SincanLy
New member
- Katılım
- 5 Ağu 2012
- Mesajlar
- 196
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Konum
- Sincan,Ankara,Türkiye
- Web sitesi
- www.sincanly.blogspot.com
Değerli kardeşimiz;
Ebû Hüreyre Hazretlerinin, Kuran okuyanların kazanacağı mânevî derecelerle ilgili olarak Peygamber Efendimiz (asm)den rivayet ettiği şu hadîsi şerîf, mümin gönüllerin heyecanla tutuşmasına vesile olacak güzelliktedir:
Kuran öğrenmeyi geciktirmeyin!
Soru: Önce, hayatımı düzelteyim, sonra Kuran-ı Kerimi öğrenirim diyorum. Bu doğru bir düşünce mi?
Kuran öğrenmeme yönündeki bu tarz mazeretleri nefis ve şeytan fısıldıyor. Halbuki yaşantımız ayrı, Kuran-ı Kerim öğrenmek ayrı bir şeydir. Belki çevremiz bunu yadırgayacaktır; ama önemli olan çevremiz değil bizim Allahla (cc) olan irtibatımızdır. Yarına çıkacak garantimiz var mı?
Kurânı okumak, mânâsı üzerinde düşünmek ve tefekkür etmek, onu ezberlemek, namazda kıraat etmek ibâdettir. Kurânı doğru yorumlamak ibâdettir. Kurânı anlamak ibâdettir. Kurânı öğrenmek ibadettir. Kurânı yaşamak ibâdettir. Kurânın doğru yorumları olan tefsirlerini mütalâa etmek ibâdettir. Kurânı hatim niyetiyle baştan sona okumak, bitirip yeniden başlamak, okudukça tefekkürü artırmak, okudukça feyiz almak, okudukça kulluğun sırrına ermek, ibâdetin inceliğine vâkıf olmak ibâdettir. Kurân ile Adan Zye meşgul olmak ibâdettir.
Kurân, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ifâdesiyle yerin ve göğün sahibi olan Allahın tenezzül buyurup bizimle konuşmasıdır.(Şuâlar, s. 115.)
Bundandır ki, namazda Kurân okumak farzdır. Kurânsız namaz sahih değildir. Çünkü Kurân, Allahın Kelâm sıfatından gelmiş ve halîfe-i rûy-i zemîn vasfıyla ve insan olarak bizim omuzlarımıza yüklenmiş en mukaddes, en muazzez, en temiz, en pâk, en kıymetli ve en mânâlı bir emânet-i İlâhîdir. Bu emânete sahip olmak, kimliğimizi kavramak, nereden gelip nereye gideceğimizi öğrenmek, bu dünyâdaki vazîfemizi benimsemek ve buna göre davranış geliştirmek ancak Kurânı okumak ve öğrenmekle mümkündür. Cenâb-ı Hakkın,
* Hazret-i Âişe (ra) validemiz anlatır: Resûlullah Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
Çocuklarımıza Allah kelâmını öğretebileceğimiz, öğrenmelerine kapı açabileceğimiz, yardımcı olabileceğimiz altın günlerin içinde bulunuyoruz. Çocuklarımız, kendi Yaratıcılarının öz kelâmıyla bire bir muhatap olsunlar; okusunlar, öğrensinler.
Câmilerimiz, Kurân kurslarımız, dershanelerimiz hizmete hazır. Birbirinden değerli gönüllü Kurân öğreticilerimiz çocuklarımızı altın kalpleriyle kucaklayacaklar. Yeter ki biz gönderelim, ihmal etmeyelim, ilgimizi eksik etmeyelim.
Yarın mahşerde, Annem veya babam bana dînimi öğretmedi, Kurânı öğretmedi. Allahım, senin kelâmını öğretmedi. şikâyeti bizi mahcup eder. Mahşerin mahcubiyeti bizi perişan eder.
Spor kursuna, resim kursuna, yüzme kursuna, müzik kursuna, tiyatro kursuna zaman ayırıp imkân bulduğumuz gibi; daha bir ihtimamla Kurân kursunu da ihmal etmemeliyiz. Aksi takdirde yalnız mahşerde değil; dünyada bile zarar etmiş oluruz.
