EHLÝ-SUNNET
New member
KOCASINI KOCALTANLAR
Abdullah İbnu Amr İbni Âs'ın rivayetine göre Peygamber efendimiz, evlenecek kimselerin şöyle dua etmesini tavsiye etmiştir: «Allahım! Senden kadının hayırlı ve iyi ahlâklı olanını nasip etmeni niyaz ederim». (1)
Karısının huysuzluğu
Peygamber Efendimiz iyi mü'mini tarif ederken: «Herkesle iyi geçinen ve kendisiyle de herkesin iyi geçindiği kimse» buyurmuştur. Demek ki geçimli olmak, iyi bir insan olmanın vazgeçilmez şartıdır. Bu kaide erkek, kadın herkesi içine alır. Hele bir hayatı aynı yastıkta geçirmeye karar veren insanlar için iyi geçim herşeyden önce gelir. İşte bu sebeple büyüklerimiz, söz dinlemeyen, kocasına karşı gelen kadınlardan Allah'a sığınmışlar, çocuklarına da böyle kadınlardan uzak durmayı tavsiye etmişlerdir. Çünkü geçimsiz kadınlar, kocalarının saçını sakalını vakitsiz ağartırlar.
(1) Ebû Dâvûd, Nikâh, 45.
Arapların büyük dil ve edebiyat âlimi Asma'î, birgün Kabe'yi tavaf ederken bakmış ki bir adam arkasına ihtiyar bir kimseyi yüklemiş ve ona :«Hem küçüklüğünde, hem de büyüklüğünde beni türlü türlü sıkıntılara soktun!»
diye söylenerek gidiyormuş. Bu sözleri duyan Asma'î adamı ayıplamış:«Kardeşim, saygıda kusur etme. Onun sana pek çok iyilikleri dokunmuştur.»
diye ikaz etmiş.
Adam:Sen bunu benim neyim sanıyorsun?
diye sorunca Asma'î:Ya baban veya büyük babandır, demiş.
O zaman adam başını sallamış:Hayır, hayır, demiş bu benim oğlumdur.
Duyduğu bu sözler karşısında kulaklarına inanamayan Asma'î hayretle sormuş:
— Oğluna ne oldu ki bu hallere düştü?
Dertli baba şunları söylemiş:
— Karısının huysuzluğu onu işte bu hâ
le getirdi!..
Zavallı adam bu hâllere düşeceğine, dünyasını cehenneme çevireceğine, vaktiyle yol yakınken karısından ayrılıp canını kurtar-saydı ya diye düşünüyor insan. Herhalde yegâne kurtuluş çâresi bu. Herkes Şakik İbnuİbrahim Hazretleri gibi olamaz ki! Hazre-tin karısı çok huy süzmüş. Onu seven dostları birgün dayanamamışlar:
— Efendi Hazretleri! Hanımınızın çok
huysuz olduğunu biliyoruz. Size çok eziyet çektirdiği için de üzülüyoruz. Onu niçin bo-şamıyorsunuz? demişler.
Şakik İbnu İbrahim şunları söylemiş: — Onun huyu kötüyse benimki güzeldir. Boşanacak olursam, ben de onun yaptığı gibi budalalık etmiş olurum. Huysuz olmaya gerçekten huysuz. Kalkıp da onu boşayacak olsam, benden sonra zavallıyı kimse almaz diye korkuyorum!..
Şunu hepimiz biliyoruz ki, böylesi insanlara milyonda bir rastlanabilir. Onlar çeşitli cefalara, sıkıntılara katlanmayı Allah'a ulaşmanın bir yolu diye bilen büyük insanlardır. Onlar, Enderunlu Vâsıf gibi:
Mihneti kendine zevk etmedir âlemde
hüner Gam u şâdî-i felek böyle gelir böyle
gider
diyen kimselerdir. Çoğunluk ise bunun aksinedir. Sıkıntılara, huysuzluklara katlanamazlar. Gördükleri hakaretin acısını çıkarmaya kalkarlar. İşte bu sebeple kocasına itaat etmesi âyetlerle, hadislerle emredilen bir kadının kalkıp da «Kocalarımız da bize katlansın» demesi asla doğru olmaz. Çünkü karısının verdiği sıkıntılara katlanmak bir kocanın görevi değildir; ama kocasına itaat etmek, saygılı davranmak, bir dediğini iki etmemeye çalışmak kadının görevidir.
Hizmetkâr ol ki!..
Güzel ahlakıyla insanları kendinden hoşnut etmeye çalışmak bütün müslüman-ların vazifesidir. Kendisi hakkında «Ne iyi insan!» dedirtmek, büyük bir fazilettir. «Ne iyi kadın!» dedirteceğine, karşısındakinin cinlerini başına toplamak, adamı günâha sokmak veya dertlerini içine atarak babasının sırtında taşınan zavallı koca gibi dert küpü yapmak hem şeytanlıktır, hem de günâhtır.
