Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İman

Henna

New member
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
16
Tepkime puanı
34
Puanları
0
''Muhakkak Allahü Teala dünyayı sevdiğine de verir sevmediğine de verir . İmanı ise ancak sevdiğine verir.''

(Hadis-i Şerif ,müsnd-i Ahmed)
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
İnsanlar lailahe illallah deyinceye kadar savaşılır

2606
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Bu insanlarla Allah’tan başka ilah yoktur deyinceye kadar savaşmakla emrolundum Allah’tan başka ilah yoktur dediklerinde mallarını ve canlarını benden kurtarırlar ancak gizli durumlarının hesabı Allah’a kalmıştır.”
(Nesâî, Tahrimüddem: 1; Müslim, İman: 8)

Bu konuda Câbir, Sa’d ve ibn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2607
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) vefat edince ve Ebû Bekir de halife olunca Araplardan kafir olup İslam’dan çıkanlar oldu Ömer b. Hattâb, Ebû Bekir’e şöyle dedi: Sen bu İnsanlarla nasıl savaşacaksın? Rasûlullah (s.a.v.),
tüm insanlarla Allah’ın birliğini kabul edinceye kadar savaşmakla emrolundum kabul ederlerse mal ve canlarını benden kurtarırlar gizli durumlarının hesabı Allah’a kalmıştır, demesine rağmen... Ebû Bekir de şu karşılığı verdi namaz ile zekatı birbirinden ayıranlara karşı vallahi savaşacağım çünkü zekat malın hakkıdır. Allah’a yemin ederim ki Rasûlullah (s.a.v.)’e verdikleri bir deve yularını bana vermeseler bunun verilmemesi yüzünden kendileriyle savaşırım. Bunun üzerine Ömer b. Hattâb şöyle dedi: Vallahi durum bu merkezde iken Allah’ın, Ebû Bekr’in göğsüne ferahlık verdiğini gördüm savaş konusunda kendisinin hak üzerinde olduğunu anladım.”
(Nesâî, Tahrimüddem: 1; Buhârî, Zekat: 29

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Aynı şekilde Şuayb b. Ebî Hamza, Zührî’den Ubeydullah b. Abdullah’tan ve Ebû Hüreyre’den bu hadisi rivâyet etmiştir. Bu hadisi Imrân el Kattan, Ma’mer’den Zührî’den, Enes b. Mâlik’den, Ebû Bekir’den rivâyet ediyor ki bu rivâyet yanlıştır. Imrân’a, Ma’mer’den yaptığı rivâyetle muhalefet edilmiştir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
İman bölümü
Bölüm 1 Hadis no 2606-2607
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
LAİLAHE İLLALAH DEYİNCEYE VE NAMAZ KILINCAYA KADAR SAVAŞILIR

Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Bu insanlarla Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed (s.a.v.)’in onun kulu ve peygamberi olduğuna şehâdet edinceye, bizim kıblemize dönünceye, bizim kestiğimizi yiyinceye, bizim namazımızı kılıncaya kadar savaşmam emredildi. Bunları yaptıkları takdirde canları ve malları bize haram olur...”
(Müslim, İman: 8)
Bu konuda Muâz b. Cebel ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî:
Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir.
Yahya b. Eyyûb bu hadisin bir benzerini Humeyd ve Enes’den rivâyet etmiştir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
İman bölümü
Bölüm 2 Hadis no 2608
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
İSLAM BEŞ ANA ESAS ÜZERİNE KURULMUŞTUR

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İslam beş esas üzerine kurulmuştur. Allah’tan başka ilah olmadığına Muhammed’in, Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucu tutmak ve Ka’be’yi haccetmek.”
(Müslim, İman: 1; Buhârî, İman: 1)
Bu konuda Cerir b. Abdullah’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir. Değişik şekillerde de İbn Ömer’den rivâyet edilmiştir.
Suayr b. Hıms hadisçiler yanında güvenilir bir kişidir. Ebû Küreyb Vekî’ vasıtasıyla Hanzale b. ebî Sûfyân el Cumahî’den, İkrime b. Hâlid el Mahzûmî’den ve İbn Ömer’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmışlardır.
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
İman bölümü
Bölüm 3 Hadis no 2609
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
İMAN, İSLAM, İHSAN NE DEMEKTİR? KIYAMET NE ZAMAN KOPACAKTIR?

