"KURANA BAŞLAMAK İÇİN ŞEYTANI TAŞLAMAK VE ŞERDEN UAZKLAŞMAK
İstiaze: Euzü çekmek, "Euzü billahi mineşşeytanirracim" demektir. İstiaze kelimesi, sığınma, bağlanma, güvenme ve korunma istemek anlamlarına gelir. Şeytandan ve her türlü şerlerden Allah'ın korumasına ve yardımına sığınmaya istiaze denir.
Euzü billahi mineşşeytanirracim: "Kovulmuş şeytanın şerrinden, her türlü kötülüğünden Allah'a sığınırım." anlamına gelir; "Şeytanın ahiret ve dünya işleriyle ilgili hususlarda bana zarar vermesinden veya yapmakla emrolunduğum şeylerden beni alıkoymasından Allah’a sığınır ve O’nun yardımıyla korunurum." İstiaze, insanların kötülüklerden korunabilmeleri için bütün ilahi emir ve yasaklara uyarak, söz ve işleriyle Allah'a sığınma istemelerini ifade eder.
Bir imtihan yeri olan dünya hayatında insanın en büyük düşmanı şeytandır. O, insanı aldatmaya, doğru yoldan saptırmaya çalışmaktadır. Bunu gerçekleştirmek için de gizli açık her yola başvurur. Bu nedenle mü'min, şeytanın oyunlarına karşı daima uyanık olmalı, aklını kullanarak Kur'an'ın gösterdiği yoldan gitmelidir. İnsana yaraşan, daima Rabbına sığınması, koruyucusunun O olduğunu bilmesidir.
KUR'AN VE İSTİAZE
Allah’a sığınmak anlamında “istiâze” ve bu kelimenin kökü olan “âze” ve türevleri Kur’ân-ı Kerim’de toplam 17 yerde geçmektedir. “Allah’ı sığın” anlamında “isteız” 4 yerde (7/A’râf, 200; 16/Nahl, 98; 40/Mü’min, 56; 41/Fussılet, 36) geçmekte, “ben sığınırım” anlamında “eûzü” kelimesi 7 yerde (2/Bakara, 67; 11/Hûd, 47; 19/Meryem, 18; 23/Mü’minûn, 97, 98; 113/Felak, 1; 114/Nâs, 1), “ben sığındım” anlamına gelen “uztü” 2 yerde (40/Mü’min, 27; 44/Duhân, 20) kullanılır. Yine “sığınırlar” anlamındaki “yeûzûne” kelimesi 1 yerde (72/Cinn, 6) “ondan sığınıyorum” manasına gelen “üîzühâ” 1yerde (3/Âl-i İmrân, 36) ve yine “sığınırım” anlamında kullanılan “meâz” kelimesi de iki yerde (12/Yûsuf, 23, 79) kullanılır.
Kur'an okunduğunda O'ndan yeterince yararlanmak, öncelikle şeytan ve her çeşit şeytanî düşünceden Allah'a sığınmakla mümkündür. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Kur'an okumak istediğin zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın (Seni şeytanın vesveselerinden korumasını Allah'tan iste; 'Euzü billahi mineşşeytanirracim' de)." (16/Nahl, 98)
Kur'an, Allah'ın insanlara gönderdiği tâlimatıdır. Şeytan, Kur'an okuyan kişiyi, Kur'an'ı anlamaktan, doğru yorumlamaktan ve onunla amel etmekten vazgeçirmek için var gücüyle uğraşır. Kalbine vesvese sokarak Kur'an üzerinde düşünmekten onu alıkoymaya çalışır. Kur'an okumaya istiaze ile başlayarak, Kur'an'ı yanlış anlamaya, yanlış yorumlamaya, O'nun iniş gayesi dışında bir okumaya sevkedecek her türlü şeytanî düşünce, akım ve yaklaşımdan Allah'a sığınıyoruz. Allah'ın kelamını okuduğu veya bildiği halde Ondan yararlanamayan şeytanî özelliklerden de Allah'a sığınıyoruz.
Şeytanın şerrinden Allah'a sığınmak, Kur'an tilavetine zemin hazırlamak için bir mukaddimedir. Böylece okuyan, samimi bir kalb ve açık bir zihinle Kur'an'ı okumağa başlar.
Bilindiği gibi, namaz kılmadan önce, vücut ve gönül Allah’ın huzuruna çıkmaya hazırlanmalı, bunun için de abdest alınmalıdır. Namaz için abdest ne ise, Kur’an okumak için de istiaze odur. Cafer b. Sadık, “Kur’an okunmak istendiğinde ve diğer ibadetlerden önce istiaze’nin emredilmesinin sebebi, dilini gıybet, yalan ve dedikodu gibi kötü işlerle kirleten insanın istiaze ile onu temizlemesi, böylece her türlü noksanlıklardan uzak olan Rabb’inin kelamını temiz bir lisanla okumasıdır.” demiştir.
Ayette hitabın Peygamber Efendimiz'e yöneltilmiş olması ve "Kur'an okumak istediğin zaman" ifadesinin bulunması, şeytandan sığınmanın sadece Peygamberimiz'e has olduğunu ve bunun sadece Kur'an okunacak zamanlarda olacağını ifade etmez. Hitap, Peyğamberimiz'in şahsında bütün müslümanlaradır. Kur'an okunduğunda böyle bir ihtiyaç söz konusu ise, diğer ameller için elbette buna çok daha ihtiyaç vardır. (1)
İstiaze: Euzü çekmek, "Euzü billahi mineşşeytanirracim" demektir. İstiaze kelimesi, sığınma, bağlanma, güvenme ve korunma istemek anlamlarına gelir. Şeytandan ve her türlü şerlerden Allah'ın korumasına ve yardımına sığınmaya istiaze denir.