Öyleyse, buyurun; Kurân öğrenmeyi ve öğretmeyi bir seferberlik haline getirelim.
KUR'AN-I KERİM ÂYETLERİNDE KUR'AN'IN FAZÎLETİ
1. "Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü sabah namazı şahitlidir. Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. (Böylece) Rabbinin, seni, övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin." (İsrâ, 17/78, 79).
2. "O kitap (Kur'ân); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir." (Bakara, 2/2).
3. "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'ân'ın indirildiği aydır." (Bakara, 2/185).
4. "Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik." (Nisâ, 4/174).
5. "Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir." (Mâide, 5/15, 16).
6. "Bu (Kur'ân), Ümmü'l-Kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Ahirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler." (En'âm, 6/92).
7. "İşte bu (Kur'ân), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin." (En'âm, 6/155).
8. "Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik." (A'râf, 7/52).
9. "Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz." (A'râf, 7/170).
10."Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin."(Arâf, 7/204).
11. "Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. De ki: Ancak Allah'ın lûtfuf ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler. Bu onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır." (Yunus, 10/57, 58).
12. "Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır." (İbrahim, 14/1).
13. "Biz, Kur'an okunduğu zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz. Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yadettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisingeri dönüp giderler." (İsrâ, 17/45, 46).
14. "Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır." (İsrâ, 17/82).
15. "Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu Kitab'ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri hem de gönülleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitab, Allah'ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz." (Zümer, 39/23).
16. "İşte böylece sana da emrimizle Kur'ân'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin."(Şûrâ, 42/52).
17. "Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz." (Haşr, 59/21).
18. "Biz onu (Kur'an'ı) Kadir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır." (Kadr, 97/1-3).
19. "İşte o apaçık delil Allah tarafından gönderilen ve en doğru hükümleri hâvî tertemiz sahifeleri okuyan bir elçidir." (Beyyine, 98/2, 3).
20. "Kur'an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız." (Hicr, 15/9)
HADİSLERDE KUR'ÂN-I KERİM'İN FAZÎLETİ
1. Müslim'de rivayet edilen bir hadiste; Ebu Umame (r.a)'den, Resulullah (s.a.v)'ın şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Kur'an'ı öğreniniz. Şüphesiz o, kıyamet günü ehlin için çok iyi bir şefaatçı olacaktır."
2. En-Nevvas b. Sem'an (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber'i şöyle derken duydum."Kıyamet günü Kur'an-ı Kerim ve bu dünyada onunla amel edenler getirilirler. Önlerinde de kendilerini arkadaş edinenleri savunan Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri bulunur." (Müslim).
3. Buhârî'de rivayet edilen bir hadiste; Osman İbn Affan (r.a)'dan, Resûlullah (s.a.v)'ın şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Aranızda en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir."
4. Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: Hz Peygamber (s.a.v): "Kur'an'ı okumak kendisine zor geldiği halde onu takılarak okuyana iki sevap vardır." buyurmuştur (Buhârî, Müslim).
5. Ebu Musa el-Eş'arî ( r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: "Kur'an okuyan ve okuduğuyla amel eden mü'minin örneği, tadı güzel kokusu güzel turunç meyvesi gibidir. Kur'an okumayan, ancak onunla amel eden mü'minin örneği de tadı güzel ancak kokusu olmayan ham hurma gibidir. Kur'an'ı okuyan münâfığın durumu ise kokusu güzel tadı buruk reyhâne otu gibidir. Kur'an'ı okumayan münâfığın durumu ise kokusu olmyan, tadı da buruk olan acı yaban keleği gibidir."(Buhârî, Müslim ).
6. Hz. Ömer (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) "Allah Teâlâ bu Kur'an'la bazı kavimleri yüceltir bazılarını da batırır." buyurmaktadır (Buhârî, Müslim).
7. Müttefakun aleyh olan bir hadiste, İbn Ömer (r.a)'den Allah Rasûlü'nün şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Haset (gıpta veya imrenme) sadece iki yerde olur. Biri Allah'ın kendisine Kur'an öğrenmeyi nasip ettiği kimsedir ki, onu gece gündüz okur, kendisini işiten komşusu: "Keşke komşuma verilen Kur'an nimeti bana da verilseydi de, gereği ile amel ettiği gibi ben de etseydim!" der. Diğeri de, Allah'ın kendisine mal verdiği kimsedir ki, onu hak yolda sarfeder. Bunu gören diğer biri: "Keşke şu hayırsever kişiye verilen mal gibi bana da verilseydi de, onun yaptığı gibi ben de hayır yapabilseydim!" diye imrenir."