Yahya b. Ya’mur (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kader konusunu inkar konusunda ilk konuşan kişi Ma’bed el Cühenî idi nihayet ben ve Humeyd b. Abdurrahman el Hımyerî ile birlikte çıkıp Medîne’ye kadar geldik. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından bir kişi ile karşılaşırsak ona şu kimselerin ortaya çıkardıkları kader konusunu soracağız dedik. Derken Abdullah b. Ömer ile karşılaştık mescidden dışarı çıkıyordu arkadaşımla birlikte onun yanına vardık. Arkadaşımın bu konuda konuşmayı bana bırakacağına inandığım için İbn Ömer’e: Ey Ebû Abdurrahman: Bazı kimseler Kur’ân okuyorlar ve ilimde derin meselelere dalıyorlar kader diye bir şeyin olmadığını her işin hemen o anda meydana geliveren bir durum olduğunu söylüyorlar. Abdullah b. Ömer şöyle dedi: Onlarla bir daha karşılaşırsan benim onlardan uzak olduğumu onların da benden uzak olduklarını kendilerine haber ver. Abdullah’ın yeminle söyleyebileceği bir gerçek varsa oda şudur: Onlardan biri Allah yolunda Uhud dağı kadar altın harcasa kadere ve kaderin hayrına ve şerrine iman etmedikçe kendisinden kabul edilmez.
Yahya b. Ya’mur dedi ki: Sonra Abdullah b. Ömer bir hadis anlatmaya başladı ve dedi ki: Ömer b. Hattâb şöyle demiştir: Bir zamanlar Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında idik. Bu esnada elbisesi bembeyaz saçları simsiyah bir adam çıkageldi. Üzerinde yolculuk izleri görülmüyordu, içimizden hiçbir kimse de kendisini tanımıyordu. Bu kimse Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına geldi dizini Rasûlullah (s.a.v.)’in dizine yapıştırdı ve Ey Muhammed! İman nedir? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ahiret gününe, hayır ve şerri ile kadere inanmaktır. Sonra o adam İslam nedir? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in, Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet edip namazı kılmak zekat vermek haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır. Sonra o adam ihsan nedir? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle buyurdu Allah’ı görür gibi ibadet etmendir. Sen onu görmesen bile o seni her an görmektedir. Ömer dedi ki: Tüm bu sorduğu sorularda Rasûlullah (s.a.v.)’in cevabı üzerine o kimse hep “doğru söylüyorsun” diyordu. Biz de bu adama hayret ettik, hem soru soruyor hem de doğru söyledin diyerek tasdik ediyordu. O adam tekrar sordu: Kıyamet ne zaman kopacaktır? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Kıyamet hakkında soru sorulan kişi; soran kişiden daha bilgili değildir. Bu sefer o adam kıyametin alametleri nedir? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de şöyle buyurdu: Cariyenin hanımefendisini doğurması, (yani doğan çocuklar ana ve babalarına köle muamelesi yapacaklar) yalın ayak çıplak ve fakir koyun çobanlarını yaptırdıkları binalarla boy ölçüşürken görmendir. Ömer dedi ki: Bu olaydan üç gün sonra Rasûlullah (s.a.v.), benimle karşılaştı ve Ey Ömer! O soru soran kim idi! biliyor musun? O Cibril idi, size dini konuları öğretmeye gelmişti.”
(Müslim, İman: 1; Nesâî, İman: 6)
Ahmed b. Muhammed, İbn’ül Mübarek vasıtasıyla Kehmes b. Hasan’dan aynı senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Bu konuda Talha b. Ubeydullah, Enes b. Mâlik ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir. Ömer’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.
Aynı hadis İbn Ömer’den de rivâyet edilmiştir. Sahih olan rivâyet İbn Ömer’in, Ömer’den yaptığı rivâyettir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
İman bölümü
Bölüm 4 Hadis no 2610
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
FARZ İBADETLERİN İMANLA ALAKASI VAR MIDIR?