Euzü billahi mineşşeytanirracim: "Kovulmuş şeytanın şerrinden, her türlü kötülüğünden Allah'a sığınırım." anlamına gelir; "Şeytanın ahiret ve dünya işleriyle ilgili hususlarda bana zarar vermesinden veya yapmakla emrolunduğum şeylerden beni alıkoymasından Allah’a sığınır ve O’nun yardımıyla korunurum." İstiaze, insanların kötülüklerden korunabilmeleri için bütün ilahi emir ve yasaklara uyarak, söz ve işleriyle Allah'a sığınma istemelerini ifade eder.
Bir imtihan yeri olan dünya hayatında insanın en büyük düşmanı şeytandır. O, insanı aldatmaya, doğru yoldan saptırmaya çalışmaktadır. Bunu gerçekleştirmek için de gizli açık her yola başvurur. Bu nedenle mü'min, şeytanın oyunlarına karşı daima uyanık olmalı, aklını kullanarak Kur'an'ın gösterdiği yoldan gitmelidir. İnsana yaraşan, daima Rabbına sığınması, koruyucusunun O olduğunu bilmesidir.
KUR'AN VE İSTİAZE
Allah’a sığınmak anlamında “istiâze” ve bu kelimenin kökü olan “âze” ve türevleri Kur’ân-ı Kerim’de toplam 17 yerde geçmektedir. “Allah’ı sığın” anlamında “isteız” 4 yerde (7/A’râf, 200; 16/Nahl, 98; 40/Mü’min, 56; 41/Fussılet, 36) geçmekte, “ben sığınırım” anlamında “eûzü” kelimesi 7 yerde (2/Bakara, 67; 11/Hûd, 47; 19/Meryem, 18; 23/Mü’minûn, 97, 98; 113/Felak, 1; 114/Nâs, 1), “ben sığındım” anlamına gelen “uztü” 2 yerde (40/Mü’min, 27; 44/Duhân, 20) kullanılır. Yine “sığınırlar” anlamındaki “yeûzûne” kelimesi 1 yerde (72/Cinn, 6) “ondan sığınıyorum” manasına gelen “üîzühâ” 1yerde (3/Âl-i İmrân, 36) ve yine “sığınırım” anlamında kullanılan “meâz” kelimesi de iki yerde (12/Yûsuf, 23, 79) kullanılır.
Kur'an okunduğunda O'ndan yeterince yararlanmak, öncelikle şeytan ve her çeşit şeytanî düşünceden Allah'a sığınmakla mümkündür. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Kur'an okumak istediğin zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın (Seni şeytanın vesveselerinden korumasını Allah'tan iste; 'Euzü billahi mineşşeytanirracim' de)." (16/Nahl, 98)
Kur'an, Allah'ın insanlara gönderdiği tâlimatıdır. Şeytan, Kur'an okuyan kişiyi, Kur'an'ı anlamaktan, doğru yorumlamaktan ve onunla amel etmekten vazgeçirmek için var gücüyle uğraşır. Kalbine vesvese sokarak Kur'an üzerinde düşünmekten onu alıkoymaya çalışır. Kur'an okumaya istiaze ile başlayarak, Kur'an'ı yanlış anlamaya, yanlış yorumlamaya, O'nun iniş gayesi dışında bir okumaya sevkedecek her türlü şeytanî düşünce, akım ve yaklaşımdan Allah'a sığınıyoruz. Allah'ın kelamını okuduğu veya bildiği halde Ondan yararlanamayan şeytanî özelliklerden de Allah'a sığınıyoruz.
Şeytanın şerrinden Allah'a sığınmak, Kur'an tilavetine zemin hazırlamak için bir mukaddimedir. Böylece okuyan, samimi bir kalb ve açık bir zihinle Kur'an'ı okumağa başlar.
Bilindiği gibi, namaz kılmadan önce, vücut ve gönül Allah’ın huzuruna çıkmaya hazırlanmalı, bunun için de abdest alınmalıdır. Namaz için abdest ne ise, Kur’an okumak için de istiaze odur. Cafer b. Sadık, “Kur’an okunmak istendiğinde ve diğer ibadetlerden önce istiaze’nin emredilmesinin sebebi, dilini gıybet, yalan ve dedikodu gibi kötü işlerle kirleten insanın istiaze ile onu temizlemesi, böylece her türlü noksanlıklardan uzak olan Rabb’inin kelamını temiz bir lisanla okumasıdır.” demiştir.
Ayette hitabın Peygamber Efendimiz'e yöneltilmiş olması ve "Kur'an okumak istediğin zaman" ifadesinin bulunması, şeytandan sığınmanın sadece Peygamberimiz'e has olduğunu ve bunun sadece Kur'an okunacak zamanlarda olacağını ifade etmez. Hitap, Peyğamberimiz'in şahsında bütün müslümanlaradır. Kur'an okunduğunda böyle bir ihtiyaç söz konusu ise, diğer ameller için elbette buna çok daha ihtiyaç vardır. (1)