Tabiîn büyüklerinden olan ve hicretin 66. yılında vefat eden Hârice oğlu Esma —evet yanlış okumadınız Esma— kızını gelin ederken ona bazı nasihatlerde bulunur ve der ki: «Kızım, sen kocana itaatkâr ol ki, onu kendine köle edesin». Bu zâtın güzel şiirleri de vardır. Bu şiirlerinden birinde karısına şöyle der.-
«Benim sana iyi davranmama yardımcı ol ki, tükenmeyen sevgimi kazanasın. Öfkelendiğim zaman, sakın bana birşey söyleme, karşılık verme! Benim iç dünyamda neler olup bittiğini bilmediğin için iki de bir defe fiske vurur gibi bana dokunup da bağırtma! Çok şikâyet etme! Aksi hâlde sana olan sevgimi yok eder, kalbimi kırar ve kendinden uzaklaştırırsın; çünkü bir kalbde sevgi ile eziyet bir araya gelirse, orada sevgi yaşayamaz».
Bir erkek ne kadar huysuz olursa olsun, hanımı vazifesine dikkat eder ve kocasının huyunca giderse, aralarında hiçbir anlaşmazlık ve soğukluk olmaz. Güzel güzel geçinip giderler.
Vaktiyle adamın biri birçok kadınla evlenmiş, boşanmış. Bir türlü geçinememişler. Evlilikten gözü iyice korkan zavallı adam son bir kere daha evlenmeye karar vermiş. İlk gece yeni karısına derdini açmış. Huysuz olduğunu, kadınlarla iyi geçinemediğini anlatmaya çalışmış. Kadın sözünü kesmiş ve demiş ki: «Efendi! Huyu senden kötü olmayan, sana kötülük ettirmez!» Gerçekten de dediği çıkmış. Kadının iyi idaresi sayesinde gül gibi geçinip gitmişler.
Bütün bunlardan sonra hanımlar, pekâlâ biz ne yapalım? Nasıl davranalım bir erkek karısından neler ister, neler istemez? diye sorabilirler. Özetlemeye çalışalım:
Şunları ister
Bir erkek karısından şefkatli bir sevgili olmasını ister.
Ev işleriyle ilgilenmesini, evini temiz ve düzenli tutmasını ister.
Yorgun argın evine döndüğünde, karısının kendisiyle ilgilenmesini, dertlerini, sıkıntılarını paylaşmasını ister. Yuvada huzur ve saadet meydana getirmesini arzu eder. Karısının neşeli ve cana yakın olmasını ister.
Kendi yakınlarına, akrabalarına karşı karısının saygılı olmasını, onlara iyi davranmasını, onlarla iyi geçinmesini ister.
Size pek önemli görünmeyebilir ama, bir erkek karısının iyi ve temiz giyinmesini, görünümüne dikkat etmesini, kendine çekidüzen vermesini ister.
Şunları istemez
Bir erkek karısından neler istemez sorusuna da şöyle cevap vermeye çalışalım:
Karısının kendine emirler vermeye kalkmasını, onu yönetmeye yeltenmesini istemez.
Kazancını israf ederek saçıp savurmasını, gerekli olmayan şeylere parasını harcamasını istemez.
Giyim kuşamında ihmalkâr olmamasını, «Eh, ne yapalım, artık bizden geçti!» diye düşünmesini hiç mi hiç istemez.
Karısının sert huylu .hiçbir şeyi beğenmeyen kötü tabiatlı olmasını istemez.
Karısının dışarıda akşamlara kadar gezip tozmasını veya evine dinlenmeye gelen adamı, eğlence ve zevk u safa yerlerine sürüklemeye çalışmasını istemez.
Hanımlar, zaman zaman kocalarının tabiatlarını göz önüne alıp düşündüklerinde, bu misâlleri çoğaltabilirler. Bunlara riâyet ettikleri takdirde de hayat arkadaşlarını daha fazla yorup kocaltmazlar
«Benim sana iyi davranmama yardımcı ol ki, tükenmeyen sevgimi kazanasın. Öfkelendiğim zaman, sakın bana birşey söyleme, karşılık verme! Benim iç dünyamda neler olup bittiğini bilmediğin için iki de bir defe fiske vurur gibi bana dokunup da bağırtma! Çok şikâyet etme! Aksi hâlde sana olan sevgimi yok eder, kalbimi kırar ve kendinden uzaklaştırırsın; çünkü bir kalbde sevgi ile eziyet bir araya gelirse, orada sevgi yaşayamaz».