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete şöyle demiştir: Abdulkays heyeti Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve: “Biz Rabia kabilesinin şu boyu olarak seninle ancak haram aylarda görüşebiliyoruz bize bir şey emret ki onu senden öğrenip arkamızda olanları da ona davet edelim” dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Dört şeyi size emrederim; “Öncelikle Allah’a iman” sonra Allah’a imanı şöyle tefsir etti: Allah’tan başka ilah olmadığına benim de Allah’ın kulu elçisi olduğuma şehâdet edip, namaz kılmak, zekat vermek ve ganimet olarak ele geçirdiğiniz şeylerden beşte birini vermektir.
(Nesâî, İman: 6; Müslim, İman: 6)
Kuteybe Hammad b. Zeyd vasıtasıyla Ebû Cemre’den, İbn Abbâs’tan bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır.
Tirmizî:
Bu hadis sahih hasendir. Ebû Cemre ed Dubaî’nin ismi Nasr b. Imrân’dır. Şu’be de bu hadisi Cemre’den rivâyet etmiş ve şu ilaveyi yapmıştır: “Biliyor musunuz? İman nedir? Allah’tan başka ilah olmadığına benim Allah’ın peygamberi olduğuma şehâdet etmek” cümlesini ilave ederek aynı hadisi zikretmiştir. Kuteybe b. Saîd’den şöyle dediğini işittim: “Şu dört ileri gelen âlime benzer bir kişi bir daha görmedim. Mâlik b. Enes, Leys b. Sa’d, Abbâd el Mühellebî ve Abdulvehhab es Sekafî.”
Kuteybe diyor ki:
Hergün Abbâd b. Abbâd’ın yanından iki hadis öğrenerek döndüğümüze memnun olurduk. Abbâd b. Abbâd, Mühelleb b. ebî Sufra’nın çocuklarındandır.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
İman bölümü
Bölüm 5 Hadis no 2611
 

pendik2

New member
Katılım
16 Mar 2010
Mesajlar
37
Tepkime puanı
25
Puanları
0
Yaş
44
alla bizleri iman dan ayırmasın inşallah
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
İMAN ARTAR VE EKSİLİRMİ?

2612
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mü’minlerin iman yönünden en yoğunu ahlak bakımından en güzel olanı ve çoluk çocuğuna karşı iyi ve yumaşak davranıp bağışı bol olandır.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 15; Buhârî, İman: 33)
ž Bu konuda Ebû Hüreyre ve Enes b. Mâlik’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Bu hadis sahih olup sadece Ebû Kılâbe’nin, Âişe’den işitmesiyle biliyoruz. Ebû Kılâbe, Âişe’nin süt çocuğu Abdullah b. Yezîd vasıtasıyla Âişe’den bu hadisten başka bir hadis daha rivâyet etmiştir. Ebû Kılâbe’nin adı Abdullah b. Zeyd el Cermî’dir.
İbn ebî Ömer Sûfyân’dan aktararak şöyle dedi: Eyyûb es Sahtiyanî, Ebû Kılâbe’den bahsetti ve: “Vallahi aklı başında fıkıhçılardandı” dedi.

2613
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) insanlara hutbe vererek öğüt verdi ve şöyle buyurdu: “Ey kadınlar cemaati! Sadaka veriniz, çünkü Cehennemin çoğunluğu sizdendir.”
Bunun üzerine içlerinden bir kadın; “Ey Allah’ın Rasûlü! Bunun sebebi nedir?” Diye sorunca; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kocalarınıza karşı lanet etmenizin ve nankörlüğünüzün çok olmasındandır. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle devam etti: Akıllı ve dirayetli erkekleri; siz akıl ve dini noksan kadınlardan daha çabuk yoldan çıkaranı görmedim. İçlerinden bir kadın: Kadının akıl ve din yönünden eksiği nedir? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Sizden iki kadının şâhidliği bir erkeğin şâhidliğine eşittir. Dininizin eksiği ise hayız görmenizdir ki hayızlı olduğunuz günlerde birkaç gün namaz kılamazsınız.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
ž Bu konuda Ebû Saîd ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle sahih garib hasendir.

