlangıç tarihi
Maşallah sumisali, tarafınızdan terbiyesizlik ve küshatlıkla payelendirilmem pek yakıştı ...
bu güne kadar beni iyi tanıdığınızı düşünmüştüm tarafınızdan imansız denildi.
İnsanların bilgi alışverişiniengelleyemezsin, bu yaptığın öfkeli davranışlar tamamen bu sonucudoğurmaktadır.
Sen düzgünce yazısabilseydin
belkide bizler, şu anda bunun kurandanaçıklamasını okuyor olacaktık. Ona görede ya kabul edecek yada itireazedecektik.
başlığı neden başkakonu içine taşıdın
herkes görseydi;şimdi bu konuyla ilgilenmeyen biri onları göremeyecek değilmi? Bu davranışın yüzünden artık yazmak içimden gelmiyor veadminden üyeliğimin silinmesini istemeyi düşünüyorum . Bu kadar çapsızdavranacağını ummuyordum,
demekki gözümüzdebüyütmüşüz seni aorskaya nın soruları halen orda durmakta hala cevaplamamışsın,aorskaya haklı, hadi artık cevaplayın, öğrenmek istiyoruz..."
herkes görseydi;şimdi bu konuyla ilgilenmeyen biri onları göremeyecek değilmi? Bu davranışın yüzünden artık yazmak içimden gelmiyor veadminden üyeliğimin silinmesini istemeyi düşünüyorum . Bu kadar çapsızdavranacağını ummuyordum,
demekki gözümüzdebüyütmüşüz seni aorskaya nın soruları halen orda durmakta hala cevaplamamışsın,aorskaya haklı, hadi artık cevaplayın, öğrenmek istiyoruz..."
Hadisler olmadan dini yaşamak imkansızdır.Hadisleri kabul etmeyenlerin Kuranıda doğru anlamaları mümkün değildir.Siz zannediyormusunuz ki imam buhari r.h gibi dikkatli,güçlü hafıza sahibi,arapçası fasih ilmi ile amil zatlar Kurandan habersizdi.Hayır onlar islam okulunda tüm islami ilimleri öğrenmişler kendilerini hadis konusunda uzmanlaştırmışlardır.Nasıl göz doktoru gözde uzman ise diğer doktorluk mesleği bilgilerinide almış ise bu işte farksızdır.
Aleykum selam.bekir beyin bu hadise uyduruk demesi neyi değiştirir.bu hadisi daha önce savunuyordu sanırım.fikrini değiştirmiş olabilir.biz görüşümüzü söylemiştik.hadis müteşabih demiştik.baldırını açması hakkında iki görüş var demiştik bunlardan biri , "bütün hakikatkerin çırıl çıplak ortaya çıkması (sebebiyle) hesap ve cezanın bütün şiddet ve dehşetiyle hüküm sürmesi diğeri ise büyük bir nurun ortaya çıkması idi.biz ikincilerlerin görüşünü daha yakın gördüğümüzü söylemiştik.
Hadislerde de müteşabihiyat vardır.Kuranda olduğu gibi.bu idrakimize bir dürbün tutmak anlaşılması zor hadiseleri akla yaklaştırma amacı güder.ayrıca hadisler Peygamberimizin sav. sözü olduğundan bir hüküm ortayada koyabilir.müstakil olabilir.çünkü Ayetlerde Peygambere itaati farz kılmış.Yoksa derdiki sadece Allah cc itaat edin.niçin peygamberede itaat edin denilsin.Kuran madem Allah cc kelamı ve kolayca hüküm çıkarılır,öyleyse peygamberede gerek yoktu denebilir mi.kitapsız peygamber gelmiş ama peygambersiz kitap gelmemiş.peygamberlerde nesilden nesile özellikle beni israile gelenlerde dini öğretmişlerdir,eski şeriatı atalarından öğrenmişlerdir.
hadisler kuranın muhteşem belagatıyla bazen işari,bazen teşbihi,bazen mücmel ve bazende müphem bıraktığı konuları tefsir ederler.Yalnız bu bazı hadislerin müteşabih olmasını engellemez.Allah cc hakkında ve ahiret hakkındaki gaybi bir çok konu böyledir.Çünkü bunlar tam olarak anlatılamazdır.akla başka türlü sığışmazdır.Belki bir dürbün görevi görürler.
Değerli kardeşlerim; aorskaya arkadaşımızın, vuku bulmasının imkanı yokmuş gibi göstermeye çalıştığı hadis'in bir başka değişik halini bizzat ben yaşadım. Bunu size anlatmak isterim. Çünkü tam yerine denk geldi. Önce bir şey söyleyeyim ki; bu acz kardeşiniz ne alimdir, ne peygamberdir ne veli biridir. namazlarını dahi kabul olup olmadığını bilmeden kılan bir şaşkının tekidir.
Ama Rabbi Zülcelal bu kardeşinize bir gün lütf etti, öğrenciyken rüyasını şereflendirdi. hemde şeklen ve şemalen. Mısır'da; şarm el şeyh de üniversitenin çok büyük bir camiisi vardır. Rüyamda o camideydim ve içeride bir müslüman rahman suresini okuyordu. Cami içerisinde benimle beraber okunan Kur'an'ı dinlemek için başını kitaptan kaldıran 5-6 kişi daha vardı. Ama cami o kadar ışıl ışıl ki; o güne kadar böyle bir şey görmemiştim. Derken cami kapısından içeri iki insan kılığında melek gibi suretli varlık girdi. Yürümüyor sanki yerden bir santim havada, sanki yavaşça uçuyor gibi hareket halindeydiler. Sağ tarafta olan ve bana dikkatlice bakanı daha önce de görmüştüm. Bu Cebrail (a.s.) idi. Yanında bulunan varlığıda bana hal lisanı ile tanıtıyor ve "bak işte bu da Rabbimiz" diyordu. HAŞA ! Rabbim şekil ve şemalden uzaktır elbette amma rüya bu. Bu yön hiç aklıma gelmedi rüyamda. Ben bu müjde ve tanışma neticesinde fırsat bu fırsat diyerek Rabbimizin yüzüne bakmaya çalışıyordum. Ve bir gözünün aynı Şeyh Ahmet Yasin gibi görme konusunda hafif özürlü olduğunu müşahede ettim. "Febi eyyi alai rabbiküma tükezziban" ayeti ile uyandım rüyamdan. İçimde bir sevinç, ama yorumu ne ? Sabahı zor ettim bizim ders hocasını sabah yakaladım, rüyamı anlattım. Bana ne dedi biliyormusunuz ? ...Kıraat, kıraat, kıraat ! Hiç dikkat etmiyorsun kıraatine ! en sonunda teşbihen de olsa Rabbimiz uyarıyor, yoksa dünyaya bakan mecazi gözün kusurlu kalacak senin." Ne oldu ? Ben övgü beklerken, bir ton fırça yedim hocamdan
Demek ki; Rabbimiz benim gibi bir acuzenin dahi, bir konuda çok ciddi uyarılması için teşbihen ve tasviren dahi rüyasına girebiliyormuş. Ya; Alemlere rahmet olarak gönderdiği Resulune (s.a.v.) ne şekilde görünür ? onu da sizler düşünün ve şuan cezalı olan kardeşimiz (daha sonra) bize bildirsin.
Ama Rabbi Zülcelal bu kardeşinize bir gün lütf etti, öğrenciyken rüyasını şereflendirdi. hemde şeklen ve şemalen. Mısır'da; şarm el şeyh de üniversitenin çok büyük bir camiisi vardır. Rüyamda o camideydim ve içeride bir müslüman rahman suresini okuyordu. Cami içerisinde benimle beraber okunan Kur'an'ı dinlemek için başını kitaptan kaldıran 5-6 kişi daha vardı. Ama cami o kadar ışıl ışıl ki; o güne kadar böyle bir şey görmemiştim. Derken cami kapısından içeri iki insan kılığında melek gibi suretli varlık girdi. Yürümüyor sanki yerden bir santim havada, sanki yavaşça uçuyor gibi hareket halindeydiler. Sağ tarafta olan ve bana dikkatlice bakanı daha önce de görmüştüm. Bu Cebrail (a.s.) idi. Yanında bulunan varlığıda bana hal lisanı ile tanıtıyor ve "bak işte bu da Rabbimiz" diyordu. HAŞA ! Rabbim şekil ve şemalden uzaktır elbette amma rüya bu. Bu yön hiç aklıma gelmedi rüyamda. Ben bu müjde ve tanışma neticesinde fırsat bu fırsat diyerek Rabbimizin yüzüne bakmaya çalışıyordum. Ve bir gözünün aynı Şeyh Ahmet Yasin gibi görme konusunda hafif özürlü olduğunu müşahede ettim. "Febi eyyi alai rabbiküma tükezziban" ayeti ile uyandım rüyamdan. İçimde bir sevinç, ama yorumu ne ? Sabahı zor ettim bizim ders hocasını sabah yakaladım, rüyamı anlattım. Bana ne dedi biliyormusunuz ? ...Kıraat, kıraat, kıraat ! Hiç dikkat etmiyorsun kıraatine ! en sonunda teşbihen de olsa Rabbimiz uyarıyor, yoksa dünyaya bakan mecazi gözün kusurlu kalacak senin." Ne oldu ? Ben övgü beklerken, bir ton fırça yedim hocamdan
Demek ki; Rabbimiz benim gibi bir acuzenin dahi, bir konuda çok ciddi uyarılması için teşbihen ve tasviren dahi rüyasına girebiliyormuş. Ya; Alemlere rahmet olarak gönderdiği Resulune (s.a.v.) ne şekilde görünür ? onu da sizler düşünün ve şuan cezalı olan kardeşimiz (daha sonra) bize bildirsin.