Abdullah İbnu Amr İbni Âs'ın rivayetine göre Peygamber efendimiz, evlenecek kimselerin şöyle dua etmesini tavsiye etmiştir: «Allahım! Senden kadının hayırlı ve iyi ahlâklı olanını nasip etmeni niyaz ederim». (1)
Karısının huysuzluğu
Peygamber Efendimiz iyi mü'mini tarif ederken: «Herkesle iyi geçinen ve kendisiyle de herkesin iyi geçindiği kimse» buyurmuştur. Demek ki geçimli olmak, iyi bir insan olmanın vazgeçilmez şartıdır. Bu kaide erkek, kadın herkesi içine alır. Hele bir hayatı aynı yastıkta geçirmeye karar veren insanlar için iyi geçim herşeyden önce gelir. İşte bu sebeple büyüklerimiz, söz dinlemeyen, kocasına karşı gelen kadınlardan Allah'a sığınmışlar, çocuklarına da böyle kadınlardan uzak durmayı tavsiye etmişlerdir. Çünkü geçimsiz kadınlar, kocalarının saçını sakalını vakitsiz ağartırlar.
(1) Ebû Dâvûd, Nikâh, 45.
Arapların büyük dil ve edebiyat âlimi Asma'î, birgün Kabe'yi tavaf ederken bakmış ki bir adam arkasına ihtiyar bir kimseyi yüklemiş ve ona :«Hem küçüklüğünde, hem de büyüklüğünde beni türlü türlü sıkıntılara soktun!»
diye söylenerek gidiyormuş. Bu sözleri duyan Asma'î adamı ayıplamış:«Kardeşim, saygıda kusur etme. Onun sana pek çok iyilikleri dokunmuştur.»
diye ikaz etmiş.
Adam:Sen bunu benim neyim sanıyorsun?
diye sorunca Asma'î:Ya baban veya büyük babandır, demiş.
O zaman adam başını sallamış:Hayır, hayır, demiş bu benim oğlumdur.
Duyduğu bu sözler karşısında kulaklarına inanamayan Asma'î hayretle sormuş:
— Oğluna ne oldu ki bu hallere düştü?
Dertli baba şunları söylemiş:
— Karısının huysuzluğu onu işte bu hâ
le getirdi!..
Zavallı adam bu hâllere düşeceğine, dünyasını cehenneme çevireceğine, vaktiyle yol yakınken karısından ayrılıp canını kurtar-saydı ya diye düşünüyor insan. Herhalde yegâne kurtuluş çâresi bu. Herkes Şakik İbnuİbrahim Hazretleri gibi olamaz ki! Hazre-tin karısı çok huy süzmüş. Onu seven dostları birgün dayanamamışlar:
— Efendi Hazretleri! Hanımınızın çok
huysuz olduğunu biliyoruz. Size çok eziyet çektirdiği için de üzülüyoruz. Onu niçin bo-şamıyorsunuz? demişler.
Şakik İbnu İbrahim şunları söylemiş: — Onun huyu kötüyse benimki güzeldir. Boşanacak olursam, ben de onun yaptığı gibi budalalık etmiş olurum. Huysuz olmaya gerçekten huysuz. Kalkıp da onu boşayacak olsam, benden sonra zavallıyı kimse almaz diye korkuyorum!..
Şunu hepimiz biliyoruz ki, böylesi insanlara milyonda bir rastlanabilir. Onlar çeşitli cefalara, sıkıntılara katlanmayı Allah'a ulaşmanın bir yolu diye bilen büyük insanlardır. Onlar, Enderunlu Vâsıf gibi:
Mihneti kendine zevk etmedir âlemde
hüner Gam u şâdî-i felek böyle gelir böyle
gider
diyen kimselerdir. Çoğunluk ise bunun aksinedir. Sıkıntılara, huysuzluklara katlanamazlar. Gördükleri hakaretin acısını çıkarmaya kalkarlar. İşte bu sebeple kocasına itaat etmesi âyetlerle, hadislerle emredilen bir kadının kalkıp da «Kocalarımız da bize katlansın» demesi asla doğru olmaz. Çünkü karısının verdiği sıkıntılara katlanmak bir kocanın görevi değildir; ama kocasına itaat etmek, saygılı davranmak, bir dediğini iki etmemeye çalışmak kadının görevidir.
Hizmetkâr ol ki!..
Güzel ahlakıyla insanları kendinden hoşnut etmeye çalışmak bütün müslüman-ların vazifesidir. Kendisi hakkında «Ne iyi insan!» dedirtmek, büyük bir fazilettir. «Ne iyi kadın!» dedirteceğine, karşısındakinin cinlerini başına toplamak, adamı günâha sokmak veya dertlerini içine atarak babasının sırtında taşınan zavallı koca gibi dert küpü yapmak hem şeytanlıktır, hem de günâhtır.