2614
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İmanın yetmişten fazla bölümü vardır. En aşağı yoldan zarar veren şeyleri kaldırıp atmak, en yüksek mertebesi de Allah’tan başka ilah yoktur sözünü söylemektir.” (Buhârî, İman: 2; Müslim, İman: 12)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Aynı şekilde Süheyl b. ebî Salih, Abdullah b. Dinar’dan, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den bu hadisi bize aktarmıştır.
Imara b. Gazıyye bu hadisi Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den rivâyet ederek “İman altmış dört bölümdür” demektedir.
Aynı şekilde Kuteybe, Bekir b. Mudar vasıtasıyla Imara b. Gazıyye’den, Ebû Salih’den ve Ebû Hüreyre’den bu “altmış dört” hadisini bize aktarmıştır.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
İman bölümü
Bölüm 6 Hadis no 2612-2613-2614
 
Son düzenleme:

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
UTANMA HİSSİ İMANDANDIR

Sâlim (r.a.)’ın babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) kardeşine haya hakkında nasihat eden bir kimseye uğradı ve şöyle buyurdu: “Haya imandandır.”

Ahmed b. Meni’der ki: “Rasûlullah (s.a.v.), kardeşine nasihat eden birini işitti de…”
(Buhârî, İman: 3; Müslim, İman: 12)

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu konuda Ebû Hüreyre, Ebû Bekre ve Ebû Umame’den de hadis rivâyet edilmiştir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
İman bölümü
Bölüm 7 Hadis no 2615
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
NAMAZIN ÖNEMİ VE DEĞERİ

2616
Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile bir yolculukta beraberdim yolda yürürken yanına yakın oldum Ey Allah’ın Rasûlü! Dedim; “Bana öyle bir amel öğret ki beni Cehennem’den uzaklaştırıp Cennete koysun!” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Bana çok büyük bir soru sordun ama bu mesele Allah’ın kolaylaştırdığı kimseler için çok kolaydır. Şöyle ki: Her konuda ve her zaman kulluğu Allah’a yapar ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazını devamlı ve düzgün kılarsın, zekatını verir, Ramazan orucunu tutar, haccedersin...” Sonra şöyle devam etti: “Sana hayır yollarını göstereceğim oruç kalkandır. Sadaka; suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları siler süpürür. Kişinin gece kıldığı namazda yine hataları siler süpürür.” Muâz dedi ki: Sonra, Rasûlullah (s.a.v.), 32 Secde sûresi16-17. ayetini: “Onlar yataklarından geceleri kalkarak korku ve ümid içerisinde Rablerine yalvaranlardır ve kendilerine geçimlik verdiğimiz şeylerden başkalarına harcayandır. Böyle davranan mü’minlere gelince yaptıklarından dolayı mükafat olarak öteki dünyada onlara şimdiye kadar gizli kalan göz aydınlığı olarak onlar için nelerin saklanıp bekletildiğini hiç kimse bilip hayal edemez” okudu ve şöyle buyurdu: “Size bütün işlerin başını, direğini ve en üst noktasını bildireyim mi? Bende evet, Ey Allah’ın Rasûlü! Dedim. Şöyle buyurdu: “Her işin başı İslam, yani iradeyi Allah’a teslim etmek demektir. Direği namaz, zirvesi ve üst noktası da cihâd tır.” Sonra şöyle devam etti: “Sana tüm bunların can damarını bildireyim mi?” Bende evet Ey Allah’ın Peygamberi dedim. “Rasûlullah (s.a.v.) dilini tuttu ve kendi rahatlığın için şunu tut buyurdular.” Ben de Ey Allah’ın Rasûlü!: Bizler konuşmalarımız yüzünden sorguya çekilecek miyiz? Dedim. Şöyle dedi: “Anan hasretine yansın Ey Muâz! İnsanları yüzü koyun ve burunları yerde süründürerek Cehenneme dolduran dillerin kazandığından başkası değildir.” (Müslim, İman: 12; Buhârî, İman: 2)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2617
Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimsenin mescidle ilgilenip oraya gidip geldiğini görürseniz onun imanına şâhid olunuz. Çünkü Allah: (9 tevbe: 18) de şöyle buyurur: Allah’ın mescidlerini ziyaret etmek yahut onları onarıp gözetmek, canlı tutup, zirvede kalmasını sağlamak ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan namazlarında dosdoğru ve devamlı olan, zekatlarını veren Allah’tan başka kimseden korkup çekinmeyen kimselere aittir. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır” buyuruyor. (İbn Mâce, Mesacid: 18)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
İman bölümü
Bölüm 8 Hadis no 2616-2617
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
ARZ_7

İman; kalb ile tasdik, dil ile ikrar ise; ziyade ve noksanlık ne iledir?