8. el-Berâ b. Âzib (r.a) anlatıyor: Sahabilerden biri atı yanında iple bağlı olduğu halde Kehf Sûresi'ni okumaya başlar. Derken bir bulut çıkar ve sahabinin üzerine çökmeye yönelir. Hatta atı bu buluttan ürkmeye başlar. Sahabi sabah olunca Hz. Peygamber (s.a.v)'e gelip durumu anlatır. Hz.Peygamber (s.a.v): "O Kur'an için inmiş huzur bulutudur." buyurur (Buhârî, Müslim).
9. İbni Abbas (r.a) anlatıyor: Hz.Peygamber ( s.a.v): "İçinde Kur'an'dan bir şey bulunmayan kişi harabe ev gibidir." buyurmuştur (Hadis hasen-sahîhtir; Tirmizî).
10. Tirmizî'nin hasen ve sahih diye vasıflandırdığı, Ebu Davud'un da rivayet ettiği bir hadiste Abdullah b. Amr b. el-Âs ( r.a)'ın nakline göre Hz.Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kur'an ehline; Kur'an'ı oku ve yüksel, Kur'an'ı tıpkı dünyada okuduğun gibi tane tane tertil üzere oku, zira senin rütben, okuyacağın son âyetin yakınındadır." denilecektir.
11. Sahîh-i Müslim'de, Ukbe b. Âmir (r.a)'den şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: "Biz, Suffa'da iken Resûlullah (s.a.v) dışarı çıkıp: "Günah işlemeksizin ve akrabalık bağını koparmaksızın Buthan'a yahut Akik'a kadar gidip oradan iri hörgüçlü iki deve getirmeyi hanginiz ister?" diye sordu. "Ya Resûlallah! Biz bunu isteriz." dedik. "Öyle ise sizden herhangi biri mescide gider de celil ve aziz olan Allah'ın kitabından iki âyet öğrenir yahut okursa, bunlar onun için iki deveden daha hayırlıdır. Üç âyet onun için dört deveden daha hayırlıdır. Bu âyetlerin sayıları arttıkça, o kadar deveden daha hayırlıdır."
12. İbn Mes'ud (r.a) Hz. Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir kavme, Allah'ın kitabını en iyi okuyanları imamlık eder." (Müslim).
13. Câbir b. Abdullah (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber, Uhud'da öldürülenlerden iki kişiyi biraraya getirdikten sonra: "Bunlardan hangisi Kur'an'la daha fazla haşır neşirdi?" diye sorar; birine işaret edilldiği takdirde, önce onun defin işlemini yapardı. (Buhârî-Tirmizî, Nesaî, İbn Mâce).
14. İmrân İbn Husayn (r.a) anlatıyor: Bana Kur'an okuyan bir kadın uğradı, okudu sonra karşılık istedi ardından da bu isteğini geri alarak şöyle dedi: Hz.Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: "Kim Kur'an okursa karşılığını Allah'dan istesin. Bir zaman gelecek insanlar Kur'an okuyacaklar da karşılığını insanlardan isteyecekler." (Hadis hasendir, Tirmizî)
15. İbn-i Mes'ud ( r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) "Allah'ın kitabından bir harf okuyanın, okuduğu harfe karşılık sevabı vardır. Bir iyilik on katıyla değerlendirilir. Elif, Lâm, Mîm bir harftir demiyorum. Elif de harftir, lâm da harftir, mim de harftir." buyurmaktadır. (Hadis hasen-sahîhtir, Tirmizî ).
Selam ve dua ile ..
Ebû Hüreyre Hazretlerinin, Kuran okuyanların kazanacağı mânevî derecelerle ilgili olarak Peygamber Efendimiz (asm)den rivayet ettiği şu hadîsi şerîf, mümin gönüllerin heyecanla tutuşmasına vesile olacak güzelliktedir:
Kıyamet gününde Kuran-ı Kerîm gelecek ve Allah Teâlâya: Yâ Rabbî! Kuran okuyan kimseyi şeref süsüyle süsle! diyecek; bunun üzerine Kuran okuyan kimse şerefle süslenecek."