Tabiîn büyüklerinden olan ve hicretin 66. yılında vefat eden Hârice oğlu Esma —evet yanlış okumadınız Esma— kızını gelin ederken ona bazı nasihatlerde bulunur ve der ki: «Kızım, sen kocana itaatkâr ol ki, onu kendine köle edesin». Bu zâtın güzel şiirleri de vardır. Bu şiirlerinden birinde karısına şöyle der.-
«Benim sana iyi davranmama yardımcı ol ki, tükenmeyen sevgimi kazanasın. Öfkelendiğim zaman, sakın bana birşey söyleme, karşılık verme! Benim iç dünyamda neler olup bittiğini bilmediğin için iki de bir defe fiske vurur gibi bana dokunup da bağırtma! Çok şikâyet etme! Aksi hâlde sana olan sevgimi yok eder, kalbimi kırar ve kendinden uzaklaştırırsın; çünkü bir kalbde sevgi ile eziyet bir araya gelirse, orada sevgi yaşayamaz».
Bir erkek ne kadar huysuz olursa olsun, hanımı vazifesine dikkat eder ve kocasının huyunca giderse, aralarında hiçbir anlaşmazlık ve soğukluk olmaz. Güzel güzel geçinip giderler.
Vaktiyle adamın biri birçok kadınla evlenmiş, boşanmış. Bir türlü geçinememişler. Evlilikten gözü iyice korkan zavallı adam son bir kere daha evlenmeye karar vermiş. İlk gece yeni karısına derdini açmış. Huysuz olduğunu, kadınlarla iyi geçinemediğini anlatmaya çalışmış. Kadın sözünü kesmiş ve demiş ki: «Efendi! Huyu senden kötü olmayan, sana kötülük ettirmez!» Gerçekten de dediği çıkmış. Kadının iyi idaresi sayesinde gül gibi geçinip gitmişler.
Bütün bunlardan sonra hanımlar, pekâlâ biz ne yapalım? Nasıl davranalım bir erkek karısından neler ister, neler istemez? diye sorabilirler. Özetlemeye çalışalım:
Şunları ister
Bir erkek karısından şefkatli bir sevgili olmasını ister.
Ev işleriyle ilgilenmesini, evini temiz ve düzenli tutmasını ister.
Yorgun argın evine döndüğünde, karısının kendisiyle ilgilenmesini, dertlerini, sıkıntılarını paylaşmasını ister. Yuvada huzur ve saadet meydana getirmesini arzu eder. Karısının neşeli ve cana yakın olmasını ister.
Kendi yakınlarına, akrabalarına karşı karısının saygılı olmasını, onlara iyi davranmasını, onlarla iyi geçinmesini ister.
Size pek önemli görünmeyebilir ama, bir erkek karısının iyi ve temiz giyinmesini, görünümüne dikkat etmesini, kendine çekidüzen vermesini ister.
Şunları istemez
Bir erkek karısından neler istemez sorusuna da şöyle cevap vermeye çalışalım:
Karısının kendine emirler vermeye kalkmasını, onu yönetmeye yeltenmesini istemez.
Kazancını israf ederek saçıp savurmasını, gerekli olmayan şeylere parasını harcamasını istemez.
Giyim kuşamında ihmalkâr olmamasını, «Eh, ne yapalım, artık bizden geçti!» diye düşünmesini hiç mi hiç istemez.
Karısının sert huylu .hiçbir şeyi beğenmeyen kötü tabiatlı olmasını istemez.
Karısının dışarıda akşamlara kadar gezip tozmasını veya evine dinlenmeye gelen adamı, eğlence ve zevk u safa yerlerine sürüklemeye çalışmasını istemez.
Hanımlar, zaman zaman kocalarının tabiatlarını göz önüne alıp düşündüklerinde, bu misâlleri çoğaltabilirler. Bunlara riâyet ettikleri takdirde de hayat arkadaşlarını daha fazla yorup kocaltmazlar
«Benim sana iyi davranmama yardımcı ol ki, tükenmeyen sevgimi kazanasın. Öfkelendiğim zaman, sakın bana birşey söyleme, karşılık verme! Benim iç dünyamda neler olup bittiğini bilmediğin için iki de bir defe fiske vurur gibi bana dokunup da bağırtma! Çok şikâyet etme! Aksi hâlde sana olan sevgimi yok eder, kalbimi kırar ve kendinden uzaklaştırırsın; çünkü bir kalbde sevgi ile eziyet bir araya gelirse, orada sevgi yaşayamaz».