İnsan iman ettiğini söyler gereklerini yapamaz bu iman nasıl bir imandır?
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
ARZ_7,
O zaman mesele yok siz haklısınız

2/13Onlara, "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" denildiğinde ise, "Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?" derler....

2/75 Onlar iman edenlerle karşılaşınca, "İman ettik" derler.....
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
ARZ_7,
O zaman mesele yok siz haklısınız

2/13Onlara, "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" denildiğinde ise, "Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?" derler....

2/75 Onlar iman edenlerle karşılaşınca, "İman ettik" derler.....

Arablar biz iman ettik dediler. Onlara deki: siz iman etmediniz. müslüman olduk deyin.

Bu ayetlerle bağlantı kuramadım.

İnsan iman ettiğini söyler gereklerini yapamaz bu iman nasıl bir imandır?

Yukarıda verdiğiniz ayetlere göre, soruyu yanlış mı cevapladık ?
 
Son düzenleme:

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Ama imanın artıp eksilmesinden bahsedebiliriz.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
ARZ_7,
Kıymetli kardeşim birde bu ayete bakalım sonra sizinle fikir alışverişinde bulunalım İnşaallah.

4/ 136 Ey iman edenler, Allah'a, Resulüne, Resulüne indirdiği Kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, kuşkusuz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
NAMAZI TERK EDEN KİMSENİN DURUMU NEDİR*

2618

Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “İman ile küfür arasında namazı terk etmek vardır.”
(Müslim, İman: 35)

2619
A’meş (r.a.)’den aynı senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet ederek şöyle demiştir: “Kul ile küfür ve şirk arasında namazı terk etmek vardır.”
(Müslim, İman: 35; İbn Mâce, İkame: 77)

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Sûfyân’ın ismi Talha b. Nafi’dir.

2620
Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kul ile küfür arasında namazı terk etmek vardır.”
(Müslim, İman: 35; İbn Mâce, İkame: 77)

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû’z Zübeyr’in ismi Muhammed b. Müslim b. Tedrüstür.

2621
Büreyde (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bizimle münafık, müşrik ve kafirler arasındaki fark namazdır. Kim onu terk ederse kafir olur.”
(Müslim, İman: 35; İbn Mâce, İkame: 77)

Bu konuda Enes ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

2622
Tabiinden, Abdullah b. Şakîk el Ukaylî (r.a.) şöyle diyor: “Muhammed’in ashabı namazdan başka amellerden hiçbirinin terk edilmesini küfür saymazlardı ancak namazın terk edilmesini küfür sayarlardı.”
(Müslim, İman: 35; İbn Mâce, İkame: 77)

Tirmizî diyor ki: Ebû Mus’ab el Medinî’den işittim diyordu ki: İman, sözden ibarettir diyen kimse tevbe etmeye çağrılır. Tevbe etmezse na âla, değilse kafası uçurulur.


SÜNEN-İ TİRMİZİ
İman bölümü
Bölüm 9 Hadis no 2618-2619-2620-2621-2622
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
ARZ_7,
Kıymetli kardeşim birde bu ayete bakalım sonra sizinle fikir alışverişinde bulunalım İnşaallah.

4/ 136 Ey iman edenler, Allah'a, Resulüne, Resulüne indirdiği Kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, kuşkusuz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.

Evet, mealinde iman edin emri cümlenin sonuna gelse de, Arapça da "Ya eyyühellezine amenü, Amenu..." olarak gelmiş.

Peki, nasıl anlamalıyız bu ayeti ?
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
ARZ_7
Değerli kardeşim,

İman eden, zaten iman etmiş, neden tekrar iman etmesi isteniyor?
O zaman İman ile alakalı bir problem var ortada ! Ayetin tefsirlerdeki izahında Tevrat ve İncile iman ettiğini iddia edenlerin Kuranada iman etmeleri gereğini anlatıyor
Ama düşünürsek Kurana iman ettiğini iddia edenlerin kuran emirlerine olan sadakati de sorgulanmalı diye düşünüyorum İşte bu noktada imani zaafiyetler eksiklik imani sadakat fazlalık olarak anlatılmış olur.
 
Üst Alt