Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İnananların ve inkâr edenlerin bakış açıları arasında bir karşılaştırma..

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
iKiNCi SÖZ

Bismillahirrahmanirrahim. (Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla)

Ellezine yü’minune bilgaybi. [O takva sahipleri ki, görmedikleri halde Allah’a ve onun bildirdiklerine iman ederler. (bakara suresi: 3)]

İmanda ne kadar büyük bir saadet ve nimet ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anlamak istersen şu temsil olan hikayeciğe bak, dinle:
Bir vakit iki adam, hem keyif, hem ticaret için seyahate giderler. Biri bencil, kibirli, talihsiz bir taraftaki yola; diğeri hakkı ve hakikati gören, talihli diğer taraftaki yola bağlanıp, giderler.
Bencil adam, hem kendi keyfini düşündüğü, hem kendi için endişe ettiği, hem de karamsar olduğundan karamsarlık cezası olarak bu doğrultuda pek fena bir memlekete düşer. Bakar ki: her yerde zavallı çaresizler, zor kullanıp başkasının hakkını alan korkunç adamların ellerinden ve yıkıp yok etmelerinden feryat ediyorlar. Bütün gezdiği yerlerde böylece üzücü, çok acı bir hali görür. Bütün memleket, herkesin ağlayıp, yas tuttuğu bir yer şeklini almış. Kendisi, şu üzücü ve dehşetli durumu hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz. Çünkü: Herkes ona düşman ve yabancı görünüyor. Ve ortalıkta dahi, korkunç cenazeleri ve ümitsizlikle ağlayan yetimleri görür. Vicdan azabı içinde kalır. Diğeri hakkı ve hakikati gören, Allah aşkı ile dolu ve Hakkı düşünen ve Hakkı arayan, güzel ahlaklı idi ki: Bunun doğrultusunda pek güzel bir memlekete düştü. İşte bu iyi adam, girdiği memlekette herkes için düzenlenmiş bir şenlik görüyor. Her tarafta bir sevinç, bir şenlik meydanı, Allah aşkıyla kendinden geçmiş ve neşe içinde olan Allah’ı anma yerleri... herkes ona dost ve akraba görünür. Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile herkesin serbest bırakıldığı bir şenliği görüyor. Hem, “Allahu Ekber(Allah yücedir)” ve “Lailahe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” haykırışları ile sevinçli bir şekilde askere alınma için bir davul, bir müzik sesi işitiyor. Evvelki talihsizin hem kendi, hem bütün halkın acısı ile üzüntülü olmasına karşılık; şu talihli, hem kendi, hem bütün halkın sevinci ile mutlu ve sıkıntısız olur. Hem güzelce bir ticaret eline geçer. Allah’a şükreder. Sonra döner, öteki adama rast gelir. Halini anlar. Ona der: “Yahu sen aklını yitirmişsin. İçindeki çirkinliklerin, görünüşüne yansımış ki; gülmeyi ağlamak, izni ve özgürce davranabilmeyi , soymak ve yağmalamak zannedip karamsarlığa ve korkuya düşmüşsün. Aklını başına al. Kalbini temizle. Ki, şu belalı perde senin düşüncelerinden kalksın, hakikati görebilesin. Zira, son derece adil, merhametli, insanlarına iyi davranan, her şeye gücü yeten, her şeyi tertip ve düzenle yapan, şefkatle seven bir devlet başkanının memleketi, hem bu derece göz önünde ilerlemelerin meydana getirdiği mükemmel bir eser olduğunu gösteren bir memleket, senin hayali ve manasız korkunun gösterdiği bir biçimde olamaz”. Sonra o talihsiz adamın aklı başına gelir ve pişman olur. “Evet, ben içkiden dolayı aklımı yitirmiştim. Allah senden razı olsun ki: cehennemlik bir halden beni kurtardın.” der.
Ey nefsim! Bil ki: evvelki adam, Allah’ı inkar eden dinsiz biridir. Veya başına gelecekleri düşünmeyen bir günahkardır. Şu dünya, onun gözünde bir herkesin ağlayıp yas tuttuğu bir yerdir. Bütün canlılar, ayrılık ve sona erme tokadıyla ağlayan kimsesizlerdir. Hayvan ve insan ise ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. Yaratılmış olan büyük dağlar ve denizler ise ruhsuz, ürkütücü cenazeler değerindedir. Daha bunun gibi çok üzücü, ezici, korkunç kuruntular, imansızlığından ve azgınlığından meydana gelip, ona ruhen azap verir. Diğer adam ise; mümindir. Her şeyi yoktan aratan yüce Allah’ı tanır ve doğruluğunu kabul eder. Onun gözünde ise şu Dünya, bütün varlıkların rızkını veren Allah’ın zikredildiği bir yer, insanların ve hayvanların eğitim gördüğü bir yer ve insan ve cinlerin sınav olduğu bir yerdir. Bütün insanların ve hayvanların ölümü ise; dünyadan ayrılmanın izni ve ruhsatıdır. Hayatta yapılması gereken vazifeleri bitirenler, bu gelip geçici olan dünyadan, ruhen sevinçli bir şekilde, gürültüsüz ve sıkıntısız bir halde diğer bir aleme giderler. Böylece yeni vazifelilere yer açılsın, gelip çalışsınlar. Bütün hayvanların ve insanların doğumları ise; askere alınma, silah altına, vazife başına gelmektedir. Bütün canlılar, birer vazifeli ve sevinçli asker, birer kararlı memnun memurlardır. Bütün sesler ise, ya vazife başlamasındaki zikir, tespih, paydostan gelen şükür ve gelişme yada iş yapmanın neşesinden meydana gelen güzel seslerdir. Bütün yaratılmışlar, o müminin gözünde, ikram ve lütuf sahibi, çok merhametli ve her şeyin sahibi olan Allah’ın birer alışılmış hizmetçileri, birer dost memurları, birer şirin kitabıdır. Daha bunun gibi pek çok nazik, yüce ve lezzetli, tatlı harikalar, imandan dolayı bilinir ve oluşur.
Demek iman, kökü göklerde ve dalları aşağıda olan tuba ağacının çekirdeğini taşıyor. İnkarcılık ise cehennemliklerin yiyeceği olan manevi zakkum ağacının tohumunu saklıyor.
Demek kurtuluş ve emniyet, Yalnız İslamiyet ve imandadır. Öyle ise, bize devamlı ; “Elhamdülillahi ala dinil islami ve kemalil iman” (İslam dinini ve mükemmel bir imanı sunduğu için Allah’a hamd olsun) demeliyiz…
 
Üst Alt