"Yine Kuran-ı Kerîm: Allahım! Ona şeref elbisesi giydir! diyecek; hemen o zâta elbiselerin en değerlisi giydirilecek. Sonra Kuran: Rabbim! Ona şeref tacı giydir! diye niyâz edecek; o kimseye şeref tacı giydirilecek. Sonunda Kuran-ı Kerîm: Yâ Rabbî! O kulundan razı ve hoşnut ol! Senin hoşnutluğundan üstün bir şey yoktur. diyerek Kuran okuyan kimseyi mânevî mertebelerin en yükseğine ulaştıracak." (Tirmizî, Fezâilül-Kuran 18; Dârimî, Fezâilül-Kuran 1).
Yüce Kitabımızın, kendisini okuyanlara kazandırdığı güzelliklerin haddi hesabı yoktur. Mahşerde, güneşin tepeye dikildiği, herkesin kan ter içinde çırpındığı o dehşetli saatlerde, Kuranın, kendisini okuyan ve buyruklarına göre yaşayan kimselere sağlayacağı büyük imkândan söz eden Efendimiz (asm) şöyle buyuruyor:"Yine Kuran-ı Kerîm: Allahım! Ona şeref elbisesi giydir! diyecek; hemen o zâta elbiselerin en değerlisi giydirilecek. Sonra Kuran: Rabbim! Ona şeref tacı giydir! diye niyâz edecek; o kimseye şeref tacı giydirilecek. Sonunda Kuran-ı Kerîm: Yâ Rabbî! O kulundan razı ve hoşnut ol! Senin hoşnutluğundan üstün bir şey yoktur. diyerek Kuran okuyan kimseyi mânevî mertebelerin en yükseğine ulaştıracak." (Tirmizî, Fezâilül-Kuran 18; Dârimî, Fezâilül-Kuran 1).
Kıyamet gününde, Kuran-ı Kerîm ile Onun buyruklarını tutup yasaklarından kaçan müminler ortaya getirilecekler. Kuranın önünde en uzun iki sûresi, Bakara ile Âl-i İmrân bulunacak. O sırada bu iki sûre, iki bulut gibi görünecek veya aralarında bir nur bulunan iki siyah gölgeliği andıracaklar, yahut bu iki sûre, kıyamet gününde sahiplerini savunmak üzere saf bağlayıp kanat germiş iki kuş sürüsü gibi gelecekler. (Müslim, Müsâfirîn 253; Tirmizî, Fezâilül-Kuran 5).
Herkesin bir kurtarıcı beklediği mahşerin o dayanılmaz vakitlerinde Kuran-ı Kerîmin bir şefaatçi olarak ortaya çıkması ve kendisini okuyup ona göre yaşayanların elinden tutması, Allahım, ne güzel bir imkândır.
Kuran öğrenmeyi geciktirmeyin!
Soru: Önce, hayatımı düzelteyim, sonra Kuran-ı Kerimi öğrenirim diyorum. Bu doğru bir düşünce mi?
Kuran öğrenmeme yönündeki bu tarz mazeretleri nefis ve şeytan fısıldıyor. Halbuki yaşantımız ayrı, Kuran-ı Kerim öğrenmek ayrı bir şeydir. Belki çevremiz bunu yadırgayacaktır; ama önemli olan çevremiz değil bizim Allahla (cc) olan irtibatımızdır. Yarına çıkacak garantimiz var mı?
Kurânı okumak, mânâsı üzerinde düşünmek ve tefekkür etmek, onu ezberlemek, namazda kıraat etmek ibâdettir. Kurânı doğru yorumlamak ibâdettir. Kurânı anlamak ibâdettir. Kurânı öğrenmek ibadettir. Kurânı yaşamak ibâdettir. Kurânın doğru yorumları olan tefsirlerini mütalâa etmek ibâdettir. Kurânı hatim niyetiyle baştan sona okumak, bitirip yeniden başlamak, okudukça tefekkürü artırmak, okudukça feyiz almak, okudukça kulluğun sırrına ermek, ibâdetin inceliğine vâkıf olmak ibâdettir. Kurân ile Adan Zye meşgul olmak ibâdettir.
Kurân, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ifâdesiyle yerin ve göğün sahibi olan Allahın tenezzül buyurup bizimle konuşmasıdır.(Şuâlar, s. 115.)
"Kurân Arş-ı Azamdan, İsm-i Azamdan, her ismin en büyük mertebesinden gelmiş; bütün âlemlerin Rabbi unvanıyla Allahın kelâmıdır; bütün mevcûdatın İlâhı sıfatıyla Allahın fermanıdır; bütün semâvât ve arzın Hâlıkı nâmına insanlara teveccüh buyurularak söylenmiş bir hitaptır, bir mükâlemedir, bir konuşmadır, bir ezelî hutbedir, Rabb-i Rahîmin yüksek bir iltifâtıdır."(İşârâtül-İcâz, S.15.)
Bundandır ki, namaz Kurânla mümkündür, niyâz Kurânla mümkündür, duâ Kurânla mümkündür.
Bundandır ki, namazda Kurân okumak farzdır. Kurânsız namaz sahih değildir. Çünkü Kurân, Allahın Kelâm sıfatından gelmiş ve halîfe-i rûy-i zemîn vasfıyla ve insan olarak bizim omuzlarımıza yüklenmiş en mukaddes, en muazzez, en temiz, en pâk, en kıymetli ve en mânâlı bir emânet-i İlâhîdir. Bu emânete sahip olmak, kimliğimizi kavramak, nereden gelip nereye gideceğimizi öğrenmek, bu dünyâdaki vazîfemizi benimsemek ve buna göre davranış geliştirmek ancak Kurânı okumak ve öğrenmekle mümkündür. Cenâb-ı Hakkın,
Kurânı tane tane, açık açık oku!(Müzzemmil Sûresi, 73/4.)
emri kulaklarımızda çınlamalıdır.
* Hazret-i Âişe (ra) validemiz anlatır: Resûlullah Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
Kurânı mâhir olarak (mahrecini, tecvidini, sesini, kıraatini bilerek) okuyan, şerefli, itaatkâr elçiler olan meleklerle berâberdir. Kurânı kendisine zor geldiği halde kekeleyerek okuyan kimseye ise iki kat sevap vardır.(Riyâzüs-Sâlihîn, 991.)
* Berâ b. Âzib (ra) diyor ki: Üseyd b. Hudayr (ra) iki uzun iple atını bağlamış, evinde Kehf Sûresini okuyordu. Okuyup dururken, üzerinde bir bulut peyda oldu, bulut yaklaştıkça yaklaştı. Nihâyet at ürktü, deprenmeye başladı! Üseyd: Yâ Rab, âfetten emîn kıl! diye duâ etmeye başladı. Sabah olduğunda Peygamber Efendimize (asm) geldi ve bu hâli anlattı. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm): Oku ey adam! Durma oku! Bu tecellî sekînedir (sekînet, vakar ve rahmet yüklü ruhlar ve melekler). Kurânı dinlemek için, Kurâna hürmeten inmiştir. buyurdu.(Buhârî, 9/ 306.)
Çocuklarımıza Allah kelâmını öğretebileceğimiz, öğrenmelerine kapı açabileceğimiz, yardımcı olabileceğimiz altın günlerin içinde bulunuyoruz. Çocuklarımız, kendi Yaratıcılarının öz kelâmıyla bire bir muhatap olsunlar; okusunlar, öğrensinler.
Câmilerimiz, Kurân kurslarımız, dershanelerimiz hizmete hazır. Birbirinden değerli gönüllü Kurân öğreticilerimiz çocuklarımızı altın kalpleriyle kucaklayacaklar. Yeter ki biz gönderelim, ihmal etmeyelim, ilgimizi eksik etmeyelim.
Yarın mahşerde, Annem veya babam bana dînimi öğretmedi, Kurânı öğretmedi. Allahım, senin kelâmını öğretmedi. şikâyeti bizi mahcup eder. Mahşerin mahcubiyeti bizi perişan eder.
Spor kursuna, resim kursuna, yüzme kursuna, müzik kursuna, tiyatro kursuna zaman ayırıp imkân bulduğumuz gibi; daha bir ihtimamla Kurân kursunu da ihmal etmemeliyiz. Aksi takdirde yalnız mahşerde değil; dünyada bile zarar etmiş oluruz.
Öyleyse, buyurun; Kurân öğrenmeyi ve öğretmeyi bir seferberlik haline getirelim.
KUR'AN-I KERİM ÂYETLERİNDE KUR'AN'IN FAZÎLETİ
1. "Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü sabah namazı şahitlidir. Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. (Böylece) Rabbinin, seni, övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin." (İsrâ, 17/78, 79).
2. "O kitap (Kur'ân); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir." (Bakara, 2/2).
3. "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'ân'ın indirildiği aydır." (Bakara, 2/185).
4. "Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik." (Nisâ, 4/174).
5. "Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir." (Mâide, 5/15, 16).
6. "Bu (Kur'ân), Ümmü'l-Kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Ahirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler." (En'âm, 6/92).
7. "İşte bu (Kur'ân), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin." (En'âm, 6/155).
8. "Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik." (A'râf, 7/52).
9. "Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz." (A'râf, 7/170).
10."Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin."(Arâf, 7/204).
11. "Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. De ki: Ancak Allah'ın lûtfuf ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler. Bu onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır." (Yunus, 10/57, 58).
12. "Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır." (İbrahim, 14/1).
13. "Biz, Kur'an okunduğu zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz. Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yadettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisingeri dönüp giderler." (İsrâ, 17/45, 46).
14. "Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır." (İsrâ, 17/82).
15. "Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu Kitab'ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri hem de gönülleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitab, Allah'ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz." (Zümer, 39/23).
16. "İşte böylece sana da emrimizle Kur'ân'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin."(Şûrâ, 42/52).
17. "Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz." (Haşr, 59/21).
18. "Biz onu (Kur'an'ı) Kadir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır." (Kadr, 97/1-3).
19. "İşte o apaçık delil Allah tarafından gönderilen ve en doğru hükümleri hâvî tertemiz sahifeleri okuyan bir elçidir." (Beyyine, 98/2, 3).
20. "Kur'an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız." (Hicr, 15/9)
HADİSLERDE KUR'ÂN-I KERİM'İN FAZÎLETİ
1. Müslim'de rivayet edilen bir hadiste; Ebu Umame (r.a)'den, Resulullah (s.a.v)'ın şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Kur'an'ı öğreniniz. Şüphesiz o, kıyamet günü ehlin için çok iyi bir şefaatçı olacaktır."
2. En-Nevvas b. Sem'an (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber'i şöyle derken duydum."Kıyamet günü Kur'an-ı Kerim ve bu dünyada onunla amel edenler getirilirler. Önlerinde de kendilerini arkadaş edinenleri savunan Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri bulunur." (Müslim).
3. Buhârî'de rivayet edilen bir hadiste; Osman İbn Affan (r.a)'dan, Resûlullah (s.a.v)'ın şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Aranızda en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir."
4. Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: Hz Peygamber (s.a.v): "Kur'an'ı okumak kendisine zor geldiği halde onu takılarak okuyana iki sevap vardır." buyurmuştur (Buhârî, Müslim).
5. Ebu Musa el-Eş'arî ( r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: "Kur'an okuyan ve okuduğuyla amel eden mü'minin örneği, tadı güzel kokusu güzel turunç meyvesi gibidir. Kur'an okumayan, ancak onunla amel eden mü'minin örneği de tadı güzel ancak kokusu olmayan ham hurma gibidir. Kur'an'ı okuyan münâfığın durumu ise kokusu güzel tadı buruk reyhâne otu gibidir. Kur'an'ı okumayan münâfığın durumu ise kokusu olmyan, tadı da buruk olan acı yaban keleği gibidir."(Buhârî, Müslim ).
6. Hz. Ömer (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) "Allah Teâlâ bu Kur'an'la bazı kavimleri yüceltir bazılarını da batırır." buyurmaktadır (Buhârî, Müslim).
7. Müttefakun aleyh olan bir hadiste, İbn Ömer (r.a)'den Allah Rasûlü'nün şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Haset (gıpta veya imrenme) sadece iki yerde olur. Biri Allah'ın kendisine Kur'an öğrenmeyi nasip ettiği kimsedir ki, onu gece gündüz okur, kendisini işiten komşusu: "Keşke komşuma verilen Kur'an nimeti bana da verilseydi de, gereği ile amel ettiği gibi ben de etseydim!" der. Diğeri de, Allah'ın kendisine mal verdiği kimsedir ki, onu hak yolda sarfeder. Bunu gören diğer biri: "Keşke şu hayırsever kişiye verilen mal gibi bana da verilseydi de, onun yaptığı gibi ben de hayır yapabilseydim!" diye imrenir."
8. el-Berâ b. Âzib (r.a) anlatıyor: Sahabilerden biri atı yanında iple bağlı olduğu halde Kehf Sûresi'ni okumaya başlar. Derken bir bulut çıkar ve sahabinin üzerine çökmeye yönelir. Hatta atı bu buluttan ürkmeye başlar. Sahabi sabah olunca Hz. Peygamber (s.a.v)'e gelip durumu anlatır. Hz.Peygamber (s.a.v): "O Kur'an için inmiş huzur bulutudur." buyurur (Buhârî, Müslim).
9. İbni Abbas (r.a) anlatıyor: Hz.Peygamber ( s.a.v): "İçinde Kur'an'dan bir şey bulunmayan kişi harabe ev gibidir." buyurmuştur (Hadis hasen-sahîhtir; Tirmizî).
10. Tirmizî'nin hasen ve sahih diye vasıflandırdığı, Ebu Davud'un da rivayet ettiği bir hadiste Abdullah b. Amr b. el-Âs ( r.a)'ın nakline göre Hz.Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kur'an ehline; Kur'an'ı oku ve yüksel, Kur'an'ı tıpkı dünyada okuduğun gibi tane tane tertil üzere oku, zira senin rütben, okuyacağın son âyetin yakınındadır." denilecektir.
11. Sahîh-i Müslim'de, Ukbe b. Âmir (r.a)'den şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: "Biz, Suffa'da iken Resûlullah (s.a.v) dışarı çıkıp: "Günah işlemeksizin ve akrabalık bağını koparmaksızın Buthan'a yahut Akik'a kadar gidip oradan iri hörgüçlü iki deve getirmeyi hanginiz ister?" diye sordu. "Ya Resûlallah! Biz bunu isteriz." dedik. "Öyle ise sizden herhangi biri mescide gider de celil ve aziz olan Allah'ın kitabından iki âyet öğrenir yahut okursa, bunlar onun için iki deveden daha hayırlıdır. Üç âyet onun için dört deveden daha hayırlıdır. Bu âyetlerin sayıları arttıkça, o kadar deveden daha hayırlıdır."
12. İbn Mes'ud (r.a) Hz. Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir kavme, Allah'ın kitabını en iyi okuyanları imamlık eder." (Müslim).
13. Câbir b. Abdullah (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber, Uhud'da öldürülenlerden iki kişiyi biraraya getirdikten sonra: "Bunlardan hangisi Kur'an'la daha fazla haşır neşirdi?" diye sorar; birine işaret edilldiği takdirde, önce onun defin işlemini yapardı. (Buhârî-Tirmizî, Nesaî, İbn Mâce).
14. İmrân İbn Husayn (r.a) anlatıyor: Bana Kur'an okuyan bir kadın uğradı, okudu sonra karşılık istedi ardından da bu isteğini geri alarak şöyle dedi: Hz.Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: "Kim Kur'an okursa karşılığını Allah'dan istesin. Bir zaman gelecek insanlar Kur'an okuyacaklar da karşılığını insanlardan isteyecekler." (Hadis hasendir, Tirmizî)
15. İbn-i Mes'ud ( r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) "Allah'ın kitabından bir harf okuyanın, okuduğu harfe karşılık sevabı vardır. Bir iyilik on katıyla değerlendirilir. Elif, Lâm, Mîm bir harftir demiyorum. Elif de harftir, lâm da harftir, mim de harftir." buyurmaktadır. (Hadis hasen-sahîhtir, Tirmizî ).
Selam ve dua